SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 2 Sayfa:   Sayfa:   [1]   2   >   son» 
Solculuk, devrimcilik, komünistlik üzerine...           (gösterim sayısı: 19.149)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 13.12.2013- 15:23


SF'de bir başlık var. Bir arkadaşımız Sol Cephe'nin kurulduğuna ilişkin bir haber asmış. Burada. http://www.sosyalistforum.net/politik-gundem/65276-sol-cephe-kuruluyor.html Tahmin edileceği gibi bir yığın ''eleştiri'' yazılmış. TKP bu ''eleştiriyi' yapanların ezberlerini bozdukça, bu arkadaşların da solculuk, komünistlik ve devrimcilik ve hatta devrim konusundaki algıları da ortaya çıkıyor. İyi de oluyor aslında. TKP düşmanlarının gerçekte solun en temel kavramlarından bile habersiz olduklarını ve sonuçta TKP düşmanlıklarının da nereden kaynaklandığını anlamamıza yol açıyor.

''Sosyalizm Şafağı'' mahlaslı bir üye şunları söylüyor:

''gelin buna sol cephe demeyelim,

solu arayan,

aradığı solu bulamayan,

solu sağa karıştıran,

sapla samanı ayırt edemeyen,

statükocu sol diye biliriz.''


(...)

''DEVRİMCİ olmadan solcu olunmaz,

ben DEVRİMCİ olmaya çalışıyorum....''


(...)

''devrimci olmaya çalışıyorum dedim,

siz devrimci dahi olmadan komünüstim diyorsunuz,

egemenlerin dümen suyunda yapacağınız komünüstlik,

acaba ne kadar komünüistlik olur,

İstanbul 1 MAYIS Kutlamalarında gördük,

kitle taksimde kutlamalarda diretirken,

kitleyi bölerek egemenlerin direktifleri doğrultusunda,

tkp olarak kadıköyde kutlama yaptınız,

devrimcilik kolay değildir,

ben yarım aşırı geçmiş yaşımla,

hala devrimci olmaya çalışıyorum diyorsam,

sizin komünistliğiniz beni sadece güldürür,

kürt sorunu karşınıza çıktığında,

sınıf mücadelesi diyip,

feodalizmin tasfiye edilmediği bölgede,

komünist devrimmi yapacaksınız,

kürt ulusal hareketini ve bdp yi sözüm ona küçümseyerek,

yaptıkları devrimci mücadeleyi görmezden geliyorsunuz,

böylemi komünist olacaksınız................

bırakın yaptıklarınızla komünist olmayı,

sosyal demokrat bile olamazsınız...''


(...)

''sizin komünistliğinizinde,

perinçegin sosyalistliği ile aynı parelelde sayılır.

devrimci olmak sandığınız kadar kolay değildir,

teorik olarak yapılan devrimcilik,

fikir kulüpleri düzeyinde salonlarda olur,

burada gülmekte karnına ağrı girebilir.

oysa devrim sokakta kitle ile yapılır,

bdp bunu başardı,

ve sol ittifak,ezilenler ve düzene muhaliflerin

çatı örgütü hdp de aynı çizgide devam edecektir.''


Arkadaşımız bunları söylüyor. Eminim söylemeye çalıştıkları üzerinden kullandığı kavramları biraz olsun berrak bir şekilde zihnine akıtabilse ve söylemeye çalıştıklarında da eğer belli bir samimiyet varsa, yanlışını fark edebilecek ama, SF'deki bu tür tartışmalarda ne yazık ki, böylesi bir olanak sağlamıyor.




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 13.12.2013- 15:50


Anlatmaya çalıştıklarının özünde ''devrimci olunmadan solcu-komünist'' olunamayacağı yönünde. Verdiği örnek de 1 Mayıs'taki TKP kutlamasının Kadıköy'de olması. Taksimdekiler çatışırken, Kadıköy'de izin alınarak yapılan kutlama, bu arkadaşa göre egemenlerin dümen suyunda yapılan bir solculuk, çatışmalı gösteriler ise bir anlamda devrimci tutum oluyor.

Şunu soralım; devrimcilik böyle bir şey mi? Devrimcinin anlamı devletle doğrudan çatışan kişi mi? Örnekse polise taş atmak,ya da devletin militarist güçleriyle gerektiğinde çatışmaya girmek gibi bir şey mi? Ve bir gösteri-kutlama.. vb için ''devlet''ten izin almak ''egemenin dümen suyuna girmek''mi oluyor?

Eğer ikincisini temel alacaksak, nerde kutlarsanız kutlayın bütün 1 Mayıs gösterileri''devletten izin alınarak'' yapılır. Bu durumda egemenin vesayeti altına girilmiş mi oluyor? Ya da devrimciliğin ölçütü ''çatışma'' ise hemen hemen pek çok gösteride İP ve HKP de çatışıyor. O zaman neden onlar devrimci kategorisine bu mantığa göre değerlendirilmiyor?

Arkadaşımızın bu konulardaki bilgisi bir yana, yürütmeye çalıştığı mantık da doğru ve tutarlı değil. Biliyor ki, bu şekilde yazdığında SF'deki üyelerin pek çoğundan destek alacak veya en azından tepki görmeyecek. Sonuçta bu tutarsızlık TKP'ye yöneltilen bir ''eleştiri''. Ne söylersen söyle, kabul edip desteklemeye hazır bir zihinsel çorba orada var.

''Devrimci olunmadan solcu olunmaz.''

Neden olunmasın? Solun en geniş anlamında devrimci bir dönüşümden yana olmayan, değişimin kerteli ve koşullara bağlı olarak gerçekleşmesini isteyenler olamaz mı? Kendisi de -yanlış kullanmasına rağmen- bir yerde söylemiş. Sosyal demokrasi böyle bir şey değil mi? Kaldı ki, ille de devrimcilik diye tutturmanın ve o yöntemsel durumu içerikten özden soyutlamanın da bir sıkıntısı var. Böyle yaklaşıldığında her türlü gerici faşizan hareketlerin de kutsanmasını öne çıkartmış olursun. Hadi diyelim arkadaşımız bunu söylemek istememiş olsun ve devrimciliğin komünist olmanın bir ön koşulu gibi ileri sürmüş olsun. O zaman ''önce devrimcilik'' koşulluna gerek var mı? Devrimci yöntemi özle solculuk ve komünizmle ayırmanın da tutarlı bir mantığı ortada kalmaz.

Ve en önemlisi bütün bunları söyleyen bir zjhnin sonunda   'ezilenlerin ve tüm muhaliflerin çatı örgütü'' olarak nitelediği HDP'yi işaret etmesi. Solculuğun sosyal demokrat bölmesini beğenmeyen arkadaşımız HDP'yi devrimci komünist olarak mı görüyor?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 13.12.2013- 16:11


Tartışır veya bir konu hakkındaki düşüncelerimizi açıklamaya çalışırken çoğu kez kullandığımız kavramların içeriğinden habersiz oluyor. Böyle bir durum da zihnimizde bir yığın karmaşanın oluşmasına yol açıyor ve bu karmaşa zihni bir bulanıklık yaratıyor. Bir türlü anlatamamak da aslında bu bulanıklıktan, bu zihinsel karmaşadan kaynaklanıyor. Açıklayamamak aslında bir yerde anlaşılmamış olması nedeniyledir. Savunulan bir düşüncenin devrimci mi, yoksa evrimci mi olduğu bizatihi ileri sürülen düşüncede yatar. Bir örgütün kapitalizmden sosyalizme geçişin kerteli, reformlarla değil devrimle olacağını söylemesi, bunu savunması o örgüt ve o düşünceyi devrimci bir niteliğe sokar. O örgütün devrimin nasıl gerçekleştirileceğine ilişkin söyledikleri ise bir anlamda farklı bir konudur. Devrim kuramlarıyla ilgilidir. 1 Mayıslarda Taksim, Kadıköy veya Kazlıçeşme'de olmak o örgütün devrimci olup olmamasıyla ilintili değildir.   Yukarda söyledik, Taksim için de, Kadıköy için de, bir başka mekan için de ''izin alınır''. İşleyiş hemen hepsinde aynıdır. O devrimci örgütün şu ya da bu nedenle devletin kolluk güçleriyle çatışması örgütlerin devrimci olup olmamasıyla doğrudan ilintili de değildir.

Önce teori.

Sonra ML kuramı içselleştirmiş ve merkeze almış bir örgüt-partiye ihtiyaç var, sonra bu örgütün kadrolarına ve örgütlenerek ve sınıf ve halkla buluşmasına...

Kim mi devrimci, kim mi solcu, kim mi komünist, kim mi sınıf mücadelesini bu bütünlük içinde ele alıyor?

Bakılması gereken yer burası.

Birilerini kandırdığımızı sandığımızda çoğu kez kandırılan kendimiz oluveriyoruz. Solculuk, devrimcilik, komünistlik bu bağlam içinde ele alınmadıkça zihinsel karmaşadan kurtulmanın olanağı yok.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 13.12.2013- 16:25


Bir de şunu söylüyor:

''devrimcilik kolay değildir,

ben yarım aşırı geçmiş yaşımla,

hala devrimci olmaya çalışıyorum diyorsam,

sizin komünistliğiniz beni sadece güldürür,

kürt sorunu karşınıza çıktığında,

sınıf mücadelesi diyip,

feodalizmin tasfiye edilmediği bölgede,

komünist devrimmi yapacaksınız,

kürt ulusal hareketini ve bdp yi sözüm ona küçümseyerek,

yaptıkları devrimci mücadeleyi görmezden geliyorsunuz,

böylemi komünist olacaksınız................

bırakın yaptıklarınızla komünist olmayı,

sosyal demokrat bile olamazsınız...''

Konu SF'de bir başlık olduğunda çoğu kez söylediğimizi bir kere daha yinelemek zorunda kalıyoruz. TKP'nin komünistliğini beğenmeyen bu ''elli yaşını geçmiş ve devrimci olmaya çalışan''arkadaşımız, Türkiye'de siyasal bir devrim olamayacağı kanaatine de varmış. Gerekçesi de ''bir bölgede feodalizmin tasfiye edilmemesi''ymiş. Orta gelişmişlikte bir ülke olan ve temel sınıfların ortaya çıktığı bir ülkede hala böyle bir gerekçeyi ileri sürmesi, köylü Rusya'daki siyasal devrim için ne düşünür acaba? Bugünkü Türkiye'nin yüz yıl önceki Rusya'dan daha az nesnel koşullara sahip olduğunu mu?

Bir başka sorun ki, burada sürekli yineliyoruz; Kürt halkının demokratik kültürel haklarının yanında olmak o halkın ulusal önderliğinin siyasetlerine kuyrukçuluk yapmayı gerektirmez. ASıl bunu ayıramadığımızda bir sosyal demokrattan, bir liberalden ve hatta bir şeriatçıdan farkımız kalmaz. Adı üstünde ulusal hareket. Merkezine bir etnik kimliği almış ve o etnik kimlik üzerinden kendince demokratikleşme mücadelesi veriyor. Böyle olması da, kendince bir siyaset, retoriği   ve eylemini de beraberinde getiriyor. Bir komünist örgüt böyle bir yapının ardına dizilir mi? Böyle bir şey olur mu? Bu mu komünistlik? Nerde görülmüş böyle bir mantık? Önce sınıfsal mücadele diye bas bas bağıran Lenin değil de Vatikan Papa'sı mı?





Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 14.12.2013- 15:14


Aynı başlıkta SF'nin danışmanı olan şarlatan da forumun genel yapısından kaynaklanan zaaflardan yararlanarak marksizm-leninizm düşmanlığını TKP üzerinden dile getirmeye çalışıyor. Biliyor ki, TKP'ye ne kadar saldırırsa, forumdaki TKP düşmanlarından o kadar övgü alacak ve bu durumdan da yararlanarak ML'e aykırı ne kadar safsata varsa Marksizm adına pazarlamaya çalışacak. Aynen böyle yapıyor. Zaten forumun ''etkili'' ve yetkili kişileri de hep birlikte kerameti kendinden menkul bir solculuk(!) anlayışını bazen Marksizm, bazen ML ve bazen de Leninizm olarak parlatmaya ve bu yolla foruma giren sol sempatizanların da zihinlerini esir almaya çalışıyorlar.

Bu kerameti kendinden menkul danışman, aynı başlıkta kerameti kendinden menkul çözümlemeleri(!) Marksizm olarak pazarlayacak ya, yolunu açmak için hep yaptığı gibi TKP'ye saldırıyor ve şöyle söylüyor:

''O sözünü ettiğin parti, Türkiye’nin en örgütlü komünist partisi değil, devletin yani karşı devrimin partisidir. Komünist partiler devrimcidirler. Programlarında devrim yazar. Sizin programınızda devrim yazıyorsa, alıntı yapın ve getirin buraya gösterin ve bizde sizin devrimci olduğunuzu görelim ve ikna olalım. Komünist partiler en küçük hücrelerine kadar devrimcidir. Sizin gibi 1.ve 2. cumhuriyet arasında gidip gelmez. Devrim programınızdan alıntılar bekliyorum. Devrimci olduğunuzu kanıtlayın. Yoksa ben karşı devrimin partisi olduğunuzu kanıtlayacağım.''

''İşin doğrusu programınızı merak etmiyorum. Programınızda devrimci bir içerik varsa buyurun açıklayın. Aksi takdirde müsait olduğum zamanlarda karşı devrimci niteliğinizi teşhir etmeye devam edeceğim.''


SF'nin danışmanı bunları yazıyor. TKP'nin programında ''devrim'' yazmadığını sanıyor ve öylesine emin ki bundan yazmadığı için de devrimci olamayacağını ve kendisinin de TKP'nin karşı devrimciliğini teşhir edeceğini söylüyor.

Forumda TKP'li arkadaşlar da var. BUnu pek ciddiye almıyorlar. Aslında yapmaları gereken şey, gereksiz bir savunma yapmak yerine bu kişilerin gerçekte sosyalist, Marksist, komünist, Leninist, ML olmadıklarını ortaya koymak. Bunların TKP düşmanlığının en önemli nedenlerinden birinin bu olduğunu okurlara göstermek. İkiyüzlülüklerini, şarlatanlıklarını yüzlerine vurmak. Çok da zor değil. İki üç tane yazılarını ''bunları yazan sen mi komünistsin' diye deşifre etmek yeterli.

Buraya geliriz de, biz bu şarlatanın yazdıklarını takip edelim.

TKP'nin programında ''devrim'yazmadığı sanısına kapılan bu arkadaşı anarşist olduğu anlaşılan bir başka arkadaş yanıt veriyor ve TKP'nin programında devrim sözcüğünün pek çok yerde geçtiğini hatırlatıyor. Bu kez bizim iki yüzlü danışmanımız,

''Ben zaten sizleri devrimci olarak görmüyorum ki zahmet edeyim ve programınız üzerinde araştırma yapayım. Sözün kısası programınızı okumak zorunda değilim. Şayet programınızda devrimcilik varsa devrim ihtiva eden bölümleri getirin, o bölümler üzerinden tartışalım. Sizlerin devrimci değil, karşı devrimci olduğunuzu iddia etmekteyim. Sizinle tartışacağım, bakın kaçmıyorum buradayım. Şayet devrimcilik konusunda özgüven problemi yaşamıyorsanız, nasıl ve ne şekilde bir devrim amaçladığınızı buyurun anlatın.'' deyip işin içinden sıyrılmaya çalışıyor.

Ordaki bazı arkadaşlar biraz sıkıştırınca bu kez şunları söylüyor:

''Türkiye’de sol cephe kurmaya çalışan bu partinin devrimci olmadığını, hatta karşı devrimci olduğunu söyledim. Parti programınızdan nasıl ve ne şekilde devrim yapacağınızı alıntılayın getirin dedim. Hiç kimse oralı olmuyor. Bana programın adresini gösteriyorlar, öğrenmek istiyorsan oku diyorlar. Bir kere komünist birey, partisine ve yoldaşlarına laf söyletmez, sahip çıkar. Bu arkadaşlarda bu kültür de yok. Neyse hızlı bir şekilde okudum; 40-50 yıl öncesinin sosyalist partilerin programı, CHP den belki biraz daha sosyal içerikli diyebiliriz. Ancak dünyada böyle programlı sosyalist partiler hayattan çekildi, kaldı ki o partilerin kimlerinin programları ciddi devrimci içeriklerle doluydu. Ona rağmen sosyalizm siyasetinin bitişine kanaat getirmiş ve yaşamdan çekilmişler. Hal böyle iken, bu partinin varlık nedeni, ciddi kuşkular içerdiğini düşünmekteyim. Bu partiyi sahte bir komünist parti olarak görmekteyim ve o nedenle programın içinde mutlaka sahtelikler sırıtır diye düşünüyordum. Şimdilik gözüme çarpan bir mesele üzerinden bir şeyler söyleyeceğim. Şayet arkadaşlar partilerine sahiplenirse o zaman biraz daha derinlikli inceler ve sergilerim. ''

Aynen böyle.

Sonrasında konuyu bulandırmak için kafasına göre takılmaya çalışmış. Nasıl olsa orda ne kadar saçmalarsa saçmalasın, ''yaşa, varol, teşekkürler'' denileceğinin bilincinde.

Bu arkadaşın sadece bu yazdıklarını okuyan biri, doğru veya yanlış bu kişinin TKP'nin solculuğunu, sosyalistliğini, devrimciliğini beğenmediğini ve dolayısıyla kendisinin daha fazla solcu, daha fazla komünist ve daha fazla devrimci olduğu sanısına varır. Arkadaşımız da zaten bunu yapmaya ve böyle bir algı yaratmaya çalışıyor. Bütün yazdıkları, anlatmaya çalıştıkları böyle. Saçmalamakta üstüne yok. Ama işte SF'nin genel durumu da zaten bu. Bir yığın insan oraya girip çıkıyor, sol sosyalizm adına bir şeyler öğrenir, bir şeyler kaparım diye düşünüyor. Ama karşılaştıkları şey, tıpkı bu iki yüzlü danışmanın yazdıkları oluyor:

Şunları yazıyor, başka bir başlıkta değil, o başlıkta, bir iki sayfa öncesinde:

''Devlet toplumun düşmanıdır. Toplum bir bütün olarak devletin esareti altındadır. Devlet toplumun üstünde tahakküm organizasyonudur. Toplum devletten hizmet değil, cehalet, zulüm, cinayet ve esaret almaktadır. Hizmet diye topluma yansıtılan fiiller ise gerçekte devlet mekanizmasının, finansman ve işletilme araçlarıdır. (eğitim ve sağlık)

Devlet halkın veya milletin örgütlenmiş şekli değildir. Devlet toplumun tepesinde yer alan maddi bir güçtür. Eski zamanlarda sadece kanun ihlalcileri ve yabancı askerler esir edilirdi. Şimdi bütün toplum, devletin çizdiği, ekonomik ve politik sınırlar içinde ve devletin tarif ettiği şekilde hareket etmek zorundadır. Duvarsız hapishanede yaşamaktadır. Tayyip Erdoğan başgardiyandır.

Üretim mekanizmaları, bireylerin dinamizmini geliştiriyordu. Üretim toplumu yerine tüketim toplumuna geçiş, bireylerdeki dinamik gelişmeye engel olmuş. Bireyler özgürlüğe adım atacakları yerde, tepelerinde devleti görmüşler. Ne yapmaları gerektiğini devletten öğrenen bireyler, dinamizmi kaybettikleri için, özgürlüğü engellenmiş bireyler, cehaletin pençesinde bilgi birikimlerini kaybetmekte ve öznellik erimektedir.

Üretim tarzında yaşanan değişim, sınıf çelişkilerini geriye düşürmüş ve toplum hızlı bir şekilde sınıfsızlaşmaktadır. Sınıfsızlaşmayı görüyoruz ancak, sizin dediğiniz biçimde devletsizleşmeyi göremiyoruz. Devletten boşalan bölgeler, vahşetle dolmaktadır. Daralan ekonomi, daralan insanlık ve cinnet hali toplum bunu yaşıyor. Orta doğu’da devletin boşalttığı bölgeleri görüyoruz''


Aynen böyle!



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 14.12.2013- 17:00


''Devlet toplumun düşmanıdır. Toplum bir bütün olarak devletin esareti altındadır. Devlet toplumun üstünde tahakküm organizasyonudur. Toplum devletten hizmet değil, cehalet, zulüm, cinayet ve esaret almaktadır. Hizmet diye topluma yansıtılan fiiller ise gerçekte devlet mekanizmasının, finansman ve işletilme araçlarıdır. (eğitim ve sağlık)

Devlet halkın veya milletin örgütlenmiş şekli değildir. Devlet toplumun tepesinde yer alan maddi bir güçtür. Eski zamanlarda sadece kanun ihlalcileri ve yabancı askerler esir edilirdi. Şimdi bütün toplum, devletin çizdiği, ekonomik ve politik sınırlar içinde ve devletin tarif ettiği şekilde hareket etmek zorundadır. Duvarsız hapishanede yaşamaktadır. Tayyip Erdoğan başgardiyandır.

Üretim mekanizmaları, bireylerin dinamizmini geliştiriyordu. Üretim toplumu yerine tüketim toplumuna geçiş, bireylerdeki dinamik gelişmeye engel olmuş. Bireyler özgürlüğe adım atacakları yerde, tepelerinde devleti görmüşler. Ne yapmaları gerektiğini devletten öğrenen bireyler, dinamizmi kaybettikleri için, özgürlüğü engellenmiş bireyler, cehaletin pençesinde bilgi birikimlerini kaybetmekte ve öznellik erimektedir.

Üretim tarzında yaşanan değişim, sınıf çelişkilerini geriye düşürmüş ve toplum hızlı bir şekilde sınıfsızlaşmaktadır. Sınıfsızlaşmayı görüyoruz ancak, sizin dediğiniz biçimde devletsizleşmeyi göremiyoruz. Devletten boşalan bölgeler, vahşetle dolmaktadır. Daralan ekonomi, daralan insanlık ve cinnet hali toplum bunu yaşıyor. Orta doğu’da devletin boşalttığı bölgeleri görüyoruz''


Evet, aynen böyle yazıyor SF'nin ''Marksist'' olduğu iddia edilen danışmanı. TKP'nin komünistliğini, devrimciliğini sorgulamaya çalışan ve karşu devrimci olduğu iddiasında bulunan bu zihni kararmış iki yüzlü SF yönetiminden aldığı güç ve forumun genel havasından aldığı destekle bu akıl dışı-bilim dışı, marksizm dışı yorumlarını hiç utanıp sıkılmadan foruma asabiliyor.

Devlet toplum üstüymüş, üretim tarzı artık değişmişmiş, toplum sınıfsızlığı doğru gidiyormuş.

Tamamen burjuvaziyi kutsayan proletrayayla eşitleyen mülkiyet ilişkilerini gözden ırak tutan ve sınıfsal çelişkiyi görmemek, göstermemek isteyen ve sınıfsal mücadeleyi anlamsız kılan bir yorum ve bu yorumu yapan kişi TKP'nin komünist ve dahi devrimci olmadığı iddasında.

Savunduğu devlet anlayışının, üretim tarzı ve sınıfsızlık konusundaki yorumlarının anti-marksist olduğunu bile farkedemeyen, ve sonra da kendini Marksist olarak yutturmaya çalışıp, sözüm ona TKP karşıtlığı üzerinden bu safsatalarını foruma gelen sempatizanların zihnine sokmaya çalışan iki yüzlü bir   şarlatan.

Ve bu komedinin geliştiği zemin de sosyalist bir forum dahası sosyalist okulu olduğu iddiası taşıyan bir forum!

Yazık!



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 14.12.2013- 17:26


Buradaki konu SF'nin en başta verdiğim başlığında geçiyor ve o başlığın linkini de yazmıştım. İsteyenler ordan takip edebilir. Konu ''Sol Cephe Kuruluyor'' olunca, farklı yorumların da yapılması doğal. Bunlardan birini de Bruno adlı arkadaşımız yapmış ve şöyle demiş:

''Ben TKP'yi ya da sol cepheyi eleştirme amacıyla sormadım, ayrıca TKP'yi Kürt düşmanı görmüyorum. Sadece Alınak'ı Kürt Hareketine yakın Hilmi Yarayıcı'yı da Cephe'ye yakın sanıyorum. Kürt Hareketi ve Cephe politik olarak TKP'ye pek yakın değildirler. Buna şaşırdığım için sordum.''


Mahmut Alınak ve Hilmi Yarayıcı'nın biri kürt siyasetine diğeri de Cephe'nin siyasetine yakın bulduğu için Sol cephe'de bulunmasını yadırgadığını söylüyor arkadaş. Daha önce de başkaları sol cephe'de CHP'lilerin olmasını eleştiriyordu vb.

Bunda anlaşılmayacak ne var: Türkiye'de örgütsel bazda ittifaklara değil de, Haziran Direnişinden sonra ortaya çıkan konjöktürde bir cephe anlayışına ihtiyaç var mı yok mu? Soru bu! Sol açısından her şey uyarında gidiyor mu? Türkiye solu gündemi belirleyebiliyor mu? Türkiye sol-sosyalist hareketi sosyalizm yolunda içinde bulunulan kısırlığın giderilmesi yönünde çaba harcıyor mu? Var olan koşullara ugun stratejiler geliştirebiliyor mu? Halka dokunabilecek ve onu siyasete taşıyabilecek siyasi araçlar yarabiliyor mu? Örgütlenmesi yeterli mi? Sorular bunlar. Kafa yorulması gerekenler bunlar.

Sol Cephe bu perspektifle yola çıkıyor. Ve daha baştan da temel ilkelerini ortaya koyuyor.

Emperyalizm, piyasacılık ve gericilik karşıtlığı...

Yani yukarda sıralanmaya çalışılan kaygıları yüreğinde taşıyan, Türkiye solunun çok uzun zamandır toplum nezdinde belirleyici olamasından rahatsızlık duyan, emperyalizmin hem ülkede ve hem de bölgede AKP eliyle yarattığı gericileştirme siyasetine tepki koyan, yüzü sola dönük kişileri bir araya getirmeye çalışıyor ve bu yönde bir irade ortaya koyarak geniş çaplı sol bir muhalefet perspektifi yaratmaya çalışıyor. Hangi siyasetin içinde olursa olsun, hangi siyasete yakın durursa dursun, emperyalizm, gericilik ve piyasacılık karşıtlığı içinde olan herkes de bu oluşuma katılabilir ve katılmalıdır.

Mahmut Alınak olmuş, Hilmi Yaralayıcı olmuş, İlhan cihaner olmuş veya bir başkası fark eder mi?

Neden şaşırılır, neden garipsenir, neden tepki koyulur ve hatta neden ''ne gerek var, sol eski hamam eski tas devam etsin'' demeye çalışılır!!

Asıl şaşırılması gereken bu değil mi?

Birilerinin rahatı mı kaçıyor?







Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 15.12.2013- 13:40


SF'nin marksist olduğu iddia edilen anti-marksist leninist danışmanı aynı başlıkta bu kez kıvırmaya çalışıyor. Her yazısı, her yorumu TKP karşıtlığı üzerinden anti-komünist hezeyanlarla dolu olan bu şahıs, neyi savunduğuna, ne söylediğine bakmadan yalpaladıkça yalpalıyor. Ona yanıt vermeye çalışan arkadaşların ise bu şahsın savundukları üzerinden anti-komünistliğinin üzerine neden gitmedikleri de düşündürücü. Hem her yorumunda anti-komünist safsatalar ileri süreceksin ve hem de TKP'nin komünist-devrimci olmadığını iddia edeceksin!

Danışman, belki bir uyanan olur, kendi safsatalarını yüzüne vurmaya çalışırlar diye o başlıktan kaçmaya çalışıyor. Konuyu başka bir başlığa taşıyor. Neymiş TKP programında ''emperyalizmle başlangıçta bir doku uyuşmazlığı'' saptaması varmış da, buradan TKP'nin karşı devrimci olduğunu gösterecekmiş! Komünist bir örgütün nasıl karşı devrimci olabileceğini ortaya koyacaksın ki, sonra da bu anlayamadığın ifadeler üzerinden yorumda bulunacaksın. Üretim tarzının sistem içinde kendiliğinden değiştiğini ve sınıfsızlığa doğru gidildiğini savunacak, ve devletin sınıflar üstü bir mekanizma, olduğunu iddia edeceksin sonra da başkalarını anti-komünist ve karşı devrimci olduğunu iddia edeceksin!

İki yüzlülüğün daniskası değil de nedir bu?

( Başlangıçta ''emperyalizmle doku uyuşmazlığı'nın olmasıyla kastedilen de anadoludaki emperyal güçlerin kurtuluş savaşıyla ülkeden kovulmasıdır. ''sert doku uyuşmazlığı'' budur. Ama sürecin işleyişi emperyalizmin fiziki müdahale olmadan türkiye kapitalizmiyle uyuşmasını getirecekti. Olan da budur. TKP'nin programı baştan başa sosyalizmden, devrimden söz ediyor, bizim anti-komünistimiz, kendi yorumlarına bile bakmadan şapkadan tavşan çıkarmaya çalışıyor. Ve şaşılacak şey, orda herkes savunmada! Bu şarlatanın iki yüzlülüğü üzerinde hiç kimse yorum yapmıyor!



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 15.12.2013- 13:59


Burada yazdıklarını eleştirdiğimiz ''sosyalizmin şafağı'' mahlaslı kişi, ki, 50 yaşında olduğunu ve devrimcliği öğrenmeye çalıştığını söylüyor, bir yorumunda şunları söylüyor:


''sizin komünistliğinizinde,

perinçegin sosyalistliği ile aynı parelelde sayılır.

devrimci olmak sandığınız kadar kolay değildir,

teorik olarak yapılan devrimcilik,

fikir kulüpleri düzeyinde salonlarda olur,

burada gülmekte karnına ağrı girebilir.

oysa devrim sokakta kitle ile yapılır,

bdp bunu başardı,

ve sol ittifak,ezilenler ve düzene muhaliflerin

çatı örgütü hdp de aynı çizgide devam edecektir.''

Eminim bir kişi çıksa ve TKP'nin komünistliğinin Perincek'in sosyalistliği ile ne benzerlikleri var dese yanıt veremeyecektir. Bayrak diyecektir, Kemalizm diyecektir vb. Yani ne ''komünistlikle'' ne de ''sosyalistlikle'' ilgili hiç bir şey söyleyemeyecektir. Böyle bir zihniyetin burada hiç rahatsızlık duymadan atıp tutması, ahkam kesmesi sadece forumda hakim olan TKP düşmanlığından kaynaklanıyor, yoksa söylenenlerin hiç bir ciddiyeti yok.

TKP'yi komünist ve devrimci olmamakla eleştirmeye çalışan bu zihniyetin HDP güzellemeleri de düşündürücü. Hiç akıllarına gelmiyor mu; komünistlik ve devrimcilik her şeyden önce sınıf mücadelesi doğrultusunda sınıfla ve emekçi halkla sosyalizm şiarını yükseltmekten geçmiyor mu?

Kürt ulusal hareketi mi, kürt ulusal hareketine soldan sempatizan devşirmekten başka bir amacı olmayan HDP mi sosyalizm-komünizm bayrağını yükseltiyor?



Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 2 Sayfa:   Sayfa:   [1]   2   >   son» 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Devrimcilik solcu 1 6354 08.05.2014- 09:12
Konu Klasör Devrimcilik ve siyaset- Erkan Baş denizcan 0 3316 01.10.2014- 11:12
Konu Klasör Devrimcilik, devrimci olmanın anlamı... melnur 3 2731 30.11.2018- 20:17
Konu Klasör ABD bayrağı altında devrimcilik olmaz! melnur 1 3715 20.09.2016- 13:49
Konu Klasör 45 yıldır olamayan “devrimcilik” üzerine tarihselmaddeci 0 2673 13.09.2017- 10:49
Etiketler   Solculuk,   devrimcilik,   komünistlik,   üzerine.
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS