SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
KARL MARKS, AYAKKABI KUTULARI, HAYÂTINDAKİ YERİ           (gösterim sayısı: 5.265)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
owert
[ İşçi ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 25.11.2013
İleti Sayısı: 246
Konum: Antalya
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: owert
Konu Tarihi: 20.12.2013- 13:31


I
KARL MARKS, NASIL KARL MARKS OLMUŞTUR ?

AYAKKABI KUTULARININ, ONUN HAYÂTINDAKİ MÂNÂSI NEYDI ?

19 Haziran 1843’te evlendiler...

Marks, Köln’de çalıştığı Rheiniche Zeitung gazetesinin iktidâra muhalif tutumları nedeniyle kapatılmasıyla, işsiz kalmıştı...

Paris’e gittiler...

Marks burada Duetsch Fransosche Jahrbüher isimli derginin yayıncılığına girişti...

Almanya’da, hakkında tutuklama kararı çıkmıştı...
Böylece, Paris, resmen bir sürgün olmuştu...
Çok geçmeden, iki yıl içinde, Paris’ten Brüksel’e sürgün edildi Marks...

Hayatlarında 1844’te doğan Caroline vardı...

İkinci kızı Laura ve Marks‘ın çok sevdiği oğlu Edgar; arka arkaya, o Brüksel günlerinde doğdu...

Ev; dünya sosyalist hareketinin, merkezi gibiydi ve elbette Belçika hükümeti, Marks’a, ülkeden gitmesi için kapıyı gösterecekti...

Jenny, şöyle anlatır Belçika’dan kovuldukları o gece, yaşadıklarını:

“""Gece yarısı iki adam kapıya dayandı... Karl’ı görmek istediler... O görünür görünmez, kendilerini polis olarak tanıtıp, tutuklama kararını gösterdiler... Arama yaptılar ve onu geceleyin götürdüler... Çok kaygılandım ve onları izledim...

Ne olup bittiğini öğrenmek için; gece, tanıdığım tüm etkili kişileri aradım... Gecenin karanlığında, bir evden ötekine koşuyordum...

Birden, bir muhafız gelip; beni yakaladı ve bir zindana attı...

Zifiri karanlık bir odada, geceyi geçirdikten sonra; sabah, aşağıdaki odalarda, Karl’ın askeri bir kıta eşliğinde götürüldüğünü gördüm... Beni sorguladılar, bir şey söylemedim... Akşam serbest bıraktıklarında, beni bekleyen üç zavallı çocuğuma ulaşabilmiştim...

Biraz sonra, haber geldi...

Hemen Brüksel’i terketmek koşuluyla, Karl’ı serbest bırakıyorlardı...”""

Brüksel’den Paris’e, Paris’ten yine sürgün edilerek, Londra’ya...

Bu kentler, size bugün çok güzel görünebilir...

“Ne güzel sürgünmüş bunlar... Keşke biz de böyle sürgüne uğrasak...”; diyebilirsiniz...

Marks’ın hayatı ise, bütün bu sürgünler boyunca, beş parasızdı...

Sık sık elbiselerini rehin bıraktığı için, evden dışarıya bile çıkamaz hâldeydi Marks; o günlerde...

Haftalar boyu, çocuklar patates ve ekmekle doymak zorundaydılar...

Jenny şöyle diyordu, o günlerde, yazdığı mektupta:

“""Paramız olmadığı için, iki icra memuru geldi ve elimde kalan birkaç şeyi; yatakları, örtüleri, elbiseleri; hattâ çocukların en güzel oyuncaklarını; onlar gözyaşı dökerken, alıp götürdüler...

Para ödenmezse; iki saat içinde, ne var ne yok, gelip alacaklarını söyleyerek, tehdit ettiler...

Ben orada, çıplak döşemenin üzerinde titreyip duran çocuklarım ve ağrıyan göğsümle, kalakaldım...”""

Sonra; çocuklar da kalmadı...

Heinrich Guido; 19 Kasım 1850’de, bir yaşındayken, zâtürreden öldü...

14 Nisan 1852’de; bu kez, Fransizka; 1 yaşında, annesinin kucağında ölüverdi...

Paraları yoktu, kefen parasını ve cenâze masraflarını ödemeye, Karl Marks ve Jenny’nin...

Bir göçmen dostları, onlara yardım etti.

Birer yaşında giden çocuklar; aileyi derin bir acıya sokmuştu...

Ama; 8 yaşına gelen Edgar’ın, evin içinde, gözlerinin önünde ölümü; bir yıkım oldu onlar için...

Erkek çocuğu, çok seviyordu; “büyük devrimler görecek onlar” diyordu, Karl Marks...

Çocuğun mide rahatsızlığına ve gün be gün zayıflamasına, parasızlıktan çâre bulamamış; gözünün önünde ölmesine, hiçbir şey yapamamıştı Karl Marks...

Edgar, gün be gün eriyor; kendisine yaklaşan annesine; ip gibi kalan ellerini ve parmaklarını göstermemek için, ablasına şöyle diyordu:

“""Annem yatağıma geldiğinde, üstümü ört abla... Görmesin ne kadar zayıf olduğumu annem...”""

Karl Marks’a, çok özel bir şevkatle bağlıydı Edgar...

Jenny; “o, benim sevgili Karl’ımın; bütün neşesi, bütün gurûru, bütün umûdudur” diyordu...

Edgar; babasının kucağında, 6 Nisan 1855’de öldü...

O gece; Karl Marks’ın siyah olan saçları, bir gecede bembeyaz oldu...

Wilhelm Liebknetch, o günü şöyle anlatır:

""“Ölü çocuğun üzerine eğilmiş, sessizce ağlayan anne... Onun yanında ayakta durmuş, hüngür hüngür ağlayan bakıcı... Her türlü teselliyi; sert, hattâ ürkütücü bir telaş içinde savuşturmaya çalışan, Karl Marks... Cenâzeyi gömerek; bir ara, Marks’ın kendisini oğlunun yanına atacağından korktum... Öylesine bir ruh hâli içindeydi...”""

Kızı Eleanor; “şimdiye kadar yaşamış en neşeli, en canlı insan... yürekten kahkahası, herkesi saran; şakacı hâliyle, şaka yapmadan duramayan babam...” diye tanımlardı, Karl Marks’ı...

Diğer çocukları; sakalı ve esmerliğinden dolayı, “Arap” derlerdi ona...

2 Aralık 1881’de; Jenny’i de kaybetti Marks...

Sonra; yaşadıkları hayâtın girdaplarında, 38 yaşında derin bir bunalıma giren, kızını kaybetti...

Bu, arka arkaya kaybettiği; 5. çocuğuydu Marks’ın...

Karısı ve kaybettiği 5 çocuğu...

Sürgünlerle ve mücâdelelerle dolu bir hayâtın, karşılığıydı bunlar...

Kalbi, karısının ve kızının ölümüne, dayanamadı ve birkaç ay sonra, 14 Mart 1883’te, hayâta vedâ etti Karl Marks...

Das Kapital ya da Türkçesi'yle “Kapital”; para üzerine yazılmış, dünya ekonomi klasiklerinin, en önemli eserlerinden biridir.

Hayattaki en büyük dostu, Engels’e, şöyle yazar:

“""Bu kadar parasızken; şimdiye kadar, para üzerine böyle çok yazı yazılmamıştır... Das Kapital’den gelen para; kitabı yazarken içtiğim tütünün parasını, karşılamadı...”""

((( PARALARI OLMADIĞI İÇİN; ÖLEN BEBEKLERİNE, TABUT ALAMAMIŞ VE """AYAKKABI KUTUSU""" İÇİNDE GÖMMÜŞLERDİR ))).



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
toplumcu
[ devrimci ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 03.10.2013
İleti Sayısı: 355
Konum: Tekirdağ
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: toplumcu
Cevap Tarihi: 20.12.2013- 13:41


Owert, ellerine sağlık, çok etkileyici bir yazı. Okurken tüylerim diken diken oldu. Ayakkabı kutusu da bu güne yakışan çok güzel bir gönderme olmuş. Bir yanda Marks ve solcular diğer yanda hortumcular ve sermaye. Bu güzel yazıları okudukça mücadelemizin ne kadar onurlu bir mücadele olduğunu daha etkili bir şekilde kavrayabiliyorum.



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Karl Marks proleter 2 5330 05.05.2021- 00:43
Konu Klasör Karl Marks melnur 0 2206 05.05.2020- 10:38
Konu Klasör Genç Karl Marks! melnur 1 4489 17.06.2017- 06:36
Konu Klasör Karl Marks aşılabilir mi? solcu 5 5002 23.11.2014- 23:42
Konu Klasör Karl Marx 196 yaşında! ilkay 1 5342 05.05.2014- 13:52
Etiketler   KARL,   MARKS,   AYAKKABI,   KUTULARI,   HAYÂTINDAKİ,   YERİ
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS