SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
AKP, “paralel devlet” ve Kürt hareketi           (gösterim sayısı: 4.151)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
proleter
[ tek yol devrim ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 16.08.2013
İleti Sayısı: 406
Konum: Yalova
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: proleter
Konu Tarihi: 01.01.2014- 15:09



AKP, “paralel devlet” ve Kürt hareketi


Rüşvet ve yolsuzluk rezaletinin üstünü örtmek için “paralel devlet” söylemine sarılan AKP şefleri, Kürt hareketine göz kırparak, kendilerine rağmen devlet içinde “özerk” hareket eden bu oluşumun, “barış sürecini” baltalamaya çalıştığı safsatasını ortaya atıyorlar. Bu safsatayı ciddiye alan olmasa da, Kürt hareketi ve onun medyadaki temsilcileri, AKP’yi yalnız bırakmamaya kararlı görünüyorlar.

Dinci-Amerikancı AKP, işbaşına geldiği günden beri, “mağdur edebiyatı” yapıyor. Bu sahtekârlığın belli bir dönem “geçer akçe” olduğu biliniyor. Öyle ki, avanak liberaller ve bazı umutsuz solcular bile, dinci-gericiliğin kuyruğuna takılarak, Ortaçağ karanlığı vaat eden zorbalara destek oldular.  

İktidarı ele geçirme sürecinde burjuva devletin belli odaklarıyla çatışan AKP-cemaat koalisyonu, bu çatışmada “demokratikleşmenin temsilcisi” olarak pazarladı kendini. Washington’un tam desteği ile ordunun rejim içindeki konumunu zayıflatan dinci-gerici koalisyon, işi sağlama bağlayınca, keskin dişlerini göstermeye başladı. Hem içerde hem komşu halklara karşı saldırgan bir politika izleyen AKP iktidarı, Kürt hareketini ise, “barış süreci” söylemiyle oyalayarak, gücünün doruğuna ulaştı.

İktidarı ele geçirme sürecinde belli engellere takılsa da, hiçbir zaman mağdur olmadığı gibi, hiçbir zaman demokratikleşme gibi bir derdi de olmadı dinci-gerici koalisyonun. “Derin devlet”le hesaplaşması, bu militer yapıyı denetim altına almaktan ibaretti. İktidarı ele geçirince, yasa/kural tanımaz olduğunu kanıtlayan gerici koalisyon için “iktidarın nimetleri”ni paylaşma zamanı, “zurnanın zırt dediği yer” oldu.

Dinci-gerici koalisyon, iktidarı ele geçirince ortadan çatladı. Zira iktidarı ele geçirmek için birleşenler, sıra iktidarın paylaşımına gelince birbirine düştüler. Bu çatışma, cumhuriyet tarihinin en rezil yolsuzluk ve rüşvet skandalının patlak vermesini tetikledi.

Gücünün doruğuna ulaşan dinci-Amerikancı iktidar ölçüsüz saldırganlık, obur rantçılık, kaba rüşvetçilik üçgeni üzerine yerleşti. Hal böyleyken, “mağdur edebiyatı” yapacak kadar da yüzsüz olan bu iktidar için, görünen o ki, deniz tükenmek üzere.

***

AKP hükümeti 12. yılında olmasına rağmen Tayyip Erdoğan ve müritleri, halen devlet içindeki çetelerle ve “dış mihraklar”la uğraştıklarını iddia ediyorlar. Ne zaman suçüstü yakalansalar, “paralel devlet”, “dış mihraklar”, “Yahudi lobisi” AKP’ye karşı harekete geçti diye, çığlığı basıyorlar. Oysa bu güçler, AKP hükümetinin kurulmasına hem zemin hazırlayanlar hem yakın zamana kadar tam destek verenlerdir. AKP şefinin “dış güçler müdahale ediyor” diye ortalıkta dört dönmesi, bu “dış mihrakların” desteği olmadan hükümetinin ayakta durmasının imkansız olduğunu bilmesinden de kaynaklanıyor.

Her şeye rağmen bu sahtekarlık, geçen senelerde dinci iktidarın işine epey yaradı. Ancak Haziran Direnişi’nden sonra oluşan yeni durumda, kemikleşmiş AKP tabanı dışındaki toplum kesimlerinde bu demagojiye itibar eden kalmadı.

Hal böyleyken iktidar çatışmasının dışavurumlarından biri olarak gündeme gelen yolsuzluk ve rüşvet skandalını bu demagojik söylemle savuşturabileceğini sanan AKP şefi, kısa sürede kabinenin “etkin bakanları”nı feda etmek zorunda kaldı. Sıranın kendisine de gelmesinden ölümüne korkan Tayyip Erdoğan’ın “paralel devlet” söyleminin, bu kez ters tepme olasılığı da var. Zira koalisyon ortağı olan Gülen Cemaati’ni “paralel devlet” diye takdim eden Tayyip Erdoğan, çırpındıkça batıyor. Cemaatin paralel devletten önce AKP’nin gayrı-resmi koalisyon ortağı olduğunu, sağır sultanlar bile biliyor. Yani ortada iddia edildiği gibi, bir “paralel devlet” varsa, bunun kurucusu AKP iktidarının ta kendisidir. Nitekim dinci-gerici koalisyonun çatlaması ilke veya değerler çatışmasından değil, tam da iktidar paylaşımından kaynaklanıyor. Rüşvet ve yolsuzluk skandalı patlak vermemiş olsaydı, dinci iktidarın “paralel devleti”, “hizmet hareketi” olarak anılmaya devam edecekti.

Bakanlarını feda etmek zorunda kalan AKP şefi, düne kadar yakın müttefik olduğu Fethullah Gülen’i “dış güçlerin ajanı” ilan ederek tehdit ediyor. Tayyip’le müritlerini, “kul/yetim hakkı yiyen hırsızlar” diye lanetleyen Cemaat şefi de, düne kadar AKP’nin koalisyon ortağı kendisi değilmiş gibi atıp tutuyor. Her iki taraf da riyakarlıkta sınır tanımasalar da, çatışma başlayınca birbirleri hakkında söyledikleri şeyler, gerçeği yansıtmaya başladı.

Operasyonun ilk dalgasında ortalığa saçılanlar, sadece AKP iktidarının değil, bu iktidarı 12 yıldır baş tacı eden sistemin de tepeden tırnağa kokuştuğunu kanıtlamaya yetiyor. Oysa açıklananlar halen “devede kulak” sınırlarında ve yeni yolsuzluk ve rüşvet dosyalarının da açılmasının gündemde olduğu belirtiliyor. AKP’nin harcadığı bakanlardan biri ise, yaptığı tüm işlerin Tayyip Erdoğan tarafından onaylandığını ilan ederek, “suç ortağı”nı ifşa etti.

Olayların seyri, bakanlarını harcayan AKP şefinin, yolsuzluk ve rüşvet rezaletinden paçasını kurtarmasının zor olacağına işaret ediyor. Gerici iktidar çatışması bu minvalde devam ederken, Kürt hareketine göz kırpan Tayyip Erdoğan, göründüğü kadarıyla bir kez daha PKK lideri Öcalan’dan medet umuyor.

***

Rüşvet ve yolsuzluk rezaletinin üstünü örtmek için “paralel devlet” söylemine sarılan AKP şefleri, Kürt hareketine göz kırparak, kendilerine rağmen devlet içinde “özerk” hareket eden bu oluşumun, “barış sürecini” baltalamaya çalıştığı safsatasını ortaya atıyorlar.

Bu safsatayı ciddiye alan olmasa da, Kürt hareketi ve onun medyadaki temsilcileri, AKP’yi yalnız bırakmamaya kararlı görünüyorlar. Zira Kürt medyasına savunulan tezlere göre, Fethullah Gülen Cemaati, PKK ile devlet arasındaki görüşmeleri baltalamak için yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu başlatmış. Bu hamleyle darbe girişiminde bulunan cemaat, savaşın devamını istemek ve Kürt-Türk çatışmasını kışkırtmakla suçlanıyor. Cemaatin yanında, “barış isteyen AKP”, “sütten çıkmış ak kaşık” gibi duruyor.

Oysa KCK liderlerinin, son aylarda yaptıkları sayısız açıklamada, AKP’nin Kürt hareketini tasfiye etmek istediği ve olmayan “barış süreci”ni seçimi kazanmanın bir aracı olarak gördüğü söylendi.

Kürt liderlerinin açıklamaları ve Kürt basınında yer alan makaleler bu minval üzere devam ederken, PKK lideri Öcalan da, “devletle görüşmeler iyi gidiyor” açıklamasını yaptı. Kürt hareketinden gelen aksi yönde sayısız ifade olsa da, işlenen tez, “AKP barış, Cemaat savaş istiyor” şeklinde özetlenebilir.

Görünen o ki, Kürt hareketi, Haziran Direnişi’nde işlediği ve sonra özeleştirisini verdiği hatayı tekrarlama eğilimindedir. AKP iktidarını yıkabilir diye Haziran Direnişi’nden uzak duran Kürt hareketi, şimdi de aynı kaygıya düşmüş görünüyor.

Kürt halkına karşı ırkçı-inkarcı politikayı ısrarla sürdüren AKP iktidarı, gırtlağına kadar da çirkefin içine batmış bulunuyor. Dahası bu çirkefin içinde boğulma ihtimali bile var. Hal böyleyken, “barış sürecini” kurtarmak adına bu dinci-gerici, zorba iktidara arka çıkmak, akıl almaz bir tutumdur. Ortaçağ’ın karanlık zihniyetini temsil edenlerden Kürt sorununa çözüm ummanın, hatta bu çözüme endekslenmenin sonuçlarından biri olan bu tutum, AKP’yi rahatlatabilir, ancak Kürt halkına hiçbir şey kazandıramaz.

Yolsuzluk ve rüşvet skandalı içinde boğulmak üzere olan AKP şefine seslenen Kürt liderler, “kendini kurtarmak istiyorsan, Kürt sorununu çöz ülkeyi demokratikleştir” diyorlar. Kokuşmuş burjuva cumhuriyeti demokratikleştirme çizgisinin yansıması olan bu çağrıların ne siyasi ne bilimsel ne de tarihsel bir temeli vardır.

Tarih karşısında gericileşmiş burjuva sınıfının en rezil temsilcilerinden, -üstelik gırtlaklarına kadar çirkefin içine batmışken-, ülkeyi demokratikleştirmelerini ve Kürt sorununu çözmelerini beklemek, boş bir avunmadan başka bir şey değildir. Hal böyleyken, yazık ki, Kürt hareketi, ısrarla bu tezi savunuyor.  

Kürt halkının bütün kazanımları, on yıllara yayılan mücadele sayesinde mümkün olmuştur. Bu kazanımların korunup geliştirilmesi de, ancak mücadele ile mümkün olabilir. Dolayısıyla kokuşmuş burjuva cumhuriyetten ve onun simgesi olan yolsuzluk ve rüşvet batağındaki dinci-gerici iktidardan medet ummanın, Kürt halkına kazandıracağı hiçbir şey yoktur. Türkiye işçi sınıfı ve emekçilerinin olduğu gibi, Kürt halkının da eşit, özgür yaşam özlemi, hem yozlaşmış dinci iktidarın hem gerici burjuva cumhuriyetinin yıkılması ve sosyalist işçi-emekçi iktidarının kurulmasıyla gerçekleşecektir. Ancak o koşullarda “paralel devlet”ten, “dış mihraklar”dan, “yabancıların ajanları”ndan, ve “kul-yetim hakkı yiyen rüşvetçi/hırsızlar”dan kurtulmak mümkün olacaktır.

Kızıl Bayrak



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
Alisan
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: Alisan
Cevap Tarihi: 01.01.2014- 15:28


Kendilerine hayri olmayanlarin, mücadeleyo sadece sloganlara indirgeyenlerin, asla bu devlete karsi silahli mücadele etmeyenlerin,....... Kürt halkina mücadeleleri hakkinda akil vermeye, onlari elestirmeye haklari yoktur ve olamazda. Kürler sizin gibi hayal dünyasinda yasayan ve mücadele eden "sosyalistleri" beklerse, onlardan umut umarsa ahirette dahi gasp edilmis haklarini alamayacaklarini biliyorlar. Orduya, bayraga, devlete,..... sahip cikarakmi soyalizmi kuracaksiniz ve Kürtlere özgürlük vereceksiniz? Hadi gidin önce mücadele nasil verilir ögrenin ve sonra Kürtlere dil uzatin.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
Alisan
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: Alisan
Cevap Tarihi: 01.01.2014- 15:29


Alıntı Çizelgesi: Alisan yazmış

Kendilerine hayri olmayanlarin, mücadeleyi sadece sloganlara indirgeyenlerin, asla bu devlete karsi silahli mücadele etmeyenlerin,....... Kürt halkina mücadeleleri hakkinda akil vermeye, onlari elestirmeye haklari yoktur ve olamazda. Kürler sizin gibi hayal dünyasinda yasayan ve mücadele eden "sosyalistleri" beklerse, onlardan umut umarsa ahirette dahi gasp edilmis haklarini alamayacaklarini biliyorlar. Orduya, bayraga, devlete,..... sahip cikarakmi soyalizmi kuracaksiniz ve Kürtlere özgürlük vereceksiniz? Hadi gidin önce mücadele nasil verilir ögrenin ve sonra Kürtlere dil uzatin.




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
umut
[ umut yarın ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.09.2013
İleti Sayısı: 3.105
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: umut
Cevap Tarihi: 01.01.2014- 16:20



Ya arkadaşım, ikide bir sosyalistlere çatmayı görev edinmişsin de, hiç olmazsa bir öneri getir. Derdin ne senin? Sosyalizmi savunmadığın belli, neyi savunuyorsun. Kürt halkına özgürlük diyorsun da, bari bu konuda bir düşüncen var mı?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
Alisan
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: Alisan
Cevap Tarihi: 01.01.2014- 17:07


Alıntı Çizelgesi: umut yazmış


Ya arkadaşım, ikide bir sosyalistlere çatmayı görev edinmişsin de, hiç olmazsa bir öneri getir. Derdin ne senin? Sosyalizmi savunmadığın belli, neyi savunuyorsun. Kürt halkına özgürlük diyorsun da, bari bu konuda bir düşüncen var mı?


Kendine ait kac tane düsünce gösterebilirsin burada? Ciddi ciddi soruyorum, hadi göster bakalim. Sen kopyale yapistiri, kösteksiz destegi,..... kendi öz görüsün olarakmi görüyorsun?




Bu ileti en son Alisan tarafından 01.01.2014- 17:08 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 01.01.2014- 18:57


Problem şurada Sn.Alişan;

Buraya kendi sol-sosyalist örgütünü tanıtmak amacıyla gelen solcular, sosyalistler kes yapıştır da yapabilir. İle de ''kendi öz görüşü''nü söylemesi gerekmiyor. Sosyalizm dediğinde kapitalizm karşıtlığını bir şekilde dile getirince ve ülkeyi 11 yıldır gerici bir ideolojiyle dönüştürmeye çalışan AKP karşıtlığı üzerinden yorumlar yapınca onun görüşünün ne olduğu ortadadır zaten.

Ama sizin durumunuz farklı. Sizin sorgulayan olduğunuzu sanıyorum. Birazdan bu konuda bir ''duyuru'' da yapacağım. Orada bu konudaki kararımı görürsünüz. Şunu söylemek istiyorum; sol örgütler ve siyasetler arasında tartışmalar da olabilir ama bunun zemini yine sol sosyalist düşünceler olmalıdır. Sizde böyle bir durum yok. Sadece eleştirme adına istediğiniz başlıkta kafanıza göre takılamazsınız.   Sizin yaptığınızı sol-sosyalizm düşmanı bir liberal, bir ( kürt-türk) milliyetçisi veya bir şeriatçı da yapabilir. Yazıyaz forum böyle bir forumdu zaten. Böyle olmasını istemediğimiz için solpaylaşım kuruldu zaten.Bunu   anlamalısınız.

Somut bir örnek vereyim: Ankara'da ÖDP, Halkevleri, TKp ortak aday gösterecek başlığında yazdıklarına bir bak. Konuyu Proletarya diktatörlüğüne getirdin, gerisi fos çıktı, Saçma sapan bir ''samimi proletarya diktatörlük'' dedin ve karşı çıkanlara da ''sizler de konuyla ilgili bir şeyler söylemiyorsunuz cevabını verdin. Oysa konu başlığı sadece bir haber. Bu tür haberler de bu foruma kes-yapıştır olarak yazılabilir ve yazılmalıdır. İlle de yorum yapılması gerekmiyor. Eğer yorum yapılacaksa olabildiğince konuyla ilgili olmalıdır. Böyle bir başlıkta hiç ilgisi yokken aklınca sol cephe eleştirisi, konuyu CHP'ye getirmeler, Fettullahçılık benzetmeleri niteliği düşürüyor. Hep söylüyorum, böyle bir tavır genellikle sözde sol sosyalist forumlardaki hakim retoriktir. Orda gider, gidiyor. Ama yazıyaz'dan sonra bu kadar risk aldıktan sonra bu niteliksizliğe burda yer olmayacaktır, olmamalıdır.





Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör ''Devletçi sol'' sayıklamaları... melnur 1 2319 17.10.2019- 05:50
Konu Klasör ''Üçüncü yol'' konusu devletçi sol eleştirisi... melnur 0 1170 09.04.2021- 08:52
Konu Klasör Cumhuriyet iktisadının halkçı – kamucu / devletçi taşıyıcı kolonları* (1913 - 17 Haziran 1938)... melnur 1 125 12.03.2024- 08:12
Konu Klasör Paralel’in mucitleri kim? ayhan 0 2912 11.04.2016- 11:38
Konu Klasör Paralel evren keşfedildi mi? sirius 1 4197 05.11.2015- 10:29
Etiketler   AKP,   “paralel,   devlet”,   Kürt,   hareketi
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS