SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  kilitli
 Toplam 8 Sayfa:   Sayfa:   [1]   2   3   4   5   6   7   >   son» 
İşçi sınıfı nasıl devrim yapacak?           (gösterim sayısı: 27.682)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
che21
[ che-fidel ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 04.09.2013
İleti Sayısı: 174
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: che21
Konu Tarihi: 05.02.2014- 11:29


İşçi sınıfı nasıl devrim yapabilir? Bilinci yeterli değilse, bilincinin yeterli olması için ne gerekiyor? Bunların basit sorular olduğunun farkındayım, komünistlerin görevi işçilerin bilinçlenmesini sağlamak. Komünist partilerin görevi de bu. Komünistler bu bilinçlendirmeyi sendikalar aracılığıyla yapmaya çalışırlar. Bundan sonra bilinçli işçilerin ekonomik krizlerde ayağa kalkması iktidarın kazanılmasında gerekli bir güç haline geliyor. Tamam ama, devrim için işçilerin bilinçlenmesi yeterli mi? İşsizler, memurlar, köylüler, küçük esnaf ne olacak? Onlar nasıl bilinçlenecek ve sosyalist bilinç kazanacak?



Boyun eğme
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
Kaçak
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: Kaçak
Cevap Tarihi: 05.02.2014- 23:23


İşçi sınıfının da, diğer emekçi kitlelerin de devrim yapabilmesi için bu düzenden tamamen umudunu kesmesi ve kopması gerekir. Geleceğini açıkça, madden ve manen başka bir düzende araması, istemesi gerekir.

Tabii ortak bir öncü partinin varlığı da gerekir. Bu parti belki başlarda o kadar da çok güçlü olmayabilir. Ama kitlelerin içinde bağları olmalıdır. Bu partinin bir devamlılığı, istikrarlı bir sürekliliği olmalıdır.

Devrim yapmak sözünden ille de tümüyle şiddet yoluyla gerçekleşen bir devrimi kurgulamamalı. Parlamenter ve yasal yolların da içinde yer aldığı, belki şiddet eylemlerinin de olacağı, şiddet yolunu mutlaklaştırmayan, ama bu ihtimale hazırlıklı da olan bir çalışmayla devrim yolunda yürünebilir. Yasal seçimlerle iktidara gelmek söz konusu olabilir. Düzen güçleri tabii ki böyle bir şeye izin vermemek için var güçleriyle çabalayacaktır. Ama örgütlü halk gücüyle bunlar bertaraf edilebilir.

Günümüzde kitlelerin sola prim vermemesi, sosyalist partilerin peşinden gitmemesi, onların geleceklerini hâlâ bu düzen içinde aramalarıyla ilgili olduğu kadar, kitlelerin sola güvenmemeleriyle de ilgilidir. Solumuz, maalesef halka güven vermekten çok uzak bir durumdadır. Geçmişi bu açıdan sorunludur. Iyi örnekler de sergilemiştir ama bunlar kötü örneklerin içinde silikleşmiştir.

Yoksa kitleler solun iyi örneklerini takdir etmişlerdir. Mesela bir Fatsa deneyimi, bir Deniz'ler geleneği, yaşamlarında dik duran ve özverili bir çizgiyi sürdüren değerli kişilikler, halkımızın saygısını kazanmışlardır. Az çok duyarlı kesimlerde bir yer edinmişlerdir bu tür olumlu örnekler. Ama halka güven vermeyen keskin söylemin ardında hizipçi çatışmalar, maddenin yapısına aykırı olan dediğim dedikçi yaklaşımlar, halkın değerlerine yabancı sahte sol tavırlar halkın soldan uzaklaşmasına, sola güven duymamasına ve solu kayda değer görmemesine neden olmuştur.

Politika güç kazanma ve gücü yönlendirme işidir. Iktidara güç oluşturarak gelinir. Güç ise doğru çözümlemeler, esnek politik manevralar, kapsayıcı tavırlar, uygun politik ve ideolojik dil, çeşitli kesimlerin, farklı çıkar gruplarının tepkilerini ortak hedeflere yönlendirebilme gibi etkinliklerle oluşturulur.

Dürüst ve ahlaklı bir politik duruş sergilemek de önemlidir. Insanlar kimin, neyi, neden söylediğini veya söylemediğini az çok anlayabilir. Kitleleri aptal yerine koyan, gerçekleri her şart altında açıklama tavrının yerine takiyeci propagandif söylemler geliştiren solun ciddiye alınma şansı yoktur.




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
ilkay
[ Mustafa ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 08.10.2013
İleti Sayısı: 417
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: ilkay
Cevap Tarihi: 06.02.2014- 11:54


Kapitalizmin bir gün yıkılacağına inanıyorum. İşçi sınıfı ve halkımız bu soygun düzenine karşı mutlaka tepki gösterecek, o günler de gelecektir. Komünist partinin   kitleleri bilinçlendirmesi, onları sosyalizme hazırlamasının önemi de burada yatıyor bence.



SOL CEPHE
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
umut
[ umut yarın ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.09.2013
İleti Sayısı: 3.105
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: umut
Cevap Tarihi: 06.02.2014- 13:20


Alıntı Çizelgesi: che21 yazmış

İşçi sınıfı nasıl devrim yapabilir? Bilinci yeterli değilse, bilincinin yeterli olması için ne gerekiyor? Bunların basit sorular olduğunun farkındayım, komünistlerin görevi işçilerin bilinçlenmesini sağlamak. Komünist partilerin görevi de bu. Komünistler bu bilinçlendirmeyi sendikalar aracılığıyla yapmaya çalışırlar. Bundan sonra bilinçli işçilerin ekonomik krizlerde ayağa kalkması iktidarın kazanılmasında gerekli bir güç haline geliyor. Tamam ama, devrim için işçilerin bilinçlenmesi yeterli mi? İşsizler, memurlar, köylüler, küçük esnaf ne olacak? Onlar nasıl bilinçlenecek ve sosyalist bilinç kazanacak?



Sadece bilinçli işçiler değil, emekçi halkın çok büyük bir bölümü kapitalizmin kendi yararına işlemediğini anlayabilmesi gerek. Artık yeter diyen bir kitle yaratılabilmeli ve bu konuda sosyalistlere çok büyük sorumluluk düşüyor. CHP içinde kalarak bunu gerçekleştiremeyiz. Komünist bir partide önce sınıf bilincine sahip olabilmeli ve sonra da bunu işçi sınıfına kazandırabilmeliyiz. İşçi sınıfının kapitalizmle olan bağları devam ettikçe sosyalist bir ülkeyi kurmak çok zor.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.928
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 07.02.2014- 03:06


Alıntı Çizelgesi: che21 yazmış

[size=2]İşçi sınıfı nasıl devrim yapabilir? Bilinci yeterli değilse, bilincinin yeterli olması için ne gerekiyor? Bunların basit sorular olduğunun farkındayım, komünistlerin görevi işçilerin bilinçlenmesini sağlamak. Komünist partilerin görevi de bu. Komünistler bu bilinçlendirmeyi sendikalar aracılığıyla yapmaya çalışırlar. Bundan sonra bilinçli işçilerin ekonomik krizlerde ayağa kalkması iktidarın kazanılmasında gerekli bir güç haline geliyor. Tamam ama, devrim için işçilerin bilinçlenmesi yeterli mi? İşsizler, memurlar, köylüler, küçük esnaf ne olacak? Onlar nasıl bilinçlenecek ve sosyalist bilinç kazanacak?




Siyasal devrim, yani işçi sınıfının öncüsüyle birlikte iktidarı alması için yığınların çok büyük çoğunluğunun sosyalist bilince sahip olması gerekmiyor. Böyle bir durum sınıflı bir toplumda mümkün değildir ve hiç bir zaman da olmayacaktır. İki temel nedeni var, bunlardan birincisi kitlelerin ne zamanlarının, ne eğitimlerinin ve ne de maddi durumlarının buna uygunluk göstermesidir. İkincisi ve daha önemlisi, egemen sınıf olan burjuvazinin tüm ideolojik ve siyasi araçlarla kitlelerin zihnini kuşatması ve kendi sınıfsal çıkarlarını kitlelerin zihnine akıtabilmesidir. Bu iki temel neden yığınların kitlesel olarak burjuva ideolojisinin etkisinden tümüyle kopabilmesinin önüne geçmektedir. Buradan çıkarmamız gereken bir şey daha var: Kitleler hiç bir zaman kendiliğinden   eylemlerle devrim yapamaz. Toplumsal bilinci hiç bir zaman buna uygun değildir ve hiç bir zaman da olmayacaktır.

Karamsar bir tablo bu. Böyle olması da anlaşılabilir değil mi? Bir toplumun yüzde üçü ile beşinin ulusal gelirden aldığı payın toplumun yüzde ellisine yakın olmasının sürdürülebilirliği başka nasıl açıklanabilir? Burjuvazi elindeki tüm ideolojik ve siyasi araçlarla sömürdüğü kesimlerin zihnine kendi çıkarlarını akıtamazsa ve o çıkarları mutlak bir gerçeklik olarak algılanmasını sağlayamazsa kendi sınıfsal çıkarına uygun bir sistemi ayakta tutabilir mi? Böyle bir şey mümkün mü?

O zaman soru şu; kendiliğinden bilinçlenemeyecek olan işçi sınıfı bu bilinci nasıl elde edecek? Yığınlar kapitalizm altında tarihsel çıkarlarının farkına varamayacaksa, siyasal devrim nasıl olacak, işçi sınıfı komünizme doğru nasıl yol alacak? Tarihsel bilinç, tarihsel akıl olmadan olabilir mi?

İşte bütün bu karamsar gerçekliğin çözümü Lenin'dir. Lenin'in örgüt ve parti kuramıdır; işçi sınıfına bilincin dışardan verilmesi gerektiğidir.

Parti işçi sınıfının kendiliğinden elde edemeyeceği sınıfsal aklı ve tarihsel bilinci temsil eder. Parti işçi sınıfına dışardan bilinç taşır. Çünkü parti işçi sınıfının aklıdır. Devrimden önce de aklıdır, devrimden sonra da aklı olmayı sürdürecektir.

Tam bu noktada karşımıza ikinci bir soru çıkıyor. Dışardan bilinç tam olarak ne anlama geliyor? Parti   işçi sınıfı ve emekçi halkı sosyalist bir bilinçle mi donatacaklardır? İşçi sınıfı ve emekçi halka yığınsal anlamda bilimsel sosyalizmi anlatıp onların sosyalist olmasını mı amaçlayacaklardır? Parti, işçi sınıfı ve emekçi halk tarihsel çıkarlarının farkına varıncaya kadar bir rehabilitasyon merkeziymiş gibi çalışmalar mı yapacaktır? Tam olarak böyle de değil. Parti çeşitli yayınlar ve çalışmalarla bilimsel sosyalizmi kitlelere yaymaya çalışır, bu yolda çeşitli konferanslar, eğitimler de verir. Parti kadroları için bu çalışmalar gerekli ve zorunludur. Ama yığınlara bu şekilde ulaşabilmek de mümkün değildir. ''Dışardan bilinç'' parti tarafından kitlelere, onları siyasete taşıyarak gerçekleştirmeye çalışır. Sınıfın aklı olan partiyle sınıf arasındaki açının kapanabilmesinin başka yolu da yoktur. Kitleler kapitalizm altında ne kadar burjuva ideolojisinin baskısı altında olursa olsun, maddi yaşam karşısında genel bir memnuniyetsizlik de duyarlar. İşsizlik, yoksulluk, umutsuzluk,, gelecek korkusu vb. toplumu sürekli baskılar. Bu baskı özellikle kriz ve buhran dönemlerinde kendiliğinden eylemselliğe ve kalkışmalara da yol açar. Parti bu süreçte kitlelere ulaşabilmenin siyasi araçlarını yaratarak onları hem siyasete taşır, hem bu yolla devrimci kadrolar üretir ve hem de onları belli bir pratik içinde tutar.

Yığınlar bilinci eylemsellik içinde alır. Grevlerle, direnişlerle, sokak protestolarıyla, yürüyüş ve mitinglerle. Bütün bu süreç hem kitleler ve hem de parti için karşılıklı bir alışveriştir. Her iki ''taraf''ta birbirlerinden bir şeyler öğrenir. Parti öğrendiklerinden yeni siyasi araçlar çıkartır, yeni söylem ve sloganlar üretir. Bu karşılıklı alıveriş giderek karşılıklı bir bağa da dönüşecektir. Bu süreçte parti kitlelere ne kadar çok güven verirse o kadar benimsenir, kitleselleşebilir.

Zor bir süreç bu. Parti için bir anlamda deneme yanılma sürecidir. Ama başka çaresi de yok. Sınıfı, emekçi halkı arkasına alamayan, bu anlamda kitleselleşemeyen ve hatırı sayılı bir kitleyi hemen her koşulda mobilize edemeyen bir partinin öncülüğü sadece laftadır.

Bütün bunlardan sonra şu çıkarımlar da yapılabilir:

1-Parti olmadan hiç bir şey olmaz. Güçlü bir komünist parti yaratamadığımız sürece, solun toplum içindeki etkisi hiç de mümkün olmayacaktır.

2- İstediği kadar solcu sosyalist olduğunu iddia etsin, parti konusunu önemsizleştiren hiç bir siyasetin sosyalist mücadeleye katkısı olamaz.

3-Neyi savunursa savunsun, özellikle Türkiye'deki sol-sosyalist hareketin durumu ortadayken kitlelere kuyrukçuluğu öğütleyen her türlü siyasi anlayış sol tarafından eleştirilmeli ve gerekiyorsa dışlanmalıdır.

4- İşçi sınıfının kendiliğinden bilinç edinemeyeceği gerçeği, devrimin iradi bir çabaya gereksinimi, siyasi devrimin sınıftan soyutlanmış ve halkın nesnel durumunu göze almayan iradi çabalarla gerçekleştirilebilirliği anlamına da gelmemektedir. Siyasi devrimin gerektirdiği iradi çaba nesnel koşullardan soyutlanamaz.

( Bu saatte bu kadar, gerekirse daha da açılabilir.)
[/size]




Bu ileti en son melnur tarafından 26.02.2014- 19:29 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
dreyfus
[ zola ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 07.12.2013
İleti Sayısı: 15
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: dreyfus
Cevap Tarihi: 07.02.2014- 16:46


Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

Bütün bunlardan sonra şu çıkarımlar da yapılabilir:

1-Parti olmadan hiç bir şey olmaz. Güçlü bir komünist parti yaratamadığımız sürece, solun toplum içindeki etkisi hiç de mümkün olmayacaktır.

2- İstediği kadar solcu sosyalist olduğunu iddia etsin, parti konusunu önemsizleştiren hiç bir siyasetin sosyalist mücadeleye katkısı olamaz.

3-Neyi savunursa savunsun, özellikle Türkiye'deki sol-sosyalist hareketin durumu ortadayken kitlelere kuyrukçuluğu öğütleyen her türlü siyasi anlayış sol tarafından eleştirilmeli ve gerekiyorsa dışlanmalıdır.



Bu çıkarımlardan çıkarılması gereken sanırsam parti ve örgütlenmenin bir sosyalist için önemidir. Bir solcu veya sosyalist ülke koşulları ne olursa olsun kendini sosyalist bir partide ifade etmelidir. Kapitalizmden kurtulabilmenin ön koşulu güçlü bir sosyalist partinin varlığıdır. Başka bir çıkarım ise,   koşullar ne olursa olsun kuyrukçu siyaset ve siyasetçilerin deşifre edilmesi ve sosyalist saflardan dışlanmasıdır. Katılıyorum.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.928
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 02.03.2014- 16:10


Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış



O zaman soru şu; kendiliğinden bilinçlenemeyecek olan işçi sınıfı bu bilinci nasıl elde edecek? Yığınlar kapitalizm altında tarihsel çıkarlarının farkına varamayacaksa, siyasal devrim nasıl olacak, işçi sınıfı komünizme doğru nasıl yol alacak? Tarihsel bilinç, tarihsel akıl olmadan olabilir mi?

İşte bütün bu karamsar gerçekliğin çözümü Lenin'dir. Lenin'in örgüt ve parti kuramıdır; işçi sınıfına bilincin dışardan verilmesi gerektiğidir.

Parti işçi sınıfının kendiliğinden elde edemeyeceği sınıfsal aklı ve tarihsel bilinci temsil eder. Parti işçi sınıfına dışardan bilinç taşır. Çünkü parti işçi sınıfının aklıdır. Devrimden önce de aklıdır, devrimden sonra da aklı olmayı sürdürecektir.

Tam bu noktada karşımıza ikinci bir soru çıkıyor. Dışardan bilinç tam olarak ne anlama geliyor? Parti   işçi sınıfı ve emekçi halkı sosyalist bir bilinçle mi donatacaklardır? İşçi sınıfı ve emekçi halka yığınsal anlamda bilimsel sosyalizmi anlatıp onların sosyalist olmasını mı amaçlayacaklardır? Parti, işçi sınıfı ve emekçi halk tarihsel çıkarlarının farkına varıncaya kadar bir rehabilitasyon merkeziymiş gibi çalışmalar mı yapacaktır? Tam olarak böyle de değil. Parti çeşitli yayınlar ve çalışmalarla bilimsel sosyalizmi kitlelere yaymaya çalışır, bu yolda çeşitli konferanslar, eğitimler de verir. Parti kadroları için bu çalışmalar gerekli ve zorunludur. Ama yığınlara bu şekilde ulaşabilmek de mümkün değildir. ''Dışardan bilinç'' parti tarafından kitlelere, onları siyasete taşıyarak gerçekleştirmeye çalışır. Sınıfın aklı olan partiyle sınıf arasındaki açının kapanabilmesinin başka yolu da yoktur. Kitleler kapitalizm altında ne kadar burjuva ideolojisinin baskısı altında olursa olsun, maddi yaşam karşısında genel bir memnuniyetsizlik de duyarlar. İşsizlik, yoksulluk, umutsuzluk,, gelecek korkusu vb. toplumu sürekli baskılar. Bu baskı özellikle kriz ve buhran dönemlerinde kendiliğinden eylemselliğe ve kalkışmalara da yol açar. Parti bu süreçte kitlelere ulaşabilmenin siyasi araçlarını yaratarak onları hem siyasete taşır, hem bu yolla devrimci kadrolar üretir ve hem de onları belli bir pratik içinde tutar.

Yığınlar bilinci eylemsellik içinde alır. Grevlerle, direnişlerle, sokak protestolarıyla, yürüyüş ve mitinglerle. Bütün bu süreç hem kitleler ve hem de parti için karşılıklı bir alışveriştir. Her iki ''taraf''ta birbirlerinden bir şeyler öğrenir. Parti öğrendiklerinden yeni siyasi araçlar çıkartır, yeni söylem ve sloganlar üretir. Bu karşılıklı alıveriş giderek karşılıklı bir bağa da dönüşecektir. Bu süreçte parti kitlelere ne kadar çok güven verirse o kadar benimsenir, kitleselleşebilir.

Zor bir süreç bu. Parti için bir anlamda deneme yanılma sürecidir. Ama başka çaresi de yok. Sınıfı, emekçi halkı arkasına alamayan, bu anlamda kitleselleşemeyen ve hatırı sayılı bir kitleyi hemen her koşulda mobilize edemeyen bir partinin öncülüğü sadece laftadır.



Bu bölüm önemli.Yığınları siyasete yöneltmek, onlara belli bir yön ve doğrultu kazandırmak ve ilk elde yüzlerini sola döndürmek ''dişardan bilinç''in kitlesel anlamda karşılığıdır. Bizim ''keskin solcu''larımızın ve dahi 'enternasyonal komünistler''imizin anlayamadığı da budur. (Aslında anlayıp anlama konusu da bir başka tartışma konusudur. Bu kadar   yalın bir konunun anlaşılmaması pek de mümkün değil. Ama eğer, solculuk, sosyalistlik adına kuyrukçu bir siyasete yönelmişseniz, ister istemez o kuyrukçuluğun dili ile konuşmaya başlarsınız. Ayrı bir konu.)

Sınıf ile parti arasındaki açının kapanabileceği alan siyasettir. Keskin ideolojik söylemlerle kitlesel bir biçimde halka ulaşılamaz ve yığınlarla bağ kurulamaz.   Kitleleri siyasete taşımadan o kitle içinden devrimci kadrolar üretmek de pek mümkün olmaz. Bilinçlendireceğiz. Dışardan bilinç götüreceğiz. Kitlenin yüzünü sola döndüreceğiz, o, yüzünü sola dönmüş kitleyle birlikte olacağız. Onlara ''yaşasın Sosyalist Cumhuriyet'' dedirteceğiz. Onlara gerici-faşist iktidara yönelik ''hükümet istifa'' dedirteceğiz. Bütün bunlar kitleyle parti arasındaki kontak noktalarıdır. Kitleye bunlara bile yaptıramıyorsak, kitleleri bu tür siyasi araçlarla kendimize yaklaştıramıyorsak ''tek yol devrim'' sloganının toplumdaki karşılığı da hemen hemen hiç olmayacaktır. Kısaca siyaset üretmeden keskin solculuk yaparak kitleleri devrime hazırlayabilmek mümkün değildir.

Hele işçi sınıfının ve emekçi halkın burjuva ideolojisinin yoğun basıncı altında ''uykuya yatmışken''.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
umut
[ umut yarın ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.09.2013
İleti Sayısı: 3.105
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: umut
Cevap Tarihi: 03.03.2014- 12:44


Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

Sınıf ile parti arasındaki açının kapanabileceği alan siyasettir. Keskin ideolojik söylemlerle kitlesel bir biçimde halka ulaşılamaz ve yığınlarla bağ kurulamaz.   Kitleleri siyasete taşımadan o kitle içinden devrimci kadrolar üretmek de pek mümkün olmaz. Bilinçlendireceğiz. Dışardan bilinç götüreceğiz. Kitlenin yüzünü sola döndüreceğiz, o, yüzünü sola dönmüş kitleyle birlikte olacağız. Onlara ''yaşasın Sosyalist Cumhuriyet'' dedirteceğiz. Onlara gerici-faşist iktidara yönelik ''hükümet istifa'' dedirteceğiz. Bütün bunlar kitleyle parti arasındaki kontak noktalarıdır. Kitleye bunlara bile yaptıramıyorsak, kitleleri bu tür siyasi araçlarla kendimize yaklaştıramıyorsak ''tek yol devrim'' sloganının toplumdaki karşılığı da hemen hemen hiç olmayacaktır. Kısaca siyaset üretmeden keskin solculuk yaparak kitleleri devrime hazırlayabilmek mümkün değildir.

Hele işçi sınıfının ve emekçi halkın burjuva ideolojisinin yoğun basıncı altında ''uykuya yatmışken''.




İşçi sınıfı ve emekçi halk burjuva ideolojisinin basıncı altında ''uykuya yatmışken'', tek yol devrim sloganı gibi radikal söylemlerin halk nezdinde hiç bir etkisi olamaz diyorsunuz. ''hükümet istifa'' gibi sloganların halkı sokağa çağırma ve onlarla bağ kurmada daha etkili ve uygun olduğunu söylüyorsunuz. Buna katılmakla birlikte, bu tür siyaset   partinin ideolojisi konusunda bir sorun ortaya çıkarmaz mı? Parti ideolojik bir savrulmaya uğramaz mı? Devrimci kadrolar partinin ideolojisinin ne olduğu konusunda nasıl bilgi edinecek? Bu siyasete bakıp, partinin ideolojisinin ne olduğu nasıl anlaşılacak?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.928
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 06.03.2014- 20:38


''Hükümet İstifa'' sloganı tam da bugünlere uygun bir slogandır. Hükümet istifa siyasal iktidara ses yöneltilmiş gibi görünse de, böyle bir anlamı içinde taşısa bile, gerçekte, bu slogan siyasal iktidardan sıtkı sıyrılmış bir halka yöneltilmiş ve onunla birliktelik kurmaya ve onlara doğrultu vermeye çalışan bir slogandır. Bu ülkede, çok değil sekiz on ay öncesinde kendiliğinden bir kalkışma gerçekleşmiştir. Adını koyalım, bu bir dirençti, isyandı, ayaklanmaydı. Sosyalist partiler böylesine nesnel bir gerçekliğin gerisine de düşemezler. Öncü olduklarını iddia eden örgütler ise sosyal demokratların bile 'hükümetin meşruiyetini yitirdiğini iddia ettiği bir ortamda asla bu noktanın gerisine düşemezler. Sokaklarda milyonlar 'hırsız var'' diye bağırırken, ''hükümet istifa'' diye haykırırken bir sosyalistin bu noktanın gerisinde olması solcu olmamakla ilgilidir. Solculuğun 's''sinden bile anlamamaktır.
''Aman AKP gitmesin, giderse daha kötüsü gelir'' şeklindeki gerekçelerin solla bir ilgisi de yoktur. Sol bir tavır da değildir. Şarlatanlığın AKP'ci versiyonudur bu tutum.

Legal partilerin tüzük ve programları bilimsel sosyalizmin temel ilkelerinin açık seçik yazılabileceği metinler değildir. Bu konular dolaylı yollardan açıklanır. Söz gelimi proleter diktatörlük, siyasal iktidarın nasıl alınacağı konuları da bu tip konulardır. Legal partrilerin yayınları, MK üyelerinin kitapları okunarak bu konularda bilgilenme sağlanabilir. Şunu çok net   söyleyebilirim; TKP bu konularda diğer legal ve illegal parti ve örgütlerden çok daha ileri bir ideolojik formasyona sahiptir. Sözünü ettiğim bu iki konuda da yayınları vardır.



Yeni Başlık  kilitli
 Toplam 8 Sayfa:   Sayfa:   [1]   2   3   4   5   6   7   >   son» 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Komünistler Nasıl Üretim Yapacak Silgikafa 2 1640 05.11.2019- 13:26
Konu Klasör Bu nasıl bir zihin yapısı, nasıl bir ruh halidir böyle... melnur 1 2418 13.05.2020- 13:17
Konu Klasör Biz bu hale nasıl geldik, nasıl kurtulacağız? melnur 3 2534 18.01.2020- 09:43
Konu Klasör Devrim nedir, devrim teorileri için ne söylenebilir? melnur 43 22908 30.12.2022- 06:14
Konu Klasör Sol seçimlerde ne yapacak? umut 17 14108 25.09.2015- 21:33
Etiketler   İşçi,   sınıfı,   nasıl,   devrim,   yapacak
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS