SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 5 Sayfa:   Sayfa:   [1]   2   3   4   5   >   son» 
Sözde sol-sosyalist forumlarda TKP düşmanlığı...           (gösterim sayısı: 29.560)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 14.08.2013- 14:20


Sözde sol-sosyalist forumlarda TKP düşmanlığı...

Sözde sol-sosyalist forumların birinde "danışman" olarak görev yapan kerameti kendinden menkul bir kişinin yaptığı ideolojik çözümleme(!)yi buraya aynen aktarıyorum. Gezi olaylarının gündeme oturduğu bir süreçte, ordan vakit kaldığında arada bir de dönüp bu ibretlik çözümlemeyi ele almak yararlı olacaktır diye düşünüyorum. Görüleceği gibi içinde tek bir doğru cümlenin geçmediği bu yorum, tahmin edileceği gibi, sonunda TKP düşmanlığına da bağlanmaktadır. "İçinde tek bir doğru cümle yoksa, neden bu kadar ilginizi çekiyor?" diye sorulabilir; doğru bir sorudur bu. Ama böyle bir soru, peşi sıra, "bilimsel sosyalizm konusunda bu kadar yanlış, neden ve ısrarla dillendirilir ve neden TKP düşmanlığına bağlanır ve ayrıca bu tür yorumların zihinsel arka planında ne var?" sorularına yanıt aramamızı gerektirmez mi?

Yazı şu:

"Gerçekte sosyalist örgütler, alt komünist örgütlerdir. Yani bir adım daha atmış olsalar komünist örgüt olacaklardır. Komünizm demek, bilinçli bireyler topluluğu demektir. O nedenle komünist toplumda yöneten ve yönetilen ilişkisi yoktur. Geçmiş zaman komünistleri, nesnel nedenlerden dolayı devletli topluma geçici de olsa ihtiyaç duymuşlardır. Komünistlerin devletli toplumuna, sosyalizm, sosyalizmi hedefleyen örgütlerine de sosyalist örgüt denilmesi gerekirken, onlar gerçek hedeflerini (komünizmi) rehber edindikleri için, sosyalizme rağmen komünist parti ismini taşımışlardır. Ancak komünist partiler her ne kadar devletli toplumu hedeflemiş olsalar bile, onların gerçek özleri, komüncü toplumlardır. O nedenle toplumla ilişkilerinde veya dışa vuran ilişkilerinde, komüncü tavırları belirgin olarak görünür. Geçmiş zamanlarda işçi sınıfından, yani toplumun büyük kesimlerinden yana tutum almaları, o zamanki komünistlerin, gerçekte tüm toplumun kurtuluşu peşinde olduklarının ilk emareleriydi. O nedenle, o zamanki partilere baktığımızda daha çok toplum, daha az devleti görüyorduk.

Şimdi ki sosyalist veya komünist partilere baktığımızda, yine sosyalizm peşindeler. Sosyalizm eski zamanda kapitalizme alternatif, işçi sınıfına ait devlet biçimlenmesiydi. Bugüne ait dünyada kapitalizme ait yapılanmalar bir bir erimektedir. Nedir bu yapılanmalar? Demokrasi ve cumhuriyettir. Demokrasi tüm toplum kesimlerine eşit hakların tanınmasıdır. Kapitalizmde hakların tanınması, sadece burjuva sınıfa ve hiyerarşik biçimde tezahür etmiştir. Cumhuriyet ise halkın çoğunluğuna ait düzen demektir ve yine bu kapitalizmde, burjuvazinin kendi içinde hiyerarşik düzeni olarak görünmüştür. Şimdi kapitalizm, kendilerine ait demokrasi ve cumhuriyeti koruyamazken, bizlerin kendimize ait demokrasi ve cumhuriyet peşinde olmamız bir anlam ifade eder mi?

Bireyler, toplumlar ve devletler, kendi iradelerinin keyfiyetleri doğrultusunda hareket edemezler. Hareket, ekonomik ve toplum yasalarının çizdiği sınırlar dâhilinde ve işleyen ekonomik ve toplumsal kurumların istemleri çerçevesinde tezahür eder. Eski zamanlarda kralların iradeleri, hareketlere daha çok yansımış olmasının nedeni, o zamanki toplumlarda ekonomik mekanizmaların gelişmemiş olmasıyla ilgilidir. Şimdiki toplumlarda da hareketin, giderek devletin iradesini daha çok yansıtması, ekonomik mekanizmaların giderekten erime göstermesiyle ilgilidir. Siyaset, anayasal veya kurumsal değil, iradi biçim almıştır.

Demek ki sosyalizmin gerçekleşmesi için, bizim sosyalizmi istemiş olmamız yeterli değildir. Ekonomik ve toplumsal yasaların onay vermesi durumunda bizler sosyalizmi isteyebiliriz. Dünyada gelmiş, geçmiş iki adet ekonomik toplum mevcuttur. Bunlardan birisi kapitalizm, diğeri ise sosyalizmdir. Sosyalizm işçi sınıfına ait ekonomik toplumdur. Kapitalizm ise burjuva sınıfa ait ekonomik toplumdur. Burjuva sınıf, ekonomik yapılanmayla bire bir uyum sağlar. Ekonomi gerçekte sermayenin yönetimi demektir. Burjuva sınıf ise sermaye sahibi bir sınıf olduğu için, ekonomik toplum yapılanmasına en yakışan sınıftır. İşçi sınıfı öyle değildir. İşçi sınıfı, emeğini burjuvaziye kaptırdığı için ekonomiyle ilgilenmiştir. İşçi sınıfının sermaye sahibi olma veya onu yönetme diye bir derdi yoktur. Sermaye sahibi olursa burjuvalaşacak ve işçi karakterini kaybedecektir. Lenin o nedenle, emperyalist ülke işçileri için burjuvalaşmış işçiler demiştir. Zira onlarda sermaye sahibi olmaya başlamıştı. Zaten geçmişin pratiği de işçi sınıfının sermayeyi yönetmeye hevesli olmadığını göstermiştir. İşçi sınıfına ait ekonomik toplum olan sosyalizm, pratikte işçi sınıfı adına komünistlerin yönetim tarzı olmuştur.

Ekonomik yasaları analiz ettiğimizde bugün ne kapitalizm ne de sosyalizm izin alamaz. İzin alamadıklarını da pratikte, yani hayat içinde gördük ve görmekteyiz. Ekonomik toplumlar artık hayat bulmamalarına rağmen bunların hayat içinde tutma girişimlerini nasıl tanımlarız? Bunları doğrudan sermayeyi yönetme girişimi veya yönetmeye aday girişimler olarak görürüz. İster komünist ister kapitalist, adı ne olursa olsun ekonomiyi yaşamın dışına itmek istemeyen tüm girişimler, düşman girişimlerdir. Bugün parti olmak ve siyasi yönetime aday olmak, sermayeye olumlu yönde müdahale etmek ve yaşamda tutmak gayretidir. Çağımızda komünistler politik değildir. Komünistler doğrudan anlatımcılardır. Her şey gözler önünde ve açıkta seyretmektedir. Hem sosyalizm ve hem de kapitalizm bitmiştir. O nedenle parti türü araçlar, dolaylı anlatımcılar (politikacılar) için gereklidir. Günümüzde bu aletler, komünistlere ait değildir.

Geçmişin komünizme gidiş aracı olan partiler, ekonomik ve toplumsal yasaların onayını alamadıkları için, giderekten komünizm amacından uzaklaşmakta, daha az toplum ve daha çok devlet olarak görünmektedirler. TKP’ nin geçmişten gelen bir kökü ve ideolojisi bulunmamaktadır. Dikkat ederseniz eski örgütlere tepeden bakmaktadır. Zira ideolojisi tamamen günümüze aittir. Ekonomik yasalar hiçbir şekilde komünist partiye izin vermedikleri halde, bunların komünist parti kurma girişimi, tamamen ekonomiye ve politikaya komünist pencereden yardım girişimidir. Ekonomi pazar demektir, politika ise devlet demektir. Hem pazar hem de devlet sermaye ile ilgili mekanizmalardır. Pazar ve devlete ekonomik ve toplumsal yasaların izin vermediği zamanda, SİP olarak çıkan bu partinin ortaya çıkış sebebi, pazara ve devlete açılım getirecek ideolojisinin olduğu iddiasıdır. Bu zamanda, partiler pazara ve devlete açılım getiren araçlardır. Dikkat ederseniz o partinin eylemlerinde devletin donukluğunu görürsünüz. Müzik, dans, şölen ve serbest kürsü yerine talimat, slogan ve trampet görürsünüz. Diğer örgütler, geçmişten günümüze aktıkları için nicel olarak ta komüncü yanları devam etmekte ve o nedenle eylemlerde daha duygusal yani daha insani olmaktadırlar. Eylemlerinde yetenekler kendisini gösterebilmekte, hem duygu, hem heyecan, hem kavga ve hem de şöleni bir arada görmekteyiz. O nedenle, robotlar kortejini çağrıştıran ve devlet gibi asık suratlı olan bu partiyle, ortak eylem yapılmasını doğru bulmuyorum.

Not: Caledonia arkadaş, önceki yazımın içeriği daha ziyade tkp yi hedeflediğinden ve bu partiyle ilgili ifadelerimin net bir şekilde anlaşılması için konuyla ilgili ifadelerimi detaylandırmak zorunda kaldım. Eylemin devlet organizesi olduğuna dair düşüncelerimi ise yine muhtemelen bu gece, belki de başka bir başlık altında açıklamaya çalışacağım."

http://www.sosyalistforum.net/politik-gundem/60756-tkp-bu-kafayla-daha-cok-insana-boyun-egdirir-3.html




Bu ileti en son melnur tarafından 17.09.2013- 20:31 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 14.08.2013- 14:23


"Gerçekte sosyalist örgütler, alt komünist örgütlerdir. Yani bir adım daha atmış olsalar komünist örgüt olacaklardır. Komünizm demek, bilinçli bireyler topluluğu demektir. O nedenle komünist toplumda yöneten ve yönetilen ilişkisi yoktur. Geçmiş zaman komünistleri, nesnel nedenlerden dolayı devletli topluma geçici de olsa ihtiyaç duymuşlardır. Komünistlerin devletli toplumuna, sosyalizm, sosyalizmi hedefleyen örgütlerine de sosyalist örgüt denilmesi gerekirken, onlar gerçek hedeflerini (komünizmi) rehber edindikleri için, sosyalizme rağmen komünist parti ismini taşımışlardır. Ancak komünist partiler her ne kadar devletli toplumu hedeflemiş olsalar bile, onların gerçek özleri, komüncü toplumlardır. O nedenle toplumla ilişkilerinde veya dışa vuran ilişkilerinde, komüncü tavırları belirgin olarak görünür. Geçmiş zamanlarda işçi sınıfından, yani toplumun büyük kesimlerinden yana tutum almaları, o zamanki komünistlerin, gerçekte tüm toplumun kurtuluşu peşinde olduklarının ilk emareleriydi. O nedenle, o zamanki partilere baktığımızda daha çok toplum, daha az devleti görüyorduk."

Tam bir laf salatası. Eminim kendisi bile ne söylemek istediğinin farkında değil. Sosyalist partiler komünist partilerin alt örgütleriymiş, ve bir adım daha atsalar komünist örgüt olacaklarmış! Giriş cümlesi bile böyle bir saçmalık üzerine kurulursa, ardından sağlıklı bir değerlendirme gelebilmesi mümkün mü? Adında "sosyalist" sözcüğü olur, bir sosyal demokrattır veya gerçek bir sosyalist partidir. Kapitalizmin restorasyonunu savunuyor olabilir, veya sınıfsız ve sömürüsüz bir enternasyonal topluma reformlarla ulaşmayı savunuyor olabilir, veya doğrudan bilimsel sosyalizmin devrimci yaklaşımını sahipleniyor olabilir. Herhangi bir sol örgütü,sadece ismi sosyalist veya komünist diye, içerikten yoksun bir kategoriye sokulması doğru olabilir mi? Uydur uydur yaz!

"Komünizm bilinçli bireyler topluluğudur" diye bir tanım yapmak da eksik ve nasıl bakıldığına bağlı olarak da yanlış bir tanımlamadır. Sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya toplumunu sadece "Bilinçli insan" tanımlaması"yle ilişkilendirip, özel mülkiyetle ilişkilendirmediğimizde bilinçli bir insandan sözedebilmek mümkün olabilir mi? Oysa komünizm gerçekte özgür bireyler toplumudur ve özgürlük dediğimiz alan da özel mülkiyet kaynaklı sömürüden kurtulmuşluğu ifade eder. Komünist toplum da zorunluluk alanının giderek daraldığı ( zorunluluktan çıktığı) ve özgürlük alanının giderek genişlediği bir formasyondur.

"Geçmiş zaman komünistleri, nesnel nedenlerden dolayı devletli topluma geçici de olsa ihtiyaç duymuşlardır. Komünistlerin devletli toplumuna, sosyalizm, sosyalizmi hedefleyen örgütlerine de sosyalist örgüt denilmesi gerekirken, onlar gerçek hedeflerini (komünizmi) rehber edindikleri için, sosyalizme rağmen komünist parti ismini taşımışlardır. Ancak komünist partiler her ne kadar devletli toplumu hedeflemiş olsalar bile, onların gerçek özleri, komüncü toplumlardır. O nedenle toplumla ilişkilerinde veya dışa vuran ilişkilerinde, komüncü tavırları belirgin olarak görünür. Geçmiş zamanlarda işçi sınıfından, yani toplumun büyük kesimlerinden yana tutum almaları, o zamanki komünistlerin, gerçekte tüm toplumun kurtuluşu peşinde olduklarının ilk emareleriydi. O nedenle, o zamanki partilere baktığımızda daha çok toplum, daha az devleti görüyorduk."

Aslında yazar, birşeyleri sürekli çarpıtmaya çalışıyor.KOnuyu teorik bazda ele almak yerine, konuyu TKP düşmanlığına bağlayacağı için, sosyalist partiler-komünist partiler tekerlemesine sıkıştırmaya çalışıyor. ESki komünistler şöyle yaparmış da, falan filan...Yeni komünistler kendileri mi oluyor? Yeni komünistler Marks, Engels ve Lenin'i ajanlıkla suçlayanlar ve bilimsel sosyalizmin aşıldığını iddia edenler, ilkel komünal türde yapıları komünizmle ilişkilendirmeye çalışanlar mı oluyor?

Bilimsel sosyalist ideoloji, özel mülkiyet karşıtlığında siyasi devrim perspektifine sahip olmak, siyasal devrim ve ulusal ölçekte proleter diktatörlük ( işçi sınıf ı devleti) zemininde sosyalist bir biçimlenmeyle işçi sınıfının enternasyonal toplumunu amaçlamaktan geçer. Adı ne olursa olsun, ister sosyalist ister komünist, bir kişi ya da örgüt-parti en basitinden böyle bir bütünlüğü savunmuyorsa sosyalist-komünist değildir, böyle bir bütünlüğü belli bir tutarlılık ölçeğinde savunuyorsa sosyalist-komünist demektir.

Lafı dolandırmanın bir anlamı var mı?




Bu ileti en son melnur tarafından 17.09.2013- 20:31 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 14.08.2013- 14:24


Birinci paragrafın bir bölümünü birkez daha hatırlayalım:

"Geçmiş zaman komünistleri, nesnel nedenlerden dolayı devletli topluma geçici de olsa ihtiyaç duymuşlardır. Komünistlerin devletli toplumuna, sosyalizm, sosyalizmi hedefleyen örgütlerine de sosyalist örgüt denilmesi gerekirken, onlar gerçek hedeflerini (komünizmi) rehber edindikleri için, sosyalizme rağmen komünist parti ismini taşımışlardır. Ancak komünist partiler her ne kadar devletli toplumu hedeflemiş olsalar bile, onların gerçek özleri, komüncü toplumlardır. O nedenle toplumla ilişkilerinde veya dışa vuran ilişkilerinde, komüncü tavırları belirgin olarak görünür. Geçmiş zamanlarda işçi sınıfından, yani toplumun büyük kesimlerinden yana tutum almaları, o zamanki komünistlerin, gerçekte tüm toplumun kurtuluşu peşinde olduklarının ilk emareleriydi. O nedenle, o zamanki partilere baktığımızda daha çok toplum, daha az devleti görüyorduk."

Arkadaşımız, "Geçmiş zaman komünistleri, nesnel nedenlerden dolayı devletli topluma geçici de olsa ihtiyaç duymuşlardır" derken, komünistlerin sınıfsız topluma giden süreçte, siyasal devrimden sonra sınıfsal özü değiştirilmiş devlete vurgu yapıyor ve bu devletin geçiciliğini anlatmak istiyorsa, cümle doğrudur. Ama eksik olan ve yanlış algıya yol açan ifade, bu gerçeğin "geçmiş zaman komünistleri"ne özgü bir değerlendirme olarak ileri sürülmesidir. Oysa "geçmiş zaman komünistleri" de, "bugünün komünistleri" ve yarının komünistleri için de enternasyonal topluma varış sürecinde devlet proletarya diktatörlüğü ( işçi sınıfı devleti) biçiminde bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır. Marksist ustalara rağmen böyle bir olgunun reddi anti-marksist bir yaklaşımdır. Hem bilimsel sosyalizmden söz etmek ( en azından böyle bir algı yaratmaya çalışmak) ve hem de proleter diktatörlüğü reddetmek, şarlatanlıktan başka bir şey değildir.

Komünistlerin devletli toplumuna sosyalizm denir, derken bir doğruya parmak bassa da, ardından kurduğu cümlelerle konuyu yine bulanık bir hale getiriyor. Yukardaki yorumlarda değinmiştik, bir siyasal partinin adının sosyalist ya da komünist olması onun bilimsel sosyalizm karşısındaki ideolojik konumu konusunda belirleyicilik taşımaz. Ama yazar bunu özellikle yapıyor ve sonrasında asıl söylemek istediği şeye kapı aralıyor. "Komüncü toplum." Sonrasındaki cümlelerinde ise "kafasına göre takılmış" denilebilir.

(Öcalan'ın bir kaç yıl önceki açıklamalarını kendince yorumlamaya çalışıyor ve emperyalizmin egemen olduğu bir dünyada sınıfsal ilişkinin nasıl olacağı belli olmayan sözde bir kurtuluş modelini önümüze koymaya çalışıyor ve gerçek komünistlerin de böyle bir yapıyı savunmaları gerektiğine inanıyor. Yazının bütününde de zaten, sadece bu paragrafta değil, baştan sona bu amaca yönelik bir yazı bu. Konuya sözde marksist bir açıdan yaklaştığı izlenimini vermeye çalışıyor ve Marksizm'i bütünüyle çarpıtıyor. Çünkü emperyalizmin egemen olduğu bir dünyada bu hegemonya kırılmadığı sürece "bilinçli bireyler topluluğu" şeklinde bir kurtuluş olamaz. Daha önemlisi, üretimin sınırlı ölçülerde kaldığı ve üretim araçlarının doğrudan bütün topluma ait bulunmadığı bir toplumsal yapıda da komünizmden sözedilemez. Ve çok daha önemlisi proleter diktatörlük kurmadan, geleceğin toplumunu kurma yolunda öncü partinin doğrultu verme konusundaki etkin çabaları olmadan yeni bir toplum ve yeni bir insan tipi yaratılamaz. Bu işler Marks, Engels, Lenin'i tahrif ederek, hatta reddederek olmaz. Hayal kurmanın hiç bir anlamı yok.)

( Bir konuya daha açıklık getirmek gerek. Arkadaşımız "komünizmin devletli toplumuna sosyalizm denir" tanımlamasında bulunurken, bu ifadenin yaygın bir kullanılış biçimi olduğunu da unutmamak gerek. Marks'ta böyle bir tanım yoktur. Marks sosyalizm ve komünizm kavramlarını eş anlamlı kullanır. Lenin'de de bu yaklaşım varken, Marks'tan farklı olarak Lenin sosyalizm'in devletli bir aşama olarak da değerlendirdiği yazıları da vardır. Sonrasında sosyalizm proleter diktatörlük adı altındaki geçiş sürecinin adı olarak kullanılır olmuştur. Bugün sosyalizm dendiğinde ifade edilen de budur.)




Bu ileti en son melnur tarafından 17.09.2013- 20:32 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 14.08.2013- 14:27


Sözde sol-sosyalist forumun kendini sosyalist olarak algılatmaya çalışan danışanı, orda, azısına gelen eleştiriler karşısında, yazısını "toparlama" ihtiyacı duymuş ve şunları yazmış:

"Eleştiri yapacaksan, öncelikle eleştirini paragrafın tümü üzerinden gerçekleştirmen gerekir. Anlatılmak isteneni parçalayarak ve elindeki parçaları kanıt gibi sunup, ilgisiz fikirlerin içine dahil etmek, sanırım en büyük sahtekarlıktır. Parçaladığın paragraf aşağıdadır.

"Geçmişin komünizme gidiş aracı olan partiler, ekonomik ve toplumsal yasaların onayını alamadıkları için, giderekten komünizm amacından uzaklaşmakta, daha az toplum ve daha çok devlet olarak görünmektedirler. TKP'nin geçmişten gelen bir kökü ve ideolojisi bulunmamaktadır. Dikkat ederseniz eski örgütlere tepeden bakmaktadır. Zira ideolojisi tamamen günümüze aittir. Ekonomik yasalar hiçbir şekilde komünist partiye izin vermedikleri halde, bunların komünist parti kurma girişimi, tamamen ekonomiye ve politikaya komünist pencereden yardım girişimidir. Ekonomi pazar demektir, politika ise devlet demektir. Hem pazar hem de devlet sermaye ile ilgili mekanizmalardır. Pazar ve devlete ekonomik ve toplumsal yasaların izin vermediği zamanda, SİP olarak çıkan bu partinin ortaya çıkış sebebi, pazara ve devlete açılım getirecek ideolojisinin olduğu iddiasıdır. Bu zamanda, partiler pazara ve devlete açılım getiren araçlardır. Dikkat ederseniz o partinin eylemlerinde devletin donukluğunu görürsünüz. Müzik, dans, şölen ve serbest kürsü yerine talimat, slogan ve trampet görürsünüz. Diğer örgütler, geçmişten günümüze aktıkları için nicel olarak ta komüncü yanları devam etmekte ve o nedenle eylemlerde daha duygusal yani daha insani olmaktadırlar. Eylemlerinde yetenekler kendisini gösterebilmekte, hem duygu, hem heyecan, hem kavga ve hem de şöleni bir arada görmekteyiz. O nedenle, robotlar kortejini çağrıştıran ve devlet gibi asık suratlı olan bu partiyle, ortak eylem yapılmasını doğru bulmuyorum."

Yukarıdaki yazı da temel fikir, devletsizliği savunmaktadır. Güler yüzlü sosyalizm de ise temel fikir, sosyalizmin devrimci karakterini terk ederek yumuşatılmasını talep etmektir. Şimdi eleştirini yukarıdaki bütün paragraf üzerinden yinelemeni ve güler yüzlü sosyalizm ile ilgisini göstermeni istiyorum."

Koyulaştırdığım bölüm en üstteki yazının "toparlanmış" hali kısaca, yazar böyle söylüyor.

"Geçmişin komünizme gidiş aracı olan partiler" derken kimleri ve hangi siyasi yapıları kastediyor belli değil ama, diyelim ki, böyle parti-siyasi anlayışlar var olsun.Yazarın iddiasına göre bu siyasi anlayış-partiler "ekonomik ve toplumsal yasalarının onayını alamadıkları için, giderekten komünizm amacından uzaklaşmakta"larmış! Şimdi bu kişi böyle bir cümle kurarak, hala,kendini marksist sanıyor ve çok daha kötüsü bir sosyalist forumu, sosyalizm okulu iddiasında bulunan bir platformda da "danışman" olarak görev yapabiliyor! Şaşılacak bir şey demiyorum, çünkü şaşırmıyorum. Bu yaklaşım forum yönetimi tarafından da çeşitli nedenlerle kabul görüyor ki, bu kişi hala ososyalist forumun(!) danışmanlığı grevinde bulunmayı sürdürebiliyor. Kendi sorunları, deyip geçelim.

Defalarca söyledik, söylenildi ve söyleniliyor: Komünizm dediğimiz şey Marks'ın kapitalizm çözümlemeleriyle ortaya çıkardığı bilimsel bir çıkarımdır. Geleceğin dünyasının ya komünizm ya da barbarlık olacağı saptaması da bu bilimsel çıkarımın nesnel koşullarla birlikte insan iradesine ihtiyaç göstermesidir. Bu yüzden komünizme yönelik bir yorum yapılırken "ekonomik ve toplumsal yasaların izni"nden söz etmek, komünist partilerin ideolojik anlayışlarını ve siyasi doğrultularını bu ekonomik ve toplumsal belirlediğini iddia etmek tam bir bilgisizliktir. Marksizmi, ve komünist dünyayı hiç anlayamamaktır. Bu saçmalıktan sonra vardığı sonuç ta, "önce daha çok toplum varmış, daha az devlet"!

Yazar bu kapsayıcı çözümlemelerden(!) sonra konuyu TKP eleştirilerine(!) getirmiş. Şöyle:"TKP'nin geçmişten gelen bir kökü ve ideolojisi bulunmamaktadır. Dikkat ederseniz eski örgütlere tepeden bakmaktadır. Zira ideolojisi tamamen günümüze aittir. Gülmeyin; elbette sözde sözde sosyalist forumların solcu(!) danışmanının marksist çözümlemesi de böyle olur!

Şimdi, buradan ne anlamalıyız? Eski ve yeni komünist partilerin bilimsel sosyalist ideolojiden farklı bir devlet ve toplum anlayışının olduğunu mu? Öyle söylemeye çalışıyor. Doğrudan Marksizme yönelik bir eleştiride bulunsa, (belki) marksist olarak kendini gösteremiyecek. Böyle bir algı yaratamayacak! Bu yüzden marksizm üzerinden değil de, kendi gerici anlayışını sözümona sosyalist-komünist partiler üzerinden üfürmeye çalışıyor. Oysa bilimsel sosyalizme göre devlet toplum ilişkisi sınıf mücadelesi üzerinden anlam kazanır. S,yasal devrimle iktidarı alan proletarya özel mülkiyeti bütünüyle kamulaştırır. Bunun anlamı sınıfsal özü proletarya olan devletleştirme sürecidir. Devlet dediğimizde tıpkı anarşistler gibi sınıfsal özü hesaba katılmaksızın salt bir baskı aracı olarak algıladığımızda zaten marksist ustalarla ters düşmüş oluruz ki, bu bağlamda eskiden şöyleydi, bugün böyle, TKP de günümüz ideolojisindendir, onun için yüzü asıktır" vb diyebilmek, havanda su dökmektir.

Yazar arkaşımızın yaptığı da budur.

(Yazıya sonra devam ederiz. Ara vermek gerekli.) Ama şunu da söylemeden geçmemek gerek. Böyle bir yaklaşım neden yapılır? Bu kadar bilgisizlik içinde neden bu tür yorumlar yapılır ve sonuçta iş TKP düşmanlığına getirilir? Ve dahası bu tür saçmalıklar, marksist çözümleme adı altında kabul görür de teşekkürler alır? Ve neden bu tür kişiler sosyalist forum olma iddiasında bulunan bir platformda danışman olarak kabul görür?

Bu sorunun yanıtı, bu tür forumların gerçekte bir sosyalist forum olmadığını ve onlara yönelttiğimiz "söz sol-sosyalist forum" yakıştırmasını haklı kılmıyor mu?




Bu ileti en son melnur tarafından 17.09.2013- 20:33 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 14.08.2013- 14:32


Başlıkta alıntısı yapılan yazının ikinci paragrafı da şu:

"Şimdi ki sosyalist veya komünist partilere baktığımızda, yine sosyalizm peşindeler. Sosyalizm eski zamanda kapitalizme alternatif, işçi sınıfına ait devlet biçimlenmesiydi. Bugüne ait dünyada kapitalizme ait yapılanmalar bir bir erimektedir. Nedir bu yapılanmalar? Demokrasi ve cumhuriyettir. Demokrasi tüm toplum kesimlerine eşit hakların tanınmasıdır. Kapitalizmde hakların tanınması, sadece burjuva sınıfa ve hiyerarşik biçimde tezahür etmiştir. Cumhuriyet ise halkın çoğunluğuna ait düzen demektir ve yine bu kapitalizmde, burjuvazinin kendi içinde hiyerarşik düzeni olarak görünmüştür. Şimdi kapitalizm, kendilerine ait demokrasi ve cumhuriyeti koruyamazken, bizlerin kendimize ait demokrasi ve cumhuriyet peşinde olmamız bir anlam ifade eder mi?"

Bütün saçmasapanlığına karşın, arkadaşımızın burada söylemek istediği komünistlerin ( komünist partilerin) "artık cumhuriyet ve demokrasi peşinde olmamamız gerektiği"!Şimdi, konuya böyle bakan biri için Marksist olma iddiasında bulunabilmek mümkün mü? Üstelik bir de "bizlerin" derken kendini de marksist-komünist bir konumlanış içine sokarken konuyu da genelleştiriyor. Çünkü algısı bu. Çünkü komünizm konusunda en ufak bir bilgiye sahip değil. "DEmokrasi tüm toplum kesimlerine eşit hakların tanınması"ymış! BUrjuva demokrasisinin bir yönetim biçimi ve faşizm, askeri ve dinci diktatörlükler gibi özde işçi sınıfına yönelik bir baskı mekanizması olduğundan haberi yok. "Sosyalistim" diyebilmenin her şeyden önce ve bir anlamda bu burjuva demokrasisine de karşıtlıktan geçtiğinin farkında değil.

Komünizmi asgari düzeyde bilmeyen, komünizm konusunda böylesine saçmasapanlığı forumdaki sol sempatizanların zihnine akıtmak isteyen bu anlayış bir de, "danışman"!

Hiç yadırgamamak gerek; zaten bu yüzden "sözde sol-sosyalist forumlar" olarak nitelenmiyor mu?

Üçüncü paragrafı da bu!

"Bireyler, toplumlar ve devletler, kendi iradelerinin keyfiyetleri doğrultusunda hareket edemezler. Hareket, ekonomik ve toplum yasalarının çizdiği sınırlar dâhilinde ve işleyen ekonomik ve toplumsal kurumların istemleri çerçevesinde tezahür eder. Eski zamanlarda kralların iradeleri, hareketlere daha çok yansımış olmasının nedeni, o zamanki toplumlarda ekonomik mekanizmaların gelişmemiş olmasıyla ilgilidir. Şimdiki toplumlarda da hareketin, giderek devletin iradesini daha çok yansıtması, ekonomik mekanizmaların giderekten erime göstermesiyle ilgilidir. Siyaset, anayasal veya kurumsal değil, iradi biçim almıştır."

Öylesine saçmalıyor ki, ne söylediğinin farkında değil."Bireyler... kendi iradelerinin keyfiyetleri doğrultusunda hareket edemiyor" ama, "siyaset...iradi bir biçim almıştır."

Bir sonraki paragraf tam bir laf salatası:

"Demek ki sosyalizmin gerçekleşmesi için, bizim sosyalizmi istemiş olmamız yeterli değildir. Ekonomik ve toplumsal yasaların onay vermesi durumunda bizler sosyalizmi isteyebiliriz. Dünyada gelmiş, geçmiş iki adet ekonomik toplum mevcuttur. Bunlardan birisi kapitalizm, diğeri ise sosyalizmdir. Sosyalizm işçi sınıfına ait ekonomik toplumdur. Kapitalizm ise burjuva sınıfa ait ekonomik toplumdur. Burjuva sınıf, ekonomik yapılanmayla bire bir uyum sağlar. Ekonomi gerçekte sermayenin yönetimi demektir. Burjuva sınıf ise sermaye sahibi bir sınıf olduğu için, ekonomik toplum yapılanmasına en yakışan sınıftır. İşçi sınıfı öyle değildir. İşçi sınıfı, emeğini burjuvaziye kaptırdığı için ekonomiyle ilgilenmiştir. İşçi sınıfının sermaye sahibi olma veya onu yönetme diye bir derdi yoktur. Sermaye sahibi olursa burjuvalaşacak ve işçi karakterini kaybedecektir. Lenin o nedenle, emperyalist ülke işçileri için burjuvalaşmış işçiler demiştir. Zira onlarda sermaye sahibi olmaya başlamıştı. Zaten geçmişin pratiği de işçi sınıfının sermayeyi yönetmeye hevesli olmadığını göstermiştir. İşçi sınıfına ait ekonomik toplum olan sosyalizm, pratikte işçi sınıfı adına komünistlerin yönetim tarzı olmuştur."
Bir de şu sosyalizme izin ermeyen ekonoik ve sosyal yasaların" ne olduğunu açıklayabilse. Bu ekonomik ve sosyal yasalar aynı zamanda kapitalizme de izin vermiyormuş. Kapitalizm dediğimizde ( sosyalistler için) öncelikli olarak bir sömürü sistemi olduğunu mu bilmiyor, yoksa özellikle yaparak konunun özünü oluşturan sınıfsallığı ( sınıfları, sınıfsal mücadeleyi, antagonist çelişkileri vb) örtmeye mi çalışıyor?

"İşçi sınıfı emeğii burjuvaziye kaptırdığı için ekonomiyle ilgilenmiş"miş.

Sonra ne yapmış?!

Marks'ın kapısını çalmış, "bize bir komünizm hülyası yarat" mı demiş?

Marks da "daha fazla toplum, daha az devlet" mi demiş!

Ve sonra da "kahrolsun TKP"ye mi varmış bu süreç!

Sözde sol-sosyalist forumlarımızın hali de işte bu!




Bu ileti en son melnur tarafından 17.09.2013- 20:33 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 14.08.2013- 14:34


Bu sözde sol-sosyalist forum diğer yöneticilerinin tavrı da bu muhteşem çözümlemeleri(!) yapan danışmanınkinden farklı değil. Hemen hemen hepsi bir olmuş Marksizm veya Leninizm adına ( ayırıyorum çünkü bu sosyalizm okulunda(!) bu ayrımı kendileri yapıyorlar. Kimileri marksistmiş ( danışman marksist geçiniyor)kimileri de leninist. İşte o leninistlerden(!) biri de forumun sahibi olduğu söylenen zat, aynı başlıkta danışmanına kucak açmış ve yazdıklarını destekler tarzda bir yorumda bulunmuş. Yorumunun bir bölümü de şu:

"SİP'in Proleterya diktası gibi bir derdi varmı? Yok.
Ne işle iştigal eder? Kapitalizmin memuru konumundaki hükümetle uğraşır.
Başka? Marksizmi Leninizmi tepetaklak yapar,özünde şovenizmin dik alası olan Emperyalizme karşı ulus devleti savunusuyla adının avantajını kullanmaya çalışır."


Zaman zaman orda da yazmıştım. Bana da "TKP'nin tüzüğünde neden proleter diktatörlük yazmıyor?" diye sormuştu. Ona legal bir partinin tüzüğünde böyle bir ifadenin olamayacağını, bu konuda dolaylı açıklamalara bakılması gerektiğini söylemiş, bu konuda kaynaklar da vermiştim. Bir kulağından girmiş, diğerinden çıkmış. Aslında hep onu vurgulamaya çalışıyorum: Bu sözde sol-sosyalist forumlardaki TKP karşıtlığının nedeni, TKP'nin kürt ulusal hareketine yedeklenmeme konusundaki dik duruşudur. Karşıtlığın en belirleyici yanı budur. TKP bugün Türkiye sosyalist hareketinin belkemiğini oluşturmaktadır. Solculuğu çeşitli gerekçeler altında kürt ulusal hareketine kuyrukçuluk yapmak sananların TKP karşıtlığı burdan ileri gelmektedir. Ya auk subuk sözlerle TKP düşmanlığı yapmaktalar, ya da sözümona keskin devrimci pozları takınarak ve sözümona ideolojik eleştirilerde bulunarak TKP düşmanlığını açığa vurmaktalar.

Şimdi bu arkadaş ne diyor; TKP proleter diktatörlüğü savunmuyormuş; savunmadığı için de ML'i tepetaklak yapıyormuş ve kapitalizmin memuru konumundaki hükümetle uğraşıyormuş!

Buradan ne sonuç çıkartabiliriz ki; sözgelimi bu gerekçeleri ileri süren zihin, ML'i tepetaklak yapmamak, ve kapitalizmin memuru konumundaki hükümetle uğraşmayı öncelikli hale getirmemek için ne yapıyor?

Kürt ulusal hareketine yedeklenmek, ML doğrultuda bir özne haline gelmek mi oluyor?
Böyle yapıldığında işçi sınıfına alan mı açılıyor?
İşçi sınıfı sosyalist bilinç mi kazanıyor?
Devlet-burjuvazi proletarya karşısında kan mı kaybediyor; güçsüz hale mi geliyor?

Hiç biri değil!
İlgisi yok!

Kürt halkının ulusal ve kültürel haklarının yanında olmak, bu tür bir mücadeleyi etnik bir yapının ardına dizilerek değil, sınıfsal (sosyalist) mücadeleye tabi kılarak sürdürmek-savunmak bir sosyalistin mazsa olmazıdır.Ama öncelik sosyalist mücadeledir. Sosyalist mücadele ise, bugünün koşullrında halka bir şekilde ulaşmak-dokunmak ve örgütlenmektir. Bugün sosyalist bir öznenin temel önceliği de bu olmalıdır. Kaldı ki, bu kişilerin AKP kutsayıcılığına da şaşırmamak mümkün değil. Ülkede gericilik toplumsal ve siyasal alanda almış yürümüş, gericilik hala halka ısrarla dayatılmaya devam ediyor, bunlar bir hayal alemine dalmış, kürt ulusalcılığının gölgesinde amti-marksist-leninist bir siyasi duruşu keskin devrimcilik olarak yutturmaya çalışıyorlar!

İyi haber, artık pek de inandırıcılıklarının kalmadığıdır.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 15.08.2013- 16:53


"Sözde sol-sosyalist forum"lardan biri olan SF'de yine bir başlık açılmış ve burada da TKP düşmanlığı bütün iğrençliğiyle ortaya çıkmış. Öyle ki KUH sempatizanı olan bir kürt milliyetçisi Yavuz Alogan'ın bir yazısı üzerinden TKP'lilere "alçak" nitelemesinde bulunabiliyor ve bu sözde sol-sosyalist forum'da hala yazabiliyor! SAdece bu örnek bile bu tür forumların gerçekte Kürt Ulusal Hareketi sempatizanlarının ve kürt ulusal hareketine kuyrukçuluk yapmaktan öte bir işlevleri olmayanların yönetiminde olduklarını göstermiyor mu?

SF elbette nicel anlamda internetin en büyük SOL(!) forumudur. Ve burada elbette çok değerli solcular-sosyalistler de bulunmaktadır. Ama önemli olan yönetimin çizdiği çerçevedir. Bu çerçevenin ve bu çerçeve içinde belirlenen ideoloji-siyasetin sosyalist ideolojiyle hiç bir ilgisinin bulunmadığıdır. Ve bu yüzden sözde sol-sosyalist bir forumdur.

Bu tür forumların sosyalist ideolojiye zarar verdiği, sosyalist ideoloji konusunda yanlış algı yarattığı ve bu yüzden sempatizan kitle üzerinde bir yığın olumsuzluklara yol açtığı tartışmasız bir acı gerçektir. Altını çizeceksek, KUH'a ( Kürt Ulusal Hareketi'ne) kayıtsız koşulsuz biat ve dolayısıyla sorunlara KUH gözlüğüyle bakma perspektifi sol-sosyalist bir ideolojinin zorunluluğu gibi tanıtılmakta ve adeta bu konumlanış sosyalist olmakla eşdeğermiş gibi gösterilmektedir. Somutlayacaksak, KUH kuyrukçuluğu yapmayan her kişi-örgüt-parti ( Başta TKP olmak üzere) "ulusalcı", "sosyal şoven", "devletçi", hatta "faşist", "alçak" vb. olarak   nitelendirilmektedir. Bu sözde sol-sosyalist forumların sosyalizm algısı yalnız bunlarla da sınırlı değil. Solcu-sosyalist olmanın gereği, böyle bir konumlanış almakla birlikte, ve aynı zamanda M.Kemal, devlet, ay-yıldızlı bayrak düşmanlığı ( ki nefret ölçüsüne vardırılmıştır) bir diğer solcu-sosyalist olmanın bir gereğiymiş gibi ileri sürülmekte ve doğrudan veya dolaylı olarak böyle bir algı yaratılmaktadır.

Oysa sosyalist ideolojiyi benimsemek elbette bu konularla ilgili bir siyasi görüşe de sahip olmak anlamına da geliyorsa da, bu sözde sol-sosyalist forumların yaratmak istediği algıyla doğrudan bir ilişkisi de yoktur. Sosyalist ideoloji her şeyden önce sınıf mücadelesini esas alır. Sosyalist ideoloji her şeyden önce ve her konuya işçi sınıfının enternasyonal çıkarları açısından yaklaşır. Sosyalist ideoloji her şeyden önce siyasi iktidarın işçi sınıfı tarafından alınmasına dayanan bir siyasi devrim perspektifi gerektirir. Ve sosyalist ideoloji bu anlamda işçi sınıfı hareketine alan açacak her türlü olguyu değerlendirir ve değerlendirmek zorundadır.

Sosyalistlerin, M.Kemal, devlet, ay-yıldızlı bayrak konusundaki görüşleri hiç bir şekilde nefret boyutlarına varmaz. Varmamalıdır. Sosyalistlerin nefret etmesi gereken şey sadece "özel mülkiyet"in kendisidir.Bu nefret duygusunun, yaratılmak istenen böyle bir algının bırakın ideolojik olarak yanlışlığını, siyaset olarak doğru bir tarafı da yoktur. Siyaset bu tür yüzeysel yaklaşımlarla yapılamaz; bir sosyalist için ise hiç mümkün değildir.

Kürt halkı sadece yakın tarihi göz önüne aldığımızda bile 30 yıldır legal-illegal bulduğu her yolla asimilasyona karşı direnmektedir. Bugün geldiği noktada da artık eski statünün sürdürülebilirliği kalmamıştır. Bir solcu-sosyalistin böyle bir duruma gözlerini kapaması ve kürt halkının her türlü kültürel ve demokratik haklarının yanında olmaması düşünülemez. Ne var ki bu durum, kürt halkının önderliğinin sık sık değişen siyaset yapma biçimine ve özellikle emperyalizmle uyumlu bir biçim almasına ve bunun sonucu dinci-faşist AKP'yle birlikte, el ele, hem ülke ve hem de bölge üzerindeki gerici bir restorasyona kalkışması da sosyalistler tarafından elbette eleştirilecektir. Bundan doğal bir şey olabilir mi?

İşçi sınıfının enternasyonal çıkarlarını gözardı eden bir siyasetin sosyalizmle hiç bir ilgisi olamaz. KUH kuyrukçuluğu yaparak, KUH'a yedeklenerek işçi sınıfının enternasyonal çıkarlarını da savunabilmenin olanağı yoktur. BU sözde sol-sosyalist forumlar her şey bir yana, öncelikle bu temel ilkeyi çiğnemektedirler. Ve bu yüzden sol ve sosyalist olma iddiaları da "sözde" olmaktan öteye gidememektedir.




Bu ileti en son melnur tarafından 17.09.2013- 20:33 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
Anonymous
[ Kriminoloji uzmani ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 14.08.2013
İleti Sayısı: 3
Konum: YurtDışı
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: Anonymous
Cevap Tarihi: 23.08.2013- 13:42


Aslinda devrimciler yalnizca tek bir yerden yonetilseydi bu iclerine ajanlarin girmesini kolaylastirirdi. Fraksiyonlara ayrilmalari guclerini kiriyor mu, evet ama bu hucresel yapi en cok devleti korkutuyor.

Devlet denilen mafya organizasyonu asker ve polisiyle buyuk bir kale kurdugunu saniyor, keza bunu uyguladigi terorle de gosteriyor.

Bu sekilde devrimcileri yildirmaya calisirken, icten-ice kendisi tasfiye oluyor. Sonucta sen birliklerinin hepsini devrimcilerin uzerine gonderirsen, kendini koruyamayacak hale gelirsin cunku yanibasinda adam bulundurmuyorsun.

TKP uyesi degilim ama biliyorumki TKP son derce yurtsever bir olusum. Eylemlerinin takipcisiyim, yaptiklarini ve yapabileceklerini de biliyorum.

Maddi ve manevi her turlu desteklerim Turkiye Komunist partisini. Boyle insanlara ihtiyac var. Bu ulkenin sahipsiz olmadigini bizim onlara gostermemiz lazim.




Bu ileti en son Anonymous tarafından 23.08.2013- 13:43 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 29.08.2013- 16:21


Bu sözde sol-sosyalist forumlarda TKP ve diğer sosyalist örgütlenmeler için "ulusalcı", sosyal şoven" vb. gibi yaftalamalar karşısında özellikle bu partilere sempati besleyenler tarafından "hayır, ulusalcı değiliz" şeklinde bir savunma modu ortaya çıkıyor. Bu alışkanlığa dönüşmüş tepkiyi de yadırgıyorum. Gerçekte hiç de böyle bir tepkiye gerek yok. Yaftalamaları yapanlar gerçekte ulusalcı ve sosyal şoven ve benzeri kavramların anlamlarını bilmedikleri için ve bu kavramları genellikle bir "aşağılama" ve handiyse bir "hakaret" anlamında kullanmaktalar. Sempatizan arkadaşlar TKP'ye veya ÖDP hatta Cephe'ye karşı yöneltilen ulusalcı terimini kullananlara bunun ne anlama geldiğini sorsalar eminim saha iyi bir konumlanış içine girmiş olurlar. Çünkü TKP'ye veya diğer sosyalist parti ve örgütlere ulusalcı diyen biri hiç kuşkunuz olmasın bu terimin anlamını bilmiyordur. Bu konuda iki üç kısa paragraf dahi kuramayacaklardır.

Zaten anlamını bilseler, böyle bir nitelemede bulunmazlar.




Bu ileti en son melnur tarafından 17.09.2013- 20:34 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 5 Sayfa:   Sayfa:   [1]   2   3   4   5   >   son» 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Sözde sol-sosyalist forumlarda emperyalizm yorumları melnur 2 5134 11.01.2015- 20:29
Konu Klasör Sözde sol, sosyalist(!) forumlarda anlamadan yazmak. melnur 0 1842 23.11.2018- 11:10
Konu Klasör Sözde sol sosyalist ve dahi enternasyonalist forumlarda samimiyet ve öz eleştiri... melnur 2 1980 18.09.2020- 06:35
Konu Klasör Sözde sol-sosyalist forumda cumhuriyet düşmanlığı... melnur 10 7255 29.10.2022- 08:38
Konu Klasör Aram Pehlivanyan üzerinden TKP düşmanlığı, AGOS ve sözde sol-sosyalist forumlar... melnur 1 1989 23.12.2019- 08:26
Etiketler   Sözde,   sol-sosyalist,   forumlarda,   TKP,   düşmanlığı.
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS