SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Gençlik geldi bile.../Can Soyer           (gösterim sayısı: 4.182)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.002
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 21.03.2014- 06:28


Gençlik geldi bile.../Can Soyer

Dönüp dolaşıp Haziran’a geliyoruz. Tüm tartışmaların mecburi varış noktası Haziran oluyor hep. Haziran bir sürecin tam ortasında yer alan bir kavşak noktası haline geldi. Öncesi ve sonrası olan bir sürecin.

Öncesinde LGS protestoları, sansür eylemleri, ODTܒlü öğrencilerin direnişi, Reyhanlı öfkesi olan; sonrasında Gökçek’in yoluyla, kızlı erkekli dayatmasıyla, yolsuzluk skandalıyla, Berkin Elvan’ın cenazesiyle devam eden bir süreçten söz ediyoruz.

Haziran’da emekçiler vardı, kadınlar vardı, yurtseverler vardı; Haziran’da kararlılık, cesaret, zeka ve yaratıcılık vardı. Haziran tüm bu ve benzer özelliklerin ete kemiğe büründüğü, katı hale dönüşüp cisimleştiği bir uğrak oldu. Ve elbette Haziran’da gençler vardır. Hatta saydığımız özelliklerin bir kısmı, bizzat gençler sayesinde vardı, gençler tarafından yaratıldı.

Oysa bu da bir sürecin parçasıydı. Gençler sadece Haziran’da değil, öncesini ve sonrasını görebildiğimiz tüm bu süreç boyunca vardı. Giderek Türkiye’de toplumsal muhalefetin dinamik ve ileriye çekici unsuru olan bir gençlik kitlesi oluştu diyebiliriz.

Gençliğin bu denli baskın ve önemli bir rol oynamasının nedenlerinden en önemlisi, kuşkusuz, AKP iktidarının gençlik üzerinde kurmaya çalıştığı yoz hegemonya oldu. AKP 12 yıllık iktidarında en ciddi saldırılarının büyük bölümünü gençlere yöneltti. Gençlere ya koşulsuz boyun eğmeleri ya da yok edilmeleri seçeneklerinden başka bir yol bırakmadı.

Sonuçta tarihin ve mantığın yasası galip geldi. AKP, gençliği bitirmeye, boyun eğdirmeye, köleleştirmeye çalıştıkça, gençleri kendisine düşman etti. Baskı ve sindirme çabaları, kendi karşıtını yarattı. Gençler, salt siyasal ya da toplumsal olarak değil, doğrudan varoluşsal bir çırpınışla AKP’nin karşısındaki cepheye geçti.

Fakat asıl önemli olan, ayaklanan, isyan eden, boyun eğmeyen gençliğin, aynı zamanda son derece yüksek bir ahlaka ve erdeme sahip olması. Son dönemdeki tüm eylemlerde, direnişlerde, mücadelelerde, her an her köşe başından çıkıveren, birbiriyle ve başkalarıyla koşulsuz bir dayanışma ve paylaşım ilişkisi gösteren, dürüstlüğü, namusu ve onuru her şeyin üzerinde tutan apaydınlık bir gençlik görüyoruz.

AKP’nin ve özellikle de Başbakan’ın hem sözleriyle hem de icraatlarıyla sürekli aşağıladığı, kulağını çektiği, emir verdiği, yasak koyduğu bir gençlik kitlesi, doğal olarak özgürleşmenin yolunun AKP’den kurtulmaktan geçtiğini kısa sürede fark etti. Fakat bunu kabaca AKP’yi reddederek yapmakla yetinmedi. Gençlerin son süreçte sergilediği siyasal ve toplumsal konumlanış, bir yandan da AKP’nin kendisini tanımlarken kullandığı değerler toplamını bozan, parçalayan, iptal eden bir ideolojik çarpışmaya dönüştü.

AKP, kendisinin istediği kalıba girmeyen gençlere ahlaksız dedi, terörist dedi, sapık dedi, işe yaramaz dedi. Gençlerin isyanında, tüm diğer unsurların yanında, AKP’nin söyleminde cisimleşen bu küfürlerin de “sahibine iadesi” vardı.

Ahlaksız olan gençler değil AKP’ydi; çünkü asıl ahlaksızlık halkın paralarını cebe indirmekti. Terörist olan gençler değil, AKP’nin beslediği eli kanlı çetelerdi. Sapık olan genç sevgililer değil, AKP’li milletvekilleri, tecavüzcü imamlar, pedofillerdi. İşe yaramaz olan gençler değil, Harward mezunu olup da iki lafı bir araya getiremeyen embesillerdi.

AKP’nin gençliğe yönelttiği küfürler, neredeyse tamamıyla ve kusursuz bir örtüşmeyle AKP’nin kendisini ifade ediyordu. Gençler bu örtüşmeyi, büyük bir kıvraklık ve kapasiteyle yakalayıp, son derece zeki ve yaratıcı biçimlerde karşıtını vuran bir silaha çevirdi.

Yalnızca politik bilinçten söz etmiyorum; direnişin aynı zamanda ahlakı da bir cephane haline getirmesinden; Thompson’ın dediği gibi, “politika-altı” bir haysiyet damarının baskın çıkmasından bahsediyorum daha çok.

Bu “politika-altı” bilinç, sadece bir sığınak, muktedirin saldırısı karşısında başvurulacak bir korunak değil; aynı zamanda siyasal mücadeleye güç ve kararlılık katan, haklılığın ve meşruiyetin üretildiği zemini sağlamlaştıran bir vurucu güçtür. Ve toplumsal mücadelelerde, geniş kitlelerin sahneye çıktığı tarihsel uğraklarda, bilinçle, örgütlülükle, öncü iradeyle birlikte, toplumsallaşan, kitleselleşen, hegemonik hale gelen bir ahlak da açığa çıkar.

Bu anlamda, öncesiyle ve sonrasıyla Haziran, AKP rejiminin siyasal sonunu göstermekle kalmamış, bir yandan da Türkiye toplumuna yeni ve ilerici bir ahlak, bir değerler dizgesi kazandırmıştır. Bunda ise, payın büyüğü gençlere aittir.

Bu saatten sonra ise, solun gençlikle olan ilişkisi artık nesnel bir zemin kazanmış demektir. Diğer bir deyişle, bugün sosyalist ve devrimci mücadelenin önünde, solun toplumsal ve ahlaki değerleriyle büyük ölçüde örtüşen, “kendiliğinden” bir biçimde solun erdemini benimseyip yükselten bir gençlik vardır. Türkiye’nin genç nüfusu, ülkeyi sola çeken bir ağırlık oluşturmuştur.

Bu nesnel bir olanaktır ve ciddiye alınmalıdır.

Eğer kurtuluş sadece iktidar partisinin yenilmesinden ibaret değilse, aynı zamanda AKP’nin ülkede yarattığı insani tahribatı da giderecek yeni bir toplumsallık yaratılması zorunluluksa, özgürlükçü, dayanışmacı, paylaşımcı, mücadeleci ve fedakar bir kolektif ahlak tam da ihtiyaç duyulan unsurlardandır.

Yıllardır “gençlik gelecek...” diye başlayan sloganlar atıyoruz.

Oysa gençlik geldi bile...

Yeni bir ülkeyi, kendi aydınlık suretinden yaratmak için...

http://haber.sol.org.tr/yazarlar/can-soyer/genclik-geldi-bile-89677



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.002
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 21.03.2014- 06:54


Haziran'ı anlamak demek, gençliği anlamak demektir. Sosyalist solun en büyük paydaşları bu gerçeği kavradılar sanıyorum. Bu gerçeğin sözde sol-sosyalist forumlarda anlaşılabildiğini sanmıyorum. Bu yüzden ''Haziran gençliği'' konusunu önemsemek gerekiyor. Berkin'in cenazesine katılan milyonları, o milyonlar içindeki gençliği anlamak gerekiyor. Bu gençlik, 68 ve 78 gençliğinden çok farklı. Toplum da farklı. Sosyalistler bu nesnel gerçekliği kavramadan ve bu nesnel gerçekliğe özgü bir siyaset biçimi oluşturamadan toplumsal alanlarını genişletemez ve kitlesellik kazanamazlar. Zaman zaman altını çizmeye çalışıyoruz ''saf ideolojik söylemler''le kitleye yaklaşılmaz. Toplumun, halkın, işçi sınıfın verili durumdaki bilinciyle tarihsel bilinci arasındaki açı daha da açıldığında bu ''saf"ideolojik söylemler'' toplumda karşılık bulmaz. Yeni, farklı ve nesnel durumu gözeten siyasi araç ve söylemlere bu yüzden ihtiyaç vardır. Sokağa inmek, sokaktaki kitleyle buluşmak, o kitleye ''yaşasın sosyalizm'' dedirtebilmek ve onlara solcu bir doğrultu kazandırabilmek saf ideolojik söylemlerden farklı ve fakat onunla özde asla çelişkiye düşmeyen siyaset biçimlerine gereksinim gösterir. Bu gereksinim bir anlamda ''kirlenmeyi'' de göze almaktır ve bunun çaresi de yoktur. Ya kitle kazanmak, emekçi halkın ve işçi sınıfının yüzünü sola döndürmek için bu kirlenmeyi göze alacağız veya kendi yalnızlığımız içinde var olduğumuzu kanıtlamak istercesine sol içi ideolojik tartışmalara gömülmeyi devrimci sosyalist oluşumuzun bir gereği olarak göstermeye çalışacağız!

Emekçi halkın ve işçi sınıfının yüzünü sola döndürmek isteyenler birinciden yana tavır almak zorundalar. İkincisinin sınıfa bir yarar getirmediğini boşa geçen yıllar bize gösteremediyse zaten yapacak fazlaca da bir şey yoktur. Ne yazık ki, kanser aspirinle tedavi olmuyor.

Gençliği anlayabilmek de bu yüzden önemli.



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Ateş hırsızı: Genç Karl Marx. melnur 0 1282 26.11.2020- 08:12
Konu Klasör 60'lardan 68'lere gençlik hareketleri spartakus 1 8155 31.01.2015- 19:00
Konu Klasör Bir tren rayı bile döşememişler NOLAN 0 4224 06.02.2014- 14:38
Konu Klasör MEB 'zorunlu kimya'yı tartışmaya başlamış bile! denizcan 2 4416 01.10.2014- 12:08
Konu Klasör 'Yolsuzluk yapsa bile ona oy vermek emirdir' umut 2 3575 09.08.2014- 18:58
Etiketler   Gençlik,   geldi,   bile.Can,   Soyer
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS