SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Orhan Veli 100 yaşında           (gösterim sayısı: 4.113)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
ilkay
[ Mustafa ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 08.10.2013
İleti Sayısı: 417
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: ilkay
Konu Tarihi: 13.04.2014- 17:04


Orhan Veli 100 yaşında

Resim Ekleme

Garip akımının kurucusu, hem yıkıcı hem de yapıcı, yenilikçi şair Orhan Veli; yaşasaydı bugün 100 yaşında olacaktı.

Serkan Bilgi

29 Mart 1950 tarihli gazetelerin manşetlerinde alışılmadık bir direniş haberi vardı. Nâzım Hikmet Türkiye’nin ilk siyasi açlık grevini başlattığını ilan etti. Şairler ve doktorlar telaşlandı. Devlet şaşkınlığını bir an önce atıp gereğini yaptı. İstem dışı tedavi ne direnci kırdı, ne de şiir seven dünya kamuoyunu ikna etti. Grev sürdü. Nâzım’ın kararlılığı annesi ve okurları tarafından hassasiyetle karşılandı. Celile Hanım, Nâzım’dan bir hafta sonra Galata Köprüsü’ne bir minder atıp oturmaya başladı. Eylemin belirleyeni bağdaş kurmak değildi. Galata Köprüsü, Türkiye’nin ikinci siyasi açlık grevine sahne oluyordu. Nâzım’ın annesinin ilk dava arkadaşları arasında Neyzen Tevfik de vardı. On gün sonra gazeteler başka bir fotoğrafı bastılar. Ankara’dan eyleme destek gelmişti. Genç bir şair, elmacık kemiklerindeki çukuru derinleştirmek suretiyle eyleme iştirak etti. Nâzım’sız bir dünyada üç günlüğüne beslenmeme kararı aldı. O da vatan haini ilan edildi.

Bu çocuklarda bir ‘gariplik’ var
Mızıka-ı Hümayun’un klarnetçisi Mehmet Veli, yeni doğan oğluna Ahmet Orhan ismini taktı. Ahmet kendisinin ve babasının ikinci isimlerini yan yana getirip kullandı. Bu alışkanlığı soyadı kanunundan sonra da devam etti. Çocukluğu bir devrin sonuna denk geldi. Son halife 2. Abdülmecit’in tertip ettiği merasiminde Osmanlı’yla son hatırasını yaşadı. Yıldız Sarayı’ndaki toplu sünnet merasiminde gözyaşı döken onlarca çocuktan biriydi. Devir değişti. Cumhuriyet’in Mehmet Veli Bey’den bir istirhamı vardı. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın ilk şefi ailesini alıp Ankara’ya taşındı. Küçük Orhan, başkentte kendisi gibi haylaz bakan arkadaşlar edindi. Kasket takacakları yaşa geldiklerinde Melih Cevdet ve Oktay Rıfat’la beraber Ankara sokaklarında şairlik etmeye başladılar. Gazi Lisesi’nin edebiyat öğretmeni, genç haytaları ilk övgü ve yergilerle tanıştırdı. Lisenin bahçesinde Ahmet Hamdi Tanpınar’dan yenilen fırçalar bir devri sonlandırmalarını engelleyemedi. Bu çocuklarda bir “gariplik” vardı. Orhan Veli, üniversite için İstanbul’a döndü. Gördüğü her şey için, bulduğu her yere notlar düşüyordu. Kese kağıdına bile şiir yazmaktan çekinmedi. Varlık dergisinin mürettibi genç şairin dizelerini nizama sokarken ne denli ses getireceğini tahmin etmemişti. Ankara’daki iki arkadaşıyla bir çete kurmuş gibiydiler. Giderek rahatsızlık vermeye başladılar. Aruz veznini darp eden kelime fedaileri, gelenekçilerin hışmına uğradı. Onlar Çiçek Pasajı’nda ve başka meyhanelerde yarattıkları etkinin tadını çıkartsalar da zaman zaman huzurları kaçıyordu. Orhan Veli bu garipliğin elebaşı olarak anılıyordu.

Resim Ekleme

Nâzım Hikmet’ten önce yergi sonra övgü
Aldığı eleştiriler her zaman biçim odaklı değildi. Zira dünya şairi Nâzım Hikmet’i de meşgul etmişti. Nâzım, Mehmet Fuat’a yazdığı bir mektupta “Mithat Cemal ne kadar şekilperestse, Orhan Veli de o kadar şekilperest” demiştir. Hatta dil olarak solda görünmesine karşın muhteviyat olarak sağda, en sağda görmüştür Orhan Veli’yi. Fakat zamanla Nâzım’ın kalbini fetheder. Aralarında güçlü bir vefa oluşur.

Orhan Veli Ankara’ya döndü. PTT müdürü olarak işe başladı. Okul arkadaşlarıyla tekrar buluştular. Bir gezintide Melih Cevdet direksiyon hakimiyetini kaybetti. Uçurumdan ağır yaralı olarak çıktılar. Orhan Veli günlerce komada kaldı. Kefeni yırtar yırtmaz işe koyuldular. Şiirlerini bir kitaba doldurdular. Kitabın adı kendilerine yakıştırılan lakabın ta kendisiydi. Garip kitabı, şiirler kadar önsözüyle de deprem etkisi yarattı. Orhan Veli tarafından kaleme alınan önsöz bir akımın başladığını haber veriyordu. Bu akıma “Birinci Yeni” diyenler de oldu. Şiire kasket takılmıştı artık. Tramvayda, vapurda, kahvehanelerde dillere dolanan tuhaf dizeler gün geçtikçe yeni hayranlar edindi. Şiir çetesine başka akranları katıldı. Abidin Dino, Necati Cumalı, Sabahattin Eyüboğlu, Bedri Rahmi gibi arkadaşlarıyla kendi dergilerini çıkardılar. Yaprak dergisi 28 sayı kadar çıktı. Sıklıkla rastlanan ekonomik sorunlar Orhan Veli tarafından ustalıkla çözülüyordu. Abidin Dino’un kendisine yaptığı resimleri elden çıkartmak yöntemlerinden sadece bir tanesiydi. La Fontaine, Shakespeare ve diğer çevirilerinin dışında siyasi yazılarına da rastlandı. Fakat o 36 yaşına kadar herhangi bir kağıdın başına öncelikle şiir yazmak için geçti. Kağıt çeşitliliği peçeteleri bile kapsıyordu. Dalgın bir gününde yürüyüşe çıktı. Belediye, kazdığı sokakta erken paydos vermişti. Çukurdan güçlükle çıktı. Başındaki küçük yarıkla İstanbul’a döndü. Birkaç gün sonra öğle yemeğinde fenalaştı. Doktorlar rakı şişesinde balık olmayı isteyen şairin sağlık durumundan çok alışkanlıklarını teşhis ettiler. Alkol zehirlenmesi olduğunu varsayıp mide serumu verdiler. Orhan Veli, beyin kanaması sonucu çok erken yaşta hayatını kaybetti. Yıllar sonra Budapeşte radyosunda şiirleri başka bir şair tarafından seslendirildi. Meşhur söyleşide Nâzım Hikmet, Orhan Veli Kanık’ı çok duru sözlerle yürekten ve hasretle yad etti. Bu genç yaşta ölen şairin, kendisinin özgürlüğü için açlık grevine yattığından söz ettikten sonra “Sere Serpe” şiirini okudu. Sözlerini şu yorumla bitirdi. “Ne güzel Türkçe, sonra nasıl İstanbul, nasıl İstanbul kızı...”

Sol



SOL CEPHE
Bu ileti en son melnur tarafından 13.04.2018- 22:34 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.992
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 13.04.2018- 22:30


Resim Ekleme

demiş, şair ama gerçek şu ki, hemen her gün başımızı alıyor ve çekip gidiyoruz! Orhan Veli bunu hatırlatıyor bize!

Başımızı alıp çekip gitmediğimiz günlerin özlemiyle...




Bu ileti en son melnur tarafından 13.04.2018- 22:33 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.992
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 16.04.2018- 08:36


Resim Ekleme



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör TÖB-DER 49 yaşında melnur 1 2029 05.09.2020- 05:16
Konu Klasör Fransız Devrimi 224 yaşında! melnur 2 4340 26.07.2022- 05:58
Konu Klasör Küba Devrimi 57 yaşında solcu 2 5565 02.01.2020- 07:38
Konu Klasör 'Aydınlanma nedir?' 233 Yaşında! melnur 14 11007 01.03.2020- 07:46
Konu Klasör TKP 100 yaşında: Güzel günler göreceğiz! melnur 13 5939 19.09.2021- 03:55
Etiketler   Orhan,   Veli,   100,   yaşında
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS