Sosyalist devletler kapitalizm yolunda hızlı bir şekilde ilerlerken komünizmde devlet olma fikri fazlasıyla ütopiktir. Bugün Çin ekonomik olarak kapitalist sistemle büyük pazarlar oluşturmuş ve dünya pazarından büyük pay alırken sosyalist devlet sistemi ile nereye kadar gidecektir?
Sosyalist devletler kapitalizm yolunda hızlı bir şekilde ilerlerken komünizmde devlet olma fikri fazlasıyla ütopiktir. Bugün Çin ekonomik olarak kapitalist sistemle büyük pazarlar oluşturmuş ve dünya pazarından büyük pay alırken sosyalist devlet sistemi ile nereye kadar gidecektir?
Bu konulara paldır küldür girip tartışmak pek mümkün olmuyor. Çin'in kapitalizm yolunda yürüyor olması çok çeşitli açılardan tartışılabilir. Bugün Çin'de sosyalist uygulamalar olduğunu savunan zaten yok. Keşke oradaki sistemi tam olarak ne yapılmak istendiğini bilen birileri olsa da bu konuyu tartışabilmek mümkün olsa. Sorun hiç bir veriye sahip olmadığımız koşulları örnek göstererek oradan sosyalizm ve komünizm hakkında bir şeyler söylemeye çalışmak.
Sosyalist devletler kapitalizm yolunda hızlı bir şekilde ilerlerken komünizmde devlet olma fikri fazlasıyla ütopiktir. Bugün Çin ekonomik olarak kapitalist sistemle büyük pazarlar oluşturmuş ve dünya pazarından büyük pay alırken sosyalist devlet sistemi ile nereye kadar gidecektir?
Sosyalist devletler derken sanırım tekil olarak Çin'den söz ediyorsunuz. Çin kapitalizm yolunda adımlar atıyor. Kısmi özelleştirmeler yaparak kaynak yaratmaya ve üretimi arttırmaya çalışıyor. Bunu geçiş döneminin bir gereği olarak mı yapıyor, yoksa gerçekten kapitalizme mi yönelmiştir, bunu bilmiyoruz. Burada tartışılan konuyla da doğrudan ilişkili bir şey değil.
Sosyalist devletler kapitalizm yolunda hızlı bir şekilde ilerlerken komünizmde devlet olma fikri fazlasıyla ütopiktir. Bugün Çin ekonomik olarak kapitalist sistemle büyük pazarlar oluşturmuş ve dünya pazarından büyük pay alırken sosyalist devlet sistemi ile nereye kadar gidecektir?
Sosyalist devletler derken sanırım tekil olarak Çin'den söz ediyorsunuz. Çin kapitalizm yolunda adımlar atıyor. Kısmi özelleştirmeler yaparak kaynak yaratmaya ve üretimi arttırmaya çalışıyor. Bunu geçiş döneminin bir gereği olarak mı yapıyor, yoksa gerçekten kapitalizme mi yönelmiştir, bunu bilmiyoruz. Burada tartışılan konuyla da doğrudan ilişkili bir şey değil.
Haklısınız konuya değişik bir perspektiften bakmaya çalıştım. Yani yapısında sosyalizm olmayan bir şeyin komünizm olma olasılığı nedir sorusu kafama takıldı.
Sosyalist devletler kapitalizm yolunda hızlı bir şekilde ilerlerken komünizmde devlet olma fikri fazlasıyla ütopiktir. Bugün Çin ekonomik olarak kapitalist sistemle büyük pazarlar oluşturmuş ve dünya pazarından büyük pay alırken sosyalist devlet sistemi ile nereye kadar gidecektir?
Sosyalist devletler derken sanırım tekil olarak Çin'den söz ediyorsunuz. Çin kapitalizm yolunda adımlar atıyor. Kısmi özelleştirmeler yaparak kaynak yaratmaya ve üretimi arttırmaya çalışıyor. Bunu geçiş döneminin bir gereği olarak mı yapıyor, yoksa gerçekten kapitalizme mi yönelmiştir, bunu bilmiyoruz. Burada tartışılan konuyla da doğrudan ilişkili bir şey değil.
Haklısınız konuya değişik bir perspektiften bakmaya çalıştım. Yani yapısında sosyalizm olmayan bir şeyin komünizm olma olasılığı nedir sorusu kafama takıldı.
İktidarda komünizmi hedeflemiş bir parti varsa, özel mülkiyete geçici olarak izin veriyorsa, bu gerici adımı geçici bir süre için düşünüyorsa ve bir müddet sonra ortadan kaldırıp sosyalist dönüşümlere başlayacaksa, Çin için sosyalizm öncesi geçiş topumunu yaşıyor denilebilir. Böyle olması oradaki aksaklık ve yanlışıkların eleştirilmeyeceği anlamına gelmez.
Sosyalist devletler kapitalizm yolunda hızlı bir şekilde ilerlerken komünizmde devlet olma fikri fazlasıyla ütopiktir. Bugün Çin ekonomik olarak kapitalist sistemle büyük pazarlar oluşturmuş ve dünya pazarından büyük pay alırken sosyalist devlet sistemi ile nereye kadar gidecektir?
Sosyalist devletler derken sanırım tekil olarak Çin'den söz ediyorsunuz. Çin kapitalizm yolunda adımlar atıyor. Kısmi özelleştirmeler yaparak kaynak yaratmaya ve üretimi arttırmaya çalışıyor. Bunu geçiş döneminin bir gereği olarak mı yapıyor, yoksa gerçekten kapitalizme mi yönelmiştir, bunu bilmiyoruz. Burada tartışılan konuyla da doğrudan ilişkili bir şey değil.
Haklısınız konuya değişik bir perspektiften bakmaya çalıştım. Yani yapısında sosyalizm olmayan bir şeyin komünizm olma olasılığı nedir sorusu kafama takıldı.
İktidarda komünizmi hedeflemiş bir parti varsa, özel mülkiyete geçici olarak izin veriyorsa, bu gerici adımı geçici bir süre için düşünüyorsa ve bir müddet sonra ortadan kaldırıp sosyalist dönüşümlere başlayacaksa, Çin için sosyalizm öncesi geçiş topumunu yaşıyor denilebilir. Böyle olması oradaki aksaklık ve yanlışıkların eleştirilmeyeceği anlamına gelmez.
umut bu söylediklerin Çin için geçerlimi? Yani Çin komünizmi hedeflemiş ama şu an için geçicide olsa özel mülküyete izin vermiş bir ülkemi yoksa kapitalizme geçmiş bir ülkemi?
Bu ileti en son Alisan
tarafından 26.06.2014- 12:48 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
sosyalist toplumun sınıflı ve devletli, komünist toplumun sınıfsız ve devletsiz olduğunu söylüyoruz. devletsiz bir toplum nasıl olur? o toplumda hiç mi sürtüşme çıkmayacak, hiç mi plan program, bilimsel çalışmalar yapmak olmayacak? teknolojik gelişmeler nasıl gerçekleştirilecek, kaynak nereden sağlanacak?
Sevgili yura;
İnsan toplumunun belli bir kesitinde ortaya çıkan devlet yine belli bir kesitinde ortadan kalkacaktır. Arkadaşlar söylemiş, devletin ortadan kalkması sosyalizm dediğimiz sürece ihtiyaç gösteriyor. Sınıflar ve o sınıfları ortaya çıkartan koşullar, yöneten yönetilen ilişkisi, köy kent çelişkisi ortadan kalktığında devlete de ihtiyaç kalmayacaktır. Sonuçta devlet de sönecektir. Bu durumu bilimsel olarak biliyoruz. Nasıl olacak? sorusunu ise bugünden yanıtlayabilmek gerçekten kolay değil. Söyleyebileceğimiz, insanın kendini aracısız yöneteceğidir.
Şimdi burada anlaşılmaz olan şey ne olabilir? Sınıfların ve sınıfları ortaya çıkan koşulların ortadan kalkmasıyla asker ve polise ihtiyaç olabilir mi? Bence olmaz, neden olsun? Kapitalizm altında, daha genel bir ifadeyle sınıflı toplumsal süreçler boyunca insan doğasının edindiği olumsuzluklar sosyalist süreçte ortadan kalkacaktır. Farklı bir toplumsal süreç, uzun da sürse eninde sonunda sınıflı toplumsal koşullar altında oluşmuş insanın tarihsel doğasının da değişmesine yol açacaktır. Çünkü insanın tarih dışı-değişmez- bir doğası yoktur. Toplumsal bir varlık olarak insan edindiği tüm olumsuzlukları yaşadığı koşullardan edinir ve o koşullar ortadan kalktığında da tarihsel insan doğası da değişir. Kısaca sosyalizm adını verdiğimiz o uzun devrimci-toplumsal değişim sürecinde insanın kendisi de değişecek ve yeni bir toplum yeni bir insan tipi ortaya çıkacaktır. Komünizm dediğimiz evrensel düzeydeki toplumsal formasyon böyle bir toplum ve böyle bir insan tipiyle yoluna devam edecektir. İşte o süreç, devletin ortadan kalkacağı süreç olacaktır. Çünkü devlete ihtiyaç kalmamıştır, çünkü devleti ortaya çıkartan koşullar da ortadan kalkmıştır.
İşte böyle bir toplum ortaya çıktığında ne asker-polis olacaktır, ne demokrasi dediğimiz yönetim biçimi, ne de hukuk olarak niteleyeceğimiz egemen sınıfın ideolojik araçları. Hiçbiri olmayacak. O yeni toplumda, o yeni insanlar kendi kendilerini yönetebilecek organizasyonları doğrudan oluşturabileceklerdir. Çalışma bir ''zorunluluk'' olmaktan çıkacak, bireyin doğrudan sorumluluk duygusu haline gelecektir. Böyle bir toplumsal yapıda, insan, ihtiyaçlarının giderilmesi ve daha rahat yaşama konusundaki her türlü örgütlenmeyi kendisi gerçekleştirecektir. Bir başka deyişle devletin ortadan kalkması insanın kendi yaşamını kendisinin örgütlemesi demektir ve bunun için gerekli olan her türlü organizasyonu, o zamanın koşullarında kendisinin gerçekleştirmesidir. Komünist toplum olarak anlatılmaya çalışılan formasyon da budur.
Marks komünist toplumun ileri aşamalarındaki devletten söz ederken söylemek istediği de zaten bu. Yukarıdan aşağıya bir örgütlenme değil, aşağıdan ve aracısız örgütlenme. Böyle bir örgütlenmenin devletin yerini alacağını söyleyebiliriz.
bence devletin ne olduğunu sormamız gerekiyor. tarih boyunca devlet dediğimiz mekanizmadan insan evladının aldığı ürün nedir? bana kalırsa devletlerin her biçimi ölüm, sefalet ve zorbalıktan daha bol başka bir şey getirmedi. toplumu bir tohum gibi düşünüyorum, büyüyüp gelişmesi için, kendi içindeki ilişkileri sağlıklı ve düzenli bir şekilde yürütmesi için dışarıdan hiçbir müdahaleye ihtiyacı yok. insan toplum içinde yaşama, ötekilerle eşit ilişkiler kurma potansiyeline sahip bir varlıktır. bu potansiyelin özgürce kendine yaşama alanları açmasına en büyük engel devlettir kanımca. devlet anti sosyal bir olgudur. eğer zora dayalı her türlü yönetim biçimini ortadan kaldırsaydık özgürlük ve eşitlik kendiliğinden toplumun her köşesine yayılırdı diye düşünüyorum. yani özetle, devletsiz toplum çok da güzel olur, tadından yenmez gibi geliyor bana.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.
