SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Ulusalcılık nedir, ne değildir?           (gösterim sayısı: 5.407)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
solcu
[ kemal ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.01.2014
İleti Sayısı: 1.709
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: solcu
Konu Tarihi: 30.06.2014- 21:17


Ulusalcılık nedir, ne değildir?
Fatih Yaşlı


“Son on yılda Türkiye solu jargonunda kullanılan ve küfür olmayan ama küfür etkisi yaratan sözcük nedir” diye sorulacak olunsa verilecek yanıt açık bir şekilde “ulusalcı” olacaktır.

Peki ulusalcı sözcüğü ya da kavramı, bu şekilde kullanıldığında, kastedilen tam olarak nedir?

Yani bir sol parti/örgüt ya da bir solcu, karşısındaki partiye/örgüte ya da solcuya, ulusalcı dediğinde tam olarak ne demiş olmaktadır?
Her şeyden önce kastedilen sınıf işbirlikçisi konumdur.

Buna göre bir ulusalcı, temel çelişkiyi sermaye ile emek arasında değil, emperyalizmle milli güçler arasında görmektedir, çelişki böyle görüldüğünde ise milli güçler arasına esnaf ya da milli burjuvazi girecektir, bu ise emekçilerle burjuvazinin çeşitli kesimlerinin ittifakı anlamına gelmektedir.

Ancak sözcük, özellikle son yıllarda, sınıf işbirlikçiliği ithamlarının ötesinde, sol olmadığı düşünülen iki farklı konumlanışı tanımlamak için de kullanılmaktadır.

Bunlardan ilki “cumhuriyetin kazanımları” meselesi ile bağlantılıdır.

1923’ü 1908’le birlikte burjuva devrimi kategorisinde değerlendirip sahiplenmek ve tarihsel olarak ilericiliğini kabul etmek, buradan hareketle de Türkiye’de sol adına mücadele verenlerin hiçbir şekilde 1923’ün gerisine düşmeyeceğini söylemek, günümüz Türkiye’sinde ulusalcı olarak damgalanmayı beraberinde getirmektedir.

İkinci konumlanış ise, tahmin edileceği üzere, “ulusal mesele” ile ilişkilidir.

Ulusun Marksist bir kategori olmadığını söylemek, ulusların kendi kaderini tayin hakkının sosyalistler açısından konjonktürel ve stratejik bir nitelik taşıdığı görüşünü savunmak, söz konusu hakkı günümüz emperyalist sistemi ile ilişkilendirmek, parçalanmış bir Türkiye’nin Türk ve Kürt emekçileri açısından bir felaket anlamına geleceğini belirterek meseleye sınıf merkezli ve birlikçi bir perspektifle bakmak ulusalcı bir siyasi konum olarak görülmektedir.

Eğer soL bağlamında konuşacak olursak, bu satırların yazarı da dâhil olmak üzere, hiçbir soL yazarının emek sermaye çelişkisini tali bir mesele olarak gördüğünü iddia etmek ve “esas olan emperyalizme karşı milli güçlerin vereceği mücadeledir” anlamına gelen tek bir cümlesini göstermek mümkün değildir. Cumhuriyetçi/Kemalist kitlelerin yüzünü sola dönmeleri için bir çaba içerisinde olmanın ulusalcılık anlamına gelmediği ise açıktır.

Polemik yapmakla belden aşağı vurmayı karıştıranların “burjuvazinin ilerici kanadı ile ittifak yapmak istiyorlar” şeklindeki açıklamaları ise bir iftiradan ibarettir, çünkü az önce de dediğim gibi herhangi bir sol yazarının bırakın bunu yazmayı, ima ettiği tek bir satır bile bulunmamaktadır.
O halde geriye iki argüman kalmaktadır: Cumhuriyetin kazanımlarını savunmak ve Kürt sorununda birlikçilik.

Cumhuriyetin kazanımları ile kastedilenin siyasal bir varlığı, yani devleti değil, bir tarihsel süreci savunmak anlamına geldiği aşikârdır. Fransız Devrimi’ni burjuva devrimi, Fransız jakobenlerini ise birer burjuva devrimcisi olarak görmeyip küçümseyerek solda olmak mümkün müdür?

Türkiye’ye dönerek soralım: Monarşiden cumhuriyete geçilmiş olması, hilafetin kaldırılması, yurttaşlığın hukuki zemininin oluşturulması, kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmesi vs. solun göz ardı edebileceği ve bizi ilgilendirmez diyebileceği olgular mıdır?

Devletin sınıf devleti oluşu, baskıcı karakteri ve uygulamaları beraberinde bu olguları reddetmemizi mi getirmelidir?

Cumhuriyetin kazanımlarını savunmak, burjuva devletini savunmak şeklinde tezahür etmiyor olsa da, sol dışı bir konumlanış anlamına mı gelmektedir?

Eğer birileri yukarıdaki sorulara “evet” diye yanıt veriyorsa gidip önce kendi solculuğunu sorgulamalı, mümkünse Marksist klasikleri bir daha okumalıdır.

Birlikçiliğe gelince, bununla kastedilenin “bir çakıl taşı vermeyiz” ya da “vatanımızı böldürmeyiz” tarzı sağcı bir konumlanış olmadığı da, Kürt halkının varlığını inkâr etmek anlamına gelmediği de aşikârdır.

Mesele teorik düzeyde Marksist, pratik düzeyde ise devrimci olmakla ilgilidir ve Marksistler “ulus”un emekçilerin karşısına burjuvazi tarafından sınıfı bölmek için çıkarılan bir kategori olduğunu bilirler.

Nasıl ki Türkler söz konusu olduğunda bir bütün olarak “Türk ulusu”nun değil Türk işçi ve emekçilerinin çıkarlarını savunuyorsak, Kürtler söz konusu olduğunda da benzeri bir pozisyonda olmamız kaçınılmazdır; bizi ilgilendiren bir bütün olarak “Kürt ulusu” değil, Kürt işçileri, emekçileri ve onların kaderleridir, bu kaderin nasıl tayin edileceğidir.

Pratik düzey ise yukarıda da belirtildiği gibi devrimci olmakla ilgilidir. Emekçilerin etnik düzeyde bölünmeleri ve birbirlerine düşman bir konuma getirilmelerinin emeğin iktidarını engelleyeceği bir nitelik taşıyacağını biliyorsak, birlikçiliği benimsemekten başka bir çıkar yolumuz olmadığını da biliyoruz demektir.

Aynı şekilde birlikçi bir siyasi stratejinin yaşadığımız coğrafyadaki devrimci dönüşümü hızlandıracağını ve ona hizmet edeceğini düşünüyorsak da, kaçınılmaz olarak birlikçiliği savunmak durumunda olmamız gerekmektedir.

Okur bu noktada, haklı olarak, bu yazının savunmacı bir refleksle yazılmış ve “hayır, biz ulusalcı değiliz” temalı bir yazı olduğunu düşünebilir.
Ancak meselemiz bu değildir; ulusalcı olmadığımız zaten tartışılmayacak bir gerçeklik olarak karşımızda durmaktadır.

Meselemiz, ilkin bir strateji meselesidir.

Cumhuriyetçi/Kemalist kitleleri sola çekmeyi amaçlamayan, cumhuriyetin kazanımlarını sahiplenmeyen ve Kürt sorununda birliği savunmayan siyasi bir öznenin günümüz Türkiye’sinde devrimci bir siyasal strateji izlediğini iddia etme şansı yoktur. Bu üç ilkeyi bir arada savunmaksızın ve sahiplenmeksizin devrimci olmak, emeğin iktidarını arzu etmek mümkün değildir.

Meselemiz, ikinci olarak, sürüp giden akıl tutulmasına bir şerh düşme isteğidir.

Günümüz Türkiye’sinde, Kemalizm ne kadar eleştirilirse, cumhuriyetin kazanımları ne kadar küçümsenirse ve ulusların kendi kaderini tayin hakkı ne kadar kayıtsız şartsız savunulursa o kadar devrimci olunacağına ilişkin bir akıl tutulması sürüp gitmektedir.

Bireysel ya da örgütsel ölçekte olsun, kendilerini en keskin devrimci olarak tanımlayanlar, Kemalizm eleştirisine ayırdıkları mesainin onda birini dahi, Türk sağını, muhafazakârlığını, İslamcılığını ve piyasacılığını eleştirmeye ayırmamakta, cumhuriyetin kazanımları söz konusu olduğunda küçümseyici bir tavır takınmakta, Kürt sorununda ise, söze besmele çeker gibi, “ulusların kendi kaderini tayin hakkı” diyerek başlamaktadırlar.

Stratejinin kendisi kadar, -bazen bizim saflarımızda yer alan insanlarda dahi kimi belirtilerini görebildiğimiz-söz konusu akıl tutulması üzerine düşünmek de bir zorunluluk olarak karşımızda durmaktadır.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
abbas
[ emeğin gücü ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 21.12.2013
İleti Sayısı: 830
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: abbas
Cevap Tarihi: 30.06.2014- 22:04


ÖZDEMİR İNCE/ Ulusalcılık milliyetçilik değildir

Sözlüklerde “ulus” sözcüğünün eşanlamlısı olarak “millet” diye yazar. İkisinin de Fransızca ve İngilizce karşılığı “nation” sözcüğüdür. Bu bağlamda benim için bir sorun yok.

Benim için sorun “milliyetçilik” anlamına gelen “nasyonalizm” (“nationalisme”) sözcüğünde. Çünkü Nasyonalizm (milliyetçilik) sözcüğü, Alman Nasyonal Sosyalist Partisi (NAZİ) yüzünden çok kirlendi. Bu nedenle milliyetçilik sözcüğünü kullanamam.

Türkiye’deki ırkçı Pantürkist ve Turancılık akımlarının irredantist (irrédentiste) politikaları yüzünden Milliyetçi sözcüğünü kullanamam. (İrredantizm: Yurt dışında kalmış soydaşların yaşadığı toprakları anayurda katma doktrini.)

Sözcükler anlam değiştirir

Bütün dillerde sözcükler anlam değiştirir, yan anlamlar yaratır. O zaman sözcüklerin içeriği de değişir. Türkçeden üç örnek verelim:

1.Beğeni: Türk Dil Kurumu’nun sözlüklerini açıp bakacak olursanız, karşılık olarak “zevk” sözcüğünü bulursunuz. Ama dil bilincine sahip birkaç edebiyatçı dışında “beğeni” sözcüğü “beğenilmek”, “takdir edilmek” anlamında kullanılıyor. Ben beğeni sözcüğünü kullandığım zaman yanına parantez içinde “zevk” diye yazıyorum.

2.Söylem: Bu dilbilimle ilgili sözcüğün yabancı dillerde karşılıkları şöyle: “Diskurs” (Almanca), “Discours” (Fransızca), “Discourse” (İngilizce), “Discourso” (İtalyanca).

Bu sözcük başlangıçta, dilbilimciler ve poetika yazarları tarafından bu anlamlarda kullanılıyordu. Ama enteller (intelektüeller değil), siyasetçiler, gazeteciler ve televizyoncular “söz, konuşma, laf” anlamında kullanmaya başladılar. Geçen yüzyılın en büyük düşünürlerinin başında gelen Mikhail Bakhtin’e göre: “Söylem” toplumsal bir olgudur. “Toplumsal öbeklerin, kuşakların, dönemlerin özel bir bilgi ya da iletişim alanında kullandıkları özel dile söylem denir.” Edebiyat alanında “üslup“ anlamına da gelir. Siyasetçilerin “Söz, konuşma ve laf” anlamında kullandığı “söylem” ile aralarında hiçbir ilişki yoktur.

3.Gerçekleştirmek: Bu fiil artık “yapmak” fiili yerine kullanılıyor. Ama, sözlüklerde birden fazla karşılığı var: “Gerçekleşmesini sağlamak, gerçek durumuna getirmek, ortaya koymak, uygulamak, yapmak.” “Yapmak” fiilinin bu yazıya sığmayacak kadar çok anlamı var. Gazeteciler, yazarlar, editörler bir sözlük açıp baksınlar.

“Toplantı” yapılır, gerçekleştirilmez. “Maç” yapılır ama gerçekleştirilmez. Yakında “Annem dolma yaptı” yerine “Annem dolma gerçekleştirdi” diyecekler. Derin sığlık, “Yapmak” fiilini dilimizden kaldırdı.

Bu türden onlarca örnek verilebilir. Dünyanın her yerinde “dil”i (lisanı) televizyoncular ve spor yazarları ve spikerleri bozarlar. Bizde siyasetçiler ve edebiyatçılar da geri durmuyorlar. Ayrıca siyasetçilerimizin yüzde 99’u Türkçe konuşmayı beceremiyor.

Gelelim Ulusalcılık’a

Bu yazının CHP’nin ulusalcı kanadıyla, İşçi Partisi’nin ulusalcılığıyla, ulusalcı gençlerle herhangi bir ilişkisi yok. Amaç: “Néologisme” (yeni sözcük) evresini çoktan geçip artık sözlüklere girme düzeyine gelen “ulusalcı”, “ulusalcılık” sözcüklerinin haklarını savurmak ve konuya bir açıklık getirmek.

Tahsin Saraç’ın Fransızca-Türkçe Sözlük’ünde “la Nation”un (1270) anlamı şöyle (sözcülerin yanındaki, parantez içindeki sayılar, kullanıma giriş tarihlerini gösteriyor):

1.Ulus, millet, halk: La nation turque: Türk milleti, Türk ulusu. 2.Kamu, toplum, topluluk.

“La nation” sözcüğünden türeyen sözcükler:

1.National (1550): Ulusal, milli. 2.Nationaliser (1842) : Millileştirmek, ulusallaştırmak. 3.la Nationalisation (1845): Millileştirme, ulusallaştırma (eylemi). 4.La Nationalité (1808): Ulus topluluğu, ulusal özellik, uyrukluk

Buraya kadar iyi, tehlike bundan sonra başlıyor:

1.National-socialisme: Nazilik, Hitlercilik, Nasyonal Sosyalizm. 2.National-socialiste: Nazi, Hitlerci, Nasyonal Sosyalist. 3.Nationaliste (1830): Milliyetçi, uluscu. 4.Nationalisme (1798): Milliyetçilik, ulusculuk.

Bütün dünyada ilk 4 sözcük sıkıntısızca kullanılıyor ama ikinci 4 sözcük son derece tehlikeli. Ancak iki grupta da sözcüklerin ırkçılıkla, etnik ayrımcılıkla hiçbir ilişkileri yok. Ama Nazilerin yaptıkları ırkçılığa giriyor. 1930 yılında ortaya çıkan Irkçılık başka bir sözcük: Rasist (Raciste, ırkçı), Rasizm (Racisme, ırkçılık). Irkçılık yasak ama milliyetçilik, ulusculuk yasak değil.

Ulusalcı ve Ulusalcılık’ın anlamı

Milliyetle ilgili sözcükler meşrutiyetlerden itibaren Türkçeye girdiler. İkinci Dünya Savaşı’nın sonuna, Birleşmiş Milletler’in kuruluşuna kadar bu sözcüklerle ilgili bir sorun yoktu ama o tarihten sonra “Nasyonalist” ve “Nasyonalizm” sözcükleri aforoz edildi. Ama dikkat ederseniz “Ulusalcı” ve “Ulusalcılık”‘ın Fransızca karşılıkları yok.

Bu iki sözcük benim için hangi anlamları kapsıyor bakınız: Aydınlanmacı, sol, toplumcu, sosyal adaletçi, eşitlikçi, demokrat, cumhuriyetçi, laik, devrimci ve evrimci, dinin, askerin ve her türlü vesayetin karşıtı, sömürü karşıtı, çağdaş devletçi, antikapitalist, antiemperyalist, antirasist, feminst, antihomofobik, antiseksist...

“Ulusalcı” ve “Ulusalcılık” sözcükleri, dilimizdeki anlamlarıyla yakında başka dillere de girecek, dilciler kendi dillerinde yeni sözcük türetecekler.

Milliyetçi ve milliyetçilik, ulusalcı ve ulusalcılığın sahip olduğu anlamlardan neredeyse hiçbirine sahip değil. Laik, cumhuriyetçi, demokrat olmayan bol miktarda milliyetçi var. Ayrıca Türkiye milliyetçileri, tam anlamıyla laik, cumhuriyetçi ve demokrat değiller. Düşünsenize, R. T. Erdoğan, milliyetçi olduğunu söylüyor ve ulusalcılardan nefret ediyor. Bu kadarı yetmez mi?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
solcu
[ kemal ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.01.2014
İleti Sayısı: 1.709
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: solcu
Cevap Tarihi: 01.07.2014- 01:05


Özdemir İnce'ye göre ulusalcılığın ifade ettiği anlam bu.

Bu iki sözcük benim için hangi anlamları kapsıyor bakınız: Aydınlanmacı, sol, toplumcu, sosyal adaletçi, eşitlikçi, demokrat, cumhuriyetçi, laik, devrimci ve evrimci, dinin, askerin ve her türlü vesayetin karşıtı, sömürü karşıtı, çağdaş devletçi, antikapitalist, antiemperyalist, antirasist, feminst, antihomofobik, antiseksist...

Forumları dolaşırsanız ulusalcılık, kürt düşmanı ve faşist anlamında kullanılıyor.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
abbas
[ emeğin gücü ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 21.12.2013
İleti Sayısı: 830
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: abbas
Cevap Tarihi: 01.07.2014- 12:30


Alıntı Çizelgesi: solcu yazmış

Özdemir İnce'ye göre ulusalcılığın ifade ettiği anlam bu.

Bu iki sözcük benim için hangi anlamları kapsıyor bakınız: Aydınlanmacı, sol, toplumcu, sosyal adaletçi, eşitlikçi, demokrat, cumhuriyetçi, laik, devrimci ve evrimci, dinin, askerin ve her türlü vesayetin karşıtı, sömürü karşıtı, çağdaş devletçi, antikapitalist, antiemperyalist, antirasist, feminst, antihomofobik, antiseksist...

Forumları dolaşırsanız ulusalcılık, kürt düşmanı ve faşist anlamında kullanılıyor.



Ulusalcılığı böyle algılayanlar kürt bölücü hareketi ve onların siyasetlerine biat etmeyi solculuk sananlardır. Bu kesimler özellikle internet ortamında bu çarpık ve gerçekle ilgisi olmayan çarpıtmaları yıllardır tekrarlayarak yandaş kazanma gayreti içindeler. Kürt bölücü hareketini legal ve illegal yapısıyla kürt halkının tek temsilcisi olarak görmüşler onların ağızlarından çıkan her söz mutlak doğru olarak kabul edilmiştir. Bu bölücü harekete toptan karşı çıkış, ülkenin ve milletin bölünmez bütünlüğünü savunmak ulusalcılık ve faşizm olarak görülmüştür. En küçük bir eleştiriye bile dayanamayan bu çarpık zihniyet, kürt hareketinin sözcülerine karşı çıkışı, kürt halkına karşı çıkışmış gibi göstermeye çalışmışlardır. Böyle bir ortamda ulusalcılığın tanımı   bu kirlenmişliğin süzgecinden geçirilmektedir. Olan budur ve bölücülük tarafından kandırılmış kesimler, solculuğu böyle algılamaktadır.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
umut
[ umut yarın ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.09.2013
İleti Sayısı: 3.105
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: umut
Cevap Tarihi: 09.08.2014- 21:17


Alıntı Çizelgesi: abbas yazmış

Alıntı Çizelgesi: solcu yazmış

Özdemir İnce'ye göre ulusalcılığın ifade ettiği anlam bu.

Bu iki sözcük benim için hangi anlamları kapsıyor bakınız: Aydınlanmacı, sol, toplumcu, sosyal adaletçi, eşitlikçi, demokrat, cumhuriyetçi, laik, devrimci ve evrimci, dinin, askerin ve her türlü vesayetin karşıtı, sömürü karşıtı, çağdaş devletçi, antikapitalist, antiemperyalist, antirasist, feminst, antihomofobik, antiseksist...

Forumları dolaşırsanız ulusalcılık, kürt düşmanı ve faşist anlamında kullanılıyor.



Ulusalcılığı böyle algılayanlar kürt bölücü hareketi ve onların siyasetlerine biat etmeyi solculuk sananlardır. Bu kesimler özellikle internet ortamında bu çarpık ve gerçekle ilgisi olmayan çarpıtmaları yıllardır tekrarlayarak yandaş kazanma gayreti içindeler. Kürt bölücü hareketini legal ve illegal yapısıyla kürt halkının tek temsilcisi olarak görmüşler onların ağızlarından çıkan her söz mutlak doğru olarak kabul edilmiştir. Bu bölücü harekete toptan karşı çıkış, ülkenin ve milletin bölünmez bütünlüğünü savunmak ulusalcılık ve faşizm olarak görülmüştür. En küçük bir eleştiriye bile dayanamayan bu çarpık zihniyet, kürt hareketinin sözcülerine karşı çıkışı, kürt halkına karşı çıkışmış gibi göstermeye çalışmışlardır. Böyle bir ortamda ulusalcılığın tanımı   bu kirlenmişliğin süzgecinden geçirilmektedir. Olan budur ve bölücülük tarafından kandırılmış kesimler, solculuğu böyle algılamaktadır.



Yanlış anlamazsanız bir soru sormak istiyorum; bu yazdıklarınızı UKKTH bağlamında bir yere oturtmak gerekirse, nereye oturtursunuz?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
abbas
[ emeğin gücü ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 21.12.2013
İleti Sayısı: 830
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: abbas
Cevap Tarihi: 09.08.2014- 21:27


Alıntı Çizelgesi: umut yazmış

Alıntı Çizelgesi: abbas yazmış

Alıntı Çizelgesi: solcu yazmış

Özdemir İnce'ye göre ulusalcılığın ifade ettiği anlam bu.

Bu iki sözcük benim için hangi anlamları kapsıyor bakınız: Aydınlanmacı, sol, toplumcu, sosyal adaletçi, eşitlikçi, demokrat, cumhuriyetçi, laik, devrimci ve evrimci, dinin, askerin ve her türlü vesayetin karşıtı, sömürü karşıtı, çağdaş devletçi, antikapitalist, antiemperyalist, antirasist, feminst, antihomofobik, antiseksist...

Forumları dolaşırsanız ulusalcılık, kürt düşmanı ve faşist anlamında kullanılıyor.



Ulusalcılığı böyle algılayanlar kürt bölücü hareketi ve onların siyasetlerine biat etmeyi solculuk sananlardır. Bu kesimler özellikle internet ortamında bu çarpık ve gerçekle ilgisi olmayan çarpıtmaları yıllardır tekrarlayarak yandaş kazanma gayreti içindeler. Kürt bölücü hareketini legal ve illegal yapısıyla kürt halkının tek temsilcisi olarak görmüşler onların ağızlarından çıkan her söz mutlak doğru olarak kabul edilmiştir. Bu bölücü harekete toptan karşı çıkış, ülkenin ve milletin bölünmez bütünlüğünü savunmak ulusalcılık ve faşizm olarak görülmüştür. En küçük bir eleştiriye bile dayanamayan bu çarpık zihniyet, kürt hareketinin sözcülerine karşı çıkışı, kürt halkına karşı çıkışmış gibi göstermeye çalışmışlardır. Böyle bir ortamda ulusalcılığın tanımı   bu kirlenmişliğin süzgecinden geçirilmektedir. Olan budur ve bölücülük tarafından kandırılmış kesimler, solculuğu böyle algılamaktadır.



Yanlış anlamazsanız bir soru sormak istiyorum; bu yazdıklarınızı UKKTH bağlamında bir yere oturtmak gerekirse, nereye oturtursunuz?



Sorunuza soru ile cevap vermek istiyorum, dinci-faşist bir örgütün öncülüğünde ulusal kurtuluş mücadelesi veren bir hareket sosyalistler tarafından desteklenir mi? Yugoslavya emperyalizm tarafından parçalanırken, UKKTH diyerek destek mi verilmeliydi?



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Ulusalcılığa ve liberalizme dair... melnur 3 2501 29.05.2021- 07:56
Konu Klasör ''Ulusalcılar'' ve liberaller üzerine... melnur 4 2287 03.01.2021- 03:22
Konu Klasör Kürt Ulusalcılığının liberalizm ile bağı... melnur 0 517 11.10.2022- 03:19
Konu Klasör Yeniden, ulusalcılık ve milliyetçilik konusu... melnur 2 2885 06.05.2019- 18:14
Konu Klasör Yine ulusalcılık histerisi, önyargılar ve klişeler... melnur 4 5897 22.02.2014- 17:18
Etiketler   Ulusalcılık,   nedir,   değildir
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS