SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Faşist Olmak, Bir ‘Hak’ Değildir…           (gösterim sayısı: 3.151)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
ayhan
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 05.12.2013
İleti Sayısı: 1.076
Konum: Tekirdağ
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: ayhan
Konu Tarihi: 24.07.2014- 20:59



Faşist Olmak, Bir ‘Hak’ Değildir… – Murat Sevinç


Resim Ekleme

İsrail devletinin sınır tanımaz, arsız şiddeti ve katliamları, yeni değil.

Doğrusu, kendisini Müslüman kimliğiyle tanımlayan, buna mukabil dinlerin özüne ağır hakaret olduğunu düşündüğüm malum siyasetçi ve yazar çizer tayfasının gösterdiği tepkiler de fazlasıyla tanıdık. Bunların ‘tepki’ olarak adlandırılmasının dahi iltifat olduğu kanısındayım.

Sol savaştı, sağ sömürdü

Filistin mücadelesinin gerçek destekçisi, yani Filistin halkının yanında olup silahlı mücadelede yer alanlar, bu memleketin solcusu, devrimcisi (Türk’ü ve Kürt’üyle) olmuştur. Filistin halkının yanında savaşmış devrimci gençlere saldıranlar ve idamlarını onaylayanlar ise memleketin o günkü sağcısıdır.

ABD gemilerinin önünde saf tutarak, Amerikan askerini protestocu devrimci gençlerden koruyan Komünizmle Mücadele Derneği mensupları ve benzerlerinden söz ediyorum. Demem o ki Filistin için sol savaştı, sağ sömürdü. Sömürüyü sürdürecekler elbet; fıtratlarında var.

Seçmen memnun mu, memnun… eh daha ne olsun!

Önceki yıllarda, Beyazıt’ta Cuma Namazı çıkışı tekbir eşliğinde İsrail ve ABD bayrağı yakıp sonrasında Laleli’de çalıştığı dükkâna dönerek çayını yudumlayan esnaf, şimdilerde tweet atmayı öğrenmiş görünüyor. Üstelik esnafın bir kısmı yazar ve akademisyen yapıldı.

Partileri de boş durmayıp miting meydanlarında Filistin sorununu sömürmeyi sürdürüyor. Hiçbir ticari ve askeri ilişkinin kesilmeyeceği belliyken, aynı masalları giderek daha fazla bağırıp çağırarak yinelemekten hoşnutlar. Bağırdım mı, bağırdım; sabrımızı sınamayın dedim mi, dedim; omzuma Filistin atkısı attım mı, attım; seçmen kitlesi memnun mu, memnun… eh daha ne olsun!

Sıradan, yüzeysel ve bildik faşizm

Bu yazının asıl konusu ne İsrail’in katliamları ne de bizim sakil siyaset esnafının sömürüsü. Sorun, İsrail’in Filistin’e yönelttiği her saldırıyı fırsat bilerek ırkçılık yapma telaşına düşen yurttaş kesiminin; sıradan, yüzeysel ve bildik faşizmi. Yazının iddiası son derece basit: Irkçılık ve faşist düşünce, hak değildir. Irkçı faşistler, cezalandırılmalıdır.

20. yüzyılda birden fazla faşizm doğdu. Alman faşizmiyle (NS) İtalyan’ı ya da Frankoculuk ile Japon militarizmi arasında farklar var. Buna mukabil belli ideoloji ya da düşüncelere karşı tavırları, çok sayıda benzerlik de barındırıyor.

‘Faşiste faşist demeyeceğiz de ne diyeceğiz!’

Ancak okuduğunuz yazı faşizmler üzerine de değil. Bu nedenle faşizm türleri üzerine bilgiçlik yapmak yerine kestirmeden gidelim: “Yahudiler yok edilmeli, korkuyla yaşamalı” diyenlere, isim ayırt etmeden ve özellikle hedef göstermeden, öncelikle ‘ırkçı’, ardından ‘faşist’ demeyi tercih ediyorum.

Nihayetinde biri diğerinin kan kardeşidir. Bazen, büyük şair Can Yücel’in yöntemini benimsemek gerekiyor: ‘Faşiste faşist demeyeceğiz de ne diyeceğiz!’

Sonu gelecek bu rezilliğin

İster inanın, ister inanmayın ama Türkiye’nin bir hukuk sistemi, Anayasası, yasaları, tarafı olduğu uluslararası sözleşmeler var!

Farkındayım, bir hukuk sistemimiz olduğunu sizlere unutturmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Hükümetlerin, başbakanların, danışmanlarının, çevrelerine kümelenmiş arsızlar sürüsünün, canlarının istediğini yapabileceğini belletmeye çalışıyorlar. Seçmenin oyunu aldıktan sonra hiçbir gücün/kurumun kendilerini kontrol edemeyeceğinin propagandasını sürdürüyorlar.

Ama bir yanılsamayı ilanihaye sürdüremezsiniz. Nasıl olsa sonu gelecektir bu rezilliğin.

‘Filistin’i sömürü sezonu’ açılır açılmaz…

İşte, Türkiye’nin milliyetçi, zaman zaman ırkçı ve ayrımcı nitelikleri ‘barındıran’ hukuk sistemi dahi, böylesi açık bir ırkçılığa izin vermiyor. Irkçılık, hukuk düzenimizde bir ‘tercih’ olamaz. Yurttaşın böyle bir konforu yoktur. Oysa ‘Filistin’i sömürü sezonu’ açılır açılmaz, ne yazık ki Hitler övgüsü de başladı. Basında, siyasetçide, sosyal medyada; Hitler hayranlığı, ‘Seni özledik’, ‘Seni arıyoruz’ ifadeleri…

Doğrudan Yahudileri hedef alan kapkara bir propaganda aldı yürüdü. Benim ve Musevi ‘yurttaşların’ vergisiyle vekillik yapabilenler, ‘Hitler’iniz eksik olmasın’ ve benzeri ifadeleri sarf edebildi. Dindar olduğu iddiasındaki kimi ahlaksızlar, sahur programında Kavgam’ın okunmasını önerebildi.

Bir fırsat arar sıradan faşizm

Sünni-Türk olmayana ırkçılık ve faşizan tavır bu topraklara hiç yabancı değil, doğruya doğru. Günlük pratiğinin dışında, coşmak için -ki Türkiye’de buna tahrik diyorlar- bir fırsat arar sıradan faşizm…

Bu fırsat, Ermeni meselesinin bir ülke parlamentosunda gündeme gelişi, bir şehrimizde bayrak direğine tırmanılması ya da İsrail’in işgal altındaki topraklara füze atmaya başlaması olabilir. Bir anda Kürt’e, Musevi’ye, Ermeni’ye; günlük rutin içinde farklı cinsel yönelimlere yönelik sözlü ve fiili şiddete tanık oluveririz.

Nerden baksan suç

Ancak her durumda bir kez daha ve ısrarla altını çizmek gerekir ki ırk ve mezhep ayrımcılığı, nefret ve şiddet içerikli söylem suçtur. Şiddete, ölüme çağrı yapan ifadeler kullanmak serbest değildir. Kişilerin iradesine bırakılmamıştır.

Sıradan bir yurttaş, kendisine benzemeyeni ya da kendinden olmayanı sevmeyebilir. Onunla yakınlık kurmak istemeyebilir. Kendi sorunudur. Özel yaşamına ilişkindir ve yalnızca o kişiyi ilgilendirir.

Ancak bu ‘sevmeme’ halini ‘dile getirdiği’ andan itibaren artık dış dünyanın ve tabii hukukun ilgi alanındadır. Haliyle dile getirme şekli, yoğunluğu, dile getirilen koşullar; beyinde olduğu müddetçe zararsızmış gibi algılanan o düşünceyi, birdenbire son derece tehlikeli bir eylemin gerekçesi haline getirebilir. Hukuk dilinde, bir eylem ya da düşünce açıklamasının belli koşullarda sınırlanması için kullanılan, ‘açık ve yakın tehlike’ye dönüştürüverir.

Bu nedenle türlü gerekçelere dayalı ayrımcılık, Anayasa’da yasaklanmıştır. Farklı kamusal yararları sağlayabilmek için sağlanmaya çalışılan ‘yurttaşlar arasındaki eşitliğe’ vurguya, yasalarda da yer verilir. Siyasal Partiler Kanunu, Devlet Memurları Kanunu, İş Kanunu, Medeni Kanun, Türk Ceza Kanunu; sosyal hizmetlere, yayıncılığa dair kanunlar vs…

Türkiye’de dahi kabul edilemez

Bu gerekçelerle ve Türkiye’nin Anayasası’nda hala ‘hukuk devleti’, ‘demokratik devlet’, ‘eşitlik’ gibi ilkeler yazılı olduğu için; ırkçılık yasaktır. Irkçılığa savrulacak ifadeler, TCK’ye göre suçtur.

Her bir dinin ve ırkın mensupları, diğeri gibi özgür ve diğeri kadar yurttaştır. Bir inancın ya da ideolojinin mensubunu yok etmeyi kafaya koyup milyonlarca insanı öldürmüş bir ismi, böylesine rahat anmak ve özlem duymak, Türkiye’de dahi kabul edilemez.

Günahkar ve ahlaksız olunabilir!

Bir süredir çok popüler olan ‘ayıp’ ve ‘günah’ tespitlerini ise bir yana bırakıyorum. Çünkü ‘günah’ uyarısı inançlıyı, ‘ayıp’ duygusu ahlaklıyı ilgilendirir.

Hukuk kurallarıyla çatışmadığı sürece, ayıp ve günah, devletin ilgi alanına girmez. Hukuka uygun davrandıkları sürece yurttaşlar, günahkâr ve ahlaksız olabilir. Örneğin hırsızlığı görmezden gelen ya da içten içe takdir eden bir ‘ahlaksız’ olmak mümkündür. Bunun yaptırımı, toplumsal/ahlaki ve dinidir (inanan için). Buna mukabil çalmak fiilini övmek ve fiilin kendisi, suçtur.

‘Ayet ve hadisler’in, hukuk sistemimiz açısından bir önemi yok

Türkiye, en azından şimdilik ‘resmen’ İslami kurallara göre yönetilmiyor. Demek ki bir yurttaş eylemine uygulanacak yaptırım açısından, artık günlük yaşamın parçası haline gelen ve ne yazık ki hiç kimseyi ‘olduğundan’ daha namuslu yapmadığına tanık olduğumuz ‘ayet ve hadisler’in, hukuk sistemimiz açısından bir önemi yoktur.

Ezcümle; duygusal gerekçeleri ne olursa olsun, ırkçılık ve şiddet çağrısı yasaktır. Faşist düşünce ve ifadeler, ‘ifade özgürlüğü’ kapsamında değildir.

Yurttaşlar günahkâr ya da ahlaksız olabilirler. Bu durum günahkârları, ahlaksızları ve çevrelerini ilgilendirir. Ancak demokratik bir hukuk devletinin yurttaşı, özel ve kamu kurumları, hukuka aykırı davranamaz, ırkçılık yapamaz.

Faşizm yasak, faşistler tehlikelidir

İsrail devletinin hukuk tanımazlığını ve insanlığa karşı suçlarını bahane edip azımsanmayacak bir halk desteğiyle elde ettiği iktidarında, milyonlarca insana, inançları, ırkları, cinsel tercihleri, siyasi görüşleri nedeniyle büyük acılar çektirmiş ruh hastası bir adama özlem duymak ve bunu dile getirmek, mümkün değildir.

Faşizm yasaktır. Faşistler tehlikelidir. Görüldükleri yerde, en keskin önlemler alınmalıdır. Bu kadar açık ve basit.

(Diken)



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Sosyalist olmak için ateist olmak mı gerekiyor? melnur 5 5378 22.06.2015- 14:13
Konu Klasör Devlete karşı olmak mı, devletten yana olmak mı? melnur 3 4808 05.04.2016- 23:37
Konu Klasör Sosyalist olmak için ateist olmak mı gerekiyor? melnur 17 21529 15.12.2015- 16:39
Konu Klasör 12 Mart; ilk faşist darbe ayhan 3 4089 14.03.2021- 18:55
Konu Klasör Türkiye’de bu kadar çok faşist var mı? melnur 0 1291 28.08.2021- 10:47
Etiketler   Faşist,   Olmak,   Bir,   ‘Hak’,   Değildir…
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS