SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  kilitli
Georgi Dimitrov/Faşizme karşı ideolojik kavga           (gösterim sayısı: 2.882)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.004
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 31.08.2013- 23:40


FAŞİZME KARŞI İDEOLOJİK KAVGA

Partilerimizin yürüttükleri anti-faşist kavganın en zayıf unsurlarından biri, faşizm demagojisine karşı çok yetersiz ve yavaş tepki göstermeleridir. Bu arada faşist ideolojiyle savaşma sorunları da önemsenmemiştir. Birçok komünist burjuva ideolo­jisinin en gerici türlerinden olan faşist ideolojisinin -kendi aptallığı yüzünden delirme derecesine bile va­ran bu ideolojinin- kitleleri etkileyebileceğini düşünmemişti. Büyük bir hataydı bu. Kapitalizmin yoz­laşması kendi kültürüne ve ideolojisine de bulaşır. Bu arada büyük halk kitlelerinin bazı kesimleri o kor­kunç durumları nedeniyle, bu yozlaşmanın ideolojik süprüntüsünün etkisi altında kalabilir.

Faşizmin ideolojik aşılama gücünü asla küçüm­sememeliyiz. Tam aksine açık, popüler görüşlere da­yanan ve halk kitlelerinin ulusal psikolojisine doğru, iyice düşünülmüş yollardan yaklaşan yaygın bir ideo­lojik kavga geliştirmeliyiz.

Faşistler geçmişte yüceltilen yiğitçe ne varsa tümünün mirasçıları ve sürdürenleri olduklarını gös­termek için - her ulusun bütün tarihini didik didik et­mektedirler. Bu arada halkın ulusal duygularını zede­leyecek ne varsa faşizm düşmanlarına karşı silah olarak kullanılmaktadır. Almanya'da yüzlerce kitap yayınlanmaktadır ve amaç birdir: Alman halkının tarihini sahteleştirmek ve ona faşist bir görünüş ver­mek. Yeni yeni türeyen Nasyonal Sosyalist ta­rihçilerin çizdikleri resme bakalım: İki bin yıldır, bi­linmeyen bir tarih yasası sayesinde, kırmızı bir iplik gibi gelişen çizgi giderek tarih sahnesinde bir ulusal "kurtarıcı'nın ortaya çıkmasına ulaşmıştır. Alman halkının "Mesih" idir o; Avusturya kökenli bir, "Onbaşı". Bu kitaplarda Alman halkının en ünlü kişileri faşistler, büyük köylü hareketleri ise faşist hareketin habercisi olarak tanıtılırlar.

Mussolini Garibaldi'nin o yiğit yaşantısından kendisine pay çıkarmak için elinden geleni yapmak­tadır. Fransız faşistleri Jan Darc'ı kendi kahraman-larıymış gibi öne sürerler. Amerikalı faşistler Ameri­kan Bağımsızlık Savaşının, Washington ve Lincoln'ün geleneklerine yönelirler. Bulgar faşistleri yetmişlerdeki ulusal kurtuluş hareketinden ve halkın sevgilisi durumuna gelmiş Vassil Levski' lerden, Stefan Karadja'lardan yararlanmak is­terler.

Komünistler, bunlarla işçi sınıfının davası arasında ilinti yok diyorlarsa, kitleleri geçmişleri hakkında aydınlatmıyorlarsa, tarih açısından doğru, gerçek bir Marksist-Leninist şekilde uyarmıyorlarsa, halkın devrimci geleneğini ve geçmişini bugünkü kav­gasıyla birleştirmiyorlarsa, o zaman ulusun büyük geçmişinde değerli ne varsa faşist sahtekârların eline verilmiş onlara kitlelerle alay etme imkânı tanınmış olur.

Hayır yoldaşlar; halkımızın bugününü ve yarınını ilgilendiren meseleleriyle olduğu kadar, dünü ilgilendiren meseleleriyle de ilgilenmek duru­mundayız. Biz, Komünistler, işçilerin meslek çıkarlarına dayanan sınırlı bir politika gütmüyoruz. Biz dar görüşlü sendika yöneticileri ya da derebeylik döneminden kalma lonca önderleri değiliz. Biz çağımız toplumunun en büyük, en önemli sınıfının -işçi sınıfının- sınıf çıkarlarını temsil ediyoruz. Bu sınıfın kaderinde kapitalist sistemin bütün dertlerin­den insanlığı kurtarmak vardır. Bu sınıf bugün dünyanın altıda birinde kapitalizmin boyunduruğunu atmış ve yönetici durumuna gelmiştir. Biz bütün sömürülen, ezilen tabakaların-yani bütün kapitalist ülkelerdeki ezici çoğunluğun hayatı çıkarlarını koru­maktayız.

Biz Komünistler, her çeşit burjuva milli­yetçiliğinin uzlaşmaz düşmanlarıyız. Biz milliyetçi nihilizme de taraftar değiliz ve asla bu şekilde dav­ranmamalıyız. Her Komünist Partinin en önemli görevlerinden biri, işçileri ve bütün emekçi halkı pro­letarya enternasyonalizminin ruhuyla eğitmektir. Her kim bu durumun kendisine emekçi halk kitleleri­nin ulusal duygulan ile alay etme hakkı tanıdığını ya da alay etmeye zorladığını düşünüyorsa gerçek bir Bolşevik değildir ve Lenin'in bu konudaki öğretisinden hiç bir şey anlamamış demektir.

Burjuva milliyetçiliğiyle sürekli olarak ve şiddetle savaşan Lenin, 1914'de yazdığı "Rusların Ulu­sal Gururu Üzerine" adlı makalesinde ulusal duygular meselesine yönelmenin doğru yolunu bize göstermiştir. Lenin şöyle der:

Biz ulusal gurur duygusuna karşı hissiz, sınıf bi­linci olan Rus proleterler miyiz? elbette ki hayır. Dili­mizi ve ana vatanımızı severiz; herkesten çok biz va­tanımızın emekçilerini (yani nüfusunun onda dokuzunu) akıllı demokratlar ve sosyalistler yap­maya çalışıyoruz. Herkesten çok biz, Çarcı cellâtların, asillerin ve kapitalistlerin vatanımıza karşı giriştikleri şiddeti, baskıyı ve aldatmacayı görüyor, duyuyor ve kederleniyoruz. Bu şiddet hare­ketlerine karşı koyulmuş olmasından gurur duyuyo­ruz. Bu ortamın Radishchev'i "Aralıkçılar'ı, 70 lerin kendi sınıflarından kopmuş devrimcilerini yaratmış olmasından kıvanç duyuyoruz. 1905'de Rus işçi sınıfının güçlü bir devrimci kitle partisi yaratmış ol­masını kıvançla karşılıyoruz...

Seviniyoruz, çünkü Rus Halkı da devrimci bir sınıf yaratmış, özgürlük ve sosyalizm kavgasında in­sanlığa büyük örnekler vermiş, davamıza olan katkısı papazların, çarların, toprak ağalarının ve ka­pitalistlerin ellerinde büyük katliamlar, binlerce darağacı, işkence odaları, açlık ve kölelik çekmekle kalmayıp çok daha olumlu, çok daha değerli olmuştur.


Ulusal gururla doluyor yüreklerimiz; işte bu yüzden nefret duyuyoruz köle geçmişimizden... Ve şu andaki köle durumumuzdan. Bugün aynı toprak ağaları kapitalistlerin yardımıyla, Polonya ve Uk­rayna'yı boğmak için bizi savaşa sürüklüyor. İran ve Çin'deki demokrasi hareketlerini ezmek, Roma-nov'ların, Bobrinski'lerin ve Purishkevich'lerin çetelerini güçlendirmek için zorluyorlar bizi. Ve ulu­sal saygımıza leke sürmek istiyorlar.

Lenin ulusal gurur hakkında bunları söylemişti.

Yoldaşlar, Leipzig duruşmasında faşistler Bulgar­lara iftira ederek barbar bir halk olduklarını söyledikleri zaman, faşist zorbalara -gerçek barbarla­ra ve vahşilere- karşı yiğitçe çarpışan Bulgar halkının ve emekçi kitlelerinin ulusal onurunu müdafaa etmekle, hataya düşmediğim kanısındayım. Bulgar olmaktan utanç duymadığımı belirtmekle; yiğit Bulgar işçi sınıfının bir evladı olmaktan kıvanç duyduğumu belirtmekle doğruyu söyledim.

Yoldaşlar, topraklarda derinlere kök salabilmek için, proletarya enternasyonalizmi, kendini her ülkeye "alıştırmalıdır". Proleter sınıf kavgasının ulu­sal biçimleri ve ülkede işçi hareketleri ile, proletarya enternasyonalizmi arasında çelişki söz konusu değildir. Aksine, proletaryanın uluslararası çıkarları ancak bu şekilde başarıyla korunabilir.

Ayrıca faşist burjuvazinin, genel ulusal çıkarları korumak adı altında kendi halkına karşı susturma ve sömürme politikası gütmekte olduğunu, başka ulus­ları da talan edip köleleştirdiğini, kitleler önünde teşhir .etmek ve her yerde, her fırsatta ispatlamak zo­runlu bir eylemdir. İşçi sınıfının kavgası ve Komünist Partilerin eylemleriyle, aynı zamanda köleliğin ve ulusal baskının her çeşidine karşı olan proletaryanın ulusal özgürlük ve bağımsızlık için kavga veren tek gerçek savaşçı olduğunu da göstermeliyiz.

Proletaryanın kendi ülkesindeki sömürücülere ve zorbalara karşı verdiği sınıf kavgasının çıkarları, ulusun özgür ve mutlu yarınlara yönelme çıkarlarıyla çelişkiye düşmemektedir. Aksine, sosyalist devrim ulusun kurtuluşunu ve daha yüksek düzeylere ulaşmasını belirlemektedir. İşçi sınıfı ulusun geleceği için savaşmaktadır; çünkü bugün kendi sınıf örgütlerini kurmakta ve durumunu pekiştirmektedir. Çünkü faşizme karşı demokratik hak ve özgürlükleri korumaktadır. Çünkü kapitalizmi devirmek için savaşmaktadır.

Devrimci proletarya halkın kültürünü kurtar-mak, halkı çürüyen tekelci kapitalizmin engellerine ve barbar faşizme karşı korumak için savaşmaktadır. Bu kültürü yokolmaktan koruyacak ve onu en yüksek gerçek ulusal kültür durumuna getirecek olan unsur. sadece proletarya devrimidir. Biçimde ulusal ve kap­samda sosyalist. Bunun Sovyet Sosyalist Cumhuriyet­ler Birliğinde gerçekleştirilmekte olduğunu kendi gözlerimizle görmekteyiz.

Proletarya enternasyonalizmi, her ülkede emekçi halkın ulusal, toplumsal ve kültürel özgürlüğünü sağlamak için verdiği kavgayla çelişkide değildir. Ayrıca uluslararası proletarya dayanışması ve kavga birliği sayesinde, bu savaş için zorunlu desteğide sağlar. Kapitalist ülkelerin işçi sınıfı, zafer kazanmış olan büyük Sovyetler Birliği proletaryası ile. sıkı bir işbirliğine gittiği takdirde ancak başarıya ulaşabilir. Ancak Emperyalist ülkelerdeki proletarya ile elele savaştığı takdirde sömürge durumundaki halklar ve baskı altındaki ulusal azınlıklar özgürlüklerine kavuşabilirler. Emperyalist ülkelerde, proleter dev­riminin zaferine giden tek yol, emperyalist ülkedeki işçi sınıfının sömürgelerdeki ve bağımlı ülkelerdeki ulusal kurtuluş hareketiyle devrimci bir işbirliğine gitmeleri yoludur. Çünkü Martın da bize öğrettiği gibi "başka ulusları ezen ulus asla özgür olamaz."

Ezilmiş bağımlı bir ulusun komünistleri kendi uluslarının halkı arasındaki şovenizme karşı başarıyla savaşabilmek için, pratikte aynı zamanda uluslarını yabancıların boyunduruğundan kurtar­mak için de savaşmakta olduklarını göstermelidirler. Yine, aynı şekilde, ezen bir ulusun komünistleri bo­yunduruğu altına aldığı ulusların kaderlerini kendi­lerinin tayini için kendi ülkelerindeki burjuvaziye karşı savaşmadıkça ülkelerindeki emekçi kitlelerini enternasyonalizm ruhuna sadık kalarak eğitmeleri imkânsızdır. Bu savaşı vermedikleri takdirde, ezen ulusların sosyalistleri ezilen ulusların emekçi halk­larının ulusal ön yargılarını yenmelerine yararlı değil zararlı olmuş olurlar.

Eğer bu öze göre hareket eder; bütün kitle eylemi­mizde hem milliyetçi nihilizmden, hem de burjuva milliyetçiliğinden arınmış olduğumuzu gösterirsek, ancak o zaman faşistlerin aşırı milliyetçi demagojile­rine karşı başarıyla savaşabiliriz.

Bu yüzden Leninist ulusal politikayı doğrulukla ve geçerli bir şekilde uygulamak önem kazanmak­tadır. Şovenizme, faşistleri kitlelere yaptıkları ideo­lojik etkinin bu baş aracına karşı savaşmanın kuşkusuz en önemli koşullarından biridir bu.

Georgi Dimitrov; Faşizme Karşı Birleşik Cephe; Evrensel Basım Yayın. sah:147-151



Yeni Başlık  kilitli



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör SOL'da ideolojik yengi, yenilgi melnur 10 11048 28.01.2014- 17:15
Konu Klasör Kavga konusu... umut 0 4577 11.11.2014- 12:15
Konu Klasör Bir ideolojik yakıt olarak korku... melnur 0 768 12.06.2022- 09:21
Konu Klasör Güncel durumda ideolojik mücadele umut 0 2776 19.07.2015- 09:41
Konu Klasör Halkla kavga ediniz solcu 0 2624 14.10.2015- 21:30
Etiketler   Georgi,   DimitrovFaşizme,   karşı,   ideolojik,   kavga
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS