SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 13 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   8   9   10   [11]   12   13   >   son» 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
munzur
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 19.12.2013
İleti Sayısı: 1.075
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: munzur
Cevap Tarihi: 01.02.2015- 14:34


Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

Alıntı Çizelgesi: bedrettin yazmış

Şimdi aynı soruyu bir daha soralım; sınıfla, halkla bağ kurabilmek için, '' bizim vatanımız yok'' söylemi mi daha işlevseldir, yoksa ''bu vatan bizim, bu vatan toprağı üzerinde bizi sömürenlerin iktidarını yıkacağız'' söylemi mi?

''Bu vatan bizim, bu vatan toprağı üzerinde bizi sömürenlerin iktidarını yıkacağız'' derseler, kuyrukçuluğa gerekçeleri ortadan kalkar. BU yüzden bunu söyleyemezler.




Türkiye solunda bir kesimin önemli bir zaafı bu. Kuyrukçular siyasi devrim perspektifini öteleyerek, çoğu kez yadsıyarak bu tür gereksiz ve yararsız bir söylemi siyasi söylem haline getirebiliyorlar. Sanalın dışında aşıldığını düşünüyorum.



''Bizim vatanımız yok'' diyenin o vatanla ilişkisi de yok demektir. O vatan toprağı üzerinde hiç bir siyasi görüşü de yok. Liberallerin kozmopolitizmini, bu ''vatansızlar'' enternasyonalizm adına savunuyorlar. Al birini vur öbürüne!



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.017
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 01.02.2015- 17:44


Alıntı Çizelgesi: munzur yazmış

Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

Alıntı Çizelgesi: bedrettin yazmış

Şimdi aynı soruyu bir daha soralım; sınıfla, halkla bağ kurabilmek için, '' bizim vatanımız yok'' söylemi mi daha işlevseldir, yoksa ''bu vatan bizim, bu vatan toprağı üzerinde bizi sömürenlerin iktidarını yıkacağız'' söylemi mi?

''Bu vatan bizim, bu vatan toprağı üzerinde bizi sömürenlerin iktidarını yıkacağız'' derseler, kuyrukçuluğa gerekçeleri ortadan kalkar. BU yüzden bunu söyleyemezler.




[size=2]Türkiye solunda bir kesimin önemli bir zaafı bu. Kuyrukçular siyasi devrim perspektifini öteleyerek, çoğu kez yadsıyarak bu tür gereksiz ve yararsız bir söylemi siyasi söylem haline getirebiliyorlar. Sanalın dışında aşıldığını düşünüyorum.



''Bizim vatanımız yok'' diyenin o vatanla ilişkisi de yok demektir. O vatan toprağı üzerinde hiç bir siyasi görüşü de yok. Liberallerin kozmopolitizmini, bu ''vatansızlar'' enternasyonalizm adına savunuyorlar. Al birini vur öbürüne!



Bir ara 'bizim vatanımız yok, vatanımız bütün dünya bizim'' diyenlere çokça rastlardık. Biraz dürtüklenmeye çalışıldığında ''manifesto'' derlerdi. Manifestoda başka şeylerin söylendiği gösterildiğinde, bu kez ''bu vatan bizim değil, bu vatan burjuvazinin'' demeye başladılar. İyi ama o zaman dünya da sizin olamazdı, çünkü dünyada emperyalizm hakim. Pek yanıt üretemiyorlar. Enternasyonalizm'i bir tekerlemeye dönüştürmüşler. Sanki enternasyonalist olmak vatan sathında siyasal devrimi önemsizleştirir, yok sayarmış gibi...

Sosyalistlerin önceliği sınıf mücadelesi ekseninde siyasal devrimdir. Ne yapılırsa yapılsın, ne söylenirse söylenilsin ve nasıl bir konumlanış alınırsa alınsın yurtseverliği ve ulusal ölçekteki siyasal devrim perspektifini gündeminden düşüren bir zihniyet enternasyonalizm yerine burjuva kozmopolitizminin, sınıf mücadelesi yerine kürt ulusal mücadelesinin kuyrukçuluğuna yelken açacaktır. Bundan kurtuluş yok.

İstese de, istemese de![/size]



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
toplumcu
[ devrimci ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 03.10.2013
İleti Sayısı: 355
Konum: Tekirdağ
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: toplumcu
Cevap Tarihi: 06.02.2015- 22:15


Vatan kavramını siyasi mücadelesinin içeriğinden düşüren bir hareketin sınıf mücadelesinden anladığı ne? Vatan burjuvazinin ve proleteryanın kapışma alanıdır, burjuvazinin iktidarına son verilecek satıhtır. Reddedildiğinde burjuvaz ve proleteryanın kapışması, yani sınıf mücadelesi de reddedilmiş olur. Sosyalistlerin yurtseverliğinin anlamı da bu. Bu vatanı seviyoruz ve bu vatan toprağında burjuvazinin elinden iktidarı almak istiyoruz. Bu vatandan sömürücüleri, ağaları, beyleri iktidardan uzaklaştırmak istiyoruz. Onların egemenliğine son vermek istiyoruz. Onun için bu vatan bizim diyoruz ve bu vatanı da egemen sınıf olan burjuvaziden almak istiyoruz. Vatansız olduğumuzu   söylediğimizde iktidarı nasıl alacak, sosyalizmi nasıl kuracağız?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
spartakus
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 23.11.2013
İleti Sayısı: 624
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: spartakus
Cevap Tarihi: 07.02.2015- 21:17


Yurtsever olmayan sol düşünemiyorum. Bir işçiye gidip ''biz yurdumuzu sevmiyoruz, senin rahat etmen için arjantin işçisiyle birlikte mücadele etmen lazım'' deyin size ne cevap verir?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
yura
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 08.02.2014
İleti Sayısı: 816
Konum: Bolu
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: yura
Cevap Tarihi: 08.02.2015- 18:49


Alıntı Çizelgesi: spartakus yazmış

Yurtsever olmayan sol düşünemiyorum. Bir işçiye gidip ''biz yurdumuzu sevmiyoruz, senin rahat etmen için arjantin işçisiyle birlikte mücadele etmen lazım'' deyin size ne cevap verir?



git işine gardaş:)



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
tarihselmaddeci
[ tarihselmaddeci ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.05.2014
İleti Sayısı: 581
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder

Web Adresi | Özel ileti Gönder

1 kere teşekkür edildi.
1 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: tarihselmaddeci
Cevap Tarihi: 09.02.2015- 10:32


Bu konu hakkında "yurtsever değil enternasyoanlistiz" diyen yarı-anarşistlere Lenin yoldaşın sık sık gözardı edilen yazısını paylaşalım ve artık şu saçmalığı tekrar edip kafa ütülemeyin.

BÜYÜK-RUS ULUSAL GURURU ÜZERİNE

Viladimir İliç Lenin
12 ARALIK 1914


ULUSALLIK ve yurt üzerine, bugünlerde, ne kadar da çok söz ediliyor, ne iddialar ileri sürülüyor, bağırıp çağrılıyor! İngiltere'de liberal ve radikal bakanlar, Fransa'da (gerici meslektaşlarıyla tam görüş birliğine varmış bulunan "İlerigörüşlü" gazeteci sürüsü) ve Rusya'da (nice narodnikler ve "marksistler" dahil) resmi kadet ve ilerici kalem güruhu, hepsi, kendi "ülke"lerinin özgürlük ve bağımsızlığını, ulusal bağımsızlık ilkesinin yüceliğini öve öve bitiremiyorlar. Burada, Nikola Romanov kasabının ya da zencileri ve Hintlileri gaddarca ezenlerin övgüsünü yapan satılık dalkavuğun nerede bittiğini, ve basbayağı ahmaklıktan ya da yüreksizlikten ötürü "akıntıya uyan" darkafalı küçük-burjuvanın (sayfa 124) nerede başladığını, insan kolay kolay kestiremiyor. Kökleri, egemen ulusların büyük toprak sahipleri ve kapitalistlerin çıkarıyla iç içe olan yaygın ve pek derin bir ideolojik akım ile karşı karşıyayız. Bu sınıfların çıkarına olan görüşlerin propagandası için her yıl yüz milyonlar harcanıyor: bu değirmeni büyücek bin akıntı döndürüyor ve bunun suyu (inanç bakımından bir şoven olan Menşikov'dan, Plehanov ve Maslov gibi, Rubanoviç ve Smirnov gibi, Kropotkin ye Burtsev gibi oportünistliklerinden ya da yüreksizliklerinden ötürü şoven kesilmiş olanlara kadar) birçok kaynaklardan gelmektedir.

Bu ideolojik akım karşısında, biz Büyük-Rus sosyal-demokratlar da, tutumumuzu belirlemeye çalışalım. Avrupa'nın uzak-doğusunda bulunan ve Asya'nın önemli bir bölümünü kaplayan bir egemen ulusun temsilcileri olarak bizim, (hele haklı olarak "halkların hapisanesi" diye adlandırılmış bir ülkede özellikle kapitalizmin Avrupa'nın uzak-doğusunda ve Asya'da birçok büyük ve küçük "yeni" ulusları canlandırdığı ve ulusal bilince ulaştırdığı bir zamanda; çarlık yönetiminin bazı ulusal sorunlarını; Birleşik Soylular Şurasının[66] ve Guçkovların, Krestovnikov ve Dolgorukovların, Kutler ve Rodiçevlerin çıkarlarına uygun bir biçimde "çözümlemek" üzere, Rusları da, Rus olmayanları da silah altına çağırdığı bir anda) ulusal sorunun büyük önemini unutmamız çok yanlış olur.

Ulusal gurur duygusu" bize, biz bilinçli Büyük-Rus proleterlerine yabancı bir duygu mudur? Elbette ki değildir! Biz, dilimizi ve yurdumuzu severiz; biz, yurdumuzun emekçi yığınlarını (yani yurdumuz nüfusunun onda-dokuzunu) demokratik ve sosyalist bilinç düzeyine yükseltmek için elimizden geleni yapıyoruz. Çarın kasapları, soylular ve kapitalistler elinde, güzel yurdumuzun uğradığı hakaretleri, zulüm ve aşağılamaları görmek ve duymak bizim için çok acıdır. Rodiçev'i, dekabristleri ve 1870'lerin devrimcilerini kendi içinden yaratmış olan biz Büyük-Rusların, bu zulüm ve aşağılamalara karşı göstermiş olduğumuz direnişten ötürü gurur duyuyoruz. Büyük-Rus işçi sınıfının, 1905'te yığınların güçlü devrimci partisini yaratmış olmasından ötürü; Büyük-Rus köylülüğünün demokrasiyi benimsemeye başlamasından, papazların ve büyük toprak sahiplerinin boyunduruğunu kırma işine girişmesinden ötürü, gurur duyuyoruz.

Yaşamını devrim davasına adamış olan büyük Rus demokratı Çernişevski'nin bundan yarım yüzyıl önce: "Zavallı bir ulus; tepeden tırnağa köleler ulusu; hepsi köle" dediğini anımsıyoruz. Açık ve gizli Büyük-Rus köleleri (çarlık boyunduruğunu taşımalarından ötürü Büyük-Rus köleleri) bu sözü anımsamaktan hoşlanmazlar. Oysa bu söz, bizce gerçek yurt sevgisini, Büyük-Rus halk yığınlarında bir devrimci ruhun olmayışından ötürü duyulan acıyı içeren bir sevgiyi ifade eder. Çernişevski'nin zamanında o ruh henüz yoktu. Şimdi de az var. Ama şimdiden o ruh mevcuttur. Büyük-Rus ulusu da, bir devrimci sınıf yarattığı için, bu ulus da insanlığa, yalnızca katliamlar, sıra sıra idam sehpaları, zindanlar, büyük .açlık ve papazlara, çarlara, büyük toprak sahiplerine ve kapitalistlere kölece bağlılık örnekleri değil, özgürlük ve sosyalizm uğruna savaşımdan da örnekler verebildiği için, yüreklerimiz ulusal gururla doludur.

Yüreklerimiz ulusal gurur duygusuyla doludur; işte bundan ötürüdür ki, (toprak sahibi soyluların, Macaristan'ın, Polonya'nın, İran ve Çin'in özgürlüğünü boğmak için köylüleri savaşa sürdükleri) kölece geçmişimizden özellikle nefret ederiz: aynı toprak sahiplerinin, kapitalistlerin de desteğiyle, Polonya ve Ukrayna'yı boğazlamak için, İran'da ve Çin'de demokratik hareketi ezmek için ve Büyük-Rus ulusal gururumuzun yüzkarası Romanovlar, Bobrinski ve Purişkeviçler çetesini güçlendirmek için, bizi savaşa sürdükleri zaman, bugünümüzden de nefret ederiz. Bir kimse köle doğdu diye suçlanamaz; ama özgürlük uğruna savaşımdan kaçmakla kalmayıp köleliğini haklı bulan ve onu öven bir köle (örneğin (sayfa 126) Polonya'nın ve Ukrayna'nın vb. gırtlaklanmasına Büyük-Rusların "yurt savunması" diyen bir kimse), haklı olarak, öfke, tiksinti ve nefret duyguları uyandıran bir aşağılık parazit, bayağının bayağısı bir köledir.

Devrimci proletaryanın öğretmenleri, 19. yüzyıl demokrasisinin tutarlı en büyük temsilcileri Marx ve Engels, "başka ulusları ezen bir ulus, özgür olamaz"[68] dediler. Ve biz Büyük-Rus işçileri, yüreklerimiz ulusal gururla dolu olarak, ne pahasına olursa olsun, bağımsız, demokratik, cumhuriyetçi ve gururlu bir Büyük-Rusya istiyoruz; komşuları ile ilişkilerini, bir büyük ulus için o kadar alçaltıcı olan feodal ayrıcalık ilkesine değil, insani eşitlik ilkesine dayandıran bir Rusya istiyoruz. Ve işte bunu istediğimiz içindir ki, biz, 20. yüzyılda, Avrupa'da (hatta Avrupa'nın uzak-doğusunda bile),monarşiye karşı, yani kendi yurdundaki toprakbeylerine ve kapitalistlere karşı, yani yurdumuzun en kötü düşmanlarına karşı savaşmak için bütün devrimci olanakları kullanmadan "yurtsavunması"nın olanaksız olduğunu söylüyoruz. Hangi savaşta olursa olsun, çarlığın yenilgisini istemeden, Büyük-Rusların "yurtlarını savunamayacaklarını" ve bunun, Büyük-Rusya'da yaşayanların onda-dokuzu için ehvenişer olduğunu söylüyoruz. Çünkü çarlık, bu onda-dokuzu, iktisadi ve siyasal bakımdan ezmekle kalmıyor, başka ulusları ezmeyi ve bu utanç verici durumu, ikiyüzlü ve sözde yurtseverce sözlerle maskelemeyi öğreterek, bu onda -dokuzu soysuzlaştırıyor, manen düşürüyor, onursuzluğa, ahlaksızlığa sürüklüyor.

Bize karşı, çarlıktan başka, ve onun koltuğu altında bir yeni tarihsel gücün, Büyük-Rus kapitalizminin ortaya çıktığı ve güçlendiği ve bu gücün, geniş bölgeleri, iktisadi bakımdan bir merkeze bağlayarak ve birbiriyle kaynaştırarak, ilerici nitelikte bir iş başardığı görüşü ileri sürülebilir. Ama bu itiraz, (Marx'ın, lasalcıları, Prusya kraliyet sosyalistleri diye adlandırdığı gibi) çarcı Purişkeviç sosyalistleri diye nitelendirmemiz gereken sosyalist-şovenistleri haklı kılmaz, tersine onları daha da suçlu duruma düşürür. Tarihin, yargısını, Büyük-Rus ulusu kapitalizmi lehine ve küçük ulusların aleyhine vereceğini varsaysak bile, bu, olanaksız değildir; çünkü sermayenin bütün tarihi" şiddet ve talap, kan ve ahlâksızlık tarihidir. Biz, her ne pahasına olursa olsun, küçük ulusların muhafaza edilmesini savunuyoruz; öteki koşullar eşit olduğu takdirde, kesinlikle merkezileşrneden yanayız ve federal ilişkileri yücelten, küçük-burjuva ülküsüne karşıyız. Varsayımımız doğru olsaydı bile, ilkin, Romanov-Bobrinski-Purişkeviç'e, Ukrayna'nın vb. boğazlanmasında yardım etmek, bize, ya da (sosyalistlerden vazgeçtik) demokratlara düşmez. Bismarck kendine özgü junker tarzıyla, ilerici ve tarihsel görevi yerine getirdi, ama bundan ötürü, Bismarck'ı sosyalistlerin desteklemesini haklı göstermeye kalkacak olan bir kimse, gerçekten pek tuhaf bir "marksist" olurdu! Üstelik Bismarck, başka uluslar tarafından ezilmekte olan parçalanmış Almanları birleştirerek iktisadi gelişmeyi sağlamıştır. Büyük-Rusyanın iktisadi gönenci ve hızlı gelişmesi ise, bu ülkede, Büyük-Rusların öteki ulusları ezmesine son vermesini gerektirir. İşte, geleceğin Rus Bismarklarının bizdeki hayranlarının gözden kaçırdıkları fark burada.

İkincisi, eğer tarih, yargısını, Büyük-Rusya egemen-ulus kapitalizmi lehine verecekse bundan çıkalı sonuç, kapitalizmin doğurduğu komünist devrimin başlıca itici gücü olarak Büyük-Rus proletaryasının sosyalist rolünün daha büyük olacağıdır. Proleter devrim, işçilerin tam bir ulusal eşitlik ve kardeşlik içinde uzun süre eğitilmelerini gerektirir. Onun için Büyük-Rus proletaryasının çıkarları, Büyük-Rusların ezdikleri bütün ulusların tam eşitliği ve kendi kaderlerini tayin hakkı uğruna (en kararlı, tutarlı, yürekli bir biçimde ve devrimci biçimde) savaşım vermek üzere yığınların sistemli olarak eğitilmesini gerekli kılar. (Kölece bir anlam verilmedikçe) Büyük-Rus ulusal gururunun çıkarları da, hem Büyük-Rus, hem öteki proleterlerin sosyalist çıkarlarıyla bağdaşır. Uzun yıllar İngiltere'de yaşadıktan ve kendisi yarı-İngiliz olduktan sonra, İngiliz işçilerinin sosyalist hareketinin çıkarları gereği İrlanda için özgürlük ve ulusal bağımsızlık isteyen Marx, bize her zaman örnek olacaktır.

Ele aldığımız ikinci varsayımda, yerli sosyal-şovenlerimiz, Plehanov vb., yalnızca kendi ülkelerine (özgür ve demokratik Büyük-Rusya'ya) değil, Rusya'daki bütün ulusların proleter kardeşliğine, yani sosyalizm davasına ihanet etmektedirler.

Sosyal-Demokrat, n° 35
Aralık 1914 (sayfa 129)

Bu yazı üzerine hala "komünistler yurtsever olamaz" diyecek bir okuma sorunlusu var mıdır?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
munzur
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 19.12.2013
İleti Sayısı: 1.075
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: munzur
Cevap Tarihi: 10.02.2015- 18:12


Alıntı Çizelgesi: yura yazmış

Alıntı Çizelgesi: spartakus yazmış

Yurtsever olmayan sol düşünemiyorum. Bir işçiye gidip ''biz yurdumuzu sevmiyoruz, senin rahat etmen için arjantin işçisiyle birlikte mücadele etmen lazım'' deyin size ne cevap verir?



git işine gardaş:)



:)
Bu cevabı bile vermez. Kendi yaşadığı ile kendisine söylenenlerin ne kadar farklı olduğunu düşünecek ve şaşıracaktır. Solcu geçinenlerin hayal aleminde olduğu kanısına varacaktır.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
yura
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 08.02.2014
İleti Sayısı: 816
Konum: Bolu
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: yura
Cevap Tarihi: 10.02.2015- 21:03


Vatan, onu parsel parsel satanların değil; Uğrunda darağacına gidenlerin vatanıdır. !

Deniz Gezmiş



Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 13 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   8   9   10   [11]   12   13   >   son» 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Bu halk bizim, bu vatan bizim. abbas 5 5527 17.10.2014- 23:09
Konu Klasör “Birgün gelecek, zaman bizim olacak, bizim!” proleter 0 4879 02.06.2014- 20:58
Konu Klasör Emek örgütlerinden 1 Mayıs açıklaması: 'Emek bizim, gelecek bizim!' melnur 1 436 30.04.2023- 00:21
Konu Klasör Bizim Fidel melnur 0 3388 28.11.2016- 08:43
Konu Klasör Bizim kahramanlarımız melnur 1 2327 21.09.2019- 09:59
Etiketler   Vatan,   Bizim
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS