SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 2 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   [2] 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
umut
[ umut yarın ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.09.2013
İleti Sayısı: 3.105
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: umut
Cevap Tarihi: 23.09.2014- 19:33


Alıntı Çizelgesi: munzur yazmış

Alıntı Çizelgesi: umut yazmış

Alıntı Çizelgesi: munzur yazmış

Onlar kendilerini sol liberal olarak görmüyorlar, kendilerine sorsan sosyalistler! Aslında böyle düşünen ve kendilerini marksist olarak adlandıranlar da var. Özellikle troçkistler böyle bir siyaseti savunuyorlar. DSİP genel başkanı Doğan Tarkan böyle bir düşünceyi sol pazarlama yöntemiyle savunurdu.



Doğru söylüyorsunuz, katılıyorum, sadece onlar da değil, bugün kürt ulusalcılığına yedeklenen sol da benzer şeyleri savunuyor. Bunlara toptan solun sağa sapmış hali desek yeterli herhalde.




Belki alışkanlıktan oluyor ama, bu kişilere artık sol denmekten vazgeçilmeli. Sağdan soldan duydukları üç beş cümle ile solculuk taslayanları sol olarak adlandırmak sola yapılmış bir haksızlıktır. Emperyalist saldırılara, emperyalist hegemonyaya ve emperyalist plan ve yayılmacılığa karşı çıkmayan biri solcu olabilir mi? Emperyalist yayılmacılığa karşı vatan savunmasını önemsemiyen biri gerçek bir kapitalizm düşmanı olabilir mi? Emperyalizme karşı çıkmayan birinin kapitalizme karşı çıktığını söylemesi kadar absürd bir durum olamaz. Böylelerini sol saymaktan vazgeçmeliyiz.



Bu söylediklerinize de katılıyorum. Emperyalizm vurgunuz sol düşünce açısından çok önemli. Emperyalizmi görmezlikten gelenlere yönelik eleştiriler daha da yoğunlaştırılmalı.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
yorum2006
[ yorumcu ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.08.2013
İleti Sayısı: 772
Konum: Gizli
Durum: Gizli
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

2 kere teşekkür edildi.
Cevap Yazan: yorum2006
Cevap Tarihi: 27.09.2014- 03:07


Ulus devletler hala geçerlidir. En büyük emperyalistler, ABD, Japonya ve sözde AB'yi kurmuş olmalarına karşın İngiltere, Almanya, Fransa v.b. ulus devletlerin başını çekmektedir. Kendi çöplüklerinde "ulus devlet" ten taviz vermeyen emperyalistler, geri kalmış ülkelerde ise "ulus devlet bitti" propagandası yapıyor. Uşakları da onların kuyrukçuluğunu yapıyor. Tabii bir yandan da "ulus devlet"ten daha beter devletçiklerin etnik devletlerin, aşiret devletlerinin, mezhep devletlerinin kurulmasına çalışıyor.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
umut
[ umut yarın ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.09.2013
İleti Sayısı: 3.105
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: umut
Cevap Tarihi: 27.09.2014- 09:28


Küreselleşmeyle uluslarası sermaye ulus devletlere savaş açtı, burjuvazinin ulus devletle işi kalmadı. Ulus devletin ele geçirilmesinin sosyalistler için önemli olduğunu inkar etmeye çalışan ve kendini solcu sanan kesimin bir tahribatı da bu konuda ortaya çıkıyor. İşlerine öyle geldiği için bu kendini solcu sanan kesim ulus devleti savunmak burjuvazinin çıkarına olduğu yalanını söylemektedir ve bu konuda Star ve Akit'in yalanları gibi yalanlar yaymaktan utanmamaktadırlar. Burjuvazi çağımızda uluslararası tekel haline gelmiştir ve   ulus devlete karşıdır, çıkarına gelmemektedir. Sola geldiğimizde sol, emperyalizmin ve çok uluslu tekellerin bu siyasetine karşı çıkarken doğrudan ulus devleti savunarak değil, o ulus devleti dönüştürmenin siyasetine sarılarak bunu yaparlar.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 27.09.2014- 13:40


Alıntı Çizelgesi: dayanışma yazmış

Alıntı Çizelgesi: munzur yazmış

Ulus devletler bugün için emperyalizmin ayak bağıdır. Uluslar arası sermaye bütün dünyayı serbestçe dolaşmak isterken ulus devlerin karar mercilerine takılmak istememektedir. Bu nedenle uluslararası sermayeyi ulus devleti savunuyor göstermek iki yüz yıl öncesinin realitesiyle dünyaya bakmak demektir. Siz bu soruları ulusalcılar sermayenin devletini savunuyor eleştirisine karşı ileri sürdüyseniz, bence sorun bu kadar basit olmamalı. Ulus devletlere yönelik emperyalist saldırılara karşı çıkmanın ulusalcılık ve sermayenin devletini savunmak olduğu eleştirisi çok sığ bir eleştiridir. Konuya bence bu pencereden bakmak bizi yanlış yargılara götürür. Solcular emperyalizme, emperyalist saldırılara, çok uluslu sermayenin ulus devleti aşma siyasetine karşı çıkmalıdır, burada tartışılacak bir konu olamaz, ama sadece böyle bir duruş da solcu olabilmek için yeterli değildir. Tersinin savunulacak bir yanı yok zaten. Bugün için burjuvazi ulus devletlere karşı diyebilmek ve ulus devleti hangi nedenlerle olursa olsun savunan ideolojilere cepheden karşı çıkmak,   emperyalist cepheden yana olmak demektir.



Aslında ulusalcı suçlamaları tam da bu nedenle ortaya çıkıyor. Bu tartışmada kullanılan suçlamanın gerekçesi çoğu zaman bu tavır oluyor. Dünya köye döndü, ulus devleti savunmak dünyanın gidişatına ayak uyduramamaktır gibi. Bu açıklamaların konuyu aydınlatmada yetersiz kaldığını biliyorum ama, emperyalist saldırılara karşı ulus devletten yana olmak solun vazgeçemeyeceği bir siyasi tavır olmalıdır diye düşünüyorum. Bu çizgi üzerinden yöneltilen ulusalcılık suçlamasının haksız bir suçlama olduğunu düşünüyorum.



Bu suçlamalar buradaki arkadaşların söylediği gibi tamamen liberal safsatalardır. ''Dünya köye döndü, ulus devlet içinde mutluluk olamaz'' gibi söylemler, milliyetçilik- ulusalcılık eleştirisi-suçlaması adı altında yıllarca söylendi durdu. Amaç emperyalizmin küreselleşme adı altında bütün ülkelere-ulus-devletlere dayatmaya çalıştığı neo-liberal ideolojinin savunuculuğunu yapmaktı. Böyle yaptılar, yapıyorlar. Ulus devletlerin karar alma mekanizmalarını çok uluslu şirketlere peşkeş çekme amacını taşıyor bu söylenenler. Bunu sadece liberaller, soldan çark edenler savunmuyor, bu yaklaşıma kendilerini solcu, enternasyonalist solcu, komünist olarak niteleyen bir güruh da katkı veriyor. Onların gerekçeleri başka. Onlar da ''Dünya köye döndü, emperyalizmle dünya sistemi haline geldi'' diyerek ve bunu gerekçe göstererek ulus devletin aşıldığını saçma sapan çözümlemelerle(!) ileri sürüyorlar. ''Emperyalizm dünya sistemi olduğundan ancak dünyasal anlamda bir karşı koyuşla yenilebilir''miş! Bu yüzden ulusal ölçek içinde mücadele anlamsızmış, yapılacak şey proleter enternasyonali bir an önce hayata geçirip, kapitalizmle dünya ölçeğinde kapışmak olmalıymış!

Aralarında çok büyük fark yok, biçimde farklılık özde farklı oluşun karşılığı değildir. Bunlarınki de böyle. Biçimde farklı gözüküyor( enternasyonal solcu görünmenin başkaca bir yolu yok) ama öz'e geldiğimizde iki iddia da ulus devlet ve ulus devlet ölçeğini önemsizleştirmek ve itibarsızlaştırmak için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar. Liberallere çok kızmamak gerek. Onlar ideolojilerinin gereğini yapıyorlar. Her koşulda sermayenin çıkarlarını koruma doğrultusunda kendilerine bir doğrultu verebiliyorlar. Diğer kesim önemli, ulus devlet ölçeğini önemsizleştirmeye çalışan ve bu yolla sosyalist ideolojinin olmazsa olmazı olan siyasi devrim perspektifinin üzerinden atlamaya çalışıyorlar. Sol sempatizanlara anti-komünist görüşlerini bu yolla aşılamaya çalışıyorlar.

Aslında bu noktada bir soru daha var yanıtlanması gereken; o da, siyasal devrim perspektifini yok saydıklarında bunlar ne iş yapar? Önemli bir soru bu ve bu sorunun yanıtı, günümüz sanal soytarılığına da bir yanıt getirmiş oluyor. O da şu: siyasal devrim perspektifinin üzerinden atladığınızda ve görmezlikten geldiğinizde kuyrukçuluktan başka bir iş yapamaz hale gelinir. Kaçınılmaz bir sonuç bu. Bu kuyuya düştüğünüzde ise, artık başka bir ''iş'' yapamaz hale gelinir. Sanalda bunun pek çok ibret verici örneği var. Pek çok kuyrukçu böyle bir kuyunun içine yuvarlandığı için artık sadece kuyrukçuluklarına mazeret üretmek, kılıf ayarlamak ve bu da olamadığı için kendi dışındakileri sosyal şöven, sosyal faşist veya ulusalcı diyerek tatmin olma çabası içine giriyorlar. Biliyorlar ki, böyle yaptıklarında kürt milliyetçileri tarafından sırtları sıvazlanacak, teşekkür alacaklar. Sırtları da sıvanıyor, teşekkür de alıyorlar.

Tabi, bütün bunlar olurken söylediklerine kendileri de inanıyorlar mı sorusunun yanıtı zor. Evet, başkalarını kandırmaya çalışıyorlar, başkalarını bu saçmalıklara inandırmaya çalışıyorlar, ama bütün bunlar yapılırken kendileri söylediklerine inanıyorlar mı?

Emin olmak hiç kolay değil!




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 14.10.2017- 12:21


Ulus devlet öldü mü ıssız acun kaldı mı-Metin Çulhaoğlu


Son dönemde ABD’yle yaşanan gerilimler içerde iki “taraf” arasındaki tartışmaları da alevlendirdi. Aslında taraflardan biri, yani genel olarak liberal cenah, bu gerilimde pek fazla şey söylemedi; ama yakın zamana kadar “ulus devlet artık aşıldı” görüşünde ısrar ettiklerini biliyoruz.

Diğer taraf ise çok daha ateşli: “Ulusalcılar” olarak bilenen bu kesime göre Amerikan emperyalizmi ulus devletleri parçalamak, yok etmek, bitirmek istiyor…

Ulus devlet de bu hengâmede herhalde “ben bittim mi, yoksa bitmedim de birileri bitirmek mi istiyor” sorusunun altından kalkmaya çalışıyordur.

***

Hemen söyleyelim: Ulus devlet bitmez, bitirilmez. Kapitalizm varsa, bitirmek isteyen de çıkmaz, “sönümlensin” diyen de...

Yaşadığımız dönemde ulus devletlerin egemenlik alanlarına kimi sınırlamalar getirilmesi, örneğin bağlayıcı kimi uluslararası sözleşmelerin taşıdığı hükümlerin “taraf devletlerin” iç hukukuna üstünlük taşıması, ulus devletin bittiği anlamına gelmez.    

İstisnasız tüm devletlerin uyduğu varsayımıyla, örneğin 1929 tarihli Savaş Esirleriyle ilgili Cenevre Sözleşmesi İkinci Dünya Savaşı’nda yer alan ülkelerin ulus devletliğini ne kadar bitirmiş olsaydı, günümüzün sözleşmeleri de sayıca ne kadar çok olursa olsun, taraf ülkelerin ulus devletliğini o kadar bitirecektir.

Sonra, günümüzde bunca halkın devlet olma mücadelesi verdiğine bakılırsa, ya ulus devletin bittiğinin farkında olmadıkları ya da “hele biz bir kuralım, bak bu iş kökünden nasıl bitiyor” diye düşündükleri sonucuna varmak gerekir.

İşin temeli başka yerdedir.

***      

İddiamız şudur: Dünya ölçeğinde bir olgu olsa da kapitalist üretim tarzı, bir sistem içinde eklemlenmiş ulus devletlere bugün de muhtaçtır. Uluslararası kapitalist bütünleşmenin ulaştığı düzey ne olursa olsun ulus devletler gene gereklidir. Çünkü uluslararası ölçekteki kapitalist üretim tarzına “temel” desek bile, bu temelin gene uluslararası ölçekte kendi üstyapısını üretmesi mümkün değildir. Üretim tarzı ya da temel ile üstyapı arasındaki zorunlu bağlantı ve bütünlük bugün de ancak ulus devlet ölçeğinde sağlanabilir.

Böyle olduğu, bırakın dünyanın tamamını, en ileri kapitalist ülkelerin oluşturduğu AB’nin bile gerçek anlamda bir “üstyapı” sunamadığı halde çatlamasından bellidir.

***

Diğer tarafa gelince…

ABD emperyalizminin dünyanın belirli bir coğrafyasına yönelik bölme-parçalama planları olabilir. Ancak buradan hareketle emperyalizmin yeni stratejisinin ulus devletleri yok etmeyi hedeflediğini söylemek mümkün değildir. Söylenebilecek olan, en fazla, emperyalizmin her yerde değil belirli bir coğrafyada, her biri kolay manipüle edilebilecek daha çok sayıda ulus devlet istediğidir. Tartışılabilir, ama buradan kalkıp “küresel strateji” genellemesine varılamaz.  

Güzellemeler düzmeden ya da lanet okumadan şu ulus devletin belirli bir bağlamda nereye oturtulması gerektiğini anlatmaya çalıştık.

***

Ancak, tartışmanın daha ciddi itiraz gerektiren yönleri de var.

Birincisi: Geçmişte sömürge, yarı sömürge olan, askeri istilaya uğramış halkların bağımsız “ulus devlet” olmak için emperyalizme başkaldırmalarıyla günümüzün kapitalist ülkelerindeki işbirlikçi, gerici, işçi-emekçi düşmanı sınıf iktidarlarının emperyalist odaklarla girdiği it dalaşı arasında benzerlik bulmak en hafif deyimle izansızlıktır.  

İkincisi: Ayrım çizgisi çok net çekilmelidir. “Bu ülke bizim ülkemiz” demekle “bu devlet (ne de olsa) bizim devletimiz” demek arasında dağlar kadar fark vardır. Sosyalizm öncesinde sosyalistlerin ülkeleri, halkları olur, ama devletleri olamaz. O devlet hangi emperyalist ülkeyle hangi konuda papaz olmuş gibi görünürse görünsün, olmaz.

Ulus devlet, sosyalistler için kutsal bir varlık, üzerine titrenilecek bir değer değildir. Neticede sosyalistler açısından önemi de değeri de vatandaşları olan işçiler ve yoksullarla birlikte iktidar mücadelesi verilebilecek ölçek olmasından kaynaklanır.  

Son olarak: Devleti değil ülkeyi gözettikleri için sosyalistlere “vatansız” diyenler olduğunu biliyoruz.

Bunların kapıkulu taifesinden olduklarını da…



Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 2 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   [2] 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Bekaroğlu'nun 'Ulus Devleti ayhan 14 11130 03.01.2016- 15:08
Konu Klasör Perinçek, Marksist Olmayan Bir Sosyalizmi Savunuyor spartakus 1 3779 03.08.2015- 01:50
Konu Klasör YPG terör örgütü değil, vatanını savunuyor denizcan 10 10800 10.11.2014- 02:41
Konu Klasör Bu ülkede burjuvazi var mı? denizcan 0 2988 08.12.2015- 17:04
Konu Klasör Küçük burjuvazi ne demektir? yaban-adamı 3 3624 15.06.2015- 21:48
Etiketler   Burjuvazi,   ulus,   devleti,   savunuyor
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS