İlköğretimde türbanın serbest bırakılmasını, bir yasak izledi. Yönetmelik'te yapılan değişiklik ile; bundan böyle dövme ve piercing yasak oldu.
(soL - Haber Merkezi) İlköğretimde türbanın serbest bırakılmasını, bir yasak izledi. Yönetmelik'te yapılan değişiklik ile; bundan böyle dövme ve piercing yasak oldu.
İlköğretimde türbanın serbest bırakılmasının ardından, yeni yönetmelikte yapılan değişiklikler bugün Resmi Gazete'de yayınlandı.
Değişen Yönetmelik, türbanı serbest bırakırken dövme ve piercingi yasaklıyor.
Yönetmelik'in 3. maddesinin 6. fıkrası, türban bütün okullarda serbest bırakıldığı için kaldırıldı. 6. fıkra şu kuralları içeriyordu; "Kız öğrenciler, imam-hatip ortaokul ve liseleri ile çok programlı liselerin imam-hatip programlarında tüm derslerde, ortaokul ve liselerde ise seçmeli Kur'an-ı Kerim derslerinde başlarını örtebilir." Ancak yapılan düzenleme ile 3. maddenin 6. fıkrası tamamen kaldırılmış oldu.
Yönetmelik'te 4. maddede yapılan değişiklikle ise; "Siyasî sembol içeren simge, şekil ve yazıların yer aldığı fular, bere, şapka, çanta ve benzeri materyalleri kullanamaz" maddesine ek olarak; " Okullarda yüzü açık bulunur saç boyama, vücuda dövme ve makyaj yapamaz, pirsing takamaz, bıyık ve sakal bırakamaz" kısmı eklendi.
Böylelikle, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın da tepki gösterdiği dövme yasaklanmış oldu. Temmuz ayında İstanbul'daki Milli Takımlar Kamp ve Eğitim Tesisleri açılışına katılan Erdoğan, Galatasaraylı Berk Yıldız'ın kolundaki dövmeleri görünce; "Bu dövmeler ne ya" tepkisini vermişti
Türbanın serbest bırakılmasını, siyasi simgelerin yasak, dini simgelerin serbest olduğu şeklinde mi yorumlamak gerek. Yoksa türban özgürlük kapsamında mı kabul ediliyor. Bugüne kadar söylenen buydu, dini bir simge değil, insan özgürlüğünün gereği denilirdi. Şimdi serbest oldu. Dövme ve piercing neden yasak? Bunlar bireysel tercih sayılmıyor mu?
İmam hatip ortaokullarına bağlı anasınıfları açılabilecek. 4-6 yaş arasındaki çocuklar, imam hatip ortaokullarının bünyesinde açılacak anasınıflarında eğitim görecek
Okul Öncesi ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliği'ne imam hatip ortaokullarına bağlı anasınıfları hükmü geldi. 4+4+4 eğitim sistemiyle imam hatibe dönüştürülen bazı ortaokullardaki anasınıfları kapatılmadı, eğitime devam etti. Yeni yönetmelikle, 4-6 yaş arası çocukların, 10-14 yaşındaki imam hatip ortaokulu öğrencileriyle aynı binayı paylaşması mevzuatla düzenlendi.
Yönetmelikte Okul öncesi eğitim ve ilköğretim kurumlarının açılması ve binaların kullanılması başlıklı bölümün 81. Maddesi'nin 1. fıkrasında şu ifade yer aldı: Okul öncesi eğitim kurumları, bağımsız anaokulları olarak açılabileceği gibi ilkokul, ortaokul ve imam-hatip ortaokuluna bağlı anasınıfları hâlinde veya ilgili diğer öğretim kurumlarına bağlı uygulama sınıfları şeklinde açılır.
ÖNEMLİ OLAN AÇILMASI!
Milli Eğitim Bakanlığı'ndan bir yetkili Aydınlık'a yaptığı açıklamada, Değişen bir şey yok. Uygulama Milli Eğitim Temel Kanunu'na uygun dedi. Oysa Milli Eğitim Temel Kanunu'nun ilgili 21. Maddesi'nde imam hatiplere doğrudan böyle bir yetki verilmiyor. Kanunda okul öncesi eğitim kurumları için İlgili diğer öğretim kurumlarına bağlı uygulama sınıfları olarak da açılır ifadesi yer alıyor. Eğitim-Sen Genel Başkanı Kamuran Karaca'ya göre MEB, bu ifadeye dayanarak yönetmeliği değiştirdi. Ancak değişiklik yine de hukuk dışı. Uygulama sınıfları, kız meslek liseleri için geçerli. Bu sınıflarda, kız meslek lisesi öğrencileri staj yapma imkanı buluyor. İmam hatiplere açılanlar ise anasınıfı... Milli Eğitim Bakanlığı'ndan yetkilinin buna yanıtı ise Bizim için önemli olan bu sınıfların bir şekilde açılmış olması şeklinde.
'MODEL ALACAK'
Aydınlık'a konuşan bir anasınıfı öğretmeni, Anasınıfları yalnızca ilkokul, kız meslek liselerinin bünyelerinde olabiliyordu. İmam hatiplerde yoktu. Elbette bu çocuklar, artık türbanı yadırgamaz hale gelecekler. Öğretmen, ablalar herkes kapalı... Kapalı toplum için zemin hazırlanıyor dedi.
Psikolog Hüseyin Günyel de, 4-6 yaş grubunun çevresinde gördüğü abi ve ablaları model alacağını dile getirdi. Günyel, Bu yaştaki çocuklar hayata taklitle tutunuyorlar. AKP, dinci bir nesil yetiştirmek istiyor. Önümüzdeki dönemde bundan faydalanacaklardır diye konuştu.
Milli Eğitim Bakanlığı aynı yönetmelikte yaptığı değişiklikle, anaokullarına ve ilköğretim okullarına mescit açılabilmesini hükme bağlamıştı.
Kılıçdaroğlu eseriyle ne kadar övünürse azdır. Türban konusunda bu kadar hoşgörü gösterilirse AKP iktidarı tarafından gelinecek yer böyle olacaktır. Türbana özgürlük olarak bakan solcular da eserleriyle övünebilirler. Özgür Türkiye gerçekleşti. Bütün okullar imam hatipe dönüştürüldü, kızların başı bohçalandı! İçiniz biraz olsun sızlıyor mu, yoksa istediğiniz bu muydu?
Zamanın başbakanı, şimdinin cumhubaşkanı söylemişti o zaman kindar ve dindar bir nesil yetiştireceğiz diye. Söylediklerini gerçekleştirecek koşulları buldukları için amaçlarını bir bir yerine getiriyorlar. Bugünün başkabakanı da zaten çocukların kişiliklerinin oluştuğu dönem olarak 10 yaşı göstermiş. Bir çeşit itiraf bu: Çocukların kindar ve dindar yetişmesi için tam eğitime müdahale ediyoruz demek istiyor. Sonrası ne olacak merak ediyorum, hangi adımı atacaklar? Türbanı zorunlu hale mi getirecekler? Bütün okullar imam hatip mi olacak? Din dersleri ağırlıklı ders haline mi gelecek?
Türbanın serbest bırakılmasını, siyasi simgelerin yasak, dini simgelerin serbest olduğu şeklinde mi yorumlamak gerek. Yoksa türban özgürlük kapsamında mı kabul ediliyor. Bugüne kadar söylenen buydu, dini bir simge değil, insan özgürlüğünün gereği denilirdi. Şimdi serbest oldu. Dövme ve piercing neden yasak? Bunlar bireysel tercih sayılmıyor mu?
Türban kendi simgeleri zaten. Bir tek o serbest. O zaman tüm singeleri serbest bıraksınlar. Özgürlüğe gelince, o yaşta çocukların hiçbiri kendiliğinden başını bağlamaz. Babası, ağabeyi bağlatır. Zorla, çevre baskısıyla kapatırlar başını. Yani özgürlük başına bağlayana değil, onu zorla kapatan zorbalara veriliyor. Tabii ki dövme ve piercinge yasak gelmesi de ilginç. Esas özgürlük kısıtlaması da budur zaten. Çünkü dövme yaptıran bunu kendi isteğiyle yaptırır, hatta aile istemez, o yaptırır. Piercing de öyle. Özgürlüğe karışmak esas bunları yasaklamak. Kaldı ki Türkiye'de ne dövme, ne piercing yaygın değil, hele o yaşlarda hiç değil. Yasak getirmeleri kendi beyinlerine uymadığından olsa gerek. Herşey faşist yobazların istediği gibi olacak, bunu da özgürlük diye yutturacaklar.
Türkiye Barolar Birliği yayınladığı bir açıklamayla türbanın ilköğretime inmesinin ulusal ve uluslararası yasalar ve sözleşmelere aykırılık taşıdığını belirtti.
Türkiye Barolar Birliği yayınladığı bir açıklamayla türbanın ilköğretime inmesinin Anayasa'ya ve uluslarası sözleşmelere aykırılık teşkil ettiğini belirtti.
Açıklamada durumun çocuk ve kadın haklarına aykırılık teşkil ettiği vurgulanırken "toplumun dinselleştirilmesine" dikkat çekildi. Yaşananların Mecelle'ye geri dönüş olduğu vurgulandı.
Açıklamanın tam metni şu şekilde:
Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul Öğrencilerinin Kılık ve Kıyafetlerine Dair Yönetmelikte türban kullanımını 9 yaşa indiren değişiklik bugünkü Resmi Gazetede yayımlandı.
Bu düzenleme ile türbanın ortaöğretim sınıflarına da sokulması, dikkatler ülkemizin ve bölgemizin içinde bulunduğu sorunlar yumağında iken kadın özgürlüğünü sınırlamada bir adım daha atmaktır. Bu adım Anayasamızın 2. maddesine aykırı olduğu gibi, doğrudan Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmenin 14. maddesinin düzenlediği çocuğun düşünce, vicdan ve din özgürlükleri hakkına, Kadın Haklarına Karşı Her Türlü Ayırımcılığın Kaldırılması Sözleşmesine ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına açıkça aykırılık oluşturmaktadır.
Son dönemde adım adım sürdürülen ve TEOG uygulaması ile de hızlandırılan, ulusal eğitimi imam hatip temel eğitimine oturtma ve isteyen istemeyen herkesi bu eğitimden geçirme anlayışı öğrencilere özgürlük tanıma değil, var olanı kısıtlamaktır. Yapılan, Mecelleye çok hızlı bir dönüştür; Mecellenin kızlarda buluğ yaşını tam dokuz olarak kabul eden 986. maddesini fiilen yürürlüğe sokmaktır.
Bunların özgürlük olduğunu kabul etmek; Cumhuriyetin temelindeki devrim felsefesini görmezden gelmek, teokratik düzenden laik düzene geçişi sorgulamak, Atatürk devriminin kadını çarşaftan çıkarıp sosyal hayata soktuğunu unutmaktır.
Sorun, özünde kadın hakları sorunudur ve bu konuda Cumhuriyetin sağladığı kazanımlardan vazgeçme ve toplumun dinselleşmesi anlamına gelmektedir. Cumhuriyetimizin laiklik ilkesinin yaşama yansıyan en büyük etkileri kadınların toplum içindeki yeri ve etkinliği ile egemenliğin kaynağıdır.
Anayasada laiklik ilkesi durdukça, devrim kanunları korundukça bütün bunların özgürlükle açıklanması olanaksızdır.
Türbanın ilköğretime kadar dinmesi ulusal ve uluslararası yasa ve sözleşmelere aykırıymış; AKp bu düzenlemeyle suç işliyormuş falan. AKP zaten suç makinesi haline gelmiş, ulusal ve uluslararası yasa ve sözleşmeleri mi takacak?
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.
