SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
İyi ki doğdun iki gözüm...           (gösterim sayısı: 7.131)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
dayanışma
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: dayanışma
Konu Tarihi: 28.10.2014- 19:08


İyi ki doğdun iki gözüm...

Ezgileriyle ve kendine özgü üslubu ile başkaldırıyı hatırlatan, düzeni sorgulayan ve özgürlüğün melodisi olan Ahmet Kaya, bugün 57 yaşında...

Resim Ekleme
Türkiye'de protest müziğin en önemli ismi olarak bilinen Ahmet Kaya bugün 57 yaşında. Ezgileriyle ve kendine özgü üslubu ile başkaldırıyı hatırlatan, düzeni sorgulayan ve özgürlüğün melodisi olan Ahmet Kaya, toplumun her kesiminde müziğiyle ve sesiyle kabul görmüş bir müzisyendi.

Kürt kimliğini ve anadilini özgürce paylaşmak ve müziğini o ezgilerle beslemek istediği için çok sevdiği ülkesini terk etmek zorunda kaldı. Kürt halkının üzerindeki anadil ve kimlik baskısına karşılık, o bir Kürt olarak Kürtçe türkü söylemek ve bunu sanatına katmak istedi. Kaya, 90'lı yıllarda Kürt halkının yaşadığı acıların, belki son olabileceğini görmüş olsa gerek, bu isteğini tüm kamuoyula paylaştı. İki halkın devlet politikalarıyla birbirine düşürüldüğü bir dönemde, müziğiyle başka bir pencere açmak istedi. Fakat Ahmet Kaya'ya, bu yüzden ağır bedeller ödetildi.

Kürt kimliğini ifade ettiği için 'halkı düşmanlığa itmekle' suçlandı. Ardı arkası kesilmeyen suçlamalar ve linç psikolojisinin yaygınlaşması onu ülkesini terk etmeye, sevdiklerine ve ülkesine hasret yaşamaya itti. O dönem Kaya'ya türlü ve yersiz suçlamalarda bulunanlar, son yıllarda vicdan muhasebelerini paylaşmayı ihmal etmedi. Ne kimliği yüzünden lince uğrayışı, ne linci başlatan isimler, ne de ülkesine hasret yaşamak zorunda bırakılan Ahmet Kaya unutulmadı.

''ÜNLÜ'' İSİMLERİN KİMLİK HASSASİYETİ
10 Şubat 1999'da Magazin Gazetecileri Derneği tarafından yılın en iyi sanatçısı ödülünü alan ve ödül konuşmasında Cumartesi Anneleri’ne teşekkür ederek, yakın zamanda Kürtçe şarkı söyleyip, klip çekeceğinin duyurusunu yapan Kaya, o gecede bulunan ‘ünlü’ isimler tarafından adeta linç edildi.

Bu olay sonrasında Ahmet Kaya'nın 1993 yılında Berlin'de Kürt İşadamları Derneği'nin düzenlediği bir gecede verdiği iddia edilen bir konsere ilişkin fotoğrafların Hürriyet Gazetesi'nde yayınlanmasıyla linç psikolojisi kamuoyuna en üst seviyede aşılandı. Kaya hakkında, ''PKK'ya yardım ve yataklık yaptığı, aynı zamanda halkı ırk farklılığı ve düşmanlığa sevkettiği'' gerekçesiyle, İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde 10.5 yıl ağır hapis istemiyle iki ayrı dava açıldı. Ahmet Kaya, bu linç psikolojisinin sonucu olarak, 16 Haziran 1999'da memleketinden ayrılmak zorunda kaldı.

'HOŞÇAKALIN' DİYEMEDEN VEDA ETTİ
Ahmet Kaya, 16 Kasım 2000 yılında 'Hoşçakalın Gözüm' isimli albümünün kayıtlarını yaparken, Paris'in Porte de Versailles semtindeki evinde geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. 17 Kasım 2000'de 30.000'in üzerinde kişinin katıldığı törenle Paris'te Peré Lachaise mezarlığına defnedildi.





Bu ileti en son melnur tarafından 28.10.2019- 19:47 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 29.10.2014- 07:46


Ahmet Kaya'yı severdim, askerliğimde Gaziantepli çömez asteğmen sayesinde ilk kez dinlemiş, gerçekten sevmiştim. Sonra aramıza ''türban olayı'' girdi. AKP türbanı bir özgürlük simgesi olarak kullanmaya başladığında Ahmet Kaya o günlerde düzenlenen ''türbana özgürlük'' gösterilerinde yer almaya başlamıştı. Birinde '' anneannemin, bacılarımın başındaki türbana uzanacak elleri kırarım'' şeklinde konuşma da yapmıştı. Mealen hatırlıyorum, böyle bir şeydi ve özgürlük-insan hakları adına gericiliğin alkışlarına gülücükler, sevgiler, saygılar yolluyordu. Uzunca bir zaman aramıza kara kedi girdi; dinlemekten kaçındım, çevremdekilerle de türban konusundaki tavrı ve söylemi yüzünden, aleyhinde tutum alarak tartıştım. (Gerçi bunlardan   onun haberi yoktu.)

Sonra o magazin gazetecileri derneğinin gecesindeki olay gelip çattı. Konuşmasını o koşullarda gereksiz görsem de, oradaki milliyetçi-şoven kalkışma epey rahatsız ediciydi. Ahmet Kaya masasına geçtiğinde masanın üzerine yağan çatal bıçaklar, onun oradaki sessiz çaresizliği de az yürek parçalayıcı değildi.

Sonrası yurt dışı.
Sonrası ülkesine duyduğu özlem.

Ve sonra o acı haber:
Ahmet Kaya yurt dışında öldü!

Kaç yaşındaydı, 43 mü?

Bütün ölümler erkendir ama, bu çok daha erken ölüm değil miydi?

Ahmet Kaya ölmüştü, o yoktu, bir daha karşımızda olmayacaktı. Bu ne korkunç bir şeydi böyle. O heyecanlı ve tutkulu konuşmalarını bir daha dinleyememek, o utangaç ama muzip tavırlarını bir daha görememek!

Sonra çok uzun bir zaman arabamda yalnız onun şarkılarını dinledim. Sadece onun şarkılarını, Şafak Türküsü'nden, Yorgun demokrat'a ve diğerlerine kadar kadar hepsini. Onu dinledikçe ona yönelik bir hatalı tutum alıp almadığımı da düşünürdüm. Ama ne önemi vardı artık; Ahmet Kaya ölmüştü.

Ahmet Kaya'nın doğum gününde ''doğum günün kutlu olsun'' demek varken, ben ölümünü yazmaya çalıştım. Sadece üzüntü değil, belki bir suçluluk duygusu: Tıpkı Nazım', Yılmaz'a ve onlarca aydına yaptığımız gibi: Ona ''olmasaydı sonumuz böyle'' dedirttikten sonra sanki hiç bir şey olmamış gibi, sanki onun ölümünden hiç birimiz sorumlu değilmişiz gibi ''doğum günün kutlu olsun'' demek biraz garip kaçmıyor mu?

Utana sıkıla, ezile büzüle de olsa, adettendir;
İyi ki doğdun iki gözüm!'









Bu ileti en son melnur tarafından 29.10.2019- 09:03 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 28.10.2019- 19:10


Sensiz geçmiyor bu günler biliyor musun?
Yüreğine beni beni soruyor musun?
Öyle yalnız yalnız   kaldım biliyor musun?
Türküler söyledim sana duyuyor musun?



İyi ki doğdun iki gözüm; iyi ki doğdun!




Bu ileti en son melnur tarafından 28.10.2019- 19:33 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör ‘Çözüm süreci’... melnur 3 1481 19.07.2021- 01:27
Konu Klasör İyi ki doğdun NAZIM. melnur 5 1481 14.01.2024- 05:41
Konu Klasör Demirtaş'tan ''yeni çözüm süreci'' başlıklı yazı... melnur 0 705 02.07.2022- 00:06
Konu Klasör İyi ki doğdun Stalin yoldaş! melnur 4 4480 19.12.2020- 07:37
Konu Klasör Devrimin ve işçi sınıfının ustası:İyi ki doğdun Gorki! melnur 3 2068 29.03.2020- 10:09
Etiketler   İyi,   doğdun,   iki,   gözüm.
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS