SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Kurd Kurdî Kurdîstan           (gösterim sayısı: 5.418)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
umut
[ umut yarın ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.09.2013
İleti Sayısı: 3.105
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: umut
Konu Tarihi: 16.11.2014- 13:44


Kurd Kurdî Kurdîstan
Özkan Öztaş


Hafızanızı yokladığınızda hatırınıza gelecektir fotoğraf. Kara bir tahta önünde yüzü aydınlık küçük kız elindeki cetvel ile tahtada yazılan "Kurd Kurdî Kurdîstan" yazılarını gösteriyor.

Kürt aydınlanma tarihi açısından kritik bir fotoğraf ve dönem. Dört farklı kara parçasında farklı alfabelerle eğitim gören Kürt halkı, aydınlanmanın fitilini yakıyordu.

Hiç de kolay değildi. Zordu!

Kürt kültürünün Rönesans'ının yaşandığı SSCB topraklarından kilometrelerce uzaklıkta, Şam'da, Suriye'nin başkentinde bir halk, kara tahta önünde kara talihini aydınlatmaya çalışıyordu. Ha deyince olacak iş değil ki. SSCB'deki Kürt enstitüleri bu konularda destek görürken Kürdistan'da aydınlar tutsak kılınıyordu. Kürt aydınlanma tarihinin unutulmaz bir uğrağıdır bu fotoğraf. Latin harfleri ile yayımlanan ilk Kürtçe dergi Hawar'da denk geliyoruz   fotoğrafa. Yıl 1933.

Şam'da bir Kürt aydını karanlık sokakları arşınlıyor. Cepte beş kuruş para yok. Kemanını temizlemek için kullandığı kadife ''bez parçasından'' dizine yama yaptığı pantolonuyla gezerken aklında koca bir hülya, elinde dünyanın pek çok yerinden gelen dergi ve gazetelerle Celadet Ali Bedirxan. Bakıyor,inceliyor “acaba neler edinebiliriz bizim Kürtler için" diye. Dergilerin arasında Yurt ve Dünya da var...

Bazen fotoğrafın kendisi, yine kendisinde olan bir başka gerçeğin üstünü örter. Ya da önüne geçer. Fotoğrafta öne çıkan şey Kurd Kurdî Kurdistan yazıydı. Akılda kalan buydu. Ama bir şey daha vardı. Kürt halkına Latin harflerinin öğretildiği o günlerin kıymeti bir kenar süsü.

Fotoğrafı daha sonra tekrar incelediğimde farkına vardığım şey ​heyecan vericiydi. Fotoğrafın sol üst köşesinde biri, elinde gaz lambası ile kara tahtayı aydınlatıyordu insanlar daha rahat görebilsinler diye yazılanları...

Kürt halkı kara tahtada ak bir yazıyı aydınlattığı oranda yürüdü karanlığın üstüne, tükürdü yüzüne celladın.

Özgürlük mücadelesinin eşitlikle bağı kurulduğu ölçüde yıktı kalelerini toprak ağalarının, para babalarının.

Peki ya bugün?

Resim Ekleme

Bugün kara tahtanın önünde cezaya kalkmış boynu bükük kulağı çekik bir fotoğrafın parçası mı olacağız yoksa kara tahtayı bembeyaz yazılarla aydınlatmaya mı çalışacağız? Ak sarayların soytarısı mı yoksa karanlık bir tarihin aydınlatıcısı mı olacağız.

Çocuklarımızın aydınlık yüzlerine Amerikan bayrakları mı çizilecek yoksa ayağa kakıp dersini mi verecek sömürüye, kara tahtanın karşısında?

“Biji serok Obama” sloganlarıyla mı anılacak insanlarımız yoksa ''emperyalizm'' ve onun yerli iş birlikçilerine kafa tutuşu ile mi?

Bir demirci ustasının zulme karşı aydınlanma ateşini harlamışlığı ve kara tahta önünde dik duruşumuzdur geldiğimiz yolun ucu.

Şam'da yakılan bir kıvılcım tüm bir Ortadoğu ve Kurdistan'ı aydınlatmıştı bundan yıllar önce.
Bugün ise Şam'da, Suriye'de, Kürdistan'da tüm Ortadoğu’nun kaderi yeniden dizayn edilmeye çalışılırken bu kritik eşikte tek bir seçenek manaya kavuşuyor.

Emperyalizme rağmen kardeşliğin, karanlığa karşı aydınlığın fitilini tutuşturma zamanıdır.
O halde küçük bir merhaba: Başlıyoruz!




Bu ileti en son umut tarafından 16.11.2014- 13:47 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
solcu
[ kemal ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.01.2014
İleti Sayısı: 1.709
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: solcu
Cevap Tarihi: 17.11.2014- 20:57


Bugün kara tahtanın önünde cezaya kalkmış boynu bükük kulağı çekik bir fotoğrafın parçası mı olacağız yoksa kara tahtayı bembeyaz yazılarla aydınlatmaya mı çalışacağız? Ak sarayların soytarısı mı yoksa karanlık bir tarihin aydınlatıcısı mı olacağız.

Çocuklarımızın aydınlık yüzlerine Amerikan bayrakları mı çizilecek yoksa ayağa kakıp dersini mi verecek sömürüye, kara tahtanın karşısında?

''Biji serok Obama'' sloganlarıyla mı anılacak insanlarımız yoksa ''emperyalizm'' ve onun yerli iş birlikçilerine kafa tutuşu ile mi?


Kürtler bu konu üzerinde düşünmeli. Solcu olmak ile milliyetçi olmak arasındaki fark bence burada yatıyor. ''Kahrolsun emperyalizm'' mi, ''Biji Serok Obama'' mı?




Bu ileti en son solcu tarafından 17.11.2014- 20:57 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
umut
[ umut yarın ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.09.2013
İleti Sayısı: 3.105
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: umut
Cevap Tarihi: 24.11.2014- 21:10


Kürt Aydınlanma tarihinden portreler: Şêrko Bêkes
Münir Gök

Modern Kürt şiirinin en önemli temsilcilerinden olan Şêrko Bêkes, 2 Mayıs 1940 yılında Güney Kürdistan'ın Süleymaniye kentinde doğdu. Henüz 8 yaşındayken yine kendisi gibi Güney'in bilinen önemli şairlerinden babasını, Faik Bêkes'i kaybetti.

Babası aynı zamanda öğretmen olduğu için sık sık başka şehirlere göç etmişlerdir. Şêrko Bêkes çocukluğundan itibaren şiirin, edebiyatın, aydınlanmanın içinde bulmuştur kendini. ''Evimizde çıra ve mum yoktu şiirle aydınlanıyorduk'' sözü aslında çocukluğunda yaşadıklarının özetidir.

Şiirleri henüz 17 yaşındayken Jin dergisinde yayımlanmaya başlandı ve daha sonra ''Devrimin Sesi'' radyosunda çalışmaya başladı. Burada şiirlerini, marşlarını ve Kürt edebiyatından kimi örnekleri Kürt işçi, köylü ve emekçileriyle buluşturur. Belli periyotlarda sıra kendisine geldiğinde ''Burası Devrimin Sesi'' anonsuyla kendisini hatırlatır. Aynı dönem Kürt özgürlük mücadelesine katılır ve şiirleriyle yer edinir. Emekten, aydınlanmadan ve umuttan yana şiirleriyle bilinir.

Resim Ekleme

Güney Kürdistan şiir ekolünden Sorani lehçesiyle eserler üreten Bêkes; Nalim ve Salim'den sonra bu akımın en önemli temsilcisidir.1970'de bir grup şairle birlikte yenilikçi ''Ruwange'' hareketinde yer alır ve aynı isimle bir dergi çıkartırlar. Ruwange şiir hareketi modern Kürt edebiyatının en önemli tariflerini yapar. Bu hem bir çıkıştır hem de modern Kürt edebiyatının kavgasını verirken onları buluşturan bir zemindir.

1975'de içinde yer aldığı bir isyanın Saddam Hüseyin yönetimi tarafından bastırılmasıyla sürgün edilir. Sürgün yıllarında boş durmayan Bêkes, 4 yıl sonra ülkesine Kaziwe (Tanyeri) ve Koç (Göç) divanlarıyla geri döner. Bêkes'in şiirleri onun düşmanlarını bile etkileyecek niteliktedir. Öyle ki onu sürgün eden, Halepçe'de olduğu gibi binlerce Kürt'ü katleden Saddam Hüseyin ona ''Kadisiye Ödülü''nü önermek zorunda kalır. Şêrko Bêkes hiç tereddüt etmeden reddeder ve Kürt halkını mücadeleye çağırarak karşılık verir. Bêkes'in bu çağrısı bir şairin ya da genel anlamıyla sanatçının emekten, özgürlükten, mücadeleden yana tavır koyması gerektiğinin göstergesidir. Onun deyimiyle, gerçek şair prangalanmaktan daha büyük olan şairdir.

Saddam'ın baskıcı yönetiminden dolayı 1986'da İsveç'e gitmek zorunda kalan Bêkes, 1987'de Kurt Tuckholsky ödülüne layık görülür ve ödülünü dönemin İsveç başbakanı Ingvor Carsson'un elinden alır. Ayrıca 2011'de ilk kez düzenlenecek olan Pirêmêrd ödülüne de layık görülecektir.

1991'de Kürt halkının kimi kazanımlar elde etmesiyle Güney Kürdistan yönetimi kurulur ve Şêrko Bêkes de ülkesine döner. Parlemento seçimlerine girer ve yüksek oy oranıyla milletvekili seçilmekle kalmaz, Kürdistan hükümetinin ilk kültür bakanı olur. Bizdeki Azadîya Welat gazetesinin iz düşümü olan Welat adında bir gazete çıkarır ve kendisi gazetenin başına geçer. Ancak Bêkes'in aydınlanmacı, halkçı, emekten yana kültür politikaları hükümetle ters düşer. Şiirlerinin sansürlenmesi ve Welat gazetesinin 'PKK propagandası yaptığı' gerekçesiyle kapatılması üzerine Bêkes ''Şiirimin tek bir dizesini otuz bakanlığınıza değişmem'' der ve istifa eder.

Resim Ekleme

Tekrar İsveç'e dönen Bêkes yaşamının bundan sonraki kısmını burada geçirir. 1998'de kurulmuş olan Serdem adlı kültür merkezinin başkanlığını yapar. Şiirlerinin ana temasını doğa ve özgürlükler oluşturur. Peşmerge'lik yaptığı yıllarda devrim ve direniş üzerine birçok şiir yazmıştır. Şiirin yanı sıra öykü ve tiyatro alanlarında toplam 41 eser yazan Bêkes'in şiirleri birçok dile tercüme edildi. Türkçe'ye de ilk kez Doz yayınları tarafından kazandırıldı.

4 Ağustos 2013'de aramızdan ayrılan   bu büyük şairin hayatı, henüz o hayattayken Sirwan Rehim tarafından filme alınarak belgesel haline getirilmiştir. Ayakkabı kutularından milyon dolarların çıktığı, Ermenek'de olduğu gibi devletin madencileri katletmekle yetinmeyip, katledilen madencilerin babalarına bir de alçakça kara lastik ayakkabılar yolladığı günümüzde,   ayakkabı boyacılarının şairi Şêrko Bêkes'i bir kez daha saygıyla anıyoruz. Şu an günümüze de ışık tutan, boyacı Hemo'nun yaşamını alan bir şiiriyle Şêrko Bêkes'i bir kez daha anıyor, onun aydınlanma ve özgürlük mücadelesi önünde saygıyla eğiliyoruz.


Fısıltı (Tanrı'nın Ayakkabıları)

Akşamdı
Küçük boyacı Hemo
Büyük Meydan'ın köşesinde
Şam şehrinin göbeğinde
yorgun başını eğmiş
incecik bedenini
elindeki fırça gibi
hızlı hızlı sallıyordu.
Küçük avare Hemo
belli belirsiz bir fısıltıyla
şöyle diyordu:
Sen, öğretmen koy ayağını!
Sen, tüccar koy ayağını!
Subay... casus... asker... cellat…
iyi insan..piç insan..
Siz hepiniz!
Sırayla koyun ayaklarınızı
kimse kalmadı
Tanrı'dan başka
inanıyorum ki öte dünyada da
Tanrı
ayakkabılarını boyatmak için
bir Kürdü çağıracaktır.
Kim diyebilir ki "O Kürt ben değilim."
Ah anne,
sence Tanrı'nın ayakları ne kadar büyük?
Kaç numara giyiyordur?
Ya para!
Anneciğim sence Tanrı ne kadar öder?

Şêrko Bêkes, Piste Pistek (Fısıltı), Ji Nav Şiîrên Min (Avesta, 1995)
Kürtçeden Çeviren: Rûken Bağdu Keskin


Sevgi

Toprağın yüreğine dayadım kulağımı
Yağmura sevgisini anlatıyordu

Suyun yüreğine dayadım kulağımı
Kaynaklara sevgisini anlatıyordu

Ağacın yüreğine dayadım kulağımı
Yaprağa sevgisini anlatıyordu

Sonra sevginin yüreğine dayadım kulağımı
Bana özgürlüğü anlattı

Şêrko Bêkes
Çeviren: İsmail Haydar Aksoy


Kaynaklar:

1) http://radyo.sol.org.tr/programs/mezopotamya-nin-sesi/play/sair-serko-bekes

2) http://rudaw.net/turkish/interview/19082014



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Benzer konu yok
Etiketler   Kurd,   Kurdî,   Kurdîstan
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS