SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 2 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   [2] 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
denizcan
[ devrimci ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.12.2013
İleti Sayısı: 2.431
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: denizcan
Cevap Tarihi: 26.11.2014- 22:58





Zihniyet değişmeden ağızdan çıkan sözleri düzeltebilmek de kolay olmuyor.




Bu ileti en son denizcan tarafından 26.11.2014- 22:58 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
yura
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 08.02.2014
İleti Sayısı: 816
Konum: Bolu
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: yura
Cevap Tarihi: 27.11.2014- 20:30


kadınların ihtiyacı eşitlik değil, eşdeğer olmaktır demiş. sözlerinden dönmeye çalışıyor, ne yapsa olmuyor.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
solcu
[ kemal ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.01.2014
İleti Sayısı: 1.709
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: solcu
Cevap Tarihi: 28.11.2014- 18:14


Diktatör ve Kadın
Müjde Tozbey Erden


25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü tüm dünyada çeşitli etkinliklerle anıldı. Bilindiği üzere 25 Kasım diktatör ve kadın ilişkisi üzerine önemli bir gün.

Öykü malum, bu günün 25 Kasım olarak belirlenmesinin nedeni bir tecavüz ve cinayet öyküsü, yani kadına boyun eğdirilmeye çalışılmasının bilindik iki yöntemi.   Dominik Cumhuriyeti'nin CIA darbesiyle işbaşına gelen diktatörü Rafael Trujillo 1960 yılında , Mirabel kardeşler diye bilinen ve özgürlükçü   Clandestina hareketinin kurucularından devrimci   Patria, Minerva ve Maria Teresa’yı doğrudan hedef göstererek onları ülkenin en büyük düşmanları arasında sayar. Sonrasında kayıtlara trafik kazası olarak geçen olay yaşanır. Mirabel kardeşler kaçırılır, tecavüz edilerek öldürülürler. Bu olay diktatör için sonun başlangıcıdır veya tam tersi diktatör sonunun başladığını hissetmiş ve en büyük direnç odaklarından birine saldırmaya başlamıştır; belki o direnci kırarak paçayı kurtarırım diye düşünmüş olmalı. Ama bir yıl sonra öldürülür. Tarih böyle söylüyor, bugünle benzerlikleri aşikar.

AKP iktidarı ve yarattığı diktatörün de kadın meselesine yaklaşımı boyun eğme eğmeme eksenine yerleşmiş bulunuyor. Her türlü örtünme ve din eğitimi alma hakları AKP iktidarı tarafından sağlanmış olan kadından istenen sadece ve sadece   “fıtrat”ını kabul etmesi ve ona uygun davranması. Tabi kadının fıtratının ne olduğunu tarif etmek ise diktatörün ve yamaklarının tekelinde. Zaten bu yüzden diktatörlük diyoruz ya. İnsanların kendileri ve yaşamları ile ilgili alanlarına/kararlarına hoyratça müdahale etme, toplumu kendi dünya görüşlerine göre ayarlamaya çalışmaları ile diktatörlüklerini kurdular. Diktatörlükleri de TOKİ şantiyelerini, rantiyelerini, ayakkabı kutularını ve Kaç-Aksaraylarını korumak için. Kadının üzerindeki şiddetin sürmesi toplumun üzerindeki şiddetin günlük hayata hoyratça aktarılmasının sonucu. Diktatör bu sayede düzenini devam ettireceğini savlıyor olmalı. Ama kadını kurban ederek düzenini devam ettiremeyecek.

Kadın toplumun zayıflatılmış halkası olarak konumlandırılmak isteniyor. Kadın toplumsal ve ekonomik bütün yeteneklerinden arındırılıp eve kapatılmak isteniyor. Kadın güçsüzleştirilmek, sessizleştirilmek ve geriletilmek isteniyor. Kadın çalışmasın, öğrenmesin, okumasın, sokaklarda dolaşmasın, kahkaha atmasın, uzaya çıkmasın isteniyor. Kadın kaburga kemiği olarak kalsın, insanlaşmasın isteniyor. Böylelikle toplumsal sorunlar çözülür diye düşünülüyor, örneğin işsizlik.

Fıtratınızı da alın gidin sayın diktatör. Bu ülkenin kadınları sizin fıtratınıza sığmaz. O fıtrat fıtratınız vız gelir bize vız.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
abbas
[ emeğin gücü ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 21.12.2013
İleti Sayısı: 830
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: abbas
Cevap Tarihi: 28.11.2014- 21:17


Atatürk'ün çağdaş Cumhuriyet'i bu adamlara hiç uğramamış. Bu zihniyet erkeği kadından daha üstün görüyor. Kadının kafasının bağlanmasını isteyenler de bunlar. Kadının üç, beş çocuk yapmasını, evde oturup çocuk bakmasını, toplumsal yaşamda yer almamasını isteyenler de bunlar. Erdoğan kadın erkek eşitsizliğini ilk kez söylemiyor ki, bugüne kadar söyledikleri ve yaptıkları hep bu düşüncenin ürünüydü. Böyle bir zihniyet başbakan veya Cumhurbaşkanı olunca farklı davranamaz. Her ağızlarını açıp bir şey söylemek istediklerinde bize göre pot kırmaları Cumhuriyet aydınlanmasının bu insanları kuşatmamış olması.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
yorum2006
[ yorumcu ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.08.2013
İleti Sayısı: 772
Konum: Gizli
Durum: Gizli
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

2 kere teşekkür edildi.
Cevap Yazan: yorum2006
Cevap Tarihi: 04.01.2015- 05:52


Alıntı Çizelgesi: munzur yazmış

Gericilik ve faşizm iktidarda diyoruz, iktidar aldığı kararlarla her gün bunu ispatlıyor. Şimdi de kadın ve erkeğin eşit olmadığını lütfetmişler. Bu zihniyet 2002'de iktidara geldi ve kafasının içindeki bütün karanlıkları toplumda yerleştirmeye çalışıyor. Önceden bunları yapamayacağını biliyordu. Yavaş yavaş adımlarını attı.
........................
Kadın ve erkeğin eşit olmadığı itirafı sadece gündemi değiştirmek için kullanılan bir ifade değildir. Bu insanların kafalarının derinliklerinde yatan bir düşüncedir. Bugün sadece söylemekle yetiniyorlar, yarın bu konuda her türlü zorba yasalarla gerekeni yapmaya çalışacaklarına hiç kuşkum yok.




Bu gerici ve faşist dünya görüşü Türkiye'de hep vardı zaten. İktidardaki resmi görüş olmasa bile vardı. Ülkenin taşrasına bunlar hakimdi hep. Büyüğüyle küçüğüyle tüm burjuvazinin kafa yapısı buydu. Aynı kafa yapısı köylü kitlelerde de vardı. Ülkede zamanla belirli bir aydın kesim oluşunca, sanayileşme sonucu işçi sınıfı gelişince ve taşradan çıkıp İstanbul'a gelen ve palazlanarak büyük burjuvaziyi oluşturan kesimin çocukları, torunları Batılı okullarda okuyup modernleşince ve tabii genelde dünya ile iletişim arttıkça bu zihniyet ikinci plana düşmüştü, en azından resmi görüş olmaktan çıkmıştı. Bu görüşte olanlar bile görüşlerini dile getirmiyor, olduğundan, düşündüğünden farklı şeyler söylüyordu. Ne zaman ki emperyalizm bunlara iktidarın önünü açtı ve bölgeye dincileri kullanarak hakim olmak için ılımlı İslamcılık yapmalarını istedi, bunlar bütün bilinçaltlarını kusmaya başladılar. Tabii toplumda bu altyapı hazır olduğundan geniş kitleleri de peşlerinde sürükleyebiliyorlar. Burjuvazinin "modern"leşmiş kesimi de, çıkarları gereği bunlara ses çıkarmıyor. Türkiye'deki liboş takımı ve satılık medya da incir çekirdeğini bile doldurmayacak yorumlarla bunlara arka çıkıyor. Bu liboşlar, karısını kızını döver veya kocasından dayak yer, sonra çıkar TV'de feministlik taslar, oradan çıkar öteki kanala geçer, orada da AKP'ye Erdoğan'a övgüler düzer. Böyle bu kokuşmuş toplum.




Bu ileti en son yorum2006 tarafından 04.01.2015- 05:53 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
tekyoldevrim
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 17.12.2013
İleti Sayısı: 212
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: tekyoldevrim
Cevap Tarihi: 05.01.2015- 00:00


Erdoğan'ın iktidarda olması sol için bir şans. Kadın ile erkeğin eşit olmadığını söyleyebilen bir lidere rağmen sol büyüyemiyorsa, bu konuda solun başını iki elinin arasına alıp düşünmesi lazım. Bu koşullarda büyüyemeyen sol, Erdoğan gibi her üç sözünden ikisini yanlış kullanmayan bir liderin önderliğindeki sağ parti le mücadele etmesi çok daha zor olacak ve ömrü billah büyüme sorunları yaşayacaktır.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
munzur
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 19.12.2013
İleti Sayısı: 1.075
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: munzur
Cevap Tarihi: 11.08.2015- 21:07



Kadın toplumun zayıflatılmış halkası olarak konumlandırılmak isteniyor. Kadın toplumsal ve ekonomik bütün yeteneklerinden arındırılıp eve kapatılmak isteniyor. Kadın güçsüzleştirilmek, sessizleştirilmek ve geriletilmek isteniyor. Kadın çalışmasın, öğrenmesin, okumasın, sokaklarda dolaşmasın, kahkaha atmasın, uzaya çıkmasın isteniyor. Kadın kaburga kemiği olarak kalsın, insanlaşmasın isteniyor. Böylelikle toplumsal sorunlar çözülür diye düşünülüyor, örneğin işsizlik.

Fıtratınızı da alın gidin sayın diktatör. Bu ülkenin kadınları sizin fıtratınıza sığmaz. O fıtrat fıtratınız vız gelir bize vız.


Başka söze gerek yok!



Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 2 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   [2] 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Erdoğan'a Açım Diye Bağıran Adam ve Erdoğan'ın Tavrı ocen45 0 1889 14.02.2020- 09:39
Konu Klasör Yalçın Küçük aylar sonra konuştu: AKP bitiyor melnur 1 3053 11.03.2019- 13:12
Konu Klasör Türkiye kadın-erkek eşitliğinde 120'nci sırada özgür 1 5667 27.10.2013- 02:49
Konu Klasör Erkek doktor alınmadı kız öğrenci öldü NOLAN 6 4895 13.02.2014- 18:43
Konu Klasör ''Erdoğan'sız/AKP'siz AKP rejimi'' mi? melnur 1 2195 22.03.2020- 05:03
Etiketler   Erdoğan,   konuştu:,   Kadın,   ile,   erkek,   eşit,   değil
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS