SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 9 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   2   [3]   4   5   6   7   >   son» 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
proletersosyalist
[ Bekir Sami ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.09.2014
İleti Sayısı: 709
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: proletersosyalist
Cevap Tarihi: 23.12.2014- 19:46


Alıntı Çizelgesi: tarihselmaddeci yazmış

Alıntı Çizelgesi: bedrettin yazmış

Kürt hareketine karşı çıkarken onun kürt halkının iradesini de yansıttığını gözönünde tutmak lazım. HKP bu konuda çok sert bir tavır alması size göre doğru mu? Kürt hareketinin emperyalizme ve AKP'ye karşı tavır almamasını eleştireceğiz, burada bence bir yanlışlık yok. Ancak konuyu bununla sınırlamak doğru mu? Sonuçta demokratik hakları için mücadele eden bir toplum kesimi var ortada. Yıllarca acı çekmişler, her türlü şiddetle karşı karşıya kalmışlar. Kürt hareketi bu tepkinin de ortaya çıkardığı bir hareket. Bana öyle geliyor ki, hem İp ve hem de HKP bu konuda biraz aşırıya kaçıyor.



Güzel bir konuya dikkat çekmişsin ancak tahlilin işin görünen ve ezberlenen kısmıdır.

HKP'nin Kürt ulusal mücadelesinin kendisine karşı değil, şu anda buna "sözde" önderlik yapan ekip ile sorunu var. Lakin bunu biz değil, Kürdistan'ı ziyaret eden ve oradaki halk ile görüşen arkadaşlarımız aktarıyor. Gerek ABD, gerek AB emperyalizmi ile ilişkiler, AKP ve dolayısıyla Türkiye finans-kapitaline bağlılık ve söylenenin aksine demorkatik cumhuriyet için değil, finans-kapitalist Kürdistan için çabalama bizim eleştirilerimizin kaynağıdır. Ayrıca HDP'deki örgütler, "resmi tarih" anlayışını yıkmak adına kendileri bir tarih uyduruyor. Anadolu'daki tarihin gidişi hakkında en ufak bir fikirleri bile yok ya da oryantalist, şovenist tarihçilerin gözünden olaylara bakıyorlar ve karşı-şovenist bir anlayış üretiyorlar. PKK ve HDP bileşenleri, artık post-modernist bir hareketlerdir. Marksizm-Leninizm'i pratik olarak da reddetmişlerdir. Bu yüzden onlara karşı bir CHP, bir MHP, bir AKP kadar mücadele etmek gereklidir.

Bunların dışında, HKP Kürt ulusunun varlığını tanıdığı gibi, "Kürt ulusunun komünistleri sadece partimizdedir" diyerek diğer gruplarda bulunan Kürt ulusundan insanların komünistliğini de sorgulayacak kadar cesurdur. Bize göre Kürt ulusunun proleterya partisi yoktur. Mevcut burjuva partilerine zorla yedeklenmiştir Kürt emekçileri. Dolayısıyla Türkiye'deki gruplar anarşisi (yani komünistlerin birleşememesi), Kürdistan'da ise komünistlerin partisinin olmaması sorunu vardır. Türkiye'deki grupların birkaç seksiyonu var burada, ancak onların programları da asgari anlamda dahi proleterya sosyalizminin programı değildir.

Ayrıca HKP, yıllarca Kürt halkının yaşadığı acıları Türk halkına duyurmak için çırpınmış insanları barındırmaktadır. Lice'de 1993'de "rambolar" tarafından köy basıldığında, yoldaşlarımız oraya gider. Daha bir çok olayda Kürt halkının derdi, şovenist duygularla boğulmaya çalışılan insanımıza aktarılır. Özellikle Taksim-Gezi direnişi sürecinde Lice'de kalekol inşaatı protestosunda katledilen Medeni Yıldırım'ın katledilmesi sonrasında, halkın bu katliamdaki trajik durumu anlaması için çaba harcamıştır. Sürekli olarak "halkların kardeşliği" vurgusu yapılmıştır. Tabii ki "etine göre budu". HKP'nin Kürt halkının mücadelesine yönelik desteği ve bilgisi mevcuttur. Ancak PKK'nın karşı-devrimci özü değişmedikçe, Türk ulusunun değerlerine yönelik saldırılara karşı şeriatçılarla, IŞİD'in Türkiye şubeleri ile mücadele edilmedikçe, kendilerine saygı duymayız.

İP'in tutumuna gelince, tamamen şovenist bir tutumları var Kürt sorunu konusunda. Tabii çıkara göre tutum geliştiyorlar, işlerine gelince Kürtler var, işlerine gelince yok. Bu konuda oportünist demek, oportünistlere hareket olur.


Kürt Ulusal Mücadelesine karşı değiliz diyorsunuz ama 30 yıldan fazla süredir bu mücadeleye önderlik eden,Kürt adının söylenemediği bir durumdan,insanların Kürdüm dediği için katledildiği bir durumdan,bugün az çok kazanımların olduğu,en azından ben Kürdüm denebilen bir duruma gelinmesini sağlayanlara önderlik edenleri,Kürt halkının ezilmişliğine isyan edenleri reddediyorsunuz.Bu harekete önderlik edenlere önyargıyla yaklaşıyorsunuz.ABD ve AB işbirlikçisi gibi bir yaklaşımda bulunup,Kürdistan finans kapitali için mücadele ediyorlar demokratik cumhuriyeti hedeflemiyorlar diyorsunuz.Bu dedikleriniz gerçekçi değil.Kürt Hareketi her ne kadar 1990 sonrasında özellikle SSCB'nin yıkılması sonucu olarak emperyalizmle belli ölçülerde ilişki geliştirseler de(ulusal bir hareket oldukları için buda son derece normal) hiçbir zaman tam anlamıyla emperyalizmin kontrolüne girmemişler.Hep mesafelerini korumuşlar,emperyalizmin bölgeye müdahale eden politikaları konusundaki yaklaşımları emperyalizme doğrudan bağlanmadan ama keskin bir karşıtlık da içermeden,buradan kendi ulusal stratejime ne gibi bir fayda kazanabilirim şeklinde olmuştur.PKK'nin bu yapısı da emperyalizmi her zaman rahatsız etmiş,PKK'yi Barzanileştirmeye çalışmışlardır.Rojava da yaşananlara bakarak bunu daha net bir şekilde anlayabiliriz.Sizin finans kapital için mücadele ediyor dediğiniz Kürt Hareketi Rojava da komünal bir yaşam oluşturmuş,tüm etnisitelere,inançlara eşit mesafede yaklaşılan,herhangi bir baskının olmadığı,aşağıdan yukarıya doğru işleyişi olan,kitlelerin kendi kendini yönetebildiği,silahlı halk milislerinin olduğu bir düzen inşa etmeye çalışmıştır.Ne yazık ki Ortadoğu gibi karanlık bir coğrafyada parlamayı başarabilmiş bu güneşe önce İŞİD saldırdı veya saldırtıldı daha sonrasında ise Kürt halkı günlerce katliama maruz bırakıldıktan sonra emperyalizm ancak bu devrimin sönümlenmesine yol açacak bir şekilde bölgeye müdahale etti.Bu müdahelenin sonucu ne olacak eşitlikçi düzen korunacak mı,yoksa emperyalizme teslim olunacak mı bilemiyoruz.Ancak bu yaşananlar bile Kürt Hareketinin emperyalizmin denetiminde olmadığının göstergesiydi.

Ayrıca Kürt Hareketini Akp ve MHP ile bir tutup en az onlar kadar mücadele etmemiz gerek demeniz de sağ sapmacı bir yaklaşım.Kürt Hareketi bir ezilen ulus hareketidir ve her ne kadar eleştirdiğimiz yönleri olsa da ilerici yönleri de içinde barındıran bir harekettir.Bu hareketi tamamen dışlayıp Akp ve MHP gibi iki gerici,yerli ve uluslararası sermayenin çıkarlarını yansıtan partilerle bir tutmak şovenliktir.




Bu ileti en son proletersosyalist tarafından 23.12.2014- 19:52 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
tarihselmaddeci
[ tarihselmaddeci ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.05.2014
İleti Sayısı: 581
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder

Web Adresi | Özel ileti Gönder

1 kere teşekkür edildi.
1 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: tarihselmaddeci
Cevap Tarihi: 24.12.2014- 00:21


Alıntı Çizelgesi: proletersosyalist yazmış

Türkiye de hakim üretim tarzı kapitalizmdir ve kapitalizm Türkiye de önemli ölçülerde gelişmiştir.Türkiye'yi orta derecede kapitalist bir ülke olarak tanımlayabiliriz.Burjuva demokratik devrimin tamamlandığı(iktidar burjuvaziye geçtikten sonra bu tamamlanmıştır),sınıfların gayet net bir biçimde ortaya çıktığı bir ülkede asli çelişki emek-sermaye çelişkisidir.Bu açıdan baktığımızda da Türkiye'nin rotası sosyalist devrimdir.Sizin proleteryaya yedeklenmesi gerek dediğiniz küçük burjuvazi yapısı gereği büyük burjuvaziye bağımlıdır.Küçük burjuvazi ya tekellerin yerel şubesini oluşturur yada sermaye bakımından tekellere bağımlıdır.Dolayısıyla küçük burjuvazinin proleteryanın komutasına altına girmesi mümkün değil.İktidardaki unsurun gerici köylülüğün desteğiyle ayakta durmasını savunmanız da hayalcilik.Akp bizzat yerel ve uluslararası tekellerin desteğiyle ayakta durmakta,onların çıkarlarınca kendini oluşturmuştur ve tanımlamaktadır.Yer yer sistemin boşluklarından yararlanıp belli ölçülerde bağımsızlık kazanıyor olabilir ama genel anlamda yerel ve uluslararası tekellere bağımlıdır.Ayrıca halkın önemli bir kesimi aydınlanmayı içselleştirememiş,gerici köylü zihniyetine sahip diye demokratik devrimi savunmak durumunda değiliz.Çünkü Türkiye burjuva demokratik devrimini yaşamıştır,bu devrim bir aydınlanma getirmiştir ve bugün bu aydınlanmayı içselleştiren önemli ölçüde bir kitle vardır.Gezi bunun yansımasıdır.Önemli olan bu kitleye aydınlanmacılık,yurtseverlik gibi değerlerin ancak sosyalizmle korunabileceğini anlatmak,bu kitleyi sosyalist cumhuriyet mücadelesine kazanmaya çalışmaktır.Zaten devrimin bu kitleyle yapılabileceğini savunuyorsak ve bu kitle de emekçi kesimlerden oluştuğuna göre neden aşama koyup iktidara burjuvaziyi ortak edelim,yapacağımız dönüşümleri sınırlayalım?

Tarihte bireyler de önemlidir ama tabi ki belirleyeci değillerdir.Tarihi sınıflar yaratır ve bireyler de ait oldukları sınıfın özelliklerini yansıtırlar.Kurtuluş Savaşına asker-sivil aydınlardan oluşan bürokratik bir yapı önderlik etmiştir.Bu önderlikse sınıfsal olarak milli ticaret burjuvazisi ve sanayi burjuvazisiyle,feodal toprak ağalarına dayanmıştır.Bizde ki feodallerin önemli bir kısmının emperyalizmle işbirliği yapmayıp,savaşa destek vermeleri milli feodal aristokrasi diye bir kavramın ortaya atılmasına yol açmış ve her ne kadar bu durum savaş için olumlu olsa da savaştan sonra toprak reformunun önünü tıkayan gerekçelerden biri olmuştur.Mustafa Kemal ve arkadaşları işte bu ittifakın millici ticaret,sanayi burjuvazi ve milli feodal aristokrasi işbirliğinin önderleridir.Yaptıkları bu sınıfların çıkarlarını yansıtır.Bu savaştan öncede böyleydi,sonrada böyle.Tabiki bu işbirliği geliştiren sınıfların kendi içlerinde çelişmeler ve farklı düşünceler var.Mesela Mustafa Kemal ve arkadaşları bu sınıfların daha ilerici yönlerini yansıtırken,Kazım Karabekir çevresi daha gerici yönlerini yansıtır.Ancak bu sosyalistler için çok da ''önemli'' değil.Mustafa Kemal burjuvazinin feodallerle işbirliği içinde olduğu bir sınıfsal elbirliğinin ve sonrasında buna bağlı olarak gelişen oligarşik diktanın lideridir.Dolayısıyla sosyalistler ne savaş öncesi için nede savaş sonrası için Mustafa Kemal'ciyiz demezler.Biz sosyalistiz,kendi bayrağımızı açar,proleter diktatörlük için savaşırız.O zamanki komünist öncüler de böyle yapmışlardır.

Ayrıca Mustafa Kemal'i yönlendiremediği bir durumun içindeydi diye masumlaştırmanız gerçekçi değil.Kemalizm bonapartizmdir.Nasıl 1. ve 3.Bonapart her ne kadar sanayi ve finans kapitalin çıkarlarını yansıtan iktidar olsalar da belli ölçülerde bağımsızlığa sahiplerdir,Mustafa Kemal için de aynı durum geçerli.Yani öyle aciz falan değil ama sınıfsal olarak bu iktidarlar burjuva karakterde olduğu için yaptıkları burjuvazinin çıkarlarını yansıtır,onların çıkarları dahilinde hareket ederler.Mesela Mustafa Kemal ve ona yakın olanların bağımsızlığının göstergelerinden biri laiklik ve cumhuriyetin kurulmasıdır.Cumhuriyetin ilanı ve laiklik Türkiye burjuvazisi için çok da zorunlu devrimler değildi ama Mustafa Kemal ve arkadaşları burada bir irade koydu(bu irade çok değerlidir).Bu bile onların düşünüldüğü kadar aciz olmadıklarının göstergesi.Ancak ekonomik,altyapısal hamleler hep bağlı bulundukları sınıfların çıkarlarını yansıtır.

Ayrıca Mustafa Kemal'ciyim demedim diye Mustafa Kemal düşmanı olmuyorum veya onun tarihsel anlamda ilerici bir kişi olduğu gerçeğini inkar etmiyorum.Zaten verdiğim sosyalizm mücadelesiyle de Mustafa Kemal ve arkadaşlarının savunduğu aydınlanmacılık,yurtseverlik gibi değerlere de bugün ben gerçek anlamda sahip çıkıyorum.Ancak bu tarihsel ilericiliğin ve getirilen kazanımların önemini vurgulamam beni Mustafa Kemal'ci yapmaz.Bizim hedefimiz verilecek savaşa burjuva demokrat bir kişiliğin önderlik etmesi değil emekçilerin önderlik etmesidir.Dolayısıyla şiarımız Mustafa Kemal'ciyiz olmaz,Sosyalist Cumhuriyet olur.

Aydınlanmacılık konusunda Kemalizmin önemli getirileri vardır.Laikliğin halka anlatılmasından bahsetmişsiniz okullardan daha büyük bir şekilde bunu yapabilecek bir kurum var mı? O dönem halkevleri de vardı bunun yanında.Ortaçağcı gericiliğin güçlenmesine neden olan bu dönem yapılan materyalist öğretim değil tam tersine bu materyalist öğretinin yeteri kadar yayılamaması oldu.Sırf neden bizim gibi diyalektik materyalist değillerdi diye bu dönem yapılan ilerlemeler,aydınlanma hamleleri küçümsenemez.




Birinci paragrafın (bizce) doğru olmadığını görmek için AKP'nin iktidar oluşunu görmek yeterli. AKP'nin güdücüsü tabii ki emperyalizmdir ancak onun yedek gücü de gericiliktir, köylülüktür. Kapitalist üretim yordamının burjuva devrimini gerçekleştirdiği ülkede bu tür bir tabaka olmaz. Ve devrim meselesi, küçük burjvuaziyi yedeklemek meselesidir, koskoca SSCB'nin yıkılış meselesinde bile şu konu sayfalarca tartışmaya konu olur. Üzgünüm ki siz aslında küçük burjuva olan tabakaları proleterya olarak kabul ederek bir devrim stratejisi oluşturuyorsunuz ki bu hem ülkenin gerçekleri ile uyumlu değildir, hem de Avrupa'da bu durum yok olsa bile diğer ülkeler için de geçerli değildir. Türkiye'ye Avrupa gözüyle bakıyorsunuz.

İkinci paragraf da doğru değildir, cumhuriyet devrimini güden anadolu burjuvazisidir. Küçük burjuvazi, kendi çıkarları büyük burjuvazi ile zıtlaştığı sürece bazı atılımlar yapabilmiştir (Kıvılcımlı'nın "devlet sınıfları" dediği tabakaların hareketleri). Mustafa Kemal'in kendini kabul ettirişi ve kabul edilişi de bu durumdan bağımsız değildir. Burjuvazi kendi varlığı tehlikede olduğu için, tabakaları yedeklemiştir, yani senin dediğinin tam tersi olmuştur. Siyasal yapıda olanın ekonomide de aynı olduğunu iddia etmek doğru değildir ki, bugün Çin, bunun en güzel örneğidir.

Mustafa Kemal'in kendi tabakasına dair toplumsal istekleri, düşünceleri ile burjuvazininkiler farklıdır, cumhuriyetin kurulması ile birlikte finans-kapital sistem ona kendi düşüncelerini kabul ettirir. Ve bu sosyalistler açısından önemlidir, çünkü bu bir halk önderinin altın tabut içinde yaşarken ölmesidir. Halkın önderi, bir sınıf tarafından Çankaya'ya kapatılmıştır senelerce. 2-3 sene içinde yaşlandırılmıştır hem düşünce, hem de iş bakımından. Ve bu kişi tanrılaştırılmıştır, halktan koparılmıştır. Ve sosyalistler, şeriatçılara ve finans-kapitale karşı sapına kadar Mustafa Kemalcidir. Mustafa Kemal sadece bir sınıfı değil, bir ulusun kendi kaderini tayin hakkını, dolayısıyla ulusu (bunun içinde proleterya da dahildir) temsil eder. İşte sosyalistler o noktaya kadar Mustafa Kemalcidir. Proleterya partisinin burjuva hareketten bağımsızlığı ile, ulusal kurtuluştaki müttefiklik ve buna yönelik önderlik rekabeti birbirine karıştırılmasın. Lakin o bağımsız davranmamanın cezası, 15 yoldaşın ölümüne sebep olmuştur. Burada bir çelişki yok.

Mustafa Kemal'in ne kadar acizleştirildiğini yazan biz değil, kendi yoldaşlarıdır. Tabii ki Hikmet Kıvılcımlı da o günlerde bunları kaleme alır, o zamanın ünlü döneklerini(Kadro) eleştirdiği kitabı daha yeni çıktı. Mustafa Kemal ve Atatürk farklıdır. Bonapartizm örneklemesi Kemalizm için doğrudur, Atatürk için geçerlidir, ancak Mustafa Kemal'in aklındaki Marat'dır, Roberspierredir. Sadece onların döneminin geçtiğini anlayacak kadar sınıfsal bilinci yoktur, çünkü küçük burjuva tabakasından gelmektedir. Atatürk ise tabii ki artık finans-kapitalin başıdır, onu tartışmıyorum bile. Mustafa Kemal cumhuriyeti kurup saltanatı kaldırırken, laik bir yapıyı benimserken karşılaştıkları yapılar, onun burjuvaziden farklı bir zihniyette olduğunu, feodalizme karşı olduğunu gösterir. Lakin dediğim gibi, burjuvazinin yedek gücü feodalizmdir o dönemde, Kürdistan'da da Kürt feodaller finans-kapitalin yedek gücüdür. Bu kadar baskın olan bir zümreye tek bir kişi bile direnmesi söylediğin gibi güzeldir, hoştur da asla ve asla bir sosyal devrim değildir.

Deniz ve Mahirlerin belirttiği gibi, ABD emperyalizmine, AB emperyalizmine karşı ve IŞİDgillere karşı Mustafa Kemalci olunur. Çünkü o SSCB'nin koca dünyada tek müttefikidir. Burjuva devrimlerinin önderlerini savunmak, bugün liberalizme, jirodenizme karşı durmaktır. Ancak dediğim gibi, bir noktaya kadar. Biz Marksist-Leninistiz herşeyden önce, 10 yıl öncesine kadar HKP bu kadar üstüne basmıyordu bu konuların. Ancak karşımızdaki düşmana göre konumlandırdık silahlarımızı, bu yüzden bunu biraz daha fazla vurguluyoruz ajitasyonlarımızda. Ancak düşünce yöntemimiz, istediğimiz Dünya düzeni, yaşam tarzı Kemalizminki değil, bu açık.

Son denilene de katılmıyorum, mekanik materyalizmin getirisi, götürüsünden fazla olmuştur. Halkevleri ve benzeri ekiplerde kümelenen devrimcilerin diyalektik yöntemleri belki bu hatayı bir nebze ufaltmış ve köy enstitülerinden çıkan insanları yaratmıştır ancak diğerleri korkak kapıkullarından başka bir şey olamayıp, halka tepeden bakmıştır. Bu tür bir görüş savunulamaz. Yarım laikliğin olması bile bir şey, bu doğru. Hele ki diğer müslüman ülkelere bakınca kesinlikle doğru. Ama karşı-devrimi parçalayacak kadar güçlü olunmasını istemedi Türkiye finans-kapitali. Bugün de istememekte. Dün yıl dönümü olan Menemen olayı, burjuva devrimi yaşanmış bir ülkede olmayacak olaydır.




Bu ileti en son tarihselmaddeci tarafından 24.12.2014- 09:29 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
solcu
[ kemal ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.01.2014
İleti Sayısı: 1.709
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: solcu
Cevap Tarihi: 16.02.2015- 15:14


HKP sosyalist bir parti mi? Sosyalizmi savunuyor mu?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
yura
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 08.02.2014
İleti Sayısı: 816
Konum: Bolu
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: yura
Cevap Tarihi: 16.02.2015- 21:46


bana göre ikisi de sosyalist parti değil. sol sayılabilir ama sosyalist değil.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
proletersosyalist
[ Bekir Sami ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.09.2014
İleti Sayısı: 709
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: proletersosyalist
Cevap Tarihi: 16.02.2015- 22:03


HKP sosyalist bir parti, sosyalizmi savunuyor. Ancak aşamalı devrimi savunuyorlar. Devrim stratejilerinin demokratik halk devrimi olduğunu söylüyorlar ve demokratik halk devriminden kesintisiz devrimlerle sosyalizme yürünmesini savunuyorlar.

HKP'nin aşamacılığını, sağ sapmacı noktalarını eleştirebilirsiniz ama aşamacı olmak veya bir takım sağ sapmalar barındırmak (HKP'de fazlasıyla var) bence o partiyi tamamen sosyalizm cephesinden kopartmaz. Zaten böyle bir işe kalkışırsak bazısının kuyrukçuluğundan, bazısının aşamacılığından dem vurup Türkiye de neredeyse hiç sosyalist parti yoktur bile diyebiliriz.




Bu ileti en son proletersosyalist tarafından 16.02.2015- 22:03 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
proleter
[ tek yol devrim ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 16.08.2013
İleti Sayısı: 406
Konum: Yalova
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: proleter
Cevap Tarihi: 16.02.2015- 22:16


İP'i eleştirmeyi ideolojik mücadele sanan bir parti mi sosyalist? Bence de ikisi arasında biçimsel farklar var. ikisi de sosyalist parti değil.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
proletersosyalist
[ Bekir Sami ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.09.2014
İleti Sayısı: 709
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: proletersosyalist
Cevap Tarihi: 16.02.2015- 22:26


HKP'nin İP takıntısını bende eleştiriyorum ancak HKP'nin İP ile tamamen aynı olduğunu düşünmüyorum. Benzerlikler, yakınlıklar var. Takıntı da bu yüzden var zaten. Ancak bir çok konuda da HKP daha tutarlı ve daha sol bence.




Bu ileti en son proletersosyalist tarafından 16.02.2015- 22:27 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
proleter
[ tek yol devrim ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 16.08.2013
İleti Sayısı: 406
Konum: Yalova
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: proleter
Cevap Tarihi: 16.02.2015- 22:31


Alıntı Çizelgesi: proletersosyalist yazmış

HKP'nin İP takıntısını bende eleştiriyorum ancak HKP'nin İP ile tamamen aynı olduğunu düşünmüyorum. Benzerlikler, yakınlıklar var. Takıntı da bu yüzden var zaten. Ancak bir çok konuda da HKP daha tutarlı ve daha sol bence.



İp daha tutarlı. Kemalizm diyor, o yönde gidiyor. HKP'nin neyi savunduğu belli değil.



Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 9 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   2   [3]   4   5   6   7   >   son» 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Sosyalistler arası karşılıklı eleştiri kültürü üzerine... melnur 0 1154 11.12.2021- 06:01
Konu Klasör Kürt hareketiyle sosyalistler arasındaki ilişkiler üzerine... melnur 0 301 14.05.2023- 05:23
Konu Klasör Pervin Buldan: Bu seçimi, faşizm ile demokrasi arasında bir referandum olarak görmeliyiz... melnur 0 259 27.05.2023- 03:40
Konu Klasör Birgün yine fark yarattı şibusa 1 4923 28.03.2014- 15:59
Konu Klasör sosyalizm ile komünizm arasında ne fark var. yura 36 20898 30.09.2023- 07:01
Etiketler   hkp,   ile,   İp,   arasında,   fark,   var
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS