SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Dünya değişecek           (gösterim sayısı: 2.942)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
umut
[ umut yarın ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.09.2013
İleti Sayısı: 3.105
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: umut
Konu Tarihi: 24.12.2014- 22:21


Dünya değişecek
Özgür Şen


Bugün içinde yaşadığımız dünya değişecek. Eskisi gibi bir yer olmayacak. Ülkeler, sistemler ve elbette insanlar farklılaşacak. Türkiye de bu değişimden etkilenecek.

Peki, dünya ve ülkemiz daha iyi, daha yaşanılır yerler mi olacaklar? İnsanlığı aydınlık bir gelecek mi, yoksa bugünkünden de kötü ve karanlık günler mi bekliyor?

Dünyanın büyük bir dönüşümden geçtiği 1980’lerden önceki on yıl pek çok açıdan oldukça ilginçti. Kapitalizme dair büyük bir umutsuzluk tüm dünyayı sarmıştı. 1970’ler bir dünya sistemi olarak kapitalizmin derin bir krizle boğuştuğu yıllardı. Uluslararası sermaye komünizme karşı çok geniş bir coğrafyada mücadele yürütürken, emperyalist merkezlerde dahi kaybediyor olduklarına dair algıyı kıramıyordu.

ABD, Latin Amerika’da darbeler örgütlüyordu ama Vietnam’da büyük bir yenilgi almıştı. Madenci grevleriyle sarsılan İngiltere yönünü kaybetmiş, Batı Almanya, yaşamın pek çok alanında hemen doğusundaki sosyalizmin gerisinde kaldığını saklayamaz hale gelmişti. Genel olarak sol, dünyanın istisnasız her yerinde uluslararası sermayeye karşı dişe diş bir mücadele veriyordu. Bazen ilerliyor, bazen geriliyor olabilirdi. Ancak solun dünya siyasetinin belirleyici aktörlerinden birisi olduğu tartışmasızdı.

Sol kazanmaya adaydı. Ama kazanamadı…

Derin bir krizin içinde debelenen kapitalizme son darbeyi ne sosyalizm vurabildi, ne de bu iki sistemin dışında üçüncü bir yol arayan denemeler…

1970’lerde çok sayıda işaretin gösterdiği şuydu: Dünya değişecekti. Öyle ya da böyle… 1970’lerin dünyası sürdürülemez bir dünyaydı. İki kutuplu dünyanın sonuna gelinmişti. Emperyalist sistemin derin krizi, barış içinde bir arada yaşama fikrinin de sonuydu. Emperyalizm ya sosyalizmi ve solu bitirecekti, ya da sürekli bir geri çekiliş sürecinin içinde hapsolacak, kendi sonuna doğru adım adım ilerleyecekti.

Dünya değişti. Kazanan kapitalizm oldu. Sosyalizm çözüldü ve sosyalizmin çözülüşüne paralel bir şekilde dünyanın her yerinde sol geri çekildi. Bu geri çekiliş, uzun bir süre boyunca solun dünya siyasetinde belirleyici aktörlerden birisi olmayacağı anlamına geliyordu.

Kazanan kapitalizm olunca ve üstelik sınıflar mücadelesindeki denge sermayenin lehine radikal bir şekilde değişince dünya daha iyi, daha yaşanılır bir yer olmadı. Tarihin gelişiminde bir süreliğine neredeyse tek belirleyici konuma oturan uluslararası sermaye istediği gibi at oynatınca, insanlık sözcüğün gerçek anlamıyla karanlık bir çağa girdi. İçinde yaşadığımız dünya sistemi bu karanlık çağın içinde biçimlendi.

İşte bu dönemin sonuna geliyoruz. Karanlık bir çağın içinde biçimlenen dünya sistemi yolun sonuna geldi. Emperyalist sistem varolan haliyle bir kez daha sürdürülemez noktada ve bir yeniden yapılanma kendisini dayatıyor.

Dünya ekonomisi kalıcı bir şekilde düzlüğe çıkmayı başaramıyor ve siyasi krizler çözülemiyor. Emperyalist hiyerarşi çatırdıyor ve ekonomik ve siyasi dengeler değişirken yeni aktörler kendilerine bir yer bulmaya çalışıyorlar. Dünya üzerinde bu belirsizlikten nasibini almayan bölge neredeyse yok gibi… En az bunlar kadar önemlisi, tıpkı daha önce olduğu gibi, bizzat emperyalist merkezler de bu gelişmelerden etkileniyor.

Bu büyük belirsizlik ve kaos ortamı içinde emperyalizm insanlara bir çıkış yolu gösteremedikçe umutsuzluk dalga dalga yayılıyor. İdeolojik kriz derinleşip ekonomik ve siyasi meseleler iyice su yüzüne çıktıkça, sürdürülemezlik daha açık bir şekilde görülüyor.

Emperyalist sistem bu haliyle sürdürülemez. Dünya değişecek artık bu belli oldu.

Bu değişimin nasıl ve hangi hızla gerçekleşeceğine dair pek çok senaryo üzerinde durulabilir. Değişecek olan karanlık bir çağın biçimlendirdiği dünya sistemidir ama bu veri değişimin olumlu yönde gerçekleşeceğinin işareti olamaz.

Bir önceki değişim solun ağır yenilgisiyle sonuçlanmıştı. Şu anda sol henüz denklemin bir parçası değil. Ancak bu denli köklü bir değişim yaşanırken solun bu denklemin bir parçası haline gelmesi yalnızca teorik bir ihtimal olarak görülemez. Dünya sisteminde yaşanacak alt üst oluş pek çok yerde solun önünde somut olanaklar açacak ve değişimin yönü de solun bu olanakları nasıl değerlendireceğinden doğrudan etkilenecek.

Solun gelecek döneme dair belirleyeceği stratejik çizgi dünya sistemindeki bu tıkanıklığı ve bu tıkanıklığın aşılması için zorunlu yeniden yapılanmayı veri almak zorunda.

Dünya değişecek. Bir önceki değişimde sol büyük mevziler kaybetmişti. Bu defa kaybedeceklerimizin sayısı oldukça sınırlı. Ama şimdiki tehlike de geçmişle karşılaştırılabilir düzeyde. Bu değişimi solun dışarıdan yalnızca izlediğini düşünebiliyor musunuz? Bugünkü dünya sisteminin karanlık bir çağın içinde biçimlendiğinden mi bahsediyorduk… Karanlığın ve gericiliğin ne yazık ki bir sınırı ve dibi yoktur.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
dayanışma
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: dayanışma
Cevap Tarihi: 25.12.2014- 00:25


Evet, kapitalizm ölüyor… – Anıl Aba


Anketler anketleri, araştırmalar araştırmaları kovaladı. Romanya’da, Macaristan’da, Bulgaristan’da ve Almanya’nın doğu şehirlerinde yaşayan halkların yarısından fazlası sosyalizmi geri istediklerini söylediler

Chomsky ve Herman, cop totaliter rejimler için ne ise propaganda da demokratik rejimler için odur diyerek, Rızanın İmalatı kitabında ana akım medyanın vatandaşları manipüle ettiğini çok açık verilerle tartışmış ve bir propaganda modeli ileri sürmüşlerdi. Bu model ile “serbest ticaret iyidir”, “küreselleşme kaçınılmazdır”, “savaşın gerekçeleri makuldür”, “kapitalizm fakirliği azaltmaktadır”, “çalışan herkes zengin olabilir” vs. gibi burjuva mitlerinin nasıl bir filtrelemeyle insanlara empoze edildiğini göstermişlerdi.

Bu propaganda modelindeki bir filtre kalemi de anti-komünizm idi. Fakat Chomsky daha sonra, SSCB’nin çözülerek Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle birlikte antikomünist filtrenin yerini “terör karşıtı” filtrenin aldığını belirtmişti. Zaten sistemin her daim Sovyet işgali, uzaylı istilası, zombiler, İslami terör, Küba, Chavez, nükleer felaket vs. gibi sanal korku faktörlerine ihtiyacı vardır. Bu korku hem insanların ilgisini önemli şeylerden başka bir yöne çevirir hem de kendi içinde bir ekonomi yaratır (silah satışları, bomba sığınakları vs). Öyle ya da böyle, burjuva toplumlarında bir ‘korku’ her zaman devlet ve medya tarafından empoze edilir.

Nerden nereye

Bir süre “gelişmiş” batı ekonomileri çok ciddi krizlere girmemişse de 2007 kriziyle birlikte cicim yılları bitmiş, başta kapitalizmin lokomotifi Amerika olmak üzere neredeyse bütün dünya ekonomileri çökmüştü. Kriz demek aslında hafif kaçar zira batanlar sadece bankalar ve şirketler değil, ülkelerdi. Hatta muziplik bu ya, bir aklı evvel İzlanda’yı ebay’de açık arttırmaya çıkarmıştı makarasına. Yunanistan, İrlanda, İspanya vs. gibi koca koca ülkeler fiilen hepsi battı gitti, iflaslar ilan edildi. Hani bakkal olsa anlarız; kiran fazla gelir, ötede bir market açılır, senin de satışların azalınca iflas edersin. Anlaşılabilir bir şey. Ama bir ülkeyi nasıl batırırsınız kardeşim? Konfeksiyon değil ki bu kepengi indirip çekip gidesin. Patron çıldırdı, zararına ülke. Yani şirketler, dükkânlar, marketler eskiden beri batardı, çıkardı, iflas ederdi ama kapitalizm öyle bir noktaya geldi ki artık şirketler değil ülkeler batıp çıkar oldu.

Doğal olarak Marksizm ve sosyalizm bir ara kaybeder gibi olduğu popülaritesini yeniden arttırmıştı, her zaman olduğu gibi. Fukuyama gibi zibidiler ortalıktan kaybolmuş, Friedman gibi ideologlar statü kaybetmiş, orta yollu pek çok liberal bile sosyalizme göz kırpar olmuştu. Misal, ülkemizin prestijli piyasa iktisatçılarından Mahfi Eğilmez, NTV’deki bir ekonomi programında sosyalizmle ilgili sorulan bir soruya cevaben kelimesi kelimesine “Tabii, niye olmasın. O da bir alternatif. Kapitalizmin içinde bir çıkış yok. Oturup düşünüyoruz burada bir çözüm yok…” gibi bir cevapla hepimizi şaşırtmıştı. O gün bugündür kendisini de ekranlarda pek sık göremiyoruz zaten, o da yanlışlıkla filtreye takılmış olsa gerek.

Şöyle bir dönüp bakınca neredeyse dünyanın bütün ülkelerinde Marksist, sosyalist, Troçkist partilerin meclislerde sandalye alıp hükümet koalisyonlarına girdiklerini görüyoruz. Eskiden piyasalara karşı ılımlı ve sosyalizme daha mesafeli olanlar, sosyalizmi kabul etmeseler de yavaş yavaş kapitalizme karşı tepki geliştirmeye başladılar. Latin Amerika ülkeleri dünya sistemi içindeki pozisyonlarını kuvvetlendirdiler. Yani 90’larda gözden düşen sosyalizm bir anda cazip bir alternatif olarak daha fazla insanın aklını çelmeye başladı.

Halklar kapitalizmi istemiyor

Bir ara Amerikan CNN muhabirleri sokakta halka sormuştu: Sizce Amerikan rüyası sona eriyor mu? Kimisi “evet”, kimisi “olur mu hiç öyle şey” demişti. Sonuçta çeşit çeşit insan, türlü türlü fikirler var. Sonra, zırt pırt dünyanın en zengin insanları listeleri yayınlayan Forbes dergisinde “Kapitalizm ölüyor mu?” (ROK: Haydaaaa…) başlıklı bir yazı yayımlanmıştı, daha geçen sene. Bence burada önemli olan vatandaşların cevapları değil, CNN’in böyle bir soruyu sormasıdır. Önemli olan Forbes yazarının “tabii ki ölmüyor” cevabı değil, böyle bir yazının o dergide basılmış olmasıdır. İşler yolundayken; tüketim, adalet, demokrasi, barış, ekonomi, siyaset, her şey çok iyi giderken; yani ortada fol yok yumurta yokken, kim çıkıp “acaba rüya bitti mi” diye sorma gereği duyar? Neden Dünya Kadın Hakları Günü diye bir gün vardır? Çünkü aslında kadın hakları yoktur da ondan. Mesela erkek hakları için bir gün yoktur çünkü öyle bir problem yoktur. Böyle sorular, cevabından bağımsız olarak, aslında işlerin yolunda gitmediğinin, vaat edilen şeylerin aslında olmadığının göstergesidir. Birileri, hele hele CNN ve Forbes gibi çekirdek yayın organları, böyle sorular soruyorsa o rüya zaten teoride bitmiş, pratikte de bittiğinin kabul edilmesini bekliyor demektir.

Anketler anketleri, araştırmalar araştırmaları kovaladı. Romanya’da, Macaristan’da, Bulgaristan’da ve Almanya’nın doğu şehirlerinde yaşayan halkların yarısından fazlası sosyalizmi geri istediklerini söylediler. Amerikan halkının yarısından fazlası artık çok çalışarak zengin olunamayacağını kabullendi ve bugünün çocuklarının gelecekte kendilerinden daha iyi durumda olamayacaklarını tahmin etti, çünkü kendileri de bir önceki jenerasyondan daha kötü durumda. Yine başka bir ankette Amerikalıların %50’si kapitalizmin sosyalizmden, %20’si de sosyalizmin kapitalizmden daha iyi olduğu yönünde tercih kullanmaya başladı, %30 ise kararsız idi. Ve 2009 yılında yapılan bu anket “Kapitalizm sosyalizmden daha iyi!!!” başlığıyla pazarlandı. Yahu bayram değil seyran değil kapitalizm bizi neden öpüyor? Sosyalizm zaten çöküp gitmemiş miydi, tarihin sonu zaten gelmemiş miydi?! Neden böyle anketler yapıp kapitalizmin daha iyi olduğunu gösterme ihtiyacı duyuluyor ki? Ve neden alternatif olarak kölelik, feodalizm ya da başka modellere bir üstünlük gösterisi yapılmıyor da sosyalizme karşı yapılıyor?

Çünkü korku başladı. Das Kapital satışları bazı ülkelerde 3’e, bazı ülkelerde 5’e katlandı. Ana akım medyada bile yer yer “Marx haklıydı” başlıklı köşe yazıları yayımlandı (günaydın). Bu durumda egemen ideolojinin, tek gerçekçi alternatif olan sosyalizmi de beyin yıkayarak tekrar sindirmesi gerekiyor. Kaldı ki kapitalizmin tercih üstünlüğünün gösterilmesi niyetiyle yapılan böylesi bir ankette bile Amerikan halkının ancak yarısı kapitalizm yönünde tercih beyan edebilirken yarısı da kapitalizmi tercih etmiyor. Hani referandum yapsan kapitalizm kazanır ama epey zorlanır. Esas çarpıcı olanı ise 20 sene öncesinin anketlerine göre sosyalizmi tercih edenlerin oran olarak artmış olması. Yani sosyalizm çökmüş bitmiş gitmiş, kapitalizm de müthiş demokratik şahane gelişmiş bir model ama nedense zaman içinde daha fazla insan sosyalizm ister olmuş. Sosyalizm lehine gelişen çok net bir trend var aslında. Başka türlü sorulmuş anketlerde ise yine serbest piyasa ekonomisi en iyi sistemdir diyenlerin oranının yüzde 80’lerden yüzde 50’lere gerilediği görülüyor. Üstelik kapitalizmin tüm ideolojik dayatmalarına, algı operasyonlarına, bilgi kirliliğine, polis şiddetine ve sosyalizmi karalama kampanyalarına rağmen. Eğitim ve medyanın hakkı verilse durum kapitalizm adına daha da kötüleşecektir.

Yani…

Ben, Chomsky’nin 90’lı yıllarda beyin yıkama mekanizmasından çıkarıldığını söylediği antikomünist propaganda filtresinin tekrar geri geliyor olduğunu iddia ediyorum. Küresel kapitalizmin derinleşen ve normalleşen buhran hali; bütün dünyaya yayılan radikal politizasyon, toplumsal ayaklanmalar, başkaldırılar ve devrimler; dünya genelinde radikal sol partilerin ağırlığının artıyor olması; akabinde kapitalizmin meşruiyetinin çok ağır darbeler alarak sosyalist alternatiflerin insanlar ve gruplar arasında tekrar tartışılmaya başlanması; ve sistemin giderek daha da fazla sıkışıyor olması bu argümanımın dayanak noktaları. Yani sol kanat kuvvetlendikçe sistem de ideolojik savunma mekanizmasını kuvvetlendirecektir, 1968 sonrası olduğu gibi.

Kapitalizm can çekişiyor, kapitalizm yoğun bakımda ama nafile. Mahfi beyin dediği gibi kapitalizmin içinde bir çıkış yok; insanlar yüzyıllardır oturup düşünüyorlar ama makul bir çözüm üretemiyorlar, hep aynı geyiklerin etrafında dönüp dönüp duruyorlar ama sistem her kendini yenilediğinde gittikçe daha fazla sıkışıyor aslında. Kapitalizm içerisinde bir çözümü olan varsa beri gelsin, e-posta adresim aşağıda.

Bir sonraki yazımda SONY’nin gösterimden çektiği The Interview filmi, Chomsky-Herman propaganda modeli ve bu yazıda kısa kestiğim ideoloji meselesi üzerinden burjuva medyasının ekonomi politiğini tartışmaya devam edeceğim.



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Dünya Tiyatro Günü: Bir replikle değişir dünya... melnur 3 2407 27.03.2022- 09:52
Konu Klasör İşçi Sınıfının Dünya Partisi’nin 100. yılı... melnur 2 1947 17.11.2019- 05:46
Konu Klasör 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü... melnur 3 4324 08.03.2022- 02:34
Konu Klasör Dünya devrim müzikleri ve özgürlük şarkıları... deniz 0 1370 06.04.2020- 03:01
Etiketler   Dünya,   değişecek
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS