SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
KCK: Hüda-Par'ın kullanılması MGK planı           (gösterim sayısı: 3.419)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
umut
[ umut yarın ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.09.2013
İleti Sayısı: 3.105
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: umut
Konu Tarihi: 30.12.2014- 15:16


KCK: Hüda-Par'ın kullanılması MGK planı

Resim Ekleme

KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu, "Hüda-Par’ın kullanılması ve Özgürlük Hareketi’nin önüne çıkarılması Milli Güvenlik Kurulu’nda kararlaştırılmıştır" dedi.

Özgür Gündem’de “Hüseyin Ali” mahlasıyla yazan KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu, Cizre'de 2 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan Hüda-Par saldırıları için “Hüda-Par’ın kullanılması ve Özgürlük Hareketi’nin önüne çıkarılması Milli Güvenlik Kurulu’nda kararlaştırılmıştır. Ya da Milli Güvenlik Kurulu içindeki çekirdek yapıyla bu saldırılar planlanmıştır. Dolayısıyla bu saldırı planının baş sorumlusu Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dır” ifadesini kullandı

Mustafa Karasu’nun “AKP Provokasyonu” başlıklı yazısının tamamı şöyle:

"Cizre’de Hüda-Par yanlıları polis ve asker himayesinde Kürt yurtseverlerine saldırmışlardır. Bu saldırılarda biri 15 yaşında iki genç katledilmiştir. Bir Hüda-Par’lı da ölmüştür. Bu olaylar gençlik ya da Hüda-Par çatışması ya da derin güçlerin provokasyonu olarak değerlendiriliyor. Bir kere bu tespitler yanlıştır. Tespit yanlış olunca değerlendirmeler ve tedbirler de yanlış oluyor ve yanlış açıklamalar yapılıyor. İki tarafa da sağduyu çağrısı yapılarak saldırganlar korunuyor ve arkalarındaki güçler ve amaç gizleniyor. Dolayısıyla doğru tespit ve tavır önemlidir.

Cizre’deki olaylar ne iki taraflı çatışmadır, ne de bilinmez güçlerin provokasyonudur. Cizre’deki olaylar, devlet ve AKP hükümetinin Hüda-Par denilen kesimleri Kürt halkına ve gençlerine saldırtmasıdır. Bunun dışındaki tüm tespit ve değerlendirmeler yanlıştır, suçluların görülmesini önleyen bir ele alıştır.

Nasıl ki 1990’lı yıllarda halkın güçlü serhildanları ve direnişinin Kürt sorununu gündemleştirdiği ve çözümü dayattığı ortamda bu tür saldırılar olmuşsa, şimdi de benzer bir durum ve saldırı gerçeği söz konusudur. AKP hükümeti, halkların mücadelesi ve toplumun demokratikleşme ve Kürt sorununun çözümünü dayatması karşısında sıkışmıştır. İç ve dış politikada Türk devleti sıkışmıştır. İşte bu saldırılarla devlet ve AKP hükümeti kendisine demokratik çözüm dayatan Kürt Özgürlük Hareketi’ni zayıflatmayı ve halkı sindirmeyi amaçlamıştır. Yani Kürt sorununda çözüm politikası olmayanların dün Hizbullah’ı, bugün de Hüda-Par’ı kullanma gerçeği vardır. Bunu böyle görmemek kafayı kuma gömmek ve kendini kandırmaktır.

Tüm bu saldırıların arkasında şu bu bilinmez güç var demek, AKP’nin politikasını ve yüzünü görmemek ve onu temize çıkarmaktır. Bu saldırıyı AKP ve ona bağlı istihbarat örgütleri yaptırmıştır, yaptırmaktadır. Derin yapılar ya da başkalarının işi gibi söylemler gerçekliği ve suçluların kim olduğunu muğlaklaştırmaktadır. Bunan kaçınmak ve açıkça AKP’nin bir tezgahı provokasyonu olduğunu söylemek gerekmektedir. 1990’lı yıllarda hizbulkontrayı kullanan devlet zihniyeti değişmemiştir. Sadece koşullara göre söylem ve yöntemler değişmiştir. Artık devlet gerçek yüzünü gizleme ihtiyacı duymamaktadır.

Eğer bir provokasyon varsa o da AKP hükümetinin provokasyonudur. Kürt Özgürlük Hareketi’nin çözümü dayatması ve müzakereyi gündemleştirmesini boşa çıkarmak, seçime kadar oyalamak ve seçimden sonra saldırıyı arttırmak planlanmıştır. Hüda-Par’ın kullanılması da bu planlama içinde vardır. Hatta Hüda-Par’ın kullanılması ve Özgürlük Hareketi’nin önüne çıkarılması Milli Güvenlik Kurulu’nda kararlaştırılmıştır. Ya da Milli Güvenlik Kurulu içindeki çekirdek yapıyla bu saldırılar planlanmıştır. Dolayısıyla bu saldırı planının baş sorumlusu Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dır.

Ancak Hüda-Par’ın saldırıları bilinçli olarak iki taraflı bir çatışmaymış gibi gösterilmektedir. Halbuki AKP’nin zihniyeti, politikası ve Hüda-Par çevresinin söylem ve tutumu iyi takip edilirse ortada AKP- Hüda-Par yapımı bir saldırı ve provokasyon olduğu görülür. Bir provokasyon yapılıyor, bu da Kürt Halk Önderi ve Kürt Özgürlük Hareketi’nin çözümü dayatmasına karşıdır. Saldırılar da çözümü olmayanların çözümden kaçınmak için yaptığı provokatif saldırılardır.

Kürt halkı da Kürdistan’ın ve Türkiye’nin tüm demokrasi güçleri de Kürt halkı ve Türkiye’nin demokrasi güçlerine yeni bir saldırı planı ve kampanyası planlandığını ve yürütüldüğünü görmelidir. Demokrasi güçleri ve Kürt halkı sinmediği ve çözümü dayatmaktan vazgeçmediği müddetçe bu saldırılar sürecektir. Ya hayduda teslim olunacaktır ya da haydudun saldırılarına maruz kalınacaktır! Olayı böyle ele almayanlar kültürel soykırımcı güçler karşısında teslim alma politikasını ve soykırımcı sistemin kendi pozisyonunu güçlendirmesini kabul etmiş olacaklardır.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Bülent Arınç, Yalçın Akdoğan “Hüda-Par saldırıya uğramıştır” diyerek yeni saldırılara zemin hazırlamaktadırlar. Açıkça Hüda-Par yanında yer almaktadırlar. Hüda-Par’ı Kürt Özgürlük Hareketi’ni geriletme enstrümanı olarak kullanmak istemektedirler. Tüm açıklamalar ve yaklaşımlar bunu göstermektedir. Bunu anlamamak, gerçeklere gözünü kapatmak ve kendini kandırmaktır. Kürt Özgürlük Hareketi’ni zayıflatmak için bir tane gerilla komutanının içinde olduğu düşünülen kaçakçı konvoyunun vurularak 34 gencin öldürülmesi, Türk devletinin karakterini ortaya koymaktadır. Roboski’yi yapma zihniyeti olanların Kürt Özgürlük Hareketi’ni zayıflatmak için bu tür komplolara rahatlıkla girişeceği açıktır.

Hükümet yetkililerinin “Çözüm için bir gelişme olduğunda bu tür olaylar oluyor” demesi de kendi yüzlerini gizlemeye yöneliktir. Aslında bu söylemlerle bu olaydaki rollerini ele veriyorlar. Çünkü çözüm politikası olmayanlar en başta da kendileridir. Bu tür söylemlerle kendi suçlarını hem başkalarına yıkmış oluyorlar hem de çözüm için adım atmamalarına gerekçe yaratmaya çalışıyorlar. Eğer hükümet yetkililerinin söylemi iyi analiz edilirse gerçekliğin bu olduğu daha iyi anlaşılacaktır.

Kürt demokrasi güçlerinin tespitleri ve yaklaşımları yanlıştır. Kuşkusuz kimse çatışma istemez. 1990’lı yılları yaşayan Kürtler hiç istemez.   Ancak istememek olayları engellemek anlamına gelmiyor. Kürt Özgürlük Hareketi’ne bir saldırma kararı varsa, bunu engellemek safiyane yaklaşım ve tutumlarla olmaz. Katile, hırsıza sağduyu çağrısıyla olmaz. İki taraf da sağduyulu olsun demekle sorunlar çözülmez. Çünkü sorunlar sağduyulu olup olmamaktan kaynaklanmıyor. Saldırılar ve olaylar devletin ve hükümetin Kürt Özgürlük Hareketi’ne karşı elden bırakmadığı özel savaş ve psikolojik harekat politikalarından kaynaklanıyor. Bu nedenle herkes aklını başına toplamalı ve gerçeği görmelidir. Göz kapamakla, sağduyu çağrısıyla bu gerçeklik ortadan kaldırılamaz. Eğer doğru tespit yapılamazsa yarın sorunlar ağırlaştığında iş işten geçer ya da son pişmanlık fayda vermez.

Herkes şunu bilmelidir ki, çözüm politikası olmayan devlet ve hükümet her zaman bu yollara başvuracaktır. On yıllardır, hatta yüz yıldır bir özel savaş politikasıyla karşı karşıya olan Kürtlerin bu gerçeği gözden kaçırmaması gerekir. Bu yollara başvurulması, hükümetin bir çözüm politikası olmadığını gösterir; ya da kendi düşündüğü “Çözümü” dayatmak için bu saldırılar yapılıyor. Kürt halkı ve Özgürlük Hareketi zayıflatılır, sindirilirse istedikleri politikayı kabul ettirebilirler. Siyasi soykırım operasyonlarındaki amaç da bu saldırılardaki amaç da aynıdır. Siyasi soykırım operasyonlarının yetmediği durumda bu saldırılar gündeme konulmuştur.

Bu olayları önlemenin yolu, en başta olayları ortaya çıkaran gerçekliği tüm çıplaklığıyla ortaya koymaktır. Bu saldırının arkasındaki gerçeği teşhir etmektir. AKP’nin amacı, AKP- Hüda-Par ilişkisi teşhir edilmeden bu olayların önü alınamaz. Bu olayların neden, nasıl ve kimler tarafından yapıldığını ortaya koymak da yetmez. Sadece bu da saldırıları önlemez. Kürt halkının ve demokrasi güçlerinin örgütlü olarak bu saldırılara karşı demokratik mücadelesini geliştirmesi gerekir. Bu saldırılar karşısında her yerde ayağa kalkması gerekir. Bu tutum yanında örgütlülüklerini geliştirip öz savunmalarını güçlendirirlerse işte o zaman bu tür saldırıların önü alınır. Yoksa bu tür saldırıları halkın iradesini kırıncaya ve teslim alıncaya kadar sürdürürler.

Özcesi tespit doğru yapılıp tedbirleri doğru alınmalıdır."



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.008
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 30.12.2014- 23:03


Alıntı Çizelgesi: umut yazmış

[size=2]KCK: Hüda-Par'ın kullanılması MGK planı

Resim Ekleme

Tüm bu saldırıların arkasında şu bu bilinmez güç var demek, AKP’nin politikasını ve yüzünü görmemek ve onu temize çıkarmaktır. Bu saldırıyı AKP ve ona bağlı istihbarat örgütleri yaptırmıştır, yaptırmaktadır. Derin yapılar ya da başkalarının işi gibi söylemler gerçekliği ve suçluların kim olduğunu muğlaklaştırmaktadır. Bunan kaçınmak ve açıkça AKP’nin bir tezgahı provokasyonu olduğunu söylemek gerekmektedir. 1990’lı yıllarda hizbulkontrayı kullanan devlet zihniyeti değişmemiştir. Sadece koşullara göre söylem ve yöntemler değişmiştir. Artık devlet gerçek yüzünü gizleme ihtiyacı duymamaktadır.






Bu açıklamaları nasıl yorumlamak gerek? Kürt hareketi AKP ile ''barış'' görüşmeleri yapmıyor mu? Ve bu görüşmeler için her iki taraf ta ''iyi gidiyor, her şey çok güzel olacak'' demiyor mu? Ortada garip bir durum yok mu ortada? Ya bu açıklamalar doğru değil; ya da İmralı'da her şey yolunda değil! İkisi aynı anda nasıl doğru olsun?

AKP üçlemenin son seçimini de kazanmak istiyor. Belediye seçimlerini, Cumhurbaşkanlığını seçimlerini kazandı, sırada AKP için çok daha önemli hale gelmiş olan 2015 genel seçimi var. AKP diğer iki seçime girdiği gibi şiddetten uzak bir ortamda seçime girmek istiyor. Bu seçimin AKP için önemi büyük. Bugüne kadar yaptıklarına   son noktayı koymak istiyor. Erdoğan padişahlığını perçinleyecek, AKP devletinin yasal-anayasal kurumlaşmasını tamamlayacak! Öyle düşünüyorlar, öyle umuyorlar; hayallerinde 2023'e böyle girmek var. Cumhuriyet'in kuruluşunun yüzüncü yılında Cumhuriyet'in zaten büyük oranda ortadan kaldırılmış kazanımlarına bir daha dönmemecesine elveda diyebilmek... Tasarımları bu. ( Onlar öyle düşünüyorlar, bu yönde adımlar atıyorlar da, toplum bunu kabul eder mi sorusunun yanıtını pek düşünmüyorlar. Böyle gittiklerinde umdukları sonucu almaları bence pek de mümkün değil. Hele Haziran'dan sonra! Haziran bize bu ülkenin sandıkları gibi bir muz cumhuriyeti olmadığını, olmayacağını pek kestiremiyorlar! Ayrı bir konu.)

Türkiye solunun gövdesi de, aklı da bu gerçeğin farkında. Türkiye halkının milyonlarca aydınlanma ''savaşçısı'' da bu gerçeğin farkında. Kürt ulusal hareketi bu fotoğrafı kendi idealleri için görmüyor, görmek istemiyor olabilir. Ama ne Türkiye solu bu karanlığa razı olacak, ne de Haziran'ın milyonlarını bu karanlığa razı edebilecekler. Mümkün değil. O milyonların örgütsüz oluşu tek dezavantajımız. O konuda da (BHH gibi) çalışmalar umut verici bir biçimde sürdürülüyor.

(Konu dağıldı gibi ama değil. Başka başlıklarda tartışılan bir sorunun yanıtı da bu nesnel gerçeklikte yatıyor zaten. Kürt hareketi ile ittifak konusu bu yüzden olanaksız. Onların gerçeği ile, Türkiye solunun gerçeği çok farklı.)

Önümüze bir perde koyuldu, perde ikiye bölündü. Bir bölümünde İmralı görüşmeleri gösterilerek bizde her şeyin uyarında gittiği algısı yaratılmak isteniyor. Perdenin öte yanında doğu ve güneydoğuda çatışma, şiddet ve ikiye bölünmüş kürt toplumu var. Bu konu üzerinde günlerce konuşulabilir. Bence çok da gerekli değil. Ne kürt ulusal hareketinin siyaseti ne de AKP'nin gerici-faşist uygulamaları kürt ve türk yoksulunun çıkarına işliyor. Filler çimenler hikayesi. Bunlar solun gerçeği olamaz; olmamalı. Öylesine karanlık bir tünelin içindeyiz ki, Haziran olmasa umut için kaf dağı benzetmesi yapılabilir. Haziran'ın önemi burada yatıyor. Haziran'ın örgütlenmesi bunun için zorunlu. BHH'nin umut verici olması bundan.

Çünkü yaşananlara kilitlendiğimiz sürece karanlık daha da karanlığa dönüşecek. Çünkü bu iklimden kürt ve türk yoksulunun payına sadece yoksulluk, sadece acı ve sadece hurafelerin kutsandığı bir dünya düşecek! Oysa bu bizim dünyamız değil. Hayal ettiklerimiz de bu değil. Bizim gerçeğimiz değil!

Aydınlanmanın, laikliğin her geçen gün daha da sönümlenmeye çalışıldığı bir ülkede Türkiye solu, Türkiye halkı üzerinde yaratılmaya çalışılan illüzyondan sıyrılabilmelidir.   Kürt ulusal hareketinin AKP ile dansı ne yazık ki, Türk ve Kürt yoksuluna hiç umut vermediği gibi, aydınlama ve laiklik konusunda bile geriye gidişin önünü açmaktan başka bir işe yaramıyor.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
bedrettin
[ ..... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 30.08.2013
İleti Sayısı: 907
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: bedrettin
Cevap Tarihi: 31.12.2014- 17:06


Aydınlanmanın, laikliğin her geçen gün daha da sönümlenmeye çalışıldığı bir ülkede Türkiye solu, Türkiye halkı üzerinde yaratılmaya çalışılan illüzyondan sıyrılabilmelidir.

Türkiye solu ana gövdesiyle yaratılan illüzyona hiç kapılmadı.

Kürt ulusal hareketinin AKP ile dansı ne yazık ki, Türk ve Kürt yoksuluna hiç umut vermediği gibi, aydınlama ve laiklik konusunda bile geriye gidişin önünü açmaktan başka bir işe yaramıyor.


Bu konuda hiç ümitli değilim.





Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.008
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 31.12.2014- 19:44


Alıntı Çizelgesi: bedrettin yazmış



Türkiye solu ana gövdesiyle yaratılan illüzyona hiç kapılmadı.
.






Bugün için belki böyle bir yorum yapılabilir. Ama bugünden düne baktığımızda bunu net olarak söyleyebilmek hiç de mümkün değil. Hatırlayın, Birgün gazetesi bile Ergenekon sürecine ''yesinler birbirini'' olarak bakmıştı. Ergenekon'la AKP'nin kendi devletini yaratma teşebbüsü görülememiş, görülemediği için sol bu konuda yeterli bir direnç de gösterememişti. AKP'nin amacı ve ne yapmak istediği o dönemde sadece TKP tarafından öngörülebilmişti. Süreç TKP'yi haklı çıkardı. Sizin söylediğiniz bugün için geçerlidir. Umarım bu konuda bir yalpalama olmaz.

Sanalın kuyrukçu takımı için ise böyle bir değerlendirme yapılamaz. Onlar hala Türkiye gericileşmesinin bugün için baş aktörü durumunda bulunan AKP'ye, kürt hareketine yedeklenmelerinden dolayı destek vermeye devam ediyorlar. Bir dönem liberaller bu desteği nasıl açık seçik yaptılarsa, sol dönekler AKP için '' burjuva devriminin tamamlandığı'' yolunda yorumlar yaparak şaşkınları oynadılarsa, bu kuyrukçu takımı da kürt ulusal hareketinin dümen suyunda ''enternasyonalist komünistçilik'' oynayarak yapıyorlardı. Bir yandan ''AKP hükümetiyle değil devletle savaşmak lazım'' diyorlar, ''AKP gitse ne olacak, devrim mi olacak?'' diye soruyorlar ve sonra kendileriyle bile çelişkiye düşerek '' AKP gitsin de, CHP+MHP mi gelsin!'' diyebiliyorlardı. Bunları sol olarak görmek nasıl mümkün? sorusu bir yana, sol olarak göreceksek, o zaman da ''solun içinde hala illüzyona kapılan çevreler var'' demek pek de yanlış olmayacak!




Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Solda sosyal medya kullanımı... melnur 1 1099 25.05.2022- 02:51
Konu Klasör HDP'nin yerel seçim planı netleşiyor melnur 4 316 17.12.2023- 16:54
Konu Klasör Kozmik ağlar: Evrenin bir yerleşim planı mı var? melnur 0 1418 16.02.2020- 02:19
Konu Klasör HDP'nin kapatılması için AYM'ye başvuru... melnur 3 1738 16.05.2022- 01:51
Konu Klasör UKKTH'den anlaşılması gereken... melnur 27 14674 09.05.2023- 10:10
Etiketler   KCK:,   Hüda-Parın,   kullanılması,   MGK,   planı
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS