SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Ermeni kayıpların sorumlusu kim           (gösterim sayısı: 4.273)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
abbas
[ emeğin gücü ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 21.12.2013
İleti Sayısı: 830
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: abbas
Konu Tarihi: 26.01.2015- 21:49



Ermeni kayıpların sorumlusu kim


Resim Ekleme
Şükrü Server Aya / Araştırmacı yazar

Misyoner Hamlin, 23.8.1895 tarihli New York Times gazetesinde çıkan uzun makalesinde aynen şöyle yazmıştı: “Parti, Türkleri Protestan misyoner ve Ermenilere karşı provoke ediyor. Cinayet ve fidye-haraçın olduğu yerde yalan geçerlidir. Kendi halklarını terörize etmişlerdir. Ölüm tehdidi ile para toplamaktalar ve ödemeyenleri alenen infaz etmektedirler. Rus altını ve fitnesi çalışmaktadır.”   Osmanlı topraklarında yaşayan Ermeni nüfus oranı halkın yüzde onu civarındaydı. Buna mukabil ülke servetinin belki yüzde doksanı köylerde ve şehirlerde Ermeni ailelerin elindeydi. Bütün meslekler, ustalar, ticarethaneler ve eğitim gerektiren işler (orduda subaylık ve şifre odalarında tercüme, sarayda üst mevkiler dâhil) Ermenilerdeydi.

Kitaplarımda çeşitli bölümlerde tamamen yabancı (Ermeni ve diğer) kaynaklardan bunlara benzer Ermeni hunharlık alıntıları “yüzlerce sayfayı” doldurur. Örnekleri çoğaltacağıma, bu “kesinlikle zorunlu, yasal ve askeri neticeyi sağlayan” tehcirin ardındaki kayıplara bakalım.

1 BUÇUM MİLYON ERMENİ Mİ?

Şubat 1914’te Ruslarla antlaşma imzalanarak 6 vilayetteki “reform -otonomi projesi” yürürlüğe girdi. Ermenilere doğuda toprak dağıtılacaktı, Ermeni-Fransız ortak Toprak Tevzi Komisyonu yaptığı sayımda, Osmanlı topraklarında yaşayan Ermeni sayısını 1.280.000 olarak verdi. Bunun 600 bini doğuda yaşıyordu. Bu kaynak güvenilir olduğuna göre, 1 buçuk milyon Ermeni’nin (nerede, niçin, ne vakit, nasıl, belge, tarafsız şahit var mı soruları hariç)   1.300.000’den 1 buçuk milyonun en çok 150 günde öldürülebilmesi için, her gün 10.000 kişinin öldürülmesi bunların gömülmesi için de en az 5 bin amelenin hergün   futbol stadı kadar alanda ölüleri gömmesi lazımdı. Bu sahalardan bir tane dahi bulunmamıştır, bulunalar Türklere ait kuyu ve mezarlardır. Halep Konsolosu Jackson, Büyükelçi Morgenthau’ya 8.2.1916 tarihinde yolladığı raporda 486 bin kişinin yaşadığı 10 kampı saymıştır. Diğer taraftan Ermeni Delegasyonu başı Bogos Nubar Paşa, Fransa Dışişleri Bakanlığı’na yazdıgı 11.12.1918 tarihli mektupta, Ermenilerin gerçek ihtilalcı olduklarını ve tehcir edilen sayısının 600 veya 700 bin olduğunu bildirmiştir. İstanbul’daki Amerikan Yüksek Komiseri tarafından Washington’a yollanan 24.3.1921 tarihli raporda ise, Mondros ateşkesinden sonra evlerine dönenlerin şehir ve kasabaları sayılarak 625 bin kişinin   (başka ülkelere kaçanlar dışında) hayatta olduğunu söylemektedir. ABD Devlet Kuruluşu olan “Yakın Doğu Yardım Kurumu” 31.12.1921 tarihinde bilanço durumunu ortak Kongre-Senato’ya sunmuştur. İttifakla kabul edilen bu uzun raporda, iki Ermeni patriğin teşekkürleri vardır fakat Türklerin katliamından bahis yoktur. Ayrıca 1.414.000 Ermeni’nin hayatta olduğunu resmen yazmaktadır. Ermenilerin 2.2.1923 tarihinde Lozan Konferansı’nda sundukları raporda 760 bin Ermeni’nin hayatta bulunduğu ülkeler sayılmaktadır. Başka bir resmi Amerikan raporunda ise Kasım 1922 tarihi itibariyle dünyada 3.004.000 Ermeni’nin yaşadığı bu yekûndaki 817.873 kişinin Türkiye muhaciri olduğu yazılmıştır.   Bu inkâr edilmez resmi belgelere göre, toplam Türkiyeli Ermeni kayıpları ya 1.300.000 - 817.000 = 483.000 veya 1.300.000 - 760.000 = 540.000’dir.

NE KADARINDAN TÜRKLER SORUMLU

Çağımızın en güvenilir demografi otoritesi Prof. Justin McCarthy, 1914-1923 devresi için, “bütün etkenlerden ölen Türk Ermeni sayısını 585 bin olarak vermektedir. Bu rakam en isabetli tahmindir ve yukarıdaki “yaşayan Ermeni” sayısı 1.300.000’e çok yakındır.

585 bin rakamı büyük bir sayıdır, fakat bunun ne kadarından Türkler sorumludur?

Sovyet Ermeni tarihçi A.A. Lalaian, aslı Rusça olan 1936 tarih, 2-3 no.’lu   “Revolutionist East” dergisinde,   2 Haziran 1918 - 2 Aralık 1920 tarihleri arasında 30 ay yaşamış olan Taşnak diktatör Cumhuriyet idaresinde, aşağıdaki ölümlerin Ermenistan’da açlık-hastalık ve diğer sebeplerle vuku bulduğunu resmen belgelemektedir. Ermeniler 885 binden 690 bine düşmüş. Kayıp yüzde 22.   Türkler 260 binden 60 bine düşmüş. Kayıp yüzde 77,   Kürtler 25 binden 500’e düşmüş kayıp %98.  

Piyasa tabiri “kaba tuğla hesabı ile”,   savaşarak ölen 200 bin ile açlıktan Ermenistan’da ölen 195 bini eklersek 395 bin ediyor. 395 bin Ermeni kaybı 585 binden (McCarthy tutarından) düşersek tehcir sırasında, 1914-1922 yılları arasında ölen Ermeni sayısı 200 bin civarındadır. Hata payı ile bu sayı bana göre 250 bini geçemez. Savaş bölgeleri dışındaki halkın en az yüzde onu açlık ve hastalıktan kırıldı; ordu kışlalarında bu kayıp yüzde 30’a yaklaşıyordu. Türklerden, Ermeni çeteciler tarafından öldürülen sayısı (yer, tarih ve sayı verilerek) 500 bindir.

DÜRÜST ERMENİLER...

Milliyet, ırk veya inanç budalası hiç olmadım. Aksine, dünyada birçok yabancı ile (dış ticaret nedeniyle) tanıştığımdan, kişilerin bireysel ahlak ve insancıl sevgi ve toleranslarına öncelik verdim. Bu bağlamda, büyük çoğunluğu Türkiye’de olmak üzere, pek çok Ermeni ve Rum tanıdığım oldu; ya okul arkadaşlığı, ya piyasada ticaret veya sosyal bağlarım oldu.

Belki şans eseri, hayatımda hiçbir yamuk veya yalancı Rum veya Ermeni’ye rastlamadım. Hatıralar taptaze ve sıcaktır. Hayatta kalanlarla paylaşım mutlulukla devam etmektedir. Bu dostluklar nedeniyle, konunun derinliklerine birkaç on yıldır daldım ve her gün yeni şeyler öğreniyorum.   İngilizce bilenler, “Ermeni iddiaları” hakkında iki esaslı kaynağa erişebilirler.   Birincisi   “Holdwater” mahlasını kullanan   “tallarmeniantale” (büyük Ermeni yalanı) sitesidir; buradaki çok güvenilir yazıları okumanıza bir yıl yetmeyebilir.

İkincisi ve en önemlisi ise Türkiye’den yurt dışına gittiklerini söyleyen ve “Murat - Seda - Lara” isimli üç Ermeni gencin 2005 yılında kurduğu ve devasa bir “eski ve güncel” bilgi hazinesi olan “armenians-1915.blogspot.com” veya   [Armenian Genocide Resource Center]



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
Alisan
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: Alisan
Cevap Tarihi: 26.01.2015- 22:24


Tam bir rezillik, inkara utanmadan devam. Sonunda gene masumdan suçlu ilan ettinizya ne desek azdır hakkınızda.
Yukarıdaki yazı günümüzde hala Nazilerin güya ellerindeki   sözde delillere dayanarak asla Yahudi kıyımı olmadı, yapmadık demesine benziyor.
Evet bizim kıyımcılarda Nazi kıyımcılarıda ellerinde temiz olduklarına dair sayısız "delilleri" var. Yüzü kızarmayan katliamcılardan dürüstlük beklemek doğru olmaz.




Bu ileti en son Alisan tarafından 26.01.2015- 22:25 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
tarihselmaddeci
[ tarihselmaddeci ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.05.2014
İleti Sayısı: 581
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder

Web Adresi | Özel ileti Gönder

1 kere teşekkür edildi.
1 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: tarihselmaddeci
Cevap Tarihi: 27.01.2015- 09:52


1915 olayları üzerinde son derece karmaşık yorumlar mevcut. Birçok kişi İttihat ve Terakki önderlerinin basiretsiziliği üzerine konuşmakta. Doğrudur, techir kanunu sırasında bir basiretsizlik mevcuttur. Bu da daha önceden Ermeni halkına husumeti olan Kürt aşiretlerinin bilinçli ya da bilinçsiz saldırılarına açık hale getirmiştir savunmasız insanları. Olayın bir tarafı budur.

Ancak diğer tarafında, müslüman olan insanların katliama uğratılması vardır. Yani karşılıklı katliam durumu vardır. Öncelikle kabul edilmesi gereken budur. Bu bakımdan bir Ermeni paşasının sözlerini paylaşacağım.

“BOGHOS NUBAR PAŞA şu beyanda bulundu:
“Sabrınızı taşırmamak için mümkün olduğu kadar kısa konuşacağım. Bâb-ı Ali’nin, Berlin Kongresinden beri yaptığı birçok reform vaadini hatırlatmanın gereksiz olduğunu düşünüyorum. Bu vaatler hiçbir zaman yerine getirilmedi. Sizin de gayet iyi bildiğiniz katliam ve sürgünleri de hatırlatmama gerek yoktur. Kurbanları bir milyona yaklaşan hatta daha bile fazla olan, şimdiye kadar tarihin kaydettiği her dehşeti aşan, o duyulmamış cinayetleri de yayınlanmış olan resmi kayıtlardan biliyorsunuz.
“Bununla beraber, savaşın başında Türk Hükümetinin Ermenilere bir tür özerklik vermeyi önerdiğini ve karşılığında da Kafkasya’yı Ruslara karşı ayaklandıracak gönüllüler istediğini hatırlatmak isterim. Ermeniler bu öneriyi reddettiler ve kendilerini kurtarmasını bekledikleri Müttefiklerin yanında tereddüt etmeden yer aldılar.
“Ermeniler savaşın ilk günlerinden ateşkes imzalanıncaya kadar tüm cephelerde Müttefiklerin yanında çarpıştılar.
“Ermenilerin Kafkasya’da neler başardıklarını tekrarlamayacağım. Ermenistan Cumhuriyeti Başkanı olan Bay Aharonyan biraz önce size, benim yapabileceğimden çok daha iyi bir şekilde, geniş bir açıklamada bulundu.
“Bununla beraber, Suriye ve Filistin’de, Müttefik devletler arasında anlaşma imzalandığı 1916 yılında, Fransız Hükümeti’nin (Ermeni) Milli Delegasyonu’na yapmış olduğu davet uyarınca, Légion d’Orient’da toplanmış olan beş bin kadar Ermeni gönüllüsünün (o bölgedeki) Fransız güçlerinin yarısından fazlasını oluşturduğunu, Suriye’yi kurtaran büyük Filistin zaferine parlak bir katkıda bulunduğunu ve General Allenby’nin kendilerine resmi bir tebrik gönderdiğini belirtmek isterim.
“Son olarak Fransa’da, şanlı ve şerefli bir birlik olan Légion Etrangère’de Ermeni gönüllüleri yiğitlikleri ve dayanıklı olmalarıyla temayüz ettiler. Savaşın başında 800 kadar olan gönüllülerde ancak 40 kişi hayatta kaldı. Geri kalanlar hepsi savaşta düşman karşısında öldü.
“(Ermenilerin) bu askeri katkısı Müttefik Hükümetler tarafından resmen ve hararetle takdir edildiği için bu konu üzerinde daha fazla durmama gerek yoktur. Belirtmek istediğim tek husus Ermenilerin İtilâf Devletlerinin davasına bağlılığının, maruz kaldıkları katliam ve sürgünlerin saiklerinden biri olduğudur.
“Ermeniler bu nedenle savaşan taraf olmuşlardır. Sonunda Müttefiklerin tam bir zafer kazanmaları Ermenistan’ı Türk boyunduruğundan kurtarmıştır. Bu bir gerçektir. Katliam ve sürgün kurbanlarına savaş alanındaki kayıplarımız da eklenince Ermenistan tarafından yaşam olarak ödenen bedelin herhangi bir diğer muharip milletin ödediği bedelden daha ağır olduğunun ortaya çıkacağını sözlerimize eklemek isteriz. Ermenistan’ın kaybı, 4,5 milyon olan toplam nüfusu içinde 1 milyonu aşmaktadır, Ermenistan bağımsızlığını silahla ve çocuklarının kanıyla kazanmıştır.
“İki tür gözlemde bulunmak istiyorum. Önce, bizim anladığımız şekilde, gelecekteki Ermeni devletinin sınırlarından bahsetmek istiyorum. Sonra sizlere nüfusa dair bazı ayrıntılar vereceğim.
“ Sınırlar.
“Talebimiz bağımsız Ermenistan’ın tüm Ermeni topraklarını içermesi ve şu yerlerden oluşmasıdır:
“1. Kilikya (Maraş Sancağı dâhil), Erzurum, Bitlis, Van, Diyarbekir, Harput, Sivas ve Karadeniz’e çıkış için Trabzon Vilâyeti’nin bir bölümü
“2. Halkı, Türkiye’deki kardeşleriyle tek bir Ermenistan Devleti altında birleşmek isteyen Kafkasya’daki Ermenistan Cumhuriyeti toprakları.
“Bu Devletin, gelecekteki Ermeni Devleti’nin, sınırlarına Ermeni olmayan toprakları dâhil etmek istediğimiz bazen söylenmiş ve yazılmıştır. Bu doğru değildir. Böyle bir talebimiz olmadıktan başka, aksine, nihai sınırların tarafımızdan değil, tarihi, coğrafi ve etnik hakları esas alarak çalışacak olan bir karma komisyon tarafından saptanmasını istiyoruz. Söz konusu eyaletlerin veya Ermeni vilayetlerinin halen mevcut idarî sınırları keyfi ve yanlıştır. Bu sınırlar, Âbdülhamit tarafından siyasi amaçlarla, Müslüman (bir) çoğunluk yaratılabilmesi için, Ermeni olmayan bölgelerin de dâhil edilmesiyle keyfi olarak çizilmiştir. Talebimiz, bu dışarıda kalan, genellikle Kürt veya Türk olan bölgelerin, (Ermenistan’dan) ayrılmasıdır.
“Böylece, esas itibariyle Kürt olan Hakkâri’nin tamamı ve Diyarbekir’in güneyi Ermenistan’ın dışında bırakılmalıdır; aynı şekilde Türk bölgesi olan Sivas’ın batısı ve birçok yer de... Trabzon’a gelince, ahalisinin çoğunluğunun Rum olduğunu kabul ediyoruz, ancak Trabzon Limanı yukarı (kuzey) Ermenistan’ın tamamı için Karadeniz’e tek çıkış yerdir. Talebimiz ayrıca Venizelos’un bildirisine de uymaktadır. Memnuniyetle belirtmek isterim ki Venizelos, Barış Konferansı’na sunduğu Muhtıra’da bu konuyu büyük bir adalet duygusu içinde ele almıştır.
“Suriye ile sınırımıza gelince, son günlerde Suriyeli komşularımız kısa süre önce, Suriye’ye dâhil etmek istedikleri Kilikya’nın büyük bir kısmı için, son derece yersiz olan taleplerde bulundular.
“Bunlara (taleplere) devam edilmemelidir. Kilikya esas itibariyle bir Ermeni bölgesidir. 1375 yılına kadar dört asır süreyle burada son Ermeni Krallığı mevcut olmuştur. Zeytun bölgesi gibi bazı yerleri zamanımıza kadar Ermeni prenslerinin idaresinde yarı bağımsız durumunu korumuştur. Kilikya’nın Merkezi olan Sis’te, Türkiye’deki bütün Ermenilerin ruhani önderi olan Katolikos, hatırlanamayacak kadar eski zamanlardan günümüze kadar, dini makamını korumuştur.
“Nüfusa gelince büyük çoğunluğu Ermeni ve Türk’tür. Suriyelilerin sayısı önemsizdir. Savaştan önce Kilikya’da 20.000 Suriyeliye karşılık 200.000 Ermeni vardı. Eski ve yeni dünyaya dair hiçbir atlas Kilikya’yı Suriye’ye dâhil göstermez. Coğrafi, tarihî ve etnik bakımdan Kilikya Ermenistan’ın ayrılmaz bir parçasıdır ve Akdeniz’e doğal çıkışıdır.
“Kilikya’yı Suriye’ye dâhil etmek amacıyla Suriye Komitesi yayınlarında gösterildiği gibi, Suriye’nin kuzey sınırı Toros değil Amanos Dağları’dır.
“(…)
“Katliam ve sürgünlerden sonra Ermenistan’da Ermeni kalmadığı veya her hâl ve kârda kalanların önemsiz bir azınlık oluşturduğu iddia edilmiştir. Memnuniyetle söyleyeyim ki bu doğru değildir.
“Önce, bugün kimsenin tartışmadığı ilkelere göre, ölüler yaşayanlar gibi sayılmalıdır. Bütün bir ırka karşı işlenmiş tarifsiz cinayetlerin faillerine yarar sağlaması hoş görülemez. Fakat bütün bir halkı ortadan kaldırma amacına erişilememiştir. Bu savaştan sonra Ermeniler, savaştan önce olduğu gibi, Türklerden, hatta Türkler ve Kürtlerin toplamından, bile, daha fazla olacaklardır.
“Aslında, Ermeni kayıpları çok büyük olmakla beraber, savaşta Türklerin kayıpları daha aşağı olmamıştır. Bir Alman raporu; savaş, salgın hastalıklar ve kıtlık nedeniyle, Türklerin kayıplarını 2,5 milyon olarak vermektedir. Bu duruma tedbirsizlik, yeter sayıda hastane personeli ve ilaç olmamasının yarattığı korkunç tahribat neden olmuştur.
“Bu kayıpların en aşağı yarısı, Türklerin fiiliyatta sadece buradan askere aldığı ve Rus ve Ermeni orduları tarafından istilâ edilmiş olan Ermeni Vilayetleri halkı tarafından verilmiştir. Böylece şayet Türk halkının en az Ermeniler kadar ağır kayıplar verdiği kabul edilirse Ermeniler, daha önce de olduğu gibi, halen de çoğunluktadır. Kafkasya ve Türkiye Ermenilerinin hararetle istedikleri gibi Kafkasya’daki Ermeni Cumhuriyeti Türk Ermenistanı’yla tek bir devlet kurmak üzere birleşirse bu çoğunluk daha da büyük olacaktır.
“Bay Aharonyan az önce durumu sizlere sundu ben de bütün söylediklerini destekliyorum. Bu konunun Ermeniler için çok önemli olduğunu özellikle vurgulamak istiyorum, zira Ermenilerin iki grubu birbirine tâbidir. Kafkasya Ermenileri Türk Ermenilerinden daha kalabalıktır. Ancak Türk Ermenileri verimli topraklar bakımından daha uygun durumdadır.
“Daha önce belirtildiği gibi (ve belki tekrarına gerek olmadan) iki grup arasında ırk, kan ve dil bağları vardır. Gerçekte bizler kardeşiz. Kafkasya Ermenileri bu bölgeye Türkiye’den kaçmak için yerleşmişlerdir. Şimdi tek arzuları doğdukları topraklara dönmektir. Kafkas Ermenileri sayesinde, savaştan önceki katliamlar için, 1914 ve 1915’te Rus ve Müttefik Hükümetlerinden Türkiye Ermenileri lehine Türkiye’ye girişimde bulunmaları istenmişti.” (agy, s. 211-213)
“(…)
“Geriye size Ermeni politikası, talepleri ve emellerinden bahsetmem kaldı. Coğrafî açıdan Ermenistan Devleti’nin ne anlama geldiğini Size anlattım. Milli Delegasyon bakımından, siyasi alanda programımızın hiçbir şekilde değişmediğini belirtmem gerekmektedir. Büyük Müttefik Devletlere daha önce açıklamak şerefine nail olduğum bu program üç noktada özetlenebilir:
“1. Türk Boyunduruğundan kurtuluş
“2. Esaret altındaki Ermeni halkını kurtarmak yeterli değildir. Ermeniler şimdi zayıf durumda olduğundan Büyük Devletlerin ortak himayesini talep ettim. (Bu) toplantının karşı çıkacağını bildiğimden ortak idare talep etmedim. Şimdiye kadar kondominoyumun talihsiz örnekleri görülmüştür ve (bu) toplantının bu konuda bir diğer örnek yaratmaya kendini hazır hissetmediğini biliyorum. Bir Mısırlı olarak bunun ne anlama geldiğini gayet iyi biliyorum.
“Büyük Devletlerin ortak himayesinden, dışarıdan gelen saldırıları önleyen ve iç siyasî ve idarî işlere müdahale etmeyen bir tür himaye kastediyorum.
“3. Büyük himayeci devletlerin içlerinden birine veya diğerine
Ermenistan’ı örgütlenmesi ve idare edilmesi için manda (vekâlet) vermeleri gerektiğini başından beri talep ettim.
“Bu 1915’te kabul ettiğimiz programdır. Başkan Wilson tarafından Milletler Cemiyeti fikri ortaya atılınca değişiklik yaptık ve programımızı yeni fikirlere uyarladık.
“Türk boyunduruğundan kurtulmuş olduğumuza göre programımızın ilk noktası artık gerçekleşmiştir. Gazete haberleri doğruysa, Barış Konferansı Türklerin zulmü altındaki halkları, mandacı bir devlet (aracılığıyla) Milletler Cemiyetinin himayesi altına almaya karar vermişse, programın diğer iki maddesi de gerçekleşmiş demektir. Böylece emellerimize kavuşacağımızı görmek kesin ümidimizdir.
“Şimdi Barış Konferansı’nın adalet duygusuna güvenmemiz gerekmektedir ve konferansın milli taleplerimizi içeren programı onaylayacağından kuşku duymuyoruz. Büyük Devletler şimdi Ermenileri tanımakta olup onlara güvenebilirler; Ermenilerin milli duyguları, yaşama gücü ve askeri değeri savaş sırasında çarpıcı bir şekilde ortaya çıkmıştır.”


(Kaynak: Papers Relating to the Foreign Relations of the United States, The Paris Peace Conference, 1919 (United States Government Printing Office, 1948) Cilt IV, Aktaran, Ermeni Araştırmaları, sayı 22, İngilizce metin ve Türkçe çevirisi, s. 225)

Burada da göründüğü gibi, kukla Ermenistan hükümeti 1919 yılında kalan Ermeni halkı ile birlikte müslüman halkı kılıçtan geçirme, göç ettirme politikası uygulamaya karar veriyor. Yani Kuzey Kürdistan'ı boşaltma planı yapıyor. Aynı planlar Azerbaycan'da da yapılmıştır. Onun da karşısında, yine Osmanlı siyasetçileri tarafından Ermeni halkını Azerbaycan'dan gönderme kararı vardır. Burada eleştirilmesi gereken, trajedilere yol açan göç kararlarıdır. Hiçbir silahsız, üretmen toprağından sürülmemelidir. Bunu Balkanlardan, Kırım'dan, Çerkesya'dan sürülen milyonlarca müslüman için de söylemek mümkün. Yine Kürdistan'dan sürülen Ermeniler dışında Hristiyan halklar (Süryaniler, Asuriler) için de söylemek mümkün. Ancak zamanı geri almak gibi bir şans yok. Bugün artık halklar gerek Karabağ konusunda, gerek bu konuda uzlaşmalı, anlaşmalı.

Ve şu kesin ki, bu anlaşmayı Eren Keskin gibi kafayı bozmuş faşistler, kuyrukçular gerçekleştiremez.



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör PATLAMANIN SORUMLUSU AKP’DİR! denizcan 0 2117 12.01.2016- 22:15
Konu Klasör Yaşananların sorumlusu AKP-HDP ayhan 2 3420 16.10.2015- 21:22
Konu Klasör Suriye: Adra katliamının sorumlusu Türkiye melnur 0 3626 18.12.2013- 22:31
Konu Klasör 1 Mayıs 1977 katliamının sorumlusu devlettir. ayhan 0 2505 17.08.2014- 12:03
Konu Klasör Ermeni Aydınlarının Son Yolculuğu dayanışma 0 3620 12.04.2014- 20:18
Etiketler   Ermeni,   kayıpların,   sorumlusu,   kim
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS