Konu Tarihi: 01.02.2015- 21:02

---

Hande Durna'dan İlerici Kadınlar Konferansı'na çağrı

HTKP MK Üyesi Hande Durna, 15 Şubat'ta yapılacak İlerici Kadınlar Konferansı'na çağrıda bulundu.



(İleri - Haber Merkezi) Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen 15'leri anma etkinliğinde konuşan HTKP MK üyesi Hande Durna, 15 Şubat'ta düzenlenecek İlerici Kadınlar Konferansı'na çağrı yaptı.

Hande Durna'nın konuşmasının tamamı şöyle:

"Dostlar, yoldaşlar

Bugün bu salonda çok değişik kuşaklardan solcular, devrimciler, komünistler olarak toplandık. Siyasi yaşımız da biyolojik yaşımız da yediden yetmişe çeşitlilik gösteriyor. Kimimiz çok genciz, kimimiz ise daha fazla görmüş geçirmiş. Kimimiz daha heyecanlıyız kimimiz ise daha olgun.   Çok yakın bir zamanda bu zenginliği bir potada eriten, hepimizi eşitleyen büyük olaylar yaşandı bu ülkede. İşte onlardan sonra hepimiz Haziran kuşağı olduk. Haziranla yeni umutlara yeniden doğduk...

Her doğum gibi Haziran günleri de köklü değişikliklere imza attı. Birçok ezber bozulmak zorunda kaldı örneğin.

Neydi o ezberler?

Türkiye başka ülkeler gibi olmaz, halk mücadele geleneğinden yoksun, dünya yerinden oynasa kitleler sokaklara dökülmez. Bugün artık bu nutuklar o kadar kolay atılamaz.

Başka peki?

Şimdiki gençler eskisi gibi değil. Apolitikler, benciller, vurdumduymazlar. Artık bu siyasal, psikolojik, sosyolojik tahliller de kimseyi inandıramaz.

Peki ya başka?

Kadınlar siyasetten anlamaz. Kadınlar mücadeleden anlamaz. Kadınlar örgütlenmez, örgütlenseler de bir işe yaramaz, etkisi olmaz. Bu ezberin de artık esamesinin okunamayacağını söylemek çok da zor değil.

Nasıl söylesinler dostlar?

Bebeği kucağında TOMA’nın önüne çıkan anne mi mücadeleden anlamaz? Yoksa kırmızılı, siyahlı kadınlar mı? Gece yarılarına kadar evlerinde, mahallelerinde, yürüyüşlerde tencere tava çalan kadınların mı mücadelesi   işe yaramaz? Taksim’de anne zinciri yapan kadınların mı örgütlenmesi işe yaramaz? Ölen canlarımızın hesabını sormak için mahkeme salonlarında saçlarını ağartan Gezi anneleri mi siyasetten anlamaz yoksa ne dersiniz?

O günler geldi geçti, evli evine, köylü de köyüne çoktan gitti diye düşününler olabilir. Onlara tavsiyem hiç öyle acele sevinmesinler.   Kadınlar direnmeye, mücadele etmeye devam ediyorlar hala.

Nerede mi?

Bakın Validebağlı kadınlara, bakın Başakşehir’de parklarına imam hatip yapılmasına karşı mücadele eden kadınlara. Bakın Okuluma Dokunma diyen, çocuklarına sahip çıkan velilere. Bakın Yırca’lı köylü kadınlara...

Bu örnekler bize umut veriyor ama çok daha fazlasını yapacağımızı, yapmamız gerektiğini biliyoruz.

Neden mi?

Gerçek, ayakları bu topluma basan, yüzü ileriye dönük bir mücadele vermek zorundayız.

Peki nasıl verilecek bu mücadele?

En can alıcısından başlayalım. Gericiliğe karşı mücadele önemli bir tutamak noktası oluşturuyor. Bugün, bu ülkede gericiliğe karşı mücadele yürütmeden sosyalizm mücadelesini yükseltmenin herhangi bir karşılığı bulunmuyor.

AKP’de cisimleşmiş ama toplumun can damarlarına da yayılmış olan gerici ideolojinin en büyük kavgalarından biri kadınlarladır. Kadınların kahkasını iffetsizlik sayarlar. Hamile kadının toplum içinde olmasını ayıplarlar. Çalışan kadının fuhuşa neden olduğunu iddia ederler. Başı açık kadını perdesiz eve benzetirler. Doğum kontrolünü vatana ihanet ilan ederler. Kadının erkeğe eşit olmasının fıtratına ters olduğunu söylerler.   Bu ve benzeri pek çok görüş meczuplar tarafından değil AKP’nin en yetkili ağızları ve onların şurekası tarafından dillendirilmiştir.

Sadece verdikleri fetvalar ile değil icraatları ile de kadın düşmanlığına devam ederler. Küçücük kız çocuklarının okullara türbanla gitmesinin önünü açan yönetmelikler işin başka bir boyutunu oluşturmaktadır.

Sadece gericilik mi kadınları tehdit eden? Tabi ki değil. Burada paranın saltanatının en büyük kurbanlarından biri olarak da kadınlardan bahsetmek gerekiyor.

Kadınların esnek çalıştırılmasının önünü “annelere kolaylık” olarak gerekçelendirip açmaya çalışıyorlar ama bu süreç kadınların çalışma hayatında daha fazla ayrımclığa uğramasından; güvencesiz, kayıtdışı çalışan kadınların sayısının artmasından başka anlama gelmeyecek. Bugün toplumda görünmeyen emek sadece evde değil kayıt altına alınamayan her üretim sürecinde karşımıza çıkıyor ve burada kadınların çok büyük bir orana sahip olduğunu biliyoruz, görüyoruz.

Peki ya başka? Şiddet kadınlar açısından her anlamıyla çok büyük bir sorun teşkil ediyor.

Aile içi şiddetten, sokakta, yolda, işyerinde tacize, tecavüze kadar çok çeşitli boyutları olan bu sorun kadınlar açısından yaşamsaldır. AKP’nin iktidarda olduğu dönem boyunca kadın cinayetlerinin sayısında yaşanan astronomik artış ise işin başka bir boyutuna işaret ediyor.

Savaşlar ve göç ise belki de bütün bu saydığımız sıkıntıların katmerlisinin kadınlara reva görüldüğü koşulları beraberinde getiriyor.

Uzun lafın kısası, kadınlar bu ülkede düzenin yarattığı sıkışma noktalarının birinci dereceden muhatapı, yani aynı anlama gelmek üzere öznesidir.

Bugün bu gerçeğin dosta da düşmana da ilan edilmesi gerekmektedir.

Bu ülke topraklarında gerçek bir mücadeleye hazırlanan Halkın Türkiye Komünist Partisi, kadınların mücadelenin ön saflarında hakettikleri yerde olmaları için bütün kadroları ve olanakları ile seferber olacaktır.

Bu seferberlik hem parti içi yaşantı açısından hem de toplumsal mücadele dinamikleri açısından geçerlidir.

Bundan tam 15 gün sonra, Maltepe Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde Türkiye’nin dört bir yanından bir araya gelen kadınların düzenleyecekleri İlerici Kadınlar Konferansı   işte tam da bu nedenle partimiz açısından çok ama çok değerlidir.

Görevimiz, bu ülkenin aydınlık yarınları içindir.

Borcumuz bugüne kadar direnen ve mücadele eden kadınlarımızadır.

Karadeniz’de yoldaşları ile beraber öldürülmeyip, insanlık dışı muamelerle defalarca kez öldürülen Maria’ya borcumuzu ödemek için.

Zehra Kosova’ların, Emine Erdinç’lerin,   Suat Derviş’lerin,   Sevinç Özgüner’lerin, Behice Boran’ların yürüdükleri yoldan devam edebilmek için.

Deniz’lerin, Mahir’lerin, Erdal’ların, Taylan’ların, Sinan’ların annelerine; Berkin’lerin, Ali İsmail’lerin, Abdocanların, Ethemlerin, Mehmet’lerin, Ahmetlerin annelerine; Cumartesi annelerine; Hüseyin’in annesi Fadime anamıza borcumuzu ödeyebilmek için.

Savaşlarda çocuklarını kaybeden, tecavüze uğrayan, alınıp satılan, göç etmek zorunda bırakılan kadınların hesabını sormak için

En yakınlarındaki erkekler tarafından öldürülen, namus belasına kurban verilen kadınların hesabını sormak için

Gece mesaisinde çıkan yangında karnında bebeğiyle can veren tekstil işçisi, üstü açık kamyonetten dere yatağına düşüp can veren mevsimlik işçi kadınlar, yük aracından bozma serviste kapalı kalıp sel suları ile boğulan işçi kadınlar ve daha niceleri için

Çocuklarımıza aydınlık yarınlar bırakabilmek için

İnsanca ve eşitlikçi bir düzen için

Kadınlar bir adım daha ileri diyor, hepinizi sevgi ve saygı ile selamlıyorum.

Yaşasın ilerici kadınların onurlu mücadelesi

Yaşasın Partimiz

Yaşasın Devrim"