SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Kısaca Laiklik boykotu ve Seçimler           (gösterim sayısı: 4.561)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
proletersosyalist
[ Bekir Sami ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.09.2014
İleti Sayısı: 709
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: proletersosyalist
Konu Tarihi: 16.02.2015- 23:40


Hasan Karataş'ın ''Bilimsel, Demokratik, Anadilde Eğitim'' talebiyle yapılan protestolarla ilgili ''kafa açıcı'' ve ''derin'' tespitleri;

Kısaca Laiklik boykotu ve Seçimler


Evet, hayat ilerliyor ve bundan sonra neler olacak bizler neler diyeceğiz. Bunun üzerine kafa yoralım. Hayatın ilerleyişinin geriye doğru ilerlediğini ve gelecek açısından bizlere umutlu bir gelişimin olmayacağını defalarca söylemiştim. Umutlu hayatın, geriye doğru giden hayatın içinden çekilmek ve yeni bir hayatın kurulma çabasıyla tezahür edeceğini de daha önceleri defalarca belirtmiştim. Biz şimdi burada geriye giden hayatın seyri hakkında, nispi oranda ve görünenler üzerinden anlatımlar da bulunabiliriz.

Dünyasal anlamda insanlık adına herhangi bir olumlu gelişme olmamaktadır. Ekonomiler erimektedir. Devletler ise daha fazla sorumluluk yüklenmekte ve daha fazla devlet ellerini taşın altına koymaya başladılar. Ukrayna meselesini Rusya, Almanya ve Fransa çözmeye çalışmıştır. Sanırım ilk kez ABD nin dışında, dünyasal bir mesele üzerinde çözüm içeren çalışmalar görmekteyiz. Bu durum dünyanın daha fazla demokratlaştığını değil, daha fazla devletin sorumluluğuna olan ihtiyacı anlatmaktadır.

Seçimler ve dünkü boykotla ilgili bir iki laf edelim. Türkiye'de seçimler nedeniyle meraklı bir bekleyiş egemen görünmektedir. Ancak bu süreçte net ve daha fazla vurgulu bir şekilde şunu anlatalım; bu merak umut içermemelidir. Hayat geriye gitmektedir. Burada bizlere yardımcı olacak, sözde ilerici (syriza benzeri) HDP ye veya CHP ye dayalı yeni bir başarı veya ilerleme olmayacaktır. Daha ziyade AKP içinde değişim söz konusu olasıdır. Öncelikle şunu belirteyim: devletin gerçek sahibi, yürütmenin içine ya da başına geçmektedir. Hakan Fidan devletin gerçek sahibidir. Siyasiler onun kullandığı görevli figürlerdir. Görevlilerin hatalarının tolere edilemeyeceği nedenlerin varlığı, devletin sahiplerini bizzat yürütmenin içine çekmiştir. MHP lilerin bir sloganı vardır. ''Devletin Başına Devlet Geçecek'' Bu slogan şimdi hayat içinde gerçek olmaktadır. Devletin başına devlet (fidan) geçmektedir. Bunun yanı sıra çok sayıda bürokrat bu nedenlerle istifa etmiş ve bizzat devletin başında yer alacaklardır.

Bizimkilerin yapmış olduğu anadilde laik eğitim boykotu ise eski hayatın (geriye giden hayatın) içinde küçük bir direniş olarak görülmüştür. Temel felsefe yanlış olunca çıkış ve buna bağlı uygulamalar da yanlış oluyor. Laik eğitim veya ana dilde eğitim gibi yanlış bir çıkışla yol arayan arkadaşlarımız, devrimci bir hava yaratamadıkları için sadece ve sadece sosyalist bireylerin desteğini almakta devrimci bir rüzgâr veya hava yaratamamaktadırlar. Yanlış anlaşılmasın, pratiğe çıkmış arkadaşların emeğine saygısızlık etmiş olmak istemiyorum. Ancak bir gerçeğe olan ihtiyacı vurgulamak istiyorum. İhtiyaç, geriye giden hayatın kodlarını allak bullak etmektir. Kodlar allak bullak edilmediği sürece norm veya rutin devam eder. Daha açık bir dille çokbilmişler bir aradayız ve hep beraber kafa sallıyoruz. Oysa çokbilmiş topluluk şunu hiç bilmiyor. Bizler normal bir hayat içinde değil, bizler geriye giden bir hayatın içinde yaşıyoruz. Yani bizler yok oluşa doğru sürükleniyoruz. Bunu bilince çıkarmalıyız. Laiklik elden gidiyormuş veya ana dilde eğitim olmuyormuş. Hiç de umurumda değil.

Konuyu kısaca açayım. Laiklik ve ana dilde eğitim ne demektir ve biz neden talep ediyoruz: Laiklik ve ana dilde eğitim uygar bir taleptir. Talep uygar ama hayat barbar sürmektedir. Siz farkında değil misiniz? Hayat ölüm ve yıkımı dayatmaktadır. Böylesi bir zaman da laik ve ana dilde eğitim olsa ne olur, olmazsa ne olur! Bu uygulamalar modern devlet uygulamalarıdır. Devlet statik, kurumsal bir mekanizma olmaktan çıkmış ve tam anlamıyla yasa dışı bir örgüte dönüşmüş durumdadır. Yasa dışı bir örgütten yasal uygulamalar istemek doğru olmaz. Felsefe problemli olanca, çıkışlarda da buna bağlı olarak hayallerdeki devrimci filizleri gösteremiyor.

Tartışmanın devamı buradan takip edilebilir; http://www.sosyalistforum.net/politik-gundem/74887-kisaca-laiklik-boykotu-ve-secimler.html




Bu ileti en son proletersosyalist tarafından 16.02.2015- 23:42 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 17.02.2015- 05:47


Bu ''danışman'' arkadaşımızın söylediklerine bu forumda çok eleştiri getirildi. Abuk subuk şeyleri savunuyor, bunu da ''öz düşüncesi'' olarak ortaya atıyor. Bunları söylerken Lenin'e karşı olduğunu ama Marksist olduğunu da dillendiriyor.

Reel sosyalizmin çözülüşü Türkiye solunu çok kötü yakaladı. 12 Eylül yenilgisiyle birlikte sol paralize olmuşken bu çözülüş sol saflarda yılgınlık ve umutsuzluğun daha da artmasına ve sonuçta savrulmalara da yol açmıştı. Kürt hareketinin yükseliş trendi de Türkiye solunun inişte olduğu bir süreçte ortaya çıkınca sol çok uzun zaman kendini toparlayamadı. Kürt hareketine destek/biat bu koşullarda ortaya çıktı. Türkiye solu kürt hareketinin yükselişte olduğu yıllarda sola alan açacı bir işlevinin olabileceğini de umdu. Bu olmadı. Zaman içinde sol kendini toparlamaya çalışırken kürt ulusal hareketi de konjöktüre bağlı olarak sağa savrulmaya başladı...

Bu durum Türkiye solu açısından kaotik bir durumdu. Bir yığın bezirganbaşı da çıktı bu koşullarda. Dünyada olduğu gibi bizde de ''Marks'a dönelim'' feveranları başladı. Burjuva kozmopolitizmini enternasyonal solculuk gibi takdimler yapıldı. ( Bunlar sanalda hala devam ediyor.) Bu arada bu danışman arkadaş gibi kerameti kendinden menkul kişiler de türedi. Bunları   bu yorumlarıyla egolarını tatmin etmeye çalışan insanlar olarak görüyorum. Yazdığı ortam, var olan iklim ona bir de cesaret verince bu cahil cesaretiyle Amerika'yı yeniden keşfe çalışıyorlar. Yorumlarını sonuna kadar okuyabilmek de kolay olmuyor...

Yukarıdaki yazısını sonuna kadar okuyamadım, daha önce yazdıklarından neyi savunduğunu biliyorum. İpe sapa gelmez şeyler. Marksizmi savunduğunu söylüyor ama yorumları Marksizme de aykırı. Sadece devlete bakışı alınsa Marksizmle ilgisinin bulunmadığı görülecektir. Uygun bir zamanda yorumlarının içeriğiyle ilgili bir şeyler de söylenebilir.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 19.02.2015- 02:46


Seçimler ve dünkü boykotla ilgili bir iki laf edelim. Türkiye'de seçimler nedeniyle meraklı bir bekleyiş egemen görünmektedir. Ancak bu süreçte net ve daha fazla vurgulu bir şekilde şunu anlatalım; bu merak umut içermemelidir. Hayat geriye gitmektedir. Burada bizlere yardımcı olacak, sözde ilerici (syriza benzeri) HDP ye veya CHP ye dayalı yeni bir başarı veya ilerleme olmayacaktır. Daha ziyade AKP içinde değişim söz konusu olasıdır. Öncelikle şunu belirteyim: devletin gerçek sahibi, yürütmenin içine ya da başına geçmektedir. Hakan Fidan devletin gerçek sahibidir. Siyasiler onun kullandığı görevli figürlerdir. Görevlilerin hatalarının tolere edilemeyeceği nedenlerin varlığı, devletin sahiplerini bizzat yürütmenin içine çekmiştir. MHP lilerin bir sloganı vardır. ''Devletin Başına Devlet Geçecek'' Bu slogan şimdi hayat içinde gerçek olmaktadır. Devletin başına devlet (fidan) geçmektedir. Bunun yanı sıra çok sayıda bürokrat bu nedenlerle istifa etmiş ve bizzat devletin başında yer alacaklardır.

Yazının daha önceki paragraflarında da bu cümle var; ''Hayat geriye gitmektedir.'' Ne demek bu? Kendisini marksist olarak niteleyen bir kişi böyle bir cümle kurabilir mi? Yaşam mülksüzler için giderek çekilmez bir hal alıyor. Hayatın geriye gitmesiyle bunu söylemek istiyorsa doğru ama yeterli değil. Çünkü hayat mülk sahipleri için de inanılmaz güzel gidiyor! Japonyadan fazla mülti milyonerlerimiz var. AKP döneminde milyonerlerin sayısı katlandı, üretmeden zenginlik kazanan, rant ekonomisinden köşeyi dönen onlar, yüzler var. Hayatın bu kesimler için geriye gittiğini söyleyebilmek mümkün mü? Ve böyle bir cümleyi marksist olduğunu iddia eden biri kurabilir mi? Bu cümle herşey bir yana sınıfsal farklılığı, çelişkiyi de gizliyor. Hayatın geriye gittiğini söylemek hem mülksüzler ve hem de mülküzleştirenler için geriye gittiğini söylemek anlamına gelir ki, koca bir yalandan başka bir şey değil ki bu!

Alıntı yaptığımın üstündeki paragraflar konuyla ne kadar ilgisizse, bu paragraf içinde de bir yığın gereksiz cümle var. Bunları da bir kenara bırakırsak devlet konusunda söylediklerinin bir marksistin kaleminden çıktığını kim iddia edebilir? Devletin sahiplerinin bürokrasi olduğu ve sınıfsal hiç bir niteliğinin olmadığı bu kişide apaçık ortada. Bunu da söylüyor, yazıyor. Şimdi bunun nesi ciddiye alınabilir. Devletin sahibi bürokrasi dediğinde hem burjuvaziyi ve hem de AKP'yi gizliyorsun demektir. Devleti burjuvaziden ve AKP'den ayırıyorsun demektir. Böyle baktığında, artık bunu temel alarak söyleyeceğin her şey hem yanlış   oluyor ve hemde Marksizme aykırı oluyor demektir. Bu kişiyle artık nasıl tartışılır?

Bürokrasiden Fidan dahil 700 kişi istifa etmiş ve AKP'den aday adayı olmuşsa bunun anlamı devletin AKP devletine döndürüldüğünü gösterir. AKP'nin dinci faşist zihniyetini devlete nasıl yerleştirdiği, devleti kendi gerici ideolojisi doğrultusunda nasıl dönüştürdüğü anlamına gelir. Bu konuya bir yorum yapılacaksa başka bir yorum da yapılamaz.

Burada söylenmiyor ama yeri gelmişken değinmek gerek. Devletin sınıfsal niteliğinin burjuva olması nedeniyle   ''devletin sınıfsal niteliğini değiştirmeden hangi iktidar gelirse gelsin önemi yoktur'' şeklindeki yorumlar da absürt yorumlardır. Doğru değildir ve oldukça kaba bir yaklaşımdır. Üstelik söz konusu parti/hükümet AKP ise temelden yanlış bir yorumdur. AKP gibi devleti dönüştüren kendi devletini kuran ve gerici-dinci faşist bir rejime doğru uygun adımlar atan bir iktidarı sıradan bir burjuva iktidarı gibi görmek yanlıştır. Bu tür yorumların yine kürt hareketi ekseninde siyaset yapan kuyrukçuların durumdan vazife çıkarmalarından başka bir şey değildir. Askeri diktatörlük, faşizm ve burjuva demokrasilerinin sınıfsal özü aynı dır, ama üç yönetim biçiminin de aynı olduğu söylenebilir mi?

Danışman'ın sözlerini çok da ciddiye almamak gerek. Sosyalist forumun ne olduğu, daha doğrusu ne olmadığı belli, o da burada kerameti kendinden menkul bir solcu(!) olarak kafasına göre takılıyor. Sosyalist forum yöneticilerinin bu arkadaştan çok da farklı nitelikleri yok ki. Bu arkadaşın tek farkı kuyrukçu olmaması. Dedim ya, orada kafasına göre takılıyor!







Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
yorum2006
[ yorumcu ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.08.2013
İleti Sayısı: 772
Konum: Gizli
Durum: Gizli
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

2 kere teşekkür edildi.
Cevap Yazan: yorum2006
Cevap Tarihi: 21.02.2015- 10:08


Adam sürekli olarak "hayat geriye gidiyor" diyor. Bir kez bu diyalektik materyalizme aykırı. Böyle birşey yok. Yaşam asla geriye gitmez. "Hiç bir olumlu şey yok" diyor. Bu da küçük burjuva umutsuzluğu, yılgınlığı. Bu şahsın ne işçi sınıfı ile ne de işçi sınıfının dünya görüşü ile bir ilgisi olmadığı bellidir.

Başka sabuklamalar da var tabii. Devletin başına "devlet" geçmişmiş, bu devlet de Hakan Fidan'mış. Devletin sahibi oymuş. Siyasiler onun kölesiymiş v.b. Saçma sapan şeyler. Hakan Fidan Erdoğan'ın mutemedidir. MİT ajanı, dinsel tutucu eski bir astsubaydır. Erdoğan ile yakınlaşmış, onun özellikle yurt dışındaki bazı özel işlerini yapmıştır. Kadro kıtlığında MİT'in başına oturtmuşlardır. Yaptıklarını da Erdoğan'ın bilgisi ve emriyle yapıyor.

Bu şahsın "laik eğitim" ve "anadilde eğitim"e karşı noktaya nasıl gelebildiği de ilginç. Alakasız şeyler yazıyor, sonra bu sonuca varıyor. Kendi de farkında ki, bunlar "uygar" şeylermiş, hayat ise uygar değilmiş, barbarmış v.b. gibi yine saçma sapan bir gerekçe uyduruyor.

Bütün bu sabuklamaların sosyalizm ile ne alakası var?




Bu ileti en son yorum2006 tarafından 21.02.2015- 10:13 tarihinde, toplamda 3 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 18.11.2015- 19:48


Alıntı Çizelgesi: yorum2006 yazmış

Adam sürekli olarak "hayat geriye gidiyor" diyor. Bir kez bu diyalektik materyalizme aykırı. Böyle birşey yok. Yaşam asla geriye gitmez. "Hiç bir olumlu şey yok" diyor. Bu da küçük burjuva umutsuzluğu, yılgınlığı. Bu şahsın ne işçi sınıfı ile ne de işçi sınıfının dünya görüşü ile bir ilgisi olmadığı bellidir.

Başka sabuklamalar da var tabii. Devletin başına "devlet" geçmişmiş, bu devlet de Hakan Fidan'mış. Devletin sahibi oymuş. Siyasiler onun kölesiymiş v.b. Saçma sapan şeyler. Hakan Fidan Erdoğan'ın mutemedidir. MİT ajanı, dinsel tutucu eski bir astsubaydır. Erdoğan ile yakınlaşmış, onun özellikle yurt dışındaki bazı özel işlerini yapmıştır. Kadro kıtlığında MİT'in başına oturtmuşlardır. Yaptıklarını da Erdoğan'ın bilgisi ve emriyle yapıyor.

Bu şahsın "laik eğitim" ve "anadilde eğitim"e karşı noktaya nasıl gelebildiği de ilginç. Alakasız şeyler yazıyor, sonra bu sonuca varıyor. Kendi de farkında ki, bunlar "uygar" şeylermiş, hayat ise uygar değilmiş, barbarmış v.b. gibi yine saçma sapan bir gerekçe uyduruyor.

Bütün bu sabuklamaların sosyalizm ile ne alakası var?



Hakan Fidan 7 Haziran seçimleri öncesinde istifa edip vekil olmaya karar vermişti. Erdoğan istemedi ve tıpış tıpış tekrar MİT'teki görevine döndü. Şimdi bu olayı danışman arkadaşımız nasıl yorumluyordur kim bilir; unutmuştur yaptığı yorumu.





Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
hakkı
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: hakkı
Cevap Tarihi: 19.11.2015- 13:14


Seçimler ve dünkü boykotla ilgili bir iki laf edelim. Türkiye'de seçimler nedeniyle meraklı bir bekleyiş egemen görünmektedir. Ancak bu süreçte net ve daha fazla vurgulu bir şekilde şunu anlatalım; bu merak umut içermemelidir. Hayat geriye gitmektedir. Burada bizlere yardımcı olacak, sözde ilerici (syriza benzeri) HDP ye veya CHP ye dayalı yeni bir başarı veya ilerleme olmayacaktır. Daha ziyade AKP içinde değişim söz konusu olasıdır. Öncelikle şunu belirteyim: devletin gerçek sahibi, yürütmenin içine ya da başına geçmektedir. Hakan Fidan devletin gerçek sahibidir. Siyasiler onun kullandığı görevli figürlerdir. Görevlilerin hatalarının tolere edilemeyeceği nedenlerin varlığı, devletin sahiplerini bizzat yürütmenin içine çekmiştir. MHP lilerin bir sloganı vardır. ''Devletin Başına Devlet Geçecek'' Bu slogan şimdi hayat içinde gerçek olmaktadır. Devletin başına devlet (fidan) geçmektedir. Bunun yanı sıra çok sayıda bürokrat bu nedenlerle istifa etmiş ve bizzat devletin başında yer alacaklardır.
--------------------------------------
Hasan Karataş umutsuz hayat geriye gidiyor diyor ve hiç umut olmadığını söylüyor CHP ve HDP den umut beklemeyin diyor o partiler SYRİZA olmayacak diyor .

Ama bir aması var H. Karataş umutsuz görünsede aklının bir yanında gine umut taşıyor   AKP içinde değişim olacağından söz ediyor.Daha ziyade AKP içinde değişim söz konusu olasıdır.

Bu durumda H. Karataş umudunu AKP içinden kopacak değişikliğe bağlamış görünüyor. H. Karataş soldan umudu yok ama sağdan umutlu.

H. Karataşta değişme var devleti soyut durumdan somut duruma taşımış geçmiş yazılarında devleti bir insana bir sınıfa dayandırmazken şimdi MİT ve Hakan Fidana dayandırmaktadır.
Hakan Fidanında bir sahibi olduğunu her kes bilmekte C.B-T. Erdoğan sır küpüm dediği bir sitemi ile Millet Vekilliğinden vaz geçen H.Fidan esas devletin sahibini Sn   Karataşa anlatmıştır.

Bu durumda H.Karataş artık devletin insan ve kurum dışı olmadığını ve umursuzluğada kapılmamak gerektiğini kendi yazısı ile söylemiştir.

H.Karataş ın solcularla bir derdi var belkide geçmişten gelen bir dert.
Ama umutsuz da olmadığı anlaşılmaktadır
Her idealistin bir ideali vardır uçukta olsa vardır. Saçmalasa da   içinde ışık her zaman olmaktadır.Bence H. Karataş çok ulusal tv izliyor çünkü bu söyledileri orada çok söyleniyor H. Karataş   klasik sol anlyışla bakmamak gerektiğini yazısında anlatmaktadır.


H.Karataş bu durumda Marxist olmaktan idalist olmaya daha yatkındır. Çünkü sürekli ben söylemiştim diyerek gelecek için iddialı konuşuyor. Yani sonuçtan fikir çıkarıp geleceği kurguluyor.
Halbuki diyalektik mataryalizm de sonuçtan nedenlere ve oradan geleceğe gidilir.




Bu ileti en son hakkı tarafından 19.11.2015- 13:31 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Özgür Şen'le laiklik üzerine: 'Laiklik ve piyasa umut 0 3381 11.12.2015- 10:00
Konu Klasör Halk Boykotu melnur 3 5318 25.11.2016- 01:06
Konu Klasör TKH ve seçimler üzerine... melnur 4 3752 20.04.2019- 02:22
Konu Klasör Kılıçdaroğlu'nun 'boykotu' 1 gün sürdü: umut 1 3457 30.08.2014- 15:18
Konu Klasör Bir kez daha seçimler ve solumuz üzerine... melnur 12 10205 22.06.2019- 10:34
Etiketler   Kısaca,   Laiklik,   boykotu,   Seçimler
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS