SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Kobane ve Tehlikeler           (gösterim sayısı: 2.953)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
proletersosyalist
[ Bekir Sami ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.09.2014
İleti Sayısı: 709
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: proletersosyalist
Konu Tarihi: 28.02.2015- 09:57


Kobane ve Tehlikeler

Jelle Bruinsma

IŞİD Kobaneden çıkartılırken, Kürtlerin demokratik özerklik emellerine karşı ABDnin emperyal ayrıcalık tehlikesi pusuda bekliyor.

Şimdi çeşitli raporlar son derece cesur Kürt kadın ve erkeklerinin Kobaneyi ellerinde tutmayı ve hatta IŞİD faşistlerini kovmayı başardıklarını teyit ettiğine göre, bu konuyu konuşmanın zamanıdır. IŞİDi püskürtmeyi nasıl başardılar? ABD neden daha yoğun bir biçimde bu çatışmalara dahil oldu? Ve ileride bekleyen tehlikeler nelerdir?

İki hafta önce, Halk Savunma Birlikleri (YPG), meydan okuyan bir açıklama yaparak kendi tarihsel sorumluluk duygularını vurguladılar ve IŞİDin yenilgisiyle yok oluşunun Kobanede başlayacağına, Kobanedeki her sokağın ve her evin IŞİDe mezar olacağına söz verdiler. Birçokları Kürtlerin cesaretini takdir etti. Hatta Türk ve diğer ülkelerden yoldaşlar Kobanenin savunulmasına katılmaya çalıştılar ve onlara para toplamak için dünya çapında kampanyalar başlatıldı.

Ama gerçekten çok az insan IŞİDin canice saldırısının durdurulabileceğine inanıyordu; hatta Kobanenin tamamen düştüğünü varsayan birkaç makale bile yayınlanmıştı. Bunun nedeni, büyük ölçüde Türkiyenin canice ve uzlaşmaz bir tavırla Kürtlerin lojistik hatlarını bloke etmesi ve ABDnin kendi emperyal hesaplarında stratejik bakımdan önemsiz küçük bir kent olan Kobaneye ilgi duymamasıydı.

İki hafta sonra, durum tersine dönmüş görünüyor; bildirildiğine göre IŞİD çekiliyor. Kentin doğu kısmında çatışmalar devam ediyor olsa da, bir Kürt yetkili, ''Artık Kobanede IŞİDin mevcut olmadığını'' belirtti. Bu aynı haftalarda, ABD, Kobanenin içinde ve dışındaki IŞİD mevzilerine hava bombardımanlarını arttırdı ve ilk kez Kürt Demokratik Birlik Partisi (PYD) ile doğrudan görüşmelere başladı. Bu arada, Kürt YPG komutanı Baharin Kandal, ''kendi milis grubuna silah, malzeme ve savaşçılar geldiğini'' söyledi. Daha fazla bilgi vermemesine rağmen, Türkiye;nin Kobane sınırından 15 kilometre içerideki Suruç kasabasındaki gazeteciler, sınırdan girip çıkan savaşçılarla karşılaştıklarını bildirdiler. Bunun nedeni savaşçıların bölgeyi çok iyi bilmeleri olabilir fakat bir Türk yetkili, BBC ye ''aslında bu malzemelerin geçişine izin verildiğini'' ifade etti.

İki hafta önce ROAR da belirtildiği gibi, Kobane düşmüş olsaydı, ABD ve Türkiyenin suçlanması gerekirdi. Her iki devlet de IŞİDin kente ulaşmasını önleyecek güce ve askeri kapasiteye sahipti. Ayrıca ve daha da önemlisi, çeşitli raporlar Türkiyenin aktif olarak IŞİDe yardımcı olduğunu kanıtlar görünüyordu:

1. Yaralı IŞİD savaşçıları Türk hastanelerinde tedavi oluyor ve yeniden çatışmalara katılmak için tekrar Suriyeye geçmelerine izin veriliyordu;

2. IŞİDin sınırı geçerek, kontrolü altındaki petrol sahalarından çıkan petrolü Türkiyede karaborsada satmasına izin veriliyordu; bu, IŞİD için muazzam finansal önem taşıyordu.

3. Kobane savunmasına yardımcı olmak ve IŞİDe karşı savaşmak üzere deneyimli PKK Kobane, Kürt Mücadelesi ve Önündeki Tehlikeler güçlerinin Suriyeye geçişleri engelleniyor, aynı şekilde silah ve diğer gerekli malzemelerin geçişi de bloke ediliyordu

4. Bu durum, geçen hafta Türklerin kendi Kürtlerine karşı savaşta güneydoğudaki Dağlıca bölgesinde PKK mevzilerini bombalayarak aktif savaşa girişmesiyle tekrar yükselişe geçti.

Yukarıdakilerin tümünün hala devam etmesine rağmen, emperyal siyaset ve hesaplamalar karmaşık olup, farklı ve çelişen çıkarları savunma gereksinimini yansıtmaktadır. Kobanenin karşı karşıya olduğu durumda Türkiyenin IŞİDin Kürt güçlerine ağır bir darbe vurması ve binlerce Kürtü katletme potansiyelinden mutlu olduğu açıktır. Aynı zamanda uluslararası baskıyı Suriye de Esada karşı yeni bir cephe kurulmasıyla dengelemeye bakıyordu. Amerika Birleşik Devletleri de, bu ''değersiz kurbanların'' ölmesine rahatlıkla izin verebileceğini ve Kobanenin kendisi için hiçbir önem taşımadığını açıkça gösterdi.

Bu durumu değiştiren ne oldu? ABD hala daha fazla ekonomik çıkara sahip olduğu ve itibarını korumak durumunda olduğu Irakta IŞİDe karşı mücadeleye öncelik vermesine rağmen, muhtemelen Kürtlerle koordineli olarak, Kobane etrafında IŞİD üzerine yaptığı hava saldırılarını artırdı. Bölgede Kürtler IŞİD mevzilerine yapılan bu ABD hava saldırılarını memnuniyetle karşıladılar ve Kürt direnişi başından itibaren daha fazla veya daha etkili hava saldırıları için çağrı yapıyor.

Kanımca, ABDnin müdahalesindeki yoğunlaşmanın iki nedeni var.

Öncelikle, iyi eğitimli YPG-PKK güçleri sayıca yüksek ve silah bakımından kendilerinden daha üstün olan IŞİDe karşı en etkili askeri rakipler olduklarını kanıtladılar. Irak ordusu ise ABDnin verdiği on yıllık eğitim ve gelişmiş silahlara rağmen- IŞİD savaşçılarını görür görmez çökmüştür; YPG-PKK güçleri ilk olarak Irak Yezidilerinin yardımına koşmalarıyla ikinci kez ''değerlerini kanıtlamış oldular''. Amerika Birleşik Devletleri, kendisi bir kara harekatına girişmek istemediği için ve bölgesel müttefiklerinin de bugüne kadar hiçbir ciddi yükümlülük üstlenmedikleri ve hava saldırılarının başarısızlığa mahkum olması gibi nedenlerle, IŞİDle mücadele etmeye kararlı müttefiklere ihtiyaç duymaktadır.

İkincisi, BBC'nin diplomasi ve savunma editörü Mark Urban'ın sözleriyle, ABD propaganda nedeniyle'' Kobaneye yardımcı olmaktadır. İyi örgütlenmiş herhangi bir mafya ağında olduğu gibi, uluslararası ilişkilerde itibar her şeydir. ABDnin IŞİDi ''önce küçülttükten sonra yok edeceğini'' açıklaması ve Kürt savaşçıların kırılmaz cesareti ve onları destekleyenlerin tüm dünyada gösterdikleri çabalar sayesinde dünyanın gözlerinin Kobane’ye çevrilmiş olması sonucunda, Kobane de gerçekleşecek bir katliam, ABDnin itibarına ve güvenilirliğine vurulan büyük bir darbe olurdu. Brookings Institution askeri analisti Michael Hanlon, Kobanenin stratejik bir değerden ziyade, bir sembol olduğunu fakat Kobanenin düşmesinin, IŞİDin durdurulamaz olduğu algısını güçlendireceğini belirtiyor.

Şimdi Kürtler artık ABD ile görünüşte kaçınılmaz ama tehlikeli stratejik bir ittifak içine girmeye zorlanmış durumdalar
. Bu kaçınılmazdı, çünkü IŞİD silah üstünlüğüne sahipti ve IŞİD saldırılarını engellemek ve bir soluklanma zamanı oluşturmak için gelişmiş silahlar gerekiyordu. Aynı zamanda bu durum tehlikelidir çünkü Kürtlerin çıkarları ve niyetleri ABD ile taban tabana zıttı ve her iki taraf da bunun farkındadır. Kürtlerin özerk demokratik bölgeler oluşturma girişimi, ABDnin emperyal çıkarları için en az IŞİDin olduğu kadar bir tehdittir. ABDnin Ortadoğu politikasının temel taşı her zaman başarılı demokrasi veya ülkenin doğal kaynakları üzerinde ulusal kontrol sağlamaya yönelik talepleri başarıyla önleyebilecek istikrarlı rejimleri desteklemek olmuştur. Bu anlamda, David Graeberin Kürtleri, 1936 yılında İspanyol anarşistleri ile karşılaştırması yerinde görünmektedir; anarşistlerin aynı faşistlerle mücadele ediyor olmasına rağmen, tüm önemli batılı güçler kendilerine karşıydı ve Churchillin faşistleri anarşist ve komünistlere tercih etmesi sonucunda, silah tedarik etmeleri engellenmişti.

YPG ABD işbirliğinin ışığında daha yakın bir geçmişi, 1991 yılında Iraklı Şii ve Kürtlerin uğradıkları ihaneti hatırlamakta yarar var.

1991 yılındaki bu olay, 2014te de olabilirdi. Bir Avrupalı diplomat, şunu kaydetmişti, Amerikalılar Bağdatta ikinci bir Esad ya da daha iyisi, ikinci bir Mübarek olmasını tercih ederdi. Bu, bir zamanlar ABDnin müttefiki olan Saddam Hüseyinin Amerikanın emirlerine itaatsizlik ederek Kuveyti işgal etmesi sonucunda başlatılan ilk Körfez Savaşı sırasında oldu. ABDnin Iraka saldırısı ezilen Kürtler ve Şiiler arasında umut yaratmıştı. Bu umutlar, Bushun onları Saddam Hüseyinekarşı ayaklanmaya açıkça teşviketmesiyle güç kazanmış, ABDnin arkalarında olacağı izlenimini oluşturmuştu. Ama Saddam sonrası Irak’ta meydana gelebilecek belirsizlikler olasılığı, ABDnin Saddamı iktidarda tutmaya karar vermesine neden oldu. Irak tarihinin en korkunç birkaç haftasında ABD Irak hava sahası tam kontrolü altında iken- Saddam Hüseyinin yanında yer aldı ve Saddam, ABD kontrolündeki uçuşa yasak bölgeyi ihlal ederek savaş helikopterleriyle ayaklanmaları bastırıp Kürt ve Şii sivilleri katletti.

Kürtlere bu gerçekleri hatırlatmak gerekmiyor. Kürt aileleri emperyalistlerin, bu ve buna benzer başka ihanetlerini yaşadılar. Ve haklı olarak   rahat koltuklarında oturdukları yerden ABD bombaları ile işbirliğini kınayan Batılı koltuk filozoflarına kulak asmayacaklardır. Tehlikede olan onların hayatlarıdır.

Ancak bu yeni durum büyük zorluklar oluşturmaktadır. ABDnin Orta Doğuda, Irakın Kobaneden önemli olduğunu vurgulamaya devam etmesi ve ABD ordusunun Ortadoğudaki komutanı Lloyd Austinin geçen Cuma günü, hala Kobanenin IŞİDe teslim olmasının mümkün olduğunu düşündüğünü söylemesi ciddi soru işaretleri uyandırmaktadır. ABD daha ne kadar hava saldırıları ile direnişe yardım etmeye devam edecek? ABD Dışişleri Bakanlığı ile PYD temsilcileri arasında üst düzey görüşmelerde neler ele alınıyor? ABD Kürtlerden ne almaya çalışacak? IŞİDe karşı mücadelede daha aktif İşbirliği yapılacak mı? Ne karşılığında?

Bugün YPG Genel Komutanlığı yaptığı açıklamada, bu sorulara bir cevap verdi. Batının belirli ölçüde desteğiyle zalim Esad rejimine karşı mücadele etmekte olan Özgür Suriye Ordusu (ÖSO), ile bir anlaşma yaptıklarını teyit ettiler. Ayrıca ÖSOnun Kobanede kendi yanlarında mücadele etmekte olduğunu ve bundan sonra ''teröre karşı, özgür ve demokratik bir Suriyeyi inşa etmek'' için işbirliği yapacaklarını açıkladılar. Bu önemli strateji değişikliği sadece IŞİDe karşı değil, aynı zamanda Türklerin önemli talebi olan Esada karşı mücadeleyi de gerektiriyor ve tüm toplumsal sınıfların ülkenin yönetiminde gerçek ortaklığına dayanıyor.

Bu solcu YPGnin ikmal hatlarını açmak için ödemek zorunda olduğu fiyat mıydı? Bunun Rojavadaki sosyal devrim için ne anlama geleceği, henüz açık bir sorudur.

Örneğin Türk sınırları boyunca uzanan ikmal yolları nedeniyle ABDnin baskısı ve / veya ÖSO ile yapılan anlaşma nedeniyle Türkiye tarafından gizlice tolere edilmesi olasılık dışı değildir. Bu ikmal hatları, kesilebilir de. ABD hava saldırıları da durdurulabilir ve emperyal düşünceler değişebilir. Zorunluluk ya da tercihleri sonucunda büyük güçlerle işbirliği yapıp, ama sonra ölüme terk edilmiş olanların listesi çok uzundur. Acı olan, günümüzde kimin yaşayıp kimin öleceğine hala modern çağın İmparatorluklarının karar vermesidir.

Kürtlerin de farkında oldukları gibi uzun vadede Amerika Birleşik Devletleri ile işbirliği yapmak, kendilerinin her türlü baskıdan kurtulmuş bir bölge ve toplum emelleri ve beklentilerine uygun değildir. Ancak kısa vadede başka herhangi bir seçenekleri olup olmadığı sorusu öne çıkmaktadır. Hatta çok ihtiyaç duyulan ağır silahların sağlanmasında süreklilik ve güçlerinin serbestçe hareket edebilmesi için Kürtler, büyük ölçüde emperyal efendilerin tercihlerine bağımlıdırlar.

Bu kez, kendi cesaretleri sayesinde, emperyal güçleri zorlayarak bir gün daha savaşmaya devam edebiliyorlar. Ama yarın ne olacak? Türkiye, on yıllar boyunca ABDnin en önemli bölgesel müttefiklerinden biri olmuştur ve ABD şimdi Kürtlere ihtiyaç duymasına rağmen, bu en iyi koşullarda, geçici bir ittifak olacaktır.

Bizim için, Kürt yoldaşlarla dayanışma içinde olan batılılar olarak, kendi devletlerimiz üzerindeki baskıyı sürdürmek, dünyanın gözlerinin Kobaneye ve daha geniş Kürt mücadelesine odaklanmasını sağlamaya çalışmak büyük önem taşımaktadır.
Bunun da ötesinde, YPGnin silah tedariği için yaptığı çağrıları açıkça desteklemeli ve PKKnın o korkunç terörist örgütler listesinden çıkartılmasını talep etmemiz gerekir. Bir darboğaza sıkışmış olan Kürtler, nihayetinde yalnızca kendilerine güvenebilirler. Daha rahat hareket etme olanağına ve daha iyi silahlara sahip olmaları, onların Rojavadaki sosyal devrimi daha iyi korumalarını ve IŞİDe karşı daha iyi savaşmalarını mümkün kılacaktır.

* Jelle Bruinsma, Avrupa Üniversitesi Enstitüsünde Tarih alanında doktora araştırmacısı ve ROAR Dergisinin editörlerindendir.

** Bu yazı Söz ve Eylem dergisinin Aralık 2014/ 37. Sayısında yayımlanmıştır.

http://fraksiyon.org/kobane-ve-tehlikeler/




Bu ileti en son proletersosyalist tarafından 28.02.2015- 10:11 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör IŞİD, Kobane'de yenildi mi? umut 0 2561 20.07.2014- 18:57
Konu Klasör Kobanê'den bizim Cephe'ye umut 3 3777 20.10.2014- 14:49
Konu Klasör IŞİD Kobane'ye saldırdı denizcan 0 2175 03.11.2015- 21:03
Konu Klasör HTKP: DİREN KOBANE! denizcan 1 3373 07.10.2014- 12:04
Konu Klasör Kobane'den duman yükseliyor denizcan 8 3458 11.10.2014- 21:22
Etiketler   Kobane,   Tehlikeler
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS