SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Devrim Nedir ve Onu Neden Çok Severiz?           (gösterim sayısı: 2.956)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
ayhan
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 05.12.2013
İleti Sayısı: 1.076
Konum: Tekirdağ
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: ayhan
Konu Tarihi: 04.04.2015- 16:59


Devrim Nedir ve Onu Neden Çok Severiz?

Barış Yıldırım



Grup Yorum ve “Rojava/Kobanê Devrimi” tartışması üzerine: Devrimi sevmemiz normal, çünkü çok güzel bir şey, ama keşke kendisini adından daha çok sevseniz. Siz “radikal demokrat”larsınız, devrime karşısınız, bu gerçekle barışın artık. Bütün radikal demokrasi teorisi zaten devrim teorisine karşı yazılmıştır. Kendinize gelin.

Resim Ekleme

Devrim sözcüğü sanıldığı gibi “devirmek” eyleminden değil, “devir” sözcüğünden gelir. Belki de sözcük ürediğinde her iki anlamı da akıldadır. 1 Batı dillerindeki revolution göz önüne alınınca ikinci kök daha önemli görünüyor: Bir devir geçer, yenisi gelir ve bu hep böyle gider. Nietzsche’ci “bengidönüş”e göz kırpar gibi dursa da Marksist devrim teorisine çok daha uygundur bu etimoloji. Devrim, kendisinden önceki devri yıkar ve bu yıkıntıların üzerinde yükselir; bir boşluğun üzerinde değil.

Bir Grup Yorum üyesi bir söyleşisinde “Rojava devrimi” konulu bir soruya “Devrim dersiniz, biz öyle düşünmüyoruz. Ben, kişisel olarak, Marksist-Leninist bakış açısına sahip bir devrimci olarak devrim olarak nitelendirmiyorum. Ama orada katledilen Kürt halkıdır. Katliamı emperyalizm yapıyor. Buna karşı savaşmak gerekir,” deyince Beyaz Kürtler ve şu sıra onlarla hareket eden Beyaz Türkler bir “sosyal linç” girişimi başlattı (Grup Yorum’a Kobanê sorusu ve cevabının dökümü için tıklayın.)

Teşbihte hata olmaz; Kürdistan’da Grup Yorum boykotu Şivan Perwer boykotuna benzer: Kimse uymaz. Zaten çoğunluk kaçak kasetlerden (bugünse internetten) dinlemektedir, en fazla Grup Yorum’un PR’ı olur, daha çok insan albümlerini alır.

Bu teşbih ise kesinlikle hatasız: Kürtlere “Grup Yorum’u boykot edin” demek, “Gezi’de darbeciler, ulusalcılar, çözüm süreci karşıtları vs. var, direnişe katılmayın” demeye benzer. Kürt halkı isyanın türküsünü de kendisini de gördüğü yerde tanır ve savaştan kaçıp metropollerde “biz Kürtler” diye ortam yapmaya çalışan on bin ‘Twitter Kürdü’ bir araya gelse yüreği halkının devrimci tarihinin anısını taşıyan Kürdü isyandan uzak tutamaz. “Gerçek Kürtlük” budur heval!

“Birileri düğmeye bastı ve…”


Yine de bu tartışmanın ortaya çıktığı bağlam ilginçtir. Grup Yorum’un yoldaşı Berkin Elvan için 11 Mart’ta boykot çağrısı hazırlanırken 7 Mart’ta bir soru soruluyor. Sorulduktan 4 gün sonra da Hasan Ferit Gedik mahkemesini sahiplenen ve çoğu Grup Yorum’un yoldaşlarından oluşan insanlar çivili sopalarla polis lincine maruz kalırken internete “düşüyor.” #11MarttaBerkinİçinBoykotVar diyemeyenler (ya da demesi istenmeyenler) #GrupYorumBoykot diye bir etikete yönlendiriliyor.

Mevzubahis soru geçtiğimiz iki yıl içindeki “iki devrim”den bahsediyor (Bir devrim kimi keser ki, en az iki!) Biri “Rojava Devrimi” diğeri Rojavê Kurdistanê yani Batı Kürdistan içindeki bir bölge olan Kobanê’deki2 devrimdir.

Hasan Ferit Gedik’in yoldaşları mahkemede linç edilirken susanlar, Berkin için #11MarttaBerkinİçinBoykotVar diyemeyenler (ya da demesi istenmeyenler) #GrupYorumBoykot diye çığlıklar atıyorsa ortada objektif bir komplo vardır.
Soru her açıdan tuhaftır, ne yani, Rojava’da bir devrim olmuş, yetmemiş Rojavalı Kobanêliler bir devrim daha mı yapmıştır? Bu kez kimi devirmişlerdir, PYD’yi mi? Sovyet Devrimi yetmemiş bir de Petrograd Devrimi mi yapılmıştır, nedir yani?

Soruyu soranın –ve aldığı kaydı zamanı geldiğinde değerlendirmek için “Dur bakalım ne diyecek?” diye elini ovuşturan arkadaş(lar)ının– devrimden de devrim kuramından da, Rojava’dan da Kobanê’den de pek haberdar olmadıklar bellidir. Bunlar beceriksiz komplocu adaylarıdır, devletle barışanlar adına devletle barışmak istemeyenlere “Twitter tetikçiliği” yapmak üzere oradadırlar.

İleride koalisyon ortağı olursak bakanlık, olmadı vekillik, o da olmadı vekil danışmanlığı, hiç olmadı belediye meclis üyeliği, hani bir dairede iş falan kapar mıyım diye bir tweet iki tweet diye küçümsemeden siyasi kariyerini başlatan Türküyle Kürdüyle yancı beyazlar olmasa geldiği yere de gelmeyecek bu beceriksiz girişimin bir önemi yok.

Grup Yorum’un savunulmaya ihtiyacı yok, bunlarda saldırılarını kemale erdirecek çap yok. Onların gazına gelen “samimi solcular” da çok geçmez bir sonraki konserde Yorum’un Kürtçe ve Türkçe şarkılarıyla halaya, gowende durur.

Biz bu tartışmadaki olumlu yöne bakalım.

Gözleri yaşartan devrim sevgisi


Sosyalizm yerine radikal demokrasi, sınıf çatışması yerine kimliklerin (çatışması bile değil) ifadesinin “yükselen değer” olduğu günlerde kimsenin devrimden vazgeçmek istememesi ne güzel. AKP’nin bile içinde “devrim” geçen yayın organı var. Bu toprakların devrimci tarihinin onurlu bir bileşeni olan Kürt hareketinin yanında saf tutanların devrimi sevmesinde şaşacak bir şey yok, sevinilecek bir şey var.

Yine de bir siyaset bilimi kavramı olan “devrim” kavramının işaret ettiği şeyin ne olup olmadığını bilmek gerek. Hele de odasını toplamayı reddeden ergenin domestik itaatsizliğine “devrim” dediği bir zamanda.

Öncelikle Marksist olsun olmasın devrim kuramlarının çoğu şu noktada buluşurlar. Bir olguya devrim diyebilmek için
1.kendisinden önceki devleti ya da siyasal rejimi devirmiş olması (politik devrim)
2.yerine yeni bir sosyo-ekonomik düzen getirmiş olması (sosyal devrim)
gerekir. Görüldüğü üzere, bir şeyin devrim olabilmesi için iki dönüşüm söz konusu olmalıdır:

Bunlardan ilki yani siyasal dönüşüm, mesela darbeler yoluyla da olabilir, birileri çıkar iktidarı devirir. Yahut bir halk hareketi sonucu birileri iktidara geçer ama toplumu dönüştürecek cesarete sahip olamazlar ya da düpedüz satılırlar ve devrim ilk aşamasında kalır.

İkincisi, yani sosyal dönüşüm ise en azından teoride kademeli olarak (“reformlarla”) da gerçekleştirilebilir.3 Dolayısıyla bunlardan tek birinden başlı başına devrim olarak bahsedilemez, bahsedilirse de ciddiye alınamaz.

Baştan sona devrim kuramına adanmış ilk ve en önemli Marksist-Leninist metin Devlet ve Devrim’de Lenin şöyle der:

Eğer devlet, sınıflar arasındaki çelişkilerin uzlaşmaz olduğu gerçeğinden doğduysa, eğer toplumun üzerinde ve “ona gitgide yabancılaşan” bir iktidar ise, açıktır ki, yalnızca zora dayanan bir devrim olmaksızın değil, ayrıca egemen sınıf tarafından yaratılmış bulunan ve içinde o “yabancı” niteliğin maddeleştiği devlet iktidarı aygıtı da ortadan kaldırılmaksızın, ezilen sınıfın kurtuluşu olanaksızdır.

Böyle bir şey sevilir tabii, devrim sevilmez mi deli misin sen? İnsanların girişimlerini devrim olarak yüceltmesi de olumlu bir şeydir. Ama kavramlar yalnızca iyi niyetle tartışılamaz, tartışılacak olursa kötü niyete dönüşmeleri (Grup Yorum meselesindeki “boykotçular” gibi) an meselesidir.

Rojava: Çok hamaset, az bilgi, daha da az destek

Rojava hakkında çok hamaset az bilgi var. Ama ulaşabildiğimiz kadarıyla şunu biliyoruz:
-Suriye yönetiminin emperyalist müdahaleyle başı dertte olduğu bir vakitte önderliği yıllarca Şam’da “misafir” kalan, gerillaları Şam kontrolündeki Bekaa’da eğitilen Kürt yurtsever halk güçleri belli yerlerde yönetimi ele geçirdi.
-Adına “komün” denilen özyönetim aygıtları kurdular.
-Bu aygıtlarda kadınlara ve diğer milliyetlere de önemli roller tanıdılar.
-Ancak Suriye ile bağlarını kesmediler. Esad yönetiminden silah desteğinin yanı sıra “Rojava Devrimi” görevlilerinin bazıları memur maaşlarını Şam’dan almaya devam ettiler.

Oradaki ekonomi üzerine çok şey bilmiyoruz, ama anlaşıldığı kadarıyla hâkim ekonomi bir küçük üretici kapitalizmi. Emperyalist kuşatma altındaki bir küçük-burjuva diktatörlüğü olan Suriye’deki üretim tarzıyla niteliksel bir farkı yok. Savaş yüzünden zaten pek bir ekonomi de yok ortada. Dış yardıma bağlı bu ekonomide muhtemelen halk eskisinden daha yoksul ne yazık ki. Sosyal devletçi bir kapitalizmi öngören bir “Rojava Anayasası” telaffuz edildi fakat son görüşmelerde onun da ne kadar uygulanabileceği muamma. Vazgeçildiği de söylendi, ısrarcı olunduğu da.


Bugün Rojava hamasetinin baş aktörleri “Rojava Devrimi”nden daha az bahsedip IŞİD’e TIR TIR silah gönderen Hakan Fidan’larla daha az samimi olsalardı Batı Kürdistan halkı daha az kayıp verirdi.

Biraz siyaset bilen birisi Marksist olmasa bile ortada bir devrim olmadığını görür. Ne mevcut devlet aygıtı zorla yıkılmış ne de yerine çok farklı bir sosyo-ekonomik düzen kurulmuştur. Hele bir Marksist-Leninist için (eğer bizden fena halde gizlenmiyorsa) orada devrim olmadığı zaten açıktır. Mao’nun devrim yolunda öngördüğü aşamalardan biri olan Kızıl Siyasi Üsler‘den çok daha geri bir özyönetim girişimi söz konusudur.

Bu sadece bir girişimdir, özyönetim değildir, çünkü başlangıçta hem askeri hem ekonomik olarak Esad yönetimine bağlıydı, şimdi ise adına “Koalisyon Güçleri” denilen emperyalist ittifaka. Bu ittifak ve Türkiye bir yandan Kobanê’yi ancak ölmeyecek kadar besliyor bir yandan da IŞİD tehdidini yok olmayacak kadar denetimde tutuyor ki bu tehditle Kürt halk güçlerini Arap halk güçlerine karşı bir alet olarak kullanabilsinler.

Bir şeyin değerli olması için ille devrim olması gerekmez

Halktan yana güçler bir konjonktürden yararlanıp az çok kendini yönetmeye çalışıyorsa ve topraklarını muazzam kahramanlıklarla savunuyorsa Marksistler bundan ancak onur duyar. Bu halk güçlerinin halk gücü olarak kalıp emperyalizme alet olmaması veyahut emperyalizm tarafından ezilmemesi için desteğini hep verir. Rojava direnişi dünya halklarının onurudur, ancak ortada bir devrim yoktur. Keşke olsa, ama yoktur.

“Ben devrimim” diye dünyayı ikna etmeye çalışan başka bir devrim gören var mı? Sovyet, Çin ya da Küba Devrimi’nin düşmanları çok şey dediler ama “Orada olan devrim değil” demediler. Çünkü iktidar değişti. Yeni bir toplum kuruldu. Devrim bu süreci tanımlayan nötr bir sözcük. Yokken var demenin anlamı yok, olması için çalışmanın anlamı var. Rojava’da gerçekten devrim isteyenler “devrim demediler” diye yazıklanmak yerine Rojava Anayasası’nın kısıtlı da olsa, kapitalizm içinde de olsa daha fazla adalet öngören toplumsal çerçevesinin uygulanması ve bu çerçevenin gerçek bir toplumsal dönüşüme doğru evrilmesi için ısrar etseler daha iyi olur.

Öyle değerli Kürt ve devrimci savaşçıları şehit verdik ki, Arinlerimiz, Suphilerimiz öyle güzeller ki onların uğruna öldüğü şeyin bir devrim olmasını istememiz çok anlaşılır. Bu aynı zamanda bütün o “radikal demokrasi”, “sınıf yerine kimlik” saçmalıklarının da kimseyi ikna etmediğini gösterdiği için de çok güzel. Lakin devrimci teori temennilerle değil somut durumun somut tahliline dayanmak zorunda. Dayanmadığı zaman devrim sevgisi dolayısıyla devrimcilere saldırmak gibi bir paradoksa düşmek an meselesi olur.4

Bugün Rojava hamasetinin baş aktörleri “Rojava Devrimi”nden daha az bahsedip IŞİD’e TIR TIR silah gönderen Hakan Fidan’larla daha az samimi olsalardı Batı Kürdistan halkı daha az kayıp verirdi.

Kürt halkı çok uyanık olmalı. Nerede çok hamaset varsa orada o kadar karanlık iş dönüyor demektir. “Rojava Devrimi” diye başımızın etini yiyenlerin orada çocukları aç bırakan ve Kobanê’de yüzlerce insanı ölüme mahkûm eden hükümeti engellemek için hiçbir bir ciddi adım atmamış olması ironik falan değildir, hamasetin ikiyüzlülüğe ne kadar kolay dönüşebileceğinin ikonik bir göstergesidir, o kadar.

Anlayın artık, siz devrimci değil radikal demokratsınız


Ayrıca ne bu devrim sevdası arkadaşlar? Siz devrimden vazgeçtiniz. Siz “radikal demokrat“larsınız, devrime karşısınız, bu gerçekle barışın artık. Bütün radikal demokrasi teorisi zaten devrim teorisine karşı yazılmıştır. İktidarı ele geçirmeden devleti içeriden, hegemonya mücadelesi yoluyla dönüştürmeyi öngörür. Titreyin ve kendinize gelin. Devrimi bu kadar çok sevmeniz eski alışkanlıklarınızdan dolayı. Ama düzene böyle entegre olamazsınız. Devrimi istemiyorsanız adını da rahat bırakın, olmaz mı?


1. İlk ne zaman kullanıldı bu sözcük bilmiyorum, ama Dadaloğlu’nda “Padişah tahtında devrim olursa” diye bir dize geçtiğini biliyorum. ↩
2. Soruyu soran Beyaz Türk sesi Kobanê’nin adındaki şapkalı E’yi bile telaffuz edemeyip “Kobani” diyor. ↩
3. “Bunun örnekleri arasında “burjuvazi ile iktidarı paylaşmayı öneren, özünde burjuvaziye uşaklığın teorisi olan ‘toplumsal ilerleme’, ‘barışçı geçiş’, ‘kapitalist olmayan yol’” gibi tezler vardır ki (Kürdistan Devriminin Yolu s. 60-61’de belirtildiği üzere) “demokratik halk devrimi yapmadan reformlar yoluyla, kerte kerte sosyalizme geçiş -tezi bir- revizyonist tez{dir}.” ↩
4. Elbette devrimi falan zerre umursamadıkları halde bunu devrime saldırmak, Türkiye Devrimci Hareketi ile Kürt mücadelesini birbirinden ayırmak, Kürdistan’ı devrimden uzaklaştırmak için bahane yapan gizli ya da açık Barzanîcileri, tirşikçileri bu “iyi niyetli yanılgı” içinde saymıyorum. Bu ve önceki paragraf, yazı daha sonra gözden geçirilip kısmen düzenlenirken eklendi. ↩





Bu ileti en son ayhan tarafından 04.04.2015- 17:01 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
munzur
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 19.12.2013
İleti Sayısı: 1.075
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: munzur
Cevap Tarihi: 13.04.2015- 20:54


“Ben devrimim” diye dünyayı ikna etmeye çalışan başka bir devrim gören var mı? Sovyet, Çin ya da Küba Devrimi’nin düşmanları çok şey dediler ama “Orada olan devrim değil” demediler. Çünkü iktidar değişti. Yeni bir toplum kuruldu.

[color=#008000]Anlayın artık, siz devrimci değil radikal demokratsınız

Ayrıca ne bu devrim sevdası arkadaşlar? Siz devrimden vazgeçtiniz. Siz “radikal demokrat“larsınız, devrime karşısınız, bu gerçekle barışın artık. Bütün radikal demokrasi teorisi zaten devrim teorisine karşı yazılmıştır. İktidarı ele geçirmeden devleti içeriden, hegemonya mücadelesi yoluyla dönüştürmeyi öngörür. Titreyin ve kendinize gelin. Devrimi bu kadar çok sevmeniz eski alışkanlıklarınızdan dolayı. Ama düzene böyle entegre olamazsınız. Devrimi istemiyorsanız adını da rahat bırakın, olmaz mı? [/color]

İki paragrafta özet!




Bu ileti en son munzur tarafından 13.04.2015- 20:55 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Devrim nedir, devrim teorileri için ne söylenebilir? melnur 43 23025 30.12.2022- 06:14
Konu Klasör Sürekli devrim mi, tek ülkede sosyalist devrim mi? spartakus 0 4144 14.07.2015- 00:07
Konu Klasör Neden okuyorlar, neden okuyoruz. melnur 1 665 25.09.2022- 11:22
Konu Klasör Siyasal devrim, toplumsal devrim... melnur 13 14122 31.12.2018- 09:11
Konu Klasör Sol nedir, sosyalizm nedir? melnur 6 11277 18.12.2021- 06:39
Etiketler   Devrim,   Nedir,   Onu,   Neden,   Çok,   Severiz
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS