SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Yılmaz Güney’in kızı Elif: Babam           (gösterim sayısı: 3.141)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
dayanışma
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: dayanışma
Konu Tarihi: 04.04.2015- 19:06


Yılmaz Güney’in kızı Elif: Babam özsuyundan kopmuş ağaç gibiydi

Resim Ekleme

ZAHİT ATAM

Yılmaz Güney’in doğum günü olan 1 Nisan Çarşamba günü Kadıköy Belediyesi Barış Manço Kültür Merkezi’nde ‘Türkiye Sinema Tarihi ve Yılmaz Güney’ başlıklı bir panel düzenlendi. Panelin katılımcıları arasında Zeki Demirkubuz, Agah Aydın ve Zafer Diper bulunuyordu. Sinemanın usta ismi Yılmaz Güney’in doğum günü vesilesiyle Türkiye’ye gelen kızı Elif Güney Pütün’le sohbet etme imkânımız oldu.

>> Yılmaz Güney'in mirası Türkiye için hep tartışmalı oldu. Mirası ve mirasın gerçek temsilcilerini nasıl görüyorsunuz?
Bugün benim için Yılmaz Güney’in mirasını tanımlamak önemli. Somut bir şekilde kitapları, filmleri, hayata, ülkesine, halkına karşı beslemiş, uğruna mücadele etmiş özgün değerleridir Yılmaz Güney’in mirası. Bir duruş, bir tavırdır, insani değerleridir. Günlük hayatında da bir militanlık sergisidir, sürekli bir değişim çabası içinde olmaktır, her şeyden önce insanın iç devrimidir. Kitapların okunamayacak durumda olması, filmlerin harap bir halde olması soru işareti yaratan şeyler. Ve demek ki bu temsilciler, üstlenmek istedikleri “misyonu” yerine getirememişler. Misyonu devralmak isteyen yeni kuşaklara da zor ve çetrefilli bir görev düşüyor; ama yılmamak, yargılamamak ve empati gücüyle hedefleri iyi belirlemek gerek. Kolektif bir “ego” savaşı tuzağına düşmemek gerek.

>> Yılmaz Güney'le sizin ilişkiniz pek çok "Yılmaz Güney üstadı" için şekillendiği halden sizde farklı şekilde yaşandı. Siz   "Yılmaz Güney üstatları" ile temelden farklı yönlerden gidiyorsunuz. Sizin için bir sanatçı kimliği bir de baba kimliği var, onlar için ise eksantrik bir kişilik ve büyük oranda sanatını yok sayıyorlar. Bu anlamda sizin özgül deneyiminizi anlatabilir misiniz?
Benim için ilerlemenin anlamı yüzleşme. Kendi kırılganlıkları, zaafları ile yüzleşemeyen kişiler ilerleyemezler.   Babam her zaman zaaflarının farkına vardı, kabul etti ve sonra birçok değişim süreci yaşadı. İçine, özüne bakmaktan hiç kaçınmadı. Bu anlamda sanatını yok sayıp Yılmaz Güney’i sadece “kabadayı”, “lümpen” gibi etiketlere indirgersek çok eksik bakmış oluruz. Hata onu görmeden yanından geçmiş oluruz. O zamanın sosyal, insani kodlarını çok iyi çözmüş bir sanatçı.

Benim babamla ilişkim karmaşık ve zor bir süreçti. Bir “kız evlat”,   bir olmayan, olamayan baba, bir de ilişkimiz vardı. Bu üçlüye bir de Yılmaz Güney eklenerek üçgen bozuldu. Bir denge kurmak söz konusuydu. Ve ben üçgeni evlat, Yılmaz Güney ve ilişkimiz olarak kurmayı yeğledim.

Yılmaz Güney’i tanımak için çaba gösterdim ve aslında sancılı bir süreçti. Çünkü filmlerinden tanımaya çabaladığım Yılmaz Güney ile babam çelişkideydi… Sanki zıtlık mevcuttu…

Filmlerinde yaşadığım duygularla babamla yaşadığım duyguları birleştiremiyordum. Aslında babamın film kahramanları gibiydim; kendi zıtlıkları arasında çelişen, o zıtlıkları apayrı kutulara koyan, fakat onların birbirleriyle iyi-kötü insanî bütünlüğe erişemeyen biriydim.

Sonra senelerdir kafamda olan kitap projesini gerçekleştirdim. Bir Odadan Bir Odaya’yı yazarken mesafe koyup sadece baba-kız ilişkisine odaklandım, babamı babam olarak yaşadım ve keşfettim. Artık duyularım buzlarını eritmişti ve satır arası mesajları okuyabiliyordum.   Babamla barıştım, babamla barıştıkça Yılmaz Güney’i daha iyi anlamaya ve kavramaya başladığımı hissettim. Bugün bir ebeveyn olarak babamın babalığıyla empati kurabildim,   onu daha da çok sevdim. Sancılı tutku yerini sağlıklı bir sevgiye bıraktı. Ve dengeli üçgenimi kurmayı başarabildim sanırım.   Babam Yılmaz Güney, ben ve ilişkimiz.

***

‘Sürgün’ün adı Geny olmuştu’

>> Elif Güney ve Yılmaz Güney için Fransa’nın, sürgün olmanın anlamları farklıydı. Siz “sürgünlüğü” nasıl tanımlarsınız? Siz nasıl yaşadınız? O nasıl yaşadı?

Lügat karşılığı sürgün: Ceza olarak belli bir yerin dışında veya belli yerde oturtulan kimse olarak geçiyor. Sürgün kavramında benim dikkatimi çeken unsur ‘ceza’. Fransa’ya gelene kadar, babamın koruma içgüdüsüyle verdiği kararlardan dolayı “kök salmamı” zorlaştıran bir gezgin hayatı yaşadım. Arkama baktığımda, Türkiye’de de bir sürgün hayatı yaşadığımı fark ettim; çünkü her şehir değiştirmeyi, her aile değiştirmeyi o çocuk ruhumda bir ceza gibi algıladım; bilemediğim bir suça ait ceza…

Sonra ise babamlaydım. Şimdiye kadar “özel” bir ilişki kuramadığım, tanımaya fırsatım olmamış bir baba. Ben, kardeşim hiçbir baba ile yaşamamıştık. Fransa’ya geçtiğimiz zaman, şimdiye kadar üçlü düzenlenmiş bir aile figürü, yerini bir dörtlüye bıraktı. “Yeniden isimlendirildiğimiz” (kimliklerimiz gizliydi) Türkiye’den gelen Kolombiyalı bir aile kimliğine bürünmüştük. Babam Jose Martino, Fatoş Elena, kardeşim Remy ve ben Geny olmuştuk. Artık dönmeyecektik, dünkü Elif, yerini Geny’e bırakmıştı. Sürgünün adı Geny’di. Babam için sürgün saf acının ve büyük bir çelişkinin ifadesiydi. “Özgürdü” ama özsuyundan kopmuş bir ağaç gibiydi. Günlük hayatın getirdiği   her farklılık, aile dengesi, o özgürlüğü esarete döndürüyordu sanki…

Birgün



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Elif Çermik hayatını kaybetti! proleter 1 4186 31.05.2014- 00:24
Konu Klasör Elif Çakır’ın avukatından Kabataş yalanı itirafı: dayanışma 2 4877 28.02.2015- 03:08
Konu Klasör Yılmaz Güney: Sorumluluk, mücadele ve Umut melnur 8 3305 10.09.2023- 20:24
Konu Klasör İnanılmaz şeyler oluyor, bu ülkede... melnur 0 1905 06.10.2019- 08:36
Konu Klasör Stalin'e saldırmanın dayanılmaz hafifliği melnur 9 7386 11.02.2019- 20:41
Etiketler   Yılmaz,   Güney’in,   kızı,   Elif:,   Babam
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS