SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Kürt Sorunu Üzerine           (gösterim sayısı: 3.903)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
ayhan
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 05.12.2013
İleti Sayısı: 1.076
Konum: Tekirdağ
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: ayhan
Konu Tarihi: 18.04.2015- 16:42


Kürt Sorunu Üzerine - İlhan Kamil Turan

Kürt emekçi halkı, Türkiye devriminin hem asli bir bileşeni hem de temel müttefikidir. Kimileri asli bileşen ve müttefikliğin ayrı şeyler olduğunu düşünebilir. Zorlanırsa, içerik olarak öyledir diyebiliriz. Ancak Türkiye devriminin ölçeğinin mevcut sınırlar dâhilinde düşünülmesi gerekliliği ve Kürt sorununun çok boyutluluğu, ezilen Kürt halkının Türkiye devriminin hem asli bir bileşeni hem de temel müttefiki olarak içsel ve esnek bir yaklaşıma dâhil edilmesini engellemez. Nihayetinde ileride gerçekleşecek olan fiili hareket, fiili durum belirleyici olacaktır.

Kürt siyasi hareketi, sosyalist ve laik kökenlidir, ancak sosyalist ülkelerin çözülüşü ve dünya konjoktürünün değişimiyle birlikte tamamen ulusal bir kulvara geçmiştir. Bundan ötürü olağanın ötesinde bir çelişkili birlik yapısındadır.

Kürt sorunu o denli ulusal ve ona endeksli siyasal bir bağlama angaje edilmiştir ki, çocukları ve Türkiye halklarının bütününü ekonomik, siyasal, ideolojik, kültürel boyutlarıyla ilgilendiren 4+4+4 “eğitim” konusu gündeme ilk geldiği zaman Murat Karayılan “bizi ilgilendirmiyor” diyebilmiştir. Abdullah Öcalan’ın ulus devlet ölçeğini, yani ulusal-siyasal-sınıfsal özgül devrimci ölçeği salt düşünsel bir hamle ile aşarak “ümmet birliğine” vurgu yapan açıklaması ile Selahattin Demirtaş’ın AKP’yi İslami belirlenimlerinden arındıran yaklaşımı da ayrıca anımsanabilir.

Düzenin belirlenimleri ve AKP iktidarının genelde seçimlere endekslenen oyalayıcılığı bir yana, Kürt sorununun “çözüm” görünümü sunumu altındaki mevcut yönelimin Kürt ulusuna bir şeyler verdiği ve yine nispi/kısmi şeyler verebileceği açıktır ama Kürt emekçilerine sınırlı bir “kimlik özgürlüğü” dışında ne vereceği de açıktır: Her tür sömürü ve siyasal istismara açıklık. Tarihsel–ulusal nedensellikler ile iç içe olan sınıfsal nedensellikleri ve dolayısıyla birleşik olarak ele alınması gereken ulusal–toplumsal kurtuluş (siyasal-toplumsal devrim) gereklerini birbirinden ayrıştıran yaklaşım, bugün hem Kürt siyasi hareketinde hem de düzen aktörlerinde birbirinden ayrı nedenselliklere dayalı olarak egemen durumdadır.

Kürt sorununda salt ulusal veya siyasal değil, sınıfsal toplumsal temellere, temel haklar bağlamı ile nihai çözüm arasındaki ilişkiye dair çözümleme (analiz, tahlil) ve gerçek çözüm önermelerinin artık bir geçerlilik kazanması gerekiyor. Bunun için sosyalist, devrimci, gerçek demokratik perspektifin devreye girmesi gerekiyor. Kürt sorununun aynı zamanda ulusal, siyasal, bölgesel, “küresel” vb. bir sorun olması onun sınıfsal-siyasal bir emekçi sorunu olduğu gerçeğini değiştiremez. Aksi yaklaşımda tarih, Kürt halkı ve Türkiye bütünü açısından yine yavaş ve bir dizi yanılsamalarla işlemeye devam edecektir.

Kürt sorununun ulusal-siyasal bağlam yanı sıra emekçi dinamiği potansiyeli üzerinden bütünsel bir siyasal, toplumsal kurtuluş sistematiği üzerine oturtulması gerekiyor. Kürt insanının etnik siyasal gereksinim ve duyarlılıklarını, nesnel konum olan emekçi halk boyutuyla ayrıştırma yönünde zorlamalara girmeyen, Türk, Kürt ve etnik panoramadaki diğer bütün kimlikleri içerecek bütünleşik bir emekçi üst kimliği ve bir arada yaşam mücadelesinin başat kılınması gerekiyor. Türkiye sosyalist hareketi, önümüzdeki yeni süreçte ayırıcı sosyo psikolojik ve siyasal faktörleri bertaraf etmeye özel gayretler sarf ederek sorunu halkların kardeşliği, emekçi üst kimliği, emek ve devrim sorunu bağlamına oturtma yönünde çaba sarf etmelidir. Bu nokta atlanarak herhangi bir “toplumsal kurtuluş” perspektifi oluşturulamaz.

Ah, Kürt siyasi hareketi ile Türkiye sosyalist hareketi arasındaki eşitsizlikleri sabitleyenler; sınıf mücadelesini silen “radikal demokrasi” yaklaşımına pirim verenler; ah, seçimlerde HDP’yi desteklemek için ÖDP ve Birleşik Haziran Hareketi’ne olmadık laflar eden eksen, omurga, yöntem yoksunları, bu ve benzeri temel gerekliliklere eğilip Kürt halkının gerçek, samimi dostları olabilseler, etle tırnak gibi iç içe geçmişliğin hakkını verebilseler.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
Alisan
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: Alisan
Cevap Tarihi: 18.04.2015- 17:35


Alıntı Çizelgesi: ayhan yazmış

[size=2]Kürt Sorunu Üzerine - İlhan Kamil Turan

Kürt siyasi hareketi, sosyalist ve laik kökenlidir, ancak sosyalist ülkelerin çözülüşü ve dünya konjoktürünün değişimiyle birlikte tamamen ulusal bir kulvara geçmiştir. Bundan ötürü olağanın ötesinde bir çelişkilidir.

Yazar konuyu keşke sadece Kürt siyasi hareketi üzerinden değilde tüm sol sosyalist siyasi hareketler üzerinden değerlendirseydi daha sağlıklı olurdu.
1990 sonrası yaşanan değişiklikleri sadece Kürt siyasi hareketinde değil tüm sol sosyalist harketlerde görüyoruz.
Sol sosyalist hareketin bir kısmı 1990 sonrası köklü bir değişikliğe uğrayarak ulusal bir kulvara   geçmişlerdir. Bunu Denizleri, Mahirleri Atatürk'e ve bayrağa bağlılıkları iddialarıyla göstermişlerdir, T.C. nin tüm kemalist oluşumlarını   sahiplenerek göstermişlerdir, bayrağa, andımıza sarılarak, devrimci bir ruh vererek, 1938 katliamında devletten yana tutum alarak, Kürt sorunu konusunda bölünme senaryoları yaparak, TSK'den medet umarak göstermişlerdir,.......
Son seçimlerde Ekmeleddin gibi birisini Erdoğan'a karşı alternatif olarak kabul etmeleriyle göstermişlerdir, CHP'nin MHP kökenli adaylarına sezsizce destek vererek göstermişlerdir.
En azından burada yazan çizen "keskin sosyalistlerimiz" bu yazdığım çerçeveye tam olarak uymaktadırlar.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
bedrettin
[ ..... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 30.08.2013
İleti Sayısı: 907
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: bedrettin
Cevap Tarihi: 18.04.2015- 19:48


Alıntı Çizelgesi: ayhan yazmış

Kürt Sorunu Üzerine - İlhan Kamil Turan

Kürt emekçi halkı, Türkiye devriminin hem asli bir bileşeni hem de temel müttefikidir. Kimileri asli bileşen ve müttefikliğin ayrı şeyler olduğunu düşünebilir. Zorlanırsa, içerik olarak öyledir diyebiliriz. Ancak Türkiye devriminin ölçeğinin mevcut sınırlar dâhilinde düşünülmesi gerekliliği ve Kürt sorununun çok boyutluluğu, ezilen Kürt halkının Türkiye devriminin hem asli bir bileşeni hem de temel müttefiki olarak içsel ve esnek bir yaklaşıma dâhil edilmesini engellemez. Nihayetinde ileride gerçekleşecek olan fiili hareket, fiili durum belirleyici olacaktır.

Kürt siyasi hareketi, sosyalist ve laik kökenlidir, ancak sosyalist ülkelerin çözülüşü ve dünya konjoktürünün değişimiyle birlikte tamamen ulusal bir kulvara geçmiştir. Bundan ötürü olağanın ötesinde bir çelişkili birlik yapısındadır.

Kürt sorunu o denli ulusal ve ona endeksli siyasal bir bağlama angaje edilmiştir ki, çocukları ve Türkiye halklarının bütününü ekonomik, siyasal, ideolojik, kültürel boyutlarıyla ilgilendiren 4+4+4 “eğitim” konusu gündeme ilk geldiği zaman Murat Karayılan “bizi ilgilendirmiyor” diyebilmiştir. Abdullah Öcalan’ın ulus devlet ölçeğini, yani ulusal-siyasal-sınıfsal özgül devrimci ölçeği salt düşünsel bir hamle ile aşarak “ümmet birliğine” vurgu yapan açıklaması ile Selahattin Demirtaş’ın AKP’yi İslami belirlenimlerinden arındıran yaklaşımı da ayrıca anımsanabilir.

Düzenin belirlenimleri ve AKP iktidarının genelde seçimlere endekslenen oyalayıcılığı bir yana, Kürt sorununun “çözüm” görünümü sunumu altındaki mevcut yönelimin Kürt ulusuna bir şeyler verdiği ve yine nispi/kısmi şeyler verebileceği açıktır ama Kürt emekçilerine sınırlı bir “kimlik özgürlüğü” dışında ne vereceği de açıktır: Her tür sömürü ve siyasal istismara açıklık. Tarihsel–ulusal nedensellikler ile iç içe olan sınıfsal nedensellikleri ve dolayısıyla birleşik olarak ele alınması gereken ulusal–toplumsal kurtuluş (siyasal-toplumsal devrim) gereklerini birbirinden ayrıştıran yaklaşım, bugün hem Kürt siyasi hareketinde hem de düzen aktörlerinde birbirinden ayrı nedenselliklere dayalı olarak egemen durumdadır.

Kürt sorununda salt ulusal veya siyasal değil, sınıfsal toplumsal temellere, temel haklar bağlamı ile nihai çözüm arasındaki ilişkiye dair çözümleme (analiz, tahlil) ve gerçek çözüm önermelerinin artık bir geçerlilik kazanması gerekiyor. Bunun için sosyalist, devrimci, gerçek demokratik perspektifin devreye girmesi gerekiyor. Kürt sorununun aynı zamanda ulusal, siyasal, bölgesel, “küresel” vb. bir sorun olması onun sınıfsal-siyasal bir emekçi sorunu olduğu gerçeğini değiştiremez. Aksi yaklaşımda tarih, Kürt halkı ve Türkiye bütünü açısından yine yavaş ve bir dizi yanılsamalarla işlemeye devam edecektir.

Kürt sorununun ulusal-siyasal bağlam yanı sıra emekçi dinamiği potansiyeli üzerinden bütünsel bir siyasal, toplumsal kurtuluş sistematiği üzerine oturtulması gerekiyor. Kürt insanının etnik siyasal gereksinim ve duyarlılıklarını, nesnel konum olan emekçi halk boyutuyla ayrıştırma yönünde zorlamalara girmeyen, Türk, Kürt ve etnik panoramadaki diğer bütün kimlikleri içerecek bütünleşik bir emekçi üst kimliği ve bir arada yaşam mücadelesinin başat kılınması gerekiyor. Türkiye sosyalist hareketi, önümüzdeki yeni süreçte ayırıcı sosyo psikolojik ve siyasal faktörleri bertaraf etmeye özel gayretler sarf ederek sorunu halkların kardeşliği, emekçi üst kimliği, emek ve devrim sorunu bağlamına oturtma yönünde çaba sarf etmelidir. Bu nokta atlanarak herhangi bir “toplumsal kurtuluş” perspektifi oluşturulamaz.

Ah, Kürt siyasi hareketi ile Türkiye sosyalist hareketi arasındaki eşitsizlikleri sabitleyenler; sınıf mücadelesini silen “radikal demokrasi” yaklaşımına pirim verenler; ah, seçimlerde HDP’yi desteklemek için ÖDP ve Birleşik Haziran Hareketi’ne olmadık laflar eden eksen, omurga, yöntem yoksunları, bu ve benzeri temel gerekliliklere eğilip Kürt halkının gerçek, samimi dostları olabilseler, etle tırnak gibi iç içe geçmişliğin hakkını verebilseler.




Kürt ulusal hareketinin sola yönelmesi kendi iç dinamikleriyle kolay gözükmüyor. Soldan bu harekete yönelik kapsamlı eleştirilerin gelmesi lazım. Bir kısım solun legal ve illegal yapılanmalarıyla kürt hareketinin ulusalcı siyasetine destek vermesi kürt hareketinde sola yönelmenin ihtiyacını ortadan kaldırıyor. Kürt hareketi içinden, daha doğrusu kürt hareketine kuyrukçuluk yaparak kürt ulusal hareketini sola yöneltme olanağı bulunmamaktadır. Yıllardır bu konuda tek bir ilerleme sağlanamadı. Kürt ulusalcılığı sola yönelme gereği duymuyor. Zaten bir kısım solu kendisine bağlamışken, ve ne yaparsa yapsın, hangi siyasi yönelim içine girerse girsin, o peşine taktığı soldan hiç bir tepki gelmediği için kendi bildiği yolda siyaset üretmeye devam ediyor. Yazar çok kısa kesmiş,

''Ah, Kürt siyasi hareketi ile Türkiye sosyalist hareketi arasındaki eşitsizlikleri sabitleyenler; sınıf mücadelesini silen “radikal demokrasi” yaklaşımına pirim verenler; ah, seçimlerde HDP’yi desteklemek için ÖDP ve Birleşik Haziran Hareketi’ne olmadık laflar eden eksen, omurga, yöntem yoksunları, bu ve benzeri temel gerekliliklere eğilip Kürt halkının gerçek, samimi dostları olabilseler, etle tırnak gibi iç içe geçmişliğin hakkını verebilseler.''

Bu açıklama yeterli değil. Kürt ulusalcılığının sola yönelmesi ve emek eksenli bir siyaset izlemesi sadece dışardan yapılabilecek etkin müdahalelerle olacaktır. Kürt ulusal hareketine biat ederek değil. Bu sorun ah'lar çekerek aşılabilecek bir sorun da değil.




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
ayhan
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 05.12.2013
İleti Sayısı: 1.076
Konum: Tekirdağ
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: ayhan
Cevap Tarihi: 18.04.2015- 20:58


Öyleyse yapılması gereken Türk ve Kürt emekçilerini emek eksenli bir siyasette buluşturacak bir siyasette ısrar etmekten geçer. Burada sadece kürt ulusal hareketinin milliyetçi siyasetlerine eleştiri yöneltmek yetmiyor, buna bağlı olarak kürt hareketinin bu sağcı yönelişlerine ses çıkarmayan kuyrukçu sola da eleştiri getirmek gerekiyor. Söylediğin önemli, kürt hareketi kendisine biat eden bir sol kesim varken kürt hareketine biat etmeyen sola önem vermiyor. Kendisine yakın hissettiği ÖDP'ye baskısı da sosyalist solu tamamen tecrit etme isteğinden ileri geliyor olabilir.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
solcu
[ kemal ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.01.2014
İleti Sayısı: 1.709
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: solcu
Cevap Tarihi: 19.04.2015- 14:31


Alıntı Çizelgesi: ayhan yazmış

Öyleyse yapılması gereken Türk ve Kürt emekçilerini emek eksenli bir siyasette buluşturacak bir siyasette ısrar etmekten geçer. Burada sadece kürt ulusal hareketinin milliyetçi siyasetlerine eleştiri yöneltmek yetmiyor, buna bağlı olarak kürt hareketinin bu sağcı yönelişlerine ses çıkarmayan kuyrukçu sola da eleştiri getirmek gerekiyor. Söylediğin önemli, kürt hareketi kendisine biat eden bir sol kesim varken kürt hareketine biat etmeyen sola önem vermiyor. Kendisine yakın hissettiği ÖDP'ye baskısı da sosyalist solu tamamen tecrit etme isteğinden ileri geliyor olabilir.



bedrettin arkadaş kürt hareketinin kendi iç dinamikleriyle sola yönelemeyeceğini söylüyor. Katılıyorum. Sen de kürt ulusal hareketinin sağcı siyasetlerini eleştirirken kuyrukçuların da bu eleştiriden nasiplenmesi gerektiğini söylüyorsun. Buna da katılıyorum. Başka bir gerçek daha var, Türkiye'de solun mevzi kazanması için kürt ve türk olduğuna bakmadan bütün emekçi kesimleri sol bir siyasette örgütleyecek yoğun bir siyasi programı da gündemine alması lazım. BHH bu konuda bir adım atabilir. Kürt hareketinin siyasi duruşuna açık karşı çıkışlar bugüne kadar yapılamıyordu. Bu konuda isteksiz davranıyor, cesur hamleler atamıyordu. Bu eşiğin de aşılması lazım. Kuyrukçu tavırlar başta olmak üzere kürt hareketinin sağcı siyasetlerine çok daha açıktan bir siyasi programı önüne koyması lazım. Kurtuluşun bağımsız sosyalist siyasetlerden geçtiğini ve kimlik siyasetlerin emekçi kesimlere hiç bir katkı vermeyeceğini işlemesi gerekiyor.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
solcu
[ kemal ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.01.2014
İleti Sayısı: 1.709
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: solcu
Cevap Tarihi: 26.04.2015- 13:23


Kürtleri Allah’a emanet etmek
Özkan Öztaş




1990’lı yıllarda Kürtlükten kaçışın bir sığınağı olarak sunulan İslamcılık bugün demokrasicilik olarak sunulmakta. Üstelik bu durum, yer yer Kürt düşmanlığını görmezden gelen kimi İslamcı figürlerle birlikte yapılmakta.

Hafızalarımızı yoklamakta fayda var.

Tarih boyunca İslamcı ideolojiler, Kürt halkı ile temas kurduğu ve yakınlaştığı andan itibaren Kürt kültürü ve kimliğine ket vurmuştur.   Tarihteki pek çok isyanda boy gösteren Mirlerin yerini, Müslüman Kürtleri mezhepler açısından dahi birleştirmede sıkıntılar yaşayan şeyh isyanları alır. Bu isyanlarda sadece Kürtlerin siyasi ve fiziki birliği değil, kültürü de ciddi yaralanır. İslam ideolojisinin yerleşmesi ve kökleşmesi Kürt kültürünü domine eder ve pek çok ögeyi devşirir. Bugün Kürtçede dinen günah sayılan pek çok kelimenin unutulmaya yüz tutmasının nedenlerinden birisi budur. Ya da İslam kültürünün devşirmeye önce erkeklerden başlamasından dolayı Kürtçe erkek isimleri ciddi oranda azalmıştır.

Kürt kimliğinin gelişmesine engel senaryolardan bir diğeri de Hamidiye Alayları’dır. II. Abdülhamit döneminde hayata geçirilen bu ordular sayesinde hem Ermeniler üzerinde ciddi baskılar kurulmuş hem de Kürtlerin ulusal kültürlerinin gelişimi noktasında İslam’ın “kavimler üstü” yaklaşımı Kürt kültürünün gelişiminde kimi “günahlar” belirlemiştir.
Yakın tarihimiz ise bu açıdan daha vahim örneklerle dolu.

Dünyanın pek çok yerinde fareler üstünden denenen kimyasal silahlar, 1980’li yılların sonunda Kürtler üzerinde deneniyordu. Herkes Halepçe katliamına odaklanırken gözden kaçan şey bu katliama kadar geçen süreçte kimyasal silahlarla katledilen Kürtlerin sayısının Halepçe’dekinden fazla olmasıydı.

Enfal operasyonunu bilir misiniz?

Dileyen Kur’an’ın sekizinci suresine bakabilir. Saddam döneminde Kürtleri sınır hatlarından temizleme operasyonu olarak geçen “Enfal” adını buradan alır. Savaş ganimeti anlamına gelen bu kelimede pay edilenin Kürtler olduğunu söylemeye gerek var mı? Kürtleri katleden Irak, tüm bu süreçte kenar süsü olarak Kur’an ayetlerini kullanıyordu.

Kürt İslamcıları 1988 Şubat ve Mart aylarında Batman’da Bulgaristan’daki Müslümanların hakları için sokağa inerken Halepçe katliamının esamesi okunmuyordu. Dünyanın pek çok yerinde İslamcı örgütler için seferber olan Kürt İslamcıları mesele Kürtlerin kendisine gelince kılını kıpırdatmıyordu.

İslam devletlerinin hiçbiri ama hiçbiri Kürtlere karşı kullanılan kimyasal silahları kınamadı ya da kamuoyunda dile getirmedi. Halepçe katliamının hemen akabinde gerçekleşen Kuveyt’teki İslam Konferansı Zirvesi’nde ne Kürtlerin yaşadıkları sıkıntılar ne de katledilen insanlara dair hiçbir şey dile getirilmedi. Kayıtlarda bunlara dair tek bir cümle dahi yer almıyor.

Hizbulkontra terörüyle domuz bağı ile katledilen Kürtler, Diyarbakır’da sayısız örnekte karşılaşılan Hizbullah ölüm evleri, katledilen gazeteciler ve diğerleri… Düne kadar tutuklu yargılanan tüm Hizbullah sanıkları IŞİD terörü baş göstermeden hemen önce serbest bırakıldı ve hepsi yurt dışına kaçtı. Hatta pek çoğuna cezaevi çıkışı karşılama törenleri dahi yapıldı.

Sonuçta Rojava’da ve Kobanê’de kazanan İslam oldu. Yıktığıyla, yaktığıyla, katlettiği ve mahvettiği tüm iyilikleri ile geriye direnmekten başka çaresi olmayan bir coğrafya bıraktı.
Peki ya bundan sonra?

Kürt halkının payına bundan sonra ne düşeceğini merak ediyorsanız eğer, cevabını Selahattin Demirtaş’ın geçtiğimiz günkü konuşmasından öğrenebilirsiniz:
“Gidin Seydalardan öğrenin, Melelerden öğrenin!”



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Suriye sorunu mu, Kürt sorunu mu? melnur 3 2175 22.10.2019- 02:12
Konu Klasör TKP: Kürt sorunu sınıfsaldır melnur 0 1660 12.08.2020- 06:20
Konu Klasör Yeniden Kürt sorunu... melnur 5 1416 28.09.2021- 09:14
Konu Klasör Behice Boran'dan Kürt sorunu ve sömürge olup olmadığı... melnur 0 419 19.11.2022- 00:13
Konu Klasör Kürt sorunu anketi: Yüzde 35.5 demokrasi, yüzde 5.5 silahlı mücadele... melnur 1 1450 23.08.2021- 02:47
Etiketler   Kürt,   Sorunu,   Üzerine
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS