SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
1 Mayıs'ı nasıl değerlendirmeli?           (gösterim sayısı: 3.242)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
umut
[ umut yarın ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.09.2013
İleti Sayısı: 3.105
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: umut
Konu Tarihi: 03.05.2015- 10:29


1 Mayıs'ı nasıl değerlendirmeli?
Aydemir Güler



Ben bu satırları yazarken içerdeki arkadaşlarımızın özgürlüklerinin iadesini bekliyoruz. Bir de, 1 Mayıs 2015'in belirli bir enerji yaratıp yaratmadığını anlamaya ihtiyaç duyuyoruz.

Hep söyleriz, 1 Mayıs'ta başarılı olup olunmadığının yanıtı tam da bu dolayımla verilir: İşçi sınıfının bayramı işçi sınıfının mücadelesini güçlendirdi mi, güçlendirmedi mi?

2015'in yanıtı yalın ve açık değil!

Bir kere, 1 Mayıs'ın enerji üretme kapasitesi ne kadar fazla yerde kutlandığıyla ölçülmez. Hatta, daha iddialı söylersem, ne kadar az -mümkünse tek- kutlama olursa enerji de azami düzeye varmış demektir. Çünkü zaten tek 1 Mayıs için, bütün güçlerin birleşmesi için merkezi, kapsayıcı, oraya buraya çekiştirilemez bir politik gündemin şekillenmiş, 1 Mayıs'ın bu gündeme endekslenmiş olması gerekir.

Deneyle sabit, bu tür bir merkezi, herkese heyecan katan, onca yol kat etmeye “helal olsun” dedirtecek gündemin “alan tartışması”ndan türetilmesi olanaksızdır. -Şimdi bir şey söyleyeceğim, yine “neden durmadan diğer sol kesimlerle polemiğe giriyorsun” denecek! Ama ne yapayım ki, söylemek zorundayım- Sendikal hareket sınıf siyaseti açığını “Taksim ilkesi”yle kapatabileceğini düşünerek tarihsel bir yanlış yapmış ve işçi sınıfına cidden zarar vermiştir.

Bu vurguyu, daha iki gün önce yüze yakın üyesi Taksim-1 Mayıs alanına her şeyi göze alarak çıkan, parti bayrağını o noktaya taşımayı çok önemsemiş bir partinin içinden yazıyorum. Bunu söylemek, eylem mekanı olarak Taksim'i önemsizleştirmez. Taksim belirli bir siyasal odaklanmanın ideal somut karşılığı olarak son derece büyük bir değere sahiptir. Ama siyasetin bıraktığı boşluğu doldurmak için Taksim hiç de büyük bir alan değildir. Daha doğrusu öyle bir büyüklük icat edilmedi!

Dolayısıyla “Taksim var, Taksim var.” Siyasetteki ilkesizliği Taksim ilkesiyle gideremezsiniz. İlkeli siyaset için doğru zaman ve mekanı belirlemekse devrimci mücadelemizin gereklerinden biridir ve çok önemlidir.

Baştaki soruya dönelim...

Bu 1 Mayıs da Erdoğancı saçmalığa endekslenmekten çıkamadı. Adam “Taksim'de inat etmeyin” diyor, “huzuru sağlayacağım” diyor. Asıl inatçının kendisi olduğunu ve huzur değil terörü teminat altına aldığını görmemek için sağlam yobaz, faşist, cahil olmak lazım. 1 Mayıs kutlamalarının genel ortalaması bu son derece geri düşmanla uğraşmış ve genel olarak ileri çekici bir etki yaratamamıştır.

Komünistler kendilerini bu genel tablonun içinde değerlendirmek durumundadırlar.

Komünist Parti'nin hedefi emekçi halk hareketinin öncüsü veya öne çıkan, parlayan, akıl açan, yön gösteren önemli bir parçası olmaktır. 2015 koşullarında Parti'nin “1 Mayıs sözü ve eylemi”, solun genelindeki etkisizlik çemberini kırdı. Ama emekçi halkla yukarıdaki türden gelişkin bir ilişki değil, daha ziyade bir “vekalet ilişkisi” kurulabildi. Emekçinin vicdanının temsil edilmesi çok önemli bir basamak. Ancak bu temsiliyet ne hakiki bir önderliktir, ne de bunu ikame edebilir.

Komünist Parti ise ne kahramanlık abidesi, ne teknik tasarım ustasıdır. Komünist Parti bugün ülkeye söyleyecek sözü olduğu için, o sözüne projektör tutacak eylemi organize etmeyi kafaya takan devrimci bir kolektiftir. Bu bütünlük sayesinde komünistler bazı şeyleri “göze alır.” Ama sözünüz yoksa eyleminiz de olmaz. Eksik, yalan yanlış sözle etkili eylem ancak tesadüfen buluşur.

1 Mayıs 2015 bir tarafta, dağınık, parçalı, güçlü merkezi bir mesajdan büyük ölçüde yoksun, kendini Tayyip'in geri eksenine yanıt üretmek üzere konumlandırmış bir resim veriyor.

Diğer taraftaysa parçalı tablonun ondan fazla noktasında, çeşitli kentlerde ve Taksim-1 Mayıs alanında dalgalandırılan orak-çekiçli bayrak göze çarpıyor. İşte bu ikinci taraf 2 Mayıs'ta kuşkusuz kendini çok enerjik hissediyor.

Peki 1 Mayıs başarılı mı? Sözünü ettiğim enerji vekalet ilişkisini aşmak ve hakiki bir örgütlenmeye taşınmaya sevk edildiği takdirde, kuşkusuz evet.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
solcu
[ kemal ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.01.2014
İleti Sayısı: 1.709
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: solcu
Cevap Tarihi: 04.05.2015- 20:38


Ergin Yıldızoğlu yazdı.. Bir ‘1 Mayıs’ yenilgisi daha…

1 Mayıs, bu yıl da AKP hükümeti için tam anlamıyla bir yenilgi oldu!

Çünkü Taksim salt bir mekân değil. 1977 saldırısı ve katliamı, hükümetin ısrarla “1 Mayıs” günü bu mekâna girişi engelleme çabaları bu mekânı salt fiziki bir mekân olmaktan çıkardı, onu içi doldurularak anlamlandırılmayı bekleyen bir simgedüzeyine yükseltti.
Hükümetin başarılı olabilmesi için bu içini doldurma sürecini kontrol ederek anlamıbelirlemesi gerekiyordu. Bu belirleme işleminde başarılı olabilmesi için hükümetin iki şeyden en azından birini başarması gerekiyordu.

Ya hükümetin, “1Mayıs” günü, işçi hareketinin, sosyalist hareketin demokrasi güçlerinin bu meydana girişini değil, esas olarak bu meydana giriş arzusunu, giriş için mücadele etme arzusunu ortadan kaldırması, “meydanı” işçi hareketinin ve sosyalist hareketin, genelde muhalefetin “arzu nesnesi” olmaktan çıkarması gerekiyordu.

Ya da 1 Mayıs’ta, işçi hareketinin tarihini anmak, varlığını göstermek, dayanışmasını ve kapitalizme yönelik eleştirilerini tekrarlamak için Taksim’de toplanmak isteyenlerin varlığından rahatsız olmayan, korkmayan, bunu bir tehdit olarak algılamayan, hatta önemsemeyen, böylece sıradanlaştıran bir özgüvene sahip olduğunu sergilemesi gerekiyordu.

AKP hükümeti, bu iki alanda da tam anlamıyla başarısız oldu. Hükümetin, Taksim Meydanı’na girişi engellemek için, aldığı yaygın önlemler, ulaşımın kapanması, İstanbul’da halkın huzurunu bozdu, ekonomik yaşamı aksattı. 20 binden fazla polis, TOMA’lar, tazyikli su, biber gazı, boyalı mermi, meydana girmek isteyenlere yönelik hınçlı ve acımasız saldırı kısacası fiziki bir şiddet uyguladı.

Dahası hükümet, Taksim Meydanı’nın bir muhalefet mekânı olarak canlanmasını engellemeye çalışırken, İstanbul’un çok daha geniş bir alanının protesto / muhalefet mekânına dönüşmesine yol açtı.

Aynı saatlerde Cumhurbaşkanı “işçilerle buluşma” adına yaptığı konuşmada, “Siz asgari ücretin ne olduğunu biliyor musunuz” gibi en azından garip sorular soruyor, Ferguson ve Baltimore ayaklanmalarının dünya medyasında yer almadığına ilişkin gerçekle uyuşmayan iddialarda bulunuyor, protesto eden, haklarını arayan işçileri işine ihanet etmekle suçlayan ifadeler kullanıyor, kısacasısimgesel bir şiddet uyguluyordu. Ancak, ne güvenlik güçlerinin fiziksel şiddeti, ne de Devlet Başkanı’nın konuşmasının simgesel şiddeti, meydana girmek isteyenlerin arzularını azaltacak bir etki yapamadı.

Taksim derken, tüm İstanbul…

Aksine, hem uygulanan fiziksel şiddet, hafızalara kazınacak, gelecek yıllarda Taksim’in işçi hareketi ve sosyalist hareket açısından bir “arzu nesnesi” olmaya devam etmesini güvenceye alacak olan görüntüler, gelecek günlerde, yıllarda kullanılacak anlam yüklü fotoğrafların oluşmasına olanak sağladı:

1 Mayıs günü Taksim’e girmek için çabalarken, fiziki ve simgesel şiddete göğüs gerenler, “Copu, mermiyi, gazı bilerek geldik ve bir kez daha denedik” diyebilen bir özgüveni sergilediler, gelecekte konuşulacak anıları, deneyimleri ürettiler.

Taksim Meydanı, “1 Mayıs”ın fiziki ve simgesel mekânı olarak anlamını ve varlığını korudu. İşçi hareketi ve sosyalist hareket, bu meydana girmekteki kararlılıklarını bir kez daha sergiledi. Hükümet 1 Mayıs olayından, diğer bir deyişle işçi hareketinden, sosyalist hareketten, bu ikisinin bir meydanda bir araya gelmesinden, dahası Kürt hareketiyle buluşmasından, halkın iradesini bir meydanda bir gün için bile olsakristalize etmesinden, ne kadar korktuğunu, uygulamaya çalıştığı acımasız, ölçüsüz fiziksel ve simgesel şiddetle sergiledi.

Hükümetin ve güvenlik güçlerinin tüm engelleme çabalarına karşın, hatta bunların da katkısıyla, tüm ekranları, sosyal medyayı, ertesi gün gazeteleri dolduran, şiddet ve direniş dolu imajlarla, “1 Mayıs” simgesel olarak tüm İstanbul’u kapsayacak biçimde genişledi. Kısacası hükümet amacına ulaşamadı, “1Mayıs’ta”, bu günün önemini anlamını anma, anımsatma ve gösterme çabalarını engelleyemedi. Hükümet 1 Mayıs’ta Taksim Meydanı’nda bir kez daha daha yenildi.

cumhuriyet



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Bu nasıl bir zihin yapısı, nasıl bir ruh halidir böyle... melnur 1 2491 13.05.2020- 13:17
Konu Klasör Biz bu hale nasıl geldik, nasıl kurtulacağız? melnur 3 2593 18.01.2020- 09:43
Konu Klasör TKP'den 1 Mayıs çağrısı... melnur 2 2797 02.05.2020- 08:59
Konu Klasör İstanbul'da 1 Mayıs... melnur 1 4099 01.05.2019- 19:59
Konu Klasör Ankara'da 1 Mayıs... melnur 1 3766 01.05.2019- 19:35
Etiketler   Mayısı,   nasıl,   değerlendirmeli
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS