SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Protesto hareketleri ve seçimler           (gösterim sayısı: 2.259)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
dayanışma
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: dayanışma
Konu Tarihi: 16.06.2015- 15:16


Protesto hareketleri ve seçimler
HAYRİ KOZANOĞLU


Financial Times, SYRIZA’nın Marksist kadroları ile biraz da dalga geçerek Brest-Litovsk anının yaklaştığını öne sürüyor. Hatırlatmak gerekirse, Lenin ve arkadaşları 1917 devriminin kazanımlarını korumak kaygısıyla Almanya’ya Ukrayna ve Baltık ülkelerini de kapsayan ciddi toprak tavizleri vermek zorunda kalmıştı. Aslında “zayıf halka”nın kopuşu Rusya’da gerçekleştikten sonra, Bolşevikler enternasyonalist dayanışma temelinde Almanya’dan gelecek bir devrim haberine bel bağlamıştı. Bilindiği gibi, umutların azaldığı bir anda geri adım atılmış, sonrasında Karl Liebknecht, Rosa Luxemburg ve yoldaşlarının katline varan hazin bir süreç yaşanmıştı.

Halbuki Troyka SYRIZA’ya en ufak bir manevra alanı bırakmıyor, hiçbir kazanıma izin vermeden Yunan halkının yüzünü sosyalizme dönme iradesini cezalandırıyor. Açık söylemek gerekirse, tüm AB hükümetlerin değişik saiklerle hasmane tutumu da Çipras ve arkadaşlarını yalnızlığa itiyor. Bu anlamda korunacak bir şey bulunmadığına göre Brest-Litovsk metaforu havada kalıyor. Akıllarınca “kömünistleri” bir kez daha diz çöktürme hazzından başka…

SYRIZA’nın kazanımı “kemer sıkma” politikalarından bunalan, giderek yoksullaşan Yunan halkının desteği ise; tam tersine gelinen aşamada “zayıf halka” olmayı göze almak, tarihsel bir kopuşla neoliberal AB tasarımını elinin tersiyle itmek, radikal bir halkçı programı uygulama cüretini göstermek gerekiyor.

Immanuel Wallerstein SYRIZA, Podemos, Kanada’da Ulusal Demokratik Parti, İskoçya’da Ulusal Parti gibi, “protesto hareketleri ”nin yükselişinden hareketle, bu partilerin vaatlerini uygulamasının neden engellendiğini tartışıyor. Bu listeye pekala, HDP’yi, seçim barajının inmesi halinde gelecekte denkleme dahil olabilecek radikal sol hareketleri de dahil edebilir, tartışmayı Türkiye coğrafyasına da taşıyabiliriz.

Hatırlanırsa 7 Haziran’a uzanan süreçte, özellikle ekonomi kanalları, “efsaneleştirilen” , bir üst akıl mertebesine yükseltilen “piyasaların” nasıl bir tablo arzuladığına odaklanmıştı. Ekonomi uzmanları, bazen utana sıkıla, “Bizim kişisel tercihlerimizden bahsetmiyoruz, tüm mesele piyasanın neyi fiyatladığı” mazeretine sığınarak, “Başkanlık sistemine kapıları kapatan yeni bir AKP hükümetine” işaret etmişlerdi. İşsizlik, yoksulluk, sosyal hizmetlere erişim gibi ekonominin sade yurttaşın yaşamına değen parametrelerinden kopuk, hayatı “piyasa göstergelerinden” ibaret sayan bir zihniyeti pompalamışlardı. Borsa endeksi yüzünü yukarı dönerse, döviz piyasaları huzurluysa, 2 yıllık gösterge faiz çift haneleri zorlamıyorsa, akan sular dururdu. CHP’nin ve HDP’nin ekonomi sözcülerinin de, ne yazık ki bu kurguyu reddeden bir söylem tutturamadığı göz önüne alınırsa, Okyanus ötesine uzanmak, Immanuel Wallerstein’e kulak kabartmak daha bir önem kazanıyor.

Ünlü sosyologa göre, büyük şirketler, diğer hükümetleri ve IMF-DB gibi uluslararası kuruluşları da arkalarına alarak hükümete gelen veya gelmesi söz konusu olan protesto hareketlerinin üzerine çullanıyorlar. Bu hareketler dünya-sistemini değiştirmeyi amaçlayan militan kadroların yanı sıra, kısa sürede icraat bekleyen, anaakım partilerden sıtkı sıyrılmış sabırsız seçmenleri de içeriyor. Haliyle bu tip koalisyonlar akıntıya karşı uzun süre kürek çekmekte zorluk çekiyorlar.

Wallerstein bu durumdan üç sonuç çıkarabileceğimizi düşünüyor. Birincisi, ulusal hükümetler arzuladıkları gibi sınırsız bir güce sahip değiller. Dünya sisteminin işleyişiyle aşırı derecede sınırlanıyorlar.

İkinci sonuç, tüm bunlara karşın sıradan insanların acılarını hafifletecek bir şeyler yapılabilir. Sonuçları geçici de olsa vergi ve diğer mekanizmalar devreye sokulabilir.
Üçüncüsü, eğer bir protesto hareketi dünya-sistemini değiştirmeye soyunuyorsa, kendini kısa vadeli popülizme hapsetmeden, dünya çapında direnişin bir parçası olma görevini önüne koymalıdır.

Demem o ki, koalisyon tartışmalarına bir de bu mercekten de bakmakta yarar var. Haliyle Gezi İsyanı’nın dünya çapındaki direniş hareketlerinin en fazla desteğini almış, kendi meşrebi de enternasyonalizme en yatkın kavşak noktası olduğunu unutmadan…




Bu ileti en son dayanışma tarafından 16.06.2015- 15:20 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör 60'lardan 68'lere gençlik hareketleri spartakus 1 8125 31.01.2015- 19:00
Konu Klasör TKH ve seçimler üzerine... melnur 4 3754 20.04.2019- 02:22
Konu Klasör 2023, Seçimler geliyor, ne yapmalı? melnur 0 421 01.01.2023- 10:21
Konu Klasör Bir kez daha seçimler ve solumuz üzerine... melnur 12 10214 22.06.2019- 10:34
Konu Klasör Yerel seçimler ve solu yeniden hatırlayan CHP melnur 0 111 27.11.2023- 17:05
Etiketler   Protesto,   hareketleri,   seçimler
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS