SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 4 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   2   [3]   4   >   son» 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
bedrettin
[ ..... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 30.08.2013
İleti Sayısı: 907
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: bedrettin
Cevap Tarihi: 09.01.2016- 16:23


Senin için durum ''bize ne'' ile açıklanıyor olabilir, bunu yeterli görebilirsin, komünistler için sorun burjuvaziden kurtulma sorunu vardır. İşsizliğin artmasıyla toplum sadece yardımlarla yaşayacak bir duruma da gelmez. Bu çözüm geçicidir. İşsizliğin artması burjuvaziye yönetememe halka da içinde bulunduğu şartlara isyan duygusu verir. Hiçbir halk ilelebet köle olmayı kabul etmez. Sorunlar mutlaka ortaya çıkacak ve insanlar ayaklanacak ve memnun olmadıklarını eylemlere dökeceklerdir. Kapitalizmin devamı bu koşullarda daha baskıcı bir sisteme dönüşmesiyle olanaklıdır. Bu yüzden daha fazla baskı kurar. Faşizmi de ondan dayatır. Sen istersen bu durumla ilgili dalga geçebilirsin,komünistler ve devrimciler ise   bu durumu devrime çevirmeye çalışır. Komünistlerle anti komünistler arasındaki fark bu.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
hakkı
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: hakkı
Cevap Tarihi: 09.01.2016- 18:53


Modern emekçi ise, tersine, sanayiin gelişmesiyle yükseleceği yerde, gittikçe daha çok kendi sınıfının varlık koşullarının altına düşüyor. Sadakaya muhtaç bir kimse oluyor, ve sadakaya muhtaçlık, nüfustan ve servetten daha hızlı gelişiyor. Ve burjuvazinin artık toplumda egemen sınıf olarak kalacak ve kendi varlık koşullarını topluma belirleyici yasa olarak dayatacak durumda olmadığı burada açıkça ortaya çıkıyor. Egemen olacak durumda değildir, çünkü kölesine köleliği çerçevesinde bir varlık sağlayacak durumda değildir, çünkü kölesini, onun tarafından besleneceği yerde, onu beslemek zorunda kaldığı bir duruma düşürmeden edemiyor. Toplum bu burjuvazinin egemenliği altında artık yaşayamaz, bir başka deyişle, onun varlığı toplumla artık bağdaşmıyor.
Komünist manifesto------ Burjuvalar ve proleterler. Bölümü.

------------------------------------------------------------------------------



Bu yukarda renklendirdiğim yerleri iyi oku. İşçilerin ve burjuvaların düşebileceği durumu özetlemiş ve devrimin niçin işçilere gerektiğini anlatmaya çalışmış Marx.

Eğer işçiler gerekli zamanda devrim yapıp kendilerini esaretten kurtaramazsa dileciler durumuna düşeceğini bırak burjuvayı beslemeyi kendileri burjuvalar tarafından beslenen birer onursuzlar durumuna düşeceğini anlatmak istemiş.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
spartakus
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 23.11.2013
İleti Sayısı: 624
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: spartakus
Cevap Tarihi: 09.01.2016- 19:20


Hakkı, yazdıklarını okudum ve sorduğum sorunun cevabını sende göremedim. ne demek istediğini iki üç cümleyle yazabilir misin? Sorduğum soru Kapitalizmin gelişmesinin ve yıkılmasının sonu nasıl olacak, devrimlerle olduğunu ve iktidarın işçi sınıfı tarafından alınarak gerçekleşeceğini bilmemize rağmen, işçi sınıfından bağımsız olarak kapitalizmin bir sonu yok mu? Senin bu soruya cevabın ne? Yazdıklarından ne söylemek istediğin anlaşılmıyor.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
bedrettin
[ ..... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 30.08.2013
İleti Sayısı: 907
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: bedrettin
Cevap Tarihi: 10.01.2016- 00:40


Alıntı Çizelgesi: hakkı yazmış

Modern emekçi ise, tersine, sanayiin gelişmesiyle yükseleceği yerde, gittikçe daha çok kendi sınıfının varlık koşullarının altına düşüyor. Sadakaya muhtaç bir kimse oluyor, ve sadakaya muhtaçlık, nüfustan ve servetten daha hızlı gelişiyor. Ve burjuvazinin artık toplumda egemen sınıf olarak kalacak ve kendi varlık koşullarını topluma belirleyici yasa olarak dayatacak durumda olmadığı burada açıkça ortaya çıkıyor. Egemen olacak durumda değildir, çünkü kölesine köleliği çerçevesinde bir varlık sağlayacak durumda değildir, çünkü kölesini, onun tarafından besleneceği yerde, onu beslemek zorunda kaldığı bir duruma düşürmeden edemiyor. Toplum bu burjuvazinin egemenliği altında artık yaşayamaz, bir başka deyişle, onun varlığı toplumla artık bağdaşmıyor.
Komünist manifesto------ Burjuvalar ve proleterler. Bölümü.

------------------------------------------------------------------------------



Bu yukarda renklendirdiğim yerleri iyi oku. İşçilerin ve burjuvaların düşebileceği durumu özetlemiş ve devrimin niçin işçilere gerektiğini anlatmaya çalışmış Marx.

Eğer işçiler gerekli zamanda devrim yapıp kendilerini esaretten kurtaramazsa dileciler durumuna düşeceğini bırak burjuvayı beslemeyi kendileri burjuvalar tarafından beslenen birer onursuzlar durumuna düşeceğini anlatmak istemiş.




Senin anladığın ''elinizi çabuk tutun, yoksa proleterya dilenci durumuna düşer ve bir daha devrim yapmaz'' mı? Sen okuduklarından artık burjuvazi ve proleteryanın ortada olmadığını mı anlıyorsun? Onun için mi ''elveda proleterya'' diyorsun? ''Proleteryaya güvenmeyin'' deyişinin nedeni bu alıntıdan bunu anlaman mı? Eğer bu alıntıda Marks ''elinizi çabuk tutun'' demiş olsa, bu yazılanlardan 25 yıl sonra Paris işçilerinin ayaklanmasına eleştirel yaklaşır mıydı, ''yıkım olur'' der miydi? Hakkı arkadaş yanlış düşünüyorsun.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
hakkı
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: hakkı
Cevap Tarihi: 15.01.2016- 00:41


Alıntı Çizelgesi: bedrettin yazmış

[
Senin anladığın ''elinizi çabuk tutun, yoksa proleterya dilenci durumuna düşer ve bir daha devrim yapmaz'' mı? Sen okuduklarından artık burjuvazi ve proleteryanın ortada olmadığını mı anlıyorsun? Onun için mi ''elveda proleterya'' diyorsun? ''Proleteryaya güvenmeyin'' deyişinin nedeni bu alıntıdan bunu anlaman mı? Eğer bu alıntıda Marks ''elinizi çabuk tutun'' demiş olsa, bu yazılanlardan 25 yıl sonra Paris işçilerinin ayaklanmasına eleştirel yaklaşır mıydı, ''yıkım olur'' der miydi? Hakkı arkadaş yanlış düşünüyorsun.



Marx da durumun   bu aşamaya geleceğini söylüyor. hatta bu burjuvalar dünyayı yönetemeyeceğini söylüyor.
Bende MARX gibi düşünüyorum Devrim yapacak proleterya sınıfı kalmadı. Dünyayı yöneten burjuva sınıfı da kalmadı.
Bunlar biraz araştırma getiren iddialar. Tabi klasik marxistlik buna inanmayacak.
İşte devrimin öncüleride devrimin şeklide değişmiştir.

Modern emekçi ise, tersine, sanayiin gelişmesiyle yükseleceği yerde, gittikçe daha çok kendi sınıfının varlık koşullarının altına düşüyor. Sadakaya muhtaç bir kimse oluyor, ve sadakaya muhtaçlık, nüfustan ve servetten daha hızlı gelişiyor. Ve burjuvazinin artık toplumda egemen sınıf olarak kalacak ve kendi varlık koşullarını topluma belirleyici yasa olarak dayatacak durumda olmadığı burada açıkça ortaya çıkıyor. Egemen olacak durumda değildir, çünkü kölesine köleliği çerçevesinde bir varlık sağlayacak durumda değildir, çünkü kölesini, onun tarafından besleneceği yerde, onu beslemek zorunda kaldığı bir duruma düşürmeden edemiyor. Toplum bu burjuvazinin egemenliği altında artık yaşayamaz, bir başka deyişle, onun varlığı toplumla artık bağdaşmıyor.
Komünist manifesto------ Burjuvalar ve proleterler. Bölümü.

aradan 25 yıl değil 150 yıl geçti manifesto yazıldığında henüz dünya elektirik enerjisi ile telefonla tanışmamıştı.Sanayinin gelişmesi sonucunda işçi sınıfının düşeceği durumdan söz ediyor
Şimdi sanayi ne aşamada hangi teknoloji kullanılıyor işçi ne kadar sanayinin içinde kaç tane 10.000 işçi çalıştıran fabrika var.

Ben yanlış düşünüyorsam beni yanlış düşündürenlerden hesap sormak gerekir.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.993
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 30.08.2017- 02:06


''Kapitalizm en yoksul 48 ülkenin Gayri Safi Milli Hasıla toplamlarının, dünyanın en zengin 3 kişisinin toplam servetinden az olması gibi aşağılık bir sonucu yaratan sistemin adıdır.''

Facebook'tan...



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.993
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 06.12.2017- 19:09


Kapitalizm öldürür: Dünyada 4 milyar insan temel haklardan yoksun!

Kapitalizm insanları en temel haklarından yoksun bırakmaya devam ediyor. Verilere göre dünyada 4 milyar insan en temel haklarından mahrum şekilde yaşamaya çalışıyor.

Resim Ekleme

Dünya nüfusunun yalnızca yüzde 45’i en az bir sosyal koruma programının kapsamında.

Bu oran Afrika’da yüzde 18, Asya ve Pasifik’te yüzde 39.

Dünya nüfusunun yalnızca yüzde 29’u çocukluk, analık, işsizlik, iş kazası, meslek hastalıkları, yeti yitimi, yaşlılık ve sağlık alanlarındaki sosyal haklardan tam olarak yararlanabiliyor.

Dünyada çocukluk ve aile haklarından yararlanabilen çocukların oranı yüzde 35 (1.3 milyar çocuk kapsam dışında.)

Analık haklarından yararlanabilenlerin oranı yüzde 41 (83 milyon anne kapsam dışında.)

İşsizlik durumundaki haklardan yararlanabilenlerin oranı yüzde 22 (152 milyon işsiz kapsam dışında.)

Yeti yitimi haklarından yararlanabilenlerin oranı yüzde 28 (yeti yitimlilerin çoğu hiçbir korumaya sahip değil.)

Emeklilik haklarından yararlanabilenlerin oranı yüzde 68 (196 milyon yaşlının emekliliği yok.)

Kırsal nüfusun yüzde 56’sı, kentsel nüfusun ise yüzde 22’si evrensel nitelikli sağlık hakkından yoksun.


Kaynak

http://www.ilo.org/wcmsp5/groups/public/---dgreports/---dcomm/documents/presentation/wcms_607273.pdf

http://haber.sol.org.tr/emek-sermaye/kapitalizm-oldurur-dunyada-4-milyar-insan-temel-haklardan-yoksun-219860



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.993
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 07.11.2020- 09:35


günümüzün dünyası farklı derken çözümün farklı olmasını mı söylemek istiyorsunuz. sosyalizm hala çözüm değil mi?
diye sormuş Yura arkadaş.

Evet, sosyalizim bu anlayışıyla ne yazıkki gerçek bir çözüm değil, olsaydı zaten 25 yıl önce böyle kolayca kendlliğinden çökmezsi. Sosyalizim'in en büyük sorunu teoriyle pratiğin örtüşmemesi ve sonuç olarak devlet kapitalizminin uygulanmasıdır.
şeklinde yanıtlamış Alişan arkadaş.

******

Başlık yazısının hemen altındaki ilk yorumumu genişletmek istiyordum. yura arkadaşım sorusuna Alişan arkadaşın yanıtını görünce önce bu konuya değinmek istedim. Alişan iyi niyetli bir yaklaşım içine girmiş; ''sosyalizm teoride iyi ama pratikte kötü'' demek istemiş ki, bu söylediğinin toplumda bir yaygınlık taşıdığını da düşünüyorum.

Sosyalizm iyi ama pratikte uygulanamaz, uygulanamıyor.
Sosyalizm iyi bir şey olsaydı zaten çökmezdi.
Sosyalizmden önce demokrasiye ihtiyaç var.

Yaşanan sürece bu türden eleştiriler getiriliyor. Belki başka eleştiriler de vardır ve bence hepsinde de bir haklılık payı olduğunu yabana atmamak gerekir. Bu tür eleştirilere kulak kabartmak ve daha baştan reddetmek sosyalizmi küçük bir çevre içinde sürdürülmeye çalışılan gevezeliğe dönüştürecektir. Ve böyle bir tavır, salt solcular arasında geçen ve solcunun solcuya solculuk güzellemesinden başka bir şey olmayan garip bir tavrın/ilişkinin ortaya çıkmasına yol açacaktır.

( Nette böyle bir tavrın geliştiğini de görüyorum, ne yazık ki. Türkiye çeşitli nedenlerle, içe dönük insanların çoğunluğu oluşturduğu bir toplumdan oluşuyor. Bir başka sözcüklerle hepimiz, pek çoğumuz içe dönük bir kişilik yapısına sahibiz. Ekonomik koşulların kötü oluşu, her geçen yıl daha da kötüleşmesi bu içe dönük kişilikte daha fazla bir güven sorunu ortaya çıkarıyor, gibi geliyor bana. Şöyle bir ilgi kuruyorum konuyla, bu kişilik yapısının öncelikli arayışı da kişisel bir huzur ve tatmin duygusunun öne çıkmasına neden oluyor. Belli bir yaştan sonra hiç beklemediğimiz insanların bir anda sakal bırakıp, cami yolunu keşfetmesi gibi, parti, siyasi ilişkiler ve hatta solculuk da benzer itkilerle görünüşte çok farklı ama özde birbirinin benzeri   bir söylem ve ilişkiler oluşmasına neden oluyor gibi... Kendisi gibi olanlarla birlikte olmak ve aynı duygu ve düşüncede olmak, bir anlamda belli bir söz ve eylemde ortaklaşmak insanı rahatlatıyor ve güven duygusunu arttırıyor veya bir güven duygusunun oluşmasına yol açıyor. Solcunun solcuya solculuk güzellemesi bence böyle bir iklimin sonucu... Kuşkusuz mutlak çözümü de solculuğun( sosyalizm pratiğinin) hayata geçmesidir :) Ama bu iklimde, bu koşullarda yapılması gereken bir şeyler var, ve bence, olmalı.

(Uzatmayayım; söylemek istediğim, nette bu tür bir solculuk anlayışı ortaya çıkıyor. Solcunun solcuya solculuk güzellemesi. Hatta sempatizan düzeyinden parti üyeliğine dönüşen bir statü/farklılık bu tavrın oluşmasına daha çok neden oluyor. Daha çok kendi benzerleriyle birlikte olmak bir güven duygusu verdiği gibi,   partinin demokratik merkeziyetçi işlerliğinin katı/sert uygulanması da üyenin kendisini geliştirmesinin önünü kesmektedir. Nasıl olsa yönetimce alınacak kararlara kayıtsız koşulsuz uymak zorunluluğu bir çeşit zihinsel tembelliğe yol açmıyor mu? Ya da örgütsüz yapılarda, sempatizan düzeyinde bu solcunun solcuya solculuk güzellemesi çok farklı bir biçim alarak sürdürülmüyor mu?   Bence bu konuda bir sorunumuz var.

(Ne yazacaktım, ne yazdım? Hiç aklımda yokken konu   buraya sarktı. Belki ayrı başlık olabilir ama rahatsız edici, tepki çekici ve netameli bir konu olduğu da ortada. Neyse, geçelim.)

Sosyalizm iyi bir şey ama pratikte yanlış uygulama söz konusuysa bu ille de sosyalizmin uygulanamaz olduğu/olacağı anlamına neden gelsin ki? Bu konularda şöyle bir örnek veriyorum: Bir maddenin/roketin atmosfer dışına çıkabilmesi yani yerçekiminden kurtulabilmesi için saniyede 13 km.lik bir itkiye, güce ihtiyaç var. Böyle bir güç oluşturulduğunda herhangi bir maddi yapı, örnekse insanlı insansız bir uzay gemisi atmosfer dışına çıkabilir. Yıllarca bu şekilde uzaya çıkılıyor, aya ayak basılıyor ve hatta Mars'a, başka gezegenlere ve hatta güneş sisteminin sınırlarında hareket eden uzay araçlarını   dünyadan uzaya gönderebiliyoruz. Ama başka örnekler de var. Uzay çalışmaları başladığından beri   pek çok hata oluştu ve atmosfer dışına yollamaya çalıştığımız pek çok uzay aracı ateşlenmeden sonra uzaya çıkamadan havada infilak etti. Pek çok örnek var; pek çok insan kaybettik bu yolda. Ve hiç kimsenin aklına teoride bir hata var, gelmedi. Hesaplar kontrol edilmiştir kuşkusuz, özellikle en başa dönüldüğünde saniyede 13( ya da 11) kilometre olan   değerin doğruluğunun teoride gözden geçirilmesi belki söz konusu olmuştur. Ama temel gerçek, teorik doğrunun pratiğe doğru yansıtılamadığı yolundadır. Roketin atmosfer dışına çıkamadan havada infilak etmesi uygulamada hatalar yapıldığı anlamındadır. Teorik doğrunun pratikte her zaman doğru uygulanacağı anlamına gelmiyor çünkü. Uygulamada bir hata, hiç umulmayacak bir biçimde pratikte çok farklı yanlışlara yol açabilir. Bir teorinin yanlışlığı sadece pratikteki farklılık nedeniyle ortaya çıkmaz. O teorinin kuramsal olarak da yanlışlanmasını gerekli kılar. Yani...

Şu; reel sosyalizm pratiğinin tamamen veya büyükçe bir kısmının yanlışlığını düşünüyorsak, bu durum sadece bu pratik sosyalizmin teorik yanlışlığı anlamına gelmez. Mümkün değil. Sosyalist teori/tezleri kuramsal açıdan yanlışlayamadıktan sonra bilimsel yaklaşım odur ki, kuram/tezler hala doğruluğunu sürdürür. Ve reel sosyalizmin çözülüşünden sonra sağlı sollu liberaller, burjuva ideologlar bu konuda çok çaba gösterdi. Başaramadılar.

Yılgınlığa gerek yok.

Bilimsel sosyalizm hala dimdik ayakta ve insanlığın kurtuluşunun yol haritası olmaya devam ediyor. Uygulamada kimi insan hataları, kimi yanlışlıklar elbette olabilir ama bu eksiklik ve yanlışlıklar hiçbir şekilde sosyalizmin bilimselliğinin ve   daha güzel bir dünya hayalinin reddi anlamına gelmemeli-getirilmemeli.

Hala
ve hala
sosyalizmde ısrar insan olmakta ısrar anlamına gelmektedir.
Evet, hala!




Bu ileti en son melnur tarafından 07.11.2020- 09:38 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 4 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   2   [3]   4   >   son» 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Kapitalizmin sonu: Nasıl?-Korkut Boratav melnur 0 4040 25.08.2017- 20:40
Konu Klasör Ulus devletlerin sonu geldi mi? ayhan 31 31413 03.02.2014- 18:50
Konu Klasör İttifaktan sonra: 'Türkiyelileşme'nin sonu mu geldi? melnur 0 195 25.06.2023- 07:31
Konu Klasör Kapitalizmin krizleri ve sınıf melnur 0 2763 04.08.2013- 00:04
Konu Klasör Kapitalizmin sınırlarında… melnur 3 2769 25.12.2018- 07:34
Etiketler   Kapitalizmin,   sonu,   geldi
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS