SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
AKP-CHP için liboş kampanya...           (gösterim sayısı: 3.132)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
dayanışma
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: dayanışma
Konu Tarihi: 22.06.2015- 15:49


AKP-CHP için liboş kampanya...MUSTAFA SÖNMEZ

Kaçak Saray’dakinin ağırlaştırılmış müebbet hapis korkusuyla yeltendiği çılgınlıklardan biri, Suriye Kürt siyaseti PYD’ye saldırma planı. Sınırda Barzani’yi komşu kabul edenler, nedense PYD’yi edemiyorlar!... Yandaş gazeteler PYD’nin DAEŞ’ten (IŞİD) daha tehlikeli olduğunu ilan ediyor… Nedir yeni cinnet planı? RTE, orduyu Suriye’ye sokup erken seçime mi gitmek istiyor?.. Ya da bunun için bir AKP-MHP koalisyonunu mu zorluyor? Ama Bahçeli, dolduruşa gelip bu “şerefe ortaklık” için koalisyona evet dese bile Saray’ı Çankaya’ya gönderme, Bilal’i yargıya çıkarma vaatlerinden geri duramaz. Durursa, kaybeder. AKP-MHP koalisyon planı hiç kolay değil.

RTE’YE DOKUNMAMAK


Kaçak Saray’da üretilen cinnet planlarından gözü yılanlar, tez elden bir AKP-CHP koalisyonunu kotarıp ilkesiz, omurgasız bir araya gelişle, çılgınlıkları önlemenin çabasındalar. Hatta bu konuda istenen her tür tavizi vermeye de yatkınlar. En başta da RTE’ye dokunulmayacağı taahhüdü…

AKP-CHP koalisyonunu, başta ABD’nin, TÜSİAD’ın ve öteki sermaye çevrelerinin oyun planı olmaktan çıkarıp “tek ve en akılcı çözüm” diye pişirmeye yeltenenlerin arasına her gün birkaç “sol liberal, yetmez ama evetçi “ de katılıyor, bu teslimiyetçi, sefil yaklaşım bir kampanyaya dönüştürülmek isteniyor ve HDP de yavaş yavaş bu oyuna dahil ediliyor.
Bu sol liberal kampanyadan birkaç örnek verelim; Yazarların ortak söylemi RTE’ye dokunulmaması, “öç duygusu” ile yaklaşılmaması…

CUMHURİYET YAZARLARI

Cumhuriyet’in yazarları Ahmet İnsel ile Nuray Mert bir gün arayla yazdıkları yazılarda bunun altını çizdiler. İnsel, 18 Haziran tarihli, “Sorumluluk CHP ve MHP’nin Sırtında” başlıklı yazısında şöyle diyordu; “7 Haziran sonrası oluşan siyasal güç dengesi ve yeniden ön plana çıkan parlamenter demokrasi olanakları, Erdoğan ve AKP hükümetinin demokratik hukuk devleti alanında açtığı bazı yıkımları öncelikle tamir etmeye izin veriyor... Ancak bu noktada yatan tehlike, Erdoğan ve AKP yönetiminden hesap sormanın önümüzdeki dönemde CHP, MHP ve HDP saflarında ve seçmen tabanında asli beklenti haline gelmesidir. Hesap sormak ancak hukuk devleti ayakları üzerine yeniden oturtulup, demokratik ilkeler yeniden egemen kılınınca sağlıklı biçimde yapılabilecek bir iştir. Aksi durum hesap sormaya değil, öç almaya işi götürür. Öç almak siyasal bir eylem değildir. CHP, MHP ve HDP gruplarının oluşturduğu Meclis çoğunluğunun sırtında, Erdoğan ve Davutoğlu hükümetleri ve fiili başkanlık sevdasına kapılan son cumhurbaşkanının büyük tahribata uğrattıkları demokratik hukuk devletinin kurum ve kurallarını hızla tamir etme, ayakları üzerine dikme sorumluluğu var.”

Hukuk devletini RTE’ye dokunmadan yeniden inşa etme, barışı öne alma önerisi ertesi gün Nuray Mert’ten geldi; 19 Haziran tarihli Cumhuriyet’te “Çare Siyasi Restorasyon, Büyük Uzlaşma” başlıklı yazısında Nuray Mert’in cümleleri şöyleydi; “Olur olmaz bilemem, ama AK Parti’nin, Kürtler ile barışı da, “Türkler ile barışı” da birinci gündem haline getirmesi gerekiyor. Zira başta Cumhurbaşkanı, AK Parti’nin, toplumun düşman ilan ettiği kesimleri ile barış süreci başlatması gerekiyor. Bu çerçevede, muhalefet çevrelerinin de Erdoğan’ı “Lahey”e veya “hapse gönderme” aklından caymasında fayda var.”

DİĞERLERİ

İnsel ve Mert’i, ertesi gün aynı “camia”dan Ali Bayramoğlu izledi. 20 Haziran tarihli Yeni Şafak’taki köşesinde “Ak Parti-CHP Koalisyonunun koşulları” başlıklı yazısında Bayramoğlu koşulların başına şu cümleyi koyuyordu; “ 1. CHP hesap sorma, bedel ödetme arayışını bir takıntı haline getirmekten uzaklaşmalıdır. 2. Yine CHP başbakanlık ya da dönüşümlü başbakanlık gibi işi imkânsıza koşan irrasyonel koşullardan vazgeçmelidir. 3. Yolsuzluklar konusunda AK Parti tavrını değiştirmelidir. Bu çerçevede AK Parti’nin de gündeminde olan şeffaflık yasası üzerine açık ve 4 bakanın yüce divana gönderilmesi üzerine zımni bir mutabakat oluşturulabilir. Bu husus koalisyon protokolünde yer almazsa bile gündeme getirilmesinin koalisyonu etkilemeyeceği konusunda anlaşılabilir.”

“RTE’yi kurtarma” hamlesini en erken yapan Oral Çalışlar’ın da hakkını yememek gerek. O daha 12 Haziran’da Radikal’de aynı şeyleri savunuyordu.

KÜRT ZOKASI

RTE’yi yolsuzluk soruşturmalarından vareste tutma sözü ile koalisyon bina etmeye soyunan liberaller, hukuksuzlukları , yolsuzlukları soruşturmaktan çok, koalisyonun öncelikli meseleleri arasına “Kürt sorunu”nu yazmayı ihmal etmiyor, bu köylü kurnazlığı ile HDP’ye de göz kırpıyorlar. Ahlaksız teklif şu aslında : RTE’nin, dolayısıyla yolsuzlukların yakasını bırakmaya, buna karşılık “çözüm”ü almaya ne dersin, dostum?

Hukuku yeniden hâkim kılmak, şeffaflık, barış, yolsuzlukları soruşturmak... İyi de, bütün bunlara girişirken işin ucu RTE’ye dokunuyorsa (ki, dokunmaması ne mümkün!) oraya kırmızı çizgi çekmek mi öneriliyor? Kanun önünde herkesin eşit olması ilkesine ne oldu? Bu nasıl bir ahlaktır, nasıl bir tutarlılıktır? Bu, tarafsız, bağımsız yargıya yön vermek, hem de AKP’lilerin yaptığını yapmak değilse, nedir?

Bakalım, CHP ve dahi HDP, sermayeden sonra liberallerin uzattıkları bu zokayı yutacaklar mı? RTE’nin cinnet tehditlerine pabuç bırakacaklar mı? Bakalım, omurgasız sermayeye, “Yetmez ama evet” ihanetini unutturduklarını sanan liberallere de hadleri bildirilerek , halkın beklediği, Ak faşizmden hesap sorma göze alınabilecek mi…



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
dayanışma
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: dayanışma
Cevap Tarihi: 22.06.2015- 15:52


Liboşlar kendilerine bir yol çizdiler, tek başına olmuyorsa AKP ile CHP koalisyon yapsın. CHP'ye akıl veriyorlar, Erdoğan'a hesap sorma, AKP'ye akıl veriyorlar, çözüm sürecini devam ettir. Memleketin başka sorunu yokmuş gibi, gericilik devleti teslim almamış gibi. Liboşlar bu dönemde yine kendilerine oynuyorlar!



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
ayhan
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 05.12.2013
İleti Sayısı: 1.076
Konum: Tekirdağ
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: ayhan
Cevap Tarihi: 22.06.2015- 17:38


İşleri güçleri toplumda yanılgı yaratmak bunların. Hiç değişmiyorlar. Sorsan hepsi de liberal değil solcu olduklarını söyler. Sonra da çoluk çocuk bunları okuyunca solcu oluyor:)



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
dayanışma
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: dayanışma
Cevap Tarihi: 23.06.2015- 12:43


Alıntı Çizelgesi: ayhan yazmış

İşleri güçleri toplumda yanılgı yaratmak bunların. Hiç değişmiyorlar. Sorsan hepsi de liberal değil solcu olduklarını söyler. Sonra da çoluk çocuk bunları okuyunca solcu oluyor:)


En başarılı oldukları yer de burası. Liboşluğun daniskasını yapıyorlar, kendilerine solcu diyorlar. AKP'den kapı dışarı edilince HDP'ye yanaşmaya başladılar ama yine AKP'ye ve Erdoğan'a kıyamıyorlar. Erdoğan bunların gözbebeği.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
dayanışma
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: dayanışma
Cevap Tarihi: 24.06.2015- 12:03


Fabrika Ayarlarına Geri Dönüş - Güray Öz

AKP fabrika ayarlarına dönsün mü? Peki, dönerse liberaller de dönsün mü? Bence AKP de liberaller de hiç zaman yitirmeden dönsünler. Fehmi Koru Cumhuriyet’te yayımlanan söyleşide formülünü yazdı; “AKP’nin gerilememesi için tek yol var” diye ısrarla vurguladı; “böyle giderseniz kaybedersiniz, başlangıçta yaptığınız ittifaklarınızı tazeleyin, fabrika ayarlarınızla dönün” dedi. İyi güzel de nasıl dönülecek fabrika ayarlarına? İttifaklar nasıl tazelenecek? Peki, liberaller ne diyor bu işe? Dönecekler mi fabrika ayarlarına?

***

Ben bilmem; onlara sormak gerekiyor. Bildiğim şu sıralarda AKP ile ilgili güzellemeler, yol yordam göstermeler, CHP’ye “inat etme, yola gel” diyen, Erdoğan’ı sıkıştırmaktan vazgeçmesini tavsiye edenler çoktur. Bizim gazetede de Nuray Mert CHP-AKP koalisyonunun ısrarlı savunucularındandır. Öyle düşünüyor. Ben ise, bu koalisyonlar konusunda pek yazma gereği duymadığım için, hani yanlış anlaşılma olmasın, sık sık yapıldığı gibi “işte Cumhuriyet yazarları da AKP - CHP koalisyonunu savunuyor” kapsamına girmemek için yazma gereksinimi duyuyorum; yoksa ne yaparlarsa yapsınlar, kursunlar kurmasınlar, oralarda değilim, girmiyorum bu işlere. Beni ilgilendiren yanı; seçmenlerin önemli bir kesiminin Erdoğan’ın başkanlık istemine, ısrarlı ısrarına “hayır” demiş olması, bizim “cezalık” manşetlerin gerçeklerin peşine düşmesi, GYY’mizin, yazarlarımızın adliye saraylarında nöbet tutmasıdır; uzun mu oldu cümle, olsun; işte ben o nedenle fabrika ayarlarına hızla dönsünler, şu son zamanlarda karışmış olan saflar yeniden belli olsun diye nefes nefese konuşuyorum, koşuyorum, koşturuyorum, seviniyorum, çabuk olsun istiyorum.

Destekliyorum yani Fehmi Koru’yu da, Nuray Mert’i de.

***

Destekliyorum; çünkü “olmaz olmaz demeyin, olmaz olmaz”; AKP ile gerçekleşecek bir “demokratik restorasyonun” tadı yeni icat “kabak bayıldı” gibi olur ki, gurme kitaplarına geçeceğinden hiç kuşku duymuyorum. Ne yapmak gerekiyor bunun için? Zor değil, AKP’ye itiraz etmemek yeterlidir; çünkü “AK Partisi’nden Erdoğan’ı feda etmeyi talep etmek olmaz bir iştir, zira AK Partisi Erdoğan demektir.” Ne isteyecek o zaman CHP? Hiçbir şey istemese yerinde olacaktır da, işte feda edilebilecek birtakım işler bulunabilir elbette. Dış siyasette mesela. Ama benim zaten bu konularda AKP’nin tez zamanda kendini doğrultacağına ABD’ye olan “güvenim” nedeniyle itikadım tamdır. Yoktur CHP’ye ihtiyacı AK Partisi’mizin. CH Partisi’mizin de işte “büyük oldu koalisyonumuz” diye sevinmesi yetecektir aslında.

***

Hepsinin anahtarı fabrika ayarlarıdır. Dönsünler bir an önce; şu karışıklık sona ersin, “muhafazakâr liberal”, “kendini solda sayan liberal”, “serbest piyasanın gerçek liberali” diye uğraşıp durmayalım, olsun bitsin bu iş. AKP fabrika ayarlarına dönsün, takıyye zamanlarına baştan başlayalım; liberallerimiz de gönül rahatlığıyla destek versinler “devrim” günlerine; bir iki liberal belki “olur mu canım daha yeni gelmiştik buralara” deseler bile Fehmi Bey de, Nuray Hanım da ikna edeceklerdir onları. Bak işte son anda mevzileri hiç terk etmeyen Mahçupyan da destek verdi ki, artık kim dursun karşılarında. Katılıyorum, destekliyorum, inanıyorum, güveniyorum, seviniyorum; iyidir fabrika ayarları, dönsünler bence bir an önce...

*Cumhuriyet, 24 Haziran Çarşamba




AKP yalnız bırakılmalı!
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
denizcan
[ devrimci ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.12.2013
İleti Sayısı: 2.431
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: denizcan
Cevap Tarihi: 24.06.2015- 23:47


AKP yalnız bırakılmalı!-Necdet Saraç  

Bir dönem AKP’yi sürekli öven, değişimin ve dönüşümün merkezine koyan, toz kondurmayan, sonra AKP işleri abartınca ondan kerhen vazgeçenler, bugünlerde de benzer bir tavırla CHP’nin AKP ile koalisyon kurması için kampanya açmış gibiler.

Hatta bazıları “AKP iktidarının işlediği suçları görmezden gelmek gerekir” diyecek kadar ileri de gidiyorlar, önceliğin “Erdoğan’ı köşeye sıkıştırmak değil, Türkiye’nin çıkarları olduğunu” bile yazıyorlar… Üstelik “bu tezlerini” demokrasi kültürünü anlatarak, uzlaşmanın ne kadar mühim bir şey olduğunu anlatarak yapıyorlar. Neymiş, aman ülke hükümetsiz kalmamalıymış, neymiş, böyle bir büyük koalisyon ülkeyi rahatlatırmış…

Büyük koalisyon ülkeyi de ve bölgeyi de rahatlatmaz, yalnızca AKP’yi ve büyük sermaye güçlerini rahatlatır. 7 Haziran’da yıkılan AKP’ye koltuk değneği olur. Hukuksuzluğa, şiddete ve talana da yeni bir zemin olur. Oranı ne olursa olsun seçimden yenilgiyle çıkmış olan gerici-sağcı AKP iktidarını yeniden orada tutmaya yarar.

İçeride ve dışarıda “Büyük Koalisyon” övgücülerinin CHP aşkı da, CHP’yi çok istemelerinden değil, zorunluluktan… Çünkü Erdoğan’ın da istediği ve siyaseten en güçlü olasılık olarak ortada duran AKP-MHP koalisyonu açık ki, mevcut iktidarın sağcı-gerici-faşizan özellikleriyle devamı niteliğinde olacak ve AKP’nin “burnunu sürtmesini” engelleyecek, seçim yenilgisi sonuçsuz kalacaktır!

Demokratikleşmeyi, sosyal devleti ve refahın bölüşümünde eşitliği 200 sayfalık seçim bildirgesinin merkezine koyan CHP’yi bitirir, CHP, tıpkı 1991’de SHP’nin DYP ile yaptığı koalisyonun sonucunda olduğu gibi AKP’li bir koalisyondan asla sağ çıkamaz! Üstelik böyle bir koalisyonun zararı CHP ile de sınırlı kalmaz. Böyle bir koalisyon CHP üzerinden de bir kez daha sola dair olumsuz söylemleri arttırır, her başarısız adımdan sonra bir kez daha “bu solculardan bir şey olmaz” algısını güçlendirir.

Bugün bu ülkede sol kendini ifade etmede halen ciddi sıkıntı çekiyorsa, bunun nedenlerinden biri 12 Eylül darbesiyken, diğeri de 1989’da SHP’nin kazandığı şehirlerde yaşanan başarısızlıklar ve hemen bunun devamında 1991’de başlayan SHP-DYP koalisyon hükümetinde SHP’nin kötü performansıdır…

AKP İKTİDARSIZ KALMALI

Seçim sonuçlarıyla, Başkanlık, tek başına iktidar, baraj hepsi çöktü. Erdoğan Cumhurbaşkanlığı meşruiyetini yitirdi… Seçim sonuçları, Erdoğan’ın ve AKP’nin açık bir yenilgisidir. Bu yenilgi, mutlaka iktidarsız kalarak karşılığını bulmalıdır!

Bu yüzden AKP asla yeniden hükümete taşınmamalı, yalnız bırakılmalıdır… Korkmaya gerek yok. Bildiğimiz doğruları söylemeye devam edelim.

Bu ülkenin çıkışı özgürlük alanlarının genişletilmesinden geçiyor…

Laik ve demokratik bir Anayasa yaratmaktan geçiyor…

İşsizliği ve yoksulluğu çözecek sosyal bir devletin inşa edilmesinden geçiyor…

Kamucu olmaktan geçiyor…

Memleketimize kaçıp gelen Suriyelileri düşman ilan etmekten değil, Suriye’deki savaşı bitirmekten geçiyor…

Çıkışın “Büyük Koalisyonda” olmadığı kesin. AKP-CHP koalisyonunu dışarıdan HDP de desteklese bile bu koalisyon “ülke yararına” olmaz. Böyle bir koalisyon, bunca yaşanandan sonra ödül alan Reza Zarrap’ların ve utanmadan sıkılmadan Reza Zarrap’lara ödül verenlerin yararına olur!

Yalnız bırakılan AKP’nin çöküşü kaçınılmazdır! AKP’yi tek başına bırakın, ne hali varsa görsün!

Necdet Saraç
24 Haziran 2015, İstanbul



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Benzer konu yok
Etiketler   AKP-CHP,   için,   liboş,   kampanya.
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS