SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
AB’ciler neredesiniz?-Kurtuluş Kılçer           (gösterim sayısı: 2.409)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
denizcan
[ devrimci ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.12.2013
İleti Sayısı: 2.431
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: denizcan
Konu Tarihi: 06.07.2015- 14:07


AB’ciler neredesiniz?-Kurtuluş Kılçer  

Avrupa Birliği üzerine yapılan tartışmalar bugün hiç ama hiç güncel değil. Hatta Türkiye’de bugün halkımızın gündeminde bir yer bile işgal etmiyor dense yeridir.

Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği konusu konuşulmuyor, üyelik için müzakere edilen fasılların bugün esamesi okunmuyor. Belki Dışişleri Bakanlığı bürokratların gündelik işlerinin arasında yer alıyor olabilir.

Ancak bugün ülkemiz açısından gündemde olmayan bu başlık Yunanistan’da bu haftasonu gerçekleşen referandum dolayısıyla yanından kıyısından biraz dokunularak yazılıp çizilmeye başlandı.

Avrupa Birliği üyeliği konusu 1990’lı yıllarda yoğun bir biçimde gündemimize girmişti. Gümrük Birliği’ne anlaşması yapılmış, Avrupa Birliği’ne girmek için başlatılan süreç AKP ile de devam etmişti. Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan’ın görkemli imza töreni hatırlanmalı.

Sermaye sınıfının ve basının neredeyse tek konusu buydu. Sabah akşam Avrupa Birliği nimetleri anlatılıp durmuştu.

Uzun uzun yazmadan; Avrupa Birliği’ne üyelik konusunda istekli olanların temel argümanının ülkemizin demokratik dönüşümü için tek yolun Türkiye’nin AB’ye girmesi koşulu olduğu öne sürülüyordu: Avrupa Birliği demokrasiye geçişimizin tek yolu ve motoru idi.

Demokrasi ve özgürlükler yine batıdan gelecekti!

Kıbrıs için de benzer bir propaganda yapılmamış mıydı? Kuzey’in izolasyonunun ortadan kalkması için AB hep kurtarıcı gösterilmişti.

Avrupa Birliği’ne üyeliği isteyen büyük sermaye, siyasi düzlemde savunanlar ise liberallerdi.

Demokrasi, insan hakları dillerden düşmüyor, Avrupa Birliği güzellemeleri ağızlardan eksik olmuyordu. Sermayenin çıkarları adına liberalizm yine görevinin başındaydı. Gümrük Birliği anlaşması ile Avrupa Birliği alacağını almış, üyelik konusundaKİ koşullar ise bir dayatma biçiminde ülkemizin boyunduruk altına alınması anlamına gelmişti.

Bu tartışmalar Türkiye sosyalist hareketinde aynı şekilde keskin bir biçimde yapıldı. Avrupa Birliği karşıtlığını demokrasi karşıtlığı ile eşdeğer tutanlar, Türkiye sosyalist hareketinin hayırcı kesimini dinazor ve eski kafa olarak suçlamaktan geri durmamışlardı:

Geleneksel sol işte bunlar, günün gereğini göremiyorlar, demokrasi ile solun önünün açılacağını anlamıyorlar, ülkemizin adım adım demokratikleşmesi yerine statükoyu koruyorlar... Gelsin suçlamalar; 12 Eylül öncesinde kaldılar, eski kafalılar, küreselleşen dünyada hala ulusalcılığı savunuyorlar, özgürlükten yana değiller vs. vs...

Keskin bir tartışmaydı bu. Emperyalizm önemlidir diyenler Avrupa Birliği’ne üyelik konusunda net tutuma sahiplerdi. Bir tarafta da liberalizmin etkilediği bir sol bölme büyük bir etkinlik içinde devrimci mücadeleyi etkisizleştirmekle meşguldü.

Küreselleşme tartışmalarını hatırlamalı. Anti-emperyalist mücadelenin karşısına küreselleşme karşıtı hareketler öne çıkarılmıştı.

Türkiye sosyalist hareketinde Avrupa Birliği üzerine yaşanan siyasal ayrışma, “emperyalizme hayır” diyenler, demokrasi gelecek diyenler ve bir de ortada kalanlar şeklindeydi. Ortada kalanlar “Havet”çi olarak adlandırılıyordu.

Avrupa Birliği savunusunda en önemli argümanlardan biri de “emeğin Avrupası” kavramı idi. Avrupa emekçilerinin güya birliği adına AB’cilik yapmanın sol versiyonu idi bu.

Bugün, yıllar sonra, gelinen nokta çok açık olsa gerek. Avrupa Birliği’nin bir sermaye birliği olduğu Yunanistan’da yaşanan süreçle bir kez daha açığa çıktı. Böylesi bir sermaye birliğinin aynı zamanda emperyalist bir güç olduğu da...

Dün “Emeğin Avrupası” diyenler, yine, önümüzdeki günlerde, "Hayır" diyen Yunanistan halkını ve aslında diğer ülkelerin halklarını da, bir kez daha AB'nin reformlarla düzeltilebileceği fikrine ikna etmeye çalışacaktır. Bu nedenle sosyalist hareket AB emperyalizmine karşı devrimci mücadelesini sürdürürken, onu emekçiler için kabul edilebilir hale getirmeye çalışan reformist "Emeğin Avrupası" çizgisine karşı da net bir tavır koymak zorundadır.

Dünkü tartışmalar bugüne ayna olmalı.

Dün olduğu gibi bugün de sosyalist hareket bağımsız hattını kurmadan büyük bir mücadele veremez. Sosyalist hareket, sermaye düzenine toptan karşıt, anti-emperyalist, köküne kadar laik,   düzen partileriyle uzlaşmaz çizgisinden asla taviz veremez.

Dün haklıydık, bugün de… Sosyalizm işte bu yüzden güçlüdür.



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör PKK’daki MİT’çiler ortaya çıkıyor abbas 0 3828 28.01.2014- 14:39
Konu Klasör Ergenekoncular, “sonuna kadar gidilsin”ciler denizcan 1 3696 25.04.2016- 11:10
Konu Klasör “Yetmez Ama Evet”çiler Cemaat’ten yana saf tuttu: toplumcu 4 4518 27.01.2014- 13:01
Konu Klasör Kurtuluş Kılçer (TKH) ne yapmak istiyor? melnur 1 2373 23.08.2020- 04:53
Konu Klasör Yerel seçim bir kurtuluş olur mu? melnur 2 3416 06.04.2019- 11:18
Etiketler   AB’ciler,   neredesiniz-Kurtuluş,   Kılçer
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS