SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Perinçek, Marksist Olmayan Bir Sosyalizmi Savunuyor           (gösterim sayısı: 3.800)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
spartakus
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 23.11.2013
İleti Sayısı: 624
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: spartakus
Konu Tarihi: 03.08.2015- 01:46


Doğu Perinçek, Marksist Olmayan Bir Sosyalizmi Savunuyor – Cem Kızılçeç

Doğu Perinçek, son günlerde bir yazı yazdı, Bu yazı kısaca bilimsel sosyalizmin teorisini Mao Zedung’un kurduğunu iddia ediyor. Diğer yandan Marx ve Lenin İle Mao Zedung’u karşı karşıya getirerek   Marx’ın ve Lenin’in de sosyalizme ilişkin bilimsel bir teorisi olmadığını savunuyor. Sayın Perinçek’e göre Marx’ın sadece sosyalizme ilişkin programı vardı. Herhalde Perinçek farklı bir program kavramına sahip, Marx’ın   sosyalizme ilişkin bir teorisi yoksa, sosyalizme ilişkin bir programı nasıl olabilir. Teori olmadan program olabilir mi?   Şüphesiz Perinçek, son 20 yıllık serüveni içinde Marx’ı ve Marksizmi bir kenara ittiği için, Marksizmin yerine “bilimi” koyduğu için sözde Mao Zedung üzerinden, taraftarlarını   Marx’ı ve Marksizmi terk etmeye ikna etmeye çalışıyor. Tüm dünya komünist partilerinin bilimsel sosyalizmin teorisinin kurucularının Marx ve Engels olduğunu savunmalarını bir çırpıda silen Perinçek, dar deneyci bir “bilim” yaklaşımı ile bu yerleşmiş tarihsel gerçeği   Marksist sosyalistlerin   zihninden ve inancından silmeye çalışıyor.

Doğu Perinçek’in bu “bilimsel” gerekçesinin dayanağı ise Marx’ın ve Lenin’in sosyalizmin inşa pratiğini yaşamamış olmaları gerçeğidir. Peki, Lenin’de, Stalin’de veya Mao Zedung’da böyle bir teori var mı? Onların herhangi bir önermelerinde Marx’ın sosyalizmin inşa pratiğini yaşamamış olmasından dolayı onun bilimsel sosyalist bir teoriye sahip olmadığını ima eden bir ifade bulunmakta mıdır?

Burada Doğu Perinçek’in savunur göründüğü Mao Zedung’dan bir değerlendirme getirelim: Mao Zedung 1956 yılında yaptığı bir değerlendirmede, şöyle yazıyor:

“Sadece dünyanın ilk sosyalist ülkesi olan Sovyetler Birliği değil, sosyalizmin inşası sırasında her ülke hata yapabilir. Sovyetler Birliği’nin uzunca bir süre ayakta olması dolayısıyla, çeşitli hatalar yapması pekala kaçınılmazdır.”……   Devamla … “Sovyetler Birliği’nde ortaya çıkan hataların doğası nedir? Aslında, bu hataların hepsi kısmi ve geçici hatalardır. Var olan bazı hatalar 20 yıldan daha fazla sürmüş olduğunu duyuyoruz, buna karşın bu hatalar kanımca, kalıcı değil, kısa vadeli hatalardır ve düzeltilebilir niteliktedirler. Dolayısıyla Sovyetler Birliği’nin pratiğinin hakim yönü ve bu pratiğin büyük bir kısmı doğru ve hatasızdır. Rusya, Leninizm’i doğurmuştur,   Ekim Devrimi’nden sonra ise Rusya ilk sosyalist ülke oldu. Rusya sosyalizmi inşa etti, Alman faşistlerine karşı mücadelede zafer kazandı ve güçlü, sanayileşmiş bir ülke haline geldi. Rusya’dan öğreneceğimiz çok şey var”… “Stalin’i değerlendirmeye gelince   söz konusu olduğunda ise, onu tamamıyla yadsıyamayız, çünkü bazı hataları   olsa dahi, onun yaptıklarının büyük bir kısmı doğru ve yararlı işlerdi.Yediye Ü煔 ”[1]

Bu ifade eğer doğru ise bu takdirde, ya Perinçek’in Mao Zedung’u anlamadığını, ya da Perinçek’in deyişi ile Mao Zedung’un da “19.yüzyılda kaldığını” söylememiz gerekecektir.Çünkü burada Mao Zedung açıkça   Lenin ve Leninizm’in   ve onun yolunda   ilerleyen Rusya ve Stalin’in sosyalizmi inşa etmiş olduğunu savunmaktadır ve bu bir hakikattir. Oysa Doğu Perinçek ısrar ediyor, Sovyetler Birliği sosyalizm pratiği yaşamamıştır, Sovyetler Birliği aslında   Doğu Perinçek’e göre hiçbir zaman demokratik devrimin ötesine geçememiştir: Çünkü Sovyetler Birliği “zamanından önce” sosyalizme geçmeyi düşünmüş fakat savaş gerçeği onu tekrar Milli demokratik devrim yoluna sokmuştur. Perinçek’in kendisinden okuyalım:

Sovyetler Birliği, 1929 yılına kadar gerçekte bir Milli Demokratik Devrim pratiği yaşadı. 1929’dan sonra köylük alanlarda, kentlerin aç kalması ve yaklaşan dünya savaşı tehlikesi nedeniyle “zamanından önce” tarımda kapitalizmi tasfiye ve kolektifleştirme pratiğine geçti. Arkasından da dünya savaşı geldi ve vatan savunması ön plana geçti.
Oysa Mao Zedung yukarıdaki önermesinde Marksizmi ve Leninizm’i savunmuştur ve içinde bulunduğumuz dünyaya “bilimin” penceresinden değil Proleteryanın bilimsel Marksist ve Leninist bakış açısından bakmaktadır. Oysa Gorbaçev, burjuva sosyalizminin penceresinden, “ütopik demokratik sosyalizmin” penceresinden baktığı için 1991 yılında 27 Temmuz’da   SBKP’nin Merkez Komitesi’nde yaptığı bir konuşmada, Sovyetler Birliği’nde inşa edilmiş olan şeyin sosyalizm olmadığını ve bunun yıkılmasının iyi bir şey olmadığını savunmuştur.   Görüldüğü gibi Perinçek burada Mao Zedung’un yanında değil, Gorbaçev gibi   onun karşısında durmaktadır.

Perinçek, bir başka yazısında da bugünkü Çin’in sosyalizmi inşa etmediğini hala milli demokratik devrim çağında yaşadığını ve milli demokratik devrim sorunları ile boğuştuğunu yazmıştır. Şüphesiz onun bu çarpık milli demokratik devrim teorisi çağımızda sosyalizm için mücadeleyi ve sosyalizmin inşasını yasaklamayı amaçlamaktadır.
Şüphesi bu yazı daha uzatılabilir, fakat sorunun özü şudur, Doğu Perinçek Marksist milli demokratik devrim teorisinin asıl özünü ve onun asıl amacını gizlemeye çalışmaktadır. Marksist milli demokratik devrim teorisinin özü çağımızın en temel çelişmesinin proletarya   ile tekelci kapitalizm olduğundan hareketle bu devrimin proletarya önderliğinde yürütülerek kesintisiz bir biçimde sosyalizme bağlanabileceğini öngörmesidir. Lenin’in ve Mao Zedung’un demokratik devrim teorisinin amacı sonunda tekelci kapitalizmi alt etmek ve sosyalizmi inşa etmek içindir. Mahir Çayan’ın kesintisiz devrim teorisi de proletarya önderliğinde sosyalizme ilerlemek için bir halk devrimini savunmuştur. Ne Marx’ın teorisinde ne Lenin’in teorisinde ne de Zedung’un teorisinde genel bir devrim, genel bir demokratik teorisi bulunmamaktadır.

Perinçek’in Marksizmine yön veren düşünce idealizmdir, onun bilim ve teori üzerine görüşü   teori ile pratiği koparan, teorinin pratik içinde sürekli zenginleştiğini   ve yenilendiğini göremeyen dogmatik ve muhafazakar bir bakıştan kaynaklanmaktadır. Bu nedenle o Lenin ve Mao Zedung’un Marx’ın bilimsel sosyalizm üzerine ve yine Marx’ın demokratik devrim üzerine teorisini zenginleştirdiğini gözlerden gizleyerek, sosyalistlerin Marksizmden uzaklaşması için çaba sarf etmektedir. Oysa Marx daha 19.yüzyılda burjuvazinin feodal monarşi ile uzlaşma eğilimini dikkate alarak   proletaryanın demokratik devrime önderlik ederek sosyalizme   doğru ilerlemesini savunmuştur. Vera Zasulich’e yazdığı mektupta Rusya’da proletaryanın   “kapitalizmin yapabileceği şeyleri yapmayı üstlenerek”   kendi hegemonyası altında sosyalizmin inşasına girişebileceğini yazmıştır.   İşte Lenin ve onun Bolşevik partisi   onun bu düşüncelerinden esinlenerek, henüz kapitalizmin çok geri olduğu bir ülkede sosyalizmin inşasına girişmeyi programlarına koymuşlar ve sosyalizmi inşa etmişlerdir.

Perinçek, TKP ve ÖDP’yi 19.yüzyıl   Marksizmini   savunmakla   itham ediyor. Fakat kendisi Marksizmin temel çıkış noktasını terk etmiş göz ardı etmiştir. Marksizm proletaryanın kapitalizmi aşma ve yerine sosyalizmi kurma bilimidir. Marksizm herhangi bir bilim değildir, onun sınıfsal özünü boşaltırsanız geriye bir şey kalmaz.


Doğu   Perinçek’in Ürettiği   Marx ve Mao Karşıtlığı

Doğu Perinçek son günlerde bir yazı yazdı, bu yazısında Lenin’den geriye sosyalizme ilişkin gelişkin bir teori kalmadığını yazdı. Çünkü, Doğu Perinçek’e göre Lenin sosyalizmi inşa pratiğinin başlarında vefat ettiği için Lenin’den bize gelişkin bir sosyalizm teorisi kalamazdı. Perinçek’e göre dahası Lenin’den bize gelişkin bir sosyalizm teorisi kalması olanaksızdı, çünkü Lenin Sovyetler Birliği’nde kapitalizme geri dönüş sürecini görmemişti.
Perinçek devamla, Mao’nun, 20. yüzyıl sosyalizminin pratiğini teorileştirdiğini yazıyor, dolayısıyla Perinçek’e göre Marx’tan 19.yüzyıl kapitalizmini, Lenin’den ise sadece 20.yüzyıl kapitalizmini ve emperyalizmi öğrenebiliriz, Lenin’den sosyalizmi öğrenemeyiz. Oysa Perinçek’e göre Mao’dan sosyalizmin kuruluşuna ilişkin ilk deneyimlerin teorisini öğrenebiliriz.

Doğu   Perinçek Stalin’i   neden atlamış?
Şüphesiz Perinçek bu yazısında sosyalizm ve sosyalist inşa üzerine konuşmakla birlikte, 20.yüzyıl sosyalizminin en önemli ve “tartışmalı” ismi olan 30 yıl boyunca Sovyetler Birliği Komünist Partisi’ni yönetmiş ve Sovyetler Birliği’nde sosyalizmin inşasında kaydedilen büyük başarılara imza atmış olan Stalin’in üzerinden atlamış. Bu denli bir derin ve engin bir yazıda, Stalin’in atlanmasının nedeni nedir? Acaba Stalin konusunda görüşleri mi değişti yoksa, başka bir neden mi var?

Oysa böyle değerli isimlerin tartışıldığı bir yazıda bu atlamanın savunulabilir, haklı gösterilebilir bir yanı var mıdır? Kanımızca yoktur: Çünkü, Birincisi, Stalin’in üzerinden atlarsanız Sovyetler Birliği’nde sosyalizmin inşa edilmediği iddiasını kanıtlamak kolaylaşacaktır. Perinçek kanımca bu nedenle Stalin’in üzerinden atlamıştır. İkincisi, Stalin’in üzerinden atlarsanız, Kruşçev’in sosyalizmden kapitalizme dönüşün yolunu açmak için neden ilk hedef olarak Stalin’i inkar etmeyi tercih ettiğini dolayısıyla, geri dönüşün ve geri dönüşün ideolojisinin doğru düşünceleri ve doğru pratikleri karalayarak ilerlediğini göremezsiniz. Çünkü, Sovyetler Birliği’ndeki revizyonist evrim sürecinde revizyonistlerin Stalin’e karşı mücadelede karşı karşıya kaldıkları güçlükleri göremezseniz, geri dönüş hakkında doğru bir kavrayış ve teori üretmeniz olanaksızdır.
Stalin’in üzerinden atlarsanız, Kruşçev’i koltuğundan düşürerek onun yerine geçen   arkasından gelen ve 20 yıl iktidarda kalan Brejnev’in neden Stalin konusunda köklü bir düzeltme yapmadığını, Stalin ile ilgili olarak 1956 ve 1961 yılında SBKP kongrelerinde alınan hatalı kararları düzeltmediğini gözlerden gizlemiş olur ve geri dönüş dediğimiz evrim sürecinin aşamalarını gözden kaçırmış olursunuz.*



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
spartakus
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 23.11.2013
İleti Sayısı: 624
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: spartakus
Cevap Tarihi: 03.08.2015- 01:50


Mao Zedung’un “geri dönüş üzerine” teorisi onun sosyalizm teorisinin bir parçasıdır
Şimdi Mao Zedung’a dönelim, Mao Zedung 1976 yılında 83 yaşında vefat ettiğinde, henüz Sovyetler Birliği’nde Brejnev ve ekibi Sovyetler Birliği Komünist partisinde hakim konumdaydı ve bu koşullarda   hala Partide Marksizmi, Leninizm’i savunanlar ve gidişten hoşnutsuz olan birçok insanlar vardı. Proletarya ve halk kitleleri hala sosyalizme, sosyalist sisteme ve komünist partisine olan güven, umut ve inançlarını yitirmemişlerdi. Dolayısıyla Sovyetler Birliği’nde iki yol: İnkarcı yol ile sosyalist yol arasında mücadele sona ermemiş, sosyalizmin büyük çaplı tasfiye süreci başlamamıştı.Kendilerinden yabancılaşan bir tabakanın oluştuğunu hissediyorlar, fakat bu kesimin bir gün belirli koşullar olgunlaştığında inşa edilmiş sosyalist sistemi topyekun yıkmaya girişebileceklerini kestiremiyorlardı.

Brejnev, Mao’nun ölümünden 8 yıl sonra vefat etmişti. Berjnev’den sonra kısa süre içinde 2 lider başa geçmiş ve onlar da ölünce, Gorbaçev, Mart 1985’te Parti genel sekreteri olmuştur. Dolayısıyla Mao’nun ölümünden 9 yıl geçmiş olmasına karşın, daha henüz sosyalizmin büyük çaplı tasfiye süreci başlamamıştı. Sovyetler Birliği 1985-91 yılı arasında çetin iç mücadelelere sahne oldu. Gorbaçev, Stalin’i ve sosyalizmi inşa pratiğini karalayan yeni bir kampanya başlattı, kendi düşüncelerini savunmayan ve hala partide Merkez Komite’si ve siyasi büroda önemli   kilit konumlarda bulunan insanları görevlerinden uzaklaştırmaya başladı. Önemli parti yayın organlarında hala Sosyalizmi savunan komünistleri görevlerinden alarak kendi yandaşlarını geçirdi. Bu anlamda Gorbaçev’in iktidarda olduğu ve 1991 temmuz ayında Yeltsin’in devlet Başkanlığına tırmandığı günleri –bu 6 yıllık süreci- Sovyetler Birliği’nin evriminde yeni ve farklı bir aşama olarak görmek doğru olacaktır. Kruşçev ve Brejnev, Gorbaçev ve Yeltsin gibi   Sovyetler Birliği’ne özgü aynı toplumsal tabakayı temsil etmelerine karşın, onların üstlendiği tarihsel rol, ve onların tarihsel koşulları   farklı olmuştur. Çünkü, “bugünden geriye bakarak” değerlendirdiğimizde onların içinde bulundukları dönemde Sovyetler Birliği’nin içinde bulunduğu iç ve dış koşulların, ve krizin henüz yeterince olgun olmadığını, özellikle proleterya ve halk kitlelerinin tümüyle sosyalizmden umutlarının kesilmediğini ve son bir umut olarak Gorbaçev’in düzeltici bir rol oynayabileceğine inandıkları bir gerçekliktir. Nitekim daha sonra   18 Ağustos 1991’de ordu yöneticileri ile Birlikte Gorbacev’e karşı bir başarısız   önleme girişiminde   bulunan parti Merkez Komitesi üyeleri dahi Gorbacev’in kendilerini yanılttığını ifade etmişlerdir. Hatta onlar bu son aşamada dahi Yeltsin’i önlemek için Gorbaçev’i kazanabileceklerini ve onu kendi yanlarına çekebileceklerini düşünmüşlerdir.

Şüphesiz Mao Zedung bu olayların yaşandığı 15 yıl boyunca hayatta değildi, ve Sovyetler Birliği ve Doğu Avrupa’daki sosyalist devletlerin yıkılışını ve dünya sosyalizminin düşünsel ve pratik olarak yaşadığı büyük tahribatı, birçok işçi ve Komünist Partisi’nin milliyetçi ve burjuva sosyalisti partilere dönüştüğünü, yaşamamıştı.

Mao Zedung’un bu gerçekleri yaşamadığından yola çıkarak onun Sovyetler Birliği’ndeki süreçle ilgili önemli Marksist değerlendirmelerini, uyarılarını ve gözlemlerini yok sayabilir miyiz? Diğer taraftan bakarsak, Sovyetler Birliği’nde 1991 yılında Komünist Partisi’nin yasaklanmasından sonra büyük çaplı sosyalist yıkıma, ve kapitalist inşaya girişilmiş olmasından dolayı, bu sonun “koşulsuz bir kaçınılmaz” son olduğunu söyleyebilir miyiz?   Diğer deyişle, her türlü koşulda Sovyetler Birliği 1956’yılından Kruşçev’den itibaren bu sona mahkum olduğunu söyleyebilir miyiz?

Mao Zedung ve ÇKP’nin Çin’de sosyalizmin inşasına ilişkin arayış ve bocalama dönemi
Aslında gerçekleri, incelediğimizde Mao Zedung’un ve ÇKP’nin Çin’de sosyalizmin inşasına ilişkin arayışı inişli ve çıkışlı bir süreç olmuştur: Mao Zedung 1953’e kadar Çin’de doğrudan sosyalizme geçiş yerine 15-20 yıllık bir ara geçiş dönemi olarak proletaryanın önderliğinde yeni demokratik toplum aşamasının gerekli olduğunu düşünmüştür. Ardından net bir biçimde aydınlatılmayan nedenlerle, doğrudan sosyalizme geçişi savunmuş, ve Çin’de 1953-56 arasında üç yılda tüm temel sektörlerde sosyalist dönüşüm tamamlanmıştır. Daha sonra ise Köy komünleri üzerinden doğrudan komünizme geçmeyi, kırlarda çelik üretim tesisleri kurarak kır ile kent arasındaki çelişmeyi çözmeyi, 6 yılda İngiltere’yi 15 yılda ABD’yi geçmeyi, Kültür devrimi ile sosyalizme geri dönüş olasılığının önüne geçmeyi düşünmüş ve uygulamıştır. Bu süreç içinde bazı “ultra sol” Çin partisi yöneticileri Mao Zedung’un bazı hatalı düşüncelerinden yola çıkarak tamamen Marksizm’den kopmuşlar, darbeciliğe savrulmuşlar ve   Çin’de uygulanan emek katkısına göre bölüşüm ilkesinin sosyalist olmadığını savunarak, o günkü koşullarda hiçbir toplumsal-tarihsel temeli olmayan “mutlak eşitlikçiliği ve komünist bölüşüm ilişkilerini” savunmuşlardır. Üstelik bu dönemde ÇKP kendisini dünya komünist hareketinin merkezi ve “komün ve kültür devrimi” uygulamaları ile en olumlu sosyalist deneye sahip parti olarak niteleyerek, diğer sosyalist ülkelerdeki tüm reform arayış çabalarını kapitalizm olarak damgalayarak bu partilere karşı eleştirilerinde oldukça sekter ve hatalı bir yol izlemiştir. Özetle günümüzde Çin Komünist Partisi’nin de savunduğu gibi Çin Komünist Partisi’nin Çin’in özgül toplumsal koşullarına uygun bir sosyalizm inşa çizgisi oldukça sancılı bir süreçten geçmiş, ve bu zorlu arayış süreci “en azından” 1956-78 arasında 32 yıllık bir dönem almıştır. 1978 yılında onca deneyden sonra doğru bir inşaya giden yönü görebilmişler ve ÇKP inşa sürecine ilişkin yeni bir program oluşturmuştur. Program bir devralınan veya üretilen bir teori ve öngörüdür, bu teori olmadan Stalin’in dediği gibi pratik kördür ve ilerletilemez. Bir teoriniz olmadan hiçbir pratiğe giremezsiniz, ancak şüphesiz bu teori pratik içinde sürekli zenginleştirilip ilerletilmek ve daha da yetkinleştirilmek içindir.

Dolayısıyla Mao Zedung’un sosyalizmin inşası ile ilgili teorisinin başarılı ve başarısız yönlerini esas olarak Çin’in pratiği içinde incelemek ve değerlendirmek çok daha doğru olacaktır. Çünkü, Mao Zedung, 1956 yılında yaptığı araştırmalar sonucunda Sovyetler Birliği’ndeki sosyalizmin inşasında bazı problemler olduğunu düşünmeye başlamış, ardından yeni bir teorik arayışa girişmiş, dolayısıyla Sovyetler Birliği’ndeki revizyonist evrim sürecine ilişkin görüşleri de bu yeni teorik arayış içinde şekillenmiştir. Onun sosyalizmin inşasına ilişkin anlayışında   var olan boşluklar ve eksiklikler, Sovyetler Birliği’ndeki süreç ile ilgili değerlendirmelerinde çeşitli hata ve eksikliklere yol aşmıştır. Şüphesiz, 20.yüzyılda sosyalizmin inşasında büyük pratiklere önderlik etmiş ve büyük başarılara imza atmış olan, Lenin, Stalin, Mao gibi isimler dışında birçok Marksist önder bulunmaktadır, bunların teorilerinde olduğu gibi pratiklerinde de çeşitli eksiklik, hataların bulunması, işin doğası gereği kaçınılmazdır, çünkü sosyalizmin inşası yepyeni, daha önceden kurulmuş bir örneği olmayan ve proleteryanın yaratıcılığını gerektiren bir pratiktir. Aynı zamanda sosyalizmin inşası teorisi ve pratiği sürekli zenginleşmekte ve derinleşmektedir. Örneğin, sosyalist toplumda sınıf mücadelelerinin nasıl ele alınması gerektiği konusunda da büyük bocalamalar yaşanmıştır. Stalin bir dönem sosyalizme doğru ilerlendikçe sınıf düşmanlarının direnişinin kat kat artacağını savunmuş, başka bir dönemde daha farklı düşünceler savunmuştur. Mao Zedung ise bu konuda bazı ilerlemeler kaydetmesine karşın, o da bu bocalamaları yaşamış, yer yer sınıf mücadelesini, ve ideolojinin rolünü tek yanlı bir biçimde abartan düşünceler de savunmuştur.

Marx’ı bilimsel sosyalizmin kurucusu ve çağdaşımız olarak görmemek sosyalizmi terke götürür

Tekrar Doğu Perinçek’in teori ve bilim kavramına dönersek, onun teorisi donmuş ve pratikten koparılmış istenildiği yöne bükülebilen dar pratikçi bir “bilim” teorisidir. Marx’ın   kurduğu bilimsel sosyalizm teorisinin mirası olmaksızın, Marx’ın   proletarya önderliğinde sosyalizme bağlanan demokratik devrim teorisi olmaksızın, Lenin’in proletarya önderliğinde demokratik devrim teorisi ve sosyalizm teorisi olabilir   miydi?   Lenin elinde Marksist teoriler olmaksızın sosyalist devrime ve sosyalist inşaya nasıl girişebilirdi ve Marksizmin teorilerini ülkesinde ve kendi çağında nasıl zenginleştirebilirdi. Marx proletaryanın komünist hareketine 1845-47   yılında katılmıştı, 1847 yılında komünist partisi manifestosu adlı eserinde, sosyalizmi ve komünizmi savunarak kapitalizmi eleştirdi. Ardından bir yandan bu pratik içinde yer alırken diğer yandan yoğun bir entelektüel teorik pratik içine girerek, proletarya partisi teorisini oluşturdu ve onlarca proleterya partisinin oluşumuna ve bunların programlarının oluşturulma süreçlerine katkıda bulundu ve böylece sosyalizm üzerine teorisini zenginleştirmeye devam etti. Ardından yaşamının en önemli eseri olan Kapital’i yazarak , kapitalizmin çöküşe gideceğini ve sosyalizmin onun yerini alacağına dair teoriyi daha da sistemleştirdi. 1871 yılında yaşanan Paris komünü deneylerini inceleyerek sosyalizm teorisinin diğer bir önemli köşe taşını oluşturan, proletaryanın devlet teorisini oluşturdu. Onun teorik ve pratik mücadelesinin en değerli eserlerinden biri olan bilimsel sosyalizm teorisini “bilime” indirgemek ve Marx’tan kapitalizmi ve proleterya ile burjuvazi çelişmesini öğrenmeyi vazetmek, ve bu düşüncelerde ısrar etmek kaçınılmaz olarak sosyalizmin inkarına götürür.
*Bu konuda tarafımızdan hazırlanan Sovyetler Birliği’nin dağılmasının nedenlerini inceleyen iki ciltlik bir çeviri eser yakında tarafımızdan hazırlanacak ve Türkiye okuruna sunulacaktır.


[1] Mao Zedung’un Seçme Eserleri 7.Cilt, People Press Yayınevi, 1999, sayfa 91.



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör ''Sol''un Perinçek düşmanlığının nedeni abbas 39 32733 31.10.2022- 11:42
Konu Klasör Doğu Perinçek'le AKP aynı gemideymiş... melnur 7 2585 20.10.2021- 00:09
Konu Klasör Burjuvazi ulus devleti mi savunuyor? dayanışma 13 13884 14.10.2017- 12:21
Konu Klasör YPG terör örgütü değil, vatanını savunuyor denizcan 10 10860 10.11.2014- 02:41
Konu Klasör Kazananı olmayan seçim şibusa 2 3483 07.04.2014- 19:29
Etiketler   Perinçek,   Marksist,   Olmayan,   Bir,   Sosyalizmi,   Savunuyor
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS