SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 3 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   2   [3] 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
hakkı
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: hakkı
Cevap Tarihi: 22.08.2015- 11:34


Sürekli birinin marxistliğini sorgulayanlara ne demeli.Ayanaya bak kimi göreceksin.

Burjuvazi proleteryaya neden özgürlük veriyormuş anlatta öğrenelim ama anlatamayacağın kesin demokrasiyi anlatamadığın gibi.

Kimse proleteryanın   özgür olduğunu ve ona burjuvanın özgürlük verdiğinden söz etmedi
Sen özgürlükle örgütlenme hakkını birbirine karıştırdığını farkında bile değilsin

Birde bilmiyorsun dendiğinde alınıyorsun. Bilsen karıştırmazsın.

Evet Marxizm.i anladım ama sizin anlamadığınız kesin.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
dayanışma
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: dayanışma
Cevap Tarihi: 09.09.2015- 11:14


Alıntı Çizelgesi: hakkı yazmış

Siz demokrasinin ne olduğunu bilmiyorsunuz Burjuva işçi sınıfının çokmu seviyorda onlara sendika kurmayı yaslarına koyuyor. Burjuva

komünistlere bayılıyormu ki onların örgütlenmelerini   yasal güvenceye alıyor.


İşte bunlara burjuva demokrasisi diyorlar. Ama siz iktidara geldiğinizde demokrasi falan tefarruat olacak sanırım.

Ne dersiniz.



Nedenini sen söyle, munzur sana ironik bir biçimde cevap vermiş, onu da anlamazlıktan gelmişsin. O zaman sen söyle, burjuvazi neden çalışma saatini 8 saate indirdi, neden işçi sınıfına birtakım haklar veriyor? ''Burjuvazi verdi, biz de devrimden sonra burjuvaziye bu hakları tanıyacağız'' demenin marksizmle ilişkisini de göster bize, çok bilmiş arkadaş!



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
munzur
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 19.12.2013
İleti Sayısı: 1.075
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: munzur
Cevap Tarihi: 23.12.2015- 21:58


Bu cehennemin adı “Sezen Aksu Türkiyesi”dir


Resim Ekleme

Bazı yazılar, şarkılar, filmler, romanlar, şiirler vardır, zamanını aşar ve geçmişten geleceğe kendisinden hiç beklenmeyen bir enerji köprüsü kurar. Etiketlerin değiştirilmesine neden olur, doğru bir etiketleme yapar. Fırtınayı tersine çeviriverir. Genelde bilerek olmaz. Bazen yazar, besteci, şair, sinemacı vs. bizzat üreticisi de oldukları bu enerjiyi göremez, hatta hikmetine bir mana veremez, sonuçlarına şaşırır kalır. Öyledir bu işler ve tarihte bir belirsizlik aralığı her zaman vardır. Ama bu sonucu alacağını bilen yaratıcılar olduğunu da biliyoruz.

Böyle yazılardan biri kısa bir süre önce çıktı. Yazarı Hakan Gülseven ne yaptığını bilen ve sonuç almayı önemseyen bir yazı adamıdır. Yurt gazetesinde hafta sonunda çıkan “Solun içine kaçan Sezen Aksu” başlıklı yazısında bir dönemi özetledi ve birçok genel geçer doğruyu “boşa çıkardı”. Onu bir başka açıdan tamamlayanve birkaç gün sonra soL Portal’da yer alan yazısıyla Aydemir Güler, eylemci bir siyasal düşünür olarak farklı bir kulvardan gelip gündemin nasıl benzer ölçütlerle değerlendirildiğine bir yeni örnek verdi: Türkiye aydınının çeşitli açılardan ve köşelerden benzer bir felaket tablosu tanımladığını ve yine benzer, en azından birbiriyle konuşan nedenler saptayıp sonuçlar önerdiğini görüyoruz. Tablo 35 yıldır baş aşağı duruyordu, şimdi art arda müdahaleler oluyor ve tablo galiba ayakları üzerine oturtuluyor. Türkiye düzeltiliyor yani.

SEZEN AKSU CEHENNEMİMİZİ SİMGELEYEN BİR KAVRAMDIR

Ne mi oluyor?

Aslında Türkiye’nin ismi konuluyor. Daha doğrusu doğru ismi konuluyor. Bunun için de özellikle sanatçılardan yararlanılıyor. Çökmekte olana kolayca “Erdoğan Türkiyesi” diyemeyeceğimizi, çünkü bu badem bıyıklı islamofaşistlerin bir başka çok büyük operasyonun basit ayakçıları olduğunu anlıyoruz. Artık Batı’nın gözünde açıkça çökmüş bir devlet (“failed state”) olan Türkiye’nin buraya nasıl geldiğini ararken, asıl sorumluların geri planda ve başka bir yerde, hem de solculuk kisvesiyle arz-ı endam ettiğini görüyoruz. Gülseven’in daha uzun süre tartışılacağı ve açtığı kapılar nedeniyle genç kuşağın gündeminde kalacağı anlaşılan yazısını dikkatli okuyunca, bir dönemin fırtınalar yaratan ismi, her türlü çürümüşlükte özel bir paya sahip Sezen Aksu’nun başlı başına bir büyük oyunu simgelediğini rahatça görebiliyoruz. Sezen Aksu artık maalesef bir soyutlamadır. Bir kavramdır. Cehennemimizi simgeleyen bir kavram.

Türkiye aydınının ve solunun, hatta geniş halk kitlelerinin, geçmişte gerici/ahlaksız olarak damgaladığı ve reddettiği her şeyi, biraz şarkı, biraz renk, biraz da solculuk olarak lanse etmek, 12 Eylül generallerinin beklediğinden çok daha verimli bir tarla yaratmıştır. 1970’lerde değil ifade etmek aklınızdan geçirseniz mahkûm edileceğiniz, solun ve halkın tepkisini alacak şeyler, artık Erdoğan ve AKP’nin güdümündeki Türkiye’de solculuk olarak satılabilmektedir. Bunu herhalde şu badem bıyıklı tüccar imamlar tugayı becermedi.

Kimler becerdi peki?

Malumdur: Eskiler vitamini yüksek balıkyağını içirmek için özel tatlandırıcılar kullanırmış. 35 yıl önce aynen böylebir sürece girildi. 12 Eylül, Türkiye’nin çökertilmesi operasyonunda başı çekti, ama geri plandaki emperyal güçler ve Türk zenginleri, bu ülkeyi ele geçirmek için önce onun solunu ele geçirmek gerektiğini bilecek kadar akıllı bir antikomünist geleneğe yaslandılar. Köklü bir antikomünist nefret aradılar ve onu sol kisve altında buldular. Yani faşist generaller bu akılları doğrudan Washington’dan almadılar. Ondan çok daha önemli ve dolu bir başka merkezden el aldılar. Federal Almanya ve dönemin başkenti Bonn, Türkiye’deki generalleri SPD’li Helmut Schmidt hükümeti eliyle desteklerken, aslında bu işlerin saf Amerikan kafasıyla (“Nato kafa nato mermer” de denebilir) yürümeyeceğini, halkın ve aydının başka ilaçlarla, en önemlisi de sol diye okutulan bir emperyalist demokrasi ilacıyla uyutulabileceğini biliyordu.

Ankara, en önemli desteğini sosyal demokratların iktidar olduğu Federal Almanya’dan nasıl almıştı? Helmut Schmidt’in 12 Eylül olunca verdiği ilk demeçlerden biri “Türkiye artık dipsiz kuyu değil” idi. Hazret hâlâ yaşıyor, bunu acaba sadece o dönemde geri dönmeyen krediler nedeniyle mi söylemişti? Hiç alakası yok. O zaman, 1970’lerde solun yükseldiği Türkiye’ye (Kimlere?) antikomünist demokrasi çalışmaları için, Portekiz ve İspanya, muhtemelen de Yunanistan ile birlikte örtülü ödenekten mark dolu bavullar gönderilmesine bir anlam veremeyiz. Bu büyük operasyonun oturması için solun demokrasi ve sanatsal özgürlük vs. bombalarla parça parça edilmesi gerekiyordu ve bunun için en tipik örneklerden biri kuşkusuz Sezen Aksu fırtınasıdır. Bu “özgür kadın sanatçı”, tüm 12 Eylül döneminin sanatçılarını ve kadınlarını simgeleyecek kadar verimli bir fotoğraf vermiştir. Sezen Aksu, bir tür “örtülü ödenek” değil midir? Bir kavramdır yani.

Bugün Türkiye’yi artık eğer tanıyamıyorsak, bunda dolar ve mark karşılığında Türkiye ilericilerini öldüren MHP’li faşistler ile 12 Eylül işkencecileri kadar bu demokrasi ve sanata bulanmış ağır öldürücü vitaminin de büyük payı vardır.

Sezer Aksu, sadece günümüzdeki Türkiye halkını ve iktidarı değil, tüm sanat âlemini simgeleyen bir “işbilir kadın” değildir de, demokrat mıdır? İkisi de neden olmasın?   Daha doğrusu şöyle soralım: Sezen Aksu ve onun temsil ettiği Murat Belge/Orhan Pamuk/Adalet Ağaoğlu/Oya Baydar/Can Dündar vs. mahfelleri, AKP’ye “demokrat kurtarıcı” olarak baktıkları için mi soldan sağa geçtiler, yoksa genlerinde mi bu çözülme ve teslimiyet vardı?

“Onlar ortak bir pazar” diyerek Ortak Pazar’ı, yani Avrupa Birliği’ni reddeden, Türkiye’nin bağımsız olması ve emperyalizmle bağlarını mutlaka kopartması gerektiğini söyleyen, NATO’yu reddeden, kendi emekçilerinin plan ve bilimle yeni bir refah ülkesi kurabileceğini ileri süren, Türkçe fikir dünyasının aydınlanmacı fikir dünyasına bir katkı yaratabileceğini savunan Türk solunun tüm temel tezlerinin tersyüz edilip “tu kaka” edilmesinde bu “tatlı bulamaçların” büyük etkisi oldu. Sezen Aksular olmasaydı, “Erdoğan Türkiyesi” de olmazdı.

İşte Gülseven’in yazısını tamamlayan bir başka yazı soL Portal’da çıktı. Sadece siyasi kimliği öne çıkarılan, ama önemli bir fikir adamı olduğunun artık açıkça belirtilmesi gereken bir yazarımız, Aydemir Güler, 35 yıl önceki darbenin gerçek anlamını şöyle yorumladı:

“12 Eylül solu idam sehpasında, yasaklarla falan yenmedi. Sol 12 Eylül’ün sözde çıkışında ANAP’dan medet umduğu, ‘70’li yıllarda yürüttüğü mücadeleye çocukluk diye bakmaya başladığı, daha sonraları Demirel’e, İnönü’ye kapılandığı, devlet sendikacılığının karşısına ‘çağdaş sendikacılığı’ çıkartmaya meylettiği, sosyalizmi ve devrimi hayal, AB’yi gerçekçi bulduğu, en sonunda AKP iktidarını demokratikleşme zannettiği zaman ve bu nedenlerle yenilmiştir.”

Sezen Aksu Türkiyesi bu verimli toprak üzerinde kuruldu. Yaşadığımız cehenneme başka isimler aramayalım. 35 yıl önce Türk zenginleri ve generaller el ele bir “Sezen Aksu Türkiyesi” kurmak üzere harekete geçtiler. Başarılı da oldular.

Solun solla yenilebileceğini ABD bir türlü öğrenmek istemiyordu. Avrupa’dan sosyalizmi “demokratik sosyalizm yardımıyla” adeta kazıyan Alman kafası ise, kurmayları eliyle 100 yıl önce Ermeni felaketimizi sahnelemişti, biliyoruz, sonra da 1970 ve 1980’lerde solumuzu tasfiye etti. Bu konuda ABD’den hiç geri kalmayacak kadar atak ve iştahlıydı. Solu, sol kisveli uyuşturucularla tasfiye ettikten sonra, bu sistemin rahatça ortadan kaldırılabileceğini 1989 ile birlikte Doğu Avrupa’da, sonra da Yugoslavya ve diğer ülkelerde kanıtladılar.

Demek ki her yerde Sezen Aksu’lar bulabildiler.

Yaşadığımız çöküşe elbette başka isimler de takabiliriz. Ama bu cehennemin kapısına asılacak en uygun tabela “Sezen Aksu Türkiyesi”dir.

Osman Çutsay




Bu ileti en son munzur tarafından 23.12.2015- 21:58 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.994
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 08.10.2017- 21:50


Anlayacağınız, 'Yetmez Ama Evet'le kavgamız bitmeyecek. Çünkü bu yapılıp geçmiş bir 'hata değil, bir siyasi çizgi. Zamanında Baskın Oran denen şarlatanın "Emperyalizm falan yok" diye giriştiği karşıdevrimci ideolojik saldırı da bu çizginin bir parçası, şu hayatta iktidara tek taş dahi atmamış Ufuk Uras'ın 'başçavuşun solcuları' diye devrimcilere sövmesi de...

Bunlar geniş bir topluluk. Dediğim gibi, Masonik bir yapıları var. Topladıkları 'aydın imzaları' listesine bakın, hepsinin adı yazıyor orada. Saldırdıkları vakit topluca hücuma kalkıyorlar, birden etrafınızı bir yaygarayla kaplıyorlar. Alttan alta işleyen bir itibarsızlaştırma ve dedikodu ağları var. Hümanizma sosuyla kaplanmış alçak bir karşıdevrimci yığın. 'Darbelere Karşı 70 Milyon Adım' diyerek Nazlı Ilıcak ve Abdurrahman Dilipak'la kol kola girip iktidara yancılık yapabilecek, sonra Haziran Ayaklanması’na sahip çıkabilecek kadar omurgasız bir yığın... Utanmadan devrimcilere siyaset dersi vermeye kalkışıyorlar!

Bunların hepsi Kürt hareketine kapılanıyor. Öyle bir konuşuyorlar ki, zannedersiniz Cudi'den, Gabar'dan yeni indiler!

Hayatlarında devletin karşısına dikilmemişler. Bütün hevesleri, iktidarla Kürt hareketi arasında çöpçatanlık yapmak. Ortak noktayı artık pert olmuş bir 'Kemalizm'e saldırı üzerinden örüyorlar. Daha geriye gidiyorlar, İttihatçı devrimciliğe sövüyorlar. Çok kurnazlar. İktidar olduğunda yozlaşan İttihatçılığı, Abdülhamid'i deviren İttihatçı devrimcilikle birmiş gibi gösterip topa tutuyorlar. Türkiye'deki burjuva devriminin bütün kazanımlarını bombalamaya çalışıyorlar. Abdülhamid'i devirmiş, Vahdettin’i ıskartaya çıkarmış devrimci bir süreci itibarsızlaştırıyor; Osmanlı'nın, Prens Sabahattin'in, mollaların ağzıyla konuşuyorlar. Dinci gericiliği vıcık vıcık hümanizmalarıyla besliyorlar.

Kürt hareketine kapılanmayan, onun taktik manevralarının peşinde dolanmayan ve AKP gericiliğine karşı mücadele eden sosyalistlerden ise nefret ediyorlar; derhal 'ulusalcı', 'Kemalist' yaftasını yapıştırıveriyorlar...


Evet; ne günlerdi ama :)

Di'li geçmiş zaman kullandığımıza aldanılmasın, koşullar biraz değişsin, Erdoğan biraz olsun kapıyı aralasın hepsi, ve hep beraber yine o kapıdan içeri girmekte herhangi bir beis de görmezler. Bu yüzden o günleri ve o günlerin kahramanlarını (!) asla unutmayalım. Bakınız Baskın Oran hocamız, yani Ufuk Uras'larla, Murat Belge'lerle birlikte o günlerde yetmez ama evet'çiliğin en önde koşan liberalleri bugün ve hala o günler için ''doğru yapmıştık'' şeklinde açıklamalar yapabilmekten hiçbir çekince görmüyorlar. Bu yüzden unutmamak gerek. Ve tabii, kendilerini ''enternasyonalist komünist'' olarak tanımlayan kuyrukçu tip ve anlayışları da!

Asla!



Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 3 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   2   [3] 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Sezen Aksu: 47 yıldır yazıyorum…. Yazmaya da devam edeceğim... melnur 2 1305 26.01.2022- 01:49
Konu Klasör Solun cirmi, solun cürmü denizcan 0 3202 15.02.2016- 18:44
Konu Klasör 'Ama'cı solun umacıları umut 1 4452 12.01.2015- 21:18
Konu Klasör Solun seçim ittifakları ve HDP... melnur 5 1227 10.12.2021- 01:34
Konu Klasör Solun bölünmüşlüğü... melnur 1 1101 21.03.2022- 03:29
Etiketler   Solun,   içine,   kaçan,   Sezen,   Aksu
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS