SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 2 Sayfa:   Sayfa:   [1]   2   >   son» 
Yeni bir komünist parti geliyor           (gösterim sayısı: 7.797)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
ayhan
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 05.12.2013
İleti Sayısı: 1.076
Konum: Tekirdağ
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: ayhan
Konu Tarihi: 14.08.2015- 19:58


Yeni bir komünist parti geliyor

Resim Ekleme

Bundan sonra ne yapacaklar? Yeni bir sosyalist parti daha mı kuruluyor? Şenol Çarık sordu Kurtuluş Kılçer yanıtladı…

Türkiye sosyalist hareketi çok kısa bir süre önce yeni bir ayrışmaya tanık oldu.

2014 yılı Temmuz ayında TKP’nin bölünmesiyle kurulan HTKP (Halkın Türkiye Komünist Partisi)’nin kurucularının da arasında yer aldığı 147 kişi bir bildiri yayınlayarak partiden ayrıldı.

Yayınlanan bildiride seçim sürecindeki tutum, HDP’yle ilişkiler, Barış Bloku, düzen içi çözümler gibi öne çıkan bazı başlıklar vardı.

HTKP’den ayrılan grubun önde gelen isimlerinden Kurtuluş Kılçer ile yaşanan süreci ve önümüzdeki dönemde yollarına nasıl devam edeceklerini konuştuk. Kılçer, Odatv’ye yeni bir parti hazırlığında olduklarını söylerken partinin ismi konusunda ser verdi sır vermedi.

Söyleşimizde özellikle bir süredir yaşadıkları tartışmalara ilişkin Odatv okuyucularını kısırlaştıracak sorular sormaktan kaçındık. Kılçer de eski arkadaşlarını itham eden bir dil kullanmaktan kaçındı. Sonuçta ortaya Türkiye’de sosyalist solda olan bitene ilişkin bir perspektif sunan bir söyleşi çıktı.

Bu arada önümüzdeki günlerde aynı sayfada HTKP'nin ön plandaki isimlerinden Erkan Baş'la da bir söyleşi yapacağımızı da söyleyelim. Aynı hassasiyeti o röportajda da göstereceğiz.

Resim Ekleme

İşte o röportaj:

-Çok yeni bir ayrışma süreci yaşadınız. 147 imzalı bir bildiri yayınladınız. Nasıl gerçekleşti bu süreç?

1980 sonrasında Türkiye’de sosyalist hareketinin bir yeniden yapılanma, ayağa kalkma ve kitlesel bir siyasal hareket olma amacı vardı. Bu amaç, 1990’lı ve 2000’li yıllarda vücut bulmaya çalıştı. Ve 2000’li yıllarda bu açıdan TKP, bize göre Türkiye sosyalist hareketinde bir adım öne çıktı. Önemli bir kadro birikimine, toplumda önemli bağlar kurma potansiyeline erişmişti. Haziran direnişinden sonra TKP ya çok ciddi bir sıçrama yaratacaktı ya da geriye düşecekti. Bu açıdan TKP Türkiye’de sosyalizmi temsil eden, sosyalist devrimci hattı temsil eden ve   geleneksel solu temsil eden bir siyasi hareket olarak bir tartışma süreci içinde buldu kendini. Bu süreç bizim açımızdan geçen yıl bir örgütsel tartışmaya oturdu; politik ve ideolojik tartışmayı ise tüketmeden… Geçen yıl böylesi bir tartışmayı yapamadık. Bizler açısından örgütsel-politik ve siyasal tartışma süreci aslında bir yıllık bir zamanı buldu diyebiliriz. Bugün yapılan tartışma siyasal-ideolojik bir tartışma anlamı taşıyor. Geçen yılki örgütsel tartışmalarımız bu yıl ideolojik-siyasal tartışmayla tamamlanmış oldu. Bugün ideolojik olarak net, siyasi olarak tutarlı bir noktaya doğru evrildiğimizi bu açıdan da bizimle beraber yola çıkmış bütün yoldaşlarımızın geleceğe dair daha net bir bakış açısına sahip olduğunu düşünüyorum.

Bence gerçekçi bir saptamaya ihtiyacımız var. Bugün Türkiye siyasetine baktığımızda sosyalist hareket geriye düşmüş, geriye çekilmiş durumdadır. Bu saptamayı herkesin soğukkanlı bir biçimde kabul etmesi lazım. Bugün siyasete baktığımızda, düzen siyasetine baktığımızda, sol açısından baktığımızda sol siyasetin, gerçek anlamıyla solun ve sosyalizmin geriye çekildiği bir tabloyla karşı karşıyayız. Bu durumun önemli nedenleriden biri TKP’nin ayrışma süreciyle beraber ortaya çıkan boşluktur. Bu veri üzerinden bizim iddiamız şudur; sosyalizmin bir siyasal ve örgütsel hareket olarak yeniden ayağa kalkması ve kitlesel, toplumsal siyaset yapan bir güce ulaşması için yol almamız gerekiyor. Bunun nesnel olanakları bulunuyor. Ülke siyasetine, emekçilerin durumuna baktığımızda sosyalizmin önünde muazzam olanaklar görüyoruz. Bu olanakların değerlendirilmesi ve sosyalizmin emekçiler için   gerçek bir seçenek, bir toplumsal seçenek haline dönüşmesi noktasında bizlerin adım atması lazım, iddiamız bu!

“TKP’DEKİ AYRIŞMA ÖRGÜTSELDİ, BU DEFA İDEOLOJİK-POLİTİK”

Resim Ekleme

TKP’nin tarihine baktığımızda önemli bir birikim yarattığını görüyoruz. Bu birikimi görmeden, reddederek yol alamayız. Verdiğimiz mücadeleler, bütün yoldaşların emekleriyle ortaya koyduğu mücadeleler ciddi bir birikim yarattı. Bize göre bu birikimin nitel bir sıçrama yaşaması, TKP’nin başka bir düzleme yani daha kitlesel, daha toplumsal bir düzleme, başka bir deyişle yeni bir evreye geçmesi gerekiyordu. TKP’de bu evreye geçiş için siyaset tarzının değişmesi ve aynı zamanda örgütsel işleyişin yeniden düzenlenmesi gerekiyordu. Tıkanma noktalarımız öz itibariyle bunlar oldu. Yoksa TKP içerisinde biz örneğin, ne temel referanslarımıza, ne programatik hattımıza, ne de güncel siyasete dönük olarak ciddi bir karşıtlık içerisinde hiç olmadık. Örneğin liberal sola bakış, Kürt siyasi hareketine bakış, emperyalizmin bölgedeki politikalarına bakış, dünya soluna ya da sendikalara bakış konularında TKP içerisinde bir tartışma süreci içerisinde olmadık. Demin ifade ettiğim noktalarda TKP’nin nitel bir sıçramaya geçmesi gerekiyordu. Biz bu noktada tıkandık ve bu tıkanıklığı aşamadık. Amacımız bu tıkanmayı aşacak TKP’nin mirasçısı ve devamcısı olarak kendimizi gördüğümüz bir süreci örgütsel olarak, siyasi olarak zorlamaktı. HTKP bu amaçla kurulmuştu. Kuruluş hedefi, ruhu ve misyonu esasen TKP’nin daha ileriye çekilmesiydi. Ama parti içerisinde bizim ideolojik ve siyasi olarak kabul etmediğimiz ve ayrıştığımız farklı bir anlayış ortaya çıktı. Bu anlayışla bir tartışma süreci yaşadık ve bir kongre süreci geçirdik. Bu açıdan ciddi yazılı üretimler, tartışma toplantıları yapıldı parti içerisinde. Gördüğümüz, hem siyasal hem ideolojik anlamda bana sorarsanız programatik açıdan da bir ayrışmanın ortaya çıktığının belirginleştiğiydi. Biz, Gelenek-STP-SİP-TKP çizgisinde süreklilik taşıyan hattımızda ısrarcı olarak ve   bu çizginin dışına düştüğünü iddia ettiğimiz anlayışla ayrışarak, bugün, savunduğumuz siyasal ve ideolojik hattımız doğrultusunda sosyalizmin hem örgütsel hem de siyasi hareket olarak ayağa kalkacağı yeni bir iradenin örülmesi, yeni bir derlenişin yaratılması gerektiğini düşünüyoruz. Örgütsel olarak sağlam, ideolojik olarak net ve siyasi olarak tutarlı bir dönemi açmak istiyoruz.

-Programatik açıdan dediniz. Biraz açabilir misiniz bunu? Nasıl bir programı savunuyorsunuz?


Bizim programımızın alamet-i farikası sosyalist devrim çizgisidir. Türkiye’de bugün burjuva sınıfını ya da sermaye düzeninin siyasal, ekonomik ve ideolojik bir krizde olduğunu saptıyorsak buradan sosyalizmi geri çeken bir anlayışı değil tam tersine toplumun, emekçilerin önüne bir sosyalist alternatifi çıkarmak gerektiğini düşünüyoruz. Düzen içi çözümlerin bir parçası olacak bir siyasal hat yerine tam tersine düzeni cepheden karşısına alacak ve düzen karşıtı bağımsız sosyalist bir hattı örecek yolun bulunması gerekiyor. Bizim yolumuz budur.

AKP karşıtı mücadele cephesi örülürken, düzen karşıtı olmayan siyasi güçlerin ya da sermaye partilerinin desteklenebileceği tezi bize göre sosyalist devrim hattının dışındadır. Siyasi alanda ortaya çıkan ciddi olanaklar varsa, ki vardır, bu olanaklarla sosyalist hareketin kendi ayakları üzerine basabileceğini düşünüyoruz. Öbür türlüsü düzen içi bir harekete dönüşme tehlikesi barındırır.

Türkiye sosyalist hareketinin tarihinde, örneğin 80 öncesi faşizme karşı mücadele adıyla CHP’nin desteklenmesi ya da ulusal demokratik cephe tartışmaları bir ders olarak önümüzde duruyor. Bu programatik taraf.

“Kürt siyasi hareketinin gölgesinde sosyalizmin büyüyebileceğini, bağımsız bir kimlik edinebileceğini düşünmüyoruz”

Resim Ekleme

-İdeolojik olarak mesela… Kürt siyasi hareketine bakış, emperyalizm... Açabilir misiniz bu başlıkları?

Kürt siyasetinin, Türkiye’de durduğu özgün yer ve mücadelesi ile Türkiye’de sosyalizm ve işçi sınıfı mücadelesinin bir parçası olabilme ihtimali iki farklı şeydir. Bugün düzen siyasetinin ve bölgesel gelişmelerin geldiği zemin itibariyle Kürt siyasi hareketinin konumlandığı yer ile sosyalist hareketin amaçları arasında açı vardır. Bu açıyı saptamadan bu harekete yaklaşımda doğal ki farklılıklar oluşuyor. Bunu biraz daha açarsam, özellikle 2002 yılından sonra Türkiye’de AKP’nin iktidara gelmesiyle bir rejim değişikliği yaşanmıştır. Biz sosyalistler bu rejim değişikliğini bir kodlama ya da bir kavram olarak 2. Cumhuriyet olarak anıyoruz. Bu daha demokratik, özgürlükçü, ileri bir rejim değil, tersine emek düşmanı, gerici ve piyasacı bir rejim. Bu süreci bir karşı-devrim süreci olarak gördük. Cumhuriyetin kazanımları başta olmak üzere bu kazanımları siyasi olarak korumayı politik bir görev olarak önümüze koymuştuk.

Kürt siyasi hareketi ise 2. Cumhuriyet rejiminin kuruluş sürecini bir karşı-devrim süreci olarak değerlendirmedi, sermaye düzenindeki boşluklardan büyüyebilme pozisyonuna çekildi, o yüzden karşısına almadı. Ve sosyalist hareketle Kürt siyasi hareketi arasındaki açının bu dönemde arttığını   düşünüyoruz. Seçimlerdeki AKP karşıtlığı üzerinden yaşanan çakışmanın ise çok özgün bir kesit olduğunu saptamak gerekiyor. Meseleyi tek başına AKP karşıtlığı üzerinden değil, bununla birlikte 2. Cumhuriyet rejimi ile ilişki üzerinde kurmanın daha sağlıklı ve Marksist bir yaklaşım olduğunu düşünüyoruz.

Kürt siyasi hareketinin 2. Cumhuriyet rejimine ciddi bir uyumsuzluk göstereceğini biz genel olarak bugün düşünmüyoruz.

Kürt emekçileri ile bağların kurulmasını ya da her türlü baskı ve faşist saldırıya karşı dayanışma politikamızı ise bu nedenle geriye çekeceğimiz düşünülmesin. Kürt emekçilerinin her zaman yanında yer alacaktır komünistler. Kürt siyasi hareketine ilişkin eleştirilerini de ifade etmeye devam edecektir. İşçi sınıfı siyasetinin sorumluluğunun bu olduğunu düşünüyoruz.

İkinci cumhuriyet ve Kürt siyasi hareketi bağlamına geri dönersek, bunu tek başına bugün ortaya çıkan seçim tartışması açısından değil Kürt siyasi hareketinin genel siyasi yönelimi olarak görüyoruz. Örneğin Kürt siyasi hareketinden AB ve emperyalist güçlere dönük çağrı anlamına gelen yaklaşımları doğru bulmamız beklenemez.

Emperyalizm meselesine gelecek olursak… Emperyalizm dünya ölçeğinde bir güç. Gerek ekonomik gerekse ideolojik anlamda kriz içerisinde bir güç. Bu kriz dinamiklerinin eşitsiz gelişimini ortaya koyuyoruz. Emperyalizmin dünyaya ve bölgeye müdahalesinde bizim bu eşitsizlikleri görerek yaklaşmamız lazım. Arap Baharı’ndan başlayan Ortadoğu’ya dönük müdahale açısından baktığımızda, emperyalizmin yenilmekte olduğu, bölge güçlerinin emperyalizme diz çöktürdüğü, emperyalizmin sarsıcı krizlere gebe olduğu gibi saptamaları yetersiz hatta hayalci buluyoruz. Bölgesel dinamikler açısından baktığımızda her şeyin emperyalizm tarafından belirlenmediği çok açık ama emperyalizmin bölgemizde, Ortadoğu’da belli şekillendirmeler içerisinde olduğunu görelim. Bölgesel dinamiklerin de kendi konumları bu müdahaleyle belirlenebiliyor ve kendi açısından nesnel sınırlar oluşturuyor. Bu sınırları görmeden Türkiye’de siyasal hareketleri tanımlamak doğru değil.

-Kürt siyasi hareketiyle ilişkiler konusunda neler düşünüyorsunuz?

Eğer sosyalistsek ve eşitlik-özgürlük mücadelesi yürütüyorsak, sermaye iktidarını yıkmak istiyorsak, ücretli emek sömürüsünü tepeden tırnağa yıkılıp yerine insanca yaşanabilecek bir düzen gelecekse bizim sosyalist siyaseti güçlendirmemiz gerekiyor. Bizim programımız, kimliğimiz, hedefimiz bir sosyalist iktidar programıdır. Kürt siyasi hareketinin gölgesinde sosyalizmin büyüyebileceğinin, bağımsız bir kimlik edinebileceğini düşünmüyoruz.

-Neden?


Kürt siyasi hareketiyle ilişkiler ayrı bir konu. Bu tartışmada üç noktayı ayırmak lazım.

Birincisi, sosyalizmin bağımsız siyasi hattını örme meselesi…

İkincisi Kürt sorununa sosyalistlerin yaklaşımı…

Üçüncüsü Kürt siyasi hareketiyle ilişkiler…


Aslında karıştırılan meseleler bunlar. Biz, sosyalizmin bağımsız siyasi hattının örülmesi için bugün yola çıkıyoruz. Buradaki temel işçi sınıfı zeminidir. Gezi direnişinde gördüğümüz en büyük eksiklik buydu. Bir halk ayaklanması oldu, ancak iktidarı alaşağı edebilecek bir güç elde edememesinin nedeni işçi sınıfının bir sınıf olarak ayağa kalkmamasıydı. Direnenlerin işçi sınıfının bir parçasıydı, emekçilerdi ama sınıf olarak bir ayağa kalkış gerçekleşmedi.

Gezi’nin muazzam, görkemli ayaklanmasından heyecanlanacağız ama eksikliklerini de ortaya koymalıyız.

Kürt sorununa çözüm noktasında, silahların susması konusunda, örneğin Kürt sorununun   siyasal olarak toplumun önünde tartışılmasından kaçmıyoruz. Sermaye düzeninde   Kürt sorununun gerçek çözüme kavuşacağına asla inanmıyoruz. Bugünkü çözüm arayışları bir “burjuva çözüm” sonucuna karşılık gelebilir ya da emperyalizmin bölgeye müdahalesi noktasında bu sorun geçici başka düzlemlere evrilebilir. Kapitalist-emperyalist düzende biz bu sorunun gerçek bir çözüme kavuşturulabileceğini düşünmüyoruz. Kürt işçi sınıfına, Kürt sosyalistlerine, devrimcilerine bu ülkenin hatta bölgenin gerçek kurtuluşunun anti-emperyalist, anti-kapitalist ve gericilik karşıtı yeni bir cumhuriyetten, emekçilerin laik, sosyalist cumhuriyetinden geçtiğini savunuyoruz. Burada ortak bir mücadelenin örülmesi, birlik oluşturulması gerektiğini düşünüyoruz, bunun çağrısını yapıyoruz.

Sosyalist hareket bağımsız kendi gücüyle, Kürt siyasi hareketiyle dostça, ilkeli ve eleştirel yaklaşım içinde olmalı. Aynı zamanda siyaseten devrimci bulduğu her noktada güç birliği de işbirliği de yapabilir. Bu iki konunun birbirine karıştırılmaması lazım. Bu açıdan seçim döneminde bizim önümüze gelen HDP’yle ittifak önerisini doğru bulmadık. Sosyalistlerin kendi bağımsız hattına ciddi zarar verebileceğini düşündük. Barış Bloğu’na da bu yaklaşım içerisindeyiz. Sosyalistler barışa karşı değildir, yanındadır, savunur. Emperyalizmle barış gelmeyeceğini bilir, bunu söyler ama Barış Bloğu önerisi bize göre soldan, sosyalistlerden, emekten yana bir blok değil. İçerisinde bizim kabul edemeyeceğimiz liberal ve gerici kesimlerin bulunduğu bir blok olması nedeniyle bileşeni haline gelmemiz beklenmemelidir.

BHH’de HDP ve CHP’yle seçim ittifakı tartışması…

-Geçmişteki düzen içi çözüm örneklerini verdiniz. Bugünkü düzen içi çözüm önerilerine neleri örnek verebiliriz?

Örneğin, BHH içerisinde HDP ve CHP’yle seçim ittifakı yapılabilir tartışması var. Bu sadece HTKP içerisinde değil, diğer sosyalist yapılarda da dillendirildi. Bu konularda devrimci hareket çok dikkatli davranmalıdır. Toplumsal bir güç olmadan, işçi sınıfının örgütlü gücünü temsil etmeden, bu tür arayışların sağa çekici yanını görmek lazım.

Bugün Türkiye’deki olanaklar ve nesnellikte sosyalizmin toplumsal seçenek haline gelebilmesinin önü açıktır. Bizim için soru şudur: bugün değilse ne zaman?

-Solda “ulusal sol”, “liberal sol” gibi kavramlar da var. Bugünkü durumlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bana sorarsanız ‘ulusal sol’ kaybetti. 2. Cumhuriyet rejiminde yeni bir rejimi, yeni bir cumhuriyeti ve sosyalizmi değil geriye dönüşü savunduğu için siyaseten kaybetti.

Haziran direnişinin ortaya koyduğu gerçeklik liberal solun yanlışlandığını ortaya koymuştur. Yenilmiştir. Gerici-liberal ittifakla AKP’nin iktidara gelme sürecine destek veren ‘yetmez ama evet’ çizgisi, Haziran direnişinde sokağa çıkan kitlelerin talepleri ve sloganlarına bakıldığında liberal sol tez olarak yanlışlanmıştır. Ancak liberal solla Türkiye sosyalist hareketi hesaplaşamadı. Hala ‘yetmez ama evet’ deyip AKP’yi iktidara getirenlerin, sola akıl vermesi, sol adına konuşması, HDP’nin arkasına geçip burada siyasi yer tutması durumu var.

-Sosyalist sol geri çekildi demiştiniz...


Geçici bir durum bu. Bugün TKP hattını, 1920’den bugüne gelen çizgimizi benimseyen binlerce insan var. Bunların bir kısmı KP, bir kısmı HTKP bir kısmı bizim saflarımızda bulunuyor ama daha büyük ölçüde bir toplam bizleri izliyor, dışarıda duruyor. Biz bu yoldaşlarımızın bütününü bir derlenişle ayağa kaldırarak Türkiye sosyalist hareketinin yeni bir atılımını gerçekleştireceğimize inanıyoruz. Kimse boyun eğmesin, karamsarlığa kapılmasın, umutsuzluğa kapılmasın; tüm dostlarımız ‘yine mi bölünüyorlar’ ‘yine iç tartışma sürüyor’dan çıkmalıdır. Bütün bu ideolojik-siyasi tartışmaların içerisinden siyaseten tutarlı, örgütsel olarak sağlam ve ideolojik olarak net bir Türkiye Komünist Partisi doğacaktır.

-‘Derleniş’ kavramına vurgu yapıyorsunuz. Dr. Hikmet Kıvılcımlı’nın ‘Anarşi yok büyük derleniş” çağrısını sanırım bir yazınızda da değinmiştiniz…

Evet, güzel bir söz bu. Bugün sosyalist hareketimizin gerçek durumuna bakalım. Örneğin Haziran Hareketi’ne bakalım. Kitlesel eylemler içerisinde değil. Sokak eylemleri, meşru, kitlesel, siyasi olarak bir çekim merkezi haline gelen değil belli açılardan tüketen bir tarzı yansıtıyor. Haziran Hareketi’nin de yeniden bir yapılanmaya doğru evrilmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Seçimlerde yaşanan sıkışma örneğin başka bir gerçek. Derleniş kelimesi tam da buraya oturan bir saptamadır.

“TKP’yi yeniden örgütsel ve siyasi olarak ayağa kaldırmak masada duruyor”

-Tarihsel TKP vurgusunu sık sık yapıyorsunuz, bildirinizde de görüyoruz. TKP, 1920’den günümüze çeşitli dönemler geçirdi. Sizin vurguladığınız “tarihsel”lik nedir?

TKP Türkiye’nin en eski partisi, CHP’den de eski. Siyasi ve ideolojik etkisi belki de örgütsel etkisinden her zaman büyük olmuş bir siyasal harekettir. Bir örnek vermek istiyorum; Ovacık belediyesinin TKP’yle kazanılması… DHF’yle bir ittifak yaptık. Toplumda komünist siyasetin ve ideolojinin gücünü görmek açısından çok başarılı bir örnek. Fatih yoldaşımızın başarılı çalışmalarını destekliyoruz.

TKP ismi tek başına bir örgütsel isim değil. Türkiye’de gerçek solun, sosyalizmin vücut bulduğu, etkilediği; burjuva siyasetini de, aydınları da, kültürü-sanatı da, gençleri de, teorik birikimi de etkileyen bir odak. TKP tarihsel bir birikimi temsil ediyor. Türkiye solunun anayatağını hep TKP oluşturdu. 1973 yılı atılımı önemli bir miras bıraktı. 80’lerin sonunda bir likidasyona uğradı. Buna hayır diyen örneğin Gelenek hareketi bu likidasyonu tersine döndürdü ve TKP’yi 2001’de yeniden ayağa kaldırdı. Hem TKP’nin hem de Gelenek Hareketi’nin tarihine dönük reddiyeci tutumlar parti içinde yaşadığımız tartışmalardan bir tanesiydi. Yeni bir sol iddiasında değiliz. Bir sürekliliğimiz, birikimimiz, kimliğimiz var. Bu TKP’de yaptıklarımızın aynısını yapacağımız anlamına elbette gelmiyor. İleriye dönük bir atılım bizim kastımız, büyük tarihimize yaslanarak.

-‘TKP’ adı Hüseyin Karabulut başkanlığında bir hakem heyetinin elinde. İsim tartışması olacak mı önümüzdeki süreçte?

Biz verdiğimiz sözleri tutarız. Yoldaşlarımızla arkadaşlarımızla yaptığımız bir protokol var, bunun dışına çıkacak bir adım atmayacağız.

Ama TKP’yi yeniden örgütsel ve siyasi olarak ayağa kaldırmak bizim iddiamız olarak masada durmaktadır.

-Sosyal medyada çok çeşitli tartışmalar, söylemler var… Likidasyon, tasfiye vb.

Bugün likidasyon, tasfiye gibi kavramlarla konuşmak çok doğru değil. Politik-ideolojik zeminde bir tartışmanın sürmesi önemli. Bundan bir yıl önce, iki ay ya da üç ay önce beraber yürüdüğümüz yoldaşlarımızın devrimciliklerini, komünistliklerini sorgulamayız. Bizim böyle bir niyetimiz yok. Türkiye devrimini yolu, partinin yolu açısından politik-ideolojik bir tartışma yürütüyoruz. Bütün arkadaşlarımızın da bu konuda dikkatli olması, başta sosyal medya alanında olmak üzere, herkesin, kimsenin devrimciliğini komünistliğini sorgulayan bir tarz değil politik-ideolojik tartışmayı düzeyli bir şekilde yürütmesi gerekir. Geliştirici olan da budur.

“siyasi parti olarak yolumuza devam edeceğiz”

-En merak edilen soruyu sormak istiyorum. Bundan sonra ne yapacaksınız, yolunuza nasıl devam edeceksiniz?

Yolumuzu açacağız. Birlikte hareket ettiğimiz 50’lerle, 100’lerle ifade edilen bir kadroyla değil yüzlerce yoldaşımızla…

Yayınladığımız bildiriye imza atan 147 arkadaşımız örgütleri temsil eden arkadaşlarımız.

Bu arkadaşlarımızın temsiliyetinde bu siyasi irade illerde ilçelerde kurullar oluşturarak kendini örgütlemeye başladı. Yakın zamanda bir siyasi parti olarak yolumuza devam edeceğiz. Yasal hazırlıklarımızı sürdürüyoruz. İl ilçe örgütleri kuruluşları ve yayınlarımız gündeme gelecek. Bir basın toplantısıyla kamuoyuna duyuracağız.

-Hazırlıklar sonbaharda mı tamamlanır?

Yok, çok yakın bir zamanda.

-İsme ilişkin bir ipucu var mı?

(gülerek) Yorum yok. Kendi kurullarımız içerisinde tartışıyoruz. Önerileri belki bir kongreyle birlikte ilan etmiş olacağız.

-Yakın zamanda KP’yle herhangi bir görüşme yaptınız mı?

Hayır, şu anda böyle bir gündemimiz yok. KP bir siyasi parti olarak kendi örgütsel yapısıyla yolunu çizmiş, kendi hedefleri doğrultusunda yol alan bizim de dışarıdan izlediğimiz bir parti. Biz HTKP’deki arkadaşlarımız da dahil olmak üzere kimseye düşmanca bir tutum içinde değiliz.

Biz tarihsel birikim üzerinde bir atılımı gerçekleştirmek istiyoruz.

Politik siyasal zemin olarak HTKP’den de KP’den de arkadaşlarla yaklaştığımız noktalar olacaktır. Haziran Hareketi’nde de yan yana geldiğimiz arkadaşlarla da siyasal olarak ortak noktalarımız var. Ortak noktaları bir sorun olarak görmemek gerekir.

Biz TKP’nin kuruluşunda, örgütlenmesinde emeği olan bir kadro birikimin temsil ediyoruz. Bu birikim kendini bu topraklarda yeniden örgütleyecektir.

-BHH içerisinde yer almaya devam edecek misiniz?

Evet, Haziran Hareketi’nin Türkiye’de sosyalizmin bağımsız siyasal hattını örebilecek bir cephe, güçlü bir odak haline gelebileceğini düşünüyoruz. Bu ihtiyaç bakidir. Bunun içerisinde yer alacağız ama BHH’nin yeniden bir yapılanma süreci içerisine girmesi gerektiğini düşünüyoruz. Son bir yıllık süreçte gördüğümüz budur.

Şenol Çarık

Odatv.com



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
yura
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 08.02.2014
İleti Sayısı: 816
Konum: Bolu
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: yura
Cevap Tarihi: 14.08.2015- 20:21


bir komünist partimiz daha oldu. bakalım bundan sonra bölünmeler devam edecek mi.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
solcu
[ kemal ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.01.2014
İleti Sayısı: 1.709
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: solcu
Cevap Tarihi: 14.08.2015- 20:33


Yeni kurulacak partinin KP ile farkı örgütselmiş, Kurtuluş Kılçer öyle söylüyor. HTKP ile arasındaki fark ise ideolojikmiş. Bu durumda yeni komünist partimiz de leninist parti modelinden farklı bir modelle sahneye çıkacak, KP ile aynı söylemleri savunup, aynı ideolojik hatta bulunacak. HTKP ise Erkan Baş yönetiminde farklılaşıyor, gelecek HTKP'yi nereye taşıyacak belli değil. TKP ise beklemede. TKP de bekliyor, biz de TKP'yi bekliyoruz.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
denizcan
[ devrimci ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.12.2013
İleti Sayısı: 2.431
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: denizcan
Cevap Tarihi: 14.08.2015- 21:21


Alıntı Çizelgesi: yura yazmış

bir komünist partimiz daha oldu. bakalım bundan sonra bölünmeler devam edecek mi.



Örgütsel ve ideolojik farklılıklardan başka bir ayrılık noktası çıkarsa o da olur.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
bedrettin
[ ..... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 30.08.2013
İleti Sayısı: 907
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: bedrettin
Cevap Tarihi: 14.08.2015- 22:45


Alıntı Çizelgesi: solcu yazmış

Yeni kurulacak partinin KP ile farkı örgütselmiş, Kurtuluş Kılçer öyle söylüyor. HTKP ile arasındaki fark ise ideolojikmiş. Bu durumda yeni komünist partimiz de leninist parti modelinden farklı bir modelle sahneye çıkacak, KP ile aynı söylemleri savunup, aynı ideolojik hatta bulunacak. HTKP ise Erkan Baş yönetiminde farklılaşıyor, gelecek HTKP'yi nereye taşıyacak belli değil. TKP ise beklemede. TKP de bekliyor, biz de TKP'yi bekliyoruz.



Hayırlı olsun ne diyelim. Yaptığı açıklamaların tamamının altına KP'li yöneticilerin tamamı, HTKP'lilerin ise bir kısmı imzasını atar. Bu yazı Türkiye sosyalistlerinin bir manifestosu gibi olmuş. Bir sosyalistin Türkiye'de nerede durması gerektiğine ve kürt hareketi karşısında nasıl bir siyasi duruş sergilemesine, ideolojik ve siyasi yöneliminin ne olması gerektiğine çok düzgün saptamalarla açıklık getirmiş. Çok doğru tespitler bunlar. TKP'nin de tespitleriydi ve bu yüzden TKP sosyalist hareket içinde önemli bir yer tutmuştu. Şimdi bu tespitleri yapanların ayrışması sosyalist hareket adına üzücü. Solun bir kısmın liberal, bir kısmının ulusalcı ve bir kısmının kuyrukçu olduğu bir toplumda bu doğru seslerin çok daha güçlü çıkabilmesi ve çok daha güçlü olabilmesi gerekliydi. Bölünmeler bunu engelliyor, ne kadar ''umutsuzluğa kapılmayın'' dense de, bu durumun kendisi umutsuzluk ve bıkkınlık yaratıyor. Sosyalist siyasetin toplum karşısında etkin olabilmesine engel çıkartıyor. TKP'den ayrılan bu yapılar bu konu üzerinde ciddiyetle eğilmeli. Sosyalizmin etkisiz geçirdiği her gün burjuvazinin egemenliğini daha da pekiştiriyor.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
tekyoldevrim
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 17.12.2013
İleti Sayısı: 212
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: tekyoldevrim
Cevap Tarihi: 15.08.2015- 07:44


Her bölünmeden sonra ''kimse umutsuzluğa kapılmasın'' demeleri bizim komünistlerimizin de ironisi haline geldi. Bu adamlar bilmiyorlar mı, sempatizanları o kadar mücadele verdikten sonra mücadelelerinin ayrılıkla sonuçlanması karşısında ne hisseder, ne düşünür?   Bu sempatizan gençliği tekrar aynı mücadelenin içine katmanın hiç de kolay olmadığı belliyken, yok senin gözünün üzerinde kaşın var, yok örgütsel farklılık, yok siyasi yorum diyerek her ayrılığa bir ambalaj uydurmak da alışkanlık oldu. Her ayrılan grup ''umudu kaybetmeyin bizim programımız daha iyi olacak'' diyor. Kendilerinden başka inanan da yok, kendilerinin inandığı ise meçhul.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
hakkı
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: hakkı
Cevap Tarihi: 15.08.2015- 08:46


Bu bölünmeler yeni değil ki daha da olacağı görülüyor.

Bu ülkede 1920 den bu ya ne partiler tarih sahnesinden çekildi ne partiler doğdu

1920 de Baku da 2000 kişi ile kongre yapan TKP ikinci kongresini Istanbul da 17 kişi ile yaptı

Bu günkü bölünme ve ayrışma kürt siyasi hareketine nasıl baktığın la ilgili Yani türkiyede siyasi merkez Kürt siyaseti olmaktadır.
Kürt siyasetine eleştirel bakanlarda kendilerini anti Emperyalist olarak kamufle etmektedir. Onlarda emperyalizm,e bakarak siyaset üretmek istemekte.

Bu iş geçmişte Sovyetlere nasıl bakıyorsun olmakta idi bu gün kürt siyasetine   nasıl bakıyorsun olarak sahneye çıkmaktadır.

Aslında konunun özü Komünist, sosyalist ve kendilerini devrimci diye niteleyenler takımlarına katılacak sporcu bulamıyorlar. Antrönör çok eski spor şartları değişti saha eski sporu yapmaya uygun değil. Ama tarih yeniden eskiye dönecek umudu ile beklenmektedir. Bence mümkün görünmüyor.

Artık zaman 1980 veya 1970 ler değil o köprülerin altından çok sular aktı gitti geri dönüş yok. Yeni sular aranmalıdır.

Devrimin öznesi İşçi sınıfı değil
Ne kadar çağrı yapsan ayağa kalkış olmuyor.

Bütün mülksüzleri özne haline getirecek idolojiler programlar ve teoriler gerekmektedir. Ulusalcılık işçicilik anti emperyalizm türü siyasetler meyve vermiyor.
Özgürlükleri, açık demokrasileri ve insanı daha ileriye taşıyacak enternasyonel realiteyi tanıyacak siyasetler üretmenin zamanıdır.

Yoksa daha çok bölünmeler siyasi kavgalar ne olduğu anlaşılamayan ayrılıklar çok yaşanacaktır.

İnanarak siyaset yapma girişimleri çağ dışı örgütlerin işi oldu insanı ileri taşıyacak örgütler bilgiye gönüllülüğe ve insan kalitasine önem vermek zorunda yoksa yaşananlar bu gün başka bir örgüte yarın senide içinde bulunduğun örgüte gelecektir.

Her komünist sosyalist geçmişi acımasızca eleştirerek işe başlamalıdır.

Eskiden çok sevdiğim birinden bir söz işitmiş hoşuma gitmişti.Birazcık oportonizim birzcık hamileleiğe benzer demişti .Sonunda bir çocuk doğacak birzcık oportonizimde sonunda kaşı devrimci neiller yaratacaktır.

Yeni sahaya uygun sporcular ve yeni antrönör gereklidir.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
umut
[ umut yarın ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.09.2013
İleti Sayısı: 3.105
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: umut
Cevap Tarihi: 15.08.2015- 11:27


Kurtuluş Kılçer'in açıklamaları KP ile aralarında hiç bir ideolojik ve siyasi farklılık omadığını gösteriyor. HTKP ile aralarındaki anlaşmazlık kürt sorunu karşısında bağımsızlığı korumak olabilir ancak KP ile böyle bir fark yok. Ancak bu konudaki söylediğine genellikle katılıyorum, kürt sorunu sosyalizmin nasıl savunulması gerektiği yolunda büyük bir etken.

Sovyetler konusunda söylediklerine ise hiç katılmıyorum. İşçi sınıfını öznelikten çıkartan görüşün ise tam saçmalık. Onun yerine mülksüzleri koyman ise facia. Sanki marksizm mülksüzleri reddediyormuş gibi.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 15.08.2015- 14:21


Evet, görünürde bir komünist partimiz daha olacak; ekstradan bir gelişme olmazsa öyle görünüyor. Bu arada TKP'ye de yazık ediliyor. TKP içindeyken ideolojik ve siyasi yönden hiç bir farklılaşma olmadığını söyleyerek bir ayrışma yaşanıyorsa HTKP örneği de gösterdi ki farklı siyaset biçimlerini savunanların ve hatta farklı ideolojik konumlanış içinde bulunanların aynı parti içinde biraradalığı mümkün olamıyor. O zaman örgütsel anlayıştaki farklılık somutta ne anlama gelebilir? Kurtuluş Kıçer ve ekibi ya olası bir TKP birleşmesinde yer kapmak için böyle bir doğrultu alıyor ya da büyük bir hata yapıyor, farkında değiller.



Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 2 Sayfa:   Sayfa:   [1]   2   >   son» 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör TKP'den yeni parti çıktı! İşte yeni partinin ismi denizcan 0 5055 21.07.2014- 04:13
Konu Klasör Rusya'da yeni bir komünist parti melnur 1 4776 12.06.2014- 04:18
Konu Klasör TKP Parti Tarihi / 100. Yaşında Devrimin Peşindeki Parti umut 14 14290 23.02.2021- 03:48
Konu Klasör Homojen ve dar bir parti mi? 'Çok kanatlı' ve kitlesel bir parti mi? melnur 4 1207 19.04.2022- 09:10
Konu Klasör Komünist Manifesto Üzerine umut 1 5969 21.02.2020- 18:14
Etiketler   Yeni,   bir,   komünist,   parti,   geliyor
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS