SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Oyunun cazibesi           (gösterim sayısı: 1.934)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
umut
[ umut yarın ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.09.2013
İleti Sayısı: 3.105
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: umut
Konu Tarihi: 17.08.2015- 10:51


Oyunun cazibesi
Aydemir Güler


AKP’nin Kürt politikası uzun süre bir adım ileri iki adım geri temposunda ilerlemişti. Lafın gelişi veya ironik olsun diye öyle demiyorum; bu tempoda da ilerlenir. Gerinizde kimlik reddi, Diyarbakır cezaevi kabusu, 90’lı yıllar savaşı varsa, bu kadarını bile ilerleme olarak kabul edecek bir toplumsal atmosfer pekala oluşturulabiliyor.

Kaldı ki, çözüm süreci bir Amerikan barışıdır ve emperyalist çarelerin halkın derdine deva olduğu görülmüş şey değildir. Defalarca söylediğimiz gibi içinde bulunduğumuz tarihsel dönemde Kürt reformu, Ortadoğu’nun emperyalist yeniden yapılandırılmasında Kürt siyasetinin bir enstrüman haline getirilmesi demektir.

Hal böyle diye, dertli halkların hayata küsmelerini kimse bekleyemez. Daha iyisi, oyunu bozmayı denemek olur. Emperyalizmi, o karta elini uzattığına pişman etmek mümkündür. Siyaset, her şeye değilse de, çok şeye kadirdir. Devrimci siyaseti iddialı olduğu, yüksek hedefler koyduğu için maceracılıkla suçlamak gerçekçilik değil ihanet, oportünizm, revizyonizm vs oluyor.

Kürt siyaseti emperyalizmin oyununu bozmayı değil, buradan fayda türetmeyi tercih etti ve o an bugün yeniden yükselen acıları kaderin parçası haline getirdi. AKP bir ileri iki geri temposunu bu sayede hayata geçirebildi. Madem ki oyunun parçası bir taraf var, strateji masanın karşı tarafını zayıflatmak, bölmek olacaktı.

AKP’nin şu anki savaş taktiğini gerekçelendirirken PKK’nin silah bırakmasını diline doladığını görüyoruz ve bunu ciddiye alamıyoruz. Eğer bu çözüm sürecinin bir ilkesi olsaydı, kısa süre öncesine kadar süregiden yumuşamayı asla açıklayamayız. Silah hep vardı. Mesele Kürt siyasetinin emperyalist düzenlemeler çerçevesinde gerekenden fazla ağırlık kazanmış olmasıdır. ABD’nin bu kadar önemli bir enstrümana ihtiyacı yok ki. Emperyalizmin, müttefiklerini kendi ayakları üstünde durabilen, kendince büyük güçler olarak tahkim etme ihtiyacı sosyalizmin çözülmesiyle ortadan kalkmıştır. Emperyalizmle ittifaka giren, ulaşabileceği boyutların da büyük ağabey tarafından sınırlanmasını kabul eder.

AKP ise, bir kez daha zor gününde bu diyalektiği yakalama becerisini gösterdi. Bu beceri gericilikte, uşaklıkta, zalimlikte sınır tanımayanların ayrıcalığıdır.

Erdoğan Kürt dünyasının içindeki ayrımlara oynama yeteneğini daha önce kanıtlamıştı zaten. Şimdi sadece Barzani ve Apo gelenekleri arasındaki mesafe büyümüyor, ikinci geleneğin kendi içinde ayrışma kanalları açılıyor. Sonuç verip vermeyeceği mücadelenin konusudur; görürüz. Ama baştan bilebiliriz ki, bu mücadelede sol yoktur. Çünkü başa dönersek, sol yalnızca egemenlerin planlarını bozmak için mücadele ediliyorsa varlık kazanabilir. O yoksa, sol da yoktur. “Büyük siyaset”in aktörü olmak, sol siyaseti otomatik olarak büyütmüyor.

AKP’nin senaryosu emperyalizme kim daha iyi hizmet eder yarışı. Bu konuda Türkiye Cumhuriyeti’nin olanaklarıyla kim başedebilir? Yeterince yaralı ve yorgun AKP’nin hayatını uzatma karşılığında vereceği çok şey var. Nasılsa Büyük Ortadoğu Projesinin “eş başkanlığı” veya Yeni-Osmanlıcılık türü densizliklere geri dönüş ihtimali kalmadı. 2003’e döndüler: “Süpürüp atmayın, çok yararlı olabiliriz…”

Kürt siyasetiyse IŞİD açmazında. ABD’nin “IŞİD’e karşı aldığı her önlemi desteklemek” durumundaki bir hareket, bugünkü acılı sarmalın dışına çıkamaz. Olsa olsa AKP’nin üsler başta olmak üzere açtığı bütün kapılardan sahaya inen emperyalizmin, çözüm sürecinin yeniden başlaması için de müdahalesi talep edilebilir. Talep buysa, ABD Büyükelçisi Bass sazı alacaktır: “Operasyonlar konusunda bir iki ay sabredin.”

AKP’nin ABD’ye üslerini açması, ABD’nin sabır tavsiye etmesi, zamanı geldiğinde AKP’nin savaş taktiğine “o kadar da değil” diye ayar vermesi… bütün bunlar bile “ilerleme” sayılabilecektir!

Hem erken seçim yaklaşıyorsa, bir kere daha AKP’nin geriletilmesine odaklanılsa fena mı olur? Bu yolla Erdoğan’ın başının üstünde bir kez daha kılıç sallandırmak mümkün olacaktır. Öyle bir kılıç ki, suçların her türünü içeren listesi hızla uzayan AKP, altına koşa koşa girer…

Sol ne yapsın peki? Bu “büyük” oyunun cazibesi mi, oyunu bozmak mı?



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör AKP’nin dayanılmaz cazibesi umut 0 2762 04.01.2016- 08:52
Konu Klasör Demirtaş’tan “Hakan Fidan’dan Öcalan teklifi” açıklaması: Oyunun parçası olamazdım... melnur 1 607 08.12.2022- 08:51
Etiketler   Oyunun,   cazibesi
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS