SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
'Ne mutlu Türküm diyebilene'*           (gösterim sayısı: 2.523)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
umut
[ umut yarın ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.09.2013
İleti Sayısı: 3.105
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: umut
Konu Tarihi: 23.08.2015- 09:16


'Ne mutlu Türküm diyebilene'*
Özkan Öztaş


Ölen askerlerin cenazelerinde “ben yoksam vatan sağ olmasın” diyen kalabalıklar.

Vatan sağ olsun ama oğlum da sağ olsun diyen bir anne.

Asker cenazelerinde yuhalanan yöneticiler ve “şehit” haberlerinden motive olan meczup ve kalabalık olmayan bir toplam.

Tablo biraz değişti. Eskiye nazaran artık “şehit” haberleri gündemdeki esas meseleyi ekarte etmiyor ya da bu durum “Türklük” motivasyonlarına yol açmıyor. Artık mesele her gün insanların öldürüldüğü, yaşayanların tutuklandığı, doğasına beton özgürlüğüne kibrit suyu dökülmek istenilen insanların boyun eğip eğmediğidir.

Farkında mısınız? “Türkün Gücünü” gösterecek olan meczup bu topraklarda yaşayan Türkleri çok da motive etmiyor. O görüntülerden motive olanlar ise dediğim gibi kalabalık olmayan ve meczup bir toplam.

Mesele Türk ya da Kürt olmanın ötesinde mevcut düzene karşı durmak ve durmamak üzerinden ayrışıyor artık. Net ve acımasız bir şekilde…



AKP iktidara geldiğinde, kendisinden önce iktidara gelmiş diğer öznelere kıyasla en belirgin tavır değişikliklerinden birini Kürt meselesinde yarattı. Öncelikle meselenin adını koydu: Kürt sorunu!

Neyine güveniyordu?

İslamcılık paydasına. AKP Müslümanım diyen herkesin partisi olarak Türkleri ve Kürtleri kapsamaya çalıştı. Büyük oranda başardı da. Ancak AKP’nin Türk’ü değilseniz eğer yaşama şansınız yoktu. Gezi’ye bakın, öldürülenlerin ya da ayağa kalkanların en belirgin özelliği AKP’ye duydukları öfke ve tepkiydi.

AKP’li olanlar Türk ya da Kürt olmaktan önce Müslüman olacaktı.

AKP’nin etnik kapsama alanındaysanız eğer sıkıntı yok. Yok, eğer bu alanın dışına çıkıyorsanız kimse gözünüzün yaşına bakmayacaktır. Tersinden bir örnek verecek olursak Diyarbakır sokaklarında gündüz gözüyle cana kıyan caniler eğer Hizbulkontra bağlantılıysa ertesi gün kaldıkları yerden devam ediyorlardı “işlerine”.

Yok artık Türk’üm deyip mutlu olmak falan.

Yutmuyor artık insanlar bu basit oyunları. Ben yoksam vatan da yok diyor.   Tam da bu nedenle mesele artık Türk ya da Kürt olanın ötesinde ve kimlik siyasetinin tek başına yeterli gelmediği bir düzlemden akıyor.

Ne alakası var demeyin. Mehmet Metin’er’den “Kürt profili”, Uğur Işılak’tan “Türk profili” çıkaran bir iktidardan söz ediyoruz. Sizce gerçekten bu iki modele bakıp heyecan duyan var mı?

Tersi de mümkün değil. Mehmet Mir Dengir Fırat ya da Hüda Kaya neyin motivasyonunu sağlayabilir ki gericilik ve işbirliğinden başka. Fındık toplayan Kürt işçisinin köylüler tarafından alı konulmasına sessiz kalıp güleriz (ağlanacak halimize).

İki millet kaldı geriye. Ezenler ve ezilenler…

Yırca Köyü’nde zeytin ağaçlarını sökenler, Yırca Köyünün bağlı olduğu ilçede, Soma’da 301 madenciyi katledenler, Roboski’nin mimarları, Reyhanlı’da sırıtanlar,   Gezi’de vur emrini verenler, Zergele’yi bombalayanlar, Van depremine gözlerine yumanlar, HES’lere çanak tutanlar bir yana biz öteki yana.

Ne mutlu Türkler, ne de huzurlu! 7 Haziran’dan bu yana gördü halk. Diktatörler gerilemez, devrilir! Mussolini ya da Hitler’de olduğu gibi

Barış sürecinde öldürülenlerin sayısı şimdikinden az mı sanıyorsunuz?

Ne mutlu Kürtler, ne de huzurlu! Dön dolaş yine başa gel siyaseti devam ediyor. İşin kötüsü yarın yine hiçbir şey olmamış gibi “barış” masasına oturulacak.

Geriye de üç beş tane meczup kalıyor. AKP’nin Türk’ü ya da AKP’nin Kürdü. Mutlular mı? Mutlular. Huzurlular mı? Huzurlular. Öğretmen katili vali ile, engelli yurttaşı tersleyen siyasi ile, insanları katleden iktidar ile mutlular.

Zor. Artık insanlar “şehit” haberleri ile motive olmuyor kolay kolay. Mutlu falan da değiller.

Sınıfın kimlik üzerindeki zaferi nihayete ermeden gülmeyecek suretler, büyümeyecek çocuklar.

Tarih bizi göreve çağırıyor.

* Ne Mutlu Türküm Diyebilene, Ahmet Yıldız’ın 1919-1938 yılları arasında Türk ulusal söyleminin inşa edildiği döneme ilişkin yaptığı çalışmanın adıdır. (Ne Mutlu Türküm Diyebilene / Ahmet Yıldız / İletişim Yayınları, Türk Ulusal Kimliğinin Etno-Seküler Sınırları (1919-1938) AKP’nin bu söylemin tasfiyesi ile güç kazanıp, İslam şemsiyesi ile de tarihin en ciddi halk düşmanlığı yapmasını da bir kenara not etmekte fayda var.



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Mutlu Olmak Varken... melnur 5 2194 02.01.2021- 07:45
Konu Klasör Kemal OKuyan'dan Mutlu Rüyalar özgür 0 2746 09.10.2013- 20:05
Konu Klasör Türkiye'nin 'mutlu' çocukları kağıt topluyor dayanışma 3 4272 11.01.2015- 17:09
Konu Klasör Mustafa Mutlu Vatan Gazetesi'nden atıldı melnur 4 6253 05.09.2013- 18:53
Konu Klasör Zaman, cemaat, Erdoğan, hazin final, mutlu son umut 0 3199 05.03.2016- 10:25
Etiketler   mutlu,   Türküm,   diyebilene*
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS