SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Seçmenler için kılavuz           (gösterim sayısı: 1.914)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
umut
[ umut yarın ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.09.2013
İleti Sayısı: 3.105
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: umut
Konu Tarihi: 29.08.2015- 09:58


Seçmenler için kılavuz
Erhan Nalçacı


AKP’nin ve Erdoğan’ın iktidar hırsı için döktüğü kandan göz gözü görmüyor. ABD ile yapılan gizli, açık anlaşmalar süreci daha da karmaşık hale getiriyor ve Türkiye’yi emperyalist ajandanın içine yerleştiriyor.

Bu ağır koşullarda 1 Kasım’da gerçekleşecek erken seçime doğru ilerliyoruz. Bu kadar karmaşık ve sisli bir süreçte seçmen için ne yapması gerektiğini yalınlaştıran bir kılavuz önereceğim.

AKP’nin rejimi değiştiren parti olduğu defalarca yazıldı. Rejimi değiştiren parti olduğu için başındaki Erdoğan’ın sermayenin ayağına dolanacak kadar güçlendiği de söylendi.

Türkiye’nin bir din devleti haline gelmesi, sınırlarını korumak yerine her türlü saldırgan emperyalist komploya bulaşma eğilimi rejim değişikliğinin başlıca   özellikleriydi. Ancak rejim değişikliğinin altında yatan temel olay bir mülk devri süreciydi. AKP öncesinde, sermaye egemenliğine rağmen üretim araç ve nesnelerinin önemli bir kısmının mülkiyetinin tüm topluma ait olduğunu bir dönemi yaşadık.Topluma ait bu mülk Özal’dan beri yapılan bütün hazırlıklarla AKP döneminde sermaye sınıfına devredildi. Bu Türkiye tarihinin gördüğü en büyük soygundu.

Şimdi aşağıdaki tabloya çok hızlıca bir göz atıp kaldığımız yerden devam edelim.

Tablo1: AKP tarafından özelleştirilen başlıca kamu işletmeleri:

Resim Ekleme

Resim Ekleme

Mülkün yabancı veya yerli sermayeye devredilmesinin bir önemi olmadığını, aradaki farkın anlamsızlaştığını bir çok kez vurguladık. Önemli olan bir kez özelleşmesidir, yaşanan deneyim devredilen mülkün hisse senedi paylaşımlarıyla kısa bir süre içinde uluslararası tekellerin eline geçtiğini göstermektedir.

Bunun dışında yerli/yabancı sermaye yatırımları ile Türkiye’de enerji, sağlık, finans sektörleri büyük ölçüde sermayeye devredilmiştir. Örneğin, elektrik kesintilerinden Artvin’deki sel felaketindeki ölümlere, enerji sektörünün %60’ı aşan oranlarda özele devredilmiş olması sorumludur.

Mülk devri basit bir iktisadi olay olarak görülemez, rejim değişikliğinin başlıca özelliklerinden hukuksuzluk ve keyfi yönetim tamamen bunun ürünüdür. Danıştay’ın devre dışı kalması, kanunsuz Saray’a hiç bir yasanın işlememesi, seçim sonrasında Anayasa’nın Erdoğan tarafından bu kadar ihlal edilmesi ve muhalefetin bunu bu kadar yumuşak karşılaması hemen tamamen bu şekilde değerlendirilmelidir. Çünkü (yabancı) sermaye kendi mülkünü kanunlara bağlı kalarak yönetmek istememektedir, yağma ve sömürüde keyfiyet esastır. Erdoğan’ın kanunsuzluğu mizacında değil, rejimin asli iktisat politikasında aranmalıdır.

Bu coğrafyada tekrar emekçi sınıflara mülk devri olmaksızın, bir daha ne kanun, ne anayasa, ne barış, ne egemenlik, ne bağımsızlık olacaktır. Artık düzenin içinde geri dönüşümsüz bir evreye girilmiştir.

Şimdi seçim kılavuzuna gelebilir ve partileri mülk devri kıstasına göre değerlendirebiliriz.

AKP’yi geçelim, zaten mülkü devreden ve komisyonu cebine indiren partidir.

CHP’nin, Haziran seçiminde sermayeye mülk devri için yolu açan Derviş’e nasıl sahip çıktığı ve megakent diye nasıl serbest bölgeleri önerdiği hatırlanırsa seçmenin aklı yerine gelecektir. CHP bırakın geri almayı, sermayeye mülk devrini sürdürmeyi programının başına yazmıştır.

MHP’ye gelince, aslında MHP bir parti bile değildir. Kürt düşmanlığına da bakmayın, kendini konsolide etmesine rağmen, bir iç savaşa yol açabilecek kritik dönemeçlerde kitlesini tutmuştur. MHP’nin özelliği, eğer bir gün sermayeye devredilen mülkü işçi sınıfı geri almak isterse buna karşı savaşacak NATO’ya bağlı paramiliter bir örgüt olmasıdır.

Peki HDP? Programında kamulaştırma yoktur, müzakere sürecinde gündemde hiç değildir. Ulusal kurtuluşun bir aracı olarak özerk bölgeleri görmeleri belki bir açıdan anlaşılabilir. Ancak emperyalizmin bir yağmaya dönüştüğü çağımızda küçük ve yerel olanın direnme şansı olmadığını defalarca yazdık. Tersine Kürtlerin özgürlüğü ancak kamusal bir mülkün merkezi planlamayla yönetildiği günlerde mümkün olacaktır.

Buyrun size bir seçmen kılavuzu …

Bu kılavuz şunu söylemiş oluyor, tamam seçimlerde mülk devrini tersine işletecek   işçi sınıfı siyasetine oy verelim, ama bu yetersiz kalacaktır. Sorun her yerde, her fabrika ve işlikte, her okul ve mahallede örgütlü ve birlikte davranabilen devrimci bir sınıf yaratabilmekten geçiyor.

Bir çağı kapatırken yapılabilecek en anlamlı, en heyecan verici işten.




Bu ileti en son umut tarafından 29.08.2015- 09:59 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Benzer konu yok
Etiketler   Seçmenler,   için,   kılavuz
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS