SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
1 Kasım ve sorumluluğumuz-Erkan Baş           (gösterim sayısı: 3.419)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
denizcan
[ devrimci ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.12.2013
İleti Sayısı: 2.431
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: denizcan
Konu Tarihi: 02.09.2015- 11:21


1 Kasım ve sorumluluğumuz-Erkan Baş  

Türkiye solunun devrimci cephesinin en anlamsız biçimde sürdürülen tartışmalarından birisi seçimler. Dikkat ederseniz, tartışmanın bir tarafı sürekli olarak sadece seçimlerle hiç bir sorunun gerçek anlamıyla çözülemeyeceğini söylüyor ve esas olarak başka bir şey söylemiyor. Yıllardır seçimlerin gerçek çözümler getireceğini söyleyen tek bir devrimci ile karşılaşmadığımız halde tartışmaların hep bu eksene sıkışmasına “insan bazen gerçekten hayret ediyor.”

Yine de eğer ille tartışmak isteyen varsa diye, başlarken bir iki not düşmek istiyorum. Sosyalizmi toplumsal-siyasal bir güç haline getirme iddiası taşıyan herkes seçimleri de ciddiye almalı ve önemsemelidir. Biz, seçimleri sosyalizm seçeneğinin toplumsallaşması, politikleşen geniş toplumsal kesimlerle ilişkilerin yaygınlaştırılması ve derinleştirilmesi için önemli buluyoruz.

Üstelik Türkiye gibi halkın büyük çoğunluğunun oy kullandığı ve AKP’nin en önemli meşruiyet kaynaklarından birisi olarak sandık sonuçlarını kullandığı bir ülkeden söz ediyorsak bu iki   kat doğrudur.

Örneğin “7 Haziran seçimleri, seçimlerin önemsiz olduğunu gösterdi. AKP tek başına iktidar kuramamasına rağmen ülkeyi yönetmeye, hatta daha baskıcı biçimde yönetmeye devam ediyor. Bu da AKP’nin seçimlerle yenilmeyeceğini göstermiştir.” vb. cümlelerle ifade edilen yaklaşımda son cümle kesinlikle doğru, bu düşünce biçimi ise kesinlikle yanlıştır. Başka şeyler bir yana, Erdoğan’ın 7 Haziran’da istediğini almış olması durumunda bugün nasıl bir Türkiye’de yaşıyor olacağımızı bilemediğimiz için...

Dolayısıyla önümüzdeki seçim açısından da temel gündemlerimizden birisi AKP’nin ve Erdoğan’ın istediğini alamaması olmalıdır.

1 Kasım’a giderken...

1 Kasım’a giderken şu üç noktada mutlak bir netliğe ihtiyacımız var.

Bir, 1 Kasım seçimleri, sermaye sınıfının yaşadığı siyasi krizin önemli bir uğrağıdır.  

İki, bu genel seçimlerden istikrar yaratacak bir sonuçla çıkılabilmesi mümkün değildir.

Üç, AKP ve Erdoğan açısından ortaya çıkacak sonuçlar, şiddet politikalarının ve baskıcı-otoriter yönetim anlayışının sürdürülebilmesi ile Türkiye’ye, dünyaya verilecek mesaj açısından önemlidir.

1 Kasım’da komünistler

Seçimlerden sonra oluşacak tablonun, sosyalistlere olanaklar açmaya devam edeceğini tespit etmek önemli bir başlangıç noktasıdır. Türkiye’de solun önünün genel olarak kapalı olduğunu düşünen ve bunun bir uzantısı olarak içe dönme eğilimi gösteren çizgiyle aramıza kalın bir çizgi çekmek durumundayız. Öte yandan, etkili bir müdahalede bulunamadığımız bir durumda, düzen açısından var olan sorunların kısa vadede çözülebilmesi yine mümkün olmasa da, ileri bir zemine alan açacak tablonun kendiliğinden oluşması çok mümkün görünmemektedir.

Sosyalist hareket bir güç olamadığı durumda, bölge siyasetindeki gelişmeler ve Türk-Kürt çatışması gibi gündemler var olan gerilimi sosyalistler açısından olumsuz yöne çekecektir.

Eğer böyleyse, önümüzdeki süreçte Türkiye sosyalist hareketini güçlü bir aktör olarak siyaset sahnesine taşımak en önemli sorumluluklarımızdan birisi. Bunun için öncelik elbette gerçek bir halk örgütlülüğünün sağlanması, siyasi taleplerin ve müdahale alanlarının belirginleştirilmesidir. Öte yandan, etkili bir seçim çalışması yapmak ve sosyalist kulvarın belirginleşmesi, öne çıkarılması, politik etkimiz ve örgütlülüğümüzün güçlenmesi bakımından çok önemlidir.

İttifak gündemdedir


Bu tabloda komünistlerin bütün olanaklarını zorlayarak, belirli ilkeler çerçevesinde ve Türkiye’de sosyalist hattı büyütmek üzere cesur bir adım atması gerekiyor.

İlkeleri, nihai bağımsızlığı ve kendi hattını güçlendirme perspektifi konusunda netlik sağlamış olan komünistler, sosyalistler, sosyalizmi toplumsal bir güç haline getirme hedefiyle bir “seçim ittifakı” stratejisi geliştirmeyi de gündemlerine almalıdır.

Bunun en önemli nedeni AKP'den kurtulma isteği taşıyan geniş bir kesimin varlığını korumasına rağmen AKP'nin suçlarından hesap soracak bir siyasi kulvarın hala tam olarak doldurulamamış olmasıdır. Öncelikle AKP'yi geriletmek ve hemen ardından AKP'yi yıkacak iradenin mevzilerini arttırmak için Türkiye’nin mevcut siyasal tablosuna mutlaka etkili bir sosyalist odağın müdahalesi gerekiyor.

Somut hedef


AKP’nin tek başına iktidara gelebileceği bir seçim sonucunun emekçi sınıflar bakımından bedelleri ağır olacaktır. Bu durumda 1 Kasım seçimlerinin devrimciler açısından gerçekleşebilir somut hedefi bellidir: AKP'nin planlarını bozmak ve tek parti iktidarının engellenmesi, bu yolla burjuva rejiminin siyasi krizinin derinleştirilmesi.

Tüm seçim politikası ve taktikler bu somut hedefi gözeten bir yaklaşımla düşünülmelidir. Bu başarıldığı takdirde, 7 Haziran sonrasından farklı olarak, AKP ile gerçek bir hesaplaşmanın zemini açılabilir. AKP'nin geriletilmesi ile yetinilmeyerek aydınlanmacı, cumhuriyetçi ve ilerici bir hattın daha etkili bir biçimde güçlenmesi sağlanabilir. Yeni bir aydınlanma ve özgürleşme hareketi böyle bir zeminde örgütlenebilir.

Önümüzdeki kısa ama yoğun süreçte, tartışmaya ve çok daha en önemlisi yürümeye devam etmek zorundayız...




Bu ileti en son denizcan tarafından 02.09.2015- 11:25 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.005
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 03.09.2015- 01:54


HTKP sözcüleri TKP'den kopuş yaşadıklarından beri bu minvalde yazılar döşeyip duruyorlar. Gına geldi! Bana öyle geliyor ki, aslında daha somut bir şey söylemek istiyorlar da, bir çekinceleri var, bir türlü o netliğe sahip olamıyorlar. Erkan Baş'ın şu söylediklerinden ne anlamalıyız? 7 Haziran seçimlerinde Alper Taş çok somut bir biçimde solun CHP ve HDP dahil bir seçim işbirliği-ittifakı önermişti. Somuttu, olmayacağı belliydi ama hiç olmazsa düşündüğünü çok net bir biçimde ortaya koymuştu. Erkan Baş ne diyor? CHP ve HDP dışında solun bütün kesimleri bir ittifak yapsa o kesimlerin tabanlarının buna uymayacağı ve Erkan Baş'ın ileri sürdüğü pek çok gerekçeyi de sahiplenerek CHP ve HDP'ye oy vereceği açık değil mi? Erkan Baş böyle bir ittifaktan söz ediyorsa bu ittifakın sonuçta AKP'ye yarayacağını bilmez mi? Elbette biliyordu; ama sanırım Erkan Baş'ın söylemek istediği ama bir türlü söyleyemediği başka bir şey var! Erkan Baş ''oylar HDP'ye'' mi demek istiyor? Bunu dediğinde sosyalist bir öznenin ortaya çıkacağını, solun toplumsal bir güç haline gelebileceğini mi düşünüyor? Bu da değilse, nedir?

Şurası çok açık! Türkiye solu seçimlerde çoğunlukla CHP'ye oy veriyor. Çeşitli gerekçeleri var, ayrı konu. 7 Haziran'da bir kısmının HDP'ye gittiğini de söylemek mümkün. 1 Kasım seçimlerinde de böyle olacağı çok açık. Bu konuda ''itifaklar'' diye diretmenin de bir anlamı yok! O zaman Erkan Baş, ve HTKP'nin diğer sözcüleri bu türden yazılarla bize ne anlatmak istiyor anlayan var mı?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
bedrettin
[ ..... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 30.08.2013
İleti Sayısı: 907
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: bedrettin
Cevap Tarihi: 04.09.2015- 14:29


TKP kürt hareketinin başını çektiği hiç bir oluşum, eylem ve mitinge katılmıyordu. HTKP bunun yanlış olduğunu savundu ve ayrılık bu yüzden ortaya çıktı. HTKP ''sokak'' ve ve ''haziran'dan sonra hiç bir şey eskisi gibi olmayacak'' derken bunu kastediyor. TKP siyasetlerinden ayrıştığı konu u ve KP'den farkı da bu. EMEP'ten farklı yanı EMEP kuyrukçu siyasette diretirken hedefini sosyalist devrim olarak değil halk devrimi olarak koymuş olması ve bu devrimci süreçte kürt hareketini önemli bir bileşen olarak görmesi. Kürt hareketine bakış açısından EMEP ile HTKP arasında böyle bir fark olduğunu düşünüyorum. Bu yaklaşımın doğru mu yoksa yanlış mı olduğu konusu tartışmalı bir konu oabilir ancak kürt hareketini yok sayarak da sosyalist bir partinin toplumsal bir güç olma yolunda ilerleyebileceği yaklaşımı da bana sorunlu bir yaklaşımmış gibi geliyor.



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Erkan Baş'tan ''Yenebiliyormuşuz...'' melnur 3 3062 23.04.2019- 00:11
Konu Klasör Zor ama doğru olanlar… - Erkan Baş melnur 1 1847 25.08.2020- 08:50
Konu Klasör Erkan Baş ve TİP'in özgürlük yürüyüşü... melnur 27 1235 28.10.2023- 05:17
Konu Klasör Erkan Baş: Büyük bir hesaplaşma dönemine giriyoruz... melnur 0 441 07.01.2023- 10:07
Konu Klasör Erkan Baş: Erdoğan’a tarihin en büyük yenilgisini yaşatabiliriz... melnur 1 1084 29.09.2022- 09:05
Etiketler   Kasım,   sorumluluğumuz-Erkan,   Baş
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS