SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Faşizm üzerine bir deneme           (gösterim sayısı: 1.919)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
dayanışma
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: dayanışma
Konu Tarihi: 18.09.2015- 10:12


Faşizm üzerine bir deneme

“Aslında onların içinde de iyi insanlar var” en çok kullandığımız cümledir. Ama bu öyle kanıksanmıştır ki bu cümlenin faşizan bir öze sahip olduğunu düşünmeyiz bile.

Resim Ekleme

Volkan Koyutürk

Devletin Kürdistan’da sürdüğü savaşın bir ayağı olarak Batı’daki şehirlerde de son günlerde Kürtlere ve HDP binalarına yönelik saldırılar söz konusu oldu. Bu saldırılar bizlere devlet aygıtının sistematik olarak kitleleri nasıl yönlendirdiğinin de bir göstergesidir.

Türkiye tarihinde sivil faşist kesimin eylemlerinin hiç biri devletin yönlendirmesininin dışında gelişmemiştir. Aksini düşünmek devleti sivil faşist kesimlerden ayırmak olur. Oysaki bu iki kesim iç içedir, bu yüzdendir ki sivil faşist tanımını kullanıyoruz. Faşizm tekelci kapitalizmin bir yönetim biçimidir. Bizim gibi yeni sömürge ülkelerinse sürekli yönetim biçimi. Bu nedenle ne 6-7 Eylül katliamları ne Maraşlar, nede bu gün yaşananlar devletin kontrolü dışında gelişen şeyler değildir.

Derin devlet kavramı da devleti masumlaştırma çabasıdır aslında.
Devletle kontrgerillayı derin devlet kavramıyla bir birinden ayırmaya çalışmak yanlıştır. Devlet ile kontrgerilla iç içedir. Elbette kendi aralarında çatışmalar yaşanır ama bu anlaşmazlıklar iktidar çatışmasının ürünüdür. Yoksa halka karşı açtıkları savaşta bir bütündürler. Eğer biz ayrı olarak görürsek, egemen sınıfın baskı aygıtı olan devleti ve yöneticilerini masum olarak görürüz. Derin devlet kavramı da devleti masumlaştırma çabasıdır aslında. Ama masum değillerdir. Katliamlar bizim gibi ülkelerin bir baskı metodudur. Hiç biri münferit olay değildir. Planlı programlı geliştirilen, yönetilen olaylardır. Bunun için Cumhuriyet tarihine bakmak yeterli.

Faşizmin Sınıf Tabanı İle Kitle Tabanı
Faşizmin tanımı Marksistler nezdinde Dimitrov’un tarifiyle, finans kapitalin, en gerici, en şovenist, en militarist diktatörlüğüdür. Faşizmin sınıfsal tabanı tekelci kapitalizmdir. Fakat tekelci burjuvazi bir avuç kesimi ifade eder. Bu kesimle iktidarını koruyamaz bu yüzden faşizm kendisine bir kitle tabanı yaratır. Doğalında faşizmin sınıfsal tabanıyla kitle tabanı birbirinden farklıdır. Kitle tabanı her ülkenin kendi koşuluna göre şekillenmekle beraber temel olarak en geniş tabanını, orta sınıflar ve lümpen kesimlerde bulur.

Örneğin Almanya’da orta sınıfların büyük bir bölümü Nazilere destek vermiştir. Bu destek bozulan ekonomik ilişkiler, savaşın yenilgisinin yarattığı milliyetçi dalga ve yahudilerle olan tarihsel sorun bunu beslemiştir. Her egemen sınıf devleti iktidarı için bir kitle tabanı yaratmak zorundadır. Bu kitle tabanıyla paramiliter güçlerini oluşturur. Bu güçler halka karşı savaşta askerin, polisin yardımcılığını üstlenirler.

İşçi sınıfının kendi içerisinde, kendisini sömüreni koruyan gruplar yaratır.
Faşizmin kitle zeminini sadece orta sınıflar ve lümpenlerde mi bulur? Maalesef hayır. İşçi sınıfının içinde de yaygındır. Çünkü işçi sınıfının mücadelesini bölmek için milliyetçilik en temel argümandır. İktidar odakları ise bunu gayet iyi bilir ve milliyetçiliği kendi iktidarlarını korumak için vatanın bölünmez bütünlüğü, vatan elden gidiyor gibi sloganlara başvurur. Böylece işçi sınıfının kendi içerisinde, kendisini sömüreni koruyan gruplar yaratır. İşçi sınıfı içerisinde faşizmin gelişiminin temelinde, geleneksel devlet anlayışı, ülkemizde köklü bir sınıf ilişkisinin gelişmeyişi, halkın vatan sevgisini ve dini duygularının kullanılması vardır. Faşizmin halka nüfus etmesinin argümanları da bunlardan çıkar. Yoksulluğunun sebebi olarak kendisinden olmayanı görür.

Faşizmin Düşünsel Aygıtları
Faşizmin temel argümanı bir düşman yaratmasıdır. Her düşman genelde birleştiricidir. Fakat bu düşman yaratımı sunidir. Çünkü asıl düşmanın halk nezdinde görülmemesi gerekir. Her şeyin sorumlusu içinde yaşadıkları düzen değil, bu düşmandır. Açlığın, yoksulluğun vb. sebebi bu düşmandır. Kimdir bu düşman? Nazilerde Yahudilerdi, Türkiye’de Kürtler ve başka yerlerde başka gruplar, uluslar, milletlerdir.

Burjuvazi kendi çıkarını bütün halkın çıkarıymış gibi sunar.Faşizm kitlelerde paronoya yaratır, güvenlik ihtiyacını öyle hissettirir ki, amacı kendi iktidarlarını korumak için güvenlik politikalarını halka onaylatmaktır. Burjuvazi kendi çıkarını bütün halkın çıkarıymış gibi sunar. Faşizm tekelci kapitalizmin yönetememe krizinin bir sonucudur. Bu nokta da faşizmle yönetilen ülkelerde siyasal olarak bir iç savaş söz konusudur. Bu savaşı kendi lehine sürdüre bilmesi için halktan devşirdiği paramiliter gruplara ihtiyaç duyar.

1960’ların sonlarında Türkiye’de devrimci mücadelenin yükselmesine koşut olarak Anadolu’nun yoksul köylerinden, illerinden, insanların vatan sevgisini ve dini inançlarını kullanarak komando kamplarında silahlı eğitimler verilmiş şehirlerdeki lümpen serseri grupları, kişileri ise reisler olarak atamışlardır. Böylece devlet toplumu sağ- sol diye bölmüştür. Halbuki bu noktadan sonra sağ kesim artık halktan uzaklaşmış nihai olarak vatan millet şişirilmesi ile sistemin koruyuculuğunu üstlenmiştir. Oysa ki tek bir bölünmüşlük vardır, o da ezen ezilen diye. Sağcılar diye gruplananlar ise ezenlerin koruyuculuğunu üstlenir. Bu noktada sağ- sol diye bir çatışma yoktur. Faşist saldırılar söz konusudur.

Vatan severlik, burjuvazinin faşizm propagandasının temel argümanıdır. Düşmanlık ve paranoya,vatanseverliğin egemenlerin ihtiyaçları doğrultusunda şekillenmesini sağlar. Doğalında bu gruplarda vatanseverlik diye bir şey yoktur. Vatanseverlik bir propaganda aracıdır.

Faşizmin halkın anti-emperyalist duygularını kullanır. Halka; “Kürtler ya da PKK ya da Komünistler devrimciler Amerika’nın kara ordusudur. Amerika ile iç içedir. (Ya da dış istihbaratlar) Onları kullanmaktadır vb.” şeklinde propaganda yapılır. Böylece kitlelerde Amerikan emperyalizme duyulan tepki farklı bir yöne kanalize edilir. O da PKK’dir, devrimcilerdir. “PKK ile devrimciler ile vb. savaşılınca Amerika ve İsraille savaşılmış olunur” denir. Böylece devletin emperyalizmle olan milyon dolarlık silah anlaşmalarını, NATO’ya askeri üyelikleri, ABD’den madalya alan Komutanları ve ABD’ye gitmeden genaral olamayanlar görünmez olur gider. Emperyalizmle ilişkilerin üstü örtülür.

Faşist Olmayan Faşistler

Büyük bir kısmı faşist olduğu halde faşist olduğunu kabul etmez. Hatta tam tersidir kendince. Onlar faşist değil ülkelerinin bölünmesini istemeyenlerdir.Ama bütün bunlar bir yana bunlar faşizmin bildiğimiz yüzüdür.Bir de faşist olmayan faşistler var. Bir faşiste sorsanız yukarıdakilere pek karşı çıkacak bir şey bulamaz. Hatta kendiside bu duruma eleştirel yaklaşabilir. Faşizm bir ruh hastalığı, sapkınlık ya da bilinç altımızdaki bir şey değil bir ideolojidir. Sistem eğitiminden medyasına bir bilinç yaratır. Bu bilinç siz farkında olun yada olmayın yani bilinçli yada bilinçsiz bir faşist tercih söz konusu olur. Çünkü düşünceyi madde de ayıramadığımız gibi bilincin oluşumunu da sistemden ayıramayız. Faşizm bir yanlış bilincin ürünüdür. Ve bu bilinci yaratan tekelci kapitalizmin. Faşizmin ideolojik düzlemde tekelci kapitalizmin yaratmış olduğu yanlış bilinçtir. Bu durum bilinçli bir hal alır ve ideolojik olarak faşizmi savunur hale gelirsiniz. Ama diğer yandan ve büyük bir kısmı faşist olduğu halde faşist olduğunu kabul etmez. Hatta tam tersidir kendince. Onlar faşist değil ülkelerinin bölünmesini istemeyenlerdir. Onlar göçmenliği, mülteciliği yaşanan kaosun sebebi olarak görürler. Ve kendi şehirlerinde huzurlu yaşamak isterler. Huzuru bozanlar ise bu yabancılardır. Hatta o kadar iyi insanlardır ki yabancı olarak gördükleri insanlar içinden sevdikleri de vardır. Hatta onlara kapılarını açıp insanlık etmişlerdir. Yaşamalarını lütfetmişlerdir. Faşist değillerdir öyle olsalardı, bugün bu insanlar her yeri ele geçirmişken, çeşitli iş yerleri aşıp zengin olmuşlarken, mafyacılık, uyuşturucu kaçakçılığı gibi gayrı- meşru işler yapmış iken “bizim faşist olmayanlarımız” ise hep ezilmiştir.

Düşüncelerimizde açığa çıkmayan faşizm dillerimizde açığa çıkar.“Aslında onların içinde de iyi insanlar var” en çok kullandığımız cümledir. Dilimizdeki bu yansıma düşünsel bakışımızı da açığa vuruyor. Ama bu öyle kanıksanmıştır ki bu cümlenin faşizan bir öze sahip olduğunu düşünmeyiz bile. Bu normal olmayan normalleşmiş bir bilincin ürünüdür. Dilimiz nasıl bizi ele veriyorsa davranışlarımız da ele verir. Onlarla aynı otobüse,metroya bindiğimizde anlamadığımız bir dilde koşmaya başladıklarında yada kılık kıyafetleri bize benzemediğinden, kara olduklarından çirkin olduklarından(!)onlardan uzaklaşırız. Onlara kuşkuyla bakarız. Bu noktada onlar bizim için bir tehlikedir. Ama bu o kadar normaldir ki, onu orada öldürsek haklı olduğumuzu söyleriz. Nazi kamplarından kurtulmuş bir Polonyalı anılarında şöyle söylüyor:“İnsanları öldüre biliyorlardı ve bunu yaparken gayet normaldiler, bunu anlayamıyorum.” (Normalliğin Deliliği, Arno Gruen) Kaç kişi bunu yapmıyor ki, bizden olmayana kuşkuyla bakmak ve bunun normal bir davranış olması.

Faşizm korku salar, bizden olmayanlardan duyduğumuz korku. Bu korku bizim onları öldürmek için meşruiyet hakkını verir.

Korku faşizmin en önemli argümanlarındandır. Çünkü iktidara karşı itaati, kendinden olmayana karşı saldırganlığı getirir. Faşizm korku salar, bizden olmayanlardan duyduğumuz korku. Bu korku bizim onları öldürmek için meşruiyet hakkını verir. İktidarda genellikle eğer toplumsal bir tepki yoksa bu saldırıyı cezasız bırakır.   Ama işin diğer bir yanı bu bir suç değildir sistem için, çünkü hukuk yasalarımız faşizme göre şekillenmiştir. Bu noktada faşizm şiddetini sadece kolluk güçleriyle ya da paramiliter güçleriyle uygulamaz, sıradan halk ile de uygular. Yapılan saldırılar faşizm için normal bir tepkidir. Bu gün Macaristan’da muhabirin mülteci bir aileye attığı tekme faşizm için normaldir. Nasıl ki metroya bindiğimizde bizden olmayanla yan yana gelmek istemiyorsak. Bu gün Kürt iş yerlerini yakanlardan hiç bir farkı yoktur o kadının yaptığından ya da medya aygıtlarından. Irkçı saldırılara “ırkçı saldırı” demek yerine “tehlikeli gerginlik”, “halk tepki gösterdi” gibi sunan bizim medya kuruluşlarımızla Macar kameraman arasında hiçbir fark yoktur. Faşizm öyle bir toplumsal ruh hali yaratır ki bugün komşumuz olanlar yarın bizi ispiyonlayacak hatta öldürecek ilk kişiler haline gelirler.

Gezite



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör 'Faşizm' üzerine birkaç not... melnur 0 2812 26.05.2019- 08:28
Konu Klasör 12 Eylül ve Faşizm... umut 8 5426 13.09.2021- 11:07
Konu Klasör Sokaktaki faşizm... melnur 0 751 14.06.2022- 10:36
Konu Klasör Faşizm sonrasının sorunları melnur 2 1676 02.07.2021- 01:38
Konu Klasör Adını koyalım artık: Faşizm... melnur 5 2877 12.03.2021- 00:48
Etiketler   Faşizm,   üzerine,   bir,   deneme
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS