SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 9 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   2   3   4   [5]   6   7   8   >   son» 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
Kaçak
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: Kaçak
Cevap Tarihi: 01.10.2015- 11:30


Alıntı Çizelgesi: umut yazmış

evet değerli forumdaşlar, görüyorsunuz değil mi olayı? fikre fikirler karşılık vermek istemez miydi sizce de pro.sosyalist? isterdi tabii. ama fikir olsa dükkan sizin.

Her yazısı sol düşmanlığı olan birinin bu yorumu owert seni rahatsız etmiyor mu? Tam bir liberal, her fikre fikirle cevap verilirmiş, sol düşmanlığı ne zamandan beri fikir haline geldi? Bunları fikir olarak kabul etmeyenlerin cevabı proletersosyalist gibi olacaktır. Kaçak'ı eleştirmek yerine proletersosyalist arkadaşı eleştirmek bana anlamsız geldi.





her mesaja cevap vermiyorum. mesela denizcan'ın kibarlıkla ilgili mesajına cevap vermedim. ama buna vereceğim. çünki ibretlik bir mesaj yazmış.

bu ibretlik mesajı yazan kişi "forum yöneticisi". yani forumu, forum kurallarına göre yönetmekle görevli birisi. ama bir üyeye karşı hakaret eden başka bir üyeyi desteklediğini açıkça yazabiliyor. hakaret eden üyeden değil de, hakaret edilen üyeden rahatsızmış. "proletersosyalist arkadaşı eleştirmek" ona "anlamsız" gelmiş!

bakalım forum kurallarına hemen...

"6-Sitemizde her ne sebebten olursa olsun küfür ve hakaret edilemez. Kişi, kurum ve katılımcılara küçük düşürücü, alaycı ifadeler kullanılamaz."

http://www.solpaylasim.com/k5-forum-kurallari.html

bu açık kurala rağmen umut adlı bu yönetici, kurallara uymadan forum yönetiyor. üstelik bu forum "sol" bir forum. adı da "sol paylaşım"...

benim sol karşıtı, sol düşmanı vb olduğumu, fikirlerimin sola karşı fikirler olduğunu iddia ederek bunları kendince meşrulaştırıyor. oysa forum kurallarında açıkça şu yazıyor:

"2-Forumumuzun sol sosyalist bir platform olma özelliği,farklı görüşlerin eleştirilerine kapalı olacağı anlamına gelmediği gibi, eleştiriye açık olması da bilgi içermeyen ezberlerle anti-marksist ve faşist yorumlara yer verileceği anlamına da gelmemektedir."

yani bu kurala göre ben, "bilgi içermeyen ezberlerle anti-marksist ve faşist yorum" yapamam. ama onun dışında fikirlerimi açıkça ifade edebilirim. bunları isteyen sol karşıtı vb bulabilir. ama bunların bilgi içermediği ve ezberlere dayandığı, anti marksist olduğu veya faşist olduğu kanıtlanmadıkça yazılarıma yasak getirilemez.

bu forumda kimlerin bilgi içermeyen, ezbere dayalı yorumlar yaptığı, başka yerlerdeki yazıları kopyaladığı biliniyor. ama bunlara söz söylenmiyor. çünki ortalama sol kalıplara aykırı değil.

aykırı olana fikirle karşı çıkılabilse çıkılır tabii. ama fikir olmayınca...

işte solumuzun hâl-i pürmeali. :)



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
dayanışma
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: dayanışma
Cevap Tarihi: 01.10.2015- 12:13


Şimdi de kurallara sığınma, kurallarda kaçak arama derdine mi düştün? anti marksist yorumların yapılamayacağı söyleniyor kurallarda, senin bu sol düşmanlığın buraya girmiyor mu? Sana söylenmedik şey kalmıyor, sen yarabbi şükür deyip, kurallarda yazmıyor diyorsun? Kendini solcu olarak göstermeye çalışan, deşifre olan bir Aktrol müsün nesin? Solcuymuş! Ne zamandan beri sola düşmanlığı tescilli birileri solcu oldu bu ülkede? AKP solcusu musun? Proletersosyalist az bile söylemiş. Biz burada onun söylediklerini söyleyince tepki alıyorduk, bu tiplerin yazdıklarını sol eleştiri olarak görüp ciddi ciddi cevap mı yazmalıyız?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
dayanışma
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: dayanışma
Cevap Tarihi: 01.10.2015- 12:14


BÜYÜK YANILGILAR (II)
Bolşeviklerin Rusya'da devrim yaptığı hikayesine kanmamış olan azdır. Sağcı olsun, solcu olsun, buna inanan epey insan hala kalmıştır. Halbuki bu tarihin en büyük yalanlarından birisidir. Şanlı "Oktobr Revolüsyonu" elbet tamamen değilse de, büyük ölçüde hayal mahsulüdür. Gerçekler eğilip bükülerek durumdan bir devrim masalı çıkartılmıştır. O dönemde insanlar buna inanmaya razı, hatta istekliydi. Sanayileşmiş savaşın sonsuz dehşeti insanları buna hazırlamıştı.
1914-1990 arası aslında üç aşaması olan tek bir savaştır. 1914-18, 1939-45 ve 1945-1990 Soğuk Savaşı. 1918-39 arası da bunun çeşitli alt savaşlarıyla doludur. 1919-22 Türkiye ve 1936-39 İspanya gibi. 1990'da, Soğuk Savaşın sonu ile 1917'de başlayan Sovyet efsanesinin yıkılması bu uzun ve büyük savaşın son noktasıdır.
İşin doğrusu şöyledir:
Rusya apar topar sürüklendiği Birinci Dünya Savaşı'nda inanılmaz kayıplara uğramış ve Çarlık rejimi yıkılmıştı. 1917 Şubat devriminde Lenin Rusya'da olmadığı gibi, Bolşeviklerin pek bir rolleri de yoktu. Çar Nikola tahttan feragat ettikten sonra genel karargahtan ayrılıp Petrograd'a döndü ve evinin kapısında bir nöbetçi tarafından "Yoldaş Romanof, tutuklusun" sözleriyle karşılandı. İlk başta sadece ev hapsinde tutuldu. Şubat devrimi sonrasında Rusya sahipsiz kaldı. Duma ülkeye sahip çıkmaya çalıştı ama kurulan geçici hükümet güç sahibi değildi ve ordu kısa sürede dağıldı. Yazın girişilen bir darbenin engellenmesi Bolşeviklere prestij kazandırdı. Hükümet başkanı Kerensky sonbaharda işler kızışınca kaçıp ömrünü sürgünde tamamladı. İşte Bolşevikler tam da bu güç boşluğunda sahneye çıkıp, devrimci sosyalistlerin sol kanadı ile birlikte iktidara el koydular. Ekim İhtilali denilen olayın hemen arkasından yapılan Kurucu Meclis seçimlerinde Bolşevikler oyların sadece % 25'ini, Devrimci Sosyalistler ise % 58'ini aldılar. Geri kalan oylar da Anayasacı Demokratlar, burjuva partiler ve Menşevikler arasında paylaşıldı. Ordu birliklerinde yapılan seçimlerde de Bolşevikleri azınlıktaydı. Sadece Petrograd ve Moskova'daki asker oylarında çoğunlukları vardı. İşte, bu iki büyük kentteki askerlere dayanarak iktidara el koyacaklardı. Kurucu Meclis'i çalıştırmayıp 1918 Ocak ayında milletvekillerini Meclise sokmadılar. Bunun için Meclisin kapısındaki birkaç nöbetçi yeterli olmuştu.
Bolşevikler iktidarı aldıktan sonra ilk olarak işçi muhalefetini tasfiye ettiler ve yaptıkları işlerin söylediklerinden farklı olduğunu ilk anlayan grup olan devrimci Kronstad denizcilerini öldürdüler, sendikaları denetime aldılar ve ülke kanlı bir baskı altına girdi. Bu sırada sözde iktidar organı olan Sovyetler çoktan sadece biçimsel bir kurum haline gelmişti. Gerisi sonsuz baskıların devamıdır. İşçiler ve komünistlerden sonra, uluslar baskı altına alındı. Devrim lafları ise sürdürüldü, çünkü Bolşeviklerin bir efsane yaratması gerekiyordu. Şanlı devrim masalını yutturmak için Hıristiyan törenleri askeri geçitle birleştirildi. Din uluları yerine Marx, Engels ve Lenin'in putlaştırılmış resimleri ve dogmalaştırılmış sözleri Kızıl Maydan'da taşındı. Ayrıca, bu efsaneye, dünya emekçilerinin desteği için de gerek duyulmaktaydı. Rus devletinin dünya partileri üzerinde bir hegemonya aracı olarak Komintern kuruldu. Bu ikiyüzlü gösteriye kanmayan milyonlarca komünist hunharca öldürüldü.
Acıdır tarih, vesselam.''


owert bunu kim yazmış?




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
proletersosyalist
[ Bekir Sami ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.09.2014
İleti Sayısı: 709
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: proletersosyalist
Cevap Tarihi: 01.10.2015- 15:32


Alıntı Çizelgesi: owert yazmış

Yalancısın, iftiracısın, sol düşmanısın yani tipik bir düşkünsün. Böyle olmasan devletçi ağızla, sağcılardan devşirdiğin argümanlarla aynı şeyleri zırvalamazsın.

proletersosyalist neden bu kadar sert yazmak zorundasın.? Neden ila yalancı,iftiracı,sol düşmanı,zırvalıyorsun ''gibi   diyorsun.(EF,SF ,SP da Birilerini   hatırlatıyorsun bana )Bu sol forumlarda kötü bir alışkanlık. Bu alışkanlığa sebep olanlar ezelden beri var. Artık bende iflah olunmaz bir durum görmeye başladım. Çünkü buna itiraz ettiğimiz de çok övünülecek şeymiş gibi   ''bu memelektte göte göt derler'' gibi savunularla   karşılaşıyoruz.   Bırakında yazıklarınızla bunu okuyanlar   karar verici olsun. Eminim bu karalarıda sizin yukarda yazdıklarınız dışında olabilir. Belkide sizinki gibi olabilir ama lütfen bismilah ile bu kelimelerden kaçınalım. İla sizin gibi düşünmek zorundamı insanlar. Yada ila böyle düşünün demek zorundamısınız. Siz düşüncenizi ustupluca ortaya koyabilirsiniz ? İla bu kelimeleri yazmak zorunda değilsin. Eğer yazmaya başlarsak herkesin torbasında bu kelimeler var.

Daha sonra iş şirazeden çıktı oluyor. Peki çıkaran yine biz olmuyormuyuz.

Bakın sizebir yazı aktarayım ..

BÜYÜK YANILGILAR (II)
Bolşeviklerin Rusya'da devrim yaptığı hikayesine kanmamış olan azdır. Sağcı olsun, solcu olsun, buna inanan epey insan hala kalmıştır. Halbuki bu tarihin en büyük yalanlarından birisidir. Şanlı "Oktobr Revolüsyonu" elbet tamamen değilse de, büyük ölçüde hayal mahsulüdür. Gerçekler eğilip bükülerek durumdan bir devrim masalı çıkartılmıştır. O dönemde insanlar buna inanmaya razı, hatta istekliydi. Sanayileşmiş savaşın sonsuz dehşeti insanları buna hazırlamıştı.
1914-1990 arası aslında üç aşaması olan tek bir savaştır. 1914-18, 1939-45 ve 1945-1990 Soğuk Savaşı. 1918-39 arası da bunun çeşitli alt savaşlarıyla doludur. 1919-22 Türkiye ve 1936-39 İspanya gibi. 1990'da, Soğuk Savaşın sonu ile 1917'de başlayan Sovyet efsanesinin yıkılması bu uzun ve büyük savaşın son noktasıdır.
İşin doğrusu şöyledir:
Rusya apar topar sürüklendiği Birinci Dünya Savaşı'nda inanılmaz kayıplara uğramış ve Çarlık rejimi yıkılmıştı. 1917 Şubat devriminde Lenin Rusya'da olmadığı gibi, Bolşeviklerin pek bir rolleri de yoktu. Çar Nikola tahttan feragat ettikten sonra genel karargahtan ayrılıp Petrograd'a döndü ve evinin kapısında bir nöbetçi tarafından "Yoldaş Romanof, tutuklusun" sözleriyle karşılandı. İlk başta sadece ev hapsinde tutuldu. Şubat devrimi sonrasında Rusya sahipsiz kaldı. Duma ülkeye sahip çıkmaya çalıştı ama kurulan geçici hükümet güç sahibi değildi ve ordu kısa sürede dağıldı. Yazın girişilen bir darbenin engellenmesi Bolşeviklere prestij kazandırdı. Hükümet başkanı Kerensky sonbaharda işler kızışınca kaçıp ömrünü sürgünde tamamladı. İşte Bolşevikler tam da bu güç boşluğunda sahneye çıkıp, devrimci sosyalistlerin sol kanadı ile birlikte iktidara el koydular. Ekim İhtilali denilen olayın hemen arkasından yapılan Kurucu Meclis seçimlerinde Bolşevikler oyların sadece % 25'ini, Devrimci Sosyalistler ise % 58'ini aldılar. Geri kalan oylar da Anayasacı Demokratlar, burjuva partiler ve Menşevikler arasında paylaşıldı. Ordu birliklerinde yapılan seçimlerde de Bolşevikleri azınlıktaydı. Sadece Petrograd ve Moskova'daki asker oylarında çoğunlukları vardı. İşte, bu iki büyük kentteki askerlere dayanarak iktidara el koyacaklardı. Kurucu Meclis'i çalıştırmayıp 1918 Ocak ayında milletvekillerini Meclise sokmadılar. Bunun için Meclisin kapısındaki birkaç nöbetçi yeterli olmuştu.
Bolşevikler iktidarı aldıktan sonra ilk olarak işçi muhalefetini tasfiye ettiler ve yaptıkları işlerin söylediklerinden farklı olduğunu ilk anlayan grup olan devrimci Kronstad denizcilerini öldürdüler, sendikaları denetime aldılar ve ülke kanlı bir baskı altına girdi. Bu sırada sözde iktidar organı olan Sovyetler çoktan sadece biçimsel bir kurum haline gelmişti. Gerisi sonsuz baskıların devamıdır. İşçiler ve komünistlerden sonra, uluslar baskı altına alındı. Devrim lafları ise sürdürüldü, çünkü Bolşeviklerin bir efsane yaratması gerekiyordu. Şanlı devrim masalını yutturmak için Hıristiyan törenleri askeri geçitle birleştirildi. Din uluları yerine Marx, Engels ve Lenin'in putlaştırılmış resimleri ve dogmalaştırılmış sözleri Kızıl Maydan'da taşındı. Ayrıca, bu efsaneye, dünya emekçilerinin desteği için de gerek duyulmaktaydı. Rus devletinin dünya partileri üzerinde bir hegemonya aracı olarak Komintern kuruldu. Bu ikiyüzlü gösteriye kanmayan milyonlarca komünist hunharca öldürüldü.
Acıdır tarih, vesselam.''


İsmini burada vermiyorum.Bu yazıyı kim yazdı biliyormusun .? Göstermek istediğim sol cenah içinde bu denli tartışmaların olduğu.

Ha bunlar basit gelebilir ,yada öemsenmez görülebilir ama unutmayalım böyle bir gerçeklikte var . Ne yapalım şimdi ,önüze gelene küfürmü edelim. Edilmez demiyorum . Edilmişse edilir. Ama ilk küfen biz olmamak için çaba göstermeliyiz.

Yoksa göte göt denilecek o kadar çok   yazılanlar   var ki ,hangisinle baş edilecek



Abi beni bilirsin kimseye durup dururken küfür etmem, hakaret etmem. Fikir tartışmaya da her zaman açığım. Her üç foruma da üyeyim ve yaptığım tartışmaları sende biliyorsun. Hiç fikir tartışırken hakaret ettiğimi gördün mü? Anca karşıdaki ederse karşılığını veririm. Ancak elma ile armutları birbirine karıştırmayalım. Kaçak denen adam fikir tartışması yapmıyor. Fikir tartışmasında oturur; misal PASS'ı, halk savaşını, sömürgeleşmeyi, Kürdistan ve Kürtler üzerine olan konular gibi çeşitli başlıkları tartışırsın. Anlaşırsın, anlaşmazsın bu önemli değil. Ama Kaçak fikir tartışması yapmıyor ki. Çıkıp PASS'ı mı tartıştı, suni dengeyi mi tartıştı vs.. Kaçak yıllardan beri duyduğumuz sağcı-devletçi argümanlarla, komplo teorileriyle sosyalistlere, devrimcilere küfrediyor, iftiralar atıyor. Yok rastgele ateş açmışmış, İşidvari pozlarmış, 17 yaşında öldürülen yoldaşmış, devrimci mahallelere etmediği hakaret yok.. Soruyorum sana bu mu fikir tartışması?   Bunlar bir sosyalistin tartışmasının temelini oluşturabilir mi?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
proletersosyalist
[ Bekir Sami ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.09.2014
İleti Sayısı: 709
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: proletersosyalist
Cevap Tarihi: 01.10.2015- 15:58


Alıntı Çizelgesi: Kaçak yazmış

Alıntı Çizelgesi: proletersosyalist yazmış
Yalancısın, iftiracısın, sol düşmanısın yani tipik bir düşkünsün. Böyle olmasan devletçi ağızla, sağcılardan devşirdiğin argümanlarla aynı şeyleri zırvalamazsın. Sana anlatıyoruz diyoruz ki kimse rastgele, durup dururken ateş açmadı ülkücü caniler devrimci mahallelere, onca bedelle inşa edilen ve hala onlarca bedelle korunan mahallelere arsızca saldırmaya, katliam provası yapmaya geldi. Ama bu sefer Maraşlarda, Sivaslarda olduğu gibi örgütsüz bir halk yoktu karşılarında. Anında karşılığını aldılar defolup gittiler. O kadar halk düşmanı bir adamsın ki halkın kendini korumasına, savunmasına yeni Maraşların olmamasına ağlıyorsun. Neymiş saldırıya gelen ülkücülerden biri ölmüşmüş. Keşke Sivas da, Maraş da da kendi örgütlenmelerimiz olsaydı da bizlerden onlarca can gideceğine bize saldırmaya gelen yobaz sürüsünden, ırkçılardan bir kaç kişi ölseydi bu felaketler yaşanmasaydı. Zaten iddia ettiğin gibi solcu olsaydın tüm bunları açıklamama gerek kalmazdı ama devletin safında satılık bir soytarı olduğu için tekrarlamak durumunda kalıyorum.

Böyle bir kafa ezilenlerin meşru şiddetini, Berkin ve Berkin nezdinde tüm katledilen yoldaşlarımızın hesabını devletten soran devrimci şiddetle İŞİD gibi orta çağcı yobazların, halk düşmanlarının şiddetini de aynılaştırmaya çalışıyor. Yetmediği gibi bin bir bedelle korunan mahallelere, şehirde nefes alabildiğimiz, rahatça eylemlerimizi, anmalarımızı yapabildiğimiz, halkımızla bütünleştiğimiz, halkla birlikte düzenin her türlü pisliğinden arındırmaya çalıştığımız bölgeleri, yeni bir yaşamı inşa ettiğimiz bölgeleri utanmadan küçümseyip, aşağılamaya çalışıyor. Ne Şafak ve Bahtiyar'ın devrimciliğini, onların eyleminin meşruluğunu sorgulayabilirsin nede devrimci mahalleleri, buradaki halkın örgütlenmelerini sorgulayabilirsin. Senin gibi tek yaptığı iş devrimcilere saldırmak olan, tek yaptığı konuşmak ve oda egemenlerin ağzıyla olan biri tüm bu değerlerimize laf söyleyecek konumda değil. Defol git ülkücü forumlarda, sağcı kafalı dostlarınla bunları, devletin kulağınıza üflemesiyle ürettiğiniz iftiraları tartış. Yok illa burada tartışacağım diyorsan da karşılığını alırsın. Devrimcilere, devrimci değerlere saldırmana geçit verecek değiliz.[/size]


evet değerli forumdaşlar, görüyorsunuz değil mi olayı? fikre fikirler karşılık vermek istemez miydi sizce de pro.sosyalist? isterdi tabii. ama fikir olsa dükkan sizin.

fikir olmayınca hakaret ve küfür aynen devam. peki umursuyor muyum? tabii ki hayır. neden peki? çok mu "larç"ım? hayır, sebebi, bu genç arkadaşın hakaret ve küfürlerinin çaresizliğinden kaynaklı olduğunu bilmemdir.

orada mıydı burakcan öldürüldüğünde? sanmam. peki nereden biliyor "ülkücülerin" katliam yapmaya oraya geldiğini? ona öyle anlatmışlar, öyle okumuş, oradan biliyor. peki orada olmuş olsa yine doğru olarak biliyor diyebilir miydik? diyemezdik, çünki balık misali deniz içinde olup suyu bilmeyen kalabalıklara yaptırılan çok katliam, cinayet, yağma eylemi vardır tarihte.

bana maraş'dan, sivas'dan söz ediyor. peki o yılları yaşadı mı? yaşı eriyor mu 80 öncesine? tabii ki hayır. o yıllarda neydi bu arslan parçası? evet, bildiniz, bir portakal ağacının ucundaki kelebeğin ayaklarına bulaşan bir polen. :)

peki maraş'ı, çocum'u, malatya'yı kime anlatmaya çalışıyor? bana. yani o yıllarda genç bir sosyalist olarak elinden geldiğince devrimci mücadeleye katılmaya çalışan bana. maraş'ın, çorum'un acılarını, direnişlerin, fatsa'nın gururunu ve öfkesini içinde yaşamış olan bana.

"ülkücü"ler katliam yapacaklarmış ama bu şaibeli şehbaz'lar engel omuş. nasıl? 20 yaşlarında bir çocuğu öldürerek. bu saçma hikayeye bu genç adam, eline silah alıp mahalleyi koruduğunu, kurtardığını sanacak kadar aklı başından uzak kişilerden de değil; onların şeflerinin dergilerinde yazdıklarından okuyup inanıyor. bizim de inanmamızı istiyor. inanmayacağımızı bilse bile bizlerin bu korkunç yanlış yolu eleştirmemizin önünü böyle kesmek istiyor. ajitatif ve keskin söylemle, eleştirenleri ağır ithamlarla suçlayarak ve hakaret ederek.

işte bunu bildiğim için kızmıyorum ve gülüyorum. bunlardan sf'de çok vardı. sonunda pes edip, forumu da protesto edip uzaklaşmayı seçtiler. tek başıma onların hakkında gelebilmiştim. üstelik o cephe'li grubun, cephe'li olmayan destekçileri de vardı ve bana karşıydı.

sf'ye tekrar geldiğimde bunlardan biriyle tekrar başladık tartışmamıza. bir süre sonra "forumlarda yazmanın zaman kaybı olduğu ve asıl devrimci mücadeleyi dışarıda vermek gerektiğini" söyleyerek yazmayı bıraktı. ben yasaklandıktan sonra bir ara baktım; tekrar yazmaya başlamış. :)

böyledir bunlar... fikrî derinliği ve güveni olmayıp da burnu büyük iddiaları olanların tümü böyledir. düşünsenize, hem bir çukur kadar sığ, hem de kendini öncü, kurtarıcı, tek doğrunun mutlak sahibi addediyor. :)


Kaçak sende fikir yok ki senle fikir tartışayım. Sağcılardan devşirdiğin yalan yanlış iftiralar ve salakça söylediklerin var. Salakça çünkü diyorsun ki ''ne biliyorsun mahalleye katliam yapmaya geldiğini?''. Bu kadar mı kafan çalışmıyor? Adamlar solcuların, devrimcilerin mahallelerine bütün cani ''ülküdaşlarını'' çağırmışlar, saldırı için yazılar yazıp, yürüyüşe geçmişler sen diyorsun ki ''ne biliyorsun katliam yapmaya geldiğini''. He ya gelip devrimcilerin mahallesine sosyalistler kardeşleriyle oturup fikir tartışacaklardı değil mi? Bu saçmalığına inanmamızı bekliyorsun? Saçmalıkların devam ediyor ''ateş ederek mi mahalleyi korudu''? Nasıl koruyacaktı? Sivas'da, Maraş'da olduğu gibi oturup bekleselerdi, kitle nasıl olsa dağılırdı yoksa devletin kolluk güçleri gelip asayişi sağlardı değil mi? O dönemde ben yaşadım, sen yaşamadın bana anlatma diyorsun madem yaşadın bu katliamları ne diye hala halkın örgütlenmelerine, kendini korumasına küfrediyorsun? Neden biri ölmüşmüş. Kusura bakma.. Halkımızı korumak için, yoldaşlarımızı korumak için canilerden bir kaç kişi öldü diye ağlayacak değiliz. Malatya direnişinde de(yaşadım diyorsun ya o dönem bilmen lazım) o canilere karşı halk örgütüyle birlikte elinde silahla direndi, ateş açtı onlara. Ama bu sayede bir Çorum, Maraş yaşanmadı. Hadi Malatya'dan da utan şimdi. İçinden çıktım diyorsun bide arsızca.. Çıkmışsın ama o direnenlerin ne ruhu, ne düşünceleri, ne de iradelerini anlamışsın. Anlasan bugün geldiğin nokta; tek yaptığı iş devrimcilere, sosyalistlere onların oluşturduğu değerlere ve mücadelesine küfretmek olan ve buna rağmen utanmadan kendine solcuyum diyen onursuz ve arsız bir herif olmazdın.

Bu arada senin fikri derinliğin ne merak ediyorum? Kelime oyunların mı? Uydurma komplo teorilerin mi? Devrimcilere hakaretin mi? Utanmazca tüm bu sığlığını, devletçi ağzını bize entelektüellik, düşünürlük gibi pazarlamaya çalışıyorsun, karşı tarafta bu zırvalıklarına karşı çıktığı için cahil oluyor tabi. Asıl burnu büyüklük, asıl kendini bilmezlik sende var.





Bu ileti en son proletersosyalist tarafından 01.10.2015- 16:44 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
proletersosyalist
[ Bekir Sami ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.09.2014
İleti Sayısı: 709
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: proletersosyalist
Cevap Tarihi: 01.10.2015- 16:22


''Kaçak'a neden   kibarlık gösterisinde bulunalım? Hangi nedenlerle, sanki solcu birşeyler söylüyormuş gibi onu ciddiye alalım? Buraya faşist olduğunu söyleyen biri gelse ve Kaçak'ın söylediklerini söylese ona kibarlık mı göstereceğiz?''

Faşist biri gelip bunu yapsa Kaçak'ın yaptığından yine daha iyidir. Adam hiç değilse açık açık faşistim diyor, kimliğini ortaya koyuyor, belli ölçülerde samimi. Böyle bir kimliğe gerekli cevabı verir, daha da fazla devam etmezsin. Ama Kaçak'ın yaptığı sinsice, onursuzca. Bir yandan kendini solcu aydın, düşünür, mücadelenin içinden çıkmış gibi pazarlıyor devamında ise tek yaptığı sola, devrimcilere küfretmek, iftira atmak. İşte sol görünümlü bu devletçi soytarılık en tehlikeli olanı. Bu tipler egemenler için en kullanışlı, halkın kafasını karıştırmak için en uygun tiplerdir. Hayatın her yerine serpiştirmişler bunlardan. Gazetelerde, park forumlarında, internet forumlarında vesaire.. Nabi Yağcı mesela bunun en tipik örneklerindendir. Örnekler çoğaltılabilir. Kaçak da işte bunlardan...

''Her yorumuyla sola saldırmaktan başka bir şey yapmayan ve bunu da solu küçümseyerek ''size akıl veriyorum'' şeklinde ortaya koyan biri için çok normal şeyler söylüyormuş gibi ciddiye mi almalıyız?''


İşte tüm bu durumlar nedeniyle ciddiye almamaktan öte bunların ifade kanallarını en azından kendi saflarımızda yok etmek gerek. Böyleleri bizim aramıza sızıp, rahatça zehirlerini dökememeli.  




Bu ileti en son proletersosyalist tarafından 01.10.2015- 18:12 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
Kaçak
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: Kaçak
Cevap Tarihi: 01.10.2015- 17:01


şöyle düşün bekir, şu yazdığın zırvaları halkın içinde, toplumun önünde söyleyebilir misin? sanal ortamda sanal mahlaslarla yazmak kolay. açık kimliğinle, herkesin önünde, çıkıp burakcan'ın, berkin'in intikamı alınsın diye öldürüldüğünü söyleyebilir misin?

veya mayın patlatılırken ölen küçük çocukların, çorbacıdaki polislere saldırılırken ölen çorbacının yakınlarının önünde, uykudayken basılıp da öldürülen polislerin yakınlarının önünde, kaza ihbarıyla çağrılıp öldürülen polisin dul eşinin önünde bu saçmalıkları söyleyebilir misin?

onların acılı gözlerine bakarak diyebilir misin ki "çocuklarınız, eşiniz, babanız, şu şu dava uğruna öldü"? arada kalıp ölenlerin yakınlarından özür dilesen kabul olunur mu? mesela karayılan özür diledi, ölen küçük kız için ve pusudan kaçarken öldürülen doktor için. sence kabul edilmiş midir özrü?

yasin börü için özür dilemediler ve zaten üstlenmediler de. üstlenmediler ama bu vahşice cinayeti sanki sağır, kör, dilsiz olmuşlar gibi, sanki 3 maymunu oynuyorlarmış gibi sütunlarında, sayfalarında doğru düzgün yazmadılar bile. devlet güçlerinin öldürdüğü çocukları, gençleri bangır bangır "devlet çocuk öldürüyooorrr", "devlet yine katliam yapıyooorrr" diye yazan bu devrimci(!) medya kalemşörleri, sanal medya müdavimleri, nedense yasin börü için de, burakcan için de suspus oldular.

ve ef'de bir üye, onun hakkında "hizbullahçıydı, kesin bilgi" deyiverdi!

düşün bekir'iğim, sami'ciğim, düşün; 16 yaşındaki bir çocuk alçakça, vahşice katlediliyor, apartmandan aşağı atılıyor, üzerinden arabayla geçiliyor; bu olayı kimin yaptığını değil, yanlışlığını konuşurken biri kalkıp "hizbullahçıydı, kesin bilgi" diyor. ne dersin?

bre insanoğluinsan! hizbullahçı olsa ne olur, 16 yaşında bir çocuk. çocukları savaştırıyorsun, onların ellerine bombalar verip attırıyorsun, ellerinin parçalanmasına sebep oluyorsun. bunlar çocuk yahu! sen kendi çocuğuna bunları yaptırır mısın? alır okutursun, üzerine titizlenirsin, kaygılanırsın. ama başkasının çocuğu ve senin gözünde sadece kafa sayısı, sadece malzeme.

bu solculuk mu? solculuk bu mu?

sami'ciğim, bekir'im, söyle bana, dhkp-c burakcan'ı öldürdü ve bunu sahiplenirken "berkin'in intikamı alındı" diye sahiplendi. yani mahalleye katliam yapmaya gelen birilerine karşı savunma değil, "intikam" olarak yansıttı. ama gerektiğinde "savunma" oluyor, öyle mi? bense sana soruyorum, orada mıydın? gördün mü? okuduklarına inanır mısın sorgulamadan? saf mısın? yoksa basit bir aparatçik mi, manüplatör mü?

saf olduğunu varsayarak yumuşak ve anlayışlı yazmaya devam ediyorum. ama basit bir aparatçiksen ve alçak bir manüplatörsen, o yönde bir hava sezinlersem, yazım üslubum değişir.

bekir'ciğim, sami, demişsin ki, "neden benimle pass'ı tartışmıyor?" bekir'im, sen kimsin ki seninle pass'ı tartışayım? şaka şaka... tartışayım da konumuz pass değil ki. ben pass'ı da yanlış buluyorum ve eleştirisini de çok yerde yaptım zaten ama bu devirde, çoktan bayatlamış, paslanmış pass'ı tartışacaksam karşımda biraz bilen birisini görmek isterim. çok istiyorsan aç pass başlığı, orada tartışalım. ama sf'dekilerle pass'ı tartışıyorduk, kaçıkaçıverdiler nedense.

konumuz pass değil. ben mahir'lerin pass anlayışını eleştiririm ama onların mücadelesine, devrimci anısına asla saygısızlık etmem. aksine, onların anısını daima yükseklerde tutarım. yanlıştır, ama devrimcidir, erdemlidir, değerlidir.

ama bugünün dhkp-c'si içi boşalmıştır, yozlaşmıştır, çürümüştür. karikatürize olmuştur, manüple olmuştur, şaibeli olmuştur. bunu da defalarca yazdım, açıkladım. elindeki gencecik kadroları, ellerine uyduruk silahlar verip, narin bedenlerine bombalar bağlayıp, basit hedeflere yönlendiren ve aleni onları harcayan, ziyan eden böyle başka bir örgüt var mıdır?

savcıyı neden vurdular kimbilir? o gençleri gönderip ışidvari pozları verdirdiler. neden? ne anlamı vardı ve ne işe yaradı? bana bunu söyleyebilir misin bekir?

haydi bana bol hakaret ve bol hamasetle karışık bir miktar saçmaladın diyelim. peki bunları o savcının dul eşine ve yetim çocuklarına söyleyebilir misin? gözlerinin içine bakıp, gözlerini kırpmadan, bunun anlamlı ve devrimci bir eylem olduğunu anlatabilir misin?

eğer evet diyorsan, o zaman sen insanî değerler anlamında düşmüş-bitmiş birisin demektir. evet diyemiyorsan ve başka saçmalıkları bana sıralayacaksan, o zaman da bil ki, saçmalamakla bir yere varamazsın.

bekir'im, ben çorum, maraş katliamları yaşanırken halkın savunmasına karşı çıkmadım. aksine, onlar tabii ki gerekliydi ve başarılı olunabildiği yerlerde halkı korudu. olunamayan yerlerde korkunç katliamlar yaptılar. tabii ki silahı savunma olacak. ama bugün bunu dhkp-c yapıyor mu? sence öyle mi? gerçekten inanıyor musun? yoksa aleni yalan mı söylüyorsun? okuduğun dergilerden bunu söylüyorsan safsın derim. yok bilerek konuştuğunu söylersen yalan söylüyorsundur.

bekir'im, sami'ciğim, dergilere inanma. onlara fazla önem verme. aklını çalıştır. sorgula. yazdıklarım üzerine biraz düşün. bak, sen bana hakaret ediyorsun, ben yine de düzgün (belki biraz alaycı) ve kibar cevaplar veriyorum. seni bu zırvalıklardan düze çıkarmaya çalışıyorum. hemen çalakalem cevap verme. yazdıklarımı iyi oku, üzerinde düşün. olmayacak anlamlara çekmeden, sana ne demek, ne anlatmak istediğim üzerinde biraz düşün. ondan sonra cevabın varsa efendice ver. öyle masa başından, klavye tuşlarından pass'ı-mass'ı ağzına almaya da kalkma. haydi şimdi pass'tır git.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
umut
[ umut yarın ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.09.2013
İleti Sayısı: 3.105
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: umut
Cevap Tarihi: 01.10.2015- 17:51


"6-Sitemizde her ne sebebten olursa olsun küfür ve hakaret edilemez. Kişi, kurum ve katılımcılara küçük düşürücü, alaycı ifadeler kullanılamaz."

http://www.solpaylasim.com/k5-forum-kurallari.html


Zeytinyağı yağı gibi de üste çıkmaya çalışıyorsun. Bu ilk değil, buraya geldiğin günden beri bu sol düşmanlığından vazgeçmedin. 1 ay boyunca cezalısın.



Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 9 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   2   3   4   [5]   6   7   8   >   son» 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör SOLpaylaşım'ın solculuğu hakkında. melnur 0 3781 05.10.2013- 17:05
Etiketler   Solpaylaşım,   neymiş,   neciymiş
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS