SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 3 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   [2]   3   >   son» 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.992
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 27.11.2017- 11:51


Bilimsel sosyalizmi savunabilmenin yolu siyasal devrim perspektifine sahip olabilmekten geçmektedir. Siyasal devrim perspektifine sahip olabilmek ise internette, ordan burdan bulunan marksist ustalar alıntılarını, devrimci özünü de bir tarafa bırakarak forumlara asmaktan geçmemektedir. Bir ülkede koşullar ne olursa olsun, "sosyalistim" diyebilmenin önceliği devrimin güncelliği ilkesinden hareket etmek, bu çerçevede örgütlenmek ve bu temelde sınıfsal mücadelede bulunmaktan geçmektedir.   İşçi sınıfının enternasyonal düzeyde örgütlenmesi, her türlü dayanışması, ideolojik birlikteliği, emperyalizm karşısında tek ses olabilmesi, ulusal ve uluslarası düzeyde işçi sınıfı mücadelesinde nesnelliğe uygun yeni siyasi araçlar yaratılması vb. bunların hepsi önemlidir; ama eğer bu çerçeve ulusal ölçekteki bir siyasal devrim perspektifini ötelemenin gerekçesi olarak ileri sürülüyor ya da pratikte böyle bir konumlanışa yol açıyorsa, orada sosyalist mücadeleye zarar veren bir konumlanış var demektir.

Dört yıldan fazla olmuş bu satırları yazalı. Hala güncel ve hiç de eskimeyecek! Burada söylenmek istenenler dışında başka başka anlamlara gelecek yorumlarda bulunmak Lenin'in söylediği ''devrimci lafazanlık'' kapsamı içinde bile değildir. Açıkçası gevezeliktir; sosyalist ideolojiyi sulandırmaktır ve hatta sosyalist ideolojiyi çarpıtmak ve oportünizme savrulmaktır. Buna isteyen, ''sola ihanet'' de diyebilir.





Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.992
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 06.02.2018- 14:15


Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

Bilimsel sosyalizmi savunabilmenin yolu siyasal devrim perspektifine sahip olabilmekten geçmektedir. Siyasal devrim perspektifine sahip olabilmek ise internette, ordan burdan bulunan marksist ustalar alıntılarını, devrimci özünü de bir tarafa bırakarak forumlara asmaktan geçmemektedir. Bir ülkede koşullar ne olursa olsun, "sosyalistim" diyebilmenin önceliği devrimin güncelliği ilkesinden hareket etmek, bu çerçevede örgütlenmek ve bu temelde sınıfsal mücadelede bulunmaktan geçmektedir.   İşçi sınıfının enternasyonal düzeyde örgütlenmesi, her türlü dayanışması, ideolojik birlikteliği, emperyalizm karşısında tek ses olabilmesi, ulusal ve uluslarası düzeyde işçi sınıfı mücadelesinde nesnelliğe uygun yeni siyasi araçlar yaratılması vb. bunların hepsi önemlidir; ama eğer bu çerçeve ulusal ölçekteki bir siyasal devrim perspektifini ötelemenin gerekçesi olarak ileri sürülüyor ya da pratikte böyle bir konumlanışa yol açıyorsa, orada sosyalist mücadeleye zarar veren bir konumlanış var demektir.







Ne kadar yararlı oluyor bilmiyorum; Komünist olmak enternasyonalist olmayı gerekli kılıyor; çünkü sonal kurtuluş mutlaka ve mutlaka enternasyonal düzeyde gerçekleşecektir. Ama...

Evet, ama diyerek devam edelim; enternasyonalist olmak, '' emperyal kapitalizm evrensel bir sistemdir, dolayısıyla evrensel ölçekte yıkılmadan ...'' şeklinde başlayan cümlelerle siyasal devrim perspektifini inkar edecek, öteleyecek, yok sayacak veya önemsiz kılacak her yaklaşım biçimi ve her tür söylem gerçekte anti-komünist ve karşı devrimci bir söylemden başkada bir şey değildir.

Kapitalizmin emperyal aşamaya geçmesiyle birlikte kurtuluşun bu emperyal sistemin yıkılmasıyla olanaklı olduğu tezi en başta ulusal ölçekte siyasal devrim düşüncesini öne çıkarmakla mümkün. Hem Leninist olmak ve hem de Leninizme temelden aykırı şeyler söylemek bu ülkede ve özellikle sanal dünyada çok geçerli. Bu tutumdan sıyrılmak gerek. Siyasal devrim perspektifini ötelemek ve enternasyonal dünya devrimi adı altında önemsiz hale getirmek gerçekte günümüz Troçkist şarlatanlığın bir eğilimidir.

Böyledir, ama hem Leninizme aykırıdır ve hem de sosyalist akla!




Bu ileti en son melnur tarafından 06.02.2018- 14:18 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.992
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 10.10.2020- 05:14


Faşizmin iktidarda olduğu bir ülkede, örnekse Hitler Almanya'sı, Mussolini İtalya'sı veya Franco İspanyası'nda devrim perspektifi ne olmalıydı, ne olmalıdır? Faşizmden kurtulmak, ve ülkede koşulları varsa sosyalist devrim perspektifini öne almak değil mi? Buralarda hem faşizmi ve hem de ulusal ölçekteki devrim stratejisini yok sayarak enternasyonalizm gevezeliklerine dalmak bir şarlatanlıktan başka bir şey olabilir mi?

Önemli bir soru bence, hatta bir soru bile değil. Evet şarlatanlıktır ama o şarlatanlık sadece şarlatanlık da değildir ve aynı zamanda hem faşizmin ekmeğine yağ sürmek ve hem de anti sosyalist bir siyasal tavırda ısrar etmektir. Kim bilir belki bilinçli bir seçim olabilir bu karşı devrimci tavır, evet tam da öyle, faşizmin iktidarda olduğu bir ülkede siyasal mücadele faşizme karşı yürütülmeyecek, kurtuluşun temel ilkesi olan ulusal ölçekte sosyalist devrim sahiplenilmeyecek de, içi boş bir enternasyonalizm gevezelikleri ve şarlatanlıklarıyla oyalanmak bir cahil cesareti değilse başka ne olabilir ki? Daha açığı, dolaylı yoldan faşizmden yana olmak, belki sol saflarda bir ajan provokatörlüğe soyunmak misyonu söz konusu olabilir ki, artık işi oralara kadar uzatmanın da bir anlamı yok sanıyorum.

Bugün İLERİ'de Metin Çulhaoğlu yazınca aklıma gelip, yazıldı bu satırlar. Aslında çok da gereği yoktu. Enternasyonalizm adı altında yarım yamalak Troçkist ezberleri her zaman olduğu gibi yine anlamadan ve tutarsızca savunmaya kalkışmanın toplumda bir karşılığı hiç yok ve de olmayacaktır. Bir dönem sözde sol, sosyalist ve dahi enternasyonalist forumlarımızda bu tür abuk sabukluklar cirit atardı. Birilerine hoş görünmek için hem Leninizm denir ve hem de ''Troçkist bir enternasyonalizm'' çığırtkanlığı tutarsızca savunulur ve hatta köpürtüldükçe köpürtülürdü. Ne yaptıklarını bilmezlerdi, şimdi de öyle, hala ne yaptıklarını pek bilmiyorlar, ya da biliyorlar ve enternasyonalizm adı altında burjuva kozmopolitizmi ve dinci gericilikten yana bir siyasal tavırda kişisel çıkar umuyorlar; kim bilir?

Ne olursa olsun, pek de ciddiye almayalım ve geçelim.

Evet, Çulhaoğlu'nun yazısına dönersek, sosyalist aydınımız   Behice Boran'ın ölüm yıldönümünü hatırasına Boran'ın enternasyonalizm konusundaki iki yorumunu alıntılamış. Önemli.

Birincisi;

“’Milletlerarası işçi sınıfı’nı somut temel olgu olarak, veri (donne) olarak kabul etmek ve her ülkenin işçi sınıfı hareketini bunun bir bölümü, kolu saymak, gerçek durumun doğru bir formülleştirilmesi değildir. Buna bağlı olarak, her ülkenin işçi sınıfının milli veya özel çıkarları ile milletlerarası işçi sınıfının çıkarları arasındaki zıtlıklar, çelişkiler ‘sun’i’dir, ‘geçici’dir görüşü de uzun bir zaman açısından yanlış değilse bile yaşayan kuşaklar ve yakın gelecek açısından geçerli değildir. Bugün bu görüşle hareket etmek başarısız sonuçlar verir, milletlerarası işçi sınıfı hareketini açmazlarla karşı karşıya getirir.” (Behice Boran, Türkiye ve Sosyalizm Sorunları, Gün Yayınları 1968, s. 109-110).

Ve ikincisi;

“(…) bir ülkede sosyalizmin kurulması ve kapitalist dünyada sosyalist düzenin biricik kalesi veya köprübaşısı olarak bütün ölür ülkelerin partilerinin o ülkeyi destekleme politikası ve bu politikanın uygulama şekli olarak Sovyetler Birliği Komünist Partisinin ‘liderliği’ (aslında yönetimi) altında öbür ülkeler partilerinin sıkı bir disiplin içinde örgütlenmesi, komünist partilerini kendi topraklarından azçok kopmuş, kendi toplumlarına yabancılaşmış hale getirmiştir. Milli ekonomiler temel birimler olmakta devam ettiği için, Sovyetler Birliği açısından izlenmesi gerekli görülen politika ile komünist partilerin kendi ülkelerinin şartları açısından izlemeleri gereken politika zaman zaman birbiriyle çelişir durumlara düşmüştür.” (a.g.e. s. 118-119)

Yazının tamamı:
https://ilerihaber.org/yazar/olum-yil-donumunde-behice-boran-ve-enternasyonalizm-118154.html









Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.992
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 23.10.2020- 16:34


Enternasyonalizm ve ulusalcılık sözcüklerinin özellikle sol, sosyalist ve entenasyonalist forumlarda Kürt ulusalcılığına endeksli olarak yorumlandığını buralarda çok söylemeye çalıştık. Solculuk enternasyolist bir perspektifti ve UKKTH bağlamında Kürt hareketine biat etmek anlamına gelirdi. Biat etmeyenler de ulusalcıydı, sosyal şoven, neo-faşist, devletçi... vb.idi. Yıllarca enternasyonalizm bu çerçevede yorumlandı. Sonradan yarım yamalak da olsa yanlışlık anlaşılınca, bu kez Troçkist sitelerden aşırmalarla kıvırmalar başladı. Doğru dürüst anlaşılabilse ve ifade edilebilse hadi neyse, onu da yapamıyorlardı. Neymiş, enternasyonalist çıkarlar gereği ulusal ölçekte bir devrim bile feda edilebilirmiş! (Breh, breh, breh!)

Geçelim
.

Enternasyonalizm proletaryanın tarihsel çıkarlarını savunmak, bu yönde bir ''üst birlik'' kurmak; ve dünyanın gidişatı, kapitalizmin içinde bulunduğu koşullar ve ulusal ölçekli konularda da sosyalist devrim konularında düşünce alış verişidir. Bir anlamda sosyalist mücadeleye teorik doğrular kazandırmak ve sosyalist devrim konusunda üye partilerden görüşler almaktır vb. Benzer amaç ve görevler de yüklenebilir elbet. ( Başka görev ve sorumluluklar da eklenebilir.) Ama enternasyonalizm bir ''üst organ'' bağlamında ulusal ölçeklerde gerçekleşecek sosyalist mücadelenin sürdürücüsü ve öncelikli öznesi değildir. Yani enternasyonal bir üst birlik olsa dahi bir ulusal ölçekteki sınıfsal mücadele ve sosyalist devrimin öznesi o enternasyonal örgüt değil, ulusal ölçekteki komünist parti(ler)dir.

Durum bu kadar netken ve enternasyonalizm bir olgu olarak tek tek sosyalist devrimlerini yapmış ve sosyalist kuruluş aşamasına geçmiş ülkelerin uygun koşullar altında birleşmesini amaçlarken, onu ulusal ölçeklerdeki devrimlere karar veren ve bunu planlayıp, organize eden bir örgütlenme olarak düşünmemek gerek. Enternasyonalist mücadelenin temel zemini ulusal ölçekler ve buralardaki sınıfsal/sosyalist mücadelelerdir. Her ulusal ölçeğin öznel ve nesnel koşullarının farklılığı dünyada eş zamanlı siyasal devrimin olamayacağı anlamındadır ve dolayısıyla her ülkedeki devrimlerin öznesinin o ülkedeki komünist özneler olduğu gerçeğidir.

Bir sosyalist için öncelik ulusal ölçekteki sınıfsal/sosyalist mücadeledir. Ulusal ölçekteki siyasal devrim perspektifidir. Bir ülkede sosyalist devrim o ülkedeki nesnel ve öznel koşulların belirleyiciliği altında gerçekleşir. Sosyalistlerin görev ve sorumluluğu da bu zemindir. Gerçek bu denli yalınken, sürekli sözde enternasyonal boş boğazlıklarla ulusal devrim perspektifini bulandırmanın bir anlamı da yoktur. Kurtuluşun enternasyonal birlikte olduğu gerçeği, emperyal/kapitalizmin dünyadan eş zamanlı ortadan kalkacağı göndermesiyle sanki sosyalist devrimin de eş zamanlı gerçekleşmesi gerektiği algısı yaratmaya çalışmak devrimci süreci bulanıklaştırmaktan başka bir işe yaramaz. Böyle bir algı yaratmaya çalışmak, altını tekrar tekrar çizmekte yarar var, ulusal ölçekteki siyasal devrim perspektifini yok saymaktan başka bir işe yaramaz.





Bu ileti en son melnur tarafından 23.10.2020- 16:36 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.992
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 27.10.2020- 02:37


Enternasyonalizm zevzekliği üzerinde biraz daha durmak gerekiyor sanırım. Bir kere enternasyonalizm bir ulusal harekete biat etmeyi ve -Kürt ulusalcılığından bağımsız söylüyorum-, koşullar ne olursa olsun destek vermeyi gerektirmez ve bu anlama da gelmez. Geçerken değinelim, tıpkı enternasyonalizm gibi solculuk da bir ulusal hareketin siyasetlerine kayıtsız koşulsuz destek vermek anlamına da gelmez. Enternasyonalizm ve solculuk bu tür siyasal duruşlardan farklı anlamlara sahiptir ve daha önce bu sözde sol, sosyalist ve dahi enternasyonal forumlarda sürekli üfürülmeye çalışıldığı gibi herhangi bir ulusal harekete destek verip vermemeyle ilgili değildir.

Böyle başlandı aslında, enternasyonalizm tıpkı solculuk gibi bilinçli ya da bilinçsiz bir ulusal harekete biat anlamına geliyormuş gibi yorumlandı. Evet, böyle başlandı ve ipin ucu da böyle kaçtı, sonra arkası geldi. Ulusalcılık buradan türetildi; neo-faşizm, devletçi sol, sosyal şoven gibi kavramlar gereksizce bu tür gereksizliklere bağlandı. Hep gülerek hatırlarım, Kürt ulusal hareketine milliyetçi dediği için Halk Cephesine '' Perincek'in gençlik hareketi'' denilmişti, ayrıca bir ulusal harekete biat etmediği için ''Kürt halkına düşmanlık'' da ağızlardan düşmezdi.

Sağlı sollu liberaller dönemin de uygun koşullar içermesinden ötürü, burjuva kozmopolitizmini proletarya enternasyonalizmiymiş gibi anlatır dururlardı. Onlara göre emperyalizm de değişmişti. Dönemin yükselen değeri Kürt hareketini merkeze alan bir liberal siyaset solun da gerilemesine paralel, her şeyi belirler, en azından etkiler hale gelmişti. Ufuk Uraslar, Baskın Oranlar, Cengiz Çandarlar ve daha niceleri, sonra Troçkistler, solun gerilediği her dönemde ortaya çıkan ve enternasyonalizm gevezeliklerini bilimsel sosyalizme boca eden kerameti kendinden menkul bir sol(!) söylem de cabası... Hatırlayın, bir dinci faşizm siyasal ve toplumsal alana yerleşmeye çalışırken, cumhuriyetin kazanımlarını, başta laiklik olmak üzere ortadan kaldırırken ve Ergenekon, Balyoz ve benzeri davalarla devletin içini boşaltıp oralara yerleşirken, bu bizim keskin komünist(!) ve dahi enternasyonalislerimiz(!) nelerle uğraşırlardı, deyip geçelim.

Sonra gerçek biraz daha netleşti ve enternasyonalizmin (ve hatta ulusalcılığın) Kürt ulusalcılığıyla pek de bir ilgisinin olmadığı anlaşılır oldu, ama bu kez de kimileri, bir köylü kurnazlığıyla işin içine troçkist gevezelikleri sokup aklınca işin içinden sıyrılmaya çalıştılar. Efendim neymiş; emperyal kapitalizm bir dünya sistemiymiş ve onu ortadan kaldırabilmenin yolu da enternasyonalizmden geçiyormuş ve sosyalist bir devrim/dönüşüm onun için geçiyormuş, falan... Zaten onlar (adını söylemeseler de) ulusal ölçekteki sosyalist devrim perspektifine karşı değillermiş de, kurtuluş enternasyonalizmmiş! Bütün ülke komünist patileri bu perspektifte bir araya gelmeliymiş ama işlevleri birbirlerine ''bayram tebrikleri atma''nın ötesine geçmeliymiş. ( Sanki ulusal ölçekteki devrim perspektifini öne çıkaranlar enternasyonalizmi reddediyorlamış gibi...)

Tam bir köylü kurnazlığı.

Yani şimdilerde bunları söylemeye çalışıp, günah çıkamaya çalışanlar, bir dönem Kürt ulusalcılığına kuyrukçuluk yaparlarken ve ''hadi oylar HDP'ye '' derken ulusalcılığa karşı çıkıp enternasyonalist oluyor, ama Kürt ulusalcılığına koşulsuz biat etmeyi kabullenmeyip bağımsız sosyalist siyasette ısrar eden örnekse TKP,   enternasyonalizmi reddedip ulusalcı, sosyal şoven, neo-faşist, devletçi sol vb. olup çıkıyor!

:)

Kısa bir tekrar; insanlığın kurtuluşu ulusal ölçekte siyasal devrim perspektifinden geçiyor.   Varsa yoksa ulusal ölçekte siyasal devrim...Türkiye'de zaten örgütlenme sorunları almış başını gitmişken, liberal basınç nedeniyle emekçi kesimlerin sınıf bilincine erişme konusunda hani neredeyse aşılmaz gibi duran sorunlar varken ve sosyalist devrim başlı başına büyük bir zorluk içeriyorken sürece enternasyonalist zevzekliklerle dalmanın iki tür amacı olabilir; ya bilgisizlik, cahillik ve süreci kavrayamama, ya da süreci bilinçli bir şekilde manipule etme ve sosyalist devrim perspektifinin karşısına dikilme... (Değinip geçmeyelim, bu konu gerçekten önemli.)

Sosyalistlerin öncelikli amacı ulusal ölçekteki siyasal devrim perspektifi çerçevesinde bir örgütlenme içinde olmaktır. Geçenlerde Aydemir Güler Tele1'deki bir programda değinmiş ve bir oran vermiş, yüzde 60'lardan söz etmişti. Yani siyasal iktidarın sosyalist kuruculukla ilişkilenmesi için emekçi halkın yüzde ellisinin ötesinde bir kesiminin desteğini bir koşul olarak ileri sürüyordu. Oran değişebilir ama durum bu. Sosyalizmin önündeki zorlukların boyutlarını düşünebiliyor musunuz? Sosyalist bir kuruculuğun gerçekleşebilmesi için diğer etkenler yanında toplumun yüzde ellisinden fazlasının sosyalizmi gündemine almış olması gerekiyor. Buna sınıfsal bilinç de diyebilirsiniz. Bugün yüzde bir bile olamayan   sosyalist solun yüzde elliden fazla bir toplumsal güce eriştiğini düşünmek bile heyecan vermenin ötesinde insana neredeyse olanaksız gelmiyor mu? Gerçeklik bu. Ne yazık ki bu!

Şimdi gerçeklik buyken ve koşullar bu denli zorluyken sonuçta siyasal devrimlerini yapmış sosyalist ülkelerin birbirine bağlanması ve tek bir dünya devletini oluşturmaya başlaması anlamında bir tek dünya devleti zevzekliklerini gündeme taşımanın akıllı ve bilinçli bir zihnin ürünü olduğu iddia edilebilir mi? Dünyada bilimsel sosyalizmi rehber edinmiş siyasal partiler zaten bir şekilde bir araya gelebiliyor ve dayanışma içine girebiliyorlarken, ''sıradan'' bir sosyalizm sempatizanı olmaktan öteye gidemeyen birilerinin tam da kavrayamadıkları bir konuda sürekli dünya devrim ve entenasyonalizm anlamında ahkam kesmeye çalışması bir zevzeklik değil de nedir? Lenin'in ''devrimci gevezelik'' dediği şey bile değil bu.

Uzatmayayım ( biraz önce bundan sonrasında yazdıklarım yine yanlış bir tuşla silindi), gerekirse daha sonra da yazılmaya çalışılır. Üstüne basa basa söyleyelim ve içselleştirelim; ulusal ölçekte sosyalist devrim perspektifi...Bir sosyalist için öncelikle edinilmesi gereken perspektiftir. Sınıfsal mücadelenin önceliği budur. İçselleşmesi gereken de budur. Edinilmesi gereken sınıf bilincinin temeli de budur. Siyasal bilincin bu çerçevede edinilmesi yeterlidir; enternasyonalizm tamamlayıcı bir bilgidir ve kesinlikle bu türde konuşmaların bir bulanıklık meydana getirmemesi gerekir. Yakın bir zamanda özellikle sözde sol ve sosyalist forumların içine yuvarlandıkları yanlışlıkların kulağımıza küpe olmasında yarar var.



(Sonra devam ederiz.)






Bu ileti en son melnur tarafından 27.10.2020- 02:48 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.992
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 01.11.2020- 08:18



Akıllarını demokrasiyle bozmuş sağlı sollu liberallerin başardığı bir şey var bu ülkede, o da demokrasi/jakobenizm bağlamında kuruluş yıllarını diktatörlükle yorumlayıp bu ülkede devrimci cumhuriyeti ve kazanımlarını önemsiz hale getirmek ve düşmanlaştırmak. Gerçekten de bunu başardılar. İklim de buna uygundu. AKP'nin iktidara gelmesiyle liberal bir rüzgar esmeye başlamıştı.   Bu ülkede ne çekmişsek, hep Kemalist jakobenlik yüzünden çekmiştik. Artık askeri vesayetin sonunu getirmek ve hatta burjuva devrimini tamamlamak gerekirdi. Sonrasında sosyalist mücadeleye devam edilebilirdi. Zaten yükselen değer Kürt ulusalcılığı da özgür ve demokratik bir perspektife sahipken, hep birlikte el ele verip bu ülkeyi, bölgeyi ve hatta dünyayı daha özgür ve demokratik bir hale getirmek mümkün olabilirdi. İnternette, sanal alemde, sözde sol, sosyalist ve dahi enternasyonalist forumlarımız bu perspektife uygun bir yapılanma içine girdiler. Kimisi Leninci, kimisi Marksist kimisi hem Leninci ve de Marksist ama hepsi birden enternasyonalistti. Enternasyonalist olmak da zaten ezilenin yanında olmak ve ülke sınırlarının kalkmasını istemek değil miydi? Dolayısıyla ulusalcılık adında bir öcü yarattılar. Kendileri gibi olmayan hemen her siyaset ulusalcı olmakla kalmayıp aynı zamanda sosyal şoven, neo-faşist, devletçi sol vb. idi. İşin trajik yanı kullandıkları kavramların içeriklerinden de habersizdiler, enternasyonalizm ulusalcılık, ulusalcılık da enternasyonalizm karşıtlığıydı; öyle söylüyorlardı,   bir anlamsız totoloji! Zaten CHE de Küba'dan Bolivya dağlarına geçerek enternasyonalizmin ne olduğunu göstermişti falan...

Sağlı sollu liberaller sadece bir gerici iklimin oluşumuna yol açmadılar, ve sadece AKP'yi muktedir hale getirmenin kilometre taşlarını döşemediler ve aynı zamanda özellikle internette karşılık bulan bu tür bir çakma, kerameti kendinden menkul bir solculuk ve burjuva kozmopolitizmini enternasyonalizm sanan bir çakma enternasyonalizmin oluşmasına da yol açtılar.

Yani...
Bu sağlı sollu liberalleri...
Kerameti kendinden menkul çakma bir solculuğu...
Ve enternasyonalizm gevezeliklerini...
Şimdilerde ciddiye alınır alınmaz ama, hiç akıldan çıkarmamak gerekir.

Bir dönem hepsi aynı yolun yolcusuydular.
Bir daha aynı yanlışlığın içine yuvarlanmamak için hepsini tanımalı...
Ve evet, hiç unutmamalı.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.992
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 31.03.2021- 09:39


Hemen her gün en az tek bir yazı yazmalıyım diye kendimi şartladım.   Ne kadar sürer pek bilmiyorum. Bazı günler hiç yazasım gelmiyor. Kimi günler kendimi hiç tutamıyor, arka arkaya yorumlar yapabiliyorken, kimi günlerde ise yazmak isteği gelmiyor; foruma girmek bile zor geliyor. Her sabah sol haber siteleri başta olmak üzere ülkede ne olup bitiyor, haber sitelerine nasıl yansıyor diye internete girerken solpaylasım'a da şöyle bir bakıyorum. Boş geçmemek adına da...-bugün piyango bu başlığa çıktı...

Birazdan dışarı çıkacağım; yaklaşık bir saat sonra. İstanbul'u dolaşıyorum. Covid sonrasında bir farklılık var. Tamam bir yığın sorunlara yol açtı, yaşamlarını aldı 30 bin civarında insanımızın, ne var ki, hayata bakışımızda da bir değişiklik yaratmadı mı? Yaşamın ne kadar önemli ve değerli olduğunu hatırlatmadı mı? Yazarının adını şimdi çıkartamıyorum ama sanırım doğulu bir düşünürdü, insana ve yaşama yönelik bir farkındalığın eksikliği anlamına gelen düşünceler ileri sürüyordu. Örnekse, yemek yerken o yemeğin tadını almıyor ve başka şeyler düşünüyoruz, iddiasında bulunuyor ve benzer başka örneklerle düşüncesini derinleştirmeye çalışıyordu. Aklımda öyle kalmış. 12 Eylül faşizmi ülkenin tepesine çökmüş, sol-sosyalist kitaplar kitapçı raflarından sökülüp alınmış ve vitrinleri çoğunlukla doğulu düşünürlerin ağırlıkta olduğu kitaplar almıştı. Kitabın ayrıntıları aklımda pek kalmamış ama aynı bakış açısıyla farklı olgulara da bakılabilirdi. Örnekse, yanımızdayken pek de   değerini   kavrayamadıklarımızı bir şekilde yitirdiğimizde onların bizim için ne kadar önemli olduklarının farkına varabilmek sonradan çok acı verici olabiliyordu. Yaşamak, mutlu olmak belki de yaşamın derinliğine kavranması ve an'ın önemini kavrayabilmekten geçiyordu. Belki de öyleydi...

Bu başlığı neden seçtim ve bu yazmaya çalıştıklarımın konuyla ne ilgisi vardı, sorusunun yanıtı kocaman bir hiç... Bir anda başka şeyler geçmişti aklımdan yazıya başladığımda bunlar çıktı klavyenin tuşlarından...İyi mi oldu, kötü mü, gerekli mi gereksiz mi, ayrı...

Enternasyonalizm ve ulusalcılık konusunda bir şeyler söylenecekse, söylenmemiş ne kaldı ki, sorusu tam yerinde. Sadece bir tekrar olacak sanırım ama belli zaman aralıklarından sonra tekrarların da bir yararı olabilir. Başka sözcüklerle, başka cümlelerle...

Hala konuya girilmedi, farkındayım. Şunu ekleyeyim, bu sitede yazılanların pek çoğu şimdilerde ortada olmayan sözde sol-sosyalist ve dahi enternasyonalist forumlardaki egemen iklim algısına yöneliktir. Bu başlıkta söylemeye çalıştıklarım da öyle. Kısaca enternasyonalizm ve ulusalcılığın bir dönemde Kürt ulusal hareketine yaklaşım biçiminde ortaya çıktığının altını çizelim. Kürt ulusalcılığına yedeklenmeyi ve güncele bu perspektifle bakıp bu güncelle pozisyon alanlar enternasyonalist, ve dahi enternasyonalist komünist, kuyrukçuluğu kabul etmeyen bir solculuğu da ulusalcılık olarak damgalayan hatta sosyal şoven ve neo-faşist olarak niteleyen bir ezberci alışkanlığın algısıdır, bu kavramlar. Yıllarca hep bu şekilde kullanıldı. Bu algının yarattığı bir iklimin de bu forumlara egemen olması sağlandı.

Doğru değildi.


Sadece yanıltmadılar, ve aynı zamanda bu algıyı çoğaltmaya çalışırken kendi zihinlerinin de çarpılmasına yol açtılar. Bu forumlar şimdilerde kapalı, keşke açık olsalardı, ama bu algıyla biçimlenmiş zihinlerin hala toplumda var olduğuna ve internette de en çok bu kesimlerin dolaştığına ve en çok bu kesimlerin bu konuları merak ettiklerine inanıyorum. Sürekli bu tip yorumların yinelenmesinin nedeni de bu.

Yazı belki gereksiz uzadı.

Devamı da başka bir yazının konusu olsun.




Bu ileti en son melnur tarafından 31.03.2021- 16:04 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.992
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 06.04.2021- 01:20


Bu başlığı tekrar okumadım, kuyrukçuluk konusu işlenmiş mi işlenmemiş mi onu da bilmiyorum. Tekrar olacaksa olsun, bu sözde sol, sosyalist ve de enternasyonalist forumlarda kuyrukçuluk her şeyden önce solculuğun Kürt ulusal hareketine hemen her konuda destekten geçiyor ve güncel olana Kürt ulusalcılığı perspektifinden bakmak anlamına geliyordu. Kuyrukçuluk buralara bu şekilde yansıyordu.

Önemli ve mutlaka irdelenmesi gereken bir konu bu. Sadece sıradan bir destek anlamına gelmiyor ve aynı zamanda solculuğun, sosyalist olmanın önceliğinin böyle bir konum olması gerektiği anlamına da geliyordu. Ve dolayısıyla enternasyonalizm sanılanın tersine daha ilk başta yanlış yorumlanıyor, kendini Marksist, sosyalist olarak niteleyen birinin veya bir siyasi anlayışın doğru olmayan bir perspektifle ve yanlış ve hatalı bir bilinçle donanmasının ilk adımları atılmış oluyordu. Bu forumlardaki kuyrukçu anlayışın zihinlerde yarattığı yıkım en başta bu şekilde ortaya çıkıyordu; ve dolayısıyla konunun desteklemek veya desteklememekten öte bir anlamı olduğunun anlaşılması gerekiyor.

Enternasyonal bir anlamda proletaryanın evrensel/tarihsel çıkarları anlamına gelir. Bir sosyalistin, sosyalizmi bilimsel anlamda Marks'a göndermelerle savunan birinin enternasyonalden öncelikle anlaması budur. İşçi sınıfına alan açmayan, işçi sınıfının sınıfsal ve tarihsel çıkarlarını gözetmeyen, bu bağlamda siyasi alanı genişletmeyen hiçbir hareket desteklenmez. Bu desteğin veya desteklememenin siyasetteki karşılıı da böyle bir yaklaşımdan geçmek zorundadır. Lenin'in bu konuda (UKKTH) pek çok yaklaşımı, yorumu vardır ama bütün bu yorumların temelinde yatan mantık hep aynıdır; devrimin çıkarları...Bir ulusal hareket sosyalist devrimin çıkarlarına hizmet ediyorsa başka, etmiyorsa başka yorumlanır. Dolayısıyla UKKTH'yi bir evrensel ilke olarak yorumlamanın gerçekte çok temel bir yanlış olduğu da açıktır. Lenin açık seçik söylüyor, ulusal bir meselede sosyalizmin yaklaşımı tarafları (iki halkı) birbirine yaklaştırmak olmalıdır. Yani ulusal hareketin izlediği siyasetin iki halkı birbirine yaklaştırması gibi bir gerçeklik ortada yoksa, o hareketin siyaseti desteklenmez. Sadece bu kadar da değil. Sosyalistlerin çok temel ve görmezlikten gelemeyeceği yaklaşımları vardır; emperyalizme karşıtlık; anti-emperyalizm... Kısaca bu sözde solcu forumlarda enternasyonalizm gerçekte burjuva kozmopolitizminden başka bir anlama gelmiyordu. Proletaryayı, sınıfsal ve tarihsel çıkarlarını yok sayan, erteleyen, veya ikincil plana atan bir yaklaşımın bilimsel sosyalizmle ve sosyalizmin çıkarlarıyla ne ilgisi olabilirdi?

Dönem hem Kürt ulusalcılığının yükselişe geçtiği ve hem de neo-liberal ideolojinin bilimsel sosyalizme yönelik ideolojik ve siyasi saldırılarını sürekli arttırdığı bir dönemdi. Reel sosyalizmin çözülüşüyle birlikte büyük bir moral çöküntüsüne uğrayan solun da gerilemesinin ve etkisizliğinin bu sürecin oluşmasında kuşkusuz payı büyüktü..

Öyle bir dönemdi diyelim.
Geçti gitti!


( Bu tür yorumlarda hep bir paragraf açma gereği hissediyorum çünkü konu gerçekten çok nazik ve yanlış anlaşılmaya çok müsait. Kürt ulusalcılığının bir ilkesel gereklilikmiş gibi desteklenmesine karşı çıkılması hiçbir şekilde Kürt halkının ulusal taleplerinin olmadığı, ve sınıfsal mücadelenin bu taleplere kayıtsız kalacağı anlamına gelmiyor. Yapılan eleştiri doğrudan bu sözü edilen forumlardaki kuyrukçu anlayışlaradır.)





Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 3 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   [2]   3   >   son» 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör ''Liberal'', ''işbirlikçi'', ''kuyrukçu''... melnur 0 2256 02.03.2019- 08:38
Konu Klasör İlerlemecilik mi kurtuluşçuluk mu? melnur 1 2045 03.04.2020- 08:28
Konu Klasör İlerlemecilik mi, kurtuluşçuluk mu? melnur 0 1801 25.10.2020- 02:51
Konu Klasör Bolşevik Parti ve Enternasyonalizm spartakus 1 3302 21.12.2014- 03:14
Konu Klasör Enternasyonalizm ve sosyalist devrim bedrettin 5 4155 05.02.2024- 06:59
Etiketler   Enternasyonalizm,   sosyalizm,   kuyrukçuluk
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS