SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Dikmen Polis Evi'ne silahlı saldırı           (gösterim sayısı: 5.997)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 21.09.2013- 01:58


Dikmen Polis Evi'ne silahlı saldırı


Resim Ekleme

Emniyet Genel Müdürlüğünün Dikmen'deki polis evine düzenlenen saldırıda hasar meydana geldi.

Güncelleme: 01:32
DHA'da yer alan habere göre, Konya yolu üzerinde polisle yaşanan çatışmada bir kişi hayatını kaybetti, bir kişi ise yaralı olarak yakalandı.


--------------------------------------------------------------------------------

(soL-Haber Merkezi) Emniyet Genel Müdürlüğünün Dikmen'deki polisevine, roket kullanıldığı iddia edilen bir saldırı düzenlendi, binada hasar meydana geldi. Saldırıda ölen ya da yaralanan olmadı.

Olay üzerine yerine bölgeye çok sayıda polis ekibi sevk edildi. Bu arada olay yerinin yakınlarında patlamamış bir roket bulunduğu iddia edildi.

İçişleri Bakanı Muammer Güler, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Kılıçlar ve Ankara Emniyet Müdürü Kadir Ay ile olay yerinde incelemelerde bulundu ve yetkililerden bilgi aldı.

İçişleri Bakanı Muammer Güler saldırıyla ilgili olarak, "Emniyet Genel Müdürlüğü'nün sosyal hizmetler binası olarak kulanılan ek binasının 3. katına, polisevinin ise 1. katına iki adet roketatar mermisi isabet etmiştir. Can kaybı ve yaralımız yok. Saldırganlar Çetin Emeç yolu üzerindeki kaldırımda çalılıkların arasından ateş etmişler. Ateş ettikleri noktada patlamamış bir roketatar mermisi, bir sırt çantası ve bir örgüte ait bez parçası bulunmuştur. Faillerin yakalanması için bütün birimlerimiz harekete geçti. Faillerin araba veya Dikmen Vadisi'ne girerek kaçtıklarını değerlendiriyoruz" dedi.

Güler, olay yerine bırakıldığını iddia ettiği bayrağın hangi örgüte ait olduğu sorusuna ise, "Şu anda bir önemi yok. Yanıltma amaçlı bırakılmış olabilir. Her türlü incelememiz sürüyor" dedi.

http://haber.sol.org.tr/kent-gundemleri/dikmen-polis-evine-silahli-saldiri-haberi-79928



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 21.09.2013- 17:35


Olay henüz çok sıcak, detaylı bilgi de alınamıyor. SF'de hem "devlet provakasyonu" ve hem de DHKP-C yorumları yapılıyor. Eylemi yapan kişinin daha önce AKP binasına lav'lı saldırı yapan bir kişi olduğu yorumları da var. Başbakan da bugün televizyonlarda benzer bir yorumda bulundu.

DEvletin böyle bir provokasyon yaptığı akla çok da uygun değil. Yakında anlarız, bu tür eylemleri gerekli gören illegal-devrimci yapılanmaların ülkemizde olduğu biliniyor; muhtemelen bu fotoğraftan böyle bir gerçeklik çıkacaktır. Sorun ise, bu tür eylemlerin sosyalist mücadelede gerekli olup olmadığı...

SF'de olayı sahiplenen ve doğru bulanlar "askeri ve politik yarar"dan söz ediyorlar ve genellikle "ne yapalım yani faşist devlete cevap vermeyelim mi"şeklinde bir savunma içine giriyorlar. Doğru bir bakış açısı mı; ülke koşullarında bu tür eylemler gerçekten yarar getiriyor mu? Aynı forumda bir de "iki devrimcinin çatışma sonucu öldürüldüğü" de iddia ediliyor.

Merak ediyorum, bu tür eylemlerle hangi askeri ve politik bir yarar elde ediliyor? Bu tür eylemler sosyalist mücadeleye nasıl bir katkı sağlıyor? Ya da "faşist devlete cevap verme"nin karşılığı bu tür eylemler mi?

Hiç kuşkum yok bu tür eylemler hem Leninizmin gereği olarak gerçekleştiriliyor ve hem de Leninizm adına savunuluyor. DEvrim silahlı bir mücadeleyle   gerçekleştirilecekse, "faşist-burjuva devlet" illegal bir örgütlenmeyle ve "silahlı bir mücadele" sonucu yenilgiye uğratılacaksa, illegalitenin varlık nedeni bu tür eylemlerle pratiğe dökülmelidir, konumlanış zorunlu olarak böyle bir sonuca da yol açabilmekte... Olmazsa zaten illegalitenin ve benimsenmiş silahlı mücadelenin savunulması da anlamsızlaşacaktır. Ama bir daha soralım "doğru mu?" Leninizm böyle bir bakış açısını ve eylemi mi önümüze koyuyor?

Kestirmeden yanıt: "hayır"dır!

Leninizmi silahlı (illegal) bir öncüye indirger, nesnel koşulları hiç hesaba katmadan iradi çabalara aşırı önem vermek Leninizmde yoktur. Leninizm bir başka anlamıyla Bolşevizm herşeyden önce bir örgütlenme anlayışıdır. SAdece öncünün örgütlenmesi de değil, devrimin örgütlenmesidir, devrimi gerçekleştirecek kitlelerin örgütlenmesidir. Bu tür eylemlerin, bu koşullarda hiç bir zaman böyle bir işlevi olamaz. Kendiliğindenliğin gerisine düşmüş bir halkın egemen olduğu bir toplumda bu tür eylemlerin hiç bir yararı da olamaz. İddia edildiği gibi "askeri ve politik" bir yarar söz konusu değildir. Dahası siyasi iktidarlara-devlete çok daha fazla baskı uygulama gerekçesi yaratır. Bununla da kalmaz, hem bu tür eylemler ve hem de bu tür eylemleri gerekçe olarak gösteren siyasi iktidarlara kitlelerin gözünü korkutacak ve onları katıldıkları eylemlerden alıkoymalarına yarayacak malzeme de vermiş olur.

Sadece bu mu?
Ya bu tür eylemlerde canlarını yitiren devrimcilere ne demeli?
Bir devrimci olabilmenin bunca zorluk içerdiği koşullarda bu tür kayıplar sadece canımızı mı acıtıyor? Bir devrimcinin dahi toprağa düştüğü koşullarda, bir eksik kalıyorsak "bir ölür bin doğarız" demek bu eksikliği haklı çıkarabilir mi?

Verilen haber doğruysa ve o canlar gerçekten yitirilmişse "ışıklar içinde yatsınlar!" Ama duygusallığı bir kenara bırakıp ve bu tür olaylar sırasında ortaya çıkan hamaseti de bir kenara iterek, bu konu üzerinde iyiden iyiye düşünmekte yarar var.

Her şey bir yana, bir fazlaya ihtiyaç varken, en azından bir eksilmemek için!



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 22.09.2013- 00:44


Polisevi'ne saldırıyı DHKP-C üstlendi


DHKP-C, Dikmen'de Emniyet Müdürlüğü'ne yönelik saldırıyı üstlenirken eylemin Gezi Parkı olaylarında hayatını kaybedenler için yapıldığı belirtildi.

DHKP-C, Dikmen'de Emniyet Müdürlüğü'ne yönelik saldırıyı üstlenirken eylemin Gezi Parkı olaylarında hayatını kaybedenler için yapıldığı açıklandı.

Açıklamada, "Emniyet Genel Müdürlüğü ve ek hizmet binaları olmak üzere üç ayrı noktadan savaşçılarımız tarafından vurulmuştur" denilerek, eylemin Gezi direnişlerinde hayatını kaybeden ve sakat bırakılanlar için yapıldığı ifade edildi.

DHKPC, Muharrem Karataş'ın çatışarak öldüğünü de bildirdi. Açıklamanın sonunda ise "AKP hükümeti, polis ve askerlerin halka zulüm uyguladığı" savunularak, devam edilmesi halinde bu çevrelerin hedefleri olacağı belirtildi.

http://haber.sol.org.tr/devlet-ve-siyaset/polisevine-saldiriyi-dhkp-c-ustlendi-haberi-79970




Bu ileti en son melnur tarafından 22.09.2013- 00:45 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
Kaçak
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: Kaçak
Cevap Tarihi: 23.09.2013- 14:35


DHKP-C zaten yönlendirilen, şaibeli ve karanlık bir örgüt. Arkasında Esad ve Baas rejimi desteği var. Daha önce Acilciler diye bilinen bir örgüt vardı ve bunun arkasında da Suriye parmağı olduğu sonradan ortaya çıkmıştı. Bu örgütün liderlerinden mihraç ural, daha sonraki yıllarda arkadaşları tarafından çok ağır ifadelerle suçlandı ve Suriye ajanı olarak nitelendi. Şu an da Suriye'de Esad rejimine askerî olarak hizmet ediyor.

DHKP-C'nin eylemleri hep karanlık izler taşıdı. Gün Sazak'ı öldürmesi de, Sabancı'yı öldürmesi de, diğer eylemleri de, hep sosyalist ve toplumsal mücadeleye zarar verdi.

Silahlı mücadele zaten yarardan çok zararı olan bir mücadele biçimidir. Her koşulda uygulanamaz ve uygulanmamalıdır. Günümüzde barışçıl, açık, yasal ve kitlesel mücadele biçimleri verme imkânı bulunmaktadır.




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
şibusa
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: şibusa
Cevap Tarihi: 23.09.2013- 17:36


Tarih: 20 Eylül 2013 Açıklama: 416

GÜN BİZİM GECE BİZİM...
“MUTLAKA YAPACAĞIZ... VE ENGEL OLAMAYACAKSINIZ” demiştik!


DEDİĞİMİZİ YAPTIK.

SİZİ HALKI KATLETME PLANLARINI YAPTIĞINIZ
KARARGÂHLARINIZDA BEYNİNİZDEN VURDUK,
VURMAYA DEVAM EDECEĞİZ!

HALK ÇOCUKLARINI KATLETMEKTEN VAZGEÇİN

20 Eylül Cuma akşam saat 21.30 sıralarında Ankara'nın göbeğinde oligarşinin halk düşmanı 250 bin polisin sevk ve idaresinin yapıldığı halka karşı savaşın karargâhı Emniyet Genel Müdürlüğü ve ek hizmet binaları olmak üzere üç ayrı noktadan savaşçılarımız tarafından vurulmuştur.

Eylem Haziran Ayaklanması’nda katledilen Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah Cömert, Ethem Sarısülük, İrfan Tuna, Ali İsmail Korkmaz, Ahmet Atakan ve nişan alınarak beyni patlatılan, gözü çıkartılan 12 insanımızın, 95 gündür komada olan 14 yaşındaki Berkin Elvan'ın hesabını sormak için yapılmıştır.

İKİYÜZLÜLÜĞÜ, İŞKENCE VE KATLİAMI İŞ EDİNMİŞ

BİR DÜŞMANLA SAVAŞIYORUZ!

Eylemden yaklaşık 3 saat sonra savaşçılarımız Balgat Yüzüncü yıl mahallesinden kuşatılmış ve savaşçılarımızdan Muharrem Karataş çatışarak şehit düşmüş, bir savaşçımız da yaralı olarak tutsak düşmüştür. Şehitlerimizin hesabını sorarken yeni şehitler veriyoruz. Şehitlik ikiyüzlülüğü, işkenceciliği katliamcılığı ahlak edinmiş bu düzene karşı savaşın bir gerçeğidir. Savaşı şehitlerimizle büyüteceğiz.

ŞEHİTLERİMİZ CÜRETİMİZİN KAYNAĞIDIR. ZAFERİMİZİN GARANTİSİDİR.

ANKARA'NIN GÖBEĞİNDE, MECLİSİN DİBİNDE, OLİGARŞİNİN GÜVENLİĞİNİ SAĞLAYAN POLİS KURUMUNU BEYNİNDEN VURDUK.

ŞEHİTLER DE, KAYIPLAR DA VERECEĞİZ. AMA ASLA VAZGEÇMEYECEĞİZ!

HER TARAFI KAMERALARLA DA DOLDURSANIZ, DÜNYANIN EN YÜKSEK GÜVENLİK ÖNLEMLERİNİ DE ALSANIZ,

SİZİ EN GÜVENDİĞİNİZ KARARGÂHLARINIZDA BEYNİNİZDEN VURACAĞIZ.

EYLEMLERİMİZİN İSTİHBARATLARINI VERDİĞİNİ SÖYLEDİĞİNİZ AMERİKANIZ DA SİZİ KORUYAMADI, KORUYAMAYACAK!

NAFİLE İSTİHBARAT BEKLEMEYİN BÜYÜK AMERİKANIZDAN…

KENDİNİ KORUYAMADI Kİ SİZİ KORUSUN!

HATIRLAYIN! ONUN KARARGAHINI BAŞINA YIKMIŞTIK.

ÜLKEMİZDE İNSANLIĞIN ŞAHDAMARI SAVAŞMAYA BAĞLANMIŞTIR.

SAVAŞMAMAK YOK OLMAKTIR.

SAVAŞACAĞIZ

SAVAŞMAYA DEVAM EDECEĞİZ

Savaşmamak kendi şah damarını kesmektir.

İNSANLIK İÇİN SAVAŞMAK ZORUNDAYIZ.

ONURLU BİR YAŞAM İÇİN SAVAŞMAK ZORUNDAYIZ.

SAVAŞMAK VE FAŞİZMİ YENMEK, BUGÜN İNSANIM DİYEN HİÇ KİMSENİN KAÇAMAYACAĞI BİR GÖREVDİR.

SAVAŞMAYA DEVAM EDECEĞİZ!

SAVAŞIMIZ YENİ ŞEHİTLERLE SÜRÜYOR!

KURTULUŞUMUZUN YOLU HALK KURTULUŞ SAVAŞÇILARININ

KANLARIYLA AYDINLATTIKLARI YOLDUR

YOLDAŞLARIMIZ, RAHAT UYUYUN ZAFERİ SİZİNLE KUCAKLAYACAĞIZ!

ZULMÜN OLDUĞU, ADALETİN OLMADIĞI YERDE HALKIN ADALETİ VARDIR!

Gezi parkındakilere saldırı ile başlayan olayların başından beri 6 kişi katledildi. Halk çocuklarının hayatı o kadar ucuz mu? Hani bunların katilleri? Tutuklanan tek bir kişi var mı?

YOK!.. Katiller bizzat AKP iktidarı tarafından korunuyor. Soruşturma izni dahi verilmiyor...

5 kişinin hayati tehlikesi hala sürüyor. 12 kişini gözü polislerin yakın mesafeden ateş etmesi sonucunda gaz bombası fişekleriyle kör edildi. 12 insanımızın gözü çıkartıldı, bu kadar ucuz mu insan hayatı... Başbakan Erdoğan katil polislerinin sırtını sıvazlayıp duruyor. “Kahramanlık destanı yazdılar” diye katil polislerine ikramiyeler dağıtıyor... Soruyoruz; sizin canınız o kadar kıymetli, değerli de halk çocuklarının canı can değil mi?

1 kişinin dalağı alındı. 20 kişi beyin travması geçirdi. 7 bin 832 kişi yaralandı. 60 kişi ağır yaralandı. 4900 kişi gözaltına alındı ve gözaltında her türlü onur kırıcı muameleye, işkencelere maruz kaldı insanlarımız. 64 yaşında bir kadın kızının yanında işkenceci polisleriniz tarafından çırılçıplak soyarak arandı. Bunları unutacak mıyız? Bunların hesabının sorulmayacağını mı sanıyorsunuz? Sadece son süreçte Ankara, İzmir, İstanbul gibi illerde 100'ün üzerinde insanımız eylemlere katıldığı için tutuklandı. Halkın üzerine 150 bin gaz bombası atıldı. 3 bin ton kimyasal karıştırılmış su sıkıldı. Ve AKP iktidarı katillerini korurken, tüm şiddetiyle halka karşı zulmünü sürdürüyor.

6 insanımızı katleden 12 kişinin gözünü çıkartan, beynini akıtan katil polislere; “talimatı ben verdim, polisimiz kahramanlık destanı yazmıştır” diyen bir başbakanın olduğu yerde adaletin A'sı yoktur. Nitekim üzerinden üç ay geçmesine rağmen 6 insanımızın katilleri AKP iktidarı tarafından bizzat korunmaktadır.

Halk çocuklarını katletmenin bir cezası yok mu? 6 insanımız öldürüldü, 6 ölü var... Bunun hukuken bir karşılığı yok mu?

Berkin Elvan 95 gündür hala komada... Adalet isteyenlerin üzerine gaz bombalarıyla, TOMA'larla saldırılıyor. Adalet isteyen insanlarımız yerlerde sürükleniyor.

AKP ne yapıyor?

Katil polislerini kurtarmak için delilleri yok ediyor. Eskişehir'de işkenceyle katledilen Ali İsmail Korkmaz'ın kamera görüntüleri 4 kez silinmiş. Kimlerin sildiği biliniyor, ama hiçbir işlem yapılmıyor.

Neden?

Halk çocuklarını katledebilir, işkence yapabilir, gözlerini çıkartabilir, beynini asfaltlara akıtabilirsiniz öyle mi? Hayır öyle değil! Halkın da adaleti var. Er ya da geç halkın adaletine hesap vereceksiniz.

AKP VE DEVLET TÜM KURUMLARIYLA YOZLAŞMIŞTIR!

KENDİ HALKINA KARŞI SAVAŞ AÇAN FAŞİST DEVLETE KARŞI DİRENMEK, SAVAŞMAK MEŞRUDUR!

Halkımız adalete susamış. Ekmek, adalet, özgürlük istediği için katlettiğiniz 6 insanımızın aileleri her gün adalet istiyor. Günlerdir “ADALET İSTİYORUZ” diye feryat ediyorlar. Katletme emrini veren Başbakan Erdoğan; “5 kişi ölmüşse ne var, Mısır'ı niye görmüyorsunuz” diyerek sayı hesabı yapıyor.

Bir devletin Başbakanı evladı katledilen analara böyle derse, Başbakan katilleri korursa, mahkemeler katilleri korur ve aklarsa o devletin tüm kurumları çürümüştür. O devlet tüm kurumlarıyla yozlaşmıştır. O devletten artık adalet beklemek boşunadır. Tüm kurumlarıyla yozlaşmış düzende halk adaletsiz kalamayacağına göre, bu düzene karşı her türlü şiddet kullanmak meşrudur.

Bize terörist diyorlar. Yalan. Gerçek terörist halkın çocuklarını katledenlerdir. Ülkemizi kimyasal gaza boğanlardır. Halkın üzerinde terör estirenlerdir. Amerikan uşağı AKP'dir.

BİZ BU HALKIN ÇOCUKLARIYIZ

Katlimiz için karar alan terörün kaynağı devlettir, bu halkın evlatlarını döve döve izbe sokaklarda öldüren devlettir. Her türlü yasal mücadeleyi yasaklayan, yürüyüş yapan insanlara cop ve kurşunlarla gazlarla saldıran AKP'dir gerçek terörist. Kendi terörlerini devrimcilerin üzerine atarak örtemezler.

EN ORGANİZE, EN KATİL TERÖR ÖRGÜTÜ FAŞİST DEVLETTİR.

HALKA VE DEVRİMCİLERE KARŞI İŞLENEN SUÇLAR UNUTULMAYACAK!

DEVRİMCİLERİN EYLEMİ TERÖRİZM DEĞİLDİR. GERÇEK TERÖRİZM, MODERN TEKNOLOJİNİN EN GELİŞMİŞ SİLAHLARIYLA HALKA SALDIRANLAR GAZINDAN TOMASINA TÜM POLİS TEŞKİLATINI HALKIN ÜSTÜNE SALANLARDIR.

İŞKENCE YAPAN, YAPTIRAN VE YAPILMASINA GÖZ YUMAN TÜM İKTİDAR YETKİLİLERİ SUÇLUDUR.

HAK VE HUKUK OLMAYAN YERDE BİZ HALKIN ADALETİNİN UYGULAYICISI OLACAĞIZ!

BÜTÜN BUNLAR NAFİLE. DEVRİMCİ EYLEMLERİMİZLE GERÇEKLERİ BÜTÜN ÇIPLAKLIĞIYA KİTLELERE GÖTÜRECEĞİZ. İKTİDARIN YALANLARINI SU YÜZÜNE ÇIKARACAĞIZ. ACİZLİKLERİNİ, ZAVALLILIKLARINI SERGİLEYECEĞİZ.

KATİLLERDEN KATLEDİLMEMİZE KARAR VERENLERDEN HESAP SORMAYA DEVAM EDECEĞİZ.

ONLAR HALKA ZULMEDİLMESİNDEN, SOKAKLARDA HALKA SAVAŞ AÇILMASINDAN SORUMLUDURLAR. GENÇ YAŞLI ÇOCUK DEMEDEN TÜM HALKI GAZA BOĞANLARDIR ONLAR...

İLGİSİZ İNSANLARA “SUǔ İSNAT EDİLMESİNDEN SORUMLUDURLAR.

ALTI HALK ÇOCUĞUNU KATİLLERİDİRLER...

ONLAR BU SUÇLARI İŞLEMEKTEN VAZGEÇMEDİKÇE, HALKTAN ÖZÜR DİLEYİP HALKIN ADALETİNE SIĞINMADIKÇA CEZALANDIRILMAKTAN KURTULAMAYACAKLARDIR. ÜLKEDE ADALET DENEN KURUM, TEKELLERE, BÜYÜK TOPRAK SAHİPLERİNE, DEVLETİ ELİNDE TUTAN FAŞİST YÖNETİCİ GÜRUHA HİZMET ETTİĞİ İÇİN, HALKIN ADALETİNİ BİZ UYGULAYACAĞIZ. VE BU KATİL ŞEFLERİ CEZALANDIRACAĞIZ!

HALK ÇOCUKLARININ KATLİAM KARARINI VERENLERİ VE BU KARARI UYGULAYANLARI ASLA UNUTMAYACAK VE AFFETMEYECEĞİZ!

FAŞİZME KARŞI HALKIN ŞİDDETİ MEŞRUDUR!

HALK DÜŞMANLARI SOKAKLARDA RAHAT GEZEMEYECEK, UYUYAMAYACAKTIR

Eğer istersek yatak odalarınızın içine de gireriz. Çünkü biz halka dayanıyor, gücümüzü halktan alıyoruz, onun sınırsız olanaklarından yararlanıyoruz. En güvendiğiniz yerler bile sizin için tehlikeli olabilir. Alacağınız önlem sizi korumaya yetmeyecektir!

İnsan hakları savunucularına, Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunu savunanlara soruyoruz;

Polis şeflerinin, polislere emir verenlerin böylesine yasa tanımaz bir tutum içinde hareket ettiği, halktan insanları bile bile "hedef" haline getirdiği bir ülkede, devrimciler silaha sarılmayıp da ne yapacaktır? Bir ülke düşünülsün ki, o ülkenin halkları her gün baskıya, zulme uğruyor. Hakkını araması suç sayılıyor. Polis güpegündüz insanları 14-15 yaşındaki çocukları sorgusuz sualsiz gaz fişekleri ile kafasına nişan alarak katlediyor.

Karakol ve şube binalarından artık ülkemizin sokaklarına caddelerine iniyor işkence..... Sınır tanımayan bir terör rejimi sürdürülüyor. Böyle bir ülkede hangi hukuktan, hangi demokratik yollardan söz edilebilir? Devletin tepesindekilerin bile her gün kendi yasalarını ihlal ettiği bir ülkede, devrimcilerin silaha başvurmaktan başka bir yolu var mı?


Eğer var deniyorsa, buyurun, eli silahlı katillerin devlet adına istediği gibi at oynatmasına, istediği insanı katletmesine engel olun! Bu cellâtların hakkından gelin.

Susmayın! İnsan haklarını savunuyorsanız, bu ülkenin bir hukuk düzeni olduğunu iddia ediyorsanız, susmayın!

Halkımız, halk çocuklarının tüm halkın gözü önünde güpegündüz pervasızca döve döve, vura vura katledilmesine sessiz kalmayın.

Bize terörist diyenler,

Katillere hak verircesine suskunluğa gömülmeyin!

Bundan sonra bu tür uygulamaları önleyebilecek misiniz? Bunu hangi hukukla, hangi yaptırım gücüyle başaracaksınız?

TEK BİR KATİL TUTUKLANMIYOR!

Bu hükümetin bakanları her gün dalga geçiyorlar "biber gazımız da şerbetimiz de organik” diyorlar. Biz zora ve şiddete dayanan bu düzeni değiştirmenin ancak silahlı mücadele ile mümkün olacağına inanıyoruz. Hakkın, hukukun olmadığı yerde, devrimcilerin silaha başvurmaktan başka yolu yoktur. Zulme, sömürüye, haksızlıklara karşı direnmek, bunun için silaha sarılmak işçi ve emekçi sınıfların meşru bir hakkıdır ve biz bu hakkı kullanıyoruz.

VATANIMIZI SEVİYORSAK, ONURLU YAŞAMAK İSTİYORSAK, EMEĞİMİZİN HAKKINI ALMAK İSTİYORSAK; BAĞIMSIZ VE ÖZGÜR BİR ÜLKE İÇİN, SÖMÜRÜ VE ZULMÜN OLMADIĞI BİR DÜZEN İÇİN, SAVAŞMAK ZORUNDAYIZ.

HALKA ZULMEDENLER, HALKLA ALAY EDENLER, HALKI AŞAĞILAYANLAR…

HALKIN KATLİAMI EMRİNİ VERENLER HEDEFİMİZDİR!

BAŞTA BAŞBAKAN OLMAK ÜZERE BAKANLAR KURULU'NU;

HALKA AÇILAN SAVAŞA ONAY VEREN MİLLETVEKİLLERİNİ;

AKP İKTİDARINA HİZMET EDEN EMNİYET MÜDÜRLERİNİ,

VALİLERİ, POLİS ŞEFLERİNİ, ORDU VE JANDARMA KOMUTANLARINI VE DİĞER GÖREVLİLERİ;

UYARIYORUZ!

Halka karşı açılan savaşa son verin!

HALKA SALDIRMAKTAN HALK ÇOCUKLARININ BEYİNLERİNİ SOKAKLARA AKITMAKTAN VAZGEÇİN!

Aksi halde, siyasi tarihimizde defalarca kanıtlandığı gibi, halka karşı işlenen suçlar cezasız kalmaz, kalmayacaktır.

POLİSLER, HALKA KARŞI SUÇ İŞLEMEKTEN VAZGEÇİN!

Size işkence yapma, halka saldırma emri verenlerin emirlerine uymayın!

Sırf emir aldınız diye bütün bir halkı öldürebilir misiniz?

Sırf emir aldınız diye halk çocuklarını öldürmenin haklı bir yanı yoktur.

Yapmayın! Halka kurşun sıkmayın.

Aksi halde, halkın adaletine hesap vermekten kurtulamayacaksınız.

EMİR VERENLER BU EMRİ UYGULAYANLAR;

Dünyanın neresine giderseniz gidin, sizi bulacak ve cezalandıracağız. Bugün veya yarın halkın adaleti mutlaka yakanıza yapışacak, dünya size dar gelecektir!

Tekrar ediyoruz;

ÜLKEMİZDE İNSANLIĞIN ŞAHDAMARI SAVAŞMAYA BAĞLANMIŞTIR.

SAVAŞMAMAK YOK OLMAKTIR.

Faşizme ve emperyalizme karşı savaşmayanlar kendi şahdamarlarını kendileri kesiyor demektir.

SAVAŞMAYA DEVAM EDECEĞİZ!

SAVAŞACAĞIZ VE SAVAŞAN HALK ÇOCUKLARINI YETİŞTİRMEYE DEVAM EDECEĞİZ!

DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ SAVAŞÇILARININ SAVAŞ NARALARINI DUYMAYA DEVAM EDECEK TÜRKİYE HALKLARI.

VE KULAKTAN KULAĞA YAYILACAKSA SAVAŞ NARALARI ÖLÜM HOŞ GELDİ SEFA GELDİ…

DEMEYE DEVAM EDECEKLER O HALK ÇOCUKLARI.

ŞEHİTLERİMİZİN HESABINI MUTLAKA SORACAĞIZ.

MUHARREM KARATAŞ ÖLÜMSÜZDÜR!

KAHROLSUN HALK DÜŞMANLARI!

Devrimci Halk Kurtuluş Cephesi




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 23.09.2013- 17:53


Alıntı Çizelgesi: Kaçak yazmış

DHKP-C zaten yönlendirilen, şaibeli ve karanlık bir örgüt. Arkasında Esad ve Baas rejimi desteği var. Daha önce Acilciler diye bilinen bir örgüt vardı ve bunun arkasında da Suriye parmağı olduğu sonradan ortaya çıkmıştı. Bu örgütün liderlerinden mihraç ural, daha sonraki yıllarda arkadaşları tarafından çok ağır ifadelerle suçlandı ve Suriye ajanı olarak nitelendi. Şu an da Suriye'de Esad rejimine askerî olarak hizmet ediyor.

DHKP-C'nin eylemleri hep karanlık izler taşıdı. Gün Sazak'ı öldürmesi de, Sabancı'yı öldürmesi de, diğer eylemleri de, hep sosyalist ve toplumsal mücadeleye zarar verdi.

Silahlı mücadele zaten yarardan çok zararı olan bir mücadele biçimidir. Her koşulda uygulanamaz ve uygulanmamalıdır. Günümüzde barışçıl, açık, yasal ve kitlesel mücadele biçimleri verme imkânı bulunmaktadır.





Silahlı mücadeleninne olup ne olmadığı, yarardan fazla zarar getirip getirmediği tartışılabilir, tartışılmalıdır da. Ama DHKP-C'yi "şaibeli ve karanlık bir örgüt" olarak nitelemek kimsenin haddi olmamalıdır. DHKP-C doğruları ve yanlışlarıyla devrimci bir örgüttür, siyaset tarzı elbette eleştirilebilir ama, bu üslupla değil.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
Kaçak
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: Kaçak
Cevap Tarihi: 23.09.2013- 18:02


Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

Alıntı Çizelgesi: Kaçak yazmış

DHKP-C zaten yönlendirilen, şaibeli ve karanlık bir örgüt. Arkasında Esad ve Baas rejimi desteği var. Daha önce Acilciler diye bilinen bir örgüt vardı ve bunun arkasında da Suriye parmağı olduğu sonradan ortaya çıkmıştı. Bu örgütün liderlerinden mihraç ural, daha sonraki yıllarda arkadaşları tarafından çok ağır ifadelerle suçlandı ve Suriye ajanı olarak nitelendi. Şu an da Suriye'de Esad rejimine askerî olarak hizmet ediyor.

DHKP-C'nin eylemleri hep karanlık izler taşıdı. Gün Sazak'ı öldürmesi de, Sabancı'yı öldürmesi de, diğer eylemleri de, hep sosyalist ve toplumsal mücadeleye zarar verdi.

Silahlı mücadele zaten yarardan çok zararı olan bir mücadele biçimidir. Her koşulda uygulanamaz ve uygulanmamalıdır. Günümüzde barışçıl, açık, yasal ve kitlesel mücadele biçimleri verme imkânı bulunmaktadır.



Silahlı mücadeleninne olup ne olmadığı, yarardan fazla zarar getirip getirmediği tartışılabilir, tartışılmalıdır da. Ama DHKP-C'yi "şaibeli ve karanlık bir örgüt" olarak nitelemek kimsenin haddi olmamalıdır. DHKP-C doğruları ve yanlışlarıyla devrimci bir örgüttür, siyaset tarzı elbette eleştirilebilir ama, bu üslupla değil.



Bu benim görüşüm. Ben böyle düşünüyorum. Bunun hadle, hududla ilgisi yok. Üslubumda da bir olumsuzluk bulunmuyor.




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
şibusa
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: şibusa
Cevap Tarihi: 23.09.2013- 23:11


DHKP-C zaten yönlendirilen, şaibeli ve karanlık bir örgüt. Arkasında Esad ve Baas rejimi desteği var.

Bu benim görüşüm. Ben böyle düşünüyorum. Bunun hadle, hududla ilgisi yok. Üslubumda da bir olumsuzluk bulunmuyor.

Kaçak mahlaslı üyeden iki alıntı...


YORUMSUZ!!!



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Hizbullah evinden Erdoğan evine… kemalist 0 3309 26.02.2014- 11:04
Konu Klasör Silahla bir topluma asla huzur gelmiyor ayhan 0 4375 13.01.2016- 16:20
Konu Klasör Kürt sorunu anketi: Yüzde 35.5 demokrasi, yüzde 5.5 silahlı mücadele... melnur 1 1449 23.08.2021- 02:47
Konu Klasör TKP Samsun'dan Atatürk anıtına saldırıya ilişkin açıklama... melnur 2 1279 05.02.2022- 01:49
Konu Klasör İstiklal'de halk düşmanı hain saldırı. melnur 0 470 14.11.2022- 11:13
Etiketler   Dikmen,   Polis,   Evine,   silahlı,   saldırı
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS