SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Ne kadar kan o kadar müzakere           (gösterim sayısı: 3.129)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
umut
[ umut yarın ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.09.2013
İleti Sayısı: 3.105
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: umut
Konu Tarihi: 23.11.2015- 11:30


Ne kadar kan o kadar müzakere
Aydemir Güler



Eskiden Kürt sorununda barış “ileri bir adım”dı, öyle kabul edilirdi. Tabii ki, hemen, öncelikle; barış olmalıydı...

Sosyalistler buna tevazuyla eklerlerdi: Ama yetmez; kapitalizm koşullarında bir barıştan, eşit, adil, özgür bir düzene ilerlenmesi gerekir… Ancak aralarından çoğu, Kürt sorunu çözülmeden herhangi bir başka şeyin konuşulamayacağını söylüyorlardı, söylüyorlar; biliyoruz…

Teorik ve tarihsel olarak yanlış olan bu yaklaşım, 2015 itibariyle tamamen çöpe atılmalıdır. Haziran-Kasım döneminin kanlı dersi budur. Kapitalizm altında barış, oradan devam edilmesi gereken bir ilk basamak, zorunlu uğrak değil, en alçak yalandır, en büyük tuzaktır… desem… abartmış mı olurum?

Beş aydır akan gözyaşlarımız ne peki?

Ama zaten bir de, barışı “her şey” ilan edenler var.

Kürt hareketi mücadelesini barış kavramıyla tanımlıyor. Uzun vadeli hedefler konusunda rivayet muhtelif olabilir, kimileri demokrasi, başkaları yerelleşmeyle oynuyor olabilir. Bağımsızlık isteyen de vardır… Kısa vadedeyse, Kürt hareketinin Türkiye’de siyasi iktidarla yeniden “barış süreci” denen diyaloğun başlatılması için mücadele ettiği, zaten deklare edilmiş durumda. “Hükümeti masaya oturmaya zorlamak.”

Meclisin açılmasının arifesinde HDP ve AKP’den gelen karşılıklı açıklamalar masayı aydınlattı bile. Kusura bakmayın, “biz demokratik bir Anayasa tartışmasına girelim, AKP’yi zorlayalım” teorisi uzlaşmacılığın üstünü örtemez, AKP rejimine boyun eğişi devrimci siyaset diye kimse yutturamaz.

Biz itiraz ederiz. Ama daha önemlisi Haziran-Kasım ölülerimiz itiraz eder. Toprağın altında ne kaldığı, neyi temsil ettiği bilinmezlerle dolu “Eşme ruhu”na benzemez, güler yüzlü çocukların cenazeleri…

AKP’nin 2015 faşist saldırganlığı “sürece”, sürecin mantığına ve tarihine aykırı değildir.

2015 yaz kabusunun öncesinde ateşkes vardı. İyi de müzakereler ateşkesle başlamamıştı ki!  

AKP’nin Kürt sorununun çözücüsü sıfatıyla bir misyonla donanması, ne İslamcı hareketin askeri “vesayetle” derdi olmasından, ne din kardeşliğinin (!) milli çatışmaları giderecek kaynak olmasından, ne İslamcılığın demokratikliğinden kaynaklanır. Hepsi palavradır ve aslolan Amerikancılıktır. 2000’lerde Türkiye’de statükonun değiştirilmesinin bayrağı AB’den ABD’ye geçti. AB sözcülerinin hoyratlığı bırakılacak, Kürt sorununa çözüm dendiğinde Türkiye’nin birlik bütünlüğü de denecekti. AKP’ye Türkiye’nin itibarını garanti ettiler. Ama zaten ulus-devletin yerini küresel sermaye ve yerel cemaatlere bıraktığı bir çağda itibar da palavraydı.

Kanla devam eden “süreç”, Kürt hareketinin geriletilmesiyle başlamıştı. Lider hapiste dursun, hareketin kolu kanadı kırılsın, belediye başkanından siyasetçisine bütün temsilciler itilip kakılabilsin, ne zaman istense. Kadınları intihar etsin durmaksızın, yoksulları boğaz tokluğuna…

Müzakerenin motoru sıtma-ölüm! Ölümden korkutulan halk “nasıl çözerseniz çözün, yeter ki çözün” noktasına gelsin…

Yeni Meclis, yeni hükümet, yeni süreç… Barış diye alana çıkanlar, buzdolabında bekletilenler yeni bir müzakere süreci için öldüler. Şimdi sıtma anayasa tartışması kılığında saracak memleketi. Ne zaman tıkansa, bir nedenle işler zora girse, Kürt tarafı biraz fazla güç veya imkan biriktirse, motor çalıştırılacak. Müzakere ve çözüm adına ölüm! Ne kadar kan, o kadar çözüm!

Yorgun barış, barış yorgunluğu, yalan yorgunları… Bu yolun sosyalizmi “öncelediğine” inanmak için tek bir neden söyleyin bize!



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Ne kadar güç, o kadar taktik-Ender Helvacıoğlu umut 0 3418 28.05.2015- 10:58
Konu Klasör Parlamento ne kadar önemli? umut 2 3506 17.04.2015- 10:26
Konu Klasör Türkiye’de ne kadar aydın var? umut 0 3257 12.07.2015- 11:57
Konu Klasör Nereye kadar öğrencilik? ayhan 2 4093 10.12.2013- 00:52
Konu Klasör Toplumlar ne kadar gerileyebilir? melnur 1 2742 22.03.2018- 21:57
Etiketler   kadar,   kan,   müzakere
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS