SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 2 Sayfa:   Sayfa:   [1]   2   >   son» 
NEDEN İŞÇİ SINIFI VE ELVEDA PROLETARYACILARA YANIT           (gösterim sayısı: 8.789)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
KARINCA
[ KARINCA ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 31.10.2013
İleti Sayısı: 105
Konum: İstanbul
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: KARINCA
Konu Tarihi: 20.12.2015- 14:57


Marksizm’den istifa eden Liberaller’in Marksistlere yönelttiği eleştiri,Marksistler’in hala eskiye takılıp kaldığı,oysa dünyanın artık her yönüyle farklı bir dünya olduğu gerçeğidir.

Dünya’nın bugün farklı bir dünya olduğu doğrudur ama bu SINIFTAN KAÇMANIN,ELVEDA PROLETARYA demenin mazereti değildir

Onlar özellikle de   makinalaşma sonucu,sermayenin gerçek tahakkümünü gerçekleştirdiği fabrika boyutunda,eskiden üretimin öznesi olan işçilerin gelinen bu noktada üretimin nesnesi konumuna düştüğünden yola çıkarak,proletaryanın artık ,tarihsel sınırına gelmiş dayanmış bu sisteme son verecek ve insanlığı barbarlıktan kurtaracak devrimci dinamik,devrimci özne olmadığını söyleyerler ve ELVEDA PROLETARYA derler.
Bugünlerde sık başvurdukları kaynakta Harry Cleaver ve David Harvey dir.

Marksizm bir doğma değildir ve günümüz koşullarına göre,sınıf mücadelesinin seyrine göre ve en önemliside,sermayenin kendini geliştirdiği birikim ve gelişim evrelerine göre , geliştirilmelidir.

Lenin bunu yapmış ve Leninizm olarak,Emperyalizm Çağının Marksizmi’ni   tarihe hediye etmiştir.
Ama Lenin bunu yaparken,Marksizm’in olmazsa olmazlarına dokunmadan,onu aşacağım diyerek sağa sola savrulmadan,onu tahrif etmeden,onu daha da derinleştirmiştir.

Tabiki Marksizmle ilgili ortaya konan yeni düşüncelere açık olmalıyız.
Ancak Metin Çulhaoğlu’nun dediği gibi “"Sözü uzatmayalım ve "yeni solculukta "sınırları aşmayalım."diyerek.
En önemliside İKTİDAR PERSPEKTİFİMİZİ yitirmeden.

David Harvey mahalli örgütlenmeleri ön plana alırken,iş yeri örgütlenmelerini,fabrikaları yok saymıyor.
Bugün işçi sınıfına iş yerlerinde ulaşabilmek,hele ki sendikasızlaşmanın had safhada olduğu,sendikaların da birer düzen kurumu haline geldiği bu durumda oldukça zor.
İşçi Sınıfının bugünkü durumunda,bu zorluğun aşılamadığı da nesnel bir gerçeklik.

O halde işçi sınıfına onun yaşam alanlarından ulaşmak gibi bir yol var önümüzde.
Sonuçta bu sınıf gökten zembille inmedi.
Bu sınıfın barındığı,iş yerinin dışında yaşadığı alanlar,mahalleler var.

Buralardan sınıfa ulaşarak,buralardan iş yerlerine atlamak ve oralarda ki örgütlenmelerle,sendikalarıda tabandan sınıf sendikacılığına zorlamak.

Tüm bunlar işçi sınıfını yok saymanın,elveda proletarya demenin gerekçesi değildir.
Tersine tek devrimci sınıfın,bu düzeni yıkacak tek sınıfın işçi sınıfı olduğunun gösterilmesidir.

Bugün yaşananlara baktığımızda,buna Gezi   Olaylarıda dahil,neden çakan kıvılcımların bir anda parlayarak,kısa süre sonra sönümlendiğini görebiliriz.
Eksik olan bu kıvılcımları ateşe çevirebilecek bir öznenin olmadığıdır.

Bugün AKP kendi hukukunu bile hiçe sayarak istediği gibi at oynatabiliyorsa ve buna karşı çılız tepkiler dışında bir hareket gözlenmiyorsa,bunun nedeni işçi sınıfının örgütsüzlüğü,bir avuç sendika bürokratının elinde   perişan olmasıdır.

İşçi Sınıfı örgütlenmedikçe,bu sendika bürokratlarının elinden kurtulmadıkça,ÜRETİMDEN GELEN GÜCÜNÜ ortaya koymadıkça biz bunları hep yaşarız.
Bu gücü ortaya koyacak Proletarya dışında başka bir Devrimci Dinamik yoktur.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 21.12.2015- 23:06


İşçi sınıfı dediğimizde sadece ''sanayi proletaryası'' olarak da algılamamak lazım. Böyle bir tanım proletarya tanımının çok dar bir yorumu olur. Siyasal devrimin kitlesel gücü, önder gücü en geniş anlamıyla proletaryadır ve yoksul köylülükle birlikte yaşamak için emeğini satmaktan başka çaresi olmayan kesimlerdir. Siyasal devrimin olmazsa olmaz kesimleri bu geniş yığınlardır. Solda bu konuda farklı bir görüş olduğunu da düşünmüyorum. Bilinen, klasik bir doğru. Asıl soru burjuvazinin ideolojik basıncı, tehditi, gücü karşısında ne yapılması gerektiğinin somut olarak ortaya konulabilmesinde yatmaktadır. Bu konuda örgütlenmenin altını kalınca çizerek, her şeyden önce Türkiye ve dünya gerçeğini doğru okuyabilme becerisi   öne çıkmaktadır.   Doğru bir okuma olmadan, o okumaya özgü doğru bir siyasi tutum almadan burjuvazinin ideolojik basıncına yanıt verilemez. Bu yüzden ''fabrika örgütlenmesi''yle kesinlikle yetinilmemelidir bu tür örgütlenme çağrılarını da bir fetiş durumuna getirmemek gerek. Verili konjöktürde fabrikaların dışında direnç merkezleri ortaya çıkıyorsa, siyasi mücadele buralardan yürütülür ve yürütülmelidir. Toplumun en ileri çeken kesimlerinin önemini bu gözle değerlendirmek gerek. Gezi ayaklanması bu anlamda önemli olanaklar sağlıyordu ancak sanıyorum o konuda atılan yanlış adımlar direncin heba olmasına da yol açtı.

Türkiye'ye geldiğimizde bir kere kürt ulusalcılığına biat anlayışı terkedilmeli ve sosyalistler mutlaka bağımsız bir sol siyaseti pratiğe dökebilmenin yolunu bulabilmelidirler. Sol siyasetten anlaşılması gereken sola alan açacak siyasetlerdir.   Fabrikaların durumu ortada,geziye bile aktif katılım gerçekleşmedi. Aynı eleştiri kürt hareketi için de yapılabilir. Bu yüzden Türkiye özgülünde kitleyi -özellikle ve öncelikle yüzü sola dönük kitleyi- sol siyasete, sosyalist önderliğe kazandırmak önem kazanmaktadır. Böyle bir kitle Türkiye'de mevcut. Bu konuda yılgınlığa kapılmaya hiç gerek yok. Sadece doğru bir strateji ve doğru bir siyasi pratik gerekiyor.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
hakkı
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: hakkı
Cevap Tarihi: 22.12.2015- 12:28


Andrey Gorz un elveda proleterya niçin dediğini hatta bu konuda eleştiri yazanların A.Gorz un kitaplarını okuyarak onu anlayarak söylediğini hiç sanmıyorum.Bir araştırmaya göre Norveçin nüfusunun % 80 inin geçimini emek gücünü satarak yaşam sürdüğünü, bu insanların % 84 ünün hizmet sektörü denilen işlerde çalıştığını söylemektedir.Bu durumda Norveç nüfusunun çok büyük bir bölümü işçi olmaktadır. Marx işçi sınıfını tanımlarken emek gücünü geçimi için satan insanlardan söz eder. Ayrıca satmak için sıraya girenlerinde işçi olduğunu söyler.Kapitalizm,de artık değeri tarif ederken de üretim- dağıtım ve değişim olarak 3 ayaktan bahseder .Üretimden yola çikıp değişime kadar giden mesafede artık değerin belirleneceğini ve değişimde netleşeceğinden bahseder.Sermaye birikimini artık değer ve küçük sermayelerin büyük sermaye tarafından yutulması olarak iki bölümde değerlendirir.Yani sermaye birikimi sadece artık değerden kaynaklanmaz. İşte A. Gorz da işçi sınıfına veda etmeyi artık değer deki işçilerden söz ederek yapmaktadır yoksa işçi sınıfının geneli ile ilintisi yoktur.Son günlerde Fransada yaşayan bir işçi ile konuştum bana şunu dedi eğer sosyal sistem olmasa şu an ya Fransayı terk edeceğiz ya aç kalacağız demekte, sebebi sorduğumda kendilerinin yaptığı bütün işleri robotların yapmakta olduğunu söyledi. Marx da üretimdeki bu değişmelere devrim der. Marx işçileri iki nesnel duruma ayırır artık değer üreten işçi artık değer üretmeyen işçi .Bir örnek verir bankalarda çalışan işçilerin artık değer üretmediğini ama sermaye ürettiğinden söz eder.Andrey Gorz teknolojinin gelişmesi ile bir çok mesleğin yok olacağını fabrikalarda işçilerin yerine robotlar olacağını anlatır asıl parmak basmak istediği işçi sınıfı değil işçi sınıfın artık değer üretimindeki yeridir.Sermayeler enine deyil dikey olarak büyüdükçe en az ellerde toplanır nüfusun büyük bölümü mülksüzleşir mülksüzleşen bu insanlar yaşamlarını sürdürmek için emek güçlerini atacaktır dikine büyüyen sermaye giderek işçinin yerine makine kullanacak işsizler gittikçe çoğalacaktır bu işçiler potansiyel olarak işçide olsa iş bulamayacak ve yardımlara muhtaç olacaktır. Bu tesbiti yapanları anti marxist görenler ancak gelişmelere gözünü kapayanlardır.Kapitalizmin özelliği anaşıdir kar yoksa yatırımda yoktur onun için meyve vermeyen ağacı keserler.A.Gorz u suçlayarak çözüm üretilmez sorunun kaynağı yaşanan dünyayı algılamamaktır.Teknolojinin ilerlemesi bir felaketin habercisi olduğu kadar insanlığı komünizme yaklaştırdığı için de müjdecisidir.A.Gorz da bunu anlatmıştır.




Bu ileti en son hakkı tarafından 22.12.2015- 12:55 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
spartakus
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 23.11.2013
İleti Sayısı: 624
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: spartakus
Cevap Tarihi: 31.12.2015- 21:28


Merhaba Proletarya
İlker Belek


Andre Gorz'un 1980 yılında yayımlanmış kitabının adı Elveda Proletarya idi. Proletaryanın toplumsal bir kategori olarak ortadan kalktığını iddia ediyordu. Dönem, kapitalizmin krizinin başlangıcına, ama, ironik biçimde, sosyalist sistemin de siyasal olarak sarsıldığı bir zaman dilimine denk geliyordu. Şöyle de denilebilir: Kapitalist sistem ve burjuva ideolojisi, ekonomik ve siyasal olarak en güçsüz olduğu dönemde, en iyi savunmanın saldırı olduğu taktiğiyle kapsamlı bir cihat başlatmıştı.

Neyi iddia ediyorlardı: Teknoloji gelişmiş, bilgisayarlar ortaya çıkmıştı. Proletaryaya toplumsal dönüştürücü güç atfeden Marksizmin yaklaşımının tersine, üretim artık emeğe dayalı değildi. Her şeyi bilgisayarlar gerçekleştiriyordu. Sanayi ortadan kalkıyor, hizmet sektörü bunun yerini alıyordu. O nedenle proletarya tarih sahnesinden silinirken, ideolojik, siyasal, kültürel yönelim ve tercihleri çok farklı ve hemen tamamen tüketime, bireyciliğe yönelimli orta sınıf ortaya çıkıyordu.

Gelinen noktada bu ideolojik açılımın en fazla oranda haklı çıktığı konu, dünyanın önemli kısmında, proletaryanın, siyasete gerçekten de veda etmiş olmasıdır. Ancak bu durum toplumsal bir fenomen olarak ortadan kalktığını kanıtlamaz.

Tam tersine, üretimin bilgisayarlaşması yönündeki eğilimin bugün ekonominin kısıtlı bir kesiminde geçerli olduğunu biliyoruz. Hatta, salt, ucuz emek gücü üzerinden kar oranlarını artırmak amacıyla, burjuvazinin kendisinin sermaye yoğunlaşmasına izin vermediğini bile söyleyebiliriz. Emek bu kadar ucuz olduktan sonra teknoloji yatırımına ne gerek var ki. Bugün en gelişkin teknoloji ürünlerini üreten büyük tekellerin, ürettikleri ürürün belli kısmını fason olarak ürettirmelerinin, taşeronlaşmaya yönelmelerinin temel gerekçesi budur.

Öte yandan, meşhur Silicon vadisinde bile, işlerin ancak %20 kadar bir bölümü yüksek nitelikli emek gücü tarafından gerçekleştirilmektedir. Bunun da ötesinde, aynı yerde, emek gücünün yarıdan çoğu niteliksiz veya yarı nitelikli konumdadır. Kısacası, teknolojik gelişmenin, olduğu kadarıyla, emekgücünü niteliklileştirdiği de, üretenleri deproleterleştirdiği birer hayaldir. Çevrenize bir bakın ve söyleyin: Üretim ortamında bilgisayar kullananların yüzde kaçı entelektüel emekle işlerini gerçekleştiriyor ? Bugün teknolojinin esas işlevi emek üzerindeki denetimi artırmaktır. "Elveda proletarya" diyenlerin gerçek hedefi, gerçekliği anlamak ve açıklamak değil, ideolojik kafa bulanıklığı yaratmaktı. Gerçeği değil ama, özellikle solcuların kafalarını bulandırdıkları kesindir.

Marksizm gerçeğin yöntemidir ve tek gerçekçi yöntemdir. Toplumsal ve siyasal gücünü en fazla oranda buradan alır. Gerçek, yukarıda saptadığımız gibiyken, şimdi, Marksizmin şu temel tezinin yeniden ve somut düzlemde sınanması için çalışmak en heyecan verici iş olur: Bugün halen, işçi sınıfı, toplumsal değişimi gerçekleştirmek bakımından gerekli donanıma sahip en önemli güçtür. Bu gücünü, her şeye karşın belli bir mekanda çalışmaktan ortak bir sosyalleşme deneyimi yaşamaktan örgütlenme, siyaset yapabilme kapasitesi en yüksek güç olmaktan ve toplumsal üretimin can alıcı noktasında bulunmaktan alır.

Öte yandan, Marksizm aynı zamanda praksis felsefesidir. Marksizmin toplumsal önermeleri ancak pratik içinde sınanmak üzere kurulur. Althusser'in, felsefeyi teorideki sınıf kavgası olarak tanımlamasının bu çerçevede bir anlamı vardır. O nedenle, toplumu değiştirmek isteyenlerin, işçi sınıfını anlamalarının ve sınıfın barındırdığı gücü ortaya çıkarmalarının tek yolu kuramı siyasal pratik içinde yaşatmalarıdır. "Elveda proletarya" diyenlere inanan solcuların göremediği şey buydu ve bugün en çok gereksinim duyulan şey de budur.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
spartakus
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 23.11.2013
İleti Sayısı: 624
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: spartakus
Cevap Tarihi: 31.12.2015- 21:32


Yenilmiş bir tez: Sınıftan Kaçış
Erkan Baş


Sadece örnek olsun Andre Gorz’un 1980 yılında yayımlanmış ve epey ünlenmiş kitabının adı Elveda Proletarya idi. Gorz, proletaryanın toplumsal bir kategori olarak ortadan kalktığını iddia ediyordu.

Burjuva ideologlarının tarihin sonunu ilanına paralel biçimde, aynı ideolojinin sol içine sızmasının bir yansıması olarak işçi sınıfının ve hatta sınıflar mücadelesinin ortadan kalktığını ve/veya biçim değiştirdiğini söylemek pek bir moda olmuştu.

Özellikle reel sosyalizmin çözülüşüyle birlikte, burjuvazi tüm gücüyle işçi sınıfına saldırırken siyaset ile sınıf mücadelesi arasındaki bağlantıyı yok saymayı temel alan bir eğilimin etkisinin arttığını görmüştük.

Önce ve esas olarak Batı merkezli doğan bu tez, Avrupa’da yağmur yağsa İstanbul’da şemsiye açıp gezinen ‘yeni sol’un Türkiye temsilcileri aracılığıyla ülkemizde de etkili olmuştu.

Bir süre ciddi bir tartışma konusu haline gelen, önemsenen, örneğin 80’li yıllarda ciddi ciddi hesaplaşılması gereken bir başlıktı bu. Solun direnişi ve kısa bir süre sonra, kapitalizmin gerçeklerinin çıplak biçimde görülmesiyle, bir masal olmanın ötesine geçemedi. Tüm moda akımlar gibi bir süre sonra etkisi azaldı. Artık, marjinal, kimi etkilerini saymazsak tamamen yenilmiş, yok sayılabilecek bir tezdir.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
solcu
[ kemal ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.01.2014
İleti Sayısı: 1.709
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: solcu
Cevap Tarihi: 01.01.2016- 14:33


Tüm moda akımlar gibi bir süre sonra etkisi azaldı. Artık, marjinal, kimi etkilerini saymazsak tamamen yenilmiş, yok sayılabilecek bir tezdir.

Elveda proleterya sosyalizme elveda diyenlerin başucu kitabı olmuştur. Marks işçi sınıfına dönüştürme işlevi yüklerken elveda proletaryacılar proleteryanın değiştiğini, günümüz kapitalizminin niteliksel değişime uğradığını ve artık başka bir ideolojiye ihtiyaç olduğunu söylemektedirler. Başka bir ideoloji Marksizmin reddi ve işçi sınıfının kurtuluş ideolojinin yadsınması anlamına gelmektedir. Bunlar neoliberalizmin sol içine sarkmaya çalışan uzantılarıdır. Karşı devrimcidirler. Kendi bulanıklıklarını topluma ve sola dayatmaya çalışırlar. Hiçbir işe yaramadığını bilimsel sosyalizmin dün olduğu gibi bugün de dünyada etkin bir ideoloji olarak yoluna devam ettiği bir gerçek.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
hakkı
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: hakkı
Cevap Tarihi: 02.01.2016- 11:48


Bu ülkede   bir çok insanın bilgi sahibi olmadan fikir sahibinin olduğunu bize Uğur Mumcu söylemişti zamanında .

Bu gün de durum değişmemiş gibi Anrey Gorz hakkında bir şeyler bilmeden onun yazdıklarını okumadan   başlıkları slogan gibi kullanıp Elveda proleterya sözünü herkese mal ederek kullananlar o günden bu güne pek değişmemiş anlaşılan.

Merak ediyorum Elveda Proleterya demeyenler günlük hayatlarını nasıl geçiriyor. Bazı ezberleri kullanarak sanal hayatta bir birlerine mesaj atarak herhalde çok mutlu oluyorlar.

Hatırlarım 70 hatta 80 li yılarda bize örgütlerimiz evlerinizi varoşlara (gecekondu) taşıyın işçi sınıfın içinde olun derdi 1990 dan yani Sovyet sistemi yıkıldıktan sonra dünyada sosyalizm mücadelesi şaşkınlık içinde ve çaresiz kaldığında demokrasi mücadelesi büyümüştü .O dönem popiler siyaset Alevilik Bektaşilik olmuş bize de yeni adres göstermişti örgütlerimiz evlerimizi alevi mahallelerine taşıyacaktık.

Emir yüksek yerden gelmişti uymamazlık ihanetti bizde iki kararı itirazsız uygulamıştık

Acaba şimdi örgütler militanlarına bu tür talimat niteliğinde görevler verebiliyor mu. Yani elveda proleterya diyenlere öfkeli olanları proleteryanın içine gönderebiliyor mu. Göndere biliyorsa niçin o proleterya gericilerin etkisi altında kalıyor o mahallelerden en çok oyu gerici partiler alıyor.
İlerici solcu sosyalist komünist oylar hep elitlerin yaşadığı mahallelerden çıkıyor.

Kimse üstüne alınmasın Sadece merak.

Andey Gorz = Franız Komünist Partisi üyesi yazar .1990 öncesi batı avrupada sovyet komünist partisine en yakın iki ülke komünist partisi vardı Biri yunan Komünist Partisi (dış) Biri Fransız Komünist Partisi .Türkiyeyi Avrupa sayarsak birde TKP vardı.

İşte Gorz sadık bir partili iyi bir komünistti. Çok çok iyi birde yazarmış onu sonra öğrendik. Bu günün akıbetini 1980 lerde görebilen bir kaç kişiden biri




Bu ileti en son hakkı tarafından 02.01.2016- 11:53 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
KARINCA
[ KARINCA ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 31.10.2013
İleti Sayısı: 105
Konum: İstanbul
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: KARINCA
Cevap Tarihi: 02.01.2016- 13:30


Hakkı Arkadaş darılma ama yazılanları okumuyorsun!
Ya da okuyorsun ama ezberindekilerle   yanıt veriyorsun.

Sorun Andre Gorz’un kişiliği,kimliği,komünist partisi üyesi olduğu değil.
Önemli olan ne dediği ve söyledikleriyle bugün nerede durduğu!
Tarihsel TKP üyesi Nabi Yağcı döneğide 80 öncesi TKP nin genel sekreteriydi ama bugün geldiği noktanın ve durduğu yerin neresi olduğunu hepimiz biliyoruz.

Andre Gorz neden ELVEDA PROLETARYA dedi,biz bunu tartışalım.
Gerçekten bugünkü verili koşullarda bizlerinde mi ELVEDA PROLETARYA demesi gerekiyor?

Sermayenin yeni bir birikim ve gelişim evresinde,doğasından kaynaklı rekabetin bir sonucu olarak,makinalaşmaya gitmesi, bunun sonucu olarak, emeğin üretkenliğinin artması,   artık emek zamanında daha fazla artı değer elde etmesi,makinaların üretim sürecindeki önemini arttırmış,işçi sınıfı bu verili koşullarda üretimin nesnesi konumuna düşmüştür.

Bu durum Andre Gorz gibi kimi “Marksistleri n“ aklını karıştırmış olacak ki,bunlar başka devrimci dinamikler,başka devrimci özneler aramaya koyulmuşlar,kimileri artık sınıf siyasetinden vazgeçerek,kimlik siyasetini,sınıf siyasetinin önüne koymaya çalışmışlardır..

Sermaye de çok iyi bilmektedirki,sömürünün,karının asıl kaynağı ,artı değer ve onu üreten canlı emektir.
Artı Değer in üretim sürecinde ortaya çıktığı ama asıl realize olmasının pazarda olacağı göz önüne alınırsa,sermayenin döngüsünü tamamlayabilmesi için pazarda da canlı emeğe gereksinimi vardır.

Sermayenin bu yeni gelişim ve birikim evresi aynı zamanda işçi sınıfının kapsamını da genişletmiş,bu kapsama fabrika işçisinin dışında,üretim araçlarına sahip olmayan ama sadece kol emeği ile değil,kafa emeği ile çalışanlar da dahil olmuştur.
Bu gelişim sektörel bazda da genişleme sağlayarak,hizmet sektörünün de genişlemesine yol açmıştır.
Burada çalışanlarda işçi sınıfı kapsamı içersine dahil olmuştur.
Kısaca işçi sınıfı,önemini yitireceğine,tam tersine kapsam olarak daha da genişlemiş ve önemini arttırmıştır.

Metin Çulhaoğlu’nun bundan on beş sene önce yazmış olduğum ve bazılarınca aforoza uğradığım dediği Toplumsal Proletarya konulu yazısı bence bulunması ve okunması gereken bir yazıdır.
Nedir bu Toplumsal Proletarya,kapsamında hangi kesimler vardır,bunlar tartışılmalı ve incelenmelidir.
Yoksa ELVEDA PROLETARYA diyerek işçi sınıfından vazgeçmek son derece kolaydır.

Yeni düşüncelere açık olacağız Hakkı Arkadaş ama daha öncede yazdım,Metin Çulhaoğlu’nun dediği gibi “Sözü uzatmayalım ve "yeni solculukta "sınırları aşmayalım.”
En önemliside İKTİDAR perspektifimizi yitirmeyelim.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
solcu
[ kemal ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.01.2014
İleti Sayısı: 1.709
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: solcu
Cevap Tarihi: 02.01.2016- 18:36


Alıntı Çizelgesi: hakkı yazmış

Bu ülkede   bir çok insanın bilgi sahibi olmadan fikir sahibinin olduğunu bize Uğur Mumcu söylemişti zamanında .

Bu gün de durum değişmemiş gibi Anrey Gorz hakkında bir şeyler bilmeden onun yazdıklarını okumadan   başlıkları slogan gibi kullanıp Elveda proleterya sözünü herkese mal ederek kullananlar o günden bu güne pek değişmemiş anlaşılan.

Merak ediyorum Elveda Proleterya demeyenler günlük hayatlarını nasıl geçiriyor. Bazı ezberleri kullanarak sanal hayatta bir birlerine mesaj atarak herhalde çok mutlu oluyorlar.

Hatırlarım 70 hatta 80 li yılarda bize örgütlerimiz evlerinizi varoşlara (gecekondu) taşıyın işçi sınıfın içinde olun derdi 1990 dan yani Sovyet sistemi yıkıldıktan sonra dünyada sosyalizm mücadelesi şaşkınlık içinde ve çaresiz kaldığında demokrasi mücadelesi büyümüştü .O dönem popiler siyaset Alevilik Bektaşilik olmuş bize de yeni adres göstermişti örgütlerimiz evlerimizi alevi mahallelerine taşıyacaktık.

Emir yüksek yerden gelmişti uymamazlık ihanetti bizde iki kararı itirazsız uygulamıştık

Acaba şimdi örgütler militanlarına bu tür talimat niteliğinde görevler verebiliyor mu. Yani elveda proleterya diyenlere öfkeli olanları proleteryanın içine gönderebiliyor mu. Göndere biliyorsa niçin o proleterya gericilerin etkisi altında kalıyor o mahallelerden en çok oyu gerici partiler alıyor.
İlerici solcu sosyalist komünist oylar hep elitlerin yaşadığı mahallelerden çıkıyor.

Kimse üstüne alınmasın Sadece merak.

Andey Gorz = Franız Komünist Partisi üyesi yazar .1990 öncesi batı avrupada sovyet komünist partisine en yakın iki ülke komünist partisi vardı Biri yunan Komünist Partisi (dış) Biri Fransız Komünist Partisi .Türkiyeyi Avrupa sayarsak birde TKP vardı.

İşte Gorz sadık bir partili iyi bir komünistti. Çok çok iyi birde yazarmış onu sonra öğrendik. Bu günün akıbetini 1980 lerde görebilen bir kaç kişiden biri




Hakkı sen hep emirle mi hareket edersin? Birisi sana evini işçi mahallesine taşıyın demiş, sovyetler çökünce demokrasi mücadelesi önemli olmuş, bu sefer size evlerinizi alevi bektaşi bölgelerine taşıyın denmiş. Böyle bir şey oldu mu olmadı mı, doğru mu yanlış mı düşünmüyor musun? Bu konunun Gorz ile ne ilgisi var. Fransız komünist partisi üyesi olduğunu da söylemişsin. Bunları neden yazıyorsun. Bunlar elveda proleteryacılığı doğru mu kılıyor? Ne anlatmak istediğin anlaşılmıyor, sahi sen ne anlatmak istiyorsun?



Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 2 Sayfa:   Sayfa:   [1]   2   >   son» 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Elveda Marx, Elveda Lenin denizcan 5 3756 26.01.2016- 14:24
Konu Klasör Tanımı ve kapsamı açısından İŞÇİ SINIFI bedrettin 1 4423 19.03.2014- 19:01
Konu Klasör Neden okuyorlar, neden okuyoruz. melnur 1 665 25.09.2022- 11:22
Konu Klasör Neden HDP yok ? Brusk 1 4895 13.07.2015- 09:31
Konu Klasör Neden TKP? toplumcu 0 3370 23.02.2014- 15:53
Etiketler   NEDEN,   İŞÇİ,   SINIFI,   ELVEDA,   PROLETARYACILARA,   YANIT
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS