SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 2 Sayfa:   Sayfa:   [1]   2   >   son» 
Kaçak özeleştiri yapmış           (gösterim sayısı: 9.001)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
denizcan
[ devrimci ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.12.2013
İleti Sayısı: 2.431
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: denizcan
Konu Tarihi: 18.01.2016- 12:34


Kaçak özeleştiri yapmış:)

Özeleştirim...

--------------------------------------------------------------------------------

Sosyalist düşüncelerle tanışmamın ardından kısa süre içinde silahlı mücadele çizgisini savunan radikal gruplardan birine yakınlık duymaya başlamıştım. O dönemde bu yaygın eğilimdi. Gençlik radikal düşüncelere prim veriyordu. Ben de öncü savaşı, gerilla savaşı, halk savaşı stratejisi gibi tezleri benimseyip kendimce anlayarak savunmaya başladım.

80 darbesi sonrasında da bu çizgimi koruyordum. 80 darbesi benim için büyük hayal kırıklığı olmuştu ve halkın değişen güçler dengesine göre nasıl yön değiştirdiğini görmemi sağlamıştı ama yine de halk savaşı anlayışını savunmaya devam ettim. Halk savaşı, yani, önce şehirlerden başladıktan sonra kırlara geçecek olan öncünün gerilla eylemleriyle yavaş yavaş oluşturulmaya başlayacak olan emekçi köylülükten oluşan halk ordusuyla kırlardan şehirlere iktidarın ele geçirileceğini anlatan teori.

Buna samimi olarak inanıyordum. Böyle bir şeyin Türkiye'de olabileceğini düşünebiliyordum. Ülkenin şartlarını analiz etmeden, sorgulamadan, benden önceki radikal solcu kuşak tarafından başka ülkelerden alınmış bu teoriye kesin ve tek doğru gözüyle bakıyordum.

Sonra PKK'nin 84 atılımı geldi. Ben de bunu o dönem derhal desteklemiştim. Hem 12 Eylül'ün zorba yönetimine karşı bir isyandı ve hem de gerilla savaşı-halk savaşı konseptine pek uygun düşüyordu.

PKK giderek büyüdü ve ben de onu diğer sol gruplara karşı ideolojik alanlarda desteklemeyi, mücadelesini savunmayı sürdürdüm. PKK'nin devrimi diğer radikal sol gruplarla da işbirliği içinde, Türkiye'nin bütününe yayacağını düşünüyordum.

Sonra köy korucularının köylerine PKK tarafından yapılan baskınlar gerçekleşmeye başladı. Bu baskınların çoğunda aileler de, hayvanlar da öldürülüyordu. Ben bunları devletin, kontrgerillanın eylemleri olarak görüyordum. Özgür gündem'de vb yapılan açıklamalar da bu yöndeydi. Sonra yine böyle bir köy baskınında öldürülmüş çoluk-çocuk, bir sürü insanın cesetleri kamuoyunda büyük tepki çekince Öcalan'ın bir açıklamasını okudum. Öcalan “kurşuna adres yazılmaz ki” diye bir açıklama yapmıştı. Yani bu ölümlerin kaza ile olduğunu, PKK'nin köy korucularını öldürürken, arada sivillerin de gittiğini söylemek istiyordu.

Yani bu sivil katliamlarını kontrgerilla değil de PKK mi yapıyormuş? İnanamadım ve yine de, Öcalan'ın o açıklamasını yanlış bir savunma olarak kabul edip, genel mücadeleyi savunmayı sürdürdüm. Yani o tür eylemlere karşı çıkıyordum ama genel mücadeleyi destekliyordum.

PKK köy basıp çocukları öldürüyordu; biz, kontrgerilla yapmıştır veya kazayla öldürmüştür diye aklamaya çalışıyordum. PKK alışveriş merkezini basıp ateşe veriyordu ve içinde insanlar ölüyordu; biz, neden yangın merdiveni koymadı diye işyeri sahibini eleştiriyordum. Böyle hazin ve acınası durumlara düşmeye başlamıştık.

Sonra Öcalan yakalandı ve o bilinen taktiği izledi. Anneannesinin de Türk olduğu ve devlete hizmete hazır olduğu şeklindeki bilinen açıklamalar vb. Bunu da önemsemeyip, siyasî taktiktir deyip, savunmaya devam ettim. Mahkemede PKK eylemleri sonucu hayatını kaybeden sivillerden, masumlardan özür diledi; ben bunu olumlu buldum ama asıl gerçeği sorgulamayı yine beceremedim. Yani bu cinayetlerin asıl sorumlusunu, yani silahlı mücadele anlayışını...

PKK kuruluşundan beri bu tür onaylanamaz şiddete pek çok kereler karışmıştı. Muhaliflerine uygulamıştı şiddeti, diğer sol hareketlere uygulamış, sıradan halk kesimlerine uygulamıştı, böyle bir geçmişi var.

Bunu daha önce de biliyordum. Pkk böyle bir örgüttü. Ama epeyce bir süre bu bilgime rağmen desteklemiştim. Çünki hem devletin işkenceleri, cinayetleri, faili mechulleri, yargısız infazları, karanlık sicili beni bu konuda ona karşı mücadele eden bir örgütü desteklemeye itiyordu; hem de benim kafadaki gerilla savaşı-halk savaşı konseptine çok uyuyordu. İdeolojime ve tuttuğum tarafın çıkarlarına uygundu yani.

Karşı tarafın vahşeti ve cinayetleri varsa, ona karşı mücadele verenin eylemleri daha kabul edilebilir oluyordu. Özellikle 90'lı yıllarda bu böyleydi. Yakılan köyler, bombalanan gazete binaları, Jitem infazları vb hızla sürüyordu. Ta ki Susurluk'a kadar böyle gitti.

Diğer nedeni ise, dediğim gibi, ideolojime uygun olmasıydı. Bir devrim mücadelesi veriliyordu ve bu yolda böyle istenmeyen ölümler olabilirdi. Olmasa iyiydi ama olması da kaçınılmazdı. Yapılacak şey yoktu. Büyük yolda küçük kusurlar olacaktı tabii...

Sonra anladım ki, artık büyük yol kapanmıştı. Büyük yol artık bizi ileriye götürecek bir yol değildi. Dünyanın diğer bölgelerinde de böyleydi, bizde de. SSCB yıkılmıştı, sosyalist sistem çökmüştü. Artık tek kutuplu dünya vardı ve gerilla savaşının yol açıcı olması imkansızdı. Halk savaşı stratejisi zaten ülke gerçekleriyle uyumsuzdu; ama şimdi varlık şartları da tamamen kalkmıştı.

Mücadele sürüyordu ve sonuç alma yönünde ilerlemeyi bırakın, sürekli darbeler yiyor ve artık ülke genelindeki siyasî iklime de zarar verir bir hâl alıyordu. Silahlı mücadele çizgisinin geçerliliği iyice kalkmaya başlamıştı. 12 eylül dönemi kapanmış, sivil siyasette yol alınmış, Jitem vb tasfiye edilmiş, kısmen bazı demokratik reformlar yoluyla muhalif güçlerin siyasete yasal yollardan katılımının önü açılmıştı.

Bu gerçeklere rağmen silahlı mücadelede ısrarın sadece yeni ölümlere sebep olacağını görmeye başladım. Silahlı mücadele çizgisi yanlıştı, giderek varlık şartları daha da ortadan kalkıyordu; üstelik illegal ve silahlı mücadele süreci kirletiyordu da. Değerleri aşındırıyor, insanı masum ölümlerine, kendi yoldaşlarının ölümlerine ahlâkî olmayan eylemlere itebiliyordu. İktidar kirletiyordu, örgütlerin kendi iç iktidarları da öyle.

Silahlı mücadele, geçerliliği olmayan bir yol olduğu için, askeriyle-siviliyle insanlar boşuna hayatlarında edilmiş oluyordu. Silahlı mücadele içinde ölen askeri de, polisi de, gerillası da, militanı da, sivili de, boşu boşuna hayatından oluyordu. Ölümler arttıkça, hele hele masum ve haksız ölümler arttıkça, dava daha çok kirleniyor, yol daha fazla tıkanıyordu.

Geçmişte bu konularda daha sorumlu olmadığım ve masum ölümlerini, kendi ideolojimin, kendi siyasî hedeflerimin yüce yolunda birer teferruattan ibaret gördüğüm için kendimi eleştiriyorum.

Sonra gördüm ki, solumuzda şöyle korkunç bir adet var: kendi vehimlerimizi, varsayımlarımızı, ideolojik dayanaklarımızı, gerçeğin yerine büyük bir inançla koyuyoruz. Öyle ki, gerçekle uyuşmuyorsa, kesin gerçek yanlıştır!

Mesela Borga bir başlık açmış; dünyada komünizme tek tek ayrı ayrı ülkeler bazında devrimlerle mi varılacak, yoksa hep birden bir kalkışma yoluyla mı?

Yani komünizme ille de varılacak! Sanki Allah'ın hükmü! O kadar kesin... bütün mesele nasıl varılacağı. Onda da öyle ütopik yaklaşımlar var ki, aynı anda dünyanın her yerinde ayaklanmalar, devrimler gibi... Oysa mesela büyük bir bilimsel teknolojik devrim, kapitalizmin büyük dünya krizi vb gibi başka yollar da akla gelebiliyor. Ama yok, ille de ideolojik kabullerimize uygun olacak!

Bu solumuzun genel özelliği. Analiz yok, somut şartların değerlendirilmesi kalmadı; yerine istekler, seçimler, konumlanışlar geldi. Aksini savunacak olursan seni hemen aforoz eden bir “sol” var artık.

.........


Gelelim forumlardaki faaliyetlerime ve o konudaki özeleştrime.

Çeşitli internet forumlarında üye olarak bulundum ve kimilerinde yöneticilik de yaptım. İyi forum nedir, nasıl olmalıdır konusunda düşüncelerim var. şunu söyleyeyim ki, iyi bir forum kalmadığını görüyorum.

Bir kere iyi forumun ilkeleri, kuralları olmalıdır. Kişiden kişiye değişmeyen, nesnel olan ve tartışmalara yol açmayan... bunu ne bu forumda, ne diğerlerinde bulmak imkansız.

Şimdiye dek asla bir forumda aynı anda birden fazla mahlasla yazmadım. Haksız yere uzaklaştırıldığımda, diğer mahlasla yazdım. Onda da kendimi tartışmaya açmadım. Yani farklı isimlerle üyeliği ben de kullandım ama aynı anda değil ve kendimle ilgili değil.

Beni uzaklaştıranlara her forumda aynı soruyu sordum; “hangi gerekçeyle, bana maddesini gösterin.”

Gösteremediler. Çünki keyfî uzaklaştırmaydı.

“Sair forumlardan” ikibuçuk kişilik olanında bir ara öyle bir duruma geldik ki, korsan girişler yaptım. Yaz-kaç taktiği ile yazıyor, kaçıyordum. O isimle yasaklanınca başka isimle girip tekrarlıyordum. Beni haksız yasaklayan birbuçuk kişi kendi tutarsızlığını görünce ne yapacak, bunu görmek istiyordum. Sonunda patladı.

Diğer “sair forumda” yine haksız yere uzaklaştırmalar alıyordum ve orada da, buradaki gibi “Erkan” mahlasıyla girdiğimde şunu göstermek istedim: Erkan, imlâsı, anlatımı bozuk bir solcu gençti. Kimse onun imlâsına, anlatımına laf etmiyordu. Yeter ki genel “sol” kabûle aykırı şeyler yazmasın. Kimse sair forumda “Erkan”a laf etmedi, eleştirmed. erkan benimsendi, kabul gördü.

Tepki görmesi için aykırı şeyler söylemesi gerekiyordu. Kaçak o nedenle uzaklaştırılıyordu. Hortis ve Aalevliyıldız da...

Aykırı ama sol-sosyalist değerlerimize aykırı değil, bozulmuş, yozlaşmış bir tür solculuğa aykırı. Mesela “Esad diktatör” demek gibi. Erdoğan'a diktatör diyenler Esad'ı baş üstünde tutuyorlardı. Bunu da solculuk olarak bize gösteriyorlardı.

Herhangi bir batı ülkesinde Esad'ın diktatör olup olmadığı tartışılmaz bile. Orada Esad'ın diktatör olmadığını savunan birini solcu olarak kabul etmezler ve ona acıyarak bakarlar. Ama bizde oluyor. Bu bizim zavallı fikriyatımıza sadece bir örnektir.

Bizde mesela DSİP var, bu sosyalist parti de Esad için diktatör diyor. Demek ki Esad'a diktatör diyen sadece ben değilim. Ama sair forumda ve bu forumda sırf Esad'a diktatör dememi örnek göstererek AKPp'liliğimi(!) ispatladıklarını sanan fikir fukaraları oldu.

Diğer tartışma konuları da öyle. “Neden hiç AKP aleyhine laf etmiyorsun” diyenler oldu. Onlar mesela AKP'nin Suriye politikasını baştan aşağıya yanlış bulduğuma dâir eleştirilerimi okumadılar belki. Ama benzer başka eleştirilerimi okuduklarında da değişen bir şey olmadığına şahidim.

Bu forumdan Hortis olarak uzaklaştırılmam da tamamen haksızca ve saygısızca olmuştur. Şimdi olduğu gibi o zaman da bana sürekli sataşma, hakaret, küfür gırla giderken onlardan çok ben uzaklaştırmalar almıştım ve son seferinde de "danışman" tarafından, sırf Suriye sorununun çözümünün Uluslararası görüşmeler yoluyla olacağını söylediğim için “emperyalizmin soytarısı” denilerek yasaklanmıştım. Oysa gelinen nokta tam da böyle bir yer. Abd, Batı ve Rusya bu sorunu görüşmeler, pazarlıklar yoluyla çözecek gibi görünüyor.

Ben o görüşümü ideolojimin çözüm yolu olarak söylememiştim ki; verili koşullarda geçerli pratik yol olarak gördüğümden öyle söylemiştim. Ama insanlara ancak anlamak istedikleri kadarını anlatabilirsiniz.

Yine de o dönemde kendimi şu açıdan eleştiriyorum: her ergene cevap yazmak zorunda değildim. Onların abuk sabuk sataşmalarına ben de kendimce alay ederek, eğlenerek cevap veriyordum. Artık sıkılmıştım ve adeta yasaklanmak istiyordum. Oldu da. O zamanki tarzım bu açıdan hatalıydı; yazdıklarımın fikrî içeriği bu nedenle çoğu zaman anlaşılamayabiliyordu.

Dikkat ederseniz, artık kişilerin çelişkileriyle, olumsuzluklarıyla pek ilgilenmiyorum ve kişilerle pek uğraşmıyorum. Bana sataşan birkaç üyeye, ancak kayda değer bir söz varsa dediklerinde, cevap veriyorum.

Sıkılınca bırakacağımı da biliyorum.

Bu tür forumlar karşılıklı geliştirme, ortaklaşa çalışma yapma açısından faydalı olabilirdi. Maalesef egoların çarpıştığı ve tatmin edildiği yerler olarak kaldı. Her türden insan katılıyor ve saçma sapan tartışmalar ve çirkin ilişkiler sürüyor.

Egolarınızın esiri olmaktan çıktığınız an, gerçeği görmeye başladığınız an olacaktır.

"Sair forumlardan" ikibuçuk kişilik olanında hep aynı birbuçuk kişiyle bir büyük inatlaşma içindeydim. Israrla ona kendi çelişkisini göstermek ve ne yapacağını görme merakına düşmüştüm. Mesela bir ara tutturmuştu; Osmanlı döneminde henüz Türkiye adı yokmuş da,TKP neden kendine Osmanlı KP dememiş de Türkiye KP demiş diye...

Uzun süren bir tartışmamız oldu. Kendisine örnekler verdim. O dönemde Osmanlı'nın kendi içinde de Türkiye adını kullanan başka partiler olduğunu örneklerle, somut verilerle anlattım. Yine de ikna olmaya yanaşmadı. Konuyu boğuntuya getirdi ama kendisi doğruya gelmek istemedi.

Tıpkı benim bir zamanlar, masum ve haksız ölümleri gördüğüm halde, sırf ideolojime, tuttuğum tarafa uymuyor diye doğruya gelmemekte inat edişim gibi.

Diğer sair forumda, yazıyordum, göstermeye çalışıyordum; karşıma 140 karakterlik itirazlarla çıkıyorlardı. Bir ara gerçek insanlarla değil, bilgisayar yazılımı ile karşı karşıya olduğumu düşünmeye başlamıştım.

Sözün özü, şimdiye dek çeşitli forumlarda, yöneticilik de içinde, çokça katkım oldu. Başkaları gibi bir yerlerden alıntı paylaşımlar değil, bunların çoğu kendi yazılarım, kendi fikrî çalışmalarımın ürünleri.

İçlerinde öykülerim, şiirlerim de vardı. Makale türü yazılarım, denemelerim de... Ben hep tek bir kişi olarak, kendim olarak yazdım. Kapıdan kovulup bacadan girmedim. Kendi isteğimle uzaklaştığım çok oldu. Her an yine uzaklaşabilirim de. Hep bir şeyleri göstermeye, anlatmaya çalıştım.

Karşılığı ise, değer bilir birkaç üye dışında, hakaret, küfür, sataşma ve hatta tehdit oldu. Bu da solumuzun içler acısı hâli nedeniyle gayet doğal.

Kendim böyle ezilerek, ezenlerin içyüzünü göstermiş oluyorum. Solla ilgilerinin olmadığını, başka bir şey olduklarını...

Yoksa onlar solcu da ben mi değilim? Bu da düşünülebilir. Kesin olan şu ki, eğer onlar solcuysa, ben solcu değilim!

Bu forum da çok kötü yönetiliyor. Mesela beni gerekçe göstererek ayrılanlarla ilgili konuda “ape che” çok kötü şeyler yazdı. “git intihar et” ne demek, böyle şey yazılır mı?! Kendisi ayrılmak istemeyen üyeyi önce “ban”ladı, sonra kaldırdı.

Bu sefer beni neden "ban"lamadıklarını merak ettim ve cevabını yine de umudun kesilmemesine iyi bir örnek olarak, Borga'nın benim yazılarımı, birlikte yöneticilik yaptığımız öbür forumdan tanımasına bağladım.

Kötülükleri, çelişkileri, yanlışlıkları görüyorum ve görmezden gelemiyorum. Düşünce yapım o şekilde gelişmiş. Görmeden yapamıyorum. Mahsustan bunu “Erkan”da yaptım ve kimse “Erkan”a kızmadı.

Forumlarda tartışmanın yine de bir yararı var. antrenman gibi oluyor. Düşüncelerimizi ve polemik yapma, akıl yürütme yeteneğimizi sınıyoruz. Keşke iyi birileri hep çıksa da beni daha iyi yönde geliştirse, yanlışlarımı bana gösterse, bunu isterim.


Hep olduğu gibi, yine doğaçlama yazdım. Eksik bırakmışsam değinirim sonra.


http://www.sosyalistforum.net/showthread.php?t=79181




Bu ileti en son denizcan tarafından 18.01.2016- 12:34 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
denizcan
[ devrimci ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.12.2013
İleti Sayısı: 2.431
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: denizcan
Cevap Tarihi: 18.01.2016- 12:37


Kaçak özeleştiri yapmamış, ''ben neymişim be abi'' demiş.

AKP'ciliğe ve sol düşmanlığına nasıl varmış, solculuğu seçim sandık işlerine ve burjuva demokrasisine nasıl dönüştürmüş, çıt yok. Kaçakın özeleştirisi de böyle olur:)



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
solcu
[ kemal ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.01.2014
İleti Sayısı: 1.709
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: solcu
Cevap Tarihi: 18.01.2016- 15:45


dünyada komünizme tek tek ayrı ayrı ülkeler bazında devrimlerle mi varılacak, yoksa hep birden bir kalkışma yoluyla mı?

Yani komünizme ille de varılacak! Sanki Allah'ın hükmü! O kadar kesin... bütün mesele nasıl varılacağı. Onda da öyle ütopik yaklaşımlar var ki, aynı anda dünyanın her yerinde ayaklanmalar, devrimler gibi... Oysa mesela büyük bir bilimsel teknolojik devrim, kapitalizmin büyük dünya krizi vb gibi başka yollar da akla gelebiliyor. Ama yok, ille de ideolojik kabullerimize uygun olacak!

Bu solumuzun genel özelliği. Analiz yok, somut şartların değerlendirilmesi kalmadı; yerine istekler, seçimler, konumlanışlar geldi. Aksini savunacak olursan seni hemen aforoz eden bir “sol” var artık.


Değil mi, ya! Ne uğraşıyorsunuz komünizmle falan, zaten dünya 30 yıl sonra buzul çağına girecek, neden mücadele ediyorsunuz ki! Kaçak'ın uydurmaları da, sol düşmanlığı da bitmez!

Forumlarda tartışmanın yine de bir yararı var. antrenman gibi oluyor. Düşüncelerimizi ve polemik yapma, akıl yürütme yeteneğimizi sınıyoruz. Keşke iyi birileri hep çıksa da beni daha iyi yönde geliştirse, yanlışlarımı bana gösterse, bunu isterim.


[size=2]Ne kadar iyi niyetliymiş de anlamamışız! Biri beni iyi yönde geliştirse ne iyi olur diyor; vah vah, ben başlıyorum seni geliştirmeye, AKP ve Erdoğan sevdasını bırak, liberalizme gözlerini ve kulaklarına tıka, sola düşmanlığı çöp tenekesine at. O zaman senin samimiyetine inanılır.
[/size]




Bu ileti en son solcu tarafından 18.01.2016- 15:45 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
denizcan
[ devrimci ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.12.2013
İleti Sayısı: 2.431
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: denizcan
Cevap Tarihi: 18.01.2016- 20:27


Alıntı Çizelgesi: solcu yazmış

dünyada komünizme tek tek ayrı ayrı ülkeler bazında devrimlerle mi varılacak, yoksa hep birden bir kalkışma yoluyla mı?

Yani komünizme ille de varılacak! Sanki Allah'ın hükmü! O kadar kesin... bütün mesele nasıl varılacağı. Onda da öyle ütopik yaklaşımlar var ki, aynı anda dünyanın her yerinde ayaklanmalar, devrimler gibi... Oysa mesela büyük bir bilimsel teknolojik devrim, kapitalizmin büyük dünya krizi vb gibi başka yollar da akla gelebiliyor. Ama yok, ille de ideolojik kabullerimize uygun olacak!

Bu solumuzun genel özelliği. Analiz yok, somut şartların değerlendirilmesi kalmadı; yerine istekler, seçimler, konumlanışlar geldi. Aksini savunacak olursan seni hemen aforoz eden bir “sol” var artık.


Değil mi, ya! Ne uğraşıyorsunuz komünizmle falan, zaten dünya 30 yıl sonra buzul çağına girecek, neden mücadele ediyorsunuz ki! Kaçak'ın uydurmaları da, sol düşmanlığı da bitmez!

Forumlarda tartışmanın yine de bir yararı var. antrenman gibi oluyor. Düşüncelerimizi ve polemik yapma, akıl yürütme yeteneğimizi sınıyoruz. Keşke iyi birileri hep çıksa da beni daha iyi yönde geliştirse, yanlışlarımı bana gösterse, bunu isterim.


[size=2]Ne kadar iyi niyetliymiş de anlamamışız! Biri beni iyi yönde geliştirse ne iyi olur diyor; vah vah, ben başlıyorum seni geliştirmeye, AKP ve Erdoğan sevdasını bırak, liberalizme gözlerini ve kulaklarına tıka, sola düşmanlığı çöp tenekesine at. O zaman senin samimiyetine inanılır.
[/size]



Bu AKP'cilerde bir huy var, önce kafa karışıklığı yaratıyorlar, sonra beni göndermeyin, aslında ben buyum, kullanın beni demeye getiriyorlar. Önce komünistmiş de, şöyleymiş de, böyleymiş! Şimdi nesin, yanlışlarını anladın sola düşman oldun, AKP'nin saflarına katıldın. Anlatmaya meraklı adam, bunun cevabını verir?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
munzur
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 19.12.2013
İleti Sayısı: 1.075
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: munzur
Cevap Tarihi: 18.01.2016- 20:40


Boşuna eleştiri yapıyorsunuz, ''özeleştirim'' demiş işte daha ne yapsın? 80 öncesinde solcuymuş, hatalarını anlamış, liberal olmuş, şimdi de sola akıl vermeye çalışıyormuş! Özeleştirisi bu. Doğru söylemiş:) Bize neden kızıyor onu anlamıyorum, biz de ona öyle söylüyoruz, solcu değilsin, sola akıl veremezsin, solcuların liberallerden öğreneceğ bir şey yok. Israr etti, ayda bir mesaj yazmama izin verin dedi, izin verildi, sözünde durmadı.   Solculara akıl vermeyi misyon edinmiş. Biz buna sol düşmanlığlığı diyoruz. AKP'nin otoriter sistemine gönül veren, Suriye halkına yapılan ahlaksız saldırılara görmezlikten gelmiş, Cuhurbaşkanının diliyle Esad diktatör demekten başka bir şey yazmamış birinin özeleştirisi de böyle olur. Gittiği forumda akıl vermeye devam etsin, onu orada sosyalistlere rağmen tutanların demek ki Kaçak'ın aklına ihtiyaçları var. Oradaki sosyalistler buna nasıl katlanıyorlar, şaşıyorum.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
denizcan
[ devrimci ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.12.2013
İleti Sayısı: 2.431
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: denizcan
Cevap Tarihi: 18.01.2016- 22:58


Kaçak'ın solcu olduğunu şimdi anladım. Kapitalizmin yarattığı eşitliğin nasıl giderileceğine dair görüşünü öğrenince ona söylediklerimi geri almaya karar verdim. Kaçak solcudur, kanıtı da sosyalist forumda son yazdıkları.

Şu an tv.de dünyadaki eşitsizliğin önceki yıllara göre daha da arttığı ile ilgili haberi izledim. Bu büyük eşitsizlik, küçük bir kısım insan grubunun haddinden fazla serveti ile milyarların büyük sefaleti arasındaki korkunç uçurum, adaletsizlik, günümüz kapitalizminin sonuçlarından biri. Öyle büyük bir adaletsizlik ve insafsızlık ki, silah kullanmak bile yetmez, atom bombası bile kâr etmez gibi geliyor insana. Ama üretim araçlarını onların ellerinden alıp üretimi makul derecelerde devam ettirmek meseleyi halleder.

Mesela şöyle bir karar alındı diyelim: bundan sonra turistik yerlerdeki bütün lüks oteller, yatlar, büyük tekneler, lüks tatil yerleri, sırayla kullanılacaktır. Öncelik de topluma en yaralı olanlara, emek verenlere, bilim ve sanat insanlarına verilecektir.

Servet ve gelir uçurumu birdenbire bir miktar azalmış olurdu.


http://www.sosyalistforum.net/showthread.php?t=79179



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
munzur
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 19.12.2013
İleti Sayısı: 1.075
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: munzur
Cevap Tarihi: 19.01.2016- 19:14


:)

Sonra da sıra burjuvazinin elindeki üretim araçlarına gelebilir. Günlük artı değer kimlik numarasına fabrikada çalışan işçinin cebine gider. Böylece sosyalizme gerek kalmaz. Kapitalistlerle işler gül gibi geçinip gider:)



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
denizcan
[ devrimci ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.12.2013
İleti Sayısı: 2.431
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: denizcan
Cevap Tarihi: 20.01.2016- 13:50


Şimdiye dek asla bir forumda aynı anda birden fazla mahlasla yazmadım. Haksız yere uzaklaştırıldığımda, diğer mahlasla yazdım. Onda da kendimi tartışmaya açmadım. Yani farklı isimlerle üyeliği ben de kullandım ama aynı anda değil ve kendimle ilgili değil.

Beni uzaklaştıranlara her forumda aynı soruyu sordum; “hangi gerekçeyle, bana maddesini gösterin.”

Gösteremediler. Çünki keyfî uzaklaştırmaydı.



Çok yalan konuşuyor, yazısını her okuyuşumda ortaya bir yalan çıkıyor. Burada Kaçak adıyla yazarken aynı zamanda erkan adıyla foruma girmedi mi, kendisi açıkladı. Forumda yazmaması söylenirken, cezalar alırken ona solcu olmadığı ve burada yazmaması söylenmedi mi? Kaçak, alevliyıldız vesaire solcu olmamasının üzerine bu kadar yalan oturtmaya çalışan biri. Benimle tartışmıyorlardı sözüne de hayret ediyorum, sol forumlarda solcu olmayan ve sola düşman olan biriyle neyi tartışacağız.?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 20.01.2016- 21:24


Sn.Kaçak ''özeleştiri''de bulunmuş SF'de. 80 öncesinde silahlı mücadeleyi savunuyormuş, 80 sonrasında da bu düşüncesini devam ettirmiş, hatta PKK'ye bile sempati duymuş! İnanalım mı? Madem öyle olduğunu söylüyor, biz de öyle varsayalım! Sonra ne olmuş, PKK'nin ''çocuk ölümlerine'' karıştığını fark edince 'davanın kirlendiğini'' anlayıvermiş. Peki ne olmuş! ''Komünizm Allahın hükmü müymüş'' noktasına gelmiş!

Düşündürücü!

Ve üstelik ortam uygunsa sosyalist olduğunu bile söyleyebiliyor!

Şaşırtıcı!

Hem AKP'den yana, hem emperyalizmin bölge gerçekliği karşısında söylediği tek şey ''Esad diktatör'' ve hala sosyalist! SOLpaylaşım'dayken solcu oluyordu, ilerici oluyordu ama ne olduğunu söylerse söylesin, AKP'ci olmaktan hiç de vazgeçmiyordu! Böyle ilericilik, solculuk, sosyalistlik mi olurmuş!

Evet şaşırtıcı ve bana da çok samimi açıklama olarak gelmiyor.

Yazdıklarında anlaşılmayan, çelişkili bir durum var. Silahlı mücadeleyi savunduğunu söylüyor da, bu bir yöntemdir, asıl olarak savunması gereken bilimsel sosyalist ideolojidir. Sn.Kaçak bu konuya hiç değinmiyor. Silahlı mücadele bir amaç için savunulur, bir yöntemdir. Diyelim ki silahlı mücadelenin yanlış olduğunu anlamak, insanı ''Komünizm Allahın hükmü mü?'' noktasına getirir mi? Yöntemin yanlışlığını anlamışsa buradan ideolojinin yanlışlığı çıkmamalı? Silahlı mücadeleyi savunurken ve dediğine göre PKK'nin sempatizanıyken   bu mücadelenin neye içkin olduğunu hiç mi sorgulamamış Sn.Kaçak? Yoksa SF'nin iklimine uygun bir hikaye yazması gerektiğini düşünmüş de, o hikayeyi mi kaleme almış?

Bana hiç de samimi bir ''özeleştiri'' gibi gelmiyor!



Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 2 Sayfa:   Sayfa:   [1]   2   >   son» 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör "Özeleştiri ögeleri"... melnur 0 554 24.07.2022- 00:15
Konu Klasör ''İyi ki yapmışım...'' melnur 1 933 09.08.2021- 01:54
Konu Klasör Siyaset yapma! solcu 2 5278 18.05.2014- 19:41
Konu Klasör Tatava yapma zamanı solcu 1 4552 02.04.2014- 13:23
Konu Klasör Eylem yapma ihtimalin var gözaltındasın! özgür 3 4524 17.03.2014- 19:20
Etiketler   Kaçak,   özeleştiri,   yapmış
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS