SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Zülfü Livaneli:Türk faşizminin niteliksel dönüşümü           (gösterim sayısı: 4.027)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
munzur
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 19.12.2013
İleti Sayısı: 1.075
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: munzur
Konu Tarihi: 21.01.2016- 12:26


Türk faşizminin niteliksel dönüşümü

ZÜLFÜ LİVANELİ


Hrant’ın katledilişinin yıldönümünde, ülkede kan gövdeyi götürürken, siviller, çocuklar, hamile kadınlar öldürülürken, yazan çizen düşünen insanlar hapislere doldurulurken, Türk faşizminin dönüşümü üzerine düşündüklerimi kısaca yazmak istiyorum.

Bu kadar acı içinde duygularımız düşüncelerimizi bastırsa bile, elden geldiğince serinkanlı bir değerlendirme yapmak niyetindeyim..

Özellikle bizim kuşağın ömrü askeri darbelerle, cezaevleriyle, sistemli işkencelerle, faili meçhullerde kaybettiğimiz dostlarla, sürgünlerle geçti. Demokrasinin önündeki en büyük engel orduydu. Ne var ki Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yaptığı darbeleri, dünyanın başka ülkelerindeki darbelerle karşılaştırdığımızda tuhaf bir ayrım dikkatimizi çekerdi. İspanya, Portekiz başta olmak üzere birçok ülkede iktidara gelen asker, onyıllar boyunca faşist rejimini sürdürüyordu. Güney Amerika ülkelerinin çoğunda da böyleydi durum. Oysa Türkiye’de askerler daha idareye el koydukları gün, bir iki yıl içinde gideceklerinin sözünü veriyor, ortalığı düzeltmeye geldiklerini ve iktidarı en kısa zamanda tekrar sivillere bırakacaklarını söylüyorlardı. Hatta darbeleri açıklarken Beethoven’in ‘Kader Senfonisi’ eşliğinde hafif mahçup ve ürkek bir tavır takınıyorlardı. Franco’nun, Salazar’ın, Pinochet’nin tavrı bu değildi.

Gerçekten de askerler açık darbe modelini çok fazla sürdüremediler. Gerçi 12 Eylül’ün ardından olduğu gibi ‘Askeri idareye son verildi’ dedikten sonra bile kurum, kural ve zihniyetleriyle ülkenin siyasal yaşamını etkilemeye devam ettiler ama diğer darbe ülkelerindeki gibi apoletler görünmedi ortalıkta.

Bu olguyu düşünürken gözümün önüne hep Yunanistan Albaylar Cuntası’nın cakalı yürüyüşü sırasında hemen yanlarında yer alan, ellerindeki buhurdanlığı sallayarak askerleri takdis eden Ortodoks din adamları gelir.

Faşizm bir sac ayağına dayanıyordu oralarda: Silah, sermaye ve din. Kısacası ordu darbe yaptığı zaman hem milliyetçilikten, hem dinden hem de büyük sermayeden destek alıyordu. Bu yüzden dikta rejimleri daha uzun sürüyordu.

Türkiye’de ise faşizmin üçlü dayanağının bir ayağı eksikti. Ordu ve büyük sermaye, milliyetçi reflekslerde birleşiyordu ama ordunun laik geleneği dolayısıyla din kurumu bu dayanışmanın dışında kalıyordu (Hatta laik rejim öncesinde, 31 Mart isyanını ve Hareket Ordusu’nu hatırlamak bile bu geleneğin varlığını kabul etmek için yeterli). Gerçi askerler dine her zaman sempatiyle bakıyor, hatta Soğuk Savaş yıllarında bir numaralı düşman olarak gördükleri sola karşı, ‘Tesbih çeken el, tetik çeken elden iyidir’ diyerek   dincileri destekliyorlardı, imam hatip okullarının açılışına hız veriyorlardı ama yine de bu, üstü örtülü bir destek biçiminde kalıyordu.

Bugün ise niteliksel dönüşüm kendini bu noktada gösteriyor. Faşizmin klasik sacayağı kurulmuş durumda. Dinle milliyetçilik birleşti. El değiştiren sermaye de yanlarında. Dolayısıyla bu sefer, insan haklarını ve demokrasiyi ayakları altında çiğneyen faşizmin daha uzun süreli olması   ihtimal dahilinde.

Üstelik kendi değerler sistemine ihanet ettiği için, buna karşı çıkacak bir ‘Batı’ da yok ortalarda.

Umutsuzluğa gerek yok: Her faşizm yıkılmaya mahkumdur ama ne yazık ki çekilen acılar bir süre daha devam edecek gibi görünüyor.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
hakkı
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: hakkı
Cevap Tarihi: 21.01.2016- 13:40


Her zaman en hızlı etkilenen en hızlı panikleyen en hızlı dönen aydınlar olmuştur.

Daha her şey bitmedi son söz söylenmedi .
Her aydın her daim kendine yedek adres bulmuştur bu 12 eylül faşizminde de oldu 1940 ta 1950 de de   ama kaçacak yeri olmayan başka bir adresi olmayan larda var bu ülkede onlar son sözlerini söylemedi zaten söylediğinde ayakta değil tabutta olacaklardır.

Hayat aydınların baktığı yerde değil başka pencerelerde var .Bir ülkede faşizm olması için ülke krizleri yeterli değildir dünya koşulları da uygun olması gerekir
Bu ülke de mücadeleyi bırakmayan % 40 insan var .Henüz kazanmış değillerdir bizde kaybetmiş değiliz Evet bir çok mevzi kaybedildi bir çok göstergeler faşizm i işaret ediyor ama aydınlar gibi teslim olmadık çünkü gideceğimiz başka adres yok.

Biz 12 eylülde de gördük o aydınları uzaklardan seslendiler ama biz burada idik içinde tam göbeğinde hayatın.
Geldikleri gibi gittiler ve giderken kep yalnızdılar hiç bir yoldaşları yanlarında değildi halbuki biz bunu yapmışsak yalnız yapmadık dedi o cuntacı faşistler .

Bunlar gidecek geldikleri gibi gidecek hemde yapayalnız gidecekler dostları düşmanları olacak.
Tarih ihanetlerle dolu sevgi olmadığında dost çıkarcı oluyor korkuyla yönetmek korkutacak insan bulduğunda oluyor

Ne derler ölmüş eşek kurttan korkmaz. kaybedecek şeyi olmayanda kimseden korkmaz.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
munzur
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 19.12.2013
İleti Sayısı: 1.075
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: munzur
Cevap Tarihi: 22.01.2016- 17:39


Faşizm bir sac ayağına dayanıyordu oralarda: Silah, sermaye ve din. Kısacası ordu darbe yaptığı zaman hem milliyetçilikten, hem dinden hem de büyük sermayeden destek alıyordu. Bu yüzden dikta rejimleri daha uzun sürüyordu.

Türkiye’de ise faşizmin üçlü dayanağının bir ayağı eksikti. Ordu ve büyük sermaye, milliyetçi reflekslerde birleşiyordu ama ordunun laik geleneği dolayısıyla din kurumu bu dayanışmanın dışında kalıyordu (Hatta laik rejim öncesinde, 31 Mart isyanını ve Hareket Ordusu’nu hatırlamak bile bu geleneğin varlığını kabul etmek için yeterli). Gerçi askerler dine her zaman sempatiyle bakıyor, hatta Soğuk Savaş yıllarında bir numaralı düşman olarak gördükleri sola karşı, ‘Tesbih çeken el, tetik çeken elden iyidir’ diyerek   dincileri destekliyorlardı, imam hatip okullarının açılışına hız veriyorlardı ama yine de bu, üstü örtülü bir destek biçiminde kalıyordu.


Zülfü Livaneli din ve milliyetçilik derken halkı kastediyor anladığım kadarıyla. Din ve milliyetçilik ekseninde halkın desteğini almak faşizmin ruhunu oluşturuyor. AKP hükümeti halkın yarısını bu eksene sokabiliyor, öbür yarısını ise bu eksene dahil etmesi zor, Türkiye'nin Cumhuriyetçi damarı bu eksen içine girmez. O zaman bizi çatışmalı bir süreç bekliyor demektir. AKP diktatörlüğü fiili bir diktatörlük, tek başına yeterli değil buna anayasal güvence katması lazım. Buna uğraşıyorlar, başarırlarsa Livaneli'nin dediği olabilir. Kolay geçmeyeceğini, çatışmalı bir süreç olacağını düşünüyorum.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
hakkı
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: hakkı
Cevap Tarihi: 22.01.2016- 19:32


Alıntı Çizelgesi: munzur yazmış

Zülfü Livaneli din ve milliyetçilik derken halkı kastediyor anladığım kadarıyla. Din ve milliyetçilik ekseninde halkın desteğini almak faşizmin ruhunu oluşturuyor. AKP hükümeti halkın yarısını bu eksene sokabiliyor, öbür yarısını ise bu eksene dahil etmesi zor, Türkiye'nin Cumhuriyetçi damarı bu eksen içine girmez. O zaman bizi çatışmalı bir süreç bekliyor demektir. AKP diktatörlüğü fiili bir diktatörlük, tek başına yeterli değil buna anayasal güvence katması lazım. Buna uğraşıyorlar, başarırlarsa Livaneli'nin dediği olabilir. Kolay geçmeyeceğini, çatışmalı bir süreç olacağını düşünüyorum.



Zülfü Livanali korkudan küçük dilini yutmuş
AKP liler bile Livanelinin inandığı gibi inanmıyor Onlar bile bizim esas destekçimiz % 25 diyor geri kalanların menfaatleri gereği bizi destekliyor diyorlar.

İnan korkmasın bir kere gölgesi bile ona zulum gelir.
Birde anayasal güvenceden söz ediyor ana yasa ne kadar kötü olursa olsun bir anayasa varsa faşizm çözülüyor demektir
dünyada hiç yasal faşizm görmüş mü Livaneli.

Bu devletin mayasında var din milliyetçilik hatta meshepçilik o zaman bu ülkede hiç bitmeyen sürekli faşizim var onu diyenler var bu ülkede ama onların bir özelliği hiç yasal örgüt olamayışıdır.

Evet AKP seçmenlerinin % 10 unu korkutuyor % 15 inine de rüşvet veriyor geri kalan % 23 gibi bir rakam
öyle kolay değil faşizm getirmek
% 35-40 direnen insan var bu ülkede
İşte iktidar Livaneli gibilerini de korkutuyor amaç korku probagandası
Zaten çatışma var süreç beklemeye gerek yok
CHP yi silmeden veya ondan destek almadan faşizm mümkün değil. Hiç merak etmesin Livaneli.



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Livaneli: Bu ülke yobazlara teslim olmaz ayhan 0 3635 22.06.2014- 14:52
Konu Klasör Zülfü Livaneli - Yiğidim Aslanım - Efsane Konser melnur 0 2544 12.10.2014- 12:50
Konu Klasör Solda Türk kompleksi! melnur 1 708 04.11.2022- 05:00
Konu Klasör Türk halkının sağcılığı ve 'Osman Ağa'... melnur 1 3401 05.05.2019- 05:25
Konu Klasör Türk-İslâm Sentezi, Siyasal İslâmcılık ve kutuplaştırma siyaseti üzerine... melnur 1 1422 29.03.2021- 08:27
Etiketler   Zülfü,   Livaneli:Türk,   faşizminin,   niteliksel,   dönüşümü
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS