SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Ãœyeler  |  GiriÅŸ  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni BaÅŸlık  Cevap Yaz
 Toplam 2 Sayfa:   Sayfa:   [1]   2   >   son» 
1 Mayıs 2016Â’ya giderkenÂ…           (gösterim sayısı: 12.682)
Yazan Konu içeriği
Ãœye Profili boÅŸluk
umut
[ umut yarın ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.09.2013
İleti Sayısı: 3.105
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: umut
Konu Tarihi: 18.04.2016- 14:18



1 Mayıs 2016’ya giderken…

Kemal Okuyan



Her zaman gerçek mücadele dinamiklerinin içinde değerlendirilmesi gerektiğini söyledik 1 Mayısların. Kendi başına bir fetiş değil, öncesi ve sonrası olmayan bir didişme platformu hiç değil.

1 Mayıs, işçi sınıfının kurtuluş mücadelesinden güç alacak, ona güç verecek. Bu basit formülasyonda yer bulamayan bir 1 Mayıs algısıyla işimiz olmaz.

Bu yıl 1 Mayıs’a geçtiğimiz Kasım’dan bu yana psikolojik üstünlüğü elinde tutan siyasi iktidarın bir kez daha inisiyatif yitirmeye başladığı, sarsıldığı, dayanaklarının zayıfladığı bir dönemde giriyoruz.

Bu iyi, her durumda iyi.

Efendim, emperyalist merkezler Erdoğan’la bir kez daha uğraşmaya başlamış, AKP’nin içi cadı kazanıymış, muhalefete birileri “dik dur” diye fısıldamış… Bunları takip ederiz, inceleriz, ama bir yerden sonra bizi ilgilendirmez.

Bizi ilgilendiren, halkın yeniden öfke biriktirmesi, insanların “acaba” diye kafasını dışarıya çıkarmaya başlaması, örgütlü mücadeleye katılım kanallarında bir canlanmanın kendini hissettirmesidir.

Bunlar var.

Eksik olansa Türkiye işçi sınıfı hareketidir. Türkiye’de işçiler var. Sömürülüyor, değer yaratıyor, en temel haklarından yoksun bırakılıyorlar. İşten atılıyor, çalışırken “kaza” adı altında öldürülüyor, uzun saatler ve daha az ücretle çalıştırılıyorlar.

Direniyorlar bölük pörçük. Bunlar küçük imzalardır tarihe, bir sınıf böyle yaratılır, ancak yetmez.

Evet, Türkiye’de işçiler var ve Türkiye işçi sınıfı yeniden yaratılmalıdır, yaratılacaktır.

Sendikalar, birkaç onurlu-enerjik yapı dışında bitmiştir; işin gerçeği Türkiye’de işçi sınıfı hareketini “bitiren” nedenlerden biri “bitik” sendikaların ihanetidir. Bitebilirler…

Bununla ilgileneceğiz, ama kendimizle ilgili olanı başa koyarak: Türkiye işçi sınıfı hareketini yaratacak olan, işçi sınıfının siyasi hareketinin çabalarıdır ve bugüne kadarki eksikliğimiz doğrudan bizim sorunumuzdur. Ülke koşulları, ideolojik açmazlar, liberal kuşatma, Kürt hareketinin şu ya da bu etkisi… Bunlar var, ama biz de vardık!

Türkiye işçi sınıfı hareketi yeniden yaratılmalıdır.

Sermaye düşmanlığı, hatta daha somutu zengin düşmanlığı demiştik; şimdi daha güçlü bir sesle bunu dillendireceğiz. Türkiye’de emeğiyle geçinmekten, yoksul olmaktan değil, zengin olmaktan utanılacak bir kez daha… Bu bizim görevimiz. Bu ancak bir işçi sınıfı partisinin göze alacağı, ama toplumdaki bütün kaynakları kullanarak hayata geçirebileceği bir görev. İdeolojik bir görev. İşçi sınıfına alan açmak için.

Genel, hiçbir ayrım gözetmeksizin birleşik, kolektif bir sınıf kimliğinin yaratılmasının tek koşulu, işçi sınıfının tek bir tarihsel çıkarı olduğunun bilince çıkarılmasıdır. İşçi sınıfının iktidarı alması; sosyalizmin kuruluşu için tüm toplum adına üretim araçlarına el koyması; giderek sınıfsız-sömürüsüz bir toplumun inşası. Bu iddia, bu misyon, bu seçenek güncellenmek zorundadır. Siyasal bir görevdir, siyaset alanı dışında bu görevin yerine getirilmesi olanaksızdır. İşçi sınıfı partisine burada da gereksinim vardır. İşçi, sınıfını kendisi için bir sınıf haline getirmek yolunda.

İşçiler var yurttaş olarak, mahallelerde, yaşam alanlarında. İşçi sınıfının yaratılması, yaşamın bütün alanlarına sınıf kimliğinin yerleşmesi olmadan mümkün değil, ama işyerlerinde örgütlü olmadan hiç mümkün değil. Türkiye devriminin emekçi mahallelerinde mi işyerlerinde mi yükseleceği tartışması başka bir şeydir, işçilerin işyerlerinde örgütlü kılınması için yaygın bir çaba olmaksızın işçi sınıfı hareketinden söz edilemeyeceği ayrı bir şey. Bu da nihayetinde örgütsel bir görevdir ve işçi sınıfı partisinin artık sendikalara bırakamayacağı türden yaşamsal bir görevdir.

1 Mayıs 2016’ya giderken ideolojik, siyasal ve örgütsel boyutlarıyla işçi sınıfının yeniden yaratılması görevine odaklanmak durumundayız.

Yalıtık bir görev değil bu. Memleketin siyasal fay hatlarında yerine getirilebilecek bir görev. Erdoğan’la, gericilikle, sistemi restore etme girişimleriyle, ABD planlarıyla, Alman emperyalizmiyle mücadelenin işçi sınıfına ait kılınmasıyla omuzlanacak bir görev. Sermaye imparatorluğuyla padişah bozuntusuna birlikte vurarak başarılabilecek bir görev.

Erdoğan’la mücadele, cemaatlere, ABD savcılarına, sistem partilerine, AKP’nin iç çekişmelerine terk edilemeyecek kadar ciddi bir iştir. Erdoğan’la mücadele işçi sınıfının yeniden yaratılmasında zorunlu bir uğraktır. İşçiler Erdoğan’la mücadelede öne geçmeli, ona yeni bir içerik katmalıdır.

Türkiye işçi sınıfının yeniden yaratılması, Türkiye işçi sınıfının yeni özellikleri dikkate alınmadan yerine getirilebilecek bir görev değildir. Sınıfın yeni özelliklerinden başlıcası bir bütün olarak kentlileşmesidir. Sanayi sektöründe de, hizmet sektöründe de kentli bir emekçi toplam çalışmakta ve bundan 15-20 yıl öncesinden daha farklı ideolojik-kültürel özellikler taşımaktadır.

Türkiye’de gericilikle mücadele, kentli karakteri güçlenen işçiler bir sınıf olarak devreye girmediği sürece başarılı olamaz. Laiklik ve aydınlanma mücadelesini yerlerde sürünmekten kurtaracak olan bu sınıf aşısıdır. İşyerlerine nüfuz eden bir kavgadan söz ediyoruz.

Ama bu tersinden de okunmalıdır. Gericilikle mücadelenin rüzgârını taşımayan bir sınıfsal varoluş Türkiye’de mümkün değildir. Ya aydınlanmacı bir işçi sınıfı ya da dağınık, sınıf olamamış işçiler toplamı!

1 Mayıs bu nedenle önemli. İşçi sınıfı öne geçmeli 1 Mayıs’la beraber. Neyi tartışıyoruz biz diğer türlü? Akşener MHP’ye kişilik kazandıracakmış, Davutoğlu diktatörün altını oyacakmış, Kılıçdaroğlu sert yapacakmış, Amerikalı savcı Rıza’yı ısıracakmış…

Bizi çok ilgilendiriyor, ama bize ne!

İşçiler sınıf olmak zorunda, işçi sınıfı yeniden yaratılmak zorunda.

1 Mayıs 2016’nın anlamı budur.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Ãœye Profili boÅŸluk
tarihselmaddeci
[ tarihselmaddeci ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.05.2014
İleti Sayısı: 581
Konum: Gizli
Durum: Forumda DeÄŸil
İletişim E-Posta Gönder

Web Adresi | Özel ileti Gönder

1 kere teşekkür edildi.
1 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: tarihselmaddeci
Cevap Tarihi: 18.04.2016- 14:48


Ne kadar işçi sınıfı mücadelesinden kaçmak isteyen varsa Taksim'den de kaçıyor, onu tartışıyor. CHP, EMEP ve KP kürsü ötügenliği yapabilir istediği yerde, biz parababalarını alt etme irademizi yansıtacağız!



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Ãœye Profili boÅŸluk
umut
[ umut yarın ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.09.2013
İleti Sayısı: 3.105
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: umut
Cevap Tarihi: 18.04.2016- 14:52


İşçi sınıfı mücadelesi derken 20, 30 kişilik gruplarla polisle çatışmaya girmek mi oluyor? İşçi sınıfının mücadele günü böyle mi geçmeli?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Ãœye Profili boÅŸluk
tarihselmaddeci
[ tarihselmaddeci ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.05.2014
İleti Sayısı: 581
Konum: Gizli
Durum: Forumda DeÄŸil
İletişim E-Posta Gönder

Web Adresi | Özel ileti Gönder

1 kere teşekkür edildi.
1 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: tarihselmaddeci
Cevap Tarihi: 18.04.2016- 15:05


2013 1 Mayıs'ında yüzbinlerce insan valinin teşekkür ettiği Kadıköy mitingi yerine Taksim'e akın etti, hangi 20-30 kişiymiş o? O insanlar 3 ay sonra Taksim'i zaptettiler. Hala ne desinler? Nasıl ifade etsinler 1 Mayıs'ın Taksim'de anlam bulduğunu? Nasıl bir aşağılama, nasıl bir dalga geçiş "Taksim fetişi" diyenlerin saçmaladığına ikna eder bu kişileri?

1 Mayıs, bir mücadele günüdür. İşçi sınıfı mücadelesini sürdürenler saldırdığından değil, parababaları devleti saldırdığından dolayı söylediğin görüntüler oluşmaktadır, onları nasıl aklamak gibi bir gaflete düşüyorsun?




Bu ileti en son tarihselmaddeci tarafından 19.04.2016- 08:22 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Ãœye Profili boÅŸluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.992
Konum: Ä°stanbul
Durum: Forumda DeÄŸil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 18.04.2016- 19:14


Taksim 1 Mayıs alanının işçi sınıfı ve komünistler için önemi tartışılamaz bile. Ama bu konuyu bir fetiş haline getirmemek, siyasi iktidarın baskıları ve faşizan tutumu nedeniyle heba etmemek gerekiyor. Bence başka bir konu da sosyalistlerin sınıf sendikacılığından hızla uzaklaşan konfederasyonların kendi başlarına aldıkları kararın tartışılabilir oluşudur. 2013 yılındaki olaylı 1 Mayıs öncesinde TKP bu konuda kaygılarını dile getirmişti ve 1 Mayıs'ın düzenlenme biçimine de, kürsü içeriğine de eleştiriler getirmişti. Bu açıklamalar yapıldığında Taksim için ''yasak'' kararı alınmamıştı. TKP'nin Kadıköy anması için valiliğe yaptığı başvuru yasak kararından öncedir. TKP'nin o gün de bu konuya dönük eleştirileri vardı, bugün de var. Haklı talepler bunlar. Saatler öncesinden başlayan ve kitleye yorgunluk veren yürüyüşten sonra alana gelen kitle komünistlerin de onay verdiği bir kürsü içeriğiyle karşılaşmalıdır. ''1 Mayıs mücadele günü''nden anlaşılması gereken, bir yıl boyunca kitleye bir mücadele doğrultusu mesajı vermek ve bu konuda bir doğrultu kazandırmak olmalıdır. TKP'nin bu konuda savunduğu ilke budur. Kürsüden birkaç ilgili ilgisiz konuşmalarıyla 1 Mayıs geçiştirilemez. Geçiştirilmemeli.

Aydemir Güler'in Halk tv.'de geçenlerde yaptığı açıklamaları bulup okumalısın. Video'su youtube'da var. ''Eğer amaç mutlaka Taksim'e çıkmaksa siyasi iktidarın bütün baskılarına karşı bunun bir yolu bulunur'' demişti. ''Geçen yıl yaptık, ve yine yapabiliriz.'' Önemli olan buraya takılmamak. Tekrar olacak, Taksim 1 Mayıs alanı işçi sınıfı ve komünistler için vazgeçilmezdir. Ama bu konuyu bir fetiş haline getirip 1 Mayıs'ı asıl amacından saptırıcı eğilimler içine girmek de doğru değildir. 1 Mayıs Taksim ve çevresinde polisle yapılan kaçıp kovalamaca eylemlerine indirgenemez. DİSK yönetimi diğer meslek odaları ile birlikte komünistlere danışmalıdır, görüş almalıdır, ne yapılması, nasıl yapılması gerektiği konusu bu görüşmelerden sonra ortaklaşa kararla ilan edilmelidir. DİSK bu konuya hiçbir açıklama getirmez, gereksizce ısrar ederse sonucu yine belli olan bir 1 Mayıs yaşarız. Komünistlerin isyanı önce buna olmalıdır.

Olacaklar belli değil mi? Alanın çevresi yine kapatılacak, kuş uçurtulmayacak, insanlar evine mahkum edilecek, trafik duracak, vapur seferleri iptal edilecek ( ben geçen yıl karşıya geçememiştim) gaz bombaları, su sıkmalar sokak aralarında yaşanacak olan çatışmalar, kaçıp kovalamacalar! Sonra ne olacak, burjuva medya bu baskı gününü komünistlerin inadı diye yansıtacak, solun ne kadar şiddet düşkünü olduğu anlatılacak, ortalama halk kesimleri bu konuda yılgınlığa düşürülecek...

Peki biz ne yapacağız?

Hangi grup, hangi örgüt polise direnebildi, kim daha uzun süreli mücadele etti, kimler korkup kaçtı!, diyerek birbirimize kimin sosyalist kimin ise ulusalcı veya bilmem ne olduğunu anlatacağız. ''onlardan bir şey olmaz, en büyük biziz'' diyerek giderek küçülen ve toplumsal alanda güç kaybeden solun sola karşı propagandasını yapacağız! Propaganda daha şimdiden başladı!

Evet, onların yapacağı da bizim yapacağımız da aşağı yukarı bu!

Peki sonuç; siyasi iktidarın elindeki olanaklarla solun elindeki olanaklar bir mi? Toplumsal alanda yaşanan süreç nasıl algılanacak? Komünistlerin şiddet düşkünü olduğu ve 1 Mayıs'ı kana bulamak istedikleri mi, yoksa KP'nin kaçıp gittiği, orada kalıp polisle kaçıp kovalamaca oynayanların bu ülkeyi sosyalizme taşıyacakları mı? Hangisi? Sokaktaki ''sıradan'' insan ne düşünür, ne düşünecek?

Dahası her yıl bir kez kutlanabilen bir günde kitleyi alanlara taşıyamamanın ve kitlelerle bağ kuramamanın ve bir olanağın daha yitirilmesinin hesabını kime soracağız?




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Ãœye Profili boÅŸluk
tarihselmaddeci
[ tarihselmaddeci ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.05.2014
İleti Sayısı: 581
Konum: Gizli
Durum: Forumda DeÄŸil
İletişim E-Posta Gönder

Web Adresi | Özel ileti Gönder

1 kere teşekkür edildi.
1 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: tarihselmaddeci
Cevap Tarihi: 19.04.2016- 08:41


Söz konusu yazılardaki tutarsızlığı daha geçen sene ele aldık biz, oku dediğin yazıların hepsi tutarsızlık yumağı.

1 - Alan tartışmasını kitlelerin gündemine sokup, yenilen taraf olunduğu halde hala Taksim fetişinden bahsetmek gülünçtür. Yüzbinler Taksim'e aktı, daha nasıl anlatayım yahu? Geçen yıl da yüzbinlerce insan Beşiktaş'a gelmeye çalıştı. Televizyonda bin kişisini görmek, bu gerçeği örter mi?

2- Eğer işçi sınıfına seslenilecekse onun yeri fabrikadır, iş yeridir. Orada konuşmadıysan, bağ kurmadıysan zaten kürsüde seni dinlemez. Konuşacağını günün geri kalan 364 gününde konuşmadıysan, 1 Mayıs'da neyi değiştirebilirsin? Bahsi geçen sıkıntının kökü oradadır. Kaldı ki DİSK'in sınıflar mücadelesi sendikacılığından uzaklaştığı (Sosyal-İş, Nakliyat-İş, Birleşik Metal-İş hariç) bir gerçek, ama bu Taksim'den vazgeçmeye sebep değil.

3- AKP, Taksim'den korkuyor. Kadıköy'den, Yenikapı'dan, Bakırköy'den değil. Bu yıl inadına Taksim mücadelesi verilmeliydi. Ancak KP gibi olayı çarpıtan parti ve sendikalar (CHP ve EMEP, dörtlü örgüt) Taksim'den geri adım atmak için binbir laf dolandırdılar. Şu anda karar olarak merkezi bir eylem yapılmıyor.

4- Eğer bir saldırı, bir dövüş varsa, bu faşist devlet yüzündendir. Birilerinin kavga etmeye niyetlenip şişe atması, bu gerçeği değiştirmez. Ayrıca 1 Mayıs kavga günüdür, doğuşunda, mayasında kavga vardır. Bu kavgayı göze alamayanlar, alan tartışması açarlar.


Bahsi geçen eleştiri yazısı şurada: http://2016.kurtulusyolu.org/wp-content/uploads/2015/06/87.-SAYIYA-ULAŞMAK-İÇİN-TIKLAYIN.pdf




Bu ileti en son tarihselmaddeci tarafından 19.04.2016- 08:44 tarihinde, toplamda 5 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Ãœye Profili boÅŸluk
hakkı
[ ]
Ãœye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: hakkı
Cevap Tarihi: 19.04.2016- 09:56


Bence her kes korkuyor İktidar eski geleneklerin gelişeceğinden kontrolün elinden çıkacağından korkuyor onun için Taksimi yasaklıyor
İşçiler komünistler sosyalistler de alanı dolduramayacağından 1977 nin rekorunu kıramayacağından korkuyor.
Aslında yasak her iki tarafında işine geliyor .

İstanbul da yer mi yok 1 mayıs yapılacak.
Yasak üzerine probaganda yapmak daha kolay bombaların patladığı insanları kitle halinde öldüğü bu tür toplantıları kim koruyacak hangi örgütün bu tür çalışması var.

1 mayıs daha güzel kutlanabilir illada taksim demeden yapılır şenlik halinde bayram havasında kutlanır
Niyet 1 Mayıs kutlaması olsun sadece.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Ãœye Profili boÅŸluk
bedrettin
[ ..... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 30.08.2013
İleti Sayısı: 907
Konum: Trabzon
Durum: Forumda DeÄŸil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: bedrettin
Cevap Tarihi: 19.04.2016- 11:28


Türkiye İşçi Sınıfı Taksim'den vazgeçemez. Gerici iktidar Taksim'i işçilere yasaklayarak orayı bir rant kapısı haline getirmek istiyor. Gezi parkı planları da bu amaca dönüktü. Sol bu plana karşı çıkmalıdır ve Taksim'i gericiliğin planlarına bırakmamalıdır. Bu konuda çatışmaysa çatışma. 1 Mayıs Taksim'de kutlanmalıdır. DİSK ve meslek örgütlerinin aldığı Taksim kararı doğru bir karardır.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Ãœye Profili boÅŸluk
hakkı
[ ]
Ãœye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: hakkı
Cevap Tarihi: 19.04.2016- 11:46


Göreceğiz ne kadar kahramansınız.
İktidar geçen seneden deneyimli öyle oparasyonik 1 mayıs kutlaması fırsatını tanıyacak mı onu da göreceğiz.

Ölümüne savaşan bir örgütün yoksa ve arkanda milyonlarda yoksa ancak kapıda bekletilirsin.

Bana göre bayram havasında taleplerini söylemek 1 mayısı şenliğe dönüştürmek daha güvenli ve sağlıklı kutlama olacaktır.
Taksimden geçici olarak çekilmek taksimden tümden vaz geçmek değildir. Ayrıca vaz geçsen ne olacak 1 mayıs kutlanacak alan mı kalmadı.

Mesele 1 MAYIS Kutlaması değil söylenecek lafın olması .1 Mayıstan sonra göreceğiz kimler kimlere ne laflar söyleyecek kimler ne biçimde hakaretler edecek.

Hangi örgütün ne gibi hazırlığı var hangi örgüt yeterli derecede teknik hazırlık yaptı hiçbiri yok.
DÄ°SK nasıl hazırlandı donanımı ne PanZer e   TOMA ya   karşı ne gibi hazırlıkları var.

Bence çatışmadan çok kaçma eğitimi yapın ki paçayı kaptırıp fişlenmeyin.



Yeni BaÅŸlık  Cevap Yaz
 Toplam 2 Sayfa:   Sayfa:   [1]   2   >   son» 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kiÅŸi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Ãœye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör TKP: Yaşasın 1 Mayıs! melnur 3 2899 02.05.2020- 08:43
Konu Klasör Ankara'da 1 Mayıs... melnur 1 3751 01.05.2019- 19:35
Konu Klasör İzmir'de 1 Mayıs... melnur 1 3645 02.05.2019- 11:22
Konu Klasör İstanbul'da 1 Mayıs... melnur 1 4080 01.05.2019- 19:59
Konu Klasör TKP'den 1 Mayıs çağrısı... melnur 2 2786 02.05.2020- 08:59
Etiketler   Mayıs,   2016Â’ya,   giderkenÂ…
SOL PAYLAÅžIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS