SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
K. Okuyan: 'Kartal mitingi başarılı olmuştur'           (gösterim sayısı: 4.943)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 08.09.2016- 13:53


Kemal Okuyan: 'Kartal mitingi başarılı olmuştur'

4 Eylül Kartal mitinginin çağrıcılardan biri de Komünist Parti Merkez Komite üyesi ve soL yazarı Kemal Okuyan'dı. Miting sonrasında hem mitingi hem de Türkiye siyasetini konuştuğumuz Okuyan, 4 Eylül mitinginin daha gerçekleştirilmeden başarısını ilan etmiş bir miting olduğunu belirtiyor. Kemal Okuyan bundan sonraki süreçte Kartal'da kendini gösteren birikimi veri alarak hareket edeceklerini, bu birliktelik ve diyaloğun sürdürülmesi konusunda üstlerine düşeni yapacaklarını belirtiyor.

Resim Ekleme

Volkan Algan

Türkiye'de siyaset olağanüstü, OHAL de denebilir, koşullarda akmaya devam ediyor. Bundan sonrası için, sistemin merkezinde duran özneler dahil, kimsenin net bir fikri ve stratejisinin olmadığı görülüyor. Olağanüstü durum tarifini sadece polisiye bir anlamda kullanmıyoruz, siyasi tablonun da Türkiye'nin geleneksel kalıplarını zorladığı denemelere sahne olduğu görülüyor. 150 yıllık modernleşme tarihinin ayırdığı akımlar örneğin "Yenikapı Ruhu" ile aynı potaya sokulmaya, İslamcı suç örgütlerinin birbiriyle mücadelesi üzerinden Türkiye'nin taraflaştırılmaya, insanların tarat tutmaya zorlandığına şahit oluyoruz.

Milyonlarca insanın kendini bir yerinde bulamadığı, bulmakta zorlandığı, içlerine sindiremediği bir Türkiye fotoğrafı bu.

Geçtiğimiz pazar günü, işte bu koşullarda çok önemli bir girişime sahne oldu Türkiye. 4 Eylül'de Kartal'da yapılan miting bu anormalliğe bir meydan okuma, herkesin gözardı ettiği ama ülkenin bu hale gelmesinde başat rolü olan sermayenin suçlarını hatırlatma ve bu deli saçması siyaset tablosunda kendine yer bulamayanlara "yeriniz burası" diye seslenme anlamına geldi. O sesi duyanların sayısı da bir hayli fazla oldu. Farklı siyasi beklenti ve renkleri taşıyan içinde sendikacı, gazeteci, yazar, sanatçı, hukuk insanı, siyasetçi... 300'den fazla çağırıcı temel ilkelerde yanyana gelerek ülkede yeni bir çıkışın mümkün olduğunu ilan etmiş oldu.

Bu çağrıcılardan biri de Komünist Parti Merkez Komite üyesi ve soL yazarı Kemal Okuyan'dı. Miting sonrasında hem mitingi hem de Türkiye siyasetini konuştuğumuz Okuyan, 4 Eylül mitinginin daha gerçekleştirilmeden başarısını ilan etmiş bir miting olduğunu belirtiyor. Mitinge gelemese de, "işte benim sözüm ve tarafım burada" diye hisseden milyonların olması, mitingin ilan edildiği andan itibaren büyük ilgi çekmesi ve tartışılması Okuyan'ın bu dediğini haklı çıkarıyor.

Kemal Okuyan bundan sonraki süreçte Kartal'da kendini gösteren birikimi veri alarak hareket edeceklerini, bu birlikteliğin ve diyaloğun sürdürülmesi konusunda üstlerine düşeni yapacaklarını söylüyor.

Okuyan'ın sorularımıza verdiği yanıtlar şu şekilde:

Hemen mitingle başlayalım, 4 Eylül’de Kartal’da yapılan miting başarılı oldu mu? Çağrıcıların ama daha önemlisi mitingi duyan ve ilgi gösterenlerin beklentisi karşılandı mı?

Kartal Mitingi’nin daha gerçekleşmeden başarılı olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye siyasetinin Erdoğan’ın etrafında yeniden kurulmaya çalışıldığı bir sırada geniş bir çağrıcı toplamın arkasında durduğu miting, ilkeli ve farklı bir sesin çıkmasını sağladı. Bu bile yeterliydi. Dahası darbe karşıtlığı ile AKP Türkiyesi’ni kabullenmek arasında bir zorunluluk ilişkisi olmadığını, tersine cemaat ile AKP arasındaki bağların koparılamayacağını vurgulayan bir mitingdi bu. Çağrı metninde, 16 maddelik deklarasyonda -ki bu konuşmalara da yansıdı, sınıfsal bir yaklaşım söz konusuydu. Çok doğru bir anda inisiyatif alındı.

Son zamanlarda yaşanan gelişmelere bakınca “Yenikapı ruhu”nun yavaş yavaş ortadan kalktığını görüyoruz. Örneğin AKP ve CHP arasında daha fazla polemik yapılıyor. “Çok doğru bir an derken kastettiğiniz bu mu?

Yenikapı ruhunun ruhunda zaten geçici olmak yatıyordu! Bakın köşeye kıstırılmış, hatta korkutulmuş bir Erdoğan’ı en azından bir süre yönetebilir hale getirdiler.

Kim onlar?

Herkes tutuklamalara, işten atılmalara, devletteki yeni kadrolaşmaya ve cemaat magazinine odaklanırken, Türkiye’de emek-sermaye mücadelesini, sınıf dengelerini etkileyecek, sömürü mekanizmalarını güçlendirecek onlarca düzenleme yapıldı. Normal koşullarda, Türkiye’de işçi hareketi ne kadar örgütsüz olursa olsun bu imkansızdı. Bu akıl, kararlılık ve tez canlılık nereden geliyor? Patronlar Erdoğan’dan her istediğini aldı. Herkes “Doğan Grubu da diz çöktü” diyor. Buna gülmek gerek. Doğan Grubu zaten çıkarları doğrultusunda kendi konumlanışına ayar vermişti, ama darbeden çok önce. Darbe girişiminden sonra Doğan Grubu, Türkiye’de geleneksel sermayenin sembol unsurlarından biri olarak ve biraz da sermayenin kolektif aklını temsil ederek Erdoğan’ı daha iyi yönetebiliyor. Çok indirgemeci konuşacak olursam, Yenikapı ruhu, uluslararası tekellerin ruhudur.

Madem Erdoğan bu şekilde daha rahat yönetiliyor, neden bu ruhun şimdi geri çekildiğini görüyoruz?


Türkiye gibi bir ülkede düzen siyaseti “tek ses” olursa inandırıcılığını yitirir. Yürümez. En kritik anda, “vatan-millet” denerek bir model dayatıldı. Erdoğan’ın meşruiyeti sarsılmıştı, güçsüzdü, bunun üstesinden geldiler, Türkiye’de toplum “Erdoğan etrafında kenetlenmemenin suç olduğu”na neredeyse ikna edildi. Doğal olarak AKP kendisini kısmen toparladı ve şimdi siyasetin normal seyrine dönülüyor. Burada "kısmen"in özellikle altını çiziyorum.

Yani Erdoğan mutabakatı bozuyor?

Hayır bu değil tek başına. Erdoğan her sıkıştığında kendisini kurtaran birilerine alıştı ve durumu her toparladığında kurtarıcılarını orta yerde bırakıyor, bunu biliyoruz. Ancak bu kadar basit değil. Yenikapı ruhunun arkasındaki güçler de, o ruhun öteki tarafı CHP de böyle devam edemezdi. CHP diye bir parti kalmazdı. Kimse kendini aldatmasın, bu toplumda Erdoğan’a dönük öfke azalmadı, arttı darbe girişiminden sonra. Bu tepkiyi Kartal ruhuna kendi elleriyle teslim etmezler.

Az önce Erdoğan’ın güçlenmesinden, kendini toparlamasından söz ederken, özellikle “kısmen” dediniz. Neden kısmen?

Kısmen ve belki de geçici. Bakın Erdoğan’ı sermaye sınıfı da, başat emperyalist ülke ABD de kullanıyor. Bunlar zaten aynı cephede. Kullanabilmek için güç aktardılar. CHP ve MHP Erdoğan’a soluk alacak fırsat verdiler, meşruiyet sağladılar, hatta CHP Erdoğan’ın yurt dışında sıfırlanan itibarını azıcık toparlamak için epey bir çaba harcadı. Ve bu arada Türkiye’de “çalışma yaşamı” rejimi altüst oldu. Bunun Erdoğan’la ilgili kısmı elde patlayacaktır. Kendisi bile farkına vardı, Fethullahçı avı, bir dizi nedenle AKP’yi zayıflatmaya devam ediyor. Ancak sermaye sınıfı lehine yapılan düzenlemeler işçi sınıfı sert bir tepki vermediği sürece kalıcı. Yeni özelleştirme hamlesinin boyutlarını kimse konuşmuyor. Oradan bin tane cemaat skandalı çıkar, ülkeyi bir kez daha barbarca talan ediyorlar. Buna fırsat veren, buna çanak tutan, bu iktidara koltuk değnekliği yapan herkes suçludur ve hesap verecektir. Erdoğan tekelci sermayeye istediğini veriyor, ABD’ye istediğini veriyor, hatta Rusya’ya istediğini veriyor ancak bütün bunlar olurken sanıldığının tersine iktidarını konsolide edemiyor. Bugün kendisi dahil, AKP koalisyonun parçası olup da siyasi geleceğinden emin olan tek bir kişi bile yok. Gelecekten kastım yıllar değil, günler! Kuşkusuz bu değiştirilebilir ancak şu an görüldüğü kadarıyla Erdoğan bir stratejiyle hareket etme yeteneği kazanabilmiş değil, sürükleniyor.

Bunun bölgesel gelişmelerle ilgili boyutu yok mu? Suriye, genel olarak Kürt sorunu, Irak…

Kuşkusuz var ancak bölgesel gelişmeleri fazla yakından, gündelik takip etmek yanıltıcı sonuç veriyor. Bölgede istikrarsızlık istikrara kavuştu, yaşanan her gelişmeyi “büyük oyun”un içine yerleştirmeye kalkmak anlamsız. Örnek olsun, Cerablus operasyonunun sonuçları uzun vadede sanıldığı kadar büyük olmayabilir. Sahadaki güçlerin her bir hamlesi “kırılma anı” diye sunuluyor ama görülüyor ki, farklı yön ve iradelerde gerçekleşen bir dizi hamle kırılmaya yol açmıyor, baskın eğilimler ortaya çıkarıyor. Bu aktörlerin birbirleriyle ilişkisinde de böyle.

Resim Ekleme

O zaman tekrar “Kartal ruhu”na geri dönelim. Mitingin kendisine ilişkin ne söyleyebilirsiniz? Katılım, heyecan?

Bir eylemin, etkinliğin başarılı olup olmadığını anlamamıza yardımcı olan bazı temel kriterler var. Bir kere, insanların “ben bu mitingi destekliyorum çünkü…” diyebilecekleri sağlam, açık bir gerekçeye sahip olması gerekiyor. 4 Eylül Kartal Mitingi’nde bu vardı. Mitingin içeriğinin, kürsünün bu gerekçeyle örtüşmesi gerekiyordu. Katılımcılar bu açıdan da olumlu izlenim belirttiler. Son olarak bir miting bütün katılımcılara yeni bir enerji aktardığı oranda başarılıdır. Bunun da büyük ölçüde sağlandığı söylenebilir. Katılımcı sayısı daha fazla olabilirdi, Türkiye gibi büyük bir ülkede her zaman daha fazlası mümkündür ve hedeflenmelidir. Ancak bu açıdan da bir başarısızlık, verili koşullar düşünüldüğünde söz konusu değil.

Miting geride kaldı. Söylediğin gibi, bu miting daha gerçekleşmeden başarılı olmuştu, aynı oranda beklentileri de artı. Peki bu geniş çağrıcı toplamı bir araya getiren kaygılar, hedefler, bunlar ne olacak?

Evet, miting sonrasında en fazla sorulan bu ve son derece doğal. Kurumsal birliktelikler, solda birlik girişimleri, cephe çağrıları, bunlar inandırıcılığını büyük ölçüde yitirdi. İhtiyaç kendini dayatıncaya kadar bu tür denemelerden uzak durulmalı diye düşünüyorum. Zaten çağrıcılar sonuçta bir mitinge çağrı yaptılar ortak ilkelerden hareket ederek. Ancak bu birikim ve ortaklık artık bir veridir, önemsenmesi gereken bir veri. Çağrı metnine konan imza aslında şu anlama gelir: Ben hangi sendikada, hangi kitle örgütünde, hangi partide olursam olayım, bu ilkelerin, bu yaklaşımın güçlenmesi için çaba harcayacağım. Sanatçıyım sanatımı bu gözeterek yapacağım, düşünürüm bu ilkeleri güçlendirmek için düşünce üreteceğim. Sanırım çağrıcıların ve kuşkusuz mitinge destek verip katılan herkesin artık birbirine güç vermesi, birbirini dinlemesi gerekir. O ilkeleri miting alanında bırakmamak, her daim sahip çıkmak mutlak zorunluluk. “Hepimiz emperyalizme karşıyız”, “hepimiz emekten yanayız” demek yetmiyor. Türkiye’de bunu dedikten sonra AB kapılarında siyaset yapanlar, NATO’ya laf söyletmeyenlerle, sermaye sınıfından özgürlük bekleyenlerle çok karşılaştık. Ancak en önemlisi, mitingle beraber ortaya çıkan bu birlikteliğin hangi somut başlıklarda çoğalarak devam edeceklerine karar verilmesi. Bu da öncelikle diyalog ve tartışmayla mümkün. Komünist Parti bu açıdan üzerine düşeni yapacak.

Son olarak TKP’nin 96. yılının kutlanacağı 10 Eylül’den hemen önce konuyla ilgili bir soru yöneltmek istiyorum. TKP siyaset sahnesine dönüyor mu?

TKP siyaset sahnesine bir an önce dönmelidir ve inanıyoruz ki dönecektir. Ancak buna tek başına KP karar vermiyor. TKP’nin siyaset sahnesine dönmesine ilişkin karar, 2014’te TKP’de yaşanan kriz sırasında TKP üyesi olan herkesi ilgilendiriyor. O kriz aşılırken varılan bir mutabakat var. Ona uygun davranıyoruz. TKP’nin kurumsal varlığı ve adının korunması için yetkilendirilen bir heyet geçtiğimiz haftalarda bir girişimde bulundu ve TKP’nin siyaset sahnesine dönmesi amacıyla bir süreç başlattı. Bu sürecin muhatapları bellidir, konunun siyasal olmayan boyutlarının, hatta heyetin girişiminin kamuoyunda tartışılmaya kalkışılması talihsizlik olmuştur. Biz işin bu kısmında yokuz. Bu iki yıl boyunca TKP’nin siyasal ve ideolojik çizgisini yeniden üreten ve 2014 krizinden sonra örgütlü siyaset sürdüren TKP üyelerinin açık çoğunluğunun üyesi olduğu Komünist Parti, TKP’nin siyaset sahnesine dönmesini basit bir ad değişikliğinin ötesinde bir siyasal hamle olarak değerlendiriyor. Başlatılan sürecin takipçisiyiz, sorumlu davranacağız hiçbir oyalama girişimine izin vermeyeceğiz. Boyun Eğme dergisinin çıkacak sayısı da tamamen bu konuya ayrıldı, orada daha ayrıntılı değerlendirmelere yer verdik. 96. yaş günümüzü umut, kararlılık ve heyecanla kutlayacağız.

http://haber.sol.org.tr/toplum/kemal-okuyan-kartal-mitingi-basarili-olmustur-168603




Bu ileti en son melnur tarafından 08.09.2016- 13:54 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör 4 Eylül Kartal mitingi melnur 0 3265 26.08.2016- 06:25
Konu Klasör 20 Kasım Kartal mitingi neyi temsil ediyor? melnur 2 3884 29.11.2016- 10:39
Konu Klasör Pervin Buldan: Bu günün galibi Kürtler ve HDP olmuştur Nokta! melnur 2 2733 24.06.2019- 11:48
Konu Klasör Kırılma: Stalin’in Başarısız Demokrasi Devrimi... melnur 1 981 06.10.2022- 00:31
Konu Klasör Şili seçimlerindeki solun başarısı üzerinden sol dalga konusu... melnur 2 1405 27.12.2021- 23:10
Etiketler   Okuyan:,   Kartal,   mitingi,   başarılı,   olmuştur
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS