SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Proleter devrimin evrensel güncelliği           (gösterim sayısı: 3.838)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 07.11.2016- 09:23



Proleter devrimin evrensel güncelliği
Aydemir Güler



György Lukács Büyük Ekim Devrimi'nin coşkusunun yüksek olduğu yıllarda tarihsel maddeciliğin “teorik olarak bile, ön koşul olarak proleter devrimin evrensel güncelliğini” içerdiğini yazıyordu. Kitabının, bu yazının başlığıyla aynı olan adında bir de “Lenin’in Düşüncesi” eki vardı.

“Tarihsel maddecilik -teorik olarak bile- ön koşul olarak proleter devrimin evrensel güncelliğini içermektedir. Bu anlamda, tüm dönemin nesnel temeli ve aynı zamanda onun kavranmasındaki bakış açısı olarak, proletarya devriminin güncelliği Marksist öğretinin can alıcı noktasını oluşturur. Bütün temelsiz hayallerin mutlak inkarında ve tüm darbeci girişimlerin şiddetle mahkûm edilmesinde ifadesini bulan bu sınırlamaya rağmen, Marksizmin oportünist yorumu bu dolambaçlı yoldan, devrimi Marksizmin tüm yapısından kesin ve köklü biçimde çıkarıp atmak için, derhal Marx'ın tek tek öngörülerindeki sözüm ona hatalara sarılmaktadır. Ve Marx'ın ‘ortodoks’ savunucuları, onu eleştirenlerle, burada, yolun ortasında birleşmektedirler.”

Lukacs, ortodoks savunucularla eleştirmenlerin buluştukları kavşağa örnek olarak, ortodoks Kautsky’nin revizyonist Bernstein’a söylediğini aktarır: “Proletarya diktatörlüğü konusunda karar almayı rahatlıkla geleceğe bırakabiliriz”.

Bırakamayız! Ne sınıfsız toplum “ütopyamızı” ne burjuva devletin yıkılarak yerine bir işçi devletinin kurulması gerekliliğini, ne siyasal devrime odaklanmayı bırakamayız. Ve başka şeyleri de…

Örneğin Marksizmin sınıflara odaklanırken kimlikleri ihmal etmiş olabileceğini, ekonomik yapının belirleyiciliği derken kültürel alanı atladığını yazan basamaklara yöneldiğinizde eliniz ayağınız dolanmaya başlayacaktır. Otobüste kadın tekmeleme vakasını neresinden tutacaksınız? Şeytanın avukatlığı denen yöntem ufuk açıcı olur çoğunlukla. Ama burada şeytan değil sınıfsallık kategorisi yetiyor. O alçak, lüks otomobilinden inen bir burjuva kadına saldırmaya cüret edebilir miydi, diye sordu bir soL portal yazarı olayın ardından. O alçak olsa olsa bir emekçiye saldırabilirdi. Bu saldırı başka zaman başka yerde gerçekleşseydi, biçimsel olarak yine “kadına yönelik şiddet” olurdu. Ancak karakteri ve işlevi tamamen değişir, örneğin psikiyatrik bir olgu haline gelebilirdi. Metrobüste işinden dönen bir kentli emekçi kadına AKP’li şeriatçı bir lümpen tarafından uygulandığında, cumhuriyet karşıtı karşı-devrimin toplumsal yüzüyle yüzleşmiş olduk. Karşı-devrimciler kadınları döve döve evlerine sokuyorlardı özetle!

Bu bakış açısı bizi emekçilerin karşı-devrime diklenmesine, kadın erkek işçilerin kol kola girmesine, karşı-devrimi önlemek için sosyalizm mücadelesine taşır. Başka bir bakış açısı şort giyen kadınların sokağa çıkmasını üretir. Kötü mü olur? Neden olsun ki! Sosyalizm mücadelesi toplumun her kesiminin direndiği bir ortamda kendi devrim davasını daha kolay yaygınlaştıracaktır, komünistler daha rahat nefes alıp verecek, müttefikler bulacaktır belki de. Ama komünistler öncüllerden nihai hedefe uzanan bir bütünlükle düşünür ve hareket ederler. Kültürler, kimlikler… onları sınıf kriterlerine vururuz, orada anlamlandırırız. Anlamlarını sınıf kavramanın önüne geçirmeye izin vermeyiz. Buna izin veren, sınıfsız topluma, proletarya diktatörlüğüne, sosyalist devrime elveda der.

Marksizm toplumun kaderine sınıf mücadelelerinin karar vereceğini söylüyorsa, ancak bu mücadelenin içinde, işçi sınıfının safında konumlananlar ve sosyalizm mücadelesi verenler büyük fotoğrafı veya filmi görecek, enstantanelerde boğulmayacak veya tatmin olmayacaklardır. Evet, bizim felsefemiz, yöntemimiz, bu anlamda “kapalı” bir sistemdir. İnsanlığın komünizmi hak ettiğine ve komünizmin gerçekleşebileceğine inançsızlık değil, bu soruların yanıtını ertelemek bile bugünü anlama yeteneğine darbe vurur.

KAPİTAL'E KARŞI DEVRİM

Marx, şeylerin özü ve görünümleri aynı olsaydı, bilime gerek kalmazdı diyor. Lenin’de aynı parlak fikir, görünümlerin yanıltıcılığını yırtıp atacak olan “bilimin” odağına devrimin güncelliğini yerleştirerek derinleştirilir.

Ekim’in öğrettiklerinden biri de bilimle devrim arasındaki diyalektiktir. Devrimin zorunluluğu bilimsel olarak kanıtlanabilir. Ancak bu kanıtlama argümantasyonu, yalnızca sınıf mücadelesinin içinde gerçekleştirilebilir. Üstelik bu mücadele devrim için veriliyor olmalıdır, yalancı dostlar alışverişte görsün diye değil!

Lenin, geri kalmış, sanayisi ve dolayısıyla işçi sınıfı çok gecikmiş Çarlık Rusyası'ndan dünyaya, Batıya baktığında Rusya Sosyal-Demokrat İşçi Partisi ile karşılaştırıldığında devasa boyutlarda yapılarla gözlerini kamaşmaya terk edebilirdi. Yüz binlerce üyesi, milyonlarca seçmeni olan, harcında Marx’ın Engels’in emeği, yönetiminde de aynı ustaların öğrencilerinin bulunduğu partilerdi bunlar. Lenin’in muhtemelen kendine ve yoldaşlarına sorduğu soru bu yapıların devrim gerçekleştirebilir özneler olup olmadıklarıydı. Hantaldılar, büyük mücadelelerle elde ettikleri kısmi kazanımlara tutsak düşmüşlerdi, artık risk alacak halleri kalmamıştı, kitlelerini yitirmemek için düzene uyumlu kitlelere kendilerini uyarlıyorlardı… Geri kalmış Rusya’nın açık alana ve kitlelere çıkmakta zorlanan Bolşevikleri, boylarından büyük eleştirilere kalktılar.

1917 Ekim Devrimi’nin yolu başka türlü açılamazdı. Devrim kuşkusuz tarihsel koşulların, yani bir maddi nesnelliğin üstüne bina edilebilir yalnızca. Ama devrim eninde sonunda bir eylemdir. O eylemin devrimin yapılabilirliğine inanan ve yapmaya ehil hale gelmek için kendisini yetiştiren kadroları yoksa maddi nesnellik ne işe yarar?

1917 Ekim Devrimi’nin dersi sosyalizmin tarihsel olanaklarının nasıl olgunlaşacağına ilişkin değildir. Üretici güçlerin gelişmesi ve üretim ilişkileriyle çelişkiye girmesi, Marx’ın bilimsel düşünceyi sıçratan ve sosyalist bir devrimi çılgın proje olmaktan çıkartan muazzam keşfidir. Bu soğuk kavramları proletarya diktatörlüğüne bağlar zaten Marx.

Soğuk kavramlarla devrim eylemi arasındaki bağ 1917’de kurulur. Devrim maddi koşulların eşitsizlik ve eksiklerine meydan okumaksızın yapılamaz. Gramsci’nin deyişiyle de Ekim “Kapital’e karşı devrim” değil midir?

YALANA SIĞINMAMAK İÇİN

Nasıl başka türlü olabilir ki? Bugün Türkiye’ye devrimin güncelliği merceğinden bakmayan ilerici, uzak kıtalara yerleşme yollarını soruşturmakta veya iki bildik muhalefet partisine sığınmaya bakmaktadır! Türkiye CHP içinden, HDP sıralarından veya Avustralya’dan bakıldığında daha mı iyi anlaşılacak?

15 Temmuz sonrası örneğin; yalnızca devrimin güncelliğine “inanıyorsanız” CHP kapanına paçanızı kaptırmazsınız, arka odaya saklanıp beklemeye girmezsiniz, en geniş demokratik cephe diye diye liberalizmle doldurmazsınız yelkeninizi. Bunların yerine bir üçüncü cephe için, verili daralmayı kabullenmeden, ama kuşkusuz dikkate alarak toplumsal çağrı üretmeye bakarsınız. Mümkünse miting bile yaparsınız. Devrimin güncelliğine inanırsanız…

99. YILINDA EKİM DEVRİMİ NASIL ANILIR?

Türkiye’nin 2013 Haziran Direnişi'ni “o kadar uğraştık yine olmadı” diye hatırlayan solcusu, “güle güle Tayyip” diye şarkı düzdükleri iktidarın intikamını göğüsleyemeyen direnişçileri, FETÖ soruşturmasına sokuşturulan aydınlanmacı öğretmeni, çocuğuna laik özel okul parası denkleştirmeye çabalayan mühendis çiftleri var. Ekim Devrimi bunların oluşturduğu yığından ve iç karartıcı resmin içinden ne anlaşılır, ne anılabilir.

Devrim maddi nesnelliğin zaaflarına meydan okumadan yapılmaz, dedik. Biz Ekim Devrimi'ni, Türkiye'nin devrimci olanaklarına ayaklarımızı basarak anarız. Devrime, devrimin güncelliğinden bakmayan devrime ister istemez küfür veya alay üretir. Biz Ekim Devrimi'ne baktığımızda Türkiye’de devrimin yapılabilirliğini görüyoruz.



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Lumpenproletaryanın güncelliği - MESUT ODMAN melnur 0 91 01.12.2023- 19:18
Konu Klasör Devrimin ve karşı devrimin yasaları denizcan 0 3629 04.03.2016- 16:50
Konu Klasör soL ve Evrensel'e ölüm tehdidi yura 1 3844 20.08.2015- 16:23
Konu Klasör "Direnme hakkı evrensel bir haktır" denizcan 1 3726 11.02.2015- 13:02
Konu Klasör Proleter Devrim ve Dönek Kautsky melnur 2 4522 12.09.2013- 16:13
Etiketler   Proleter,   devrimin,   evrensel,   güncelliği
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS